Ekonomi ve finans dünyası her zaman ilgimi çekmiştir. Hatta üniversitede ekonomi dersleri aldığımda, bu derslerin genellikle sayılar ve formüller üzerinden yürüdüğünü görmüştüm. Ancak bir şeyin eksik olduğunu hissettim: İnsan faktörü. O dönemde, yatırım yaparken neden belirli bir hisseyi seçtiğimi veya neden risk almadığımı anlamakta zorlanıyordum. İşte bu noktada davranışsal finansla tanıştım. Almanca öğrenmeye başladığımda ise bu konu çok daha derin ve ilgi çekici bir hâl aldı. Çünkü Almanca finans terimleri, bir yatırımcının zihniyetine dair çok şey anlatıyordu.
Almanca konuşulan ülkelerde finansal karar verme süreci, sadece sayılarla değil, kültürel ve dilsel unsurlarla da şekillenir. O günlerde, küçük bir miktar birikimimle yatırım yapmaya başladım. İlk büyük kararımı verdiğimde “Überlegen” (düşünmek) kelimesinin ne kadar önemli olduğunu anladım. İki hafta boyunca karar vermek için düşünmüş ve sonunda bir adım atmıştım. Bu yazıda, kendi deneyimlerimle Almanca davranışsal finansın nüanslarını, bu süreçte yaşadıklarımı ve öğrenimlerimi paylaşacağım. Umarım, bu içgörüler, sizin de finansal yolculuğunuzda ışık tutar.
Ekonomik Karar Almada Davranışsal Yaklaşımlar
Alman Finans Dünyasında Davranışsal Eğilimlerin Yeri
Almanya’ya ilk seyahatim sırasında Berlin’de bir finans seminerine katıldım. Orada tanıştığım yatırımcılar, disiplinli ve sistematik yaklaşımlarıyla dikkatimi çekti. Her yatırım kararı öncesinde titizlikle “überlegen” ettiklerini, yani enine boyuna düşündüklerini fark ettim. Ancak işin ilginç yanı, bu kadar disiplinli bir yaklaşım sergileseler de, birçoğu “impulsiv” davranışlar gösteriyordu. Ani piyasa hareketlerine kapılarak yatırım yaptıklarını itiraf ettiler.
Bir akşam, otelde kaldığım odada geçmiş yatırımlarımı gözden geçirirken, ben de aynı hatayı yaptığımı fark ettim. Bazen ani bir yükseliş haberiyle aceleci davranmış ve “impulsiv” bir şekilde yatırım yapmıştım. Bu noktada anladım ki, Almanca konuşulan finans dünyası ne kadar disiplinli olursa olsun, insan doğasının zayıflıkları her yerde aynıydı. Yatırım yaparken dengeyi bulmak, her yatırımcının ana hedefi olmalı.
Gözden Kaçan Davranışsal Dürtüler ve Sonuçları
Bir diğer dikkat çeken unsur, “Verankerung” yani çapa etkisi. Bu, insanın ilk öğrendiği bilgiye aşırı derecede bağlı kalması anlamına geliyor. Örneğin, bir arkadaşım bana Volkswagen hisselerinin her zaman iyi bir yatırım olduğunu söylediğinde, ben de bu fikre saplanıp kalmıştım. Oysaki zamanla bu hissenin de düşüş yaşayabileceğini görememiştim.
O dönemdeki yatırım kararlarımın sonuçları bana büyük bir ders verdi. İlk edindiğimiz bilgilerle hareket ettiğimizde, yeniliklere ve değişimlere kapalı kalıyoruz. Aslında, bu ders sadece finans için değil, hayatın her alanı için geçerli. Değişime açık olmak, bizi her zaman bir adım öne taşıyor. Almanca yatırımcıların da bu yanılgıya düşmesi beni şaşırtmadı, çünkü insan doğasının bu eğilimi evrensel.
Finansal Kararlarda Sürpriz ve Patlayıcılık Unsurları
Beklenmedik Durumlarla Başa Çıkabilme Yetisi
Bir başka dönüm noktası, “Schwarzer Schwan” (Kara Kuğu) teorisiyle tanışmam oldu. Bu terimi duyduğumda finansal krizlerin ne kadar öngörülemez olabileceğini anladım. Örneğin, 2008 finansal krizinde, birçok yatırımcı, böyle bir durumun mümkün olamayacağını düşünmüştü. Ben de o dönemlerde birkaç yatırım yapmıştım ve beklenmedik bir darbe aldım.
O günlerde yaşadığım stresi hâlâ unutamam. Yatırımlarımın hızla değer kaybettiğini görmek tam anlamıyla bir kabustu. Neyse ki, daha önce “Stresstest” (stres testi) hakkında bilgi sahibi olmuştum ve bu, beni kriz karşısında biraz olsun hazırlıklı kıldı. Belki tüm birikimimi kaybetmedim, ancak bu deneyim bana beklenmedik olaylar karşısında her zaman bir “B Planı” olmasının ne kadar önemli olduğunu öğretti.
Risk Algısının Değişim Dinamikleri
Bir Alman yatırımcı arkadaşımla yaptığım bir sohbette, “Heimatmarkt” (ev piyasası) kavramının ne kadar güçlü olduğunu öğrendim. Almanya’da insanlar, kendi ülkelerindeki şirketlere yatırım yapmayı tercih ederler ve bu onların güvenli bölgesidir. Ancak bu güven, çoğu zaman onların fırsatları kaçırmalarına neden olur. Ben de uzun bir süre boyunca sadece Türkiye’deki şirketlere yatırım yaparak risk almaktan kaçındım. Fakat zamanla anladım ki, “Streuung” (çeşitlendirme) bir yatırımcının en iyi dostu.
Bir yatırımın ne kadar güvenli görünse de, tek bir alana odaklanmak büyük bir hata. Bu, bana sadece finansal anlamda değil, hayatın her alanında çeşitliliğin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bir süre sonra farklı ülkelere ve sektörlere yatırım yaparak riskimi dağıtmaya başladım. Bu, bana sadece kazanç getirmedi, aynı zamanda farklı kültürleri ve piyasaları anlama fırsatı verdi.
Akademik Yaklaşımlar ve Pratik Uygulamalar
Araştırma ve Teori İle Pratik Arasındaki Köprü
Almanya’da bir ekonomi seminerine katıldığımda, Joseph Schumpeter’in “kreativer Zerstörung” (yaratıcı yıkım) teorisiyle tanıştım. Bu teori, yeniliklerin eskiyi yok ettiğini ve ekonomiyi dönüştürdüğünü savunur. İlk başta bana biraz acımasızca geldi, ancak zamanla anladım ki, bu yaklaşım ekonomik büyümenin ve gelişmenin temelidir.
Bir gün, eski bir iş fikrim üzerinde çalışırken, bunun artık geçerli olmadığını fark ettim. Daha önce yaptığım iş, yeni bir teknoloji tarafından yerinden edilmişti. Bu, bana Schumpeter’in teorisinin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. O an anladım ki, inovasyonun gerisinde kalmak yerine, onu kucaklamak gerekiyor. Yani her zaman yenilikçi düşünmeli ve değişime açık olmalıyız.
İyi Bir Finansal Karar Vermenin Unsurları
Almanya’da finansal eğitim konusunda oldukça disiplinli bir yaklaşımla karşılaştım. Bir arkadaşımın önerisiyle “Finanzbildung” (finansal eğitim) kursuna katıldım. Orada öğrendiğim “Diversifikation” (çeşitlendirme) ve “Kapitalerhalt” (sermayenin korunması) prensipleri, yatırım yaparken ne kadar önemli olduğunu anlamamı sağladı.
Bana sorarsanız, bu kursa katılmasaydım, finansal geleceğimi sağlam bir temele oturtmam mümkün olmayacaktı. O günlerde bir hisse senedine tüm birikimimi yatırmayı düşünürken, aldığım dersler sayesinde bu büyük hatadan döndüm. Bu kurs, sadece sayılarla değil, insan psikolojisi ve davranışlarıyla ilgili de birçok şey öğretti. Bu sayede finansal anlamda daha özgüvenli ve bilgili oldum.
Ökonomische Rationalität
Ekonomik Rasyonalite
Örnek Diyalog: Ein Unternehmer muss immer die ökonomische Rationalität seiner Entscheidungen bedenken, um langfristig erfolgreich zu sein.
Türkçe: Bir girişimci, uzun vadeli başarı için kararlarının ekonomik rasyonelliğini her zaman göz önünde bulundurmalıdır.
Heuristiken und Verzerrungen
Evrimsel ve Yanılgılar
Örnek Diyalog: Beim Treffen der Kognitionspsychologen ging es intensiv um das Thema Heuristiken und Verzerrungen, die unsere Entscheidungsfindung beeinflussen.
Türkçe: Kognitif psikologların toplantısında, karar verme sürecimizi etkileyen sezgiler ve yanlılıklar yoğun bir şekilde ele alındı.
Verlustaversion
Kayıp Kavramı
Örnek Diyalog: Die Verlustaversion ist einer der Gründe, warum Anleger oft zögern, notwendige Anpassungen in ihrem Portfolio vorzunehmen, selbst wenn die Beweise klar für eine Veränderung sprechen.
Türkçe: Kayıp korkusu, yatırımcıların portföylerinde gerekli değişiklikleri yapmakta tereddüt etmelerinin sebeplerinden biridir, hatta kanıtlar bir değişiklik yapılması gerektiğini açıkça gösterse bile.
Risikowahrnehmung
Risikoalgılama
Örnek Diyalog: Unsere Risikowahrnehmung unterscheidet sich grundlegend; was für dich ein klares No-Go ist, sehe ich als eine spannende Herausforderung.
Türkçe: Risikoyu algılama biçimimiz temelde farklılık gösteriyor; senin için açıkça olmazsa olmaz bir durum olan bir şeyi, ben heyecan verici bir meydan okuma olarak görüyorum.
Der Sunk-Cost-Effekt
Sunk Cost Etkisi
Örnek Diyalog: Der Sunk-Cost-Effekt führt oft dazu, dass Unternehmen weiter in gescheiterte Projekte investieren, obwohl es rationaler wäre, sie aufzugeben.
Türkçe: Sunk-cost etkisi, şirketlerin çoğu zaman başarısız projelere yatırım yapmayı sürdürmelerine sebep olur, bu durum projeleri terk etmenin daha rasyonel olacağı halde gerçekleşir.
Der Besitztumseffekt
Mülkiyet etkisi.
Örnek Diyalog: Im Marketing nutzen wir den Der Besitztumseffekt, um Kunden dazu zu bringen, Produkte höher zu bewerten, sobald sie diese in Besitz genommen haben.
Türkçe: Pazarlamada, müşterilerin bir ürünü sahiplendikleri anda onu daha yüksek değerlendirmelerini sağlamak için mülkiyet etkisini kullanırız.
Die Illusion der Kontrolle
Kontrol Yanılsaması
Örnek Diyalog: Während der Diskussion über freien Willen murmelte sie nachdenklich: Die Illusion der Kontrolle ist oft stärker als wir zugeben wollen.
Türkçe: Özgür irade üzerine tartışılırken o, düşünceli bir şekilde mırıldandı: Kontrol yanılsaması, genellikle itiraf etmek istediğimizden daha güçlüdür.
Mental Accounting
Zihinsel Muhasebe
Örnek Diyalog: Karen mentioned that our tendency for mental accounting affects how we perceive the value of money, depending on its origin or intended use.
Türkçe: Karen, zihinsel muhasebe eğilimimizin, paraya olan algımızı, onun kaynağına veya amaçlanan kullanımına bağlı olarak nasıl etkilediğinden bahsetti.
Übermäßiges Selbstvertrauen
Aşırı özgüven
Örnek Diyalog: Übermäßiges Selbstvertrauen hat ihn dazu gebracht, die Risiken zu unterschätzen und übereilte Entscheidungen zu treffen.
Türkçe: Aşırı özgüven, onu riskleri hafife almasına ve acele kararlar almasına sevk etti.
Repräsentativitätsheuristik
---
Temsil Heuristiği
Örnek Diyalog: Die Repräsentativitätsheuristik führt oft dazu, dass wir voreilige Schlüsse ziehen, basierend auf Stereotypen, statt individuelle Beweise zu betrachten.
Türkçe: Temsiliyet heuristiği, bireysel kanıtları göz önünde bulundurmak yerine, sıklıkla stereotiplere dayanarak aceleci sonuçlar çıkarmamıza neden olur.
Verfügbarkeitsheuristik
Erişilebilirlik Heuristiği
Örnek Diyalog: Die Verfügbarkeitsheuristik lässt uns oft annehmen, dass häufig erwähnte Risiken wahrscheinlicher sind als weniger präsente.
Türkçe: Erişilebilirlik sezgisel yargısı, sıkça anılan risklerin daha az gündemde olan risklerden daha olası olduğunu varsaymamıza sıklıkla neden olur.
Ankerheuristik
Çıpa etkisi
Örnek Diyalog: Beim schnellen Schätzen von Wahrscheinlichkeiten scheinen wir uns oft auf die Ankerheuristik zu verlassen.
Türkçe: Olasılıkları hızlı bir şekilde tahmin ederken, genellikle anker heuristiğine başvurduğumuz görünüyor.
Bestätigungsverzerrung
Doğrulama Yanlılığı
Örnek Diyalog: Der Politiker hat Beweise präsentiert, die seine Ansicht unterstützen, aber ich glaube, das ist nur Bestätigungsverzerrung und er ignoriert gegenteilige Fakten.
Türkçe: Politikacı, görüşünü destekleyen kanıtlar sundu ancak bence bu sadece doğrulama yanlılığı ve o, aksini gösteren gerçekleri görmezden geliyor.
Overconfidence-Effekt
Aşırı Güven Etkisi
Örnek Diyalog: As they discussed their previous investments, Jake mentioned the Overconfidence-Effekt, explaining how it often leads people to overestimate their knowledge and take greater risks.
Türkçe: Önceki yatırımlarını tartışırken Jake, Aşırı Güven Etkisi'nden bahsetti ve bunun çoğu zaman insanları kendi bilgilerini fazla değerlendirmeye ve daha büyük riskler almaya ittiğini açıkladı.
Hindsight-Bias
Arkaik Biliş Yanılgısı
Örnek Diyalog: Given our hindsight bias, it's easy to think we could have avoided that mistake, but we simply didn't have the information back then.
Türkçe: Aklımızda olayların nasıl gerçekleştiğini bilebileceğimiz yanılsaması olduğu için, o hatayı önleyebileceğimizi düşünmek kolay; ancak o zamanlar elimizde yeterli bilgi yoktu.
Prospect-Theorie
Olasılık Teorisi
Örnek Diyalog: Alice was explaining to Bob how Prospect Theory describes the way people choose between probabilistic alternatives that involve risk, emphasizing that the potential for losses is generally more impactful on decision making than the equivalent gains.
Türkçe: Alice, Prospekt Teorisi'nin, risk içeren olasılıksal alternatifler arasında insanların nasıl seçim yapacağını açıklıyor ve kayıpların potansiyelinin, eşdeğer kazançlardan genel olarak karar verme sürecinde daha fazla etkili olduğunu vurguluyordu.
Status-quo-Verzerrung
Durum-quo Biasesi
Örnek Diyalog: Die Entscheidungsträger zeigten eine deutliche Status-quo-Verzerrung, indem sie an überholten Politiken festhielten, anstatt innovative Lösungen zu wagen.
Türkçe: Karar vericiler, yenilikçi çözümler denemek yerine modası geçmiş politikalara sarılarak belirgin bir statüko yanlılığı sergilediler.
Framing-Effekt
Çerçeveleme Etkisi
Örnek Diyalog: Beim Investieren solltest du vorsichtig sein und den Framing-Effekt nicht unterschätzen, denn er kann deine Entscheidungen unbewusst beeinflussen.
Türkçe: Yatırım yaparken dikkatli olmalı ve Framing Etkisi'ni küçümsememelisin, çünkü bu etki farkında olmadan kararlarını etkileyebilir.
Der Gambler's-Fallacy
Kumarbaz Yanılgısı
Örnek Diyalog: Ich habe gehört, dass er wieder sein ganzes Geld beim Roulette verloren hat, ein klassisches Beispiel der Gambler's-Fallacy.
Türkçe: Onun yine tüm parasını rulette kaybettiğini duydum, tipik bir kumarbaz yanılgısı örneği.
Herdenverhalten
Sürü davranışı
Örnek Diyalog: In der Börse kann Herdenverhalten zu plötzlichen Marktschwankungen führen, wenn alle Anleger gleichzeitig zu kaufen oder zu verkaufen versuchen.
Türkçe: Borsada, yatırımcıların hepsi aynı anda alım ya da satım yapmaya çalıştıklarında, sürü davranışı ani piyasa dalgalanmalarına neden olabilir.
Marktstimmung
Piyasa duyarlılığı
Örnek Diyalog: Die Marktstimmung spiegelt sich oft in den täglichen Aktienkursbewegungen wider und ist ein wichtiger Indikator für die Börsenpsychologie.
Türkçe: Piyasa duyarlılığı genellikle günlük hisse senedi fiyat hareketlerinde yansıtılır ve borsa psikolojisi için önemli bir göstergedir.
Spekulative Blasen
Spekülatif Balonlar
Örnek Diyalog: Viele Investoren sind besorgt, dass die rapide Preissteigerung am Immobilienmarkt zu einer der gefürchteten spekulativen Blasen führen könnte, die irgendwann platzen wird.
Türkçe: Birçok yatırımcı, emlak piyasasındaki hızlı fiyat artışının, eninde sonunda patlayabilecek korkulan spekülatif balonlardan birine yol açabileceğinden endişe duymaktadır.
Der Equity-Premium-Puzzle
Equity-Premium-Puzzle Eşitlik Primi Bulmacası)
Örnek Diyalog: Der Equity-Premium-Puzzle bleibt eine Herausforderung für Anleger, die versuchen, die optimale Balance zwischen Aktien und Anleihen zu finden.
Türkçe: Ekonomi teorisinde, hisse senetleri ve tahviller arasındaki beklenen getiri farklılığını açıklamaya çalışan bir problem olan equity premium puzzle yatırımcılar için, hisse senetleri ve tahviller arasındaki optimum dengeyi bulmaya çalışırken devam eden bir meydan okuma olmaya devam ediyor.
Dispositionseffekt
Yatırımcıların kazanan hisse senetlerini erken satıp, zarar eden hisse senetlerini elinde tutmaya devam etme eğilimi.
Örnek Diyalog: Anja mentioned to her financial advisor, I'm trying to avoid the dispositionseffekt by not selling my winning stocks too early and holding onto the losers for too long.
Türkçe: Anja finansal danışmanına, Kazanan hisselerimi çok erken satmamak ve kaybedenlere uzun süre tutunarak oluşabilecek devir etkisinden kaçınmaya çalışıyorum. dedi.
Endowment-Effekt
Endowment Etkisi
Örnek Diyalog: Beim letzten Garageverkauf bemerkte ich, wie schwer es mir fiel, meine alten Comics zu verkaufen, ein klares Beispiel für den Endowment-Effekt, denn ihr wahrer Wert ist sicherlich geringer als der, den ich ihnen zuschreibe.
Türkçe: Son garaj satışında, eski çizgi romanlarımı satarken ne kadar zorlandığımı fark ettim; bu, mülkiyet etkisine açık bir örnek, çünkü onların gerçek değeri kesinlikle bana göre biçtiğim değerden daha düşük.
Home Bias
Yurt İçi Yanlılığı
Örnek Diyalog: While discussing investment strategies, Sarah mentioned that her portfolio was suffering from home bias, as most of her stocks were locally based companies.
Türkçe: Yatırım stratejilerini tartışırken, Sarah portföyünün çoğunlukla yerel şirketlerden oluşan hisse senetleri nedeniyle yerelcilik yanlılığından zarar gördüğünü belirtti.
Regret Aversion
Pişmanlık Kaçınma
Örnek Diyalog: I've noticed that your investment decisions are often influenced by regret aversion, making you too cautious and potentially missing out on robust opportunities.
Türkçe: Fark ettim ki yatırım kararlarınız sık sık pişmanlık kaçınmacılığı tarafından etkileniyor, bu da sizi fazlasıyla tedbirli yapıyor ve potansiyel olarak güçlü fırsatları kaçırmanıza neden oluyor.
Nähe zu Geld
Para ile yakınlık
Örnek Diyalog: Manchmal denke ich, dass die Menschen mit der größten Nähe zu Geld oft die sind, die dessen Wert am wenigsten schätzen.
Türkçe: Bazen, en çok paraya yakınlığı olan insanların, değerini en az takdir edenler olduğunu düşünüyorum.
Mentaler Buchhaltungseffekt
Zihinsel Muhasebe Etkisi
Örnek Diyalog: Am Stammtisch diskutierten sie über die Tendenz, Geld je nach dessen Ursprung anders auszugeben, ein klassisches Beispiel für den Mentaler Buchhaltungseffekt.
Türkçe: Düzenli toplanılan masada, parayı kaynağına bağlı olarak farklı şekillerde harcama eğilimini tartışıyorlardı, bu da tipik bir Zihinsel Muhasebe etkisi örneğiydi.
Affekt-Heuristik
Duygu Temelli Önkabul
Örnek Diyalog: Beim Investieren ist es wichtig, die Affekt-Heuristik zu erkennen, denn emotionale Reaktionen können unsere Entscheidungen verzerren und zu schlechten Finanzentscheidungen führen.
Türkçe: Yatırım yaparken, affekt heuristiğini tanımak önemlidir, çünkü duygusal tepkiler kararlarımızı saptırabilir ve kötü finansal kararlara yol açabilir.
Wunschdenken
Dilekçe düşünce
Örnek Diyalog: Manchmal frage ich mich, ob unsere Pläne für das ökologische Wohnprojekt nicht bloß pures Wunschdenken sind.
Türkçe: Bazen, ekolojik yaşam projesi için yaptığımız planların sadece hayal ürünü olup olmadığını düşünüyorum.
Sozialer Beweis
Sosyal Kanıt
Örnek Diyalog: Als ich ihr von dem neuen Restaurant erzählte, war sie skeptisch, aber nachdem ich ihr die vielen positiven Bewertungen als Sozialen Beweis zeigte, stimmte sie sofort zu, es auszuprobieren.
Türkçe: Yeni restoran hakkında ona bahsettiğimde şüpheciydi, ama ona sosyal kanıt olarak birçok olumlu değerlendirmeyi gösterdiğimde, hemen denemeyi kabul etti.
Unterschätzung der Langzeitrisiken
Uzun vadeli risklerin hafife alınması
Örnek Diyalog: Die Unterschätzung der Langzeitrisiken könnte uns teuer zu stehen kommen, wenn wir nicht sofort Maßnahmen ergreifen.
Türkçe: Uzun vadeli risklerin küçümsemesi, hemen önlemler almazsak bize pahalıya mal olabilir.
Hypothetische Werte
Varsayımsal Değerler
Örnek Diyalog: Beim Vergleich unserer Prognosemodelle sollten wir uns nicht nur auf hypothetische Werte verlassen, sondern auch reale Daten einbeziehen.
Türkçe: Tahmin modellerimizi karşılaştırırken, sadece hipotetik değerlere güvenmemeli, aynı zamanda gerçek verileri de dikkate almalıyız.
Exzessive Diversifikation
Aşırı Çeşitlendirme
Örnek Diyalog: Herr Müller warnte vor dem Risiko einer exzessiven Diversifikation, die zu einer Verdünnung der potenziellen Renditen führen könnte.
Türkçe: Bay Müller, aşırı çeşitlendirmenin potansiyel getirilerin sulandırılmasına yol açabilecek riskleri konusunda uyarıda bulundu.
Entscheidungsparalyse
Karar verme felci.
Örnek Diyalog: Trotz der vielen Optionen sollten wir uns bemühen, Entscheidungsparalyse zu vermeiden und eine kluge Wahl für das Projekt zu treffen.
Türkçe: Çok sayıda seçenek olmasına rağmen, karar almada yaşanabilecek felci önlemeye çalışmalı ve projemiz için akıllıca bir seçim yapmalıyız.
Kognitive Dissonanz
Bilişsel Uyumsuzluk
Örnek Diyalog: Beim Anblick der vielen ungesunden Lebensmittel in meinem Wagen trotz der Neujahrsvorsätze, spürte ich eine starke kognitive Dissonanz.
Türkçe: Yeni yıl kararlarıma rağmen alışveriş arabamda yer alan pek çok sağlıksız besini görünce, güçlü bir bilişsel uyumsuzluk hissettim.
Überoptimismus
Aşırı iyimserlik
Örnek Diyalog: Marie warnte ihren Bruder vor seinem Überoptimismus, der sie in der Vergangenheit schon oft in Schwierigkeiten gebracht hatte.
Türkçe: Marie, geçmişte sık sık başlarını belaya sokan aşırı iyimserliği konusunda kardeşini uyardı.
Selektive Wahrnehmung
Seçici Algı
Örnek Diyalog: Unsere Diskussion zeigt, wie sehr Selektive Wahrnehmung unsere Sicht auf die Welt prägt und uns oft nur das sehen lässt, was wir sehen wollen.
Türkçe: Tartışmamız, seçici algının dünya görüşümüzü nasıl şekillendirdiğini ve bize genellikle sadece görmek istediklerimizi gösterdiğini açıkça ortaya koyuyor.
Zinsillusion
Faiz Yanılsaması
Örnek Diyalog: Die Investoren diskutierten über die Gefahr der Zinsillusion, bei der Anleger durch nominal gleichbleibende Zinserträge getäuscht werden, ohne die Inflation zu berücksichtigen.
Türkçe: Yatırımcılar, yatırımcıların nominal olarak sabit kalan faiz gelirleri tarafından aldatıldığı ve enflasyonu dikkate almadıkları faiz yanılsaması riskini tartıştılar.
Gegenwartsbias
Gegenwartsbias'ın Türkçe karşılığı şimdiki zaman yanlılığı veya zamansal yakınlık yanılgısı olabilir.
Örnek Diyalog: Our investment decisions should be carefully considered, so we don't fall prey to a Gegenwartsbias that might favor short-term gains over long-term stability.
Türkçe: Yatırım kararlarımızı dikkatlice gözden geçirmeliyiz ki, kısa vadeli kazançları uzun vadeli istikrarın önüne geçirebilecek bir Gegenwartsbias'ın kurbanı olmayalım.
Overtrading
Aşırı Ticaret
Örnek Diyalog: Many small businesses fall into the trap of overtrading and end up with cash flow problems when they can't meet the demand they've generated.
Türkçe: Birçok küçük işletme, oluşturdukları talebi karşılayamadıklarında nakit akışı problemleriyle karşılaşacak şekilde aşırı ticarete kapılarak tuzağa düşer.
Der Münzwurf-Effekt
Madeni Para Atma Etkisi
Örnek Diyalog: Nach langem Hin und Her haben wir uns schließlich aufgrund des Der Münzwurf-Effekts für das italienische Restaurant entschieden.
Türkçe: Uzun bir kararsızlık sonrasında Münzwurf-Effekti Para Atışı Etkisi) nedeniyle sonunda İtalyan restoranında karar kıldık.
Pfadabhängigkeit
Yol Bağımlılığı
Örnek Diyalog: Die Entscheidungsträger in der Firma sind sich der Pfadabhängigkeit bewusst, die es schwierig macht, von den bisherigen Prozessen abzuweichen.
Türkçe: Şirketteki karar vericiler, daha önceki süreçlerden sapmayı zorlaştıran yolu bağımlılığının farkındalar.
Zeitinkonsistente Präferenzen
Zaman tutarlı tercihler
Örnek Diyalog: Die Theorie der zeitinkonsistenten Präferenzen hilft zu erklären, warum Menschen oft Entscheidungen treffen, die ihren langfristigen Zielen widersprechen.
Türkçe: Zaman uyumsuz tercihler teorisi, insanların neden sık sık uzun vadeli hedeflerine ters düşen kararlar aldıklarını açıklamaya yardımcı olur.
Wertfunktion
Değer fonksiyonu
Örnek Diyalog: Beim Entwerfen des Entscheidungsmodells müssen wir sicherstellen, dass die Wertfunktion die Präferenzen des Entscheidungsträgers korrekt widerspiegelt.
Türkçe: Karar modelini tasarlarken, değer fonksiyonunun karar vericinin tercihlerini doğru bir şekilde yansıttığından emin olmalıyız.
Ambiguitätsvermeidung
Ambiguitätsvermeidung'un Türkçe karşılığı Belirsizliği Önleme veya Belirsizlikten Kaçınma olabilir.
Örnek Diyalog: In our technical documentation, we must focus on Ambiguitätsvermeidung to ensure that users clearly understand each step of the process.
Türkçe: Teknik dokümantasyonumuzda, kullanıcıların sürecin her adımını net bir şekilde anlamalarını sağlamak için belirsizliği önleme üzerinde odaklanmalıyız.
Adaptive Markt Hypothese
Adaptif Piyasa Hipotezi
Örnek Diyalog: Sophie pondered aloud during the seminar, wondering if the Adaptive Market Hypothesis could better account for the unpredictable nature of stock prices compared to the Efficient Market Hypothesis.
Türkçe: Seminer sırasında Sophie, Adaptive Market Hypothesis'in Uyarlamalı Piyasa Hipotezi) hisse senedi fiyatlarının tahmin edilemez doğasını, Efficient Market Hypothesis'e Etkin Piyasa Hipotezi) kıyasla daha iyi açıklayıp açıklayamayacağını yüksek sesle düşündü.
Effizienzmarkt-Hypothese
Verimli Piyasa Hipotezi
Örnek Diyalog: Die Effizienzmarkt-Hypothese postuliert, dass alle verfügbaren Informationen bereits im aktuellen Kurs der Aktien eingepreist sind, was effektives Markt-Timing praktisch unmöglich macht.
Türkçe: Etkin Piyasa Hipotezi, tüm mevcut bilgilerin zaten mevcut hisse senedi fiyatlarına dahil edildiğini öne sürer; bu da etkili piyasa zamanlamasını pratik olarak imkansız kılar.
Myopic Loss Aversion
Miyopik Kayıp Korkusu
Örnek Diyalog: While discussing investment strategies, Tom cautioned, We must avoid myopic loss aversion; short-term fluctuations should not derail our long-term goals.
Türkçe: Yatırım stratejilerini tartışırken Tom şu uyarıda bulundu: Dar görüşlü kayıp kaçınımından sakınmalıyız; kısa vadeli dalgalanmalar uzun vadeli hedeflerimizi raydan çıkarmamalı.