İş Hayatı

İş Hayatında Kendini Geliştirme

Konuk Yazar
Güncellendi:
16 dk okuma
Bir kadın önünde dizüstü bilgisayarıyla bir masada oturuyor. Saçlarını topuz yapmış ve beyaz bir bluz giymiş. Dizüstü bilgisayar açık ve ekranda bir metin görüntüleniyor. Masa ahşaptır ve dizüstü bilgisayarın solunda kapaklı metal bir tencere vardır. Yanında da bir fincan kahve vardır. Arka plan tuğla bir duvardır. Kadın dizüstü bilgisayara odaklanmış, derin düşüncelere dalmış gibi görünüyor.
ÖneriAçıklamaFayda
Kişisel DeğerlendirmeTerfi yerine daha fazla nasıl fayda sağlayabileceğinizi düşünün.Mesleki tatmin, iş motivasyonu
Güçlü KonuşmalarYöneticinizle veya meslektaşlarınızla çözüm ve iyileştirme odaklı bir dil kullanın.İletişim kalitesi, liderlik becerisi
Düşünceleri Gözden Geçirmeİşle ilgili olumsuz düşüncelerinizi yeniden değerlendirin.Mental sağlık, iş doyumu
Davranışlar Üzerine ÇalışmaCesur olup, kendi ihtiyaçlarınız ve sınırlarınız için konuşmayı öğrenin.Özsaygı, çatışma çözme becerisi
İletişim Becerisi ve Kendini İfade EdebilmeYöneticiniz veya iş arkadaşlarınızın niyetlerini yanlış yorumlamaktan kaçının ve açık iletişim kurmayı öğrenin.İş ilişkileri, işbirliği
İş Takviminizin Yönetimiİşlerin önceliklerini belirlemek ve takviminizi yönetmek.Zaman yönetimi, iş stresi
Farklı Görevler ArayışıAynı pozisyonda sıkışıp kalmak yerine yeni ve farklı görevlere açık olun.Kariyer gelişimi, beceri çeşitliliği
Pozitif DüşünceOlumsuz düşünce kalıplarından kaçının ve pozitif düşüncelere odaklanın.Genel memnuniyet, mutluluk
Mesleğinizi Tekrar SevmekMesleğinizi ve işinizi yeniden değerlendirin ve sevdiğiniz kısımlarını bulmaya çalışın.İş doyumu, motivasyon
Yeteneklerinizi KullanmaYeteneklerinizi ve becerilerinizi iş yaşamınıza uygulayın ve daha verimli olun.Verimlilik, beceri kullanımı
10 satır ve 3 sütunlu tablo
Tüm sütunları görmek için yatay kaydırın →

Rekabet ve yarış ortamı, ekonomik belirsizlik, işsizlik... İş hayatı son 30 yıldır giderek zorlaşıyor. 1970’li yılların başındaki dingin ve rekabetsiz ortam artık yok. İş hayatında atılan yeni nesiller asap bozucu ve stresli ortamlarda çalışıyor. Peki, bu ağır şartlara rağmen işimizde huzuru nasıl yakalayabiliriz? İş hayatımızı geliştirip iş yerinde nasıl mutlu oluruz? Çevremizi saran şartları değiştiremiyorsak bile bunlara yaklaşımımızı nasıl değiştiririz?

İşle ilgili motivasyon kaybı yaşamanın sebebi yıllardır aynı pozisyonda takılı kalmanız olabilir.

Mesleğinizi Tekrar Sevmek İçin Yapmanız Gerekenler

Kişisel Değerlendirme

Yönetici Koçu Heather Corcoran, terfi almaya odaklanmak yerine kendinize şu soruyu sormanızı öneriyor: “Daha fazla yapmak istediğim bir şey var mı? Hangi konuları halletmeye daha yatkınım ve nelerden kurtulmak istiyorum?” Terfinin getireceği sorumlulukları düşününce, aslında farklı bir şey istediğinizi fark edebilirsiniz. Veya tam tersi, o pozisyonda olmak için kendinize meydan okuyabilirsiniz. Her iki durumda da araştırma yapmanız önemli. İstediğiniz görevde çalışan insanları gözlemleyin ve onların yerinde olsaydınız görevinizi nasıl yerine getireceğinizi düşünün.

Güçlü Konuşmalar Yapılmalı

Daha iyi olmak için neler yapabileceğiniz hakkında yöneticiniz ile konuşun. The Politics of Promotion kitabının yazarı Bonnie Marcus’un tavsiyesine kulak verebilirsiniz: “Söze şirketteki rolünüzü genişletmek istediğinizi söylemekle başlayın. Lider gibi iletişim kurabildiğinizi göstermek için yöneticinizin bakış açısından konuşun.” Konuya girdikten sonra ekibe değer katacak neler yapabileceğinizi sorun. Böylece çözüm odaklı bir çalışan olduğunuzu göstereceksiniz.

Düşünceler Gözden Geçirilmeli

Klinik Psikolog Patrick Amar işte bu noktada, “Tamamen gerçeği yansıtmayan ama hem algımızı hem de hareketlerimizi şekillendiren bu düşüncelerimizi sorgulayarak işe başlamamız gerektiğini” söylüyor ve ekliyor: “Patrona bazen ‘Hayır’ demek, bizi kötü bir çalışan yapmaz.” Üretici yanımız bize dosya teslim süresi konusunda stres yaşatır, ancak burada "mutlak baskı" ile dış etkenlerden gelen veya kendi kendimize uyguladığımız “Mutlaka bütün iş ve görevlerimi tamamlamalıyım” veya “Bana yüklenen işlere ‘Hayır’ diyemiyorum” gibi baskıyı birbirinden ayırmak gerekir.

Çalışma şartlarımızı sorgulamamız üzerimizde daha çok baskı yaratır. bu yüzden pozitif düşünce devreye girmelidir. amar, “Sistematik olarak gelen negatif çıkarımlardan kaçınılmalıdır” diyor. Örneğin, “Müdürüm hazırladığım sunumu değiştirmemi istedi, demek ki sunum baştan aşağı kötü” demek yerine kişi hem kendine hem de çevresine daha adil davranmalı, acımasız olmamalı ve “Müdürüm sunumun bir kısmını beğenmedi; bu da geri kalanını iyi yaptığımı gösteriyor” demelidir.

Davranışlar Üzerine Çalışmalar

Müdürümüz üstü üste üç gün boyunca mesai sonrasında bir dosyanın yeniden ve yeniden revizyonunu istediğinde, hangimiz ‘Hayır‘ demeye cesaret edebildik? Suçlu hissetmeden isteklerimizi dile getirmek o kadar kolay olmuyor. Patrick Amar, “Herkes her an yüzde 100 verimli olamaz” diyor ve ekliyor: “Yanlışlar yapabiliriz veya bir konuda fikir birliği sağlayamayabiliriz ve bu gayet normal.” Olaya bakış açısı şöyle olmalı: “Harekete geçmeyi, risk almayı önceliğime alacak ve işime sarıldığımı gösterecek tavrı takınacağım.” Kısacası, “Cesaret edeceğim“. Yeni bir fikir önermek, yeni sorumluluklar talep etmek… Böylece o her toplantı öncesi midenize vuran stresin kaybolduğunu göreceksiniz.



Ayrıca Patrick Amar, iş takvimimizi yönetmemiz gerektiğini söylüyor. İşin gerektirdiği kararları alın, takviminizi belirleyin, işleri sıralayın. Bu iş yönetiminiz müdürünüzün isteklerini reddetmenizi değil, işleri sırayla yapmanızı ve kendi takviminizin yöneticisi olmanızı sağlıyor. Böylece dosyayı akşama teslim etmenizi bekleyen müdürünüze, “Dosya bu akşama yetişmez ama yarın sabah elinizde olacak” diyebilirsiniz.

İletişim Becerisi Ve Kendini İfade Edebilme

Benimle konuşmuyor çünkü bana kızgın. Başaramayayım diye bilerek yapıyor.” Kahve ve sigara molalarında yöneticimizin veya iş arkadaşımızın hareketlerini kendimize yorarız. İş arkadaşları da yaptıkları yorumlarla birbirlerini olumsuz etkilemeye başlar ve bu böyle sürüp gider, içinden çıkılmaz bir hal alır. “O benimle konuşmuyorsa, ben de onunla konuşmam” veya “Bana işi anlatmıyorsa, bu kadar çalışmamın ne anlamı var?” demeye başlarız. Artık bu olumsuz ve klişe alınganlıkları bir kenara bırakın. Partick Amar, “Artık söylenmemişleri söylemenin zamanı geldi. Bunun tek formülü ise iletişim kurmak. Başkalarının yorumlarından etkilenmek yerine müdürünüze fikrini sorun, gerektiğinde daha açık olmasını talep edin. Örneğin, ‘Şu işi şöyle yapsam, sizce daha iyi olmaz mı?’ diye sorun. Gerektiği zaman yetkili kişiye ortadaki konuyla ilgili sinyaller göndermeyi bilmek gerekir. İletişimde kalmanızı sağlayın ancak asla lakayt ve saygı sınırlarını aşan bir diyaloga girmeyin” diyor.

İş ilişkileri durağan bir nehir değildir. Hırslar, kıskançlıklar ve stres mesai arkadaşları arasındaki ilişkiyi gerebilir. Peki, ofis savaşlarından nasıl uzak durmalı? Kendinize şunu sorarak başlayabilirsiniz: “İşyerindeki şu problem beni ilgilendiriyor mu?” Cevabınız ‘Evet‘ ise “Niye?” diye sorun. Sadece sizi ilgilendiren problemlerde taraf olun. Eğer kendinizi savaşın ortasında bulursanız, iletişim yeteneğiniz çözüme giden anahtar olacak. Bir arkadaşınızla gerilirseniz, tansiyonu yükseltmek yerine ağırdan alın ve “Benimle böyle konuşmandan rahatsızım, çünkü hak etmediğimi düşünüyorum” deyin.

Hayatı İş Endeksli Yaşamamak

Sabah 09.00, akşam 18.00 çalışıyoruz. Maaşlı çalışanların düzeni aşağı yukarı böyledir. Çoğumuz vaktinin büyük kısmını işte geçiriyor. İşimiz geçimimizi sağlıyor ve kendimizi para kazanarak var ediyoruz. Ancak işimiz özümüzü var etmez. Özel hayatla iş hayatı arasındaki dengeyi bulmalıyız. Peki, nasıl? Patrick Amar, “Çözümün püf noktası tatmin duygusunu işinizde aramamızdır. İşimiz güçlü bir tatmin duygusu yaratır ama hepsi bundan ibaret değildir. İşiniz tüm ihtiyaçlarınızı karşılamaz, sadece özel hayatınızdaki eksikliği bir yere kadar ikame edebilir” diyor ve ekliyor: “Aksi takdirde sadece çalışmak için yaşayan insanlara dönüşürüz ve işyerinde aldığımız küçük bir uyarı veya karşılaştığımız en ufak problemi bir felaket olarak yaşarız, çünkü tutunduğumuz tek şey profesyonel başarımızdır.



Kişinin hayatın başka alanlarına yatırım yapmaması ve özel hayatında tatmin eksikliği olması onu kırılganlaştırır. Aksine özel hayatını, sosyal hayatını, yaratıcılığını, ruhsal gelişimini besleyen kişi işte başarısızlık yaşarsa, başka yerden destek alabilir ve durumu dramatikleştirmez.” Tenis oynamak, arkadaşlarla dışarı çıkmak, resim yapmak, şarkı söylemek… Boş zaman yaratıp onu hobilerle doldurarak işteki verimliliğimizi artırırız. Üstelik hayatınızdaki bu denge, her ne kadar işe bağlılığınız onu memnun edecekse de işvereniniz için de önemlidir. Elbette bu bir paradokstur, ancak uzun vadede şirkete yararlı olmamız için hayatımızın işten ibaret olmaması gerekir.

Sorumluluk Almak

İşiniz, hayatınızın tamamını değilse bile merkezini oluşturur. Ancak işinde sıkılan, yaptığı işi sevmeyen kişiler de var ve sayıları ne yazık ki çok fazla. Zaten hangimiz işten şikâyet etmiyoruz ki? Patrick Amar bu şikayet halini masaya yatırıyor: “Devamlı olarak şikayet etmenin olumlu yanları da var. Örneğin şikayet etmek kişinin ne istediğini, ne istemediğini anlamasına, kendini işte başarısız gören kişinin beklentilerine cevap bulmasına yardımcı olabilir. Üstelik kişi böylece kendisini aniden gelen değişimlerin sebep olduğu stresten koruyabilir.” Bu süreç içerisinde stres yönetimi ile daha sağlıklı bir süreç atlatabilirsiniz. Ne istediğimiz sorusunun cevabının gereklilikleri zorlayıcı olabilir (iş değiştirilecekse yeni iş aramaya başlamak gibi). Bu yüzden kişinin kendine şunu sorması gerekir: "Şimdiki işimde mutlu olmam için ne yapmam gerekiyor?" Başka bir yere tayin edilmek mi? İş değiştirmek mi? Meslek değiştirmek mi? Patrick Amar bu yüzden şimdiki işimizi bakış açımızı değiştirerek zamanla sevebileceğimizi belirtiyor.

İlgili eğitim: Stres Yönetimi Eğitimi

İş Hayatı İçin Öneriler

Sadece bir yıl önce çok yakın bir arkadaşım ani ve şiddetli bir kalp krizinden dolayı vefat etti. Bu tam bir şoktu ve en güçlü, yenilmez ve durdurulmaz gözükenin bile bir sonunun olduğunun katı bir hatırlatıcısıydı. Bu insanlar için olduğu kadar ürünler, hizmetler ve müşteriler için de geçerli. Bu sene birçok nedenden ötürü çok çetin bir yıldı ve bunlardan bir tanesi yazarın deyişiyle "kendim üzerinde çalıştım" idi. Sonuç olarak büyüdüm ve hayata dair birkaç değerli ders öğrendim ve iş gereği paylaşmam gerektiğini düşündüm.

Hayatınızı birisi sizin için planlamadan planlayın.

Sanırım iki tür düşünce okulu var; istikamete karşı yolculuk; hayatı yaşamak ve onun seni götürdüğü yere gitmek veya ne istediğini tanımlamak, dışarı çıkmak ve onu elde etmek. Gerçek şu ki dopdolu ve güçlü bir hayat bu ikisinin arasında bir yerde. Bununla birlikte çoğumuzun hayatımızı planlamaktan daha çok alışveriş merkezlerini ziyaret ediyoruz. Bu meşgul yaşamlarımızın acımasız bir gerçeği. Günübirlik aktivitelerimizin çoğu bir başkasının takvimine göre gerçekleşmektedir- maile cevap vermek, telefona bakmak, müşterilerle görüşmek olsun. Eğer hayatınızı planlamazsanız eninde sonunda bir başkasının planının bir parçası haline gelirsiniz-ve evet, planlarının temeli sizin yararınıza olmayacak. Bu yüzden hayatınızda neye erişmek istediğiniz hakkında düşünmek için biraz vakit ayırın, hedefler belirleyin, günlük, haftalık veya aylık planlarınızın dışında bir amaç oluşturun. Ben hayat amaçlarımı net bir şekilde planlamaktan, 3 yıllık amaçlar, yıllık amaç ve öncelikler yaratmaktan harika bir enerji ve büyük bir ilerleme kaydettim.

"Bir şeye" Odaklanın!

Adını hatırlamadığım ünlü bir yazar başarmak için gereken TEK ŞEYİN dikkat dağınıklıklarından kaçınma ve BİR ŞEYE odaklanma olduğunu söylüyor. O kadar çok bilgi ve seçim bombardımanına tutulmuşuz ki önemli olana odaklanmak gittikçe daha zor hale geliyor. Eğer gerçekten sizin her güne dair TEK ŞEYİNİZ hakkında netseniz ve onu yapacağınızdan eminseniz ilerleme kaydedersiniz. Bilgisayarımın ekranında küçük bir notum var "bugün ki önemli olan tek şey tamamlanana kadar geriye kalan her şey dikkatini dağıtır!!" Bu benim odaklanmama yardım etti ve bu bloğa yazmak benim bugün ki "tek şeyimdi" en azından onlardan bir tanesi.

İlerleme, mükemmeliyet demek değildir.

Kaçımız ertelemek denen şeyden dolayı felç geçiriyoruz veya mükemmelliğe olan ihtiyaçtan dolayı sarhoş oluyoruz? Ben kesinlikle suçluyum ve hepimizin de öyle olduğunu varsayıyorum. Bu yüzden bir daha yeni bir projeyle, alışkanlıkla, zorlu bir takım üyesiyle, müşteriyle karşılaştığınızda kendinize "nasıl kazanabilirim, başarabilirim....?" diye sormaktansa "ilerleme kaydettiğimi hissetmek nasıl olurdu?" diye sorun. Bu tembelliğin üstesinden gelmeyi ve işe koyulmayı oldukça kolaylaştırır ve hepimizin bildiği gibi bir kere top yuvarlanmaya başladığında...

Başarıyı kutlayın.

Başarılı olmak enerji gerektirir ve maalesef hayatta enerjimizi yerine getirenden çok bitiren şeyler mevcuttur. Şu anda karşılaştığınız bütün sorunları, endişeleri zorlukları ve problemleri listeleyerek rahatlayabilirsiniz, öyle görünüyor ki insan doğasında negatiflere odaklanmaya karşı doğal bir eğilim çoğumuzda var. Eğer herhangi bir kazancı, başarıyı kutlayabiliyorsanız; ne kadar küçük olursa olsun pozitif enerji yaratırsınız, Newton’un 3. Kanununda olduğu gibi "her hareketin bir eşit ve zıt tepkisi vardır" söylediği gibi, enerji sizi ileriye iter!! Ulaşamadığınızdan ziyade ulaşıp başardığınız şeylere odaklanın, insanlara, nesnelere ve durumlara istekli bir şekilde minnettar olun. İşte o zaman sizi ileriye taşıyacak olan pozitif enerjiyi bulacaksınız.

İyi olduğunuz şeye odaklanın.

Hepimiz profesyonel futbolcular veya basketbolcular gibi tutkulu ve çok iyi olduğumuz işler için maaş almıyor olabiliriz. Bununla birlikte hepimizin iyi olduğu bir şeyler vardır, hepimizin birilerinden çok daha iyi yaptığı şeyler ki bize büyük enerji ve başarı hissi verirler. Eğer sizinkinin ne olduğundan emin değilseniz bunu düşünmeye başlayın çünkü tutkulu olduğunuz işi yapmaya ne kadar kısa sürede başlarsanız o kadar daha çok üretken, etkili ve başarılı olabilirsiniz. Ben benimkini tanımlamaya çok yaklaştım. Bence ben insanlara daha parlak bir gelecek inşa etmek motive etmek ve ilham vermekte harikayım ve bu da benim odaklandığım nokta! Unutmayın hayat olmak istediğiniz kişi olamamak için çok kısa.

Sıkça Sorulan Sorular

İş yaşamında huzur ve mutluluk yakalamak için zaman yönetimi ve olumlu düşünme becerilerini nasıl geliştirebiliriz?

İş Yaşamında Huzur ve Mutluluk Yakalamak İçin zaman yönetimi ve Olumlu Düşünme Becerilerini Geliştirme

Son yıllarda iş yaşamındaki rekabet ve yarış ortamı, ekonomik belirsizlik ve işsizlik nedeniyle stresli ve zorlu hale geldiğinden, çalışanların iş yaşamında huzur ve mutluluğu yakalayabilmeleri için ve olumlu düşünme becerilerini geliştirmeleri önemli hale gelmiştir. Bu başarıyı elde etmek için atılması gereken adımlar şu şekildedir:

1. Hedef ve önceliklerin belirlenmesi: İş yaşamında huzur ve mutluluğu yakalamak için öncelikle kişisel ve işle ilgili hedefler belirlenmeli ve bu hedeflere ulaşabilmek için öncelikler doğru bir şekilde sıralanmalıdır.

2. Zaman planlaması: İş günlük yaşamı düzenlemek için zamanın etkin olarak kullanılması önemlidir. Planlı bir çalışma ile işlerin gerçekleştirilmesi hem zaman kazandırır, hem de stresin azalmasına katkı sağlar.

3. Olumlu düşünme becerilerinin geliştirilmesi: İş yaşamında karşılaşılan zorluklar karşısında olumlu düşünen bireyler, daha başarılı ve mutlu olabilmektedir. Olumlu düşünme becerilerini geliştirmek için yapılan araştırmalara göre, meditasyon, yoga ve derin nefes alarak gevşeme teknikleri kullanılabilir.

4. İşle ilgili motivasyonun korunması: İşle ilgili motivasyon kaybının önüne geçmek ve var olan motivasyonu koruyarak iş yaşamında huzurlu ve mutlu olmak için, kariyer hedeflerini belirleme ve bu hedeflere ulaşmak için strateji geliştirme önemli bir adımdır.

5. İşyerinde iletişimi güçlendirmek: İş yaşamında mutlu olmak için işyerindeki ilişkilerin sağlıklı ve güçlü olması önemlidir. İşyerinde güçlü ve sağlıklı iletişim için, empati, saygı ve anlayış içeren bir dil kullanılmalıdır.

6. Kişisel gelişime yatırım yapmak: İş yaşamında huzur ve mutluluğu yakalamak için, kişisel gelişime önem vererek, yeni beceriler ve bilgiler öğrenmeye zaman ayırmak ve mesleki gelişimi desteklemek önemlidir.

Sonuç olarak, iş yaşamında huzur ve mutluluğu yakalamak için ve olumlu düşünme becerilerini geliştirmek, işle ilgili motivasyonu korumak ve kişisel gelişime yatırım yapmak önemlidir. Bu süreçte çalışanlar, kendi çalışma saatlerini planlayarak, olumlu düşüncelere odaklanarak ve iş hedefleri doğrultusunda bir strateji belirleyerek iş yaşamında huzur ve mutluluğu yakalayabilirler.

Başarılı bir kariyer yolculuğunda, kendimizi sürekli olarak nasıl motive etmeli ve bu motivasyonu nasıl sürdürebiliriz?

Başarılı bir kariyer yolculuğunda, kendimizi sürekli olarak motive etmek ve bu motivasyonu sürdürmek önemli bir beceridir. Bunun için, kendimize sürekli olarak yeni ve gerçekçi hedefler koymak, bu hedeflere ulaşmaya odaklanmak ve başarılarımızı kutlamak önemlidir. Yine de motivasyonun sürdürülebilir olması için, kendimize sadece iş hedeflerine ulaştığımızda değil, aynı zamanda başarısız olduğumuzda veya hedeflerimize ulaşmakta zorlandığımızda da olumlu geri bildirimler vermek önemlidir. Bu, genellikle 'olumlu iç konuşma' olarak adlandırılır ve bizim kendimize güvenimizi ve öz motivasyonumuzu geliştirmemize yardımcı olur.

Ek olarak, yoğun iş temposu, ekonomik belirsizlikler ve diğer stres verici faktörler karşısında motivasyonumuzu sürdürebilmek için, stres yönetimi tekniklerini kullanmayı öğrenmek önemlidir. Bu, örneğin meditasyon, yürüyüş gibi rahatlama tekniklerini içerebilir veya kendimize düzenli aralar vermek ve düzenli uyku ve sağlıklı beslenme ile genel sağlığımıza dikkat etmektir.

Son olarak, iş hedeflerimize ve kariyer düşlerimize ulaşmak için gereken motivasyonun sürdürülebilmesi, çoğunlukla iş yerindeki ilişkilerimiz ve iş ortamının niteliği ile de ilgilidir. İş yerinde olumlu ve destekleyici bir atmosfer yaratmak, her türlü geri bildirime açık olmak ve bu geri bildirimleri kendi gelişimimiz için kullanmayı öğrenmek, motivasyonumuzu sürdürmekte büyük bir etkiye sahiptir.

Sonuç olarak, kariyer yolculuğundaki motivasyonumuzu sürdürmek için, kendimize hedefler koyma, olumlu iç konuşmayı geliştirme, stres yönetim tekniklerini kullanma ve olumlu bir iş ortamı yaratma becerilerini geliştirmeliyiz. Bu beceriler, hem kariyer başarısına hem de genel yaşam kalitesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir.

Kariyer gelişimimizde karşılaştığımız zorluklar ve engeller karşısında, kendimize olan güvenimizi korumak ve güçlü kalmak için hangi stratejiler ve çözümler uygulanmalıdır?

Kariyer gelişimimizde karşılaştığımız zorluklar ve engeller, gücümüzü ve kendimize olan güvenimizi baskı altında tutar. Bu nedenle, bu durumların üstesinden gelmek için sağlam stratejilere ve çözümlere ihtiyacımız vardır. İş hayatının rekabetçi ve belirsiz doğası, bireysel motiveyi koruma ve işteki stresi yönetme zorlukları yaratır. İlk olarak, iş değişikliği veya rolün genişletilmesi gibi belirli kariyer hedeflere odaklanmak önemlidir. Ayrıca Heather Corcoran'ın önerdiği gibi, motivasyonu sürdürmek için pozisyonunuzun dışında hangi alanlarda faaliyet göstermegibi çalışmaları düşünün.

Patrick Amar'ın işaret ettiği gibi, öz-değerlendirmeyi, özellikle de zorukları ve başarıları çerçeveleyen düşüncelerimizi sorgulamayı içerir. Pozitif düşünme stratejileri kullanarak, bazen 'hayır' demek veya başa çıkılmaz durumları yönetme yeteneği, özgüveni artırabilir ve stresi azaltabilir. Tamamlanması gereken tüm görev ve sorumluluklarla ilgili kendinize baskı yapmaktan kaçının ve yerine neyin öncelikli olduğunu ve neyin makul bir şekilde ertelenebileceğini belirleyin.

Stratejinin diğer bir kısmı dobra bir iletişim ve açık bir diyalogdır. Yöneticinizle, gelişim fırsatları, yükseltilmiş hedefler veya mevcut sorumluluklarınızı değiştirme hakkında düzenli olarak konuşun. İyi bir iletişim, karşılıklı anlayışı teşvik eder ve yol boyunca ortaya çıkabilecek problemları önler. Steven Covey'in dediği gibi, 'Önemli olan anlaşılmak değil, anlamaktır.'

Sonuç olarak, kariyer gelişiminde karşılaştığımız zorluklar ve engeller karşısında imizi muhafaza etmek ve güçlü kalmak için farklı stratejiler ve çözümler uygulanmalıdır. Kendi güvenimizi ve motivasyonumuzu korumak, düşüncelerimizi sorgulamak, hedef ve önceliklerimizi belirlemek ve açık iletişim yoluyla çözümler bulmanın zamanı gelmiştir. Bu stratejilere ve çözümlere yatırım yapmak, kariyerimizi zorluklarla başa çıkmak için daha iyi bir şekilde donatacaktır.

Kendini geliştirmek isteyen birey, rekabetçi iş dünyasında başarılı olabilmenin yolları nelerdir?

Başarıya Ulaşmak İçin Kendini Geliştirmek

Rekabetçi İş Dünyası ve Huzuru Yakalamak

Günümüzün rekabet ve yarış ortamı, ekonomik belirsizlik ve işsizlik ile dolu iş hayatı, bireyler için stresli ve zorlayıcı bir hale gelmiştir. Bu ağır şartlara rağmen iş hayatında huzuru yakalamak ve mutlu olmak için çevremizdeki şartları değiştiremiyorsak bile, yaklaşımımızı değiştirmemiz gerekmektedir. İşle ilgili motivasyon kaybı yaşamanın sebeplerinden biri, yıllardır aynı pozisyonda takılı kalmanız olabilir. Bu durumda, kendinizi nasıl geliştireceğinize ve başarıya ulaşabileceğiniz yollara odaklanmak önemlidir.

Pozisyon ve Sorumlulukları Gözden Geçirmek

Yönetici Koçu Heather Corcoran'a göre, terfi almaya odaklanmak yerine, kendinize “Daha fazla yapmak istediğim bir şey var mı? Hangi konuları halletmeye daha yatkınım ve nelerden kurtulmak istiyorum?” gibi sorular sormalısınız. Terfinin getireceği sorumlulukları düşünerek, aslında farklı bir şey isteyip istemediğinizi belirlemeniz mümkündür. Araştırma yaparak, hedef pozisyondaki insanları gözlemlemek ve görevinizi nasıl yerine getireceğinizi düşünmek, kendinize meydan okumanıza ve pozisyonda başarılı olmanıza yardımcı olacaktır.

Liderliği Benimsemek ve Çözüm Odaklı Olmak

Başarılı bir çalışan olmak için, yöneticinizle iletişime geçerek iş dünyasında lider gibi hareket etmeyi öğrenmeniz önemlidir. Bonnie Marcus'un tavsiyesine göre, şirketteki rolünüzü genişletmek istediğinizi belirterek ve yöneticinizin bakış açısından konuşarak, lider gibi iletişim kurabileceğinizi göstermelisiniz. Ekibe değer katacak neler yapabileceğinizi sorarak, çözüm odaklı bir çalışan olduğunuzu göstermeniz başarıya ulaşmanızda önemli bir adım olacaktır.

Düşünceleri Sorgulamak ve Pozitif Kalmak

Klinik Psikolog Patrick Amar, iş performansına etki eden düşünceleri sorgulamak ve gerçeği yansıtmayan algıları şekillendirmenin önemine dikkat çekmektedir. İş yerindeki baskılardan ve dış etkenlerden gelen baskıyla başa çıkmak için, pozitif düşünce devreye girmelidir. Amar'a göre, sistematik olarak gelen negatif çıkarımlardan kaçınmalı ve kendimize ve çevremize karşı daha adil davranmalıyız.

Sonuç olarak, kendini geliştirmek isteyen birey, rekabetçi iş dünyasında başarılı olabilmenin yollarını bulmak için, pozisyon ve sorumluluklarını gözden geçirmeli, liderliği benimsemeli, çözüm odaklı olmalı ve düşüncelerini sorgulayarak pozitif kalmayı hedeflemelidir. Bu şekilde, stresli ve zorlu iş ortamlarında dahi, huzuru yakalayabilir ve başarılı bir kariyere sahip olabilirsiniz.

İş yaşamında ve kişisel gelişim süreçlerinde pozitif düşünmenin ve motivasyonun önemi üzerine neler söylenebilir?

İş yaşamında ve kişisel gelişim süreçlerinde pozitif düşünmenin ve motivasyonun önemi üzerine, çeşitli yönlerden değerlendirmeler yapabiliriz. Öncelikle, iş yaşamının giderek artan rekabetçi ve stresli hale gelmesi ile beraber kişinin kendini sürekli olarak geliştirmesi, pozitif düşüncelere sahip olması ve motivasyonunu yüksek tutması bir zorunluluk haline gelmiştir. Şu anda yaşadığımız dönemde, ekonomik belirsizlikler ve işsizlik gibi problemlerle karşı karşıya olabiliyoruz. Bu nedenle iş yerinde huzuru yakalayabilmek, çalışma hayatında başarıyı yakalamak ve işimizi severek yapabilmek için pozitif düşünme ve motivasyon kritik bir öneme sahiptir.

Heather Corcoran’ın tavsiyesi üzerine, yerinde saymak yerine daha fazlasını istemek ve sahip olduğumuz potansiyeli gerçekleştirebilmek adına motivasyonun ve pozitif düşüncenin çok önemli olduğu görülmektedir. Unutmamak gerekiyor ki; pozitif düşüncelere sahip olmak ve kendimizi geliştirmek için motivasyon kazanmak, sadece iş yaşamında değil, aynı zamanda kişisel yaşamımızda da bizi daha mutlu ve başarılı kılacaktır.

Yine aynı şekilde, Kendi tempomuzu belirleyip, önceliklerimizi doğru bir şekilde belirlememiz ve ideallerimize uygun bir şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Klinik Psikolog Patrick Amar'ın önerdiği gibi, kendimize ve yeteneklerimize olan inancımızı yitirmemeliyiz. İşteki sorumluluklarımızın ve hedeflerimizin, bizi geliştireceğine ve güçlendireceğine olan inancımızı asla yitirmemeliyiz.

Sonuç olarak, iş yaşamında ve kişisel gelişim süreçlerinde pozitif düşünmenin ve motivasyonun öneminin, başarıyı yakalamak ve iş hayatında mutluluğu bulabilmek için kritik bir rol oynadığı rahatlıkla söylenebilir. Kendimize ve yeteneklerimize olan inancımızı, motivasyonumuzu ve pozitif düşüncelerimizi yüksek tutarak, iş hayatındaki ve kişisel yaşamımızdaki başarıları yakalamak ve daha mutlu bir yaşam sürdürmek fazlasıyla mümkündür.

İş ilişkilerinde etkili iletişim becerileri geliştirmek ve olumsuzluklardan kaçınmak için ne tür stratejilere başvurulmalıdır?

İş ilişkilerinde etkili iletişim becerilerinin geliştirilmesi ve olumsuzluklardan kaçınmak için çeşitli stratejilere başvurulmalıdır. Öncelikle, iş hayatında başarılı olmak için yöneticinin, işin gerektirdiği teknik yeteneklerden çok, iyi bir iletişimci ve lider olması gerekmektedir. Yönetici Koçu Heather Corcoran'ın de belirttiği gibi, özellikle motivasyon kaybı yaşandığında, pozisyon değişikliği yerine, yapmak istediğimiz ve daha yatkın olduğumuz konuları belirlemek, bu konuları geliştirmeyi hedeflemek önemlidir.

Bu sürecin bir parçası olarak, işyerinde kendi bakış açınızı ve rolünüzü genişletmek ve lider gibi iletişim kurmak önemli bir stratejidir. Örneğin Bonnie Marcus'un önerisi; yöneticimizin bakış açısından konuşup, ekibe değer katacak neler yapabileceğimizi sormaktır. Ayrıca, patrona gerekli durumlarda 'hayır' diyebilmek ve iş ve görevlerimizi zamanında ve kaliteli bir şekilde tamamlama baskısını ayırmak gerekmektedir. Baskıya dayanıklı olabilmek için, kendi kendimize uyguladığımız veya başkalarından aldığımız baskıyı azaltmamız gerekmektedir.

Son olarak, işyerindeki olumsuz düşünceler üzerinde çalışmalıyız. Sistematik olarak gelen negatif çıkarımlardan kaçınıp, pozitif düşünme yeteneğimizi geliştirmeliyiz. Kliniği Psikolog Patrick Amar'ın ifadesiyle; sürekli yüzde yüz verimli olamayız ve hatalar yapabiliriz, ancak bu durumu kabullenip hatalarımızdan ders çıkarmak ve bu süreci olumlu bir deneyim haline getirmek bizim elindedir. Üç ana başlıkta ele alınan bu stratejiler, etkili iletişim becerilerini geliştirmek ve olumsuzluklardan kaçınmak için iyi bir rehber olabilir.