Kişisel Gelişim

Zihin Bahçesi Nedir? İnsan Sistemi Nasıldır?

Konuk Yazar
Güncellendi:
11 dk okuma
Mavi ve gri bir üçgen desenin yakın çekim görüntüsü gösterilmektedir. Desen, açık gri ve parlak mavi olmak üzere iki farklı renkten oluşmaktadır. Üçgenler, açık gri üçgenler merkezde bir elmas şekli oluşturacak şekilde tekrar eden geometrik bir desen halinde düzenlenmiştir. Desen simetriktir ve görüntünün kenarlarına kadar uzanır. Mavi üçgenler gri olanlardan biraz daha küçüktür ve ızgara benzeri bir formasyonda düzenlenmiş birkaç tane vardır. Arka plan bulanık ve açık, neredeyse beyaz bir renk gibi görünüyor. Görüntü çok sakinleştirici ve zarif bir havaya sahip.
KonuAçıklamaEk Bilgi
Insan SistemiInsan sistemi, içinde birçok duyguyu bir arada barındıran ve bu duygulardan hangisini kullanacağını belirlemeyi gelişmişlik seviyesine, bilinç düzeyine ve sahip olduğu inançlara bırakan bir sistem.Duygular, insanın düşüncelerini, davranışlarını ve karakterini belirler.
Zihin BahçesiZihin bahçesi, insanın bilgi depoladığı ve bilincini belirleyen yer.Bilgiler, başta aile ve öğretmenler olmak üzere çevreden alınır.
Eğitim ve ÖğretimÇocukların eğitim ve öğretim aldıkları süreç, zihin bahçelerinde düşünce tohumlarının atıldığı dönem.Bu dönemde aileler ve öğretmenler önemli bir role sahip.
Aile ve EğitimYetişkinlerin çocukları hakkında yanlış ve negatif düşünceleri, çocukların başarıları üzerinde olumsuz etkiler yaratır.Aileler çocukların sosyal ve akademik gelişimlerinde etkili bir faktördür.
Öğretmenler ve EğitimÖğretmenler, çocukların zihin bahçelerindeki düşünceleri şekillendirir.Etkili bir eğitim süreci için öğretmenlerin pozitif bir iletişim dili geliştirmesi gereklidir.
Duygu ve DavranışlarDuygular, insanın düşüncelerini, davranışlarını ve karakterini belirler.Bir insanın duygusal durumu, kişinin hayat kalitesini belirler.
Bilinç Düzeyiİnsanın hangi duyguyu seçeceğini ve hangi duyguyu kullanacağını belirler.Bilinçli seçimler yapabilme yeteneği, bir insanın gelişim seviyesini gösterir.
Çocuklarda EğitimÇocukların eğitim süreci, onların zihinlerine düşünce tohumlarını yerleştirmek için önemlidir.Birinci sınıf, özellikle bu düşünce tohumlarının atılıp, olumluların baskın olacağı bir süreç olmalıdır.
Dikkat Eksikliği ve EğitimDikkat eksikliği olan çocuklar, eğitimde daha zorluk çekebilirler.Bu durumun farkında olunup, gerekli önlemler alınmalıdır.
Okul FobisiÇocuklar, sürekli eleştirildikleri ve başarısız oldukları yönünde mesajlar aldıkları bir ortamda okul fobisi geliştirebilirler.Bu, çocukların ileriki yaşamlarında sınav kaygısı yaşamalarına neden olabilir.
10 satır ve 3 sütunlu tablo
Tüm sütunları görmek için yatay kaydırın →

Arının bedeninde hem zehir, hem bal vardır. Aynı bedende arı bu ikisini birbirine karıştırmaz. Aynı arı balı ile birine şifa verirken bir diğerine zehir acı verir ve hatta öldürebilir. Arı balı çiçekten almaz çiçekten aldığı polen çiçek tozudur. Bu çiçek tozunu kendi bedeninde kendi sisteminde var olan özelliğiyle bala dönüştürür. İşte insan denilen sistem de baktığınızda aynıdır. Arı ile farkı arının programı tamamlanmıştır. Bedenindeki bu dönüşüm işini bilinçsizce kendine kodlanan program ile bilinçsizce yapar. İnsan ise iradelidir. Sistemindeki dönüşümü ancak kendi seçimi kendi bilinç düzeyine göre yapacağı seçimleriyle oluşturur.

İnsan Sistemi

İnsan sisteminin içinde olumlu olumsuz duygular öfke, sevgi, korku, güven cesaret gibi duygular hep bir aradadır. İnsan sistemi hangi duyguyu kullanacağını gelişmişlik seviyesine,bilinç düzeyine ve sahip olduğu inancına göre bu duygulardan hangisinin baskın olacağını aktif olacağını kendisi belirler. Belirlediği duygu onda düşünce oluşturur düşünceler davranışlarını davranışları karakterini ve dolayısıyla yaşam şeklini ve kalitesini belirler.

Peki insan bilincini belirleyen bilgiyi nereden alır. nerede depolar ve nasıl bilince dönüştürür ki bu bilinçle duygularında seçim yapabilsin. İnsan anne karnında bu bilgileri almaya başlar. Doğduktan sonra da anne baba çevreden almaya devam eder ve sonra öğretmenlerden alır. Bu bilgiler bilinçaltında sürekli kayıt halindedir. Bilinçaltı insanın zihin bahçesidir. Evet insanın zihin bahçesi vardır ve bu bahçesi sürekli kayıt halindedir. Bu kayıtlar en yoğun olarak 0-6 yaş arasındadır. Bu dönem kayıtları ergenlik dönemine kadar bilinçsizce devam eder daha sonrasında ise bilinçli kayıtlar olarak devam eder . Aileler bu zihin bahçesinin ilk bahçıvanlarıdır. İkinci bahçıvanlarsa öğretmenlerdir. Önceleri farkında olmadan sözler ya da olaylar yoluyla zihin bahçemize atılan her düşünce tohumları sonrasında inanca dönüşür. İşte bu inançlar seçimlerimizi belirler. Temel eğitim 1. kademede özelliklede çocuğu birinci sınıfta olan annelerin sosyal medyada oluşturdukları platformlarda yaptıkları yorumlara çok üzülüyorum. Bu çocuklar için üzülüyorum.

Bu annelerin çocuklarına da kendilerine de verdikleri zararın farkında olamayışlarına aslında çok keyifle heyecanla geçirebilecekleri çocuklarının eğitim öğretime ilk adımlarının güzelliğini yaşayabilecekken bunu bir sinir harbine bir işkenceye dönüştürülmeleri çok acı...



"Nasrettin hoca bir gün damdan düşer tüm ahali telaşlanır etrafına toplanır ve hemen doktor çağırın diye bağrışırlar. Nasrettin hoca hayır hayır! der itiraz eder ve bana damdan düşmüş biri varsa onu çağırın der. Damdan düşenin halini ancak damdan düşen bilir. Bu hikayeyi niye anlattım çünkü asıl bahsetmek istediğim bugün arka sıradakiler dediğimiz ya da başka sıkıntılarla tarif ettiğimiz öğrencilerin o arka sırada olmalarının sebebi asla kendi başarısızlıkları... Haylazlıkları değil! Onların zihin bahçelerin kendileriyle ilgili yanlış düşünce tohumları, başarmalarıyla igili olumsuz tanımlar yapacakları inanca dönüşmüş sözler ve kayıtlarla dolu olmasıdır. Nerden mi biliyorum kendimden biliyorum işte bu hikayeyi de ondan anlattım. Çünkü ben de onların yaşlarında o arka sırada ki başarısızlıkta dip yapmış bundan bir şey olmaz denilen çocuklardandım. Öğretmen olduktan ve zihin eğitimi ilgili araştırmalar ve aldığım çeşitli eğitimlerden sonra öğrencilik yaşamım boyunca yaşadığım sorunların başarısızlıkların küçük yaşlarda zihin bahçesine atılan ve daha sonra da maalesef inanca dönüşen yanlış söz ve davranışlardan kaynaklandığını gördüm. Üstelik daha da üzücü olan bu durumu oluşturanlarında bunun farkında olmayışı...

Aslında sizin için en iyisini yaptığını en doğrusunu söylediğini düşünen aileniz ve tamamlayıcı faktör öğretmenlerinizin olmasıdır... İlköğretim 1. kademe, akademik başarıların yarıştırılacağı, çocuğun başarılı başarısız diyerek ayrıştırılacağı bir dönem değildir. En baştan beri bahsettigimiz gibi bu dönem çocuğun eğitim öğretimle ilgili zihin bahçesinde olumlu kayıtların, olumlu düşünce tohumlarının atılacağı bir dönemdir. Kendisiyle ilgili, başarmakla ilgili, okul yaşamıyla ilgili güven kazanabileceği anların ve ortamların oluşturulması ve buna uygun iletişim dili geliştirilmesi gereklidir.

Oysa bakıyorum daha birinci sınıfta hatta daha birinci sınıfın ilk haftalarında bile velilerden "çok uğraşıyorum ders çalışmak istemiyor" şikayetleri geliyor. "Ödevlerini yapmıyor beni çok yoruyor". "Çok hırçınlaştı okula gitmek istemiyor", "diğer çocuklar harfleri birleştiriyor daha benim çocuğum birleştiremiyor", "önereceğiniz bir doktor var mı psikoloğa mı götüreyim galiba", "dikkat eksikliği var hangi ilacı kullanayım", "dikkatini arttırıcı bildiğiniz bir ilaç var mı?" gibi gibi hatta daha da vahim tespitler duyuyorum. Çocuk diğerlerinden farklı olabilir bu onun sorunlu olduğu anlamına gelmez. Ailenin bu tutumu çocukta okul fobisi ve ileride sınav kaygısı oluşturuyor. Okul çocuk için sürekli eleştirildiği, yarıştırıldığı ve diğerleriyle mukayese edildiği olumsuz duyguların yaşandığı yer oluyor zihin bahçesinde. Bu yüzden gerek aileler gerek öğretmenler, öncelikle biz çocuklara karşı başarıları hakkındaki davranışlarımızın ne kadarı doğru ne kadarı yanlış fark ederek işe başlarsak ve kendimizde bu değişimi yaparsak çocuklarımızın da değişeceğini göreceğiz.



Bizim bu küçük yaşlarda çocuklarımıza söylediğimiz her sözün her davranışımızın onlarda bir inanç kalıbı oluşturduğunu ve ileride yetişkin olduklarında ki seçimlerini bu inanç kalıplarına göre yapacaklarını hiç unutmayın. Her davranışımızla onların zihin bahçesinde bahçıvanlık yaptığımızı hatırlayarak davranırsak her şey yolunda gidecek. Böylelikle de çocuklarımızla birlikte tadında kıvamında bir eğitim eğitim - öğretim yolculuğu yaşamış olacağız. Nereden mi biliyorum? Bırakın mesleki bilgi birikimini! bir zamanlar kendisi hakkında aynı tespitlerin yapıldığı arka sıradakilerden olduğumdan KENDİMDEN biliyorum. Bu yüzden özellikle tüm bu çocukların sesi olarak sesleniyorum size! Sürekli bir şeyler anlatıp, sürekli ne yapmamız gerektiğini anlatmayı bir an olsun bırakın bir an olsun anlatmayı bırakıp anlamaya çalışın bakın o zaman nasıl her şey kendiliğinden yoluna girecek.

Yazıya başlarken de söylediğim gibi insan denilen sistemin içinde her türlü duygu mevcuttur. Bu duygulardan hangisini kullanacağı edindiği bilgi ile ulaştığı bilinç seviyesine göre olacaktır. İşte o bilince dönüşecek temel bilgi bizlerin onların zihnine ektiğimiz olumlu ya da olumsuz düşünce tohumlarıyla oluşacaktır. Tıpkı Edison’un annesinin çocuğuna yaptığı gibi...

"Thomas Edison bir gün eve geldiğinde annesine bir kağıt verdi ve “Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi tembihledi”. dedi. Annesi kağıdı gözyaşları içinde oğluna sesli olarak okudu: “Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.” Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Edison’un annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biriydi ve bir gün eski aile eşyalarını karıştırırken birden bir çekmecenin köşesinde katlı halde bir kağıt buldu ve alıp açtı. Kağıtta “Oğlunuz “şaşkın” (akıl hastası) bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…” yazılıydı. Edison saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne şu satırları yazdı: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş, “şaşkın” bir çocuktu. Eğer anne o mektubu olduğu gibi okusaydı çocukta başarısızlık inancı oluşacaktı. Okuma, öğrenme ile ilgili sınırlarını oluşturup hiç bu konuda bir uğraş içine giremeyecekti ve yüzyılın dâhisi olamayacaktı. Bugüne kadar edindiğim gerek bilimsel veriler gerek mesleki tecrübelerime dayanarak çok önemli olduğunu düşündüğüm hatta eğitimin ilk adımı olarak gördüğüm bilinçaltının önemini ki çok daha geniş bir anlatım gerektiren konuyu zihin bahçesi benzetmesiyle ve biz yetişkinlerinde bu bahçenin verimliğinde ki rolümüzü sohbet tadında bir paylaşımla kısaca anlatmaya çalıştım.

Son söz olarak ” Ne ekersek onu biçeriz.”

İnsan Sistemi Nasıldır?

İnsan sisteminin içinde olumlu olumsuz duygular öfke, sevgi, korku, güven cesaret gibi duygular hep bir aradadır. İnsan sistemi hangi duyguyu kullanacağını gelişmişlik seviyesine,bilinç düzeyine ve sahip olduğu inancına göre bu duygulardan hangisinin baskın olacağını aktif olacağını kendisi belirler.

İnsanın Zihin Bahçesi Nedir?

İnsan anne karnında bu bilgileri almaya başlar. Doğduktan sonra da anne baba çevreden almaya devam eder ve sonra öğretmenlerden alır. Bu bilgiler bilinçaltında sürekli kayıt halindedir. Bilinçaltı insanın zihin bahçesidir. 

Zihin Bahçesinin Öğretmenleri Kimlerdir?

Aileler bu zihin bahçesinin ilk bahçıvanlarıdır. İkinci bahçıvanlarsa öğretmenlerdir. Önceleri farkında olmadan sözler ya da olaylar yoluyla zihin bahçemize atılan her düşünce tohumları sonrasında inanca dönüşür. 

Sevgiyle kalın.

Sıkça Sorulan Sorular

Zihin nedir ve nasıl çalışır?

Zihin Kavramı ve İşleyişi

Zihin, insanın düşünme, anlama, algılama, muhakeme etme ve problem çözme gibi üst düzey zihinsel işlevleri gerçekleştiren bilişsel süreçlerinin toplamıdır. Bu karmaşık yapı, insanın algısal, duygusal ve düşünsel deneyimlerini sağlayarak, dünyayı yorumlama ve anlamlandırma becerisini ortaya koyar.

Bilişsel İşlevler ve İşleme Süreci

Zihinsel işleme süreci, dış dünyadan gelen bilgilerin, bireyin algı sistemleri ve belleği ile ilişkili çeşitli aşamalardan geçirilerek zihinde işlenmesi ve anlamlandırılması sürecini kapsar. Öncelikle, dikkat ve algılama mekanizmaları sayesinde insan, çevresinden gelen uyaranları fark eder ve farklı biçimlerde kodlar. Ardından, bu kodlanan bilgiler, bellek ve düşünme süreçleri aracılığıyla değerlendirilir, yorumlanır ve yeni öğrenmeler elde edilir.

Düşünme ve Problemlerin Çözülmesi

Zihin, düşünme süreçlerinde özellikle soyut, mantıksal ve eleştirel düşünme becerilerini kullanarak, bireyin problemlerle başa çıkabilmesini doğal yollarla sağlar. Aynı zamanda, bilgilerin ilişkilendirme ve yaratıcı düşünce yeteneği sayesinde yeni çözüm stratejileri ve modellemeler ortaya çıkartarak, karmaşık problemlerin üstesinden gelmeye yardımcı olur.

Duygular ve Zihin

Zihin, ayrıca insanın duygusal deneyimlerini işleyen ve yöneten psikolojik mekanizmaları da bünyesinde barındırır. Duygular ve duygusal düzenleme süreçleri, bireyin uyum sağlama ve yaşantısını sürdürme kapasitesi üzerinde önemli etkiler yapar. Zihin, duygular ve düşünceler arasındaki dengeyi sağlayarak, bizlerin daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, zihin, insanın doğuştan gelen ve sürekli olarak gelişen bilişsel, duygusal ve düşünsel kapasitelerini kapsayan karmaşık bir yapıdır. Bu sayede, bireyler yaşamları boyunca öğrenme, uyum sağlama, problem çözme ve duygusal deneyimlerin yönetimi gibi zorunlu süreçleri sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilirler.

Beyin ve zihin arasındaki temel farklar nelerdir?

Beyin ve zihin kavramları, birbiriyle ilişkili olmasına rağmen, önemli derecede farklı unsurları içerir ve insan düşüncesi ve deneyimi açısından farklı işlevlere sahiptir. Bu nedenle, bu kavramların temel farklarını daha yakından incelemekte fayda vardır.

**Beyin Fiziksel Bir Yapıdır**

Beyin, insan vücudunun en karmaşık organıdır ve elde ettiğimiz bilgilere göre merkezi sinir sistemimizin önemli bir parçasıdır. Beynin, nöron adı verilen milyarlarca sinir hücresinden oluşan bir ağa sahip olduğu bilinmektedir. Bu sayede, vücut fonksiyonlarını düzenlemekte ve düşünce, duygu, deneyim ve anıları işlemekte kritik bir role sahiptir. Kısacası, biyolojik ve fiziksel olarak var olan ve ölçülebilir bir yapıdır.

**Zihin Soyut Bir Kavramdır**

Diğer yandan zihin, biyolojik ve fiziksel bir yapıya sahip olmamakla birlikte, insanın düşünce, bilinç ve öz bilinç gibi yeteneklerini ifade eden soyut bir kavram olarak bilinir. Zihin, düşüncelerimizi, duygularımızı, inançlarımızı ve farkındalığımızı içeren iç deneyimlerimizle ilgilidir. Zihin, nörobiyolojik süreçlerle ilişkili olmasına rağmen, kesin olarak ölçülemeyen metafiziksel bir özellik olarak kabul edilir.

**Beyin ve Zihin İlişkisi**

Beyin ve zihin arasındaki temel farklar, doğrudan biyolojik yapı ve işlevlerle (beyin) ve bu yapı ve işlevlerin sonuçlarında ortaya çıkan düşünce ve bilinç süreçleriyle (zihin) ilgilidir. Bu çerçevede, beyin ile zihin arasında kuvvetli bir ilişki bulunmakla birlikte, ikisi arasındaki farkları da göz önünde bulundurarak izah etmek önemlidir.

**Sonuç olarak**, beyin ve zihin kavramları, farklı biyolojik ve deneyimsel unsurları temsil eder ve insan yaşamının farklı boyutlarını anlamak için bir araya getirilmelidir. Beyin, fiziksel ve biyolojik işlevselliğiyle, duyularımızı, düşüncelerimizi ve eylemlerimizi kontrol eden biyolojik sistemimizdir. Öte yandan zihin ise, bu süreçlerin sonucunda ortaya çıkan düşünce ve bilinç düzeylerine işaret eder ve daha ziyade felsefi, psikolojik ve sosyal bakış açılarından ele alınır.

Zihnin öğrenme ve hafıza süreçlerindeki rolleri nelerdir?

Öğrenme Sürecinde Zihnin Rolü

Öğrenme süreci, bireylerin yeni bilgi ve beceriler edinmeleri için zihinsel aktivitelerin gerçekleştiği karmaşık bir yapıdır. Zihnin öğrenme sürecindeki rolleri, algılama, dikkat, anlama ve yorumlama ile ilişkilidir. Öğrenme sürecindeki temel hedef, yeni bilgilere ulaşmak ve bunları işlemektir.

Algılama ve Dikkat

Zihnin öğrenme sürecindeki ilk rolü, çevredeki uyarıcıları algılamaktır. Algılama, beş duyu organımız sayesinde gerçekleşir ve dikkat, bireyin odaklanması gereken bilgiye yönlendirilir. Dikkat sayesinde öğrenme süreci daha verimli hale gelir.

Anlama ve Yorumlama

Zihnin öğrenme sürecindeki diğer önemli rolleri arasında anlama ve yorumlama bulunmaktadır. Anlamak, bilgilerin zihinde birleştirilip öğrenme amacına hizmet edecek şekilde kullanılmasıdır. Yorumlama ise, bilgilere kendi bakış açımızdan anlam katmayı ifade eder.

Hafıza Süreçlerinde Zihnin Rolü

Hafıza süreçleri, bireylerin edindikleri bilgileri saklayabilme ve gerektiğinde kullanabilme yeteneklerini ifade eder. Zihnin hafıza süreçlerindeki temel rolleri, kodlama, depolama ve geri çağırma olarak sınıflandırılabilir.

Kodlama ve Depolama

Kodlama, öğrenilen bilgilerin zihinde kalıcı hale gelmesini sağlayan süreçtir. Bu süreç, bilgilerin sembolik bir forma dönüştürülerek hafızada depolanmasını içerir. Depolama ise, kodlanan bilgilerin kısa vadeli veya uzun vadeli hafızada saklanmasıdır.

Geri Çağırma

Geri çağırma, hafızada depolanan bilgilerin gerektiğinde kullanılabilmesi için geri getirilmesi sürecidir. Zihnin buradaki rolü, depolanan bilgilere erişerek kullanılabilir hale getirme yeteneğidir.

Sonuç olarak, zihnin öğrenme ve hafıza süreçlerindeki rolleri, bireylerin öğrenme hedeflerine ulaşmalarını sağlamak ve edindikleri bilgileri saklayarak gerektiğinde kullanmalarını mümkün kılmak için önemlidir. Bu süreçler sayesinde bireylerin öğrenme ve hafıza kapasiteleri sürekli olarak gelişmektedir.

Bilinçaltının özellikleri nelerdir?

bilinçaltının özellikleri şunlardır:

- Düşünceleri, duyguları ve davranışları kontrol eden, bilinç dışı bir süreçtir.

- İnsanların bilinçli düşünceleri kontrol edemeyecekleri, ancak nın düşüncelerine ve davranışlarına müdahale edebilecekleri bir yerdir.

- İnsanların özgür iradelerinin ötesinde işleyen, arzularını, korkularını ve duygularını kontrol eden bir süreç olarak kabul edilir.

- , kişinin geçmiş deneyimlerine göre davranışlarını belirleyen, ancak bu davranışların bilinçli olarak anlaşılmamasını sağlayan bir süreçtir.

- Kişi ndaki bazı düşünceleri ve duygularını kontrol edemez ve bunların bilinçli olarak farkına varamayabilir.

- , kişinin kişiliğini ve davranışlarını etkileyen, ancak bilinçli olarak anlaşılamayan bir süreç olarak kabul edilir.

Bilinçaltının insan davranışları üzerindeki etkisi nedir?

Bilinçaltı, insanların hafızasındaki ve kalbine en derin köklerinde yerleşmiş duyguları, algıları ve inançlarını saklayan bir alandır. İnsanların davranışlarının çoğu bilinçaltına dayalıdır ve bilinçaltından gelen sinyaller insanların ne yaptığını ve nasıl davrandığını belirler. Bilinçaltı duygular, düşünceler ve inançları davranışa dönüştürür; bu, insanların kararlarını ve eylemlerini etkileyen etkili bir güçtür. Bununla birlikte, bilinçaltının etkisi, insanların doğal ve bilinçli kararlarını, düşüncelerini ve eylemlerini etkileyebilecek ölçüde güçlü olmayabilir. Bu nedenle, insanların bilinçaltının etkisiyle karşı karşıya kalıp kalmadıklarını anlamak ve öğrenmek önemlidir.

Bilinçaltının insanın zihinsel sağlığı üzerindeki etkisi nedir?

Bilinçaltı, insan zihinsel sağlığı üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir. Bilinçaltı, bireyin düşüncelerini ve davranışlarını belirleyen, kontrol edilen veya fark edilmeyen derin bir kültürel ve duygusal bilgi deposudur. Bilinçaltı, çoğu zaman insanların bilinçli düşüncelerinin ve davranışlarının ötesinde hareket etmek için güçlü bir etkiye sahiptir. Bilinçaltı, insanların davranışlarının oluşmasında önemli bir rol oynayarak, insanların ruh halini, duygularını ve düşüncelerini etkileyebilmektedir. Bu, insanların zihinsel sağlığını olumsuz ya da olumlu yönde etkileyebilmektedir.

Zihin Bahçesi Nedir? İnsan Sistemi Nasıldır? | IIENSTITU