
Muhtemelen şu an bu satırları yazmakta olan ben gibi, bir kısmımız bir süre -belki de uzun bir süre- önce mezun olduk. Bir kısmımız ise yeni mezun oldu ya da olmak üzere. İşte bu yazı ne zaman mezun olduğu ya da henüz mezun olup olmadığının da ötesinde biz gençlerin içine sürüklendiği gelecek kaygısı, yani bizzat biz gençlerle ilgili.
Dönemsel Olarak Gençlik Kavramı
Gencin kim olduğuna dair yapılacak olan bir genç tanımı muhakkak ki sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik duruma göre değişiklik gösterecektir. Fakat, Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu ve 1945’te kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM)’nın tanımına göre genç, 15 ile 25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir.
Devamında ise üç ayrı alt başlığa daha ayrılan bu genç tanımında bizi esas ilgilendiren ve parçası olduğumuz grup ise “uzamış gençlik” veya “yüksek öğretim gençliği” olarak da tanımlanan 21-25 yaş arası gruptur; yeni mezun olmuş ya da olmak üzere olan grup.
Yeni Mezunların Temel Kaygı Sebepleri
Gelecek kaygısı, “peki şimdi ne yapacağım ben?” sorusu… Bu gibi soru ve kaygılar elbette ki yalnızca üniversite mezunu eğitimli gençlere özgü değil. Fakat bu yazıda özellikle üniversiteden yeni mezun olmuş olan gençlerin durumu üzerine eğilecek olmamızın belli başlı bazı özel nedenleri var.
Öncelikle ortalama dört yıl süren zorlu bir üniversite sürecinin ardından, verilen emeklerin karşılığının bir iş sahibi olarak alınmasının bekleniyor olması dile getirilebilir. Yine bir diğer önemli sebep de üniversite mezunu olmak ve iş bulmak arasında gelişebilecek olan muhtemel ters orantının sebep olacağı sosyal çevre baskısı.
Buna bir örnek verecek olursak eğer, üniversite bitirmemiş bir gencin iş bulamaması, üniversite mezunu ve aynı yaştaki bir gencin iş bulamamasına oranla toplumda daha kabul görür bir durum olarak algılanabilmektedir.
Bir Y Kuşağı Klasiği: Ne İstediğinden Emin Olamama Hali
Yukarıda saydığım gerekçelerden tamamen bağımsız, Y Kuşağı olarak da adlandırılan gençler, ne yapmak istedikleri konusunda ikilemler yaşamaktadır. Bu da yeni mezunların yaşadıkları (u)mutsuzluğun sosyolojik bir ifadesi olarak görülebilir. Küreselleşme, bizlere bir yandan sınırsız imkanlar sunarken diğer yandan da paradoksal olarak bu sınırsız imkanlar arasında kaybolmamıza neden oluyor. Yeni mezunlar için çıkış noktası da işte tam olarak burada yatıyor.
Sınırsız İmkanlar Labirenti
Yukarıda olumsuz bir tablo çizmiş gibi görülebilirim. Tablo belki gerçekten olumsuz da olabilir. Fakat her şeyin mükemmel olduğu bir yaşam sıkıcı olmaz mıydı? Dahası bizi köreltmez miydi? Bu tabloda yeni mezunlara düşen şey, bu sınırsız imkanlar labirentini olumsuzlayarak labirentin diğer ucundaki çıkışı bulmak! Çıkışı ararken elbette ki kaybolduğumuzu sanıp umutsuzluğa düşeceğiz.
Bu noktada yeni mezunlar için umut, labirentin bir çıkışı olduğunun bilincinde olmak olacaktır. Yeni mezunlar özellikle iş arama sürecine girdiklerinde, esas eğitim-öğretimin üniversiteden sonra başladığının, kendini sürekli geliştirmenin ve yabancı dil veya kişisel gelişim eğitimleri gibi eğitimler alarak bunu belgelendirmenin ne kadar önemli olduğunun farkına varacaklardır. Aradığı işi bulamayan ve gelecek kaygısı taşıyan birçok genç, asla pes etmeyerek kendisi için en uygun olan yolu keşfetmenin hazzına varmalıdır.
Farklı bir dil öğrenmek, internetin sunduğu birbirinden farklı alanlardaki online eğitimler ve kurslardan yararlanmak gençlerin kendi potansiyellerini keşfetmesini sağlarken, dünyaya ve yaşama daha geniş bir perspektiften bakmayı da beraberinde getirecektir.

Sıkça Sorulan Sorular
Gelecek Kaygısının Nedenleri Nelerdir?
Bilinmeyen: Gelecekte ne olacağını bilmemenin kaygıya neden olması, gelecek konusunda endişe duyulmasına neden olur.
Değişkenlik: Gelecekteki durumun her an değişebilmesi, insanların kaygılanmasına neden olur.
Sürprizler: Gelecekteki durumların önceden tahmin edilememesi, insanların kaygılanmasına neden olur.
Başarısızlık: Gelecekteki başarısızlıkların, başarısız olma korkusuyla kaygılandırması.
Güvensizlik: Gelecekteki güvensizlik hissi, insanların kaygılanmasına neden olur.
Kontrol: Gelecekteki durumların kontrol edilememesi, insanların kaygılanmasına neden olur.
Riskler: Gelecekteki risklerin bilinmemesi, insanların kaygılanmasına neden olur.
Korkular: Gelecekteki korkuların, korkularıyla kaygılandırması.
Gelecek Kaygısının Etkileri Nelerdir?
İş Performansının Düşmesi: Gelecek kaygısı, kişinin mevcut durumunu gerçekçi olmayan bir şekilde kötüye görebilmesine ve çalışma performansının düşmesine neden olabilir.
Düşük Duygusal Sağlık: Gelecek kaygısı çoğu zaman kişinin duygusal sağlığını ve genel refahını olumsuz etkileyebilir.
Düşük Dikkat ve Bellek: Gelecek kaygısı, kişinin odaklanma ve hatırlamama yeteneğini olumsuz yönde etkileyebilir.
Kişilik Değişiklikleri: Gelecek kaygısı, kişinin kişilik özelliklerini olumsuz etkileyebilir.
Fiziksel Sağlık Sorunları: Gelecek kaygısı, kişinin fiziksel sağlığını da etkileyebilir. Özellikle stres gibi fiziksel sağlık sorunlarına yol açabilir.
Gelecek Kaygısının Çözümü Nelerdir?
Gelecek kaygısının çözümü, kişinin kaygısının kaynağını tanıyarak başlamalıdır. Bunu yapmak için, kişinin gelecekle ilgili beklentilerini, çekincelerini ve kaygılarını incelemelidir. Ancak, gelecek kaygısının çözümü için kişinin kendi başına çalışmasının ötesinde, profesyonel yardım almak da önemlidir. Psikolojik destek, kişinin kaygısının kaynağını tanımasına ve kontrol edebilmesine yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, kişinin düzenli olarak kişisel gelişim faaliyetlerine katılması, stresi azaltmaya ve gelecek kaygısının etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, gelecek kaygısıyla başa çıkabilmek için günlük yaşamda olumlu düşünmeyi, pozitif konuşmayı ve olumlu duyguları öne çıkarmayı öğrenmek de çok faydalı olabilir.
Gelecek kaygısı olan biri ne yapmalı?
Gelecek Kaygısı ve Uzamış Gençlik
Üniversiteden mezun olmuş ya da olmak üzere olan gençlerin bir süre sonra gelecek kaygısı yaşaması sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu kaygı, 'peki şimdi ne yapacağım ben?' sorusuyla başlayarak, devamında sosyal çevre baskısı ve iş sahibi olma beklentisiyle yoğunlaşır. Bu yazıda, özellikle üniversiteden yeni mezun olmuş olan gençlerin üzerinde durulan bu durumu ele alacağız.
Sınırsız İmkanlar Labirenti
Yeni mezunlar için yaşanan bu kaygı, küreselleşme ve sınırsız imkanlar sunan bir dünya ile bağlantılıdır. Bu durum, paradoksal bir şekilde gençleri ikilemler arasında bırakarak hangi yolu seçecekleri konusunda kararsız hale getirir. Yeni mezunların yaşadığı bu umutsuzluk, sosyolojik bir ifade olarak görülebilir.
Yeni Mezunlar İçin Umudu Bulmak
Unutmamak gerekir ki bu sınırsız imkanlar labirenti, aynı zamanda yeni fırsatlar ve olanaklar sunar. Yeni mezunlar için umut, bu labirentin bir çıkışı olduğunu bilmelerinde yatar. Daha iyi bir gelecek için sürekli öğrenme ve kendini geliştirme önemlidir. Eğitim-öğretimin üniversiteden sonra başladığını kabul ederek, farklı alanlarda eğitimler alarak ve bu eğitimleri belgelendirecek şekilde gençlerin kendilerini daha iyi bir konuma taşıyabileceğini unutmamak gerekir.
Sonuç olarak, gelecek kaygısı yaşayan gençlerin öncelikle küreselleşen dünyanın sınırsız imkanlarını keşfetmeye açık olmaları ve buna göre kendilerini sürekli geliştirmeye odaklanmaları önemlidir. Bu sayede hem kişisel başarılar elde edebilirler, hem de toplum içinde kendilerine sağlam bir yer edinebilirler. Yeni mezunların bu zorlu süreçte en büyük gücü, umutla geleceğe dair adımlar atmaktan geçer.
Gelecek kaygısı neden olur ve nasıl üstesinden gelinir?
Gelecek Kaygısı Nedenleri
Gelecek kaygısı, özellikle gençler arasında yaygın bir durumdur ve bu durum, onların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Gelecek kaygısı neden olur ve nasıl üstesinden gelinir? İlk olarak, gelecek kaygısının nedenlerini incelememiz gerekmektedir. Türkiye'deki gençlerin eğitim süreci sonrasında, iş bulma sürecini zor ve stresli bir süreç olarak yaşamaları bu kaygıya neden olmaktadır. Ayrıca, sosyal çevre baskısı ve üniversite mezunu olmanın beklentileri de gençler üzerinde gelecek kaygısının oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Çözüm Yolları
Gelecek kaygısıyla baş etmenin en önemli yolu, öncelikle bu durumu kabul etmek ve kendimize zaman tanıyarak gerçekçi hedefler belirlemektir. İkinci olarak, gençlerin iş arama sürecinde, sürekli öğrenme ve kendini geliştirmeye odaklanmaları gelecek kaygısıyla baş etmelerine yardımcı olacaktır. Üçüncü olarak, gençlerin sosyal çevrelerine anlayışını artırmaları ve aile ya da arkadaşlarıyla rahatsızlıklarını paylaşarak destek alması başa çıkmada etkilidir.
Özgüven ve İyimserlik
Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin, özgüvenlerini artırması ve yaşamın doğal bir süreç olduğunu kabul etmesi önemlidir. Başarısızlıklar ve zorluklar yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır, ancak bu durumlar aynı zamanda kişisel büyüme ve gelişimin de temel taşlarıdır. İyimser bir bakış açısıyla yaşanan sorunlar, gençleri hedeflerine ulaşmak için daha güçlü kılar.
İletişim ve Sosyal Destek
Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin, durumlarını paylaşıp sosyal destek alabilecek bir aile, dost ve arkadaş çevresine sahip olmaları büyük önem taşır. Ayrıca, gençlerin iletişim becerilerini geliştirmeleri ve sorunlarını ve düşüncelerini etkili bir şekilde ifade etmeleri gelecek kaygısını azaltmada olumlu rol oynar.
Sonuç olarak, gelecek kaygısı gençleri etkileyen oldukça yaygın bir durumdur. Bu durumla baş etmenin yolları, gerçekçi hedefler belirlemek, sürekli öğrenme ve gelişme, iyimserlik ve özgüven, iletişim becerileri ve sosyal destek almadır. Gelecek kaygısı yaşayan her genç, bu yolları deneyerek yaşamlarında olumlu değişimler sağlayabilir.
Gelecek kaygısı psikolojisi ve üniversite mezuniyeti arasındaki ilişki nasıldır?
Gelecek Kaygısı ve Üniversite Mezuniyeti İlişkisi
Türkiye’deki üniversite mezunları, gelecek kaygısı yaşamakta ve kendilerine soru sıralaması olarak “peki şimdi ne yapacağım ben?” sorusunu sormaktadırlar. Bu soru ve kaygılar sadece üniversite mezunu eğitimli gençlere özgü olmamakla birlikte, bu yazı 21-25 yaş arası “uzamış gençlik” veya “yüksek öğretim gençliği” olarak tanımlanan grubu incelemektedir.
Ortalama Dört Yıl Süren Üniversite Süreci
Bu dört yılın ardından, verilen emeklerin karşılığının bir iş sahibi olarak alınmasının beklentisi ve gençlerin iş bulma süreçlerinde yaşadığı sosyal çevre baskısı gelecek kaygısını artırmaktadır. Özellikle, üniversite mezunu olup iş bulamayan gençlerin toplum tarafından daha az kabul gördüğü düşünülmektedir.
İkilem Yaşayan y kuşağı
olarak adlandırılan gençler, ne yapmak istedikleri konusunda ikilemler yaşamaktadır. Küreselleşme sayesinde sunulan sınırsız imkanlar, bu gençleri doğru seçim yapma ve geleceklerini belirleme konusunda daha da kaygılı hale getirmektedir.
Sınırsız İmkanlar Labirentinin Çözülmesi
Sınırsız imkanlar sunan dünya, aynı zamanda yeni mezunlar için umutsuzluğun nedeni olabilmektedir. Ancak bu durum yeni mezunlar açısından, kendilerini sürekli geliştirmenin ve belgelendirmenin önemini fark ederek labirentin diğer ucundaki çıkışı bulma süreci olarak görülebilir.
Sonuç olarak, gelecek kaygısı ve üniversite mezuniyeti arasındaki ilişki, gençlerin eğitim süreçlerinin ardından iş ve sosyal hayatlarına dair beklentileri ve deneyimledikleri sosyal baskının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Yapıcı bir şekilde ele alındığında, bu ilişki gençlere kendilerini geliştirme, doğru seçimler yapma ve hayatta başarılı olma konusunda önemli dersler sunabilir.


