Aidiyet duygusu insanlarda ve hayvanlarda yerleşik olarak bulunan bir duygu durumudur. Canlılar yaşamlarına başladıktan itibaren, dürtüler ile varlıklarını devam ettirirler. Aidiyet, canlıların bulundukları yaşam koşulları içinde yaşamlarını devam ettirmek ve daha iyi yaşayabilmek için birlik olma, birlikte yaşama dürtüsünün dışa yansımasıdır. İnsanlar, bulundukları yerde kendilerini ait hissettikleri özellikler, alışkanlıklar, inançlar ile etkileşim içinde yaşarlar. Her canlı kendini mutlu hissetmek ister. Bunu sağlayacak en önemli etken canlıların ait olduğu yerde olmasıdır. İnsan sosyal bir varlıktır dolayısı ile yalnız yaşaması çok zordur.
Birbiri ile tanışmayan fakat benzer duygu ve düşünceleri benimseyen insanların, benzer tutumları sergilemesi aidiyet duygusunu tanımlamaktadır. Bu duygu insanları birbirine yaklaştıran, paylaşımları çoğaltan “biz” olma duygusunu besler. Aidiyet hisseden insanlar toplumu oluşturur. Tüm insanların bilinçaltında ait olma duygusu vardır.
Aidiyet, bir kişiye, bir topluma, bir aileye mensup olma diye adlandırılabilir. Aidiyet Arapça kökenli bir kelime olup “ait olma, ilişkinlik” anlamını taşımaktadır. Sosyal çevrenizde bulunan yakın arkadaşlarınız, dostlarınız ile fikirlerinizi paylaşırsınız. Oluşan fikir paylaşım grubu size aidiyet duygusunu hissettirir. Sağlık açısından değerlendirdiğimizde bedensel ve ruhsal tam bir iyi olma hali olarak kendini gösterir. Farkında olmadan yanınızda olan güce bağlanırsınız. Bu durum güven duygusunu geliştirir. Sevgi ve paylaşmanın değerini daha çok anlamanızı sağlar. Daha mutlu ve sağlıklı bir hayat sürmek için sosyal çevrenizle olan ilişkilerinizi güçlendirmeli, inançlarınızı zenginleştirmelisiniz. Bu durum aidiyet duygusunu sağlamlaştırır.
Kendimiz dışında bir şeye ait olma anlamını taşıyan aidiyet, çalışanların bağlı olma duygusunun en önemli unsurudur. Çalıştığınız kurum ile, kurumun misyonu ile, bulunduğunuz pozisyon ve iş arkadaşlarınız ile kendiniz arasında bir köprü görevi görecek bağlar kurmak ve ait olma duygusunu yaşamak istersiniz. Yaptığımız iş çok önemlidir ama kim olduğumuz çok daha önemlidir. Bulunduğumuz kurum aslında kim olduğumuzun bir ifadesidir.
Yaptınız işte aidiyet yaşıyorsanız, inovatif olma, sorunları çözme, müşteri memnuniyetini ön planda tutma davranışları gelişir. Kurum ve çalışanların ortak katkılarıyla değer yaratmaları birbirlerine olan bağlarını kuvvetlendirir. Kurumun çıkarlarını, kendi çıkarlarınızın önünde tutarsınız. Çalıştığı işten ve kurumdan yüksek memnuniyet hissedenler, deneyimlerini paylaşırken çekimser durmazlar. Kendilerini kurumun bir parçası olarak hissederler.
Kurumun başarısını oluşturan en önemli unsur, çalışanların kurumunu benimsemesi ve mutlu çalışmasıdır. Kurum yöneticileri, motivasyon dengesini sağlamak için zaman zaman ödüllendirme veya ceza gibi farklı yöntemlere başvurur. Ancak farklı uygulamalar tam anlamı ile motivasyon dengesini etkilemez. Amacı başarı olan bir kurumun, çalışanın kendi varlığına, kurumun hedeflerine ve çalışanın yaptığı işle gönül bağı kurmasına imkan yaratması gerekir. Başka bir ifade ile çalışan bireyler kuruma karşı aidiyet taşımalıdır. Çalışanların beklentilerini önemsemek, motivasyon arttırmak ve huzurlu bir çalışma ortamı sunmak aidiyet duygusu ile paralel hareket eder.
Çalışanlar huzurlu bir ortamda çalışmak ister. Çalışma alanına giderken ayakları geri geri gitsin istemez. İş ortamında fiziksel veya ruhsal anlamda rahat çalışmak ister. Bu duruma farkında olmadan maruz kalabilir fakat çözüm üretemiyor olabilirsiniz. Bu durumu anlayabilmek ve önlemek için öncelikli olarak kendinizi geliştirecek eğitimlere katılabilirsiniz. Online eğitim programları bu konuda yardımcınız olabilir. Enstitü online eğitimleri içinden mobbing eğitimi psikolojik şiddet hakkında çalışanların bilinçlendirilmesi hedefler. Kendinde birçok değişime olanak sağlayan birey bulunduğu kurumda daha bilinçli ve kurum kültürüne uymak amaçlı hareket eder. Kurumlarda aidiyet duygusu nasıl kazandırılır inceleyelim.
Büyük emek, saygı, paylaşım gerektiren aidiyet uzun zamanda kazanılır. Fakat eğer uygun koşullar oluşmazsa veya mevcut koşullar ve değerler zamanla değişirse çabuk kaybedilir. Bu durumda aidiyeti yüksek bireylere kurumların sahip çıkması gerekir. Aidiyet duygusu taşıyan çalışanlar, bulundukları kurumları sahiplenir. Ait olduklarını hissettikleri kurumun başarısını kendi başarıları kabul ederler. Çalışanların bağlılığını geliştiren unsur başarılarının görülmesi ve takdir edilmesidir. Bu durumun bilinci de olan kurumlar, sürekliliğini sağlamak için aidiyet kavramını tüm kurum kültürü içine yerleştirir.
Aidiyet duygusu fazla olan çalışanlar, kurumların yenilik bilincini yerleştirmesinin anahtarıdır. Kurumlar, mevcut güçlerini korumak, rekabet avantajı sağlamak için yetenekli ve bilinçli çalışanlar ile iş birliği içinde olmalıdır. Gelecekte kurumların başarısını sermaye ve büyüklükten çok yetenekli çalışanların bir arada olması belirleyecek. Çalışanların bir arada mutlu çalışmasını sağlayacak en önemli unsurda aidiyet olduğu için, aidiyeti etkileyecek faktörler daima kurumlar tarafından ön planda tutulması gerekir.
Aidiyet ne ifade eder?
Aidiyet, canlıların bulundukları yaşam koşulları içinde yaşamlarını devam ettirmek ve daha iyi yaşayabilmek için birlik olma, birlikte yaşama dürtüsünün dışa yansımasıdır. Aidiyet hisseden insanlar toplumu oluşturur. Tüm insanların bilinçaltında ait olma duygusu vardır.
İş hayatında aidiyet duygusu ne ifade eder?
Çalıştığınız kurum ile, kurumun misyonu ile, bulunduğunuz pozisyon ve iş arkadaşlarınız ile kendiniz arasında bir köprü görevi görecek bağlar kurmak ve ait olma duygusunu yaşamak istersiniz. Yaptığımız iş çok önemlidir ama kim olduğumuz çok daha önemlidir. Bulunduğumuz kurum aslında kim olduğumuzun bir ifadesidir.
İş hayatında aidiyet neden önemlidir?
Gelecekte kurumların başarısını sermaye ve büyüklükten çok yetenekli çalışanların bir arada olması belirleyecek. Çalışanların bir arada mutlu çalışmasını sağlayacak en önemli unsurda aidiyettir. Aidiyeti etkileyecek faktörler daima kurumlar tarafından ön planda tutulması gerekir.