Minimalizm, Fransızca bir sözcük olan “minimum” kelimesinin türetilmesiyle ortaya çıkmıştır. 1960’lı yıllarda ilk olarak görsel sanatlarda Kazemir Maleviç’in yaptığı bir tablo ile başlayan bu akım daha sonra müzikte devam etmiş ve sanattan hayatın her alanına adapte edilmiştir. Minimalizm Türkçede sadeleşmek olarak karşılık bulur. Bu sadeleşme niceliktedir. Nicelikteki sadeleşme ile niteliği ön plana çıkarma hedeflenir. Örneğin yaşam alanlarının dekorasyonlarında bu ayrımı çok daha iyi görebiliriz. Etrafı birçok farklı rengârenk objeyle doldurmak hem göz yorucu bir karmaşaya sebep olabiliyor, hem hiçbirinin güzelliği fark edilmez oluyor hem de onca eşyayı temizlemek bakımını yapmak ciddi anlamda sorun olabiliyor.
Bunun yerine gerekli noktalarda kullanılan daha az renk ve bir iki obje hem amacına hizmet edip dekoratif hoş bir görüntü sağlıyor hem de angarya işlerden bizi kurtarıyor. Dolayısıyla sadeleşmenin yanında işlevsellik de minimalizm içerisinde yer alır. O halde minimalizm nedir dediğimizde fazlalıkları bir kenara bırakarak öz olanı ortaya çıkarmak için yapılan sadeleştirme olarak anlamalıyız.
Minimalizm halen gelişmekte olan bir kavram. Belirli kuralları olmasına rağmen ve çok keskin sınırları yok. Sınırlarının olmaması da herkesin kendine göre şekillendirebileceği, istediği zaman istediği kadar uygulayabileceği ve yavaş yavaş yumuşak bir geçiş yapabileceği bir yaşam tarzı. Bir yaşam felsefesi olarak insanın kişisel gelişimine, ruhuna, fiziki yaşam koşullarına kattığı dinginlik ve değer açısından önemli ve benimsenebilir bir kavram.
Minimalist ise bu akımı hayatına fiziki yaşam alanından giyim kuşamına, sosyal yaşantısından iç dünyasına kadar yansıtan ve hayatı minimalist bir düzen içerisinde yaşayan kişiye denir. Ayrıca minimalist kelimesi sadece kişileri ifade etmek için de kullanılmaz. Minimalist yaşam, minimalist evler, minimalist dekorasyon, minimalist ürünler gibi minimalizm akımına göre şekillenen her şeyin başında niteleyici bir sıfat olarak da kullanılır.
Minimalist Olmanın Kuralları
En kolayı somut şeylerden başlamaktır. Yaşam alanınızda kullanılmayan her şeyden kurtulun. Evinizde herhangi bir eşya, vazo, ayakkabı, giysi vesaire eleyin. Bu durumda onların size aslında ne kadar yük olduğunu ve boşa yer kapladıklarını göreceksiniz. Buradaki atmaktan kasıt, size artık faydası olmayan şeyler bir başkasının işine yarayabilir. Aynı zamanda bir değer yaratmış olursunuz.
Kullanılmayan her şeyi attığınızda bunların ne kadar gereksiz olduğunu görecek ve gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri almak isteyeceksiniz. Örneğin, stiletto ayakkabıların neredeyse her rengini aldınız ama bir kere ya giydiniz ya giymediniz. Giymediğiniz renkteki stiletto ayakkabıların dolabınızda yer kaplamasına gerek yoktur. Tüketim çılgınlığına dur deyin.
Aldığınız her yeni bir eşya, giysi, aksesuara karşılık olarak eskilerden birinden vazgeçin. Yani bu durum aslında minimalizmde gelen bir şeyin aynı zamanda gitmesi gereken bir şey olmasıdır. Fakat yeni bir şey almadan önce hangi eşyanızdan kurtulacağınızı düşünün. Belki de almaktan vazgeçeceksiniz.
Kaliteden ödün vermeyin ama miktardan ödün verin! Fiyatı pahalı ancak kalitesiz olan bir şeyi almak kadar saçma bir şey yoktur. Henry Ford, “ Ucuz mal alacak kadar zengin değilim “ diyerek bu konuya harika bir atıf yapmıştır.
Gelelim iç dünyamıza. Zihnimizdeki kalabalıklara. Birçok düşünce yığını zihninizi yorabilir. Görsel olarak üst üste eşya dolu bir oda nasıl ki üstününe geliyor gibi bir hava yaratırsa aynı şey iç dünyanız için de geçerlidir. Düşüncelerinizi gözden geçirmekle zihninizdeki düşünce yığınından uzaklaşmayı deneyebilirsiniz. Kendinizle baş başa kalacağınız kaliteli zamanlar yaratın.
Elimizden düşmeyen o akıllı telefonlardan, sosyal medyadan bir süre uzaklaşmaya ya da olabildiğince sınırlı düzeyde kullanmaya ne dersiniz? Örneğin; otobüste, yolda, ders aralarında, çalışırken verdiğiniz küçük molalarda yanınızdan ayırmadığınız telefonlarınıza biraz mesafe koyabilirsiniz sanırım :) Sizi yoran bağımlılıklardan kurtulun.
Kalabalıklar içinde yalnızlık. Hayatınızda sizi yoran insanlarla da aranıza mesafe koyun. Kaliteli zaman geçirebildiğiniz insanlarla daha sık bir araya gelin.
Mükemmel diye bir şey yoktur. Mükemmele ulaşmaya çalışmak detaylar arasında boğulmak demektir. Hata da yapın, düzeltirsiniz.
Hayatınıza yönelik kararlarda başkalarının ne düşündüğü sizin umurunuzda olmasın. Her kafadan bir ses çıkar ve koca bir gürültü yığınıdır. Siz kendi iç sesinize kulak verin.
Dijital bağımlılıklarınızdan kurtulun.
Dijital Minimalizm Nedir?
Aslında günümüzde minimalist yaklaşımların bu kadar popüler hale gelmesinde en önemli etmenlerden birisi de dijital dünya ile bağımlılıklarımızın artmasıdır diyebiliriz. Teknoloji güzel elbet, hayatımıza getirdiği pek çok kolaylık var. Ama teknolojiyi ve dijital dünyayı hayatımızı kolaylaştırmak için kullanmak çizgisinden çıkıp biraz kölesi olma durumu var. Dijital minimalizm olarak adlandırılan yaşam felsefesini ise ünlü yazar Carl Newport, dijital araçların hayatımız üzerindeki zorlayıcı etkisini sorgulama olayı olarak tanımlıyor. Her şeye çok daha çabuk ulaşabilir olmak hızlı tüketimi ve tatminsizliği de beraberinde getiriyor. Akıllı telefonlarımız ile bir bütün olarak yaşıyoruz. Alışkanlık ötesinde bir bağımlılık gibi. Ama hayat dijital dünyadan ibaret olabilir mi? Kendimizi dijital dünyanın içine hapsedip sonunda da kayboluyoruz. O halde dijital minimalizm nedir dediğimizde ne yapmamız gerekir?
Dijital hayatta sadeleşmeyi yapmak aynı zamanda teknolojiyi de faydalı ve işe yarar amaçlar için kullanmanızı sağlayacaktır. Örneğin sosyal medyada kaç beğenim oldu, kim kime ne dedi, kim ne yaptı diye saatlerce geçirdiğiniz vakti kişisel gelişimle ilgili bir ücretsiz online eğitim alarak değerlendirebilirsiniz. Zaman öldüren ve sizi yoran bir eylemden kurtulup o vakti yine dijital platforma işe yarar hale getirebilirsiniz :) Telefon ve bilgisayarlarınızdaki uygulamalara göz atın ve gereksiz olan, işinize yaramayan ne varsa hepsini kaldırın. Arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde telefonlarınızı bir kenara koyun. Alışveriş sitelerinden sosyal medyadan gelen bildirimleri kapatın. Ne zaman bakmak isteyeceğinizi siz belirleyin. Dijital ortam yokken neler yapıyordunuz. Yeniden en sevdiğiniz ve size iyi geldiğini düşündüğün şeyleri hayatınıza katın.
Minimalist Olmak İnsana Ne Katar?
Şöyle bir ilkokul dönemlerindeki matematik bilgilerimizi tazeleyelim. Kesirlerde kullandığımız sadeleştirme işlemini az çok hatırlarız. Pay ve paydası aynı sayıya bölünerek yapılan sadeleştirme işlemiyle sayılar küçültülür ve böylece işlem çok daha kolay bir hale gelir. Üstelik çıkan sonuç aynıdır. Minimal düşüncede insana tam olarak bunu sağlar. Hayatlarımıza getirdiğimiz sadelik bizi varmak istediğimiz noktaya yormadan çok daha kolay ulaştırır.
Minimalist yaşam ile gerçek ihtiyaçlarınızın farkına varırsınız.
Doyumsuzluk yerini tatmine bırakır.
Gereksiz harcamalardan kurtulmak maddi anlamda yükünüzü hafifletir.
Yaşam alanınızdaki sadelik hem ruhunuza dinginlik katar hem de fazla iş yükünden sizi kurtarır.
Zihninizdeki fazlalıklardan kurtulmak daha huzurlu ve daha sakin olabilmeyi beraberinde getirir.
Anlamsız düşünce kirliliğinden arınmak iç sesinizi duymanızı sağlar. Gerçekten ne istediğinizi bilmek, kişisel gelişim yolculuğunuzda önemli bir adımdır.
Daha mutlu, daha huzurlu ve daha sakin olursunuz.
Zamanınızı çok daha verimli kullanmaya, kaliteli vakit geçirmeye başlarsınız. Hayattan keyif almaya başlarsınız.
Ruhunuzdaki sadeleşme bedeninize de yansır. Çok daha sağlıklı olursunuz.
Sizi durduran, yavaşlatan her şeyden kurtulup çok daha özgür hissedersiniz.
Siz yeter ki minimalizm için bir yerden başlayın. Devamını iç sesiniz size söyleyecektir. Kendinizi takip edin ve minimalist yaşama merhaba deyin :)
