Yeni mezunsanız, "Ama senin iş tecrüben yok!" gibi ve benzeri cümleleri muhakkak bir veya daha fazla kez duymuş ya da iş ilanlarında yeni mezun birinin de yapabileceği iş tanımlarının yazılı olduğu işler için, en az 2 yıl tecrübe istenildiğine denk gelmişsinizdir. Ülkemize bakıldığında, yeni mezun kesimin yadsınamaz bir şekilde “işsiz” olduğu görülmektedir. Peki yeni mezunlara nasıl kendilerini kanıtlama fırsatı verilmelidir? Yeni mezun kişiler çalışma hayatına nasıl başlayacak ve o çok istenen tecrübeyi nasıl kazanacaklar?
Tecrübe Bu Kadar Önemli Mi?
Öncelikle her yeni mezun kişinin çalışma hayatı için eşit derecede hevesli olmadığı, kendini bu alanda eşit derecede geliştirmediği bir gerçektir ki bu da aslında yeni mezunların aralarından “birilerinin” ön plana çıkmasındaki en önemli unsurdur. İnsan Kaynakları departmanlarının adayların özgeçmişlerini incelerken aslında yaptıkları en büyük yanlış; sadece tecrübelere odaklanmalarıdır. Tecrübe zamanla edinilebilir fakat kişinin mesleğine alan inancı ve bu yönde kendini geliştirme çabası içten gelen bir yetenektir. Sadece tecrübe odaklı bakılan özgeçmişler; kişinin kendini nasıl geliştirdiği, öğrenmeye ne kadar açık olduğu konusunda maalesef objektif gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu durum kendini geliştiren ve öğrenmeye açık olan kişilere yapılan bir haksızlıktır. Şayet ki; iki sene tecrübesi olan bir kişi sadece verilen işi yapmış ve bu süreçte kendine bir şey katmamış olabilirken, hiç iş tecrübesi olmayan biri kendini alanı konusunda çok geliştirmiş, gelişmeleri takip etmiş, eğitimlere katılmış olabilir. Bu durumda iş tecrübesi olan kişinin vizyonuyla iş tecrübesi olmayan fakat kendini geliştirmiş kişinin vizyonunun bir olmayacağı gibi, çalışılan şirkete katacağı değer de bir olmayacaktır.
İnsan Kaynakları İşe Alım Birimi
İnsan kaynakları işe alım biriminin, çalışan ararken sadece tecrübeye odaklanması, CV’leri tararken; tecrübesi olmayan kişilerin CV’lerini direkt elemesi ve hiç okumaması, tecrübeli adaylar arasından; sırf iş tecrübesinin yeterli olmasından dolayı yetenek ve kişinin kişisel gelişimine bakmaması yapılan en büyük hatalardandır. Tecrübe zamanla doğru orantılıdır. Bir işe başlandığında zaman ilerledikçe tecrübe de artar fakat gelişim zamansızdır, her an her yerde kendine yer bulur. Tecrübe avcısından çok yetenek avcısı olmak aslında şirkete de iyi bir yatırımdır. Kendini geliştirmeyi, alanındaki gelişimleri takip etmeyi bilen biri şirkete fikir açısından da yarar sağlarken, sadece tecrübeli biri işlerin daha hızlı ilerlemesini sağlayacaktır. Tecrübesiz fakat yetenekli, kendine güvenen ve kendi gelişimine önem verip kendi alanıyla ilgili sürekli bir şeyler yapan insan zamanla tecrübe sahibi olabilir. Bu tecrübesi ona hız da kazandırır. Sadece hız ise bir işe yaramaz. Çünkü önemli olan bir işin ne kadar kısa sürede bittiği değil ne kadar efektif olduğudur. O iş yapılırken kişinin kendine, şirketine, çalışma arkadaşlarına neler kattığı, olumlu yönde nasıl etkilediği ve gelecekteki işler için yeni fikirler oluşturmasıdır.
Kısacası İnsan Kaynakları Departmanları; "yeni mezun", "tecrübesiz" gibi sıfatlara takılmayı bırakmalı ve özgeçmişleri tararken kişinin yeteneklerine, kendini nasıl geliştirdiğine bu gelişimin sürekliliğine, şirkete fikir ve vizyon açısından neler katabileceğine odaklanmalıdır. Böylece işini seven, kişisel gelişimi yaşam tarzı haline getirmiş ve vizyonu geniş kişiler; hakettikleri yerlere gelecek, yeteneklerini kullanabilme ve değerlendirme olanağına sahip olacak, kendilerini kanıtlama fırsatı bulacak ve şirketlerine artı değerler katacaklardır.
Tecrübe eksikliğini yok edecek, kendinizi geliştirmenizi sağlayacak bir avantaj da eğitim ve sertifika bölümünüz ne kadar kuvvetli olduğuyla bağlantılıdır. Bu konuda zamandan kazanmak için online eğitimler alabilir, burada gireceğiniz sınavlardan başarılı olduğunuzda sertifika sahibi olabilirsiniz. Böylece tecrübe eksikliğinin yerini eğitim ve sertifika alanındaki doluluğunuz yok edecektir. Bu durum da size bir avantaj sağlayacaktır.
