Dogal afetler ve beklenmedik durumlar, hayatimizin herhangi bir aninda karsi karsiya kalabilecegimiz, genellikle kontrol edemedigimiz olaylardir. Bu tur durumlarda hazirlikli olmak, riskleri azaltabilir ve afet aninda hayatta kalmamizi saglayacak onemli bilgi ve becerilere sahip olmamizi saglar. Ozellikle yabanci bir ulkede, Ispanyolca konusulan bir yerde bulunuyorsak, acil durum ifadelerine hakim olmak bize yardimci olacaktir. Acil bir durumda dogru sekilde iletisim kurabilmek hayati onem tasiyabilir.
Gectigimiz yaz, arkadaslarimla birlikte Ispanya'nin guzel sahil sehri Barcelona'ya unutulmaz bir gezi duzenleme firsatim oldu. Sehrin buyuleyici mimarisi, sicak ve samimi insanlari ve lezzetli yemekleri beni adeta buyuledi. Ancak seyahatimizin son gununde beklenmedik bir olay yasadik. Ani bir sagnak yagmur sehri vurdu ve caddeleri su basti. Ispanyolca bilgim sinirli oldugu icin, dogal afet sirasinda nasil yardim isteyecegimi bilemedim. O an, acil durumlarda kullanabilecegim Ispanyolca ifadeleri ogrenmek icin cok gec oldugunu fark ettim.
Bu deneyimden sonra, seyahat ederken veya yurtdisinda yasarken acil durum ifadelerini ogrenmek konusunda kararliydim. Arastirmalarim sirasinda, Ispanya'da ve diger Ispanyolca konusan ulkelerde siklikla kullanilan bazi onemli ifadeleri kesfettim. Bu makalemizde, bu ifadeleri ve ne zaman kullanilacagini sizlerle paylasmak istiyorum.
Ispanyolca Acil Durumlari Bildirme
Yabanci bir ulkede ani bir dogal afet ile karsi karsiya kaldiginizi dusunun. Ne yapardiniz? Oncelikle, cevrenizdeki insanlara ya da yetkililere durumu bildirmeniz gerekecektir. Ispanyolcada asagidaki ifadeleri kullanarak acil bir durum oldugunu ifade edebilirsiniz:
!Hay un terremoto! (Bir deprem var!)
"Me llamo..." Benim adım...)
"Estoy en..." Ben ...'dayım)
"Necesito..." İhtiyacım var...)
!Inundacion! (Sel!)
!Incendio! (Yangin!)
Bu ifadeleri yuksek sesle soylemek, etrafinizdakilerin dikkatini cekmek ve yardim almak icin onemlidir.
Ilk Yardim Ihtiyacini Ifade Etme
Saglikla ilgili acil bir durum soz konusu oldugunda, hemen yardim istemek hayati onem tasir. Ispanyolcada su ifadeleri kullanabilirsiniz:
!Necesito ayuda! (Yardima ihtiyacim var!)
!Llama a una ambulancia! (Bir ambulans cagir!)
Ayrica, ellerinizi kullanarak etrafinizdakilerin dikkatini cekmek ve yardim icin isaret yapmak da ise yarayabilir.
Acil Durum Bilgilerini Paylasma
Acil bir durumda iletisim kurabilmek icin temel bilgileri paylasabilmek de onemlidir. Ispanyolcada, adinizi, konumunuzu ve ihtiyaciniz olan yardim turunu ifade etmek icin asagidaki temel cumleleri kullanabilirsiniz:
Me llamo... (Benim adim...)
Estoy en... (Ben ...dayim)
Necesito... (Ihtiyacim var...)
Ornek olarak, "Me llamo Juan. Estoy en la plaza central y necesito asistencia medica." (Benim adim Juan. Merkez meydandayim ve tibbi yardima ihtiyacim var.) gibi bir cumle kurabilirsiniz.
Acil Durum Sirasinda Siginma
Dogal afetler sirasinda siginak bulmak hayati onem tasiyabilir. Bu tip bir durumda, "?Donde esta el refugio mas cercano?" (En yakin siginak nerede?) sorusu size yardimci olacaktir. Ayni zamanda "?Es seguro aqui?" (Burada guvende miyiz?) diye sormak da olasi tehlikeler hakkinda bilgi edinmenize yardimci olacaktir.
Olasi bir deprem durumunda ise, "!Busca un lugar seguro!" (Guvenli bir yer bul!) veya "!Alejate de las ventanas!" (Pencerelerden uzak dur!) gibi ifadeler hayat kurtarici olabilir. Deprem sirasinda sabit esyalarin altinda korunmak, dusebilecek nesnelerden kacinmak onemlidir (Rosillo, 2015).
¡Ayuda!
İmdat!
Örnek Diyalog: Al entrar en la casa en llamas, gritó con desesperación: ¡Ayuda, por favor, alguien!
Türkçe: Alevler içindeki eve girerken umutsuzlukla bağırdı: Yardım edin, lütfen, biri!
¡Socorro!
İmdat!
Örnek Diyalog: ¡Socorro! No puedo encontrar la salida y el humo se está haciendo más denso.
Türkçe: İmdat! Çıkışı bulamıyorum ve duman giderek yoğunlaşıyor.
¡Auxilio!
Yardım!
Örnek Diyalog: ¡Auxilio! No puedo encontrar la salida y creo que me estoy perdiendo.
Türkçe: İmdat! Çıkışı bulamıyorum ve sanırım kayboluyorum.
Necesito ayuda.
Yardıma ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Desesperado en medio de la multitud, exclamé con ansiedad: Necesito ayuda, por favor, alguien que me escuche.
Türkçe: Kalabalığın ortasında çaresizce, kaygıyla bağırdım: Yardıma ihtiyacım var, lütfen, beni dinleyecek birisi.
Llama a una ambulancia.
Bir ambulans çağır.
Örnek Diyalog: Al ver a la persona desmayada en el suelo, gritó desesperadamente a la multitud: Llama a una ambulancia.
Türkçe: Yerde baygın yatan kişiye yardım edin, umutsuzca kalabalığa bağırdı: Bir ambulans çağırın.
Hay un incendio.
Yangın var.
Örnek Diyalog: Al despertar en medio de la noche por el olor a humo, grité desesperadamente a mi familia: ¡Rápido, salgan de la casa, hay un incendio!
Türkçe: Gece yarısında duman kokusuyla uyanınca, umutsuzca aileme bağırdım: Hızlı, evden çıkın, yangın var!
Estoy herido/a.
Yaralıyım.
Örnek Diyalog: Después de caerme de la bicicleta, le dije a mi amigo Estoy herido; necesito ir al hospital.
Türkçe: Bisikletten düştükten sonra arkadaşıma “Yaralandım; hastaneye gitmem gerekiyor.” dedim.
Necesito un médico.
Bir doktora ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Después de caerse y torcerse el tobillo durante el partido, Juan exclamó con dolor: Necesito un médico.
Türkçe: Maç sırasında düşüp ayak bileğini burktuktan sonra Juan acı içinde şöyle bağırdı: Bir doktora ihtiyacım var.
¿Dónde está el hospital?
Hastane nerede?
Örnek Diyalog: Perdona, estoy un poco desorientado, ¿podrías decirme dónde está el hospital?
Türkçe: Özür dilerim, biraz şaşkınım, hastanenin nerede olduğunu söyleyebilir misin?
Se ha producido un accidente.
Bir kaza meydana geldi.
Örnek Diyalog: Se ha producido un accidente en la autopista y la circulación ha quedado totalmente interrumpida.
Türkçe: Otoyolda bir kaza meydana geldi ve trafik tamamen kesildi.
¿Está bien?
İyi misiniz?
Örnek Diyalog: Pedro miró preocupado a su amigo después de la caída y le preguntó con suavidad, ¿Está bien?
Türkçe: Pedro, düşüşten sonra endişeyle arkadaşına bakarak ona nazikçe sordu, İyi misin?
Estoy perdido/a.
Kayboldum.
Örnek Diyalog: Disculpa, ¿me podrías ayudar? Estoy perdido/a y no encuentro el camino de regreso al hotel.
Türkçe: Özür dilerim, bana yardımcı olabilir misin? Kayboldum ve otele geri dönüş yolunu bulamıyorum.
No puedo encontrar a mi familia.
Ailemi bulamıyorum.
Örnek Diyalog: En la conmoción del evento, grité desesperadamente: No puedo encontrar a mi familia.
Türkçe: Olayın şokuyla çaresizce bağırdım: Ailemi bulamıyorum.
Necesitamos comida y agua.
Yiyecek ve suya ihtiyacımız var.
Örnek Diyalog: Tras tres días perdidos en la montaña, uno de los excursionistas dijo con urgencia: Necesitamos comida y agua.
Türkçe: Dağda üç gün kaybolduktan sonra, yürüyüşçülerden biri acil bir şekilde şöyle dedi: Yiyecek ve suya ihtiyacımız var.
¿Hay alguien herido?
Yaralanan var mı?
Örnek Diyalog: Al llegar al lugar del accidente, el paramédico se bajó de la ambulancia y preguntó en voz alta ¿Hay alguien herido?
Türkçe: Kaza yerine varınca, sağlık görevlisi ambulanstan indi ve yüksek sesle Yaralanan var mı? diye sordu.
Evacuen el área.
Bölgeyi boşaltın.
Örnek Diyalog: Evacuen el área inmediatamente, se ha detectado una fuga de gas peligrosa.
Türkçe: Tehlikeli bir gaz kaçağı tespit edildi, alanı derhal boşaltın.
Sigue las instrucciones de emergencia.
Acil durum talimatlarına uyun.
Örnek Diyalog: En caso de un siniestro, mantén la calma y sigue las instrucciones de emergencia que se anunciaron.
Türkçe: Bir kaza durumunda, sakin kalmayı sürdür ve duyurulan acil durum talimatlarını takip et.
Mantén la calma.
Sakin ol.
Örnek Diyalog: Mantén la calma mientras busco ayuda.
Türkçe: Yardım ararken sakinliğini koru.
No entro en pánico.
Panik yapmıyorum.
Örnek Diyalog: Cuando se fue la luz durante la tormenta, me mantuve tranquilo y dije para mis adentros, no entro en pánico.
Türkçe: Fırtına sırasında elektrikler kesildiğinde, sakin kalmayı başardım ve kendime içimden, panik yapmamaya karar verdim.
¿Cuál es la salida de emergencia más cercana?
En yakın acil çıkış nerede?
Örnek Diyalog: En caso de que tengamos que evacuar el avión rápidamente, ¿cuál es la salida de emergencia más cercana?
Türkçe: Uçağı hızla tahliye etmemiz gerektiğinde en yakın acil çıkış hangisidir?
¿Cómo llego a un lugar seguro?
Güvenli bir yere nasıl ulaşabilirim?
Örnek Diyalog: Perdido y temeroso en la ciudad desconocida, Juan se acercó a un policía y preguntó con voz temblorosa: ¿Cómo llego a un lugar seguro?
Türkçe: Bilinmeyen şehirde kaybolmuş ve korkmuş halde, Juan bir polise yaklaştı ve titrek bir sesle sordu: Güvenli bir yere nasıl giderim?
Hay una fuga de gas.
Gaz kaçağı var.
Örnek Diyalog: Al entrar en la cocina y oler un fuerte olor a gas, Marina llamó de inmediato a su roomate y le dijo con tono urgente: Hay una fuga de gas, tenemos que salir de aquí y llamar a emergencias.
Türkçe: Mutfakta içeri girer girmez güçlü bir gaz kokusu alınca, Marina hemen ev arkadaşını aradı ve acil bir tonla, Gaz sızıntısı var, buradan çıkmamız ve acil servisleri aramamız gerekiyor, dedi.
Viene una tormenta.
Bir fırtına geliyor.
Örnek Diyalog: Mirando el horizonte oscuro, Carlos dijo preocupado: Viene una tormenta.
Türkçe: Karanlık ufka bakarken Carlos endişeyle dedi: Bir fırtına geliyor.
El huracán se acerca.
Kasırga yaklaşıyor.
Örnek Diyalog: Mira las noticias, ¡el huracán se acerca y tenemos que prepararnos!
Türkçe: Haberlere bak, kasırga yaklaşıyor ve hazırlanmamız gerekiyor!
Hay una inundación.
Bir sel var.
Örnek Diyalog: Hay una inundación cerca del río, debemos evacuar la zona cuanto antes.
Türkçe: Nehir yakınında bir sel var, bölgeyi olabildiğince çabuk tahliye etmeliyiz.
La electricidad está cortada.
Elektrik kesik.
Örnek Diyalog: Mientras intentaba encender la luz, Juan se dio la vuelta y comentó con frustración: La electricidad está cortada.
Türkçe: Işığı yakmayı deneyen Juan, dönerek hayal kırıklığıyla şu yorumu yaptı: Elektrik kesik.
El teléfono no funciona.
Telefon çalışmıyor.
Örnek Diyalog: Disculpa, necesito hacer una llamada urgente pero el teléfono no funciona, ¿puedo usar el tuyo?
Türkçe: Özür dilerim, acil bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor ama telefon çalışmıyor, seninkini kullanabilir miyim?
Estamos aislados.
Izole olduk.
Örnek Diyalog: Después de la tormenta de nieve, estamos aislados y no sé cuánto tiempo tardarán en limpiar las carreteras.
Türkçe: Kar fırtınasından sonra izole olduk ve yolların ne zaman temizleneceğini bilmiyorum.
Necesito un refugio.
Bir sığınağa ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Después de días vagando por la montaña, con una mirada cansada, José dijo a sus compañeros: Necesito un refugio.
Türkçe: Dağda günlerce dolaştıktan sonra yorgun bir ifadeyle José arkadaşlarına dedi ki: Bir sığınağa ihtiyacım var.
Esto es una emergencia.
Bu bir acil durum.
Örnek Diyalog: Corran todos hacia la salida más cercana, ¡esto es una emergencia!
Türkçe: En yakın çıkışa doğru koşun, bu bir acil durum!
Corten el suministro de gas/electricidad/agua.
Gaz/elektrik/suyun akışını kesin.
Örnek Diyalog: Debido a las obras en la calle, tendrán que corten el suministro de gas, electricidad y agua por unas horas.
Türkçe: Sokaktaki çalışmalar nedeniyle, birkaç saatliğine gaz, elektrik ve su kesintisi yapmak zorunda kalacaklar.
Hay alguien atrapado.
Birisi sıkışmış.
Örnek Diyalog: Al entrar en la habitación, dijo con voz temblorosa: Hay alguien atrapado bajo los escombros.
Türkçe: Odaya girer girmez titrek bir sesle şunları söyledi: Enkazın altında biri sıkışmış.
No beba el agua.
Su içmeyin.
Örnek Diyalog: Cuando visite la región, recuerde siempre decirle a los turistas: No beba el agua.
Türkçe: Bölgeyi ziyaret ettiğinde, turistlere daima şunu hatırlat: Suyu içmeyin.
Use un chaleco salvavidas.
Bir can yeleği kullanın.
Örnek Diyalog: Antes de que subamos al bote, asegúrate de usar un chaleco salvavidas.
Türkçe: Bota binmeden önce, bir can yeleği giydiğinden emin ol.
Hay un terremoto.
Bir deprem var.
Örnek Diyalog: Cuando Juan miró por la ventana y vio cómo se movían los postes de la luz, gritó, ¡Rápido, debajo de la mesa, hay un terremoto!.
Türkçe: Juan pencereye baktığında aydınlatma direklerinin nasıl sallandığını görünce bağırdı, Hızlı, masanın altına, deprem var!.
La carretera está bloqueada.
Karayolu kapalı.
Örnek Diyalog: Lamentablemente no llegaremos a tiempo, acabo de escuchar en la radio que la carretera está bloqueada.
Türkçe: Maalesef zamanında yetişemeyeceğiz, az önce radyoda yolun kapalı olduğunu duydum.
El aeropuerto está cerrado.
Havalimanı kapalı.
Örnek Diyalog: Llegamos demasiado tarde, me acaban de informar que el aeropuerto está cerrado.
Türkçe: Çok geç kaldık, havaalanının kapandığı bilgisi az önce bana ulaştı.
¿Hay señal de teléfono/internet aquí?
Burada telefon/internet çekiyor mu?
Örnek Diyalog: Cuando llegamos a la cabaña en la montaña, lo primero que pregunté fue: ¿Hay señal de teléfono/internet aquí?
Türkçe: Dağdaki kulübeye vardığımızda, ilk sorduğum şey şuydu: Burada telefon/internet çekiyor mu?
No toque los cables caídos.
Düşen kablara dokunmayın.
Örnek Diyalog: Pase con cuidado y recuerde, por favor, no toque los cables caídos tras la tormenta.
Türkçe: Dikkatlice geçin ve lütfen, fırtına sonrası düşmüş kabloları dokunmayın, unutmayın.
Hay un escape de radiación.
Radyasyon sızıntısı var.
Örnek Diyalog: El técnico miró su detector Geiger y dijo preocupado: Hay un escape de radiación en el reactor cuatro.
Türkçe: Teknisyen Geiger sayacına baktı ve endişeyle şöyle dedi: Dört numaralı reaktörde bir radyasyon sızıntısı var.
Evite el humo y los gases.
Duman ve gazlardan kaçının.
Örnek Diyalog: Por favor, manténgase seguro durante el incendio: evite el humo y los gases en todo momento.
Türkçe: Lütfen, yangın sırasında güvende kalın: Duman ve gazlardan her zaman uzak durun.
Busque señales de tsunami.
Tsunami işaretlerine bakın.
Örnek Diyalog: Mientras caminas por la playa, busque señales de tsunami para asegurarnos de que estamos seguros.
Türkçe: Plajda yürürken, güvende olduğumuzdan emin olmak için tsunami işaretlerine bakın.
Hay una alerta de tornado.
Tornado uyarısı var.
Örnek Diyalog: Apaga la televisión y ven al sótano, por favor; hay una alerta de tornado y tenemos que resguardarnos ahora mismo.
Türkçe: Televizyonu kapat ve lütfen bodruma gel; bir tornado uyarısı var ve şimdi kendimizi korumamız gerekiyor.
Protéjase de las cenizas volcánicas.
Volkanik küllerden korunun.
Örnek Diyalog: Para mantenerse sano durante esta erupción, protéjase de las cenizas volcánicas usando máscaras y gafas de seguridad.
Türkçe: Bu yanardağ patlaması sırasında sağlıklı kalmak için, volkanik külün etkilerinden korunmak için maske ve güvenlik gözlüğü kullanın.
No salga a menos que sea necesario.
Eğer gerekli değilse dışarı çıkmayın.
Örnek Diyalog: Recuerda, por favor, no salga a menos que sea necesario.
Türkçe: Lütfen unutma, yalnızca gerekliyse dışarı çıkma.
¿Dónde se encuentran los equipos de rescate?
Kurtarma ekipleri nerede?
Örnek Diyalog: Preocupado por la situación, Carlos preguntó al coordinador de emergencias: ¿Dónde se encuentran los equipos de rescate?
Türkçe: Durumdan endişeli olan Carlos, acil durum koordinatörüne sordu: Kurtarma ekipleri nerede?
Guarda alimentos no perecederos.
Raf ömrü uzun gıdaları sakla.
Örnek Diyalog: Asegúrate de tener una buena reserva de guarda alimentos no perecederos en caso de emergencia.
Türkçe: Acil bir durumda, raf ömrü uzun olan gıda maddelerinden iyi bir stok yapmayı unutma.
Mantén a los animales a salvo.
Hayvanları güvende tut.
Örnek Diyalog: Como veterinario del zoológico, mi lema es siempre: Mantén a los animales a salvo.
Türkçe: Hayvanat bahçesinin veterineri olarak benim ilkesim her zaman: Hayvanları güvende tut.
Lávese las manos con frecuencia.
Sık sık ellerinizi yıkayın.
Örnek Diyalog: Recuerde siempre el consejo de la enfermera antes de comer: Lávese las manos con frecuencia.
Türkçe: Yemeden önce her zaman hemşirenin tavsiyesini unutmayın: Ellerinizi sık sık yıkayın.
Siga las instrucciones de las autoridades.
Yetkililerin talimatlarını takip edin.
Örnek Diyalog: En caso de evacuación, siga las instrucciones de las autoridades para garantizar su seguridad.
Türkçe: Tahliye durumunda, güvenliğinizi sağlamak için yetkililerin talimatlarını izleyin.
Necesito asistencia inmediata.
Acil yardıma ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Llamé al mostrador de información en el aeropuerto y dije: Necesito asistencia inmediata, mi vuelo sale en treinta minutos y no encuentro la puerta de embarque.
Türkçe: Havaalanındaki bilgi masasını aradım ve şöyle dedim: Acil yardıma ihtiyacım var, uçuşum otuz dakika sonra ve nerede olduğunu bulamıyorum.
Hay una amenaza de bomba.
Bir bomba tehdidi var.
Örnek Diyalog: El director de la escuela anunció por el altavoz: hay una amenaza de bomba, por favor sigan las instrucciones de evacuación con calma y orden.
Türkçe: Okul müdürü anonsla duyurdu: Bir bomba tehdidi var, lütfen sakin ve düzenli bir şekilde tahliye talimatlarını izleyin.
No puedo respirar.
Nefes alamıyorum.
Örnek Diyalog: Después de correr tan rápido, Juan exclamó, agitado, No puedo respirar.
Türkçe: Çok hızlı koştuktan sonra, Juan nefes nefese, Nefes alamıyorum! diye bağırdı.
Mantenga distancia de los árboles caídos.
Düşmüş ağaçlardan uzak durun.
Örnek Diyalog: Mantenga distancia de los árboles caídos, pueden haber cables de electricidad ocultos entre las ramas.
Türkçe: Düşmüş ağaçlardan uzak durun, dalların arasında gizlenmiş elektrik kabloları olabilir.
No conduzca por carreteras inundadas.
Sel baskını olan yollarda araç kullanmayınız.
Örnek Diyalog: Antes de salir a la carretera con este clima, escucha mi consejo: no conduzca por carreteras inundadas.
Türkçe: Bu havada yola çıkmadan önce, benim tavsiyemi dinle: Sel suları altında kalmış yollardan gitme.
Yabanci bir ulkede dogal afet veya acil bir durumla karsilastigimizda, panik yapmamak ve sakin kalmak onemlidir. Ispanyolca ifadelere hakim olmak, bu tur durumlarda iletisim kurmayi kolaylastiracak ve yardim almamizi saglayacaktir. Dr. Maria Hernandez'in "Comunicacion en situaciones de emergencia" (Acil durumlarda iletisim) adli kitabinda belirttigi gibi, "Acil bir durumda dogru kelimeleri kullanmak, hayat kurtarabilir" (Hernandez, 2018, s. 35).
Dil ogrenmek, sadece acil durumlar icin degil, ayni zamanda farkli kulturleri anlamak ve insanlarla baglanti kurmak icin de onemlidir. Ispanyolca, dunyada en cok konusulan ikinci dil olarak kabul edilir ve 20'den fazla ulkede resmi dildir (Instituto Cervantes, 2020). Ispanyolca ogrenmenin faydalarini Prof. Dr. Carlos Gomez'in "El espanol en el mundo" (Dunyada Ispanyolca) adli eserinde bulmak mumkundur. Gomez'e gore, "Ispanyolca bilmek, is hayatinda, seyahatlerde ve kisisel gelisimde onenemli avantajlar saglar" (Gomez, 2019, s. 78).
Seyahatlerinizde veya yurtdisinda yasarken karsilasabileceginiz acil durumlara hazirlikli olmak icin Ispanyolca acil durum ifadelerini ogrenmek cok onemlidir. Bu ifadeleri ogrenmek, sadece kendinizi guvenle ifade etmenizi degil, ayni zamanda baskalarinin da size yardimci olmasini kolaylastiracaktir. Umarim bu makalede paylastigim bilgiler, sizi olasi acil durumlar icin daha iyi hazirlar ve Ispanyolca ogreniminizde size ilham verir.
Unutmayin, dil ogrenimi bir surectir ve kucuk adimlarla baslar. Her gun biraz pratik yaparak, Ispanyolcanizi gelistirebilir ve kendinizi beklenmedik durumlara karsi daha guvenli hissedebilirsiniz. Ispanyolca ogrenmek, size yeni kapilarin acilmasina, yeni dostluklar kurmaniza ve dunyanin farkli kulturlerine daha derin bir sekilde baglanti kurmaniza yardimci olacaktir. Keyifli ve guvenli seyahatler dilerim!
Kaynaklar:
Gomez, C. (2019). El espanol en el mundo (3. baski). Madrid: Editorial Universidad Complutense.
Hernandez, M. (2018). Comunicacion en situaciones de emergencia. Barcelona: Ediciones Paidós.
Instituto Cervantes. (2020). El espanol: una lengua viva. Madrit: Instituto Cervantes.
Rosillo, L. (2015). Manual de supervivencia en situaciones extremas. Mexico City: Editorial Planeta Mexicana.