Başarı elde etmiş, örnek hayatlara baktığımız da hepsinin altında mücadele azim ve kararlılığı içinde bir emek yatar. Mevcut eğitim sistemimiz içinde anne-baba olarak evlatlarımızın hedefler seçmesini ve bu hedeflerin peşinde hiç durmadan koşmalarını istiyoruz. Bu uğurda özverili bir şekilde çalıştıkları takdirde arzu ettikleri emellerini elde edebileceğine dair tavsiyeler sunuyoruz. Böylece onların motivasyonunun artacağını ve kendi inisiyatifi dahilinde ders çalışarak, başarıya yelken açacağını hayal ediyoruz. Ama olmuyor. Neden?
Elbette yüksek motivasyonlu olanlar ve bunu kaybetmeden hedeflerinin gereklerini yapanlar zafere ulaşırlar. Ancak bu durum genel çoğunluğu ifade etmiyor.
Başarılı Eğitimin Sırları Nelerdir?
Çocuklarımızın kendine göre hedefleri, motivasyon kaynakları olsa da temel eğitim ve temel konular alanında istediğimiz verimi alamıyoruz. Sevmenin ilgiyi, ilginin bilgiyi, bilginin de başarıyı müjdelediğine şahitlik edebilmek için ne yapmalıyız?
Dikkatimi Toplayamıyorum
Bilginin çok hızlı gelişip değiştiği günümüzde, bilgiye ulaşmak kolaylaşırken zorlaşan şey ilgi oluyor. Günümüz öğrencilerinin ilgisini, dikkatini konsantrasyonunu belli bir noktaya toplayamaması günümüzün bir numaralı problemi haline gelmiştir. Burada Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’ndan bahsetmiyorum bu hastalığın klinik olarak Dikkat Dağınıklığı’ndan farklı bir süreci var. Bahsetmek istediğim gün içinde çocuklarımızın özellikle derslerinde yaşadığı dikkat dağınıklığıdır.
Öğrencilerimizi yakından gözlemlediğimizde bazı derslerde sahip oldukları bilgiyi kullanarak üretmenin ve başarmanın sevincini tattıklarını görüyoruz. Bu da özellikle sevdikleri derslerde ve dikkatlerini topladıkları konularda ortaya çıkıyor. Peki bunu sürekli nasıl sağlayacağız?
Öğrencimize dikkat egzersizleri uygulayarak dikkat süresinin arttırılmasını sağlayabiliriz. Ardından öğrencimizin anne–baba ve öğretmen tarafından yakından gözlemlenmesi ile öğrencimizin dikkatini toplayamadığı dersleri ve konuları tespit edebiliriz. Bu konuları öğrenmesinin sağlayacağı faydaları örneklerle öğrencimize anlatabiliriz. Öğrencimizde belli bir motivasyon oluşturduktan sonra öğrencimize anlatacağımız konuları yeni öğretim yöntem ve tekniklerinden de faydalanarak bir takım etkinlikler içinde öğrenmeyi eğlenceli hale getirmiş oluyoruz.
Peki üstün çaba harcadık ve öğrencimizde motivasyon oluşturduk ayrıca problemli konunun öğretilmesini sağladık diyelim, her şey bitti mi dersiniz? Şimdi sırada ne var? Bizi ne bekliyor dersiniz?
Bilgiyi Nasıl Çağırabilirim?
Öğrencilerimizin bilgiyi çağıracağı, bilgiyi kullanacağı an sorular ile karşılaştığı andır. Öğrencimizin öğrendiği bilgiyi istediği yer ve zaman da kullanabilmesi için bilgiyi nereye kaydettiğini çok iyi bilmesi gerekir. Düşünün ki belleğimiz bir kütüphane ve bizde o kütüphanenin görevlisiyiz. Kütüphanedeki bazı kitaplar var ki çok seviliyor ve sürekli okuyucuya ödünç veriliyor. Bazı kitaplar da var ki kütüphaneye gelmiş, kayıtları yapılmış raflardaki yerini almış ama çok fazla takipçisi yok.
Böyle bir durumda görevli birinci örnekte anlattığımız kitabı isteyen biri olduğunda kitap numarası, raf numarasına bakmaya gerek duymadan kitabı yerinden getirip teslim edebiliyor iken ikinci kitap sorulduğunda kitap ve raf numarasına bakma gereği duymaktadır. İşte belleğimizde burada somutlaştırmaya çalıştığımız örnek gibi çalışıyor.
Biz hangi bilgiyi ne kadar sıklıkta kullanırsak onu o kadar biliyoruz diyebiliriz. Yani bir konuyu çok iyi seviyede öğrenmiş (öğrenci) veya öğretmiş (öğretmen) olmakla iş bitmiyor. İstendiğinde kullanabiliyor musun? Tam da burada bazı öğrencilerimin bazı sorular karşısında “ben bunu çok iyi biliyordum neydi acaba, hatırlamalıyım” yakarışlarını duyar gibiyim.
