Bir yabancı ülkenin topraklarında bulunmak, dilini konuşmamak ve acil bir duruma düşmek... İnsanın başına gelebilecek en zor anlardan biri olabilir. Almanca bilmeyenler için bu durum daha da zorlayıcı olabilir; çünkü Almanya'da ve Almanca konuşulan diğer ülkelerde, ilk yardım durumlarında doğru iletişim hayati önem taşır.
Bu makalede, acil durumlarda kullanabileceğiniz temel sağlık cümleleri ve Almanca ilk yardım terimlerine odaklanacağız. Böylece, sıkıntılı anlarınızda bile nasıl tepki vereceğinizi bilerek, kendinize ve etrafınızdakilere yardımcı olacak temel bilgileri edineceksiniz.
Acil Durumlar için Almanca Temel Bilgiler
Acil bir sağlık durumunda ilk yapmanız gereken, Almanya'da acil servis numarası olan 112'yi aramaktır. Ancak, yardım ekipleri gelene kadar etrafınızdaki insanlara durumu anlatmanız gerekebilir. Aşağıda, Almanca ilk yardım ve sağlık durumları ile ilgili faydalı olabilecek bazı temel cümle ve kelimeleri bulacaksınız.
Temel İlk Yardım Terimleri
Notruf: Acil çağrı
Unfall: Kaza
Krankenwagen: Ambulans
Erste Hilfe: İlk yardım
Verletzung: Yaralanma
Schmerz: Ağrı
Notarzt: Acil doktor
Bu terimler, karşılaşabileceğiniz durumları ifade etmek ve yardım çağırırken kullanılabilecek en temel terimlerdir.
Hayatı Kurtaran Sağlık Cümleleri
Ich brauche Hilfe! (Yardıma ihtiyacım var!)
Können Sie mir helfen? (Bana yardım edebilir misiniz?)
Es gibt einen Unfall. (Bir kaza var.)
Rufen Sie einen Krankenwagen! (Bir ambulans çağırın!)
Ich habe Schmerzen. (Ağrım var.)
Wo ist das nächste Krankenhaus? (En yakın hastane nerede?)
Ich habe meine Medikamente vergessen. (İlaçlarımı unuttum.)
Bu cümle ve sorular, başınıza gelebilecek bir acil durumda yardım istemeniz gerektiğinde kullanabileceğiniz, yaşam kurtarıcı ifadelerdir.
Sağlık Sorunlarında İletişim
Kazalar, yaralanmalar ya da ani gelişen sağlık problemleri; insanı hazırlıksız yakalayabilir. Böyle durumlarda, karşı tarafın anlayacağı şekilde durumu açıklamak önemlidir. Sizin ya da başkasının sağlık sorunlarını ifade etmek için aşağıdaki ifadeler işinize yarayabilir.
Sağlık Sorunlarını Açıklarken Kullanılabilecek İfadeler
Ich bin allergisch gegen... (Bir şeye alerjim var...)
Ich habe Diabetes. (Diyabetim var.)
Ich glaube, ich habe Fieber. (Sanırım ateşim var.)
Es ist dringend! (Acil bir durum!)
Bu cümleler, başkalarına sağlık durumunuz hakkında bilgi vermenizi ve ihtiyacınız olan yardımı daha çabuk almanızı sağlar.
İlk Yardım Durumunda Kullanabileceğiniz Diğer İfadeler
Yaralanmalar veya acil sağlık sorunları karşısında, belirli sağlık koşullarını ifade etmek için de Almanca bazı cümleler bilmekte fayda var. Örneğin, bir yaralanma karşısında Ich habe mir das Bein gebrochen Bacağımı kırdım) veya bir kalp rahatsızlığı sırasında Ich glaube, ich bekomme einen Herzinfarkt Sanırım bir kalp krizi geçiriyorum) gibi cümlelerle, probleminizi ifade edebilirsiniz.
Diğer taraftan, eğer başkalarına yön tarifi yapmanız gerekiyorsa, bu durumda da Gehen Sie geradeaus und dann links/rechts Düz gidin ve sonra sola/sağa dönün) şeklindeki cümlelerle anlaşılır tarifler verebilirsiniz.
Seyahatlerinizde başınıza gelmesini istemediğimiz acil durumlar için bu bilgilerin sizlere bir nebze de olsa huzur ve güvence vereceğini umuyoruz. Zor anlarda soğukkanlılığınızı koruyarak kullanacağınız bu Almanca cümle ve terimler, sizin veya başkalarının hayatını kurtarabilir. Unutmayın, ilk yardım bilgisi ve doğru iletişim, tüm dünyada evrensel bir yardım elidir.
Hilfe!
Yardım!
Örnek Diyalog: Hörst du nicht, wie jemand ruft Hilfe! Wir müssen sofort schauen, was los ist!
Türkçe: Duymuyor musun, birisi yardım diye bağırıyor Hemen ne olduğuna bakmalıyız!
Notfall
Acil Durum
Örnek Diyalog: Wenn ein medizinischer Notfall eintritt, rufen Sie bitte sofort den Rettungsdienst.
Türkçe: Bir tıbbi acil durum meydana gelirse, lütfen hemen acil servisi arayın.
Ich brauche einen Arzt.
Bir doktora ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Kannst du mir bitte helfen? Ich fühle mich plötzlich so schwach und schwindlig Ich brauche einen Arzt.
Türkçe: Lütfen bana yardım eder misin? Birdenbire kendimi çok zayıf ve başım döner gibi hissediyorum Bir doktora ihtiyacım var.
Kann jemand einen Krankenwagen rufen?
Birisi ambulans çağırabilir mi?
Örnek Diyalog: Ich habe mein Bein gebrochen kann jemand einen Krankenwagen rufen?
Türkçe: Bacağımı kırdım birisi ambulans çağırabilir mi?
Ich habe Schmerzen.
Ağrım var.
Örnek Diyalog: Herr Doktor, ich habe Schmerzen im Knie, wenn ich laufe.
Türkçe: Doktor Bey, koştuğumda dizimde ağrılar oluyor.
Es ist dringend.
Acil bir durum.
Örnek Diyalog: Ruf sofort den Arzt an – es ist dringend.
Türkçe: Hemen doktoru ara bu acil bir durum.
Wo ist das nächste Krankenhaus?
En yakın hastane nerede?
Örnek Diyalog: Entschuldigen Sie bitte, können Sie mir helfen wo ist das nächste Krankenhaus?
Türkçe: Özür dilerim, acaba yardımcı olabilir misiniz en yakın hastane nerede?
Ich habe mich verletzt.
Yaralandım.
Örnek Diyalog: Tut mir leid, dass ich zu spät komme Ich habe mich verletzt, als ich versucht habe, den Bus zu erreichen.
Türkçe: Özür dilerim, geç kaldım. Otobüse yetişmeye çalışırken kendimi yaraladım.
Ich blute.
Kanıyorum.
Örnek Diyalog: Besorgt rief er seinem Wanderpartner zu: Ich blute, wir müssen die Wunde schnell verbinden.
Türkçe: Endişeyle yürüyüş arkadaşına seslendi: Kanıyorum, yarayı hızlıca sarmamız lazım.
Ich glaube, ich habe mir etwas gebrochen.
Sanırım bir yerimi kırdım.
Örnek Diyalog: Nach diesem schlimmen Sturz beim Skifahren sagte Tom mit schmerzverzerrtem Gesicht: Ich glaube, ich habe mir etwas gebrochen.
Türkçe: Kayak yaparken bu kötü düşüşten sonra Tom acıyla bozulmuş yüz ifadesiyle şöyle dedi: Sanırım bir yerimi kırdım.
Ich habe einen Unfall gehabt.
Bir kaza geçirdim.
Örnek Diyalog: Besorgt fragte seine Mutter: Ich habe einen Unfall gehabt, geht es dir gut?
Türkçe: Endişeli bir şekilde annesi sordu: Bir kaza geçirdim, sen iyisin değil mi?
Ich bin allergisch gegen...
...'ye alerjim var.
Örnek Diyalog: -Ich bin allergisch gegen Erdnüsse und muss daher immer die Zutatenliste überprüfen, bevor ich etwas esse.
Türkçe: Fıstığa alerjim var ve bu yüzden bir şey yemeden önce her zaman içindekiler listesini kontrol etmem gerekiyor.
Ich habe Atemprobleme.
Nefes alma problemlerim var.
Örnek Diyalog: Beim Arzt angekommen, sagte ich besorgt: Ich habe Atemprobleme.
Türkçe: Doktora varınca endişeli bir şekilde söyledim: Nefes alma problemim var.
Ich bin diabetisch.
Ben diyabet hastasıyım.
Örnek Diyalog: Entschuldigung, könnten Sie mir bitte sagen, welche Ihrer Speisen zuckerarm sind? Ich bin diabetisch und muss darauf achten.
Türkçe: Özür dilerim, yemeklerinizden hangilerinin az şekerli olduğunu söyleyebilir misiniz? Diyabet hastasıyım ve buna dikkat etmem gerekiyor.
Ich fühle mich nicht gut.
Kendimi iyi hissetmiyorum.
Örnek Diyalog: Hannes, ich muss heute früher nach Hause gehen ich fühle mich nicht gut.
Türkçe: Hannes, bugün daha erken eve gitmem gerekiyor kendimi iyi hissetmiyorum.
Mir ist schwindelig.
Başım dönüyor.
Örnek Diyalog: Kannst du bitte das Fenster öffnen? Mir ist schwindelig.
Türkçe: Rica etsem pencereyi açar mısın? Başım dönüyor.
Ich habe Fieber.
Ateşim var.
Örnek Diyalog: Worried, Anna said to her mother, Ich habe Fieber und fühle mich sehr schlapp.
Türkçe: Endişeli bir şekilde, Anna annesine şöyle dedi: Ateşim var ve kendimi çok halsiz hissediyorum.
Ich muss mich übergeben.
Kusmam gerekiyor.
Örnek Diyalog: Mir ist so schlecht geworden im Auto Ich muss mich übergeben.
Türkçe: Arabada çok kötü hissediyorum Kusmam lazım.
Ich habe einen Ausschlag.
Bir döküntüm var.
Örnek Diyalog: Besorgt sagte sie: Ich habe einen Ausschlag und weiß nicht, woher er kommt.
Türkçe: Endişeyle şöyle dedi: Bir döküntüm var ve nereden geldiğini bilmiyorum.
Ich habe eine Verbrennung.
Bir yanığım var.
Örnek Diyalog: Als ich den heißen Topf berührte, sagte ich sofort: Autsch, ich habe eine Verbrennung.
Türkçe: Sıcak tencereye dokunduğumda hemen Auu, yanık aldım. dedim.
Ich habe mir den Kopf gestoßen.
Başımı çarptım.
Örnek Diyalog: Autsch, ich habe mir den Kopf gestoßen, als ich die Kellertreppe hochging.
Türkçe: Ah, başımı çarptım, bodrum merdivenlerinden çıkarken.
Ich habe Bauchschmerzen.
Karnım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Lena sah besorgt aus, als sie sagte: Ich habe Bauchschmerzen; ich denke, ich sollte heute besser zu Hause bleiben.
Türkçe: Lena endişeli görünüyordu, şöyle dedi: Karnım ağrıyor; sanırım bugün evde kalmam daha iyi olur.
Ich habe Kopfschmerzen.
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Ich habe Kopfschmerzen, könntest du mir bitte eine Schmerztablette bringen?
Türkçe: Başım ağrıyor, bana bir ağrı kesici getirebilir misin lütfen?
Ich habe Zahnschmerzen.
Dişim ağrıyor.
Örnek Diyalog: Gestern sagte ich zu meinem Freund: Ich habe Zahnschmerzen, also muss ich wohl zum Zahnarzt.
Türkçe: Dün arkadaşıma şöyle dedim: Dişim ağrıyor, o yüzden galiba dişçiye gitmem gerekecek.
Bitte schnell!
Lütfen hızlı!
Örnek Diyalog: Kannst du mir bitte das Wasser reichen Bitte schnell!
Türkçe: Bana suyu uzatır mısın lütfen Hızlı ol!
Ich brauche Medikamente.
İlaçlara ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Kannst du bitte zur Apotheke gehen? Ich brauche Medikamente.
Türkçe: Lütfen eczaneye gidebilir misin? İlaçlara ihtiyacım var.
Haben Sie Schmerzmittel?
Ağrı kesici var mı?
Örnek Diyalog: Nach einer langen Wanderung war der Schmerz in meinem Knie unerträglich, also wandte ich mich an den Apotheker und fragte: Haben Sie Schmerzmittel?
Türkçe: Uzun bir yürüyüş sonrasında dizimdeki ağrı dayanılmaz hale geldi, bu yüzden eczacıya gidip sordum: Ağrı kesiciniz var mı?
Gibt es hier einen Defibrillator?
Burada bir defibrilatör var mı?
Örnek Diyalog: Besorgt wandte sich der Mann an die Rezeptionistin im Fitnessstudio und fragte: Gibt es hier einen Defibrillator?
Türkçe: Endişeli bir şekilde, adam fitness stüdyosundaki resepsiyoniste dönerek sordu: Burada bir defibrilatör var mı?
Ich bin ohnmächtig geworden.
Bayıldım.
Örnek Diyalog: Als ich aufwachte, sagte ich zum Arzt: Ich bin ohnmächtig geworden.
Türkçe: Uyandığımda doktora şöyle dedim: Bayıldım.
Können Sie mir helfen?
Bana yardım edebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Entschuldigen Sie bitte, Können Sie mir helfen, den Bahnhof zu finden?
Türkçe: Özür dilerim, bana tren istasyonunu bulmamda yardımcı olabilir misiniz?
Ich habe einen Sonnenstich.
Güneş çarptı.
Örnek Diyalog: Besorgt sagte er: Ich habe einen Sonnenstich, ich sollte mich vielleicht hinlegen.
Türkçe: Endişeli bir şekilde şöyle dedi: Güneş çarptı, belki uzanmalıyım.
Ich brauche Insulin.
İnsüline ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Während des Arzttermins sagte der Patient besorgt: Ich brauche Insulin.
Türkçe: Doktor randevusu sırasında hasta endişeyle şöyle dedi: İnsüline ihtiyacım var.
Ich habe eine Lebensmittelvergiftung.
Gıda zehirlenmesi geçiriyorum.
Örnek Diyalog: Entschuldigen Sie, bitte um Hilfe ich habe eine Lebensmittelvergiftung und fühle mich sehr schlecht.
Türkçe: Özür dilerim, lütfen yardım edin gıda zehirlenmesi geçiriyorum ve kendimi çok kötü hissediyorum.
Ich bin schwanger.
Hamileyim.
Örnek Diyalog: Völlig aufgeregt kam sie ins Zimmer und verkündete: Ich bin schwanger.
Türkçe: Tamamen heyecanlanmış bir şekilde odaya girdi ve duyurdu: Hamileyim.
Ich brauche einen Frauenarzt.
Bir kadın doğum doktoruna ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Besorgt sagte sie: Ich brauche einen Frauenarzt.
Türkçe: Endişeli bir şekilde şöyle dedi: Bir kadın doğum doktoruna ihtiyacım var.
Das ist ein Notfall.
Bu bir acil durum.
Örnek Diyalog: Rufen Sie sofort einen Krankenwagen, bitte das ist ein Notfall.
Türkçe: Lütfen hemen bir ambulans çağırın bu bir acil durum.
Rufen Sie die Polizei!
Polisi arayın!
Örnek Diyalog: Als ich das zerbrochene Fenster und die offene Tür sah, drehte ich mich um und sagte hastig zu meinem Nachbarn Rufen Sie die Polizei!
Türkçe: Kırık pencereyi ve açık kapıyı gördüğümde, hızla dönüp komşuma dedim Polisi arayın!
Ich habe Probleme beim Atmen.
Nefes almakta sorun yaşıyorum.
Örnek Diyalog: Besorgt sagte er zum Arzt: Ich habe Probleme beim Atmen.
Türkçe: Endişeyle doktora dedi ki: Nefes almakta problem yaşıyorum.
Ich bin gestochen worden.
Sokuldum.
Örnek Diyalog: Als ich im Park war, kam eine Biene auf mich zu und ich denke, ich bin gestochen worden.
Türkçe: Parkta olduğum zaman bir arı bana doğru geldi ve sanırım beni soktu.
Ich brauche einen Zahnarzt.
Bir diş hekimine ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Oh nein, mir ist ein Stück vom Zahn abgebrochen ich brauche einen Zahnarzt!
Türkçe: Ah hayır, dişimden bir parça kırıldı bir diş doktoruna ihtiyacım var!
Mein Kind ist krank.
Çocuğum hasta.
Örnek Diyalog: Kann ich heute bitte früher gehen? Mein Kind ist krank und ich muss nach Hause.
Türkçe: Bugün daha erken çıkabilir miyim, lütfen? Çocuğum hasta ve eve gitmem gerekiyor.
Wie komme ich zur Notaufnahme?
Acil servise nasıl giderim?
Örnek Diyalog: Entschuldigen Sie bitte, könnten Sie mir freundlicherweise helfen wie komme ich zur Notaufnahme?
Türkçe: Özür dilerim, lütfen yardımcı olabilir misiniz acil servise nasıl giderim?
Ich habe eine Schürfwunde.
Bir sürtünme yarası aldım.
Örnek Diyalog: Kannst du mir bitte ein Pflaster geben? Ich habe eine Schürfwunde.
Türkçe: Bana bir yara bandı verebilir misin, lütfen? Sıyrık yaram var.
Ich habe eine Prellung.
Bir ezik aldım.
Örnek Diyalog: Kannst du bitte einen Blick darauf werfen? Ich bin gestern beim Fahrradfahren gestürzt und jetzt tut mein Knie so weh Ich habe eine Prellung.
Türkçe: Bir bakar mısın lütfen? Dün bisiklete binerken düştüm ve şimdi dizim çok ağrıyor Bir burkulma var.
Ich habe mir etwas verstaucht.
Bir yerimi burktum.
Örnek Diyalog: Als ich gestürzt bin, habe ich mir leider das Handgelenk verstaucht.
Türkçe: Düştüğümde ne yazık ki bileğimi burktum.
Ich habe eine Schnittwunde.
Bir kesik yaram var.
Örnek Diyalog: Beim Kochen war ich unvorsichtig und jetzt muss ich sagen: Ich habe eine Schnittwunde.
Türkçe: Yemek yaparken dikkatsizdim ve şimdi söylemeliyim ki: Bir kesik yaram var.
Ich brauche etwas gegen Übelkeit.
Bir şeye karşı mide bulantım var.
Örnek Diyalog: Können Sie mir bitte helfen? Ich brauche etwas gegen Übelkeit.
Türkçe: Bana lütfen yardım edebilir misiniz? Mide bulantısına karşı bir şey gerekiyor.
Ich leide unter Höhenkrankheit.
Yükseklik hastalığından muzdaribim.
Örnek Diyalog: Bevor wir den Berg besteigen, solltest du wissen Ich leide unter Höhenkrankheit.
Türkçe: Dağa tırmanmadan önce bilmen gerekiyor Yükseklik hastalığından muzdaribim.
Ich habe mir etwas in das Auge bekommen.
Gözüme bir şey kaçtı.
Örnek Diyalog: Beim Radfahren durch den Park ich habe mir etwas in das Auge bekommen und es tränt nun ununterbrochen.
Türkçe: Parkta bisiklete binerken bir şey gözüme kaçtı ve şimdi durmaksızın yaşarıyor.
Ich habe eine Vergiftung.
Zehirlenme geçiriyorum.
Örnek Diyalog: Besorgt sagte er zum Arzt: Ich habe eine Vergiftung und brauche sofort Hilfe.
Türkçe: Endişeli bir şekilde doktora şöyle dedi: Bir zehirlenme geçiriyorum ve hemen yardıma ihtiyacım var.
Mir ist etwas ins Auge gegangen.
Gözüme bir şey kaçtı.
Örnek Diyalog: Kannst du kurz warten? Mir ist etwas ins Auge gegangen und ich muss es schnell ausspülen.
Türkçe: Bir dakika bekleyebilir misin? Gözüme bir şey kaçtı ve hemen yıkamam gerekiyor.
Ich bin sehr müde.
Çok yorgunum.
Örnek Diyalog: Nachdem ich die ganze Nacht gearbeitet habe, sagte Karl: Ich bin sehr müde.
Türkçe: Tüm gece çalıştıktan sonra Karl şöyle dedi: Çok yorgunum.
Ich fühle mich schwach.
Kendimi zayıf hissediyorum.
Örnek Diyalog: Nachdem ich gestern so lange gearbeitet habe, sagte ich meinem Freund: Ich fühle mich schwach und muss wirklich etwas essen.
Türkçe: Dün o kadar uzun süre çalıştıktan sonra arkadaşıma dedim ki: Kendimi zayıf hissediyorum ve gerçekten bir şeyler yemem lazım.
Daha fazla bilgi edinmek için kurslarımıza katılın.