Hayatımız boyunca, kendimizle hep bir yarış içindeyizdir: “Daha iyisini yapmalıyım!” “Yapamamam için hiçbir sebep yok!” “Asla pes etme!” Bunları siz de artırılabilirsiniz.
Peki, sizce insanı geliştiren ve fark edilmesini sağlayan en önemli şey nedir? “Para mı?” Hayır. Bulamadınız mı? Bir yerlerden doğru cevabı alıyor gibiyim: Evet! Doğru cevap “Eğitim”! Şöyle bir düşününce, pek çok sanatçı geldi dünyaya, pek çok bilim insanı ve pek çoğu daha… Mesela Sokrates, Platon, Yunus Emre, Leonardo da Vinci, Mustafa Kemal Atatürk… Bu kişiler kendilerini hiç geliştirmeseydi, bir eğitim ile belli yönlerini geliştirmeselerdi, isimlerini hatırlar mıydık? Bana kalırsa hayır. Yeteneğiniz de olsa, bunu geliştirmeden sanatçı olamazsınız! Yani eğitimsizseniz, yok olmaya mahkûmsunuz!
Çağlar boyunca süregelen bu “eğitim” kavramının anlamını şöyle özetleyebiliriz: “Eğitim, bireyin yaşantıları sonucu davranışlarında değişiklik meydana getiren süreçtir.” Yaklaşık olarak 19. Yüzyıl’a kadar eğitim, bilen bir kişinin öğrencilerine aynı ortamda daha çok sunuş yoluyla aktardığı bilgiler anlamına geliyordu. Ancak ileride teknolojinin ilerlemesi ve Web’in bulunuşuyla eğitimin tanımı değişecekti.
Aristoteles: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.” derken, eğitimin belirli bir zümreye ve yaş grubuna özel olmadığını vurguluyor aslında.
Peki, sizce eğitimin sağlanması için sınıf-öğretmen ve öğrenciler üçlemesi şart mı? Yani eğitimin olmazsa olmazları “sınıf düzeninde formal eğitim” midir, demek istiyorum.
Örgün Eğitim Şart mı?
Bütün insanlara yönelik bir eğitim istiyorsak, bu her yerde sağlanabilir olmalı. Zamanımızın büyük bir çoğunluğunu evde, işte, okulda veya dışarıda geçiriyoruz. Ancak şuan teknoloji bize nerede olursak olalım eğitimimizi sürdürebilme imkânı veriyor. Elbette bunu kitaplarla da sağlayabiliyoruz, ama görsel ve işitsel zekânın ikisine de hitap eden videoların da öğrenmemizde çok etkili olduğu da kanıtlandı. Üstelik formal eğitimimize devam ediyor olsak bile, sınavlara girmeden yaptığımız bireysel ve grup içi çalışmalar, sınavdan alınan puanlara olumlu katkıda bulunuyor. Özellikle gelişmekte olan uzaktan eğitim sistemiyle öğrenci bireysel eğitimini alıyor ve kendini geliştirebiliyor.
Eğitim ile teknolojiyi birleştiren bazı uygulamalara örnekler de verebiliriz, tabii ki. Mesela; “Khan Academy”, “Quizlet”, “Edmodo”, “Google Classroom”, “İstanbul İşletme Enstitüsü”, “Google Scholar”, “Moodle”… Bu ve bunun gibi birçok web adresi, bireysel öğrenmeyi kolaylaştıran ve okulu eve getiren uygulamalar olarak biliniyor. Örneğin teknolojiden yararlanmayı ve klasiğin dışına çıkmayı seven bir öğretmen, öğrencilerine “Google Classroom” sayesinde ödev verebiliyor, sınıfına evde çalışmaları için notlar bırakabiliyor ve onları sadece kendisinin göreceği bir şekilde sınav yapabiliyor. Hatta “Clickers” uygulaması sayesinde sadece 10 saniyede yoklama alarak, eğitime ayrılacak zamanı artırabiliyor! Yeni nesil eğitim sistemi, teknolojiyle buluşarak hayat daha da kolaylaşmış oluyor kısacası.
Gelişen Teknoloji ve Eğitim
Eskiden sınıflara getirilen VCD ve televizyonla ne çok şey yaptığımızı sanıyorduk! Sonra projeksiyon ve perde, akıllı tahtalar ve internet de yavaş yavaş sınıflara girmeye başladı. Şuan akılı tahtayı da eskittik sayılır. Artık cep telefonlarıyla da sınıfta rahatlıkla ders işlenebiliyor.
Her gün gelişen teknoloji bazen insanı korkutmuyor da değil. Bazen ders derste dinlenmiyor ve öğretmen tabir-i caizse bir süs objesi gibi algılanabiliyor. Bu şuan için çok acıklı bir tablo…
Endişelenmeyin hemen; umut vaat eden görseller de var, olmaz mı hiç! Şuanda okullarda çok sık rastladığımız robotik ve kodlama eğitimleriyle öğrenciler hem el becerilerini, hem de zekâ becerilerini kuvvetlendiriyorlar. Nasıl mı? Örneğin grup çalışmasıyla Arduino kullanarak el gırgırı yapmak isteyen 5. Sınıf öğrencilerini düşünelim. Bu öğrenciler işbirlikçi yöntemle bir üretim yapmak için çaba harcayacaklar. Programlama ve kodlama kısmı bitince bunu el birliğiyle şekillendirmeye uğraşacaklar. Çok basit bir örnek olsa bile, bunun bu yaşta öğrenen çocukların gelecekte yapacaklarını bir hayal edin! Sürekli üretim yapmaya çalışan bu öğrenciler, ileride hem el çabukluklarının geliştiğini hem de parlak zekâlarının üretime elverişli olduğunu fark edecekler. Teknolojinin gelişimi ile verilmeye başlanan online eğitimler ise eğitimde yeni bir boyut açtı.
Eğitim isteğimiz ve başarı
Hepimizin her alanda eğitim almak isteyişimizin bir sebebi de, hızla değişen bir dünyada geride kalma korkusudur. İnsan, kendini geliştirerek, içinde yaşadığı topluma ayak uydurmak ister: bazen de toplumun kendisine ayak uydurmasını… Daha dünyaya gelişimizden itibaren fark edilme çabası başlamıştır bile. Tarihe ismini yazmayı başaranlar, kendilerini en azından bir alanda başkalarından daha çok fark ettirenler olmuştur. Mesela Matematik ve Astronomi alanlarında Osmanlı’nın en bilgini sayılan Ali Kuşçu’nun bu devirde yaşasaydı neler yapabileceğini düşünün. Onlar o kadar fırsatla bunu yapabildiyse, sizler daha iyisini neden yapamayasınız? Şu anda eğitimin teknolojiyle her yerde erişilebilir olması, başarıyı da kolaylaştırıyor. Kısacası her yerde eğitim, her zaman eğitim! Eğitim, teknolojinin de sağladığı kolaylıkla “istemek” kadar uzağınızda, ama bir tuş kadar yakınınızda. İsteyin yeter! Sonrası gayretle gelecektir.
Özetle, her gün teknoloji ve eğitim alanındaki yenilikler artmaya devam edecek. Önemli olan, amaç eğitimse, başarı kendiliğinden gelecektir! Vazgeçmeyin ve teknolojinin de sunduğu fırsatlardan her alanda yararlanın! Çünkü siz çok kıymetlisiniz ve size bu dünyanın çok ihtiyacı var….
Yazar: Sena Teper
