İşletme

Sağlığın Uluslararası Hukuki Yaklaşımı

Nevzat Yüksel
Güncellendi:
11 dk okuma
İki tıbbi simgenin, bir stetoskop ve bir kalbin yakın çekim görüntüsü gösterilmektedir. Stetoskop gümüş renginde ve çeşitli bileşenlere sahipken, kalp kırmızının canlı bir tonunda ve içinden geçen beyaz bir çizgiye sahip. Arka planda, mavi beyaz bir hap ve beyaz çizgileri olan mavi bir altıgen gibi başka tıbbi eşyalar da bulunmaktadır. Altıgenin içinde mavi sıvıyla dolu bir beher de var. Stetoskop ve kalp çerçevenin büyük kısmını kaplıyor ve resmin odağı açıkça bu iki öğe üzerinde. Resmin detayı, stetoskobun karmaşık parçalarının yanı sıra kalbin detaylarının da görülebileceği şekildedir.
KonuAçıklamaÖnem
Sağlığın TanımıSağlık, evrensel bir tanıma ulaşamamıştır.Temel bir insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir.
Eski YaklaşımYüzyılın ilk çeyreğinde sağlık kavramının hastalık kavramının gerisinde kaldığı görülmüştür.Sağlık korunmasının önemini daha iyi anlamamızı sağlar.
Sağlığın KorunmasıSağlığın korunmasında ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da sorumluluk almalıdır.Toplumun tüm kesimlerinin sağlığına katkıda bulunması gerektiği vurgulanmaktadır.
Sağlığın İnsan Hakkı OlmasıSağlık, bir insan hakkıdır.Her bireyin sağlık hizmetlerine erişim hakkı vardır.
Sağlığın Topluma EtkisiSağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleridir.Toplumun genel sağlık seviyesi, toplumun genel yaşam kalitesini etkiler.
Sağlığın Kamusal Güçlere EtkisiSağlık, kamusal güçlerin faaliyet alanıdır.Devletlerin sağlığı koruma ve geliştirme politikaları, toplumun genel sağlık seviyesini yükselterek toplumu güçlendirir.
6 satır ve 3 sütunlu tablo
Tüm sütunları görmek için yatay kaydırın →

21. yüzyılın ilk çeyreğinde hastalık kavramının, sağlık kavramının gerisinde kaldığı görülmekte, sağlığın korunması ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da sorumluluğun pay edilmesi söz konusu olmaktadır. Sağlığın bir insan hakkı olduğu unutulmamalıdır. Sağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleri ve kamusal güçlerin faaliyet alanı olarak gösterilmektedir. Sağlık bugüne kadar tam bir evrensel tanıma ulaşamamıştır, fakat temel insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir.

Sağlığa İlişkin Temel Yaklaşımlar Nasıldır?

Sağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleri ve kamusal güçlerin faaliyet alanı olarak gösterilmektedir. Sağlık bugüne kadar tam bir evrensel tanıma ulaşamamıştır, fakat temel insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir.

Hastalık ve sağlık kavramlarının tanımlamalarının yapılması, insanlığın çok eski dönemlerden günümüzün globalleşen dünyasına gerçekleştiği yolculukta çeşitli aşamalardan geçmiştir. Sağlığın diğer tanımlarında tıbbi modelin kullanılması günümüz itibariyle yetersiz kalmakla beraber çeşitli endişelere neden olabilmektedir. Sağlığı, tıbbileştirmeyi yadsımadan daha holistik bakış açısı ile ele alan “sosyalleştirilmiş” modeller, sağlığın yükseltilmesi faaliyetlerinin temellerini yapmaktadır. Bununla beraber 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hastalık kavramının, sağlık kavramının gerisinde kaldığı görülmekte, sağlığın korunması ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıda sorumluluğun pay edilmesi söz konusu olmaktadır. Sağlığın bir insan hakkı olduğu unutulmamalıdır.

Sağlığın İnsan Hakkı Olarak Tanınması Nasıldır?

İnsanoğlunun en temel hakkı olan sağlık, diğer insan haklarının yapılabilmesi için bir ihtiyaçtır. Barınma, beslenme, çalışma, yaşama, öğrenim, işkenceye ve ırk ayırımına uğramama, bilgi edinme, özel yaşama saygı, toplanma ve gösteri yürüşü hakları gibi hak ve özgürlerin gerçekleşmesi gibi bütün haklar sağlık hakkı ile yakından ilgilidir ve doğrudan ona bağlıdır. 1948 yılında çıkarılan İnsan Hakları Evrensel Bildirinin ilgili 3. maddesinde “Yaşamak, kişi güvenliği ve özgürlük herkesin hakkıdır.” ifadesine yer vermektedir. Bireye doğuştan gelen bu yaşam hakkı ile beraber sağlık hakkına da sahip olacağını belirtebiliriz. İlgili bildirinin 25. Maddesinde “Herkesin, gerek ailesi ve gerekse kendisi için mesken, giyim, yiyecek, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetlerde dahil olmak üzere sağlığını aynı zamanda refahını gerçekleştirecek uygun bir hayat düzeyine ve hastalık, sakatlık, işsizlik, dulluk, ihtiyarlık ya da geçim olanaklarından isteği dışında mahrum bırakacak diğer durumlarda güvenliğe hakkı bulunmaktadır.” şeklinde yer verilmiştir.



"Sağlık hakkı" sosyal, kültürel ve ekonomik hakların olduğu ikinci kuşak insan hakları arasında yer almaktadır. İlgili kuşaktaki haklar birinci kuşaktan ayrı olarak “bireylerin tek başına yapmaları mümkün olmayan haklardan olup devletin pozitif bir edimde bulunarak, hakkın yapılmasına aktif olarak katılma gerekliliği kapsamında siyasal ve medeni haklardan ayrılır.

Ekonomik, kültürel ve toplumsal haklar uluslararası sözleşmenin 12. maddesinin ilgili 1. fıkrasında: “Bahsi geçen sözleşmeye taraf devletler, herkesin ulaşabilir en yüksek ruhsal ve bedensel sağlık standartlarından faydalanma hakkını tanır.” yaklaşımı ile sağlık hakkının bir tanımlaması gerçekleştirilmiş ve sağlığın korunması hakkına herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Aynı maddenin ikinci 2. Fıkrasında ise “ilgili sözleşmeye taraf olan devletler nezdinde" bu hakkın tam olarak yapılmak üzere gerçekleştirilecek girişimler;



  • Çocuk ölümlerinin ve ölü doğum oranlarının indirgenmesi ve çocuğun sağlıklı büyümesi kapsamında önemlerin alınması

  • Endüstri ve çevre sağlığının her kapsamda iyileştirilmesi

  • Yöresel ve salgın hastalıklarla, mesleki ve öteki hastalıkların engellenmesi, denetlenmesi ve sağıltımı

  • "Herhangi bir hastalık halinde herkese tıbbi bakım ve hizmet sağlayacak koşulların oluşturulması için ihtiyaç duyulan şartları içerir.” ifadelerine yer verilerek insanın sağlıklı bir hayatı devam ettirebilmesi adına, sağlığı yükseltme faaliyetleri için taraf olan ülkelerin sorumluluklarını belirtmiştir.



Türkiye’de Sağlığın Hukuki Dayanağı Nasıldır?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini eklenen ve Avrupa Konseyi Ülkelerinde yapılmakta olan ve 1961 yılında çıkarılan Avrupa Sosyal Şartı’nın 11. maddesine göre; sağlığın korunması hakkının tam olarak kullanılmasını sağlamak üzere Akit Taraflar, ya kamusal ya da doğrudan doğruya veya özel örgütlerle iş beraberliği kapsamında diğer tedbirlerin yanısıra:

  • Sağlığın bozulmasına neden olacak sebepleri olabildiğince ortadan kaldırmak;

  • Sağlık konularında bireysel bireysel sorumluluğu teşvik etmek ve sağlığı geliştirmek üzere eğitim ve danışmanlık kolaylıklarını sağlamak;

  • Başta salgın olmak üzere bölgesel ve diğer hastalıklar ile kazaların olabildiğince önüne geçmek; adına planlanmış uygun olabilecek tedbirler almayı taahhüt etmek gibi sağlığın geliştirilmesi ve korunması kamu ve özel sektörün beraber korunması gerektiği düşünülmüştür.

Türkiye Cumhuriyetinin Akit olduğu ve yukarıda yer alan uluslararası sözleşmelerle beraber, TC 1982 yılında çıkarılmış olunan Anayasasının 17. Maddesin de yer alan “Her kişi yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” bir diğer önemli bir madde ise 56. Maddedir. Bu madde kapsamında herkes dengeli ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi korumak ve geliştirmek aynı zamanda kirlenmesini önlemek vatandaşların ve devletin ödevi olarak belirtilmiştir. Bu açıdan sağlık bir anayasal korunma olarak ifade edilmektedir. Bununla beraber yine bu metinlerde, ikinci kuşak bir hak olması sebebiyle sağlığın korunmasını ve geliştirmesinin ayrıca devletin yükümlülüğü altında olduğu açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan ilgili değerlendirmeler ışığında sağlık; uluslararası sözleşmeler ve belgelerle, anayasal metinlerle temel insan hakkı olarak ifade edilmiştir. Kişinin sağlık hakkının, yaşanılan ülkenin sosyo-ekonomik yapısına bağımlı olduğu dikkate alınmalıdır.

İnsan Hakları Evrensel Bildiresi Yaklaşımı Nasıldır?

1948 yılında çıkarılan İnsan Hakları Evrensel Bildirinin ilgili 3. maddesinde “Yaşamak, kişi güvenliği ve özgürlük herkesin hakkıdır.” ifadesine yer vermektedir. Bireye doğuştan gelen bu yaşam hakkı ile beraber sağlık hakkına da sahip olacağını belirtebiliriz. İlgili bildirinin 25. Maddesinde “ Herkesin, gerek ailesi ve gerekse kendisi için mesken, giyim, yiyecek, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetlerde dahil olmak üzere sağlığını aynı zamanda refahını gerçekleştirecek uygun bir hayat düzeyine ve hastalık, sakatlık, işsizlik, dulluk, ihtiyarlık ya da geçim olanaklarından isteği dışında mahrum bırakacak diğer durumlarda güvenliğe hakkı bulunmaktadır” şeklinde yer verilmiştir.

Devletlerin Sağlığa Yaklaşımları Nasıldır?

Çocuk ölümlerinin ve ölü doğum oranlarının indirgenmesi ve çocuğun sağlıklı büyümesi kapsamında önemlerin alınması. Endüstri ve çevre sağlığının her kapsamda iyileştirilmesi. Yöresel ve salgın hastalıklarla, mesleki ve öteki hastalıkların engellenmesi, denetlenmesi ve sağıltımı. Herhangi bir hastalık halinde herkese tıbbi bakım ve hizmet sağlayacak koşulların oluşturulması için ihtiyaç duyulan şartları içerir” ifadelerine yer verilerek insanın sağlıklı bir hayatı devam ettirebilmesi adına, sağlığı yükseltme faaliyetleri için taraf olan ülkelerin sorumluluklarını belirtmiştir.

Avrupa Sosyal Şartının Yaklaşımı Nasıldır?

Sağlığın bozulmasına neden olacak sebepleri olabildiğince ortadan kaldırmak. Sağlık konularında bireysel bireysel sorumluluğu teşvik etmek ve sağlığı geliştirmek üzere eğitim ve danışmanlık kolaylıklarını sağlamak. Başta salgın olmak üzere bölgesel ve diğer hastalıklar ile kazaların olabildiğince önüne geçmek; adına planlanmış uygun olabilecek tedbirler almayı taahhüt etmek” gibi sağlığın geliştirilmesi ve korunması kamu ve özel sektörün beraber korunması gerektiği düşünülmüştür.

Sıkça Sorulan Sorular

İnsan Hakları Evrensel Bildiresi Yaklaşımı Nasıldır?

1948 yılında çıkarılan İnsan Hakları Evrensel Bildirinin ilgili 3. maddesinde “Yaşamak, kişi güvenliği ve özgürlük herkesin hakkıdır.” ifadesine yer vermektedir. Bireye doğuştan gelen bu yaşam hakkı ile beraber sağlık hakkına da sahip olacağını belirtebiliriz. İlgili bildirinin 25. Maddesinde “ Herkesin, gerek ailesi ve gerekse kendisi için mesken, giyim, yiyecek, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetlerde dahil olmak üzere sağlığını aynı zamanda refahını gerçekleştirecek uygun bir hayat düzeyine ve hastalık, sakatlık, işsizlik, dulluk, ihtiyarlık ya da geçim olanaklarından isteği dışında mahrum bırakacak diğer durumlarda güvenliğe hakkı bulunmaktadır” şeklinde yer verilmiştir.

Devletlerin Sağlığa Yaklaşımları Nasıldır?

Çocuk ölümlerinin ve ölü doğum oranlarının indirgenmesi ve çocuğun sağlıklı büyümesi kapsamında önemlerin alınması. Endüstri ve çevre sağlığının her kapsamda iyileştirilmesi. Yöresel ve salgın hastalıklarla, mesleki ve öteki hastalıkların engellenmesi, denetlenmesi ve sağıltımı. Herhangi bir hastalık halinde herkese tıbbi bakım ve hizmet sağlayacak koşulların oluşturulması için ihtiyaç duyulan şartları içerir” ifadelerine yer verilerek insanın sağlıklı bir hayatı devam ettirebilmesi adına, sağlığı yükseltme faaliyetleri için taraf olan ülkelerin sorumluluklarını belirtmiştir.

Avrupa Sosyal Şartının Yaklaşımı Nasıldır?

Sağlığın bozulmasına neden olacak sebepleri olabildiğince ortadan kaldırmak. Sağlık konularında bireysel bireysel sorumluluğu teşvik etmek ve sağlığı geliştirmek üzere eğitim ve danışmanlık kolaylıklarını sağlamak. Başta salgın olmak üzere bölgesel ve diğer hastalıklar ile kazaların olabildiğince önüne geçmek; adına planlanmış uygun olabilecek tedbirler almayı taahhüt etmek” gibi sağlığın geliştirilmesi ve korunması kamu ve özel sektörün beraber korunması gerektiği düşünülmüştür.

Sağlık Hakkının Uluslararası Hukuk Açısından Ne Anlama Geldiği?

Sağlık hakkının uluslararası hukuk açısından ne anlama geldiği, insanların sağlık hizmetlerine herkesin eşit ve adil bir şekilde erişebilmesi anlamına gelir. İnsanların sağlık haklarının düzenlenmesi için çeşitli uluslararası çerçevelere sahip olması gerekir. Bu çerçeveler, insanların sağlık haklarının korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak için önlemleri içerebilir. Çerçeveler, kamu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesini, sağlık yatırımlarının artmasını ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olarak sunulmasını da içerebilir.

Sağlık Hakkının Uluslararası Hukuk Açısından Korunması Nasıl Sağlanır?

Sağlık hakkının uluslararası hukuk açısından korunması, uluslararası örgütlerin, hükümetlerin ve diğer kurumların birlikte çalışmasıyla sağlanır. Önemli adımlar, insanların sağlık haklarının evrensel olarak hakim olduğu ilan edilmesi, sağlık alanında insan haklarının korunmasının güvence altına alınması ve sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin arttırılmasıdır. Uluslararası örgütler, hükümetler ve kurumlar, sağlık hakkının uluslararası hukuk açısından korunması için çeşitli mekanizmalar kullanabilir. Örneğin, uluslararası örgütler, insanların yaşam kalitesini artırmak için sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğini arttırmak için sağlık alanında çeşitli uluslararası anlaşmaların yürürlüğe konmasını teşvik edebilirler. Hükümetler de sağlık hakkının uluslararası hukuk açısından korunması için önlemler alabilir. Bu, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin arttırılması, sağlık alanında haklarının korunmasının güvence altına alınması ve sağlık çalışanlarının korunması gibi konuları kapsayabilir. Diğer kurumlar da insanların sağlık haklarının korunması için çeşitli çalışmalar yürütebilir.

Sağlık Hakkının Uluslararası Hukuk Açısından İhlallerinin Sancılı Sonuçları Nelerdir?

Sağlık haklarının uluslararası hukuk açısından ihlali, özellikle de insanların temel haklarının ihlali, insanların sağlığını ve hayatını direkt olarak tehdit eden sonuçları doğurabilir. İhlal, insanların temel sağlık hizmetlerine erişim hakkını, güvenli ve kaliteli sağlık hizmetlerine erişim hakkını, sağlık güvencesinin korunması hakkını ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını ortadan kaldırabilir. Ayrıca, insanların sağlık haklarının ihlali, çevresel sağlığın olumsuz etkilenmesine, epidemiyolojik durumların kötüleşmesine, sağlık işçilerinin çalışma koşullarının bozulmasına ve genel olarak sağlık hizmetlerinin kalitesinin düşmesine neden olabilir.