Siz de benim gibi farklı kültür ve dillerle iletişim kurmayı heyecan verici buluyor musunuz? Günümüz dünyasında, özellikle iş hayatında veya kişisel alanlarda, farklı dillerde konuşma yeteneği bize eşsiz fırsatlar sunabiliyor. Bugünlerde ise teknoloji sayesinde dünyanın diğer ucundaki biriyle bile bir tuş kadar yakınız. Bu yazımızda, arayacağınız kişinin kalbini fethedecek Korece telefon konuşmalarına dair detaylı ve kullanışlı bilgiler sunacağım.
Kore dilinin benzersiz yapısı ve ses tonlamaları, telefonla iletişimde ekstra dikkat gerektirebilir. Öncelikle, Korece öğrenmeye yeni başladıysanız ya da birkaç temel kelime biliyorsanız, basit ifadelerle başlayarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Unutmayın ki, doğru telaffuz ve kısa cümlelerle etkili iletişimi sağlamak mümkündür.
İlginizi çekebilir: Sıfırdan İleri Seviyeye Korece Eğitimi
Korece Temel Telefon Diyalogları
Korece telefon konuşmalarına başlarken selamlaşma tabii ki es geçilmemesi gereken bir adım. "여보세요 Yeoboseyo)", yani "Alo", her telefon konuşmasının başlangıcıdır. "안녕하세요 Annyeonghaseyo)" demek ise, "Merhaba" anlamına gelir ve her iki taraf da konuşmaya sıcak bir başlangıç yapar.
- Görgü Kuralları: Kore kültürünün görgü kurallarına riayet etmek önemlidir. İnsanlar birbirlerine karşı oldukça saygılıdırlar ve bu telefon konuşmalarında da kendini gösterir.
- Hitap Şekli: Karşınızdaki kişiyle samimi bir ilişkiniz yoksa veya üst düzey biriyle görüşüyorsanız, onlara hitap ederken sonlarına '-님 nim)' ekini ekleyerek saygınızı gösterebilirsiniz.
Konuşma Sırasında Küçük Jestler
Sözlü iletişimde olduğu kadar, ses tonu da oldukça önem taşır. Korece'de bazı kelimelerin tonunu yükselterek konuştuğunuz kişiye olan ilgi ve etkileşim derecenizi artırabilirsiniz. Mesela, "진짜요? Jinjjayo?)" yani "Gerçek mi?" diye sorduğunuzda, sorunun tonlamasını yükselterek karşı tarafın söylediklerine olan şaşkınlık ve ilginizi vurgulayabilirsiniz.
Sık Kullanılan Kalıplar
- Teşekkür ve Rica: "감사합니다 Gamsahamnida)" yani "Teşekkür ederim" ve "부탁합니다 Butakhamnida)" yani "Lütfen" gibi ifadeler, konuşmanın akıcılığını sağlar ve nazik bir iletişim kurmanıza yardımcı olur.
- Özür Dileme: "죄송합니다 Joesonghamnida)" ya da "미안합니다 Mianhamnida)", hata yaptığınızda veya bir rahatsızlık verdiğinizde kullanabileceğiniz önemli ifadelerdir.
Telefon Konuşmasını Sonlandırmak
Kore'de telefon konuşması bitirilirken, "잘가요 Jalgayo)", yani "Hoşça kal" demek yerine, genellikle "안녕히 계세요 Annyeonghi gyeseyo)" yani "İyi kalın" veya "안녕히 가세요 Annyeonghi gaseyo)" yani "İyi gidin" ifadeleri tercih edilir. Bu kalıplar, telefondaki diğer kişiye saygınızı ifade ederek görüşmeyi sıcak bir şekilde sonlandırmak için kullanılır.
Sürpriz ve patlayıcılık unsurları taşıyan bir makale yazarken, Korece'nin zengin dil yapısını ve kültürel özelliklerini göz önünde bulundurmak, okuyuculara hem heyecan verici hem de alandaki uzman yaklaşımla bilgi sağlamak demektir. Umarım bu rehber, bir sonraki telefon görüşmenizde Korece konuşmanız için yararlı bir kaynak olacaktır. 이제 시작해 볼까요? İje sijakhae bolkkayo?) - "Hadi, başlayalım mı?"
여보세요?
Alo?
Örnek Diyalog: 여보세요? 지금 누구와 통화하고 있는 건가요?
Türkçe: Alo? Şu anda kiminle konuşuyorum?
안녕하세요?
Merhaba?
Örnek Diyalog: 처음 뵙겠습니다, 저는 마이클입니다. 안녕하세요?
Türkçe: İlk kez karşılaşıyoruz, ben Michael. Merhaba, nasılsınız?
저는 [이름]입니다.
Ben [isim]im.
Örnek Diyalog: 안녕하세요, 처음 뵙겠습니다. 저는 김지수입니다.
Türkçe: Merhaba, ilk defa karşılaşıyoruz. Ben Kim Ji-soo'yum.
잘 들리세요?
İyi duyuyor musunuz?
Örnek Diyalog: 볼륨을 조금 더 키웠어요, 지금은 잘 들리세요?
Türkçe: Sesi biraz daha açtım, şimdi iyi duyabiliyor musunuz?
무슨 일로 전화하셨나요?
Ne için aradınız?
Örnek Diyalog: 저는 궁금해서 그런데 무슨 일로 전화하셨나요?
Türkçe: Merak ettiğim için soruyorum, ne için aramıştınız?
지금 좋은 시간인가요?
Şu anda uygun bir zaman mı?
Örnek Diyalog: 지금 좋은 시간인가요 라고 물으며 그녀는 조심스럽게 전화를 걸었다.
Türkçe: Şimdi uygun bir zaman mı? diye sordu ve o, dikkatlice telefonu açtı.
죄송하지만, 다시 말씀해 주실래요?
Özür dilerim, tekrar söyler misiniz?
Örnek Diyalog: 죄송하지만, 다시 말씀해 주실래요? 제가 잘 듣지 못했습니다.
Türkçe: Üzgünüm, tekrar söyler misiniz? Ben iyi duyamadım.
조금 더 천천히 말씀해 주시겠어요?
Biraz daha yavaş konuşur musunuz?
Örnek Diyalog: 죄송하지만, 조금 더 천천히 말씀해 주시겠어요? 제가 모든 내용을 정확히 이해하고 싶어서요.
Türkçe: Üzgünüm ama biraz daha yavaş konuşabilir misiniz? Çünkü tüm detayları tam olarak anlamak istiyorum.
[이름]씨 계세요?
[İsim] Bey/Bayan var mı?
Örnek Diyalog: 김철수씨 계세요?
Türkçe: Kim Chul-soo Bey orada mı?
잠시만 기다려 주실 수 있나요?
Biraz bekleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: 여기서 잠시만 기다려 주실 수 있나요? 저희가 지금 바로 준비해서 오겠습니다.
Türkçe: Burada biraz bekleyebilir misiniz? Biz hemen hazırlanıp geleceğiz.
네, 기다리겠습니다.
Evet, bekleyeceğim.
Örnek Diyalog: 엘리베이터가 고장 났다고요? 네, 기다리겠습니다.
Türkçe: Asansör bozuldu mu? Evet, bekleyeceğim.
지금 밖에 있어서 나중에 다시 전화할게요.
Şu anda dışarıdayım, daha sonra tekrar arayacağım.
Örnek Diyalog: 미안해, 지금 밖에 있어서 나중에 다시 전화할게요.
Türkçe: Üzgünüm, şu anda dışarıdayım, sonra tekrar arayacağım.
전화가 끊겼나봐요.
Telefon kesildi sanırım.
Örnek Diyalog: 그가 무슨 말을 하는지 듣다가 갑자기 조용해졌어, 전화가 끊겼나봐요.
Türkçe: Onun ne dediğini dinlerken ansızın sessizlik oldu, galiba telefon kapandı.
나중에 다시 전화드릴게요.
Daha sonra tekrar arayacağım.
Örnek Diyalog: 죄송하지만 회의 중이라 바로 답변 드릴 수 없을 것 같아요, 나중에 다시 전화드릴게요.
Türkçe: Üzgünüm ama toplantıdayım, o yüzden hemen cevap veremeyeceğim, sonra tekrar arayacağım.
전화 좀 받아주세요.
Telefonu lütfen açar mısınız?
Örnek Diyalog: 회의 중에는 외부 연락을 받지 않으려고 해요, 그런데 만약 중요한 전화가 오면 전화 좀 받아주세요.
Türkçe: Toplantı sırasında dışarıdan gelen aramaları almamaya çalışıyorum, fakat eğer önemli bir telefon gelirse lütfen telefonu alır mısınız?
[이름]씨와 통화하고 싶어요.
[İsim] bey/hanım ile konuşmak istiyorum.
Örnek Diyalog: 저는 김민준씨와 통화하고 싶어요.
Türkçe: Ben Kim Min-Jun Bey ile görüşmek istiyorum.
전화번호가 어떻게 되세요?
Telefon numaranız nedir?
Örnek Diyalog: 저는 새 동료인데 혹시 연락이 필요할 때를 대비해서 전화번호가 어떻게 되세요?
Türkçe: Ben yeni bir meslektaşım ve iletişime geçmemiz gerektiğinde sizi nasıl arayabilirim, telefon numaranız nedir?
전화를 잘못 걸었나 봅니다.
Yanlış numarayı aramış olmalıyım.
Örnek Diyalog: 죄송합니다만, 이쪽은 피자가게가 아닌데요. 전화를 잘못 걸었나 봅니다.
Türkçe: Özür dilerim ancak burası bir pizzacı değil. Sanırım yanlış numarayı aramışsınız.
메시지를 남기시겠어요?
Mesaj bırakmak ister misiniz?
Örnek Diyalog: 회의 중이신데 메시지를 남기시겠어요?
Türkçe: Toplantıda olduğundan mesaj bırakır mısınız?
전화를 끊을게요.
Telefonu kapatıyorum.
Örnek Diyalog: 좋아, 그럼 다음에 더 자세히 얘기하자. 이제 가야 해서 전화를 끊을게요.
Türkçe: Peki, o zaman bir dahaki sefere daha detaylı konuşalım. Şimdi gitmem gerekiyor, bu yüzden telefonu kapatıyorum.
전화기 배터리가 없어요.
Telefonun bataryası bitmiş.
Örnek Diyalog: 미안해, 지금 전화기 배터리가 없어서 나중에 연락할게.
Türkçe: Üzgünüm, şu anda telefonumun bataryası bitmiş durumda, daha sonra iletişime geçeceğim.
편한 시간에 전화주세요.
Rahat olduğunuz bir zaman arayın lütfen.
Örnek Diyalog: 저희 업무 시간은 아침 9시부터 저녁 6시까지니까 그 이후에 편한 시간에 전화주세요.
Türkçe: Bizim çalışma saatlerimiz sabah 9'dan akşam 6'ya kadardır, bu yüzden o saatlerden sonra uygun bir zamanınızda lütfen bize telefon edin.
네, 알겠습니다.
Evet, anladım.
Örnek Diyalog: 네, 알겠습니다, 내일까지 그 보고서를 완성하도록 하겠습니다.
Türkçe: Evet, anladım, o raporu yarına kadar tamamlayacağım.
죄송합니다, 통화 중이에요.
Özür dilerim, bir telefon görüşmesi yapıyorum.
Örnek Diyalog: 죄송합니다, 통화 중이에요 지금 당장은 말씀드릴 수가 없어요.
Türkçe: Özür dilerim, şu anda bir telefon görüşmesindeyim ve şu anda sizi bilgilendiremiyorum.
어디 계세요?
Neredesiniz?
Örnek Diyalog: 지금 회사에 어디 계세요?
Türkçe: Şu anda şirkette neredesiniz?
무엇을 도와드릴까요?
Sizlere nasıl yardımcı olabilirim?
Örnek Diyalog: 고객님, 무엇을 도와드릴까요?
Türkçe: Müşterimiz, size nasıl yardımcı olabilirim?
확인해보고 다시 전화드릴게요.
Kontrol edip tekrar size dönüş yapacağım.
Örnek Diyalog: 제품 재고가 있는지 확인해보고 다시 전화드릴게요.
Türkçe: Ürün stoklarımızı kontrol edip size tekrar dönüş yapacağım.
조금 기다려 주세요.
Lütfen biraz bekleyin.
Örnek Diyalog: 조금 기다려 주세요, 제가 바로 문서를 가져오겠습니다.
Türkçe: Lütfen biraz bekleyin, hemen belgeyi getireceğim.
다시 말씀해주실 수 있나요?
Tekrar söyler misiniz?
Örnek Diyalog: 선생님, 그 중요한 지점을 다시 말씀해주실 수 있나요?
Türkçe: Öğretmenim, o önemli noktayı tekrar söyleyebilir misiniz?
네, 그렇게 하겠습니다.
Evet, öyle yapacağım.
Örnek Diyalog: 사장님, 이 보고서를 내일까지 완성해 달라고 하셨잖아요. 네, 그렇게 하겠습니다.
Türkçe: Patron, bu raporu yarına kadar tamamlamanızı söylemiştiniz. Evet, öyle yapacağım.
알겠습니다, 감사합니다.
Anladım, teşekkür ederim.
Örnek Diyalog: 알겠습니다, 그렇게 처리하겠습니다. 감사합니다, 좋은 하루 되세요.
Türkçe: Anladım, öyle yapacağım. Teşekkür ederim, iyi günler dilerim.
조심해서 가세요.
Dikkatli gidin.
Örnek Diyalog: 안녕히 가십시오, 도로가 미끄러우니 조심해서 가세요.
Türkçe: Hoşça kalın, yol kaygan olduğu için dikkatli gidin.
통화가 안 되는데, 다시 전화해 주세요.
Çağrı gerçekleşmiyor, lütfen tekrar arayın.
Örnek Diyalog: 죄송하지만 지금 통화가 안 되는데, 몇 분 후에 다시 전화해 주세요.
Türkçe: Özür dilerim ama şu anda konuşamıyorum, lütfen birkaç dakika sonra tekrar arayın.
통화 가능한 시간을 알려주실래요?
Görüşebileceğimiz saati belirtebilir misiniz?
Örnek Diyalog: 혹시 나중에 자세한 이야기를 나눌 수 있을까요? 통화 가능한 시간을 알려주실래요?
Türkçe: Acaba daha sonra detaylı bir konuşma yapabilir miyiz? Müsait olduğunuz bir zamanı bana bildirir misiniz?
약속 시간을 변경해야 할 것 같아요.
Randevu saatini değiştirmemiz gerekecek gibi görünüyor.
Örnek Diyalog: 미안해, 교통 체증이 심해서 약속 시간을 변경해야 할 것 같아요.
Türkçe: Özür dilerim, trafik çok yoğun olduğu için randevu saatimizi değiştirmemiz gerekecek sanırım.
어디서 만날까요?
Nerede buluşalım?
Örnek Diyalog: 퇴근 후에 커피숍에서 시간을 보내고 싶은데, 어디서 만날까요?
Türkçe: İşten çıktıktan sonra kafede vakit geçirmek istiyorum, nerede buluşalım?
통화 품질이 좋지 않아요.
Konuşma kalitesi kötü.
Örnek Diyalog: 제가 지금 이동 중이라 통화 품질이 좋지 않아요, 조금 뒤에 다시 전화드릴게요.
Türkçe: Şu anda hareket halindeyim, bu yüzden görüşme kalitesi iyi değil, birazdan tekrar arayacağım.
전화기가 꺼져 있었어요.
Telefon kapalıydı.
Örnek Diyalog: 미안해요, 어제 밤에 연락을 못 받았어요. 전화기가 꺼져 있었어요.
Türkçe: Özür dilerim, dün gece çağrınızı alamadım. Telefonum kapalıydı.
전화를 잘못 받았어요.
Yanlışlıkla telefonu açtım.
Örnek Diyalog: 미안해요, 전화를 잘못 받았어요, 여기는 그렇게 불리는 사람이 없어요.
Türkçe: Özür dilerim, yanlışlıkla telefonu açtım, burada böyle biri yok.
무슨 말씀이신지 이해했습니다.
Ne demek istediğinizi anladım.
Örnek Diyalog: 선생님의 지적에 대해 충분히 고민해보았고, 이제는 무슨 말씀이신지 이해했습니다.
Türkçe: Öğretmenimin eleştirileri üzerine yeterince düşündüm ve artık ne demek istediğinizi anladım.
문자로 정보를 보내주시겠어요?
Bilgiyi mesajla gönderir misiniz?
Örnek Diyalog: 주문하신 상품이 배송 준비 상태로 전환되었는데, 혹시 배송지 주소를 확인하고 싶으니 문자로 정보를 보내주시겠어요?
Türkçe: Sipariş ettiğiniz ürün kargo hazırlık aşamasına geçti, teslimat adresini kontrol etmek istiyorum, bilgileri mesaj olarak gönderir misiniz?
음성 메시지를 남겨주세요.
Lütfen sesli mesaj bırakın.
Örnek Diyalog: 죄송하지만 지금 회의 중이에요. 나중에 다시 전화해주시거나 음성 메시지를 남겨주세요.
Türkçe: Özür dilerim ama şu anda toplantıdayım. Lütfen daha sonra tekrar arayın veya bir sesli mesaj bırakın.
통화시간을 알려주시겠어요?
Konuşma süresini bana bildirir misiniz?
Örnek Diyalog: 고객센터에 전화해서 상담원에게 통화시간을 알려주시겠어요?
Türkçe: Müşteri hizmetlerini arayıp danışmana konuşma süresini bildirir misiniz?
화질이 좋지 않아요.
Görüntü kalitesi iyi değil.
Örnek Diyalog: 저는 어제 새로 산 티비를 켰는데 화질이 좋지 않아요, 어떻게 해야 하나요?
Türkçe: Dün yeni aldığım televizyonu açtım ama görüntü kalitesi iyi değil, ne yapmalıyım?
다음에 전화할 시간을 알려주세요.
Lütfen bir sonraki telefon görüşmemizi ne zaman yapabileceğimizi bana bildirin.
Örnek Diyalog: 너무 바쁘신 것 같으니, 다음에 전화할 시간을 알려주세요.
Türkçe: Çok meşgul görünüyorsunuz, lütfen bir sonraki arama için uygun bir zaman söyler misiniz?
네, 듣고 있습니다.
Evet, dinliyorum.
Örnek Diyalog: 선생님: 학생 여러분, 지금 설명하는 내용을 잘 이해하고 있나요?
학생: 네, 듣고 있습니다.
Türkçe: Öğretmen: Öğrenciler, şu anda açıkladığım konuyu iyi anlıyor musunuz?
Öğrenci: Evet, dinliyorum.
호출을 끝내겠습니다.
Çağrıyı sonlandıracağım.
Örnek Diyalog: 그럼, 더 이상 질문이 없으시면 이번 회의를 마치고 호출을 끝내겠습니다.
Türkçe: Eğer başka sorunuz yoksa, bu toplantıyı sonlandırıp çağrıyı sona erdireceğim.
상세한 설명 감사합니다.
Ayrıntılı açıklamanız için teşekkür ederim.
Örnek Diyalog: 상세한 설명 감사합니다, 이해하는데 정말 도움이 되었습니다.
Türkçe: Ayrıntılı açıklamanız için teşekkür ederim, anlamamda gerçekten yardımcı oldu.
그 내용을 잘 기억하고 있어요.
O içeriği iyi hatırlıyorum.
Örnek Diyalog: 저번 회의에서 논의한 그 내용을 잘 기억하고 있어요, 지금 필요하면 바로 설명할 수 있어요.
Türkçe: Geçen toplantıda tartıştığımız o konuyu iyi hatırlıyorum, eğer şimdi gerekirse hemen açıklayabilirim.
다음 번에 자세한 이야기를 나누었으면 좋겠어요.
Bir dahaki sefere detaylı bir şekilde konuşmayı isterim.
Örnek Diyalog: 그럼, 다음 번에 자세한 이야기를 나누었으면 좋겠어요, 그때까지 건강하게 지내요.
Türkçe: Öyleyse, bir dahaki sefere detaylı bir şekilde konuşmayı dilerim, o zamana kadar sağlıklı kalın.