TÜİK işgücü araştırmalarına göre 2017 yılında ülkemizde15 yaş üzerindeki istihdam edilenler %47,1 olup bu oran erkeklerde %65,6 kadınlarda ise %28,9 ‘dur. Bu oranlar düşük görünse de her geçen gün kadınların iş hayatına katılımı artıyor. Bu oranın artmasındaki en büyük etken kadınların hem üretimde yer almak hem de hane gelirine katkıda bulunmak istemeleri. Kadın olmanın zorluklarıyla birlikte çalışan kadın olmak çok daha zordur.
İş hayatında kadın ve anne olmak beklentileri karşılayabilmek için dengeyi sağlamayı gerektiriyor ve bu da daha fazla emek anlamına gelmekte. Bütün bu emeği verirken ne yazık ki kadın kendinden ödün vermeye başlıyor.
Toplumda bir kadından beklenenler çalışan anne olmak konusunda kadınları daha çok zorlamakta. Bu beklentiler arasında bakın neler var.
Bütün bunları bir arada dengeli bir şekilde yapmaya çalışan kadın bir süre sonra kendini ‘’acaba yetebiliyor muyum?’’ diye sorgulamaya başlıyor. Çünkü hem ev işleri hem eş ve çocukların ihtiyaçları hem de iş hayatındaki sorumlulukları arasında çalışan anne kendine hiç zaman ayıramadığı için bocalamaya başlıyor. Bu bocalama özellikle çocuklarının maddi, manevi tüm ihtiyaçlarını karşılayabilme konusunda daha çok yaşanıyor.
İş hayatında kadınlar bu duruma girmemek için her şeyden önce kendine zaman ayırmalı ki diğer görevleri onları yormamalı. Mesela haftada bir kez 2 saat kendi arkadaşlarıyla dışarıda çay- kahve eşliğinde sohbet etmek bile motivasyon açısından çok etkili oluyor. Ya da haftada bir gün alışverişe ya da sinemaya gitmek şeklinde çalışan anne kendini motive edebilir. Motivasyon sağlandıkça kadınların üstüne düşen görevler daha rahat yerine getiriliyor.
Bu şekilde motivasyon arttırmanın yanında eş desteği de çok önemlidir. Çocukların bakımı, ev işlerinde temizlik veya yemek yapımı gibi konularda eşler birbirine destek olursa çalışan anne de çalışan baba da hayatlarını daha rahat idame ettirecektir. Eş desteği sayesinde çalışan kadın iş ve aile yaşamı dengesini koruma konusunda başarılı olacaktır.
Çalışan kadında iş ve aile yaşamı dengesi sağlayamadığı zaman kendine güvensizlik, stres, verimsizlik, memnuniyetsizlik ve depresyon gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu gibi sorunların yaşanmaması için çalışan anne hem kendine zaman ayırmalı hem de eş desteğini mutlaka almalıdır.
Çalışan anne olmak çocuklara karşı yetersizlik hissini de yaşattığı için suçluluk duygusu yaşatıyor. Bu suçluluk duygusunu yaşamamak için çocuklarla verimli zaman geçirmek önemlidir. Bu nedenle çocukların televizyon karşısında gereksiz zaman harcamasından ziyade bu süreci çeşitli etkinlikler planlayarak kaliteli bir şekilde geçirmek faydalı olacaktır. Kaliteli zaman geçirmek için de çocukların yaş grubuna uygun çeşitli oyunlar oynamak, el becerilerini geliştirecek etkinlikler yapmak kısacası anın tadını çıkarmak yeterli. Bir çocuk için bundan daha fazla mutluluk verici başka ne olabilir ki?
Çocuk kaç yaşında olursa olsun her zaman, en çok ihtiyacı olan şey anne ve babasıyla kaliteli zaman geçirmektir. Anne ve babayla parkta ya da evin koridorlarında oynanan top yapılan resim, tuvalet kağıdı rulosundan yapılan hayvanları konuşturma oyunu, oyun hamurundan yapılan doğum günü pastası gibi saymakla bitiremeyeceğimiz nice oyun ve etkinliklerin tadı hiçbir şeyde yoktur.
İş yerinde ve aile hayatında dengeyi koruyup başarılı olmak için ilk sırada yapılması gereken çocuklarla kaliteli zaman geçirmek olmalı. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Mutlu aile yaşamları ve mutlu iş hayatları için eşler de iş arkadaşları da her zaman birbirine destek olmalılar ki mutlu yeni nesiller yetişsin. İş hayatında kadın olmak hatta çalışan anne olmak zor olsa da üretmek ve hane gelirine katkıda bulunabilmek bir ayrıcalıktır.