Psikolog Olmak Psikolog mu Psikiyatr mı?

Psikolog; İnsan ve hayvan davranışlarının yapı ve süreçlerini inceleyen, gözlem ve deney gibi bilimsel yöntemleri kullanan, davranış bozukluklarının ve gelişim sorunlarının teşhis ve tedavisi yönünde faaliyetlerde bulunan kişidir (Kaynak: Psikolog (Meslek Olarak Psikoloji)).
Psikologlar, insanların birey olarak ya da gruplar içindeki, zihinsel, duygusal ve davranışsal süreçlerini incelerler. Bu bilgilere dayalı olarak öneriler verirler. Kişilerin eğitimsel ya da mesleki gelişimleri ve uyumları için, yine bireysel ya da toplumsal düzeyde uygulamalar yaparlar. Psikolojik bozuklukların, düşünsel, duygusal, davranışsal ya da kişilik bozukluklarının, teşhisi, tedavisi ve önlenmesinde çalışırlar (IWO, “Mesleklerin Uluslararası Sınıflandırılmasına Yönelik Standartlar).
Bir insan acıdan delirdiği zaman insanlar onun acısını değil deliliğini görürler. Murat Menteş
Psikolog mu Psikiyatr mı?
Psikiyatri (ruh hekimliği) ve Psikiyatr (ruh hekimi) sözcükleri sık sık başka mesleklerin adlarıyla en çok da Psikologluk ile karıştırılmaktadır. Bu karışıklık bireylerin psikiyatrist ile psikolog arasındaki farkı bilmemelerinden ve genel anlamda psikologluk mesleğinin bir meslek yasasına sahip olmayışı ve bu mesleğin alanlarının kesin çizgiler ile ayrılmayışından kaynaklanmaktadır. Bir tıp dalı olan psikiyatrinin ilgi alanı beyin hastalıklarıdır. Açıklamalı psikiyatri sözlüğünde "psikiyatrist, zihinsel ve duygulanım bozukluklarının tanı, tedavisi ve önlenmesinde uzmanlaşmış doktor" olarak tanımlanır. Psikolog kavramı ise "bir üniversitenin psikoloji bölümünde en az dört yıllık bir lisans programından mezun olan kişi" kişi olarak tanımlanmaktadır (Türk Psikologlar Derneği). Psikiyatristler ise altı yıllık tıp fakültesinden sonra dört yıllık psikiyatri alanında eğitim almaktadırlar. En belirgin farklardan biri de psikiyatristlerin ilaç tedavisi uygulama yetkileri vardır.
Ek olarak psikolog olmayan isteyenler; Üniversitelerin edebiyat, fen-edebiyat ve benzeri fakültelerinin psikoloji bölümlerinde dört yıl eğitim almalıdırlar. Bu eğitim boyunca genel olarak İstatisliğe Giriş, Çağdaş Psikoloji Akımları, Ruh Sağlığına Giriş, Eğitim Psikolojisi, Motivasyon ve Heyecan, Gelişim Psikolojisi, Araştırma Yöntem ve Teknikleri ve Psikosomatik Hastalıklar gibi dersleri almalıdırlar.
Psikolog türleri
Literatürde çeşitli türlere ayrılmakta olan psikologluğun genel anlamda “uygulamacı, araştırmacı ve ruh sağlığı psikologları” olmak üzere üç türü vardır.
Uygulamacı psikologlar, psikoloji alanında yaptıkları araştırmaları bireylerin gerçek yaşantısında karşılaştığı problemleri çözmek için kullanırlar. Havacılık, mühendislik psikologları örnek olarak gösterilebilir.
Araştırmacı psikologlar, insan ve hayvanlar üzerinde çeşitli çalışmalar yaparlar.
Ruh sağlığı psikologları, okul, hastane ya da kliniklerde büyük problemler yaşayan insanlar üzerinde çalışırlar.
Psikologların görevleri neler?
İnsanlarda gözlenebilen normal ya da normal dışı davranışları; insanın psikolojik süreçlerini (heyecan, düşünme, öğrenme) inceler,
İnsan ve hayvan davranışları konusunda araştırmalar yapar, bu davranışların fizyolojik nedenlerini inceler.
İleri derecede davranış bozukluklarının tanı ve tedavisine yönelik çalışmalarda (Psikologların tek başlarına tanı koyma ve tedavi etme yetkisi bulunmuyor. Ancak klinik psikologlar, özel eğitimlerden geçerek belirli terapi yöntemleri konusunda yetkinlik kazandıklarında, psikiyatri hekimi sorumluluğunda, onun önerisi ve yönlendirmesiyle psikoterapi yapabiliyor) bulunur.
Hafif uyum sorunlarının çözümlenmesine yönelik danışmanlık yapar,
Genel olarak psikolojik gereksinimleri ve sorunları saptar. Çözüm yollarını araştırır,
Bireylerin mesleki uyumlarının, kişiler arası iletişim becerilerinin geliştirilmesine çalışır.
İnsanlar neden psikoloğa gitmekten çekinir?
Günümüzde her dört kişiden biri psikolojik sorunlar yaşamkatadır(WHO). Bu psikolojik rahatsızlık durumu diğer hastalıklardan (kalp, kanser, diyabet) daha yüksek bir orana sahip böylesine ciddi bir durum söz konusu olunca ön yargıları ortadan kaldırmak bu anlamda oldukça önemlidir. Bu mesleğin öneminin anlaşılmasının üzerine bu yazıda insanların psikoloğa gitmede neden çekindikleri ve yanlış bilinenler açıklanmaya çalışılmıştır.
Herhangi bir sağlık sorunu yaşadığınızda neden doktora gidersiniz? Cevap basit değil mi elbette bu sorun fiziksel olduğu sürece. Peki ruhsal sorunlara sahip olduğumuzda psikoloğa gitmek neden bu kadar zor? "O kadar vaktim yok" ya da "ben deli değilim ki” dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki değilsiniz.
Ön yargılar ve yanlış bilinenler
Kendi başıma halledebilirim
Yardım almak göründüğü kadar zor değildir. Bireyler yalnızca güçsüz insanların yardım aldıklarını düşünmektedir. Oysa durum kısaca; fiziksel kaza geçiren bireyin tedaviyi kabul etmeyip kendi kendine iyileşmeyi beklemesi şeklinde özetlenebilir. Ne kadar da anlamsız geliyor değil mi? Maalesef bu yanlış inanış çoğu bireyin yardımı reddetmesine neden olmaktadır.
Yalnız insanlar terapiye gider
Yine bilinenin aksine terapiye gitmenin yalnızlık ile bir ilgisi yoktur. Aileniz, arkadaşlarınız ya da çevreniz ne kadar kalabalık olursa olsun (bu konuda eğitim alanlar dışında) psikolojik bir sorun yaşadığınızda size yardım edemeyebilirler. Ayrıca geleceğinizi etkileyecek olan bu yardım sürecinde çevrenizdeki insanlara bu soumluluğu yüklemek istemezsiniz değil mi?
Tabi ki yalnızca deliler psikoloğa gitmez
Bireyin psikolojik destek almada kendi isteği oldukça önemlidir. Birey destek almayı kabul etse bile içten içe kendini ben delimiyim diye sorgulamaktan alıkoyamaz. Psikoljik destek, bir süreçtir. Birey zamanda bu ve benzeri soruların cevabını bulacaktır. Toplum tarafından tuhaf ya da problemli olarak algılanan bu bireyler ne kendileri ne de çevreleri için tehdit oluşturmazlar
Zengin hastalığı ve güven problemi
Bireyler tarafından yanlış bilinen bir diğer durum ise terapilerin pahalı olmasıdır. Milyonlarca insan tarafından aktif olarak kullanılan online destek uygulamaları mevcuttur. Bu uygulamalar fiyat anlamında uygun olduğu kadar gizlilik açısından da tercih edilebilir. Bireyler yüzyüze terapilerde çok rahat olamamaktadır. Bu uygulamalar hem bireyin kimliğini gizli tutarak kendini daha rahat ifade etmesini sağlamakta hem de uzakları yakınlaştırarak evden çıkmanıza gerek kalmadan terapiyi ayağınıza getirmektedir.
Bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır, bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır. Sigmund Freud
Peki Psikologları Kim Dinleyecek?
İnsanların psikolojik destek alarak rahatladıkları bilinmekte peki psikologları kim dinleyecek? Farklı kültürden çeşitli insanların dertlerini dinleyip sıkıntılarına ortak olan psikologlar ne hisseder, nasıl yaşar? Yazının bu kısmında psikologların yaşadığı sıkıntılar anlatılarak psikologluk mesleğinin avantaj ve dezavantajlarına değinilmek amaçlanmıştır. Hergün onlarca kişinin hayatına konuk olmak, yaşamlarına dahil olarak farklı hayatlara şahitlik etmek, insanların kimseye anlatmadıkları ya da anlatamayacakları özel konuları sizinle paylaşıyor olmaları paha biçilemez bir duygu olsa gerek. Karşılıklı değişimin söz konusu olduğu bu süreçte psikolog hem danışanın hayata bakış açısını değiştiriyor hem de danışandan edindiği bilgiler dahilinde (bilinçi ya da bilinçsiz) kendi hayata bakış açısını değitiriyor. İnsanları anlamak, davranışlarını incelemek ve bu davranışların sebebini bilmek bir avantaj olarak gözüksede çoğu zaman dezavantaja dönüşebilir. Bu sizin olaylara hangi bakış açısı ile baktığınızla ilgili bir durumdur. Mesleğini uzun süre icra eden bireylerde zamanla her davranışın arkasında bir sebep aramaya çalışmak buna bağlı olarak kendini irdelemek ortaya çıkabilir bunlar kişiyi yoran süreçlerdir. Birey herşeyin farkına varıp kendi ile içsel bir hesaplaşmaya girebilir. Ayrıca mesleğinden dolayı çevresindeki insanlar tarafından sen nasıl psikologsun “bu konuda böyle davranman doğru mu" şeklinde yaptıkları hemen her davranış eleştirilir. Yine ilerleyen zamanlarda çok fazla danışan görüp bunları (sıkıntı, dertleri) kaldıramayıp “terzi kendi söküğünü dikemezmiş” gibi basit bir ifade ile anlaşılabilecek bir durum olan psikoloğa giden psikologların sayısı hiçte azımsanacak bir düzeyde değildir. Genelde meslektaşları ile biraraya gelerek grup terapisi şeklinde bu sorunla başa çıkmaya çalışırlar. Birey belli zaman sonra insani duygulardan arınacak dereceye gelebilir. Aşırı empati yapmak yine dezavantajlardan biri olup tarafsızlık ilkesini ihlal etmektedir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, iş-yaşam dengesidir. Bireyin danışanlarından aşırı etkilenerek onların yaşadıkları sıkıntıyı iş dışı yaşamına yansıtmaması gerektiği gibi aile içinde yaşadığı sıkıntıları da danışanları ile biraraya geldiğinde kafasından çıkarıp atmalıdır.
Psikoloji bölümü okumak isteyenlere tavsiyeler neler?
Dinlemesini bilmek
Araştırmacı kimliği olmak
Güler yüz sahibi olmak
Sonuç odaklı olan ancak sonuca ulaşmada aceleci olmamak
Bilimsel düşünce sahibi olmak
Kendine güveni yüksek aynı zamanda alçak gönüllü olmak
İyi iletişim kurabilmek
Danışanlarını anlamak için gayret etmek
Onlara norm koymamak
Sabırlı, tutarlı ve hoşgörü sahibi olmak gibi mesleğin gerektirdiği özelliklere sahip olmak gerekir.
Bu özelliklere sahip olmayan bireyler birtakım insan davranışlarını anlamlandıramadıkları gibi bu davranışta bulunan kişilerin zekasının yetersiz olduğunu düşünürler. Oysa bir psikolog bu davranışların altında yatan nedenleri anlamaya çalışmalıdır.
Yazar: Seda Ersolak
Yazının hazırlanmasına destek olan Ankara Ufuk Üniversitesi Psikoloji Bölümü Mezunu Mehmet Emre Atarer'e teşekkürler.

İstanbul İşletme Enstitüsünde yazılarının yayınlanmasını isteyen konuk yazarlarımız için oluşturulan bilgi kartıdır. Birçok alanda ve disiplindeki yazıları bu hesap üzerinde bulabilirsiniz.