İspanyolca: Yeni Bir Dünyanın Kapılarını Aralayın
Merhaba! Hiç İspanyolca öğrenmeyi düşündünüz mü? Eğer cevabınız hayır ise, belki de şimdi tam zamanı! İspanyolca, sıcak kültürü ve melodik yapısı ile dünya üzerinde milyonlarca insan tarafından konuşulan bir dil. Ayrıca, Latinceye dayanan kökeni sayesinde, diğer Latin dillerini öğrenmek isteyenler için de harika bir başlangıç noktası.
İspanyolca'nın Temel Yapısı ve Telaffuzu
İspanyolca öğrenmeye başlarken ilk adım, dilin temel yapısını ve telaffuz kurallarını anlamaktır. Neyse ki, İspanyolca'nın telaffuzu Türkçe'ye oldukça benzer, bu da işi biraz kolaylaştırır.
Alfabe ve Telaffuz
İspanyol alfabesi 29 harften oluşur ve Türkçe'dekine oldukça yakındır. İşte bazı önemli harfler ve telaffuzları:
A: Türkçedeki 'a' gibi okunur. Örneğin, "amor" (aşk) kelimesinde.
E: Türkçedeki 'e' gibi. "Elefante" (fil) kelimesinde olduğu gibi.
I: Türkçedeki 'i' sesi. "Isla" (ada) kelimesinde.
O: Türkçedeki 'o' sesi. "Ojo" (göz) kelimesinde.
U: Türkçedeki 'u' sesi. "Universidad" (üniversite) kelimesinde.
Ñ: Bu harf Türkçe'de yok, ama 'ny' gibi okunur. "Niño" (çocuk) kelimesinde olduğu gibi.
Temel İfadeler ve Selamlaşmalar
Günlük hayatta en çok kullanılan ifadelerle başlayalım. İşte birkaç basit selamlaşma ve tanışma cümlesi:
Hola: Merhaba
Buenos días: Günaydın
Buenas tardes: İyi günler
Buenas noches: İyi akşamlar / İyi geceler
¿Cómo estás?: Nasılsın?
Estoy bien, gracias: İyiyim, teşekkürler
¿Y tú?: Ya sen?
İlk tanışmada kullanabileceğiniz ifadeler:
1- Me llamo...: Benim adım...
2- ¿Cuál es tu nombre?: Senin adın ne?
3- Mucho gusto: Memnun oldum
4- Encantado/Encantada: Memnun oldum (Konuşan erkekse "Encantado", kadınsa "Encantada")
Günlük İfadeler ve Örnek Cümleler
İspanyolca'da günlük hayatta işinize yarayacak bazı ifadeler ve cümleler:
Por favor: Lütfen
Gracias: Teşekkürler
De nada: Bir şey değil
Lo siento: Üzgünüm / Özür dilerim
No entiendo: Anlamıyorum
¿Dónde está el baño?: Tuvalet nerede?
Quiero agua: Su istiyorum
Alışverişte Kullanılabilecek İfadeler
Alışveriş yaparken veya bir şey sipariş ederken kullanabileceğiniz bazı cümleler:
¿Cuánto cuesta?: Fiyatı ne kadar?
Está muy caro: Bu çok pahalı
¿Tiene otro color?: Başka rengi var mı?
Me gusta este: Bunu beğendim
Quiero comprarlo: Satın almak istiyorum
Sayılar ve Rakamlar
Sayılar her dilde temel bir yer tutar. İşte İspanyolca'da 1'den 10'a kadar sayılar:
1- Uno
2- Dos
3- Tres
4- Cuatro
5- Cinco
6- Seis
7- Siete
8- Ocho
9- Nueve
10- Diez
Sayıları öğrenmek, pazarlık yaparken veya saat sormak istediğinizde çok işinize yarar.
Günler ve Aylar
Takvimle ilgili bazı temel kelimeler:
Lunes: Pazartesi
Martes: Salı
Miércoles: Çarşamba
Jueves: Perşembe
Viernes: Cuma
Sábado: Cumartesi
Domingo: Pazar
Aylar:
Enero: Ocak
Febrero: Şubat
Marzo: Mart
Abril: Nisan
Mayo: Mayıs
Junio: Haziran
Julio: Temmuz
Agosto: Ağustos
Septiembre: Eylül
Octubre: Ekim
Noviembre: Kasım
Diciembre: Aralık
Fiiller ve Basit Cümleler
En sık kullanılan fiilleri öğrenmek, basit cümleler kurmanıza yardımcı olur. İşte bazı önemli fiiller:
Ser: Olmak (kalıcı durumlar için)
Estar: Olmak (geçici durumlar için)
Tener: Sahip olmak
Ir: Gitmek
Hacer: Yapmak
Poder: -ebilmek
Basit cümle örnekleri:
Yo soy estudiante: Ben öğrenciyim
Ella está feliz: O mutlu
Tenemos un problema: Bir sorunumuz var
Voy al mercado: Pazara gidiyorum
¿Puedes ayudarme?: Bana yardım edebilir misin?
Sorular ve Yanıtlar
İletişimde soru sormak ve yanıtlamak önemlidir. İşte bazı temel soru kelimeleri:
¿Qué?: Ne?
¿Quién?: Kim?
¿Dónde?: Nerede?
¿Cuándo?: Ne zaman?
¿Por qué?: Neden?
¿Cómo?: Nasıl?
Örnek sorular ve yanıtlar:
¿Qué hora es?: Saat kaç?
- Son las tres: Saat üç
- ¿Dónde vives?: Nerede yaşıyorsun?
- Vivo en Madrid: Madrid'de yaşıyorum
- ¿Por qué estudias español?: Neden İspanyolca öğreniyorsun?
- Porque me gusta: Çünkü hoşuma gidiyor
Yemek ve Restoranda Kullanılabilecek İfadeler
Yemek siparişi verirken işinize yarayacak ifadeler:
La carta, por favor: Menü lütfen
Quiero pedir...: ... sipariş etmek istiyorum
La cuenta, por favor: Hesap lütfen
¿Qué recomienda?: Ne tavsiye edersiniz?
Popüler İspanyol Yemekleri
Paella: Deniz ürünleri veya etle yapılan bir pilav yemeği
Tapas: Küçük tabaklarda servis edilen atıştırmalıklar
Gazpacho: Soğuk domates çorbası
İspanyolca'da Önemli Kelimeler
Bazı sık kullanılan kelimeler:
Amigo/Amiga: Arkadaş (erkek/kadın)
Familia: Aile
Casa: Ev
Trabajo: İş
Escuela: Okul
Pratik Yapmanın Önemi
İspanyolca öğrenirken pratik yapmak çok önemlidir. Mümkün olduğunca konuşmaya ve dinlemeye çalışın. İşte bazı öneriler:
Müzik dinleyin: İspanyolca şarkılar dinlemek kelime dağarcığınızı geliştirir.
Film izleyin: Altyazılı filmler izleyerek kulağınızı alıştırabilirsiniz.
Not alın: Yeni öğrendiğiniz kelimeleri ve ifadeleri not edin.
Dil değişimi yapın: İspanyolca öğrenenlerle veya anadil konuşmacılarıyla pratik yapın.
Kültürel İpuçları
İspanyolca sadece bir dil değil, aynı zamanda zengin bir kültürdür. İspanya ve Latin Amerika ülkelerinin geleneklerini ve yaşam tarzlarını öğrenmek size büyük fayda sağlar.
Fiesta: Parti ve kutlamalar İspanyol kültüründe önemli bir yer tutar.
Siesta: Öğleden sonra yapılan kısa uyku, özellikle İspanya'da yaygındır.
Flamenco: Geleneksel İspanyol dansı ve müziği.
İspanyolca'nın Türkçe ile Benzerlikleri
İlginç bir şekilde, İspanyolca ve Türkçe arasında benzer kelimeler vardır, çünkü her iki kültür de tarih boyunca etkileşimde bulunmuştur.
Pantolon: Pantalón
Meydan: Plaza
Limon: Limón
Bu benzerlikler, kelime öğrenimini biraz daha kolaylaştırabilir.
İspanyolca Deyimler ve Atasözleri
Dil öğrenirken deyimler ve atasözleri bilmek, dilin nüanslarını anlamanızı sağlar. İşte birkaç örnek:
Más vale tarde que nunca: Geç olsun güç olmasın.
No hay mal que por bien no venga: Her şerde bir hayır vardır.
A caballo regalado no le mires el diente: Hediye atın dişine bakılmaz.
Sonuç: Yeni Bir Maceraya Adım Atın
İspanyolca öğrenmek, size yeni ufuklar açacak ve farklı kültürlerle bağlantı kurmanızı sağlayacaktır. Unutmayın, her yeni dil yeni bir dünyadır. ¡Buena suerte! (İyi şanslar!)
Me siento mal
Kendimi kötü hissediyorum.
Örnek Diyalog: Me siento mal hoy, creo que no debí comer tanto helado anoche.
Türkçe: Bugün kendimi kötü hissediyorum, sanırım dün gece bu kadar çok dondurma yememeliydim.
Necesito un médico
Bir doktora ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Mi pierna se ve muy mal, creo que necesito un médico lo antes posible.
Türkçe: Bacağım çok kötü görünüyor, sanırım en kısa sürede bir doktora ihtiyacım var.
¿Dónde está el hospital más cercano?
En yakın hastane nerede?
Örnek Diyalog: Disculpa, me siento un poco mareado, ¿dónde está el hospital más cercano?
Türkçe: Özür dilerim, biraz başım dönüyor, en yakın hastane nerede?
Tengo dolor de cabeza
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Lamento no acompañarte al concierto esta noche, tengo dolor de cabeza y prefiero descansar.
Türkçe: Bu gece seni konserde yalnız bıraktığım için üzgünüm, başım ağrıyor ve dinlenmeyi tercih ediyorum.
Me duele el estómago
Mide ağrım var.
Örnek Diyalog: Me duele el estómago; creo que fue algo que comí al almuerzo.
Türkçe: Mide ağrıyor; sanırım öğlen yemeğinde yediğim bir şeyden oldu.
Necesito una ambulancia
Bir ambulans ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Necesito una ambulancia para un hombre que se ha desmayado en la calle.
Türkçe: Bir erkek sokakta bayıldı, bir ambulansa ihtiyacım var.
Tengo fiebre
Ateşim var.
Örnek Diyalog: Mamá, me siento mal y tengo fiebre; ¿puedes traerme un termómetro?
Türkçe: Anne, kendimi kötü hissediyorum ve ateşim var; bana bir termometre getirebilir misin?
Me he lastimado el pie
Ayağımı incittim.
Örnek Diyalog: Mientras jugaba fútbol me he lastimado el pie y ahora apenas puedo caminar.
Türkçe: Futbol oynarken ayağımı incittim ve şimdi neredeyse yürüyemiyorum.
¿Hay alguna farmacia cerca?
Yakınlarda bir eczane var mı?
Örnek Diyalog: Disculpe, ¿hay alguna farmacia cerca donde pueda comprar medicamentos?
Türkçe: Özür dilerim, ilaç satın alabileceğim yakın bir eczane var mı?
¿Puede ayudarme?
Bana yardım edebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Disculpe, ¿puede ayudarme a encontrar la calle San Juan?
Türkçe: Özür dilerim, San Juan Sokağını bulmama yardımcı olabilir misiniz?
Estoy enfermo/enferma
Hastayım.
Örnek Diyalog: Llamaré al trabajo y les diré que no puedo ir hoy, estoy enfermo.
Türkçe: İş yerini arayacağım ve bugün gelemeyeceğimi, hasta olduğumu söyleyeceğim.
Tengo tos
Öksürüğüm var.
Örnek Diyalog: Disculpa que no me acerque mucho, pero es que tengo tos y no quiero contagiarte.
Türkçe: Özür dilerim fazla yaklaşmıyorum, çünkü öksürüğüm var ve sana bulaştırmak istemiyorum.
Estoy mareado/mareada
Başım dönüyor.
Örnek Diyalog: Tras subir al barco y sentir cómo se balanceaba, exclamé: Estoy mareada y creo que necesito aire fresco.
Türkçe: Gemiye çıktıktan ve onun nasıl sallandığını hissedince, Midem bulandı ve sanırım temiz havaya ihtiyacım var, diye bağırdım.
Tengo alergia
Alerjim var.
Örnek Diyalog: Lo siento mucho, pero no puedo comer eso; tengo alergia a los mariscos.
Türkçe: Çok üzgünüm ama bunu yiyemem; deniz ürünlerine alerjim var.
Soy alérgico a la penicilina
Penisiline alerjim var.
Örnek Diyalog: Antes de que me administren cualquier medicamento, debo informarles que soy alérgico a la penicilina.
Türkçe: Herhangi bir ilaç verilmeden önce, size peniciline alerjim olduğunu bildirmem gerekiyor.
Necesito medicina para el dolor
Ağrı için ilaca ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Necesito medicina para el dolor, ¿puede recomendarme algo efectivo, por favor?
Türkçe: Ağrı için ilaç ihtiyacım var, lütfen bana etkili bir şey önerebilir misiniz?
¿Cuánto cuesta una consulta?
Bir danışma ne kadar tutar?
Örnek Diyalog: Perdona, ¿podrías informarme cuánto cuesta una consulta con el especialista?
Türkçe: Özür dilerim, bir uzmanla görüşmenin maliyeti ne kadar olur bana bilgi verebilir misiniz?
¿Este medicamento tiene efectos secundarios?
Bu ilacın yan etkileri var mı?
Örnek Diyalog: Mientras tomaba el frasco en sus manos, Miriam le preguntó al farmacéutico: ¿Este medicamento tiene efectos secundarios?
Türkçe: Şişeyi ellerine alırken, Miriam eczacıya sordu: Bu ilacın yan etkileri var mı?
No me siento bien
Kendimi iyi hissetmiyorum.
Örnek Diyalog: No me siento bien hoy, ¿podrías ayudarme a llegar a casa?
Türkçe: Bugün kendimi iyi hissetmiyorum, eve ulaşmama yardım eder misin?
Me he cortado
Kendimi kestim.
Örnek Diyalog: Mientras preparaba la cena, me di cuenta de que me he cortado con el cuchillo.
Türkçe: Akşam yemeğini hazırlarken bıçakla kendimi kestiğimi fark ettim.
¡Auxilio!
İmdat!
Örnek Diyalog: Al sentir el agua helada subiendo por sus tobillos, gritó con todas sus fuerzas: ¡Auxilio! necesito ayuda, por favor.
Türkçe: Soğuk suyun ayak bileklerinden yükseldiğini hissedince, tüm gücüyle bağırdı: İmdat! Yardıma ihtiyacım var, lütfen.
Llama a una ambulancia
Ambulans çağır.
Örnek Diyalog: Llama a una ambulancia ahora, él se está desmayando y necesita atención médica inmediata.
Türkçe: Şimdi bir ambulans çağır, bayılıyor ve acil tıbbi yardıma ihtiyacı var.
Tengo un resfriado
Soğuk algınlığı geçiriyorum.
Örnek Diyalog: Lamento decirte que no puedo ir al partido contigo; tengo un resfriado y me siento bastante mal.
Türkçe: Üzgünüm sana bunu söylemek zorundayım ama seninle maça gelemem; soğuk algınlığım var ve kendimi oldukça kötü hissediyorum.
¿Podrías hablar más despacio?
Daha yavaş konuşabilir misin?
Örnek Diyalog: Disculpa, ¿podrías hablar más despacio? No entiendo bien lo que dices.
Türkçe: Özür dilerim, daha yavaş konuşabilir misin? Söylediklerini iyi anlamıyorum.
No entiendo
Anlamıyorum.
Örnek Diyalog: Perdona pero no entiendo lo que estás tratando de explicarme.
Türkçe: Özür dilerim ama bana anlatmaya çalıştığın şeyi anlamıyorum.
¿Puedes repetirlo?
Onu tekrar edebilir misin?
Örnek Diyalog: Disculpa, no entendí bien lo que dijiste, ¿puedes repetirlo?
Türkçe: Özür dilerim, dediklerini iyi anlayamadım, tekrarlar mısın?
¿Habla inglés?
İngilizce konuşuyor musunuz?
Örnek Diyalog: Perdón, ¿habla inglés? Necesito ayuda para encontrar la estación de tren.
Türkçe: Özür dilerim, İngilizce konuşuyor musunuz? Tren istasyonunu bulmak için yardıma ihtiyacım var.
Soy diabético/diabética
Diyabet hastasıyım.
Örnek Diyalog: Disculpa, ¿puedes preparar algo sin azúcar? Soy diabético y debo cuidar mi alimentación.
Türkçe: Özür dilerim, şekersiz bir şeyler hazırlayabilir misiniz? Diyabet hastasıyım ve beslenmeme dikkat etmem gerekiyor.
Necesito insulina
İnsüline ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Disculpa, pero me siento un poco mareado; ¿podrías pasarme mi bolso? Necesito insulina.
Türkçe: Özür dilerim ama biraz başım dönüyor; çantamı uzatabilir misin? İnsüline ihtiyacım var.
¿Puedo conseguir un intérprete?
Bir tercüman bulabilir miyim?
Örnek Diyalog: Disculpe, ¿puedo conseguir un intérprete? No hablo bien este idioma.
Türkçe: Özür dilerim, bir tercüman bulabilir miyim? Bu dili iyi konuşamıyorum.
¿Dónde puedo encontrar un dentista?
Bir diş hekimi nerede bulabilirim?
Örnek Diyalog: Disculpa, ¿dónde puedo encontrar un dentista que hable inglés en esta área?
Türkçe: Özür dilerim, bu bölgede İngilizce konuşan bir diş hekimi nerede bulabilirim?
Tengo un dolor aquí
Burada bir ağrım var.
Örnek Diyalog: Mientras sostenía su rodilla, Miriam dijo con gesto de dolor a su médico: Tengo un dolor aquí.
Türkçe: Dizini tutarken, Miriam acı bir ifadeyle doktoruna şöyle dedi: Burada bir ağrım var.
Necesito ver a un especialista
Bir uzmana görünmem gerekiyor.
Örnek Diyalog: Después de los resultados de mis análisis, el médico dijo: Necesito ver a un especialista para tratar esta condición correctamente.
Türkçe: Tahlil sonuçlarımı gördükten sonra doktor şöyle dedi: Bu durumu doğru şekilde tedavi etmek için bir uzmana görünmem gerekiyor.
¿Cuándo abre la farmacia?
Eczane ne zaman açılıyor?
Örnek Diyalog: Disculpa, ¿sabes cuándo abre la farmacia?
Türkçe: Özür dilerim, eczanenin ne zaman açıldığını biliyor musun?
¿Qué debo hacer?
Ne yapmalıyım?
Örnek Diyalog: ¿Qué debo hacer para mejorar mi nivel de español?
Türkçe: İspanyolca seviyemi nasıl geliştirebilirim?
Me he quemado
Yanmışım.
Örnek Diyalog: Me he quemado con el aceite caliente mientras cocinaba.
Türkçe: Yemek yaparken sıcak yağ ile kendimi yaktım.
Tengo asma
Astımım var.
Örnek Diyalog: Cuando corro demasiado rápido, siempre me canso porque tengo asma.
Türkçe: Çok hızlı koştuğumda, astım olduğu için her zaman yorulurum.
¿Puede chequear mi presión arterial?
Tansiyonumu ölçebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Doctor, me he estado sintiendo un poco mareado últimamente, ¿puede chequear mi presión arterial?
Türkçe: Doktor, son zamanlarda biraz başım dönüyor, tansiyonumu kontrol edebilir misiniz?
Tengo un seguro médico
Medikal sigortam var.
Örnek Diyalog: Me siento tranquilo porque sé que si me enfermo, tengo un seguro médico que me cubrirá los gastos.
Türkçe: Hasta olduğum zaman masraflarımı karşılayacak bir sağlık sigortam olduğunu bildiğim için rahatım.
Necesito una receta
Bir tarife ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Disculpe, doctor, ¿me podría decir si para comprar este medicamento necesito una receta?
Türkçe: Özür dilerim doktor, bu ilacı almak için reçete gerekip gerekmediğini söyleyebilir misiniz?
Tengo problemas para respirar
Nefes almakta sorun yaşıyorum.
Örnek Diyalog: Necesito ayuda, por favor, tengo problemas para respirar y no sé qué hacer.
Türkçe: Yardıma ihtiyacım var, lütfen, nefes almada sorun yaşıyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum.
Estoy embarazada
Hamileyim.
Örnek Diyalog: Estoy embarazada, y no sé cómo decírselo a mi familia.
Türkçe: Hamileyim ve aileme nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
Creo que me he roto algo
Sanırım bir yerimi kırdım.
Örnek Diyalog: Creo que me he roto algo, necesito ir al hospital cuanto antes.
Türkçe: Sanırım bir yerimi kırdım, en kısa sürede hastaneye gitmem gerekiyor.
¿Cuánto debo tomar de este medicamento?
Bu ilacı ne kadar almalıyım?
Örnek Diyalog: El paciente, mirando la receta, preguntó al farmacéutico: ¿Cuánto debo tomar de este medicamento?
Türkçe: Hasta, reçeteye bakarken eczacıya sordu: Bu ilaçtan ne kadar almalıyım?
Me duele la garganta
Boğazım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Me duele la garganta, ¿podrías darme un poco de miel con limón?
Türkçe: Boğazım ağrıyor, bana biraz bal limon karışımı verebilir misin?
Necesito un analgésico
Bir ağrı kesiciye ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Después de horas frente a la computadora, le dije a mi colega: Necesito un analgésico para este dolor de cabeza.
Türkçe: Bilgisayar başında saatler geçirdikten sonra meslektaşıma dedim ki: Bu baş ağrısı için bir ağrı kesiciye ihtiyacım var.
Estoy aquí para una emergencia
Bir acil durum için buradayım.
Örnek Diyalog: Estoy aquí para una emergencia, ¿pueden atenderme de inmediato?
Türkçe: Bir acil durum için buradayım, hemen benimle ilgilenebilir misiniz?
¿Cuál es su tipo de sangre?
Kan grubunuz nedir?
Örnek Diyalog: En el formulario médico figura una pregunta que dice: ¿Cuál es su tipo de sangre?
Türkçe: Medikal formda Kan grubunuz nedir? diye bir soru yer alıyor.
Necesito una silla de ruedas
Tekerlekli sandalyeye ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Disculpe, ¿podría ayudarme? Necesito una silla de ruedas para mi abuelo.
Türkçe: Özür dilerim, yardım edebilir misiniz? Dedem için bir tekerlekli sandalyeye ihtiyacım var.
Mi hijo se siente mal
Oğlum kendini kötü hissediyor.
Örnek Diyalog: Mi hijo se siente mal, por eso lo voy a llevar al médico.
Türkçe: Oğlum kendini kötü hissediyor, bu yüzden onu doktora götüreceğim.
Tengo un dolor en el pecho
Göğsümde bir ağrı var.
Örnek Diyalog: Doctor, últimamente me he sentido preocupado porque tengo un dolor en el pecho que no desaparece.
Türkçe: Doktor, son zamanlarda göğsümde geçmeyen bir ağrı olduğu için endişeleniyorum.
Me ha picado un insecto
Bir böcek beni soktu.
Örnek Diyalog: Mientras caminábamos por el bosque, me detuve de repente y dije a mi amigo, Me ha picado un insecto, ¿tienes algo para la picazón?
Türkçe: Ormanda yürürken, aniden durdum ve arkadaşıma dönerek, Bir böcek beni soktu, kaşıntı için bir şeyin var mı? dedim.
Tengo una erupción en la piel
Cildimde bir döküntü var.
Örnek Diyalog: María, estoy preocupado porque tengo una erupción en la piel y no sé a qué se debe.
Türkçe: María, cildimde bir döküntü var ve nedenini bilmiyorum, bu yüzden endişeliyim.
He perdido mis medicamentos
İlaçlarımı kaybettim.
Örnek Diyalog: Después de revisar mi maleta una y otra vez, tuve que aceptar la realidad y dije con preocupación, He perdido mis medicamentos.
Türkçe: Bavulumu bir kez ve tekrar gözden geçirdikten sonra, gerçeği kabul etmek zorunda kaldım ve endişeyle, İlaçlarımı kaybettim, dedim.
Tengo la presión alta/baja
Tansiyonum yüksek/düşük.
Örnek Diyalog: Puedo sentir un mareo leve y eso me preocupa, creo que tengo la presión baja.
Türkçe: Hafif bir baş dönmesi hissediyorum ve bu beni endişelendiriyor, sanırım tansiyonum düşük.
¿Dónde está la clínica más cercana?
En yakın klinik nerede?
Örnek Diyalog: Perdona, me siento un poco mal, ¿puedes decirme dónde está la clínica más cercana?
Türkçe: Özür dilerim, kendimi biraz kötü hissediyorum, en yakın kliniği nerede olduğunu söyleyebilir misin?
¿Cuál es la dosis recomendada?
Önerilen doz nedir?
Örnek Diyalog: Claro, me gustaría comprar este suplemento vitamínico, ¿cuál es la dosis recomendada?
Türkçe: Tabii ki, bu vitamin takviyesini satın almak istiyorum, önerilen doz nedir?
¿Me podría tomar la temperatura?
Ateşimi ölçebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Al sentirse un poco febril, Pedro se acercó al enfermero y le preguntó: ¿Me podría tomar la temperatura?
Türkçe: Biraz ateşli hissedince Pedro, hemşire yaklaştı ve sordu: Ateşimi ölçebilir misiniz?
Creo que tengo una infección
Sanırım bir enfeksiyonum var.
Örnek Diyalog: Doctor, creo que tengo una infección; ¿podría examinarme?
Türkçe: Doktor, bir enfeksiyonum olduğunu düşünüyorum; beni muayene edebilir misiniz?
Tengo vértigo
Başım dönüyor.
Örnek Diyalog: Cuando miro hacia abajo desde esta altura tan grande, siempre digo a mis amigos tengo vértigo.
Türkçe: Bu yükseklikten aşağıya baktığımda, arkadaşlarıma her zaman başımın döndüğünü söylerim.