İspanyolca ile Tanışma: Dünyanın En Melodik Dillerinden Biri
Merhaba! Dünya üzerinde 500 milyondan fazla insan tarafından konuşulan İspanyolca ile tanışmaya ne dersiniz? Latin kültürünün sıcaklığı ve enerjisiyle dolu bu dili öğrenmek, hem yeni insanlarla iletişim kurmanızı sağlar hem de dünyaya bakış açınızı genişletir. Gelin, İspanyolca'nın temel kelimeleri ve ifadeleriyle bu maceraya birlikte adım atalım.
Temel Selamlaşma ve Tanışma İfadeleri
Yeni bir dil öğrenirken ilk adım, insanlarla nasıl selamlaşacağımızı ve tanışacağımızı bilmektir. İspanyolca'da selamlaşmak ve hal hatır sormak için kullanılan ifadeler oldukça samimidir.
Hola (Ola) : Merhaba
Buenos días (Büenos dias) : Günaydın
Buenas tardes (Büenas tardes) : Tünaydın
Buenas noches (Büenas noçes) : İyi akşamlar / İyi geceler
Birisiyle tanışırken kullanabileceğiniz ifadeler:
1- ¿Cómo te llamas? (Komo te yamas) : Adın ne?
2- Me llamo... (Me yamo) : Benim adım...
3- Mucho gusto (Muço gusto) : Memnun oldum
4- ¿De dónde eres? (De donde eres) : Nerelisin?
5- Soy de... (Soy de) : Ben ...'lıyım
Örnek:
Persona A: Hola, ¿cómo te llamas?
Persona B: Me llamo Carlos. ¿Y tú?
Persona A: Me llamo Ana. Mucho gusto.
Persona B: El gusto es mío. (Memnuniyet benim)
Günlük Hayatta Kullanılan Temel İfadeler
İspanyolca'da günlük hayatta sıkça kullanılan bazı ifadeler vardır ki bunları bilmek işinizi oldukça kolaylaştırır.
Por favor (Por favor) : Lütfen
Gracias (Grasias) : Teşekkürler
De nada (De nada) : Rica ederim
Lo siento (Lo siento) : Üzgünüm
¡Perdón! (Perdon) : Afedersiniz
Örnek Cümleler:
¿Puedes ayudarme, por favor? (Puedes ayuDARme, por favor) : Bana yardım edebilir misin, lütfen?
Muchas gracias por tu ayuda. (Muças grasias por tu ayuda) : Yardımın için çok teşekkürler.
Lo siento, no entiendo. (Lo siento, no entiendo) : Üzgünüm, anlamıyorum.
Sayılar ve Rakamlar
Sayıları bilmek her zaman işe yarar. İşte İspanyolca'da 1'den 10'a kadar sayılar:
1- Uno (Uno)
2- Dos (Dos)
3- Tres (Tres)
4- Cuatro (Kuatro)
5- Cinco (Sinko)
6- Seis (Seis)
7- Siete (Siete)
8- Ocho (Oço)
9- Nueve (Nueve)
10- Diez (Dies)
Örnek:
Tengo dos hermanos y tres hermanas. (Tengo dos ermanos i tres ermanas) : İki erkek kardeşim ve üç kız kardeşim var.
Yiyecek ve İçeceklerle İlgili İfadeler
Restorana gittiğinizde veya markette alışveriş yaparken kullanabileceğiniz bazı kelimeler ve ifadeler:
Agua (Agua) : Su
Pan (Pan) : Ekmek
Vino (Bino) : Şarap
Café (Kafe) : Kahve
Té (Te) : Çay
Sipariş Verirken:
1- Quisiera... (Kisiéra) : ...istiyorum
2- ¿Cuánto cuesta? (Kuanto kuesta) : Ne kadar?
3- La cuenta, por favor. (La kuenta, por favor) : Hesap lütfen.
Örnek:
Quisiera un café con leche. (Kisiéra un kafe kon leçe) : Sütlü bir kahve istiyorum.
¿Cuánto cuesta este pan? (Kuanto kuesta este pan) : Bu ekmek ne kadar?
Yön Tarifi ve Ulaşım
Bir yerde kaybolduğunuzda veya bir yeri aradığınızda ihtiyacınız olacak ifadeler:
¿Dónde está...? (Donde esta) : ...nerede?
A la derecha (A la dereça) : Sağda
A la izquierda (A la izkierda) : Solda
Recto (Rekto) : Düz
Cerca (Serka) : Yakın
Lejos (Lehos) : Uzak
Örnek Diyalog:
Turista: ¿Dónde está el museo? (Donde esta el museo) : Müze nerede?
Local: Siga recto y luego a la derecha. (Siga rekto i luego a la dereça) : Düz devam edin ve sonra sağa dönün.
Zaman İfadeleri ve Günler
Zamanı ifade etmek ve randevular ayarlamak için kullanabileceğiniz bazı temel kelimeler:
Hoy (Oy) : Bugün
Mañana (Manyana) : Yarın
Ayer (Ayer) : Dün
Semana (Semana) : Hafta
Günler:
Lunes (Lunes) : Pazartesi
Martes (Martes) : Salı
Miércoles (Mierkoles) : Çarşamba
Jueves (Hueves) : Perşembe
Viernes (Viernes) : Cuma
Sábado (Sabado) : Cumartesi
Domingo (Domingo) : Pazar
Örnek:
Tengo una reunión el miércoles. (Tengo una reünión el mierkoles) : Çarşamba günü bir toplantım var.
Basit Fiiller ve Kullanımları
En sık kullanılan fiilleri bilmek, cümle kurarken işinizi kolaylaştırır.
Ser (Ser) : Olmak
Tener (Tener) : Sahip olmak
Hablar (Ablar) : Konuşmak
Ir (Ir) : Gitmek
Hacer (Aser) : Yapmak
Örnek Cümleler:
1- Yo soy estudiante. (Yo soy estudiánte) : Ben öğrenciyim.
2- Ella tiene un coche rojo. (Eya tiene un koçe roho) : Onun kırmızı bir arabası var.
3- Nosotros hablamos español. (Nosotros ablamos espanyol) : Biz İspanyolca konuşuyoruz.
Sık Kullanılan Soru Kelimeleri
Sorular sormak ve cevaplar almak için bu kelimeleri kullanabilirsiniz:
¿Qué? (Ke) : Ne?
¿Quién? (Kien) : Kim?
¿Dónde? (Donde) : Nerede?
¿Cuándo? (Kuando) : Ne zaman?
¿Por qué? (Por ke) : Neden?
¿Cómo? (Komo) : Nasıl?
Örnek:
¿Por qué estudias español? (Por ke estüdyas espanyol) : Neden İspanyolca öğreniyorsun?
Porque me gusta. (Por ke me gusta) : Çünkü seviyorum.
Duygular ve Hisler
Kendinizi ifade etmek ve nasıl hissettiğinizi anlatmak için kullanabileceğiniz ifadeler:
Estoy feliz. (Estoy felis) : Mutluyum.
Estoy triste. (Estoy triste) : Üzgünüm.
Tengo hambre. (Tengo ambre) : Açım.
Tengo sed. (Tengo sed) : Susadım.
Estoy cansado/cansada. (Estoy kansado/kansada) : Yorgunum.
Not: Cansado erkekler için, cansada kadınlar için kullanılır.
İspanyolca Telaffuz İpuçları
İspanyolca'nın telaffuzu Türkçe'ye göre daha ritmik ve melodik bir yapıya sahiptir. İşte bazı temel ipuçları:
La playa
Plaj
Örnek Diyalog: Me encantaría pasar todo el día tomando el sol la playa siempre ha sido mi lugar feliz.
Türkçe: Tüm günü güneşlenerek geçirmeyi çok isterdim plaj her zaman benim mutlu yerim olmuştur.
El mar
Deniz
Örnek Diyalog: Mientras contemplábamos el atardecer, Alejandro suspiró y dijo: El mar tiene una calma que apacigua el alma.
Türkçe: Gün batımını izlerken, Alejandro bir iç çekti ve dedi ki: Deniz, ruhu yatıştıran bir huzura sahip.
Nadar en el océano
Okyanusda yüzmek
Örnek Diyalog: Me encanta la sensación de libertad que se siente al nadar en el océano.
Türkçe: Okyanusda yüzmenin verdiği özgürlük hissi beni çok mutlu ediyor.
Tomar el sol
Güneşlenmek
Örnek Diyalog: Me gusta ir a la playa no solo para nadar sino también para tomar el sol y relajarme.
Türkçe: Plaja gitmeyi sadece yüzmek için değil, aynı zamanda güneşlenmek ve rahatlamak için de seviyorum.
La arena
Kum
Örnek Diyalog: Mientras caminábamos por la playa, sentía La arena deslizándose entre mis dedos.
Türkçe: Plajda yürürken, kumun parmaklarımın arasından kayıp gittiğini hissediyordum.
Las olas
Dalgalar
Örnek Diyalog: Observando el horizonte, Mariana dijo con emoción Las olas hoy están perfectas para surfear.
Türkçe: Ufuk çizgisini izlerken Mariana heyecanla şöyle dedi Bugün dalgalar sörf yapmak için mükemmel.
La toalla de playa
Plaj havlusu
Örnek Diyalog: ¿Podrías pasarme la toalla de playa antes de ir al mar?
Türkçe: Denize gitmeden önce bana plaj havlusunu uzatabilir misin?
El protector solar
Güneş kremi
Örnek Diyalog: Claro, no olvides aplicarte el protector solar antes de salir a la playa para cuidar tu piel del sol.
Türkçe: Tabii ki, güneşten cildini korumak için plaja çıkmadan önce güneş koruyucu sürmeyi unutma.
Los anteojos de sol
Güneş gözlükleri
Örnek Diyalog: Mientras preparas el equipaje para la playa, no olvides empacar los anteojos de sol y la crema protectora.
Türkçe: Plaja için bagajını hazırlarken, güneş gözlükleri ve koruyucu kremi paketlemeyi unutma.
El bañador
Mayo
Örnek Diyalog: No te olvides de empacar el bañador si vamos a la playa mañana.
Türkçe: Eğer yarın plaja gidiyorsak, mayonu paketlemeyi unutma.
El bikini
Bikini
Örnek Diyalog: María, ¿has visto mi bikini azul? Lo necesito para la fiesta en la piscina.
Türkçe: María, mavi bikinimi gördün mü? Havuz partisi için ona ihtiyacım var.
La piscina
Havuz
Örnek Diyalog: Me encantaría ir a nadar esta tarde la piscina del club está abierta hasta las ocho.
Türkçe: Bu öğleden sonra yüzmeye gitmeyi çok isterim kulübün havuzu sekize kadar açık.
El salvavidas
Can yeleği
Örnek Diyalog: Cuando el niño cayó al agua, el salvavidas se lanzó al instante para rescatarlo.
Türkçe: Çocuk suya düştüğünde, cankurtaran onu kurtarmak için hemen atladı.
Bucear
Dalış yapmak
Örnek Diyalog: Siempre he querido aprender a bucear para explorar arrecifes de coral.
Türkçe: Her zaman mercan resiflerini keşfetmek için dalış öğrenmek istemişimdir.
El esnórquel
Şnorkelle dalış
Örnek Diyalog: Perdón, ¿sabes si este lugar es bueno para hacer el snorkel?
Türkçe: Özür dilerim, bu yerin sörfe uygun olup olmadığını biliyor musun?
Las aletas
Yüzgeçler
Örnek Diyalog: Juan, al observar a los buceadores, exclamó emocionado: ¡Mira cómo se mueven con Las aletas bajo el agua!
Türkçe: Juan, dalgıçları gözlemleyerek heyecanla haykırdı: Suya bakan! Onların suyun altında yüzgeçlerle nasıl hareket ettiklerine bak!
La tabla de surf
Sörf tahtası
Örnek Diyalog: Juan miró hacia las olas y dijo: La tabla de surf que elegí es perfecta para estas condiciones.
Türkçe: Juan dalgaların üzerine bakarak şunları söyledi: Seçtiğim sörf tahtası bu koşullar için mükemmel.
El castillo de arena
Kumdan kale
Örnek Diyalog: Mira cómo las olas están destruyendo el castillo de arena que construimos.
Türkçe: Bak, dalgalar yapmış olduğumuz kumdan kaleyi nasıl yıkıyor.
La sombrilla
Şemsiye
Örnek Diyalog: Juan, asegúrate de llevar la sombrilla por si acaso llueve durante el picnic.
Türkçe: Juan, piknik sırasında yağmur yağarsa diye yanına şemsiyeyi almayı unutma.
Las conchas marinas
Deniz kabukları
Örnek Diyalog: Al caminar por la playa, Juan recogió varias las conchas marinas para su colección.
Türkçe: Plajda yürürken, Juan koleksiyonu için çeşitli deniz kabukları topladı.
El traje de baño
Mayo
Örnek Diyalog: ¿Te gusta cómo me queda el traje de baño o prefieres el otro que me probé?
Türkçe: Mayo nasıl duruyor, beğendin mi yoksa denediğim diğerini mi tercih edersin?
El chapuzón
Serinleyici dalış
Örnek Diyalog: Después de una larga caminata bajo el sol, Ana exclamó con emoción: -¡Por fin llegamos al lago, preparémonos para el chapuzón!
Türkçe: Uzun bir güneş altında yürüyüşten sonra Ana heyecanla haykırdı: Sonunda göle vardık, hadi şimdi serin sulara dalalım!
La brisa marina
Deniz meltemi
Örnek Diyalog: Sentí la brisa marina en mi rostro mientras miraba el horizonte.
Türkçe: Deniz brizini yüzümde hissettim, ufka bakarken.
El paseo marítimo
Sahil yürüyüş yolu
Örnek Diyalog: Mientras caminábamos por el paseo marítimo, la brisa salada acariciaba nuestras caras y el sonido de las olas calmaba nuestras almas.
Türkçe: Deniz kenarındaki yürüyüş yolunda yürürken, tuzlu briz yüzlerimizi okşuyor ve dalgaların sesi ruhlarımızı sakinleştiriyordu.
El chiringuito
Sahil barı
Örnek Diyalog: Durante nuestras vacaciones en España, comimos la mejor paella que he probado en un pequeño chiringuito junto al mar.
Türkçe: İspanya'daki tatilimiz sırasında, denizin kenarında küçük bir şirin kafede şimdiye kadar yediğim en iyi paellayı yedik.
La crema bronceadora
Güneş koruyucu krem.
Örnek Diyalog: Clara, ¿has metido la crema bronceadora en la bolsa de la playa?
Türkçe: Clara, güneş kremini plaj çantasına koydun mu?
La hamaca
Hamak
Örnek Diyalog: Colocaré la hamaca entre esos dos árboles para disfrutar de una siesta al aire libre.
Türkçe: Hamakı o iki ağacın arasına yerleştirip açık havada bir şöyleşme yapmanın keyfini çıkaracağım.
La silla de playa
Plaj sandalyesi
Örnek Diyalog: Al llegar a la orilla, Martina exclamó con alivio: ¡Menos mal que recordé traer la silla de playa para relajarnos bajo el sol!
Türkçe: Kıyıya varınca, Martina rahat bir nefesle şöyle haykırdı: İyi ki güneşin altında rahatlayabilmemiz için plaj sandalyesini getirmeyi hatırlamışım!
La nevera de playa
Plaj buzdolabı
Örnek Diyalog: Clara le preguntó a Luis si había recordado poner los refrescos en la nevera de playa antes de salir de casa.
Türkçe: Clara, Luis'e evden çıkmadan önce içecekleri plaj buzdolabına koyup koymadığını sordu.
El balneario
Kaplıca
Örnek Diyalog: Claro que sí, la próxima semana iremos al balneario para relajarnos y disfrutar de las aguas termales.
Türkçe: Tabii ki, gelecek hafta dinlenmek ve termal suların tadını çıkarmak için kaplıcaya gideceğiz.
El socorrista
Can kurtaran
Örnek Diyalog: Cuando vi que la niña estaba luchando para mantenerse a flote, grité de inmediato: ¡El socorrista! ¡Ayuda a esa niña!
Türkçe: Kızın suyun üstünde kalmak için mücadele ettiğini gördüğümde hemen bağırdım: -Can simidi! O kıza yardım et!
El flotador
Simidi
Örnek Diyalog: Mira, encontré el flotador que perdimos la semana pasada en la playa.
Türkçe: Bak, geçen hafta plajda kaybettiğimiz yüzme simidini buldum.
Los juegos de playa
Plaj oyunları
Örnek Diyalog: Ana estaba emocionada por probar todos los juegos de playa que llevó Mario para la fiesta en la costa.
Türkçe: Ana, Mario'nun sahil partisi için getirdiği tüm plaj oyunlarını denemek için heyecanlanıyordu.
El voleibol de playa
Plaj voleybolu
Örnek Diyalog: Clara sugirió que probáramos algo diferente este fin de semana, como un partido de El voleibol de playa en la costa.
Türkçe: Clara, bu hafta sonu için farklı bir şey deneyelim önerisinde bulundu, mesela sahilde bir plaj voleybolu maçı.
El kayak
Kayak yapma
Örnek Diyalog: Cuando lleguemos al lago, tú y yo vamos a competir con El kayak a ver quién llega primero al otro lado.
Türkçe: Göle vardığımızda, seninle kayakla kimin karşıya ilk ulaşacağını görmek için yarışacağız.
La moto acuática
Jet ski
Örnek Diyalog: Al ver la moto acuática, Pedro exclamó con entusiasmo: ¡Quiero probarla antes de que termine el día!
Türkçe: Su jetini görünce Pedro heyecanla bağırdı: Gün bitmeden bunu denemek istiyorum!
El crucero
Gemi turu
Örnek Diyalog: María estaba emocionada, apenas podía creer que finalmente irían en el crucero que tanto había soñado.
Türkçe: María heyecanlıydı, nihayet hayalini kurduğu o gemi seyahatine çıkacak olmalarına neredeyse inanamıyordu.
La boya
Boya
Örnek Diyalog: Mientras navegábamos cerca de la costa, nos aseguramos de no chocar con la boya que marcaba los bajíos peligrosos.
Türkçe: Kıyıya yakın navigasyon yaparken, tehlikeli sığlıkları işaretleyen boya ile çarpışmamaya özen gösterdik.
El yate
Yat
Örnek Diyalog: Mientras observaba el horizonte, no pude evitar exclamar ¡Qué increíble es el yate de Javier deslizándose sobre las olas!
Türkçe: Ufuk çizgisini gözlerken, Javier'in yatının dalgaların üzerinde nasıl süzüldüğüne hayran kalmadan edemedim!
La marea
Gelgit
Örnek Diyalog: La marea está subiendo rápidamente, mejor nos apresuramos si no queremos que el agua alcance nuestras cosas en la playa.
Türkçe: Medcezir hızla yükseliyor, eşyalarımızın plajda sular altında kalmamasını istemiyorsak acele etsek iyi olur.
La orilla
Kıyı
Örnek Diyalog: Mientras caminábamos por la orilla del río, las pequeñas olas chapoteaban suavemente contra nuestros pies descalzos.
Türkçe: Nehrin kıyısında yürürken, küçük dalgalar ayaklarımızın dibinde hafifçe şırıldıyordu.
La costa
Sahil
Örnek Diyalog: La costa brilla espectacularmente bajo la luz dorada de la puesta de sol, ¿no te parece?
Türkçe: Sahil, güneşin altın ışığı altında muhteşem bir şekilde parlıyor, sence de öyle değil mi?
El arrecife
Resif
Örnek Diyalog: Mientras buceábamos cerca de la costa, no pude evitar maravillarme con la rica biodiversidad del arrecife.
Türkçe: Kıyıya yakın bir yerde dalış yaparken, resifi oluşturan zengin biyoçeşitliliğe hayran olmaktan kendimi alamadım.
La medusa
Denizanası
Örnek Diyalog: La medusa que vimos ayer era enorme y de colores brillantes, realmente impresionante.
Türkçe: Dün gördüğümüz denizanası devasa boyutta ve parlak renklerdeydi, gerçekten etkileyiciydi.
El tiburón
Köpekbalığı
Örnek Diyalog: Mira el tiburón está nadando hacia la orilla.
Türkçe: Bak köpekbalığı kıyıya doğru yüzüyor.
Navegar
Yelken açmak
Örnek Diyalog: Podemos navegar por la red para buscar información para nuestro proyecto escolar.
Türkçe: İnternet üzerinde gezinerek okul projemiz için bilgi arayabiliriz.
El velero
Yelkenli
Örnek Diyalog: Mira hacia el horizonte el velero se destaca contra el atardecer como un lienzo en movimiento.
Türkçe: Ufka bak yelkenli, hareket halindeki bir tuvalmiş gibi akşamüstüne karşı belirginleşiyor.
La pesca
Balıkçılık
Örnek Diyalog: María dijo que la pesca este fin de semana fue increíblemente buena.
Türkçe: María bu hafta sonu balıkçılığın inanılmaz derecede iyi olduğunu söyledi.
La caña de pescar
Olta kamışı
Örnek Diyalog: Me levanté temprano para asegurarme de que la caña de pescar estuviera lista para nuestro viaje al lago.
Türkçe: Erken kalktım ki balık tutma olta kamışımız göl gezimiz için hazır olsun.
El cebo
Yem
Örnek Diyalog: Coloqué el cebo en la trampa con cuidado, esperando atrapar al roedor que rondaba la despensa.
Türkçe: Kapanın içine dikkatlice yem koydum, mutfağı mesken tutan kemiriği yakalamayı umuyordum.
El marisco
Deniz ürünleri
Örnek Diyalog: Al ver el plato en la mesa exclamó con entusiasmo: ¡El marisco aquí se ve excepcional!
Türkçe: Masaya elini vurarak büyük bir heyecanla bağırdı: Buradaki deniz ürünleri olağanüstü görünüyor!
El puerto
Liman
Örnek Diyalog: Al llegar a la ciudad, no pude resistir la tentación de dar un paseo por el puerto para disfrutar de la brisa marina.
Türkçe: Şehre vardığımda, deniz brizinden keyif almak için limanda bir yürüyüş yapma isteğine karşı koyamadım.
El faro
Fener
Örnek Diyalog: Al acercarnos a la costa, pudimos ver la luz intermitente del faro, guiándonos de manera segura hacia el puerto.
Türkçe: Kıyıya yaklaştıkça, fenerin aralıklı ışığını görebildik; bu bize güvenli bir şekilde limana doğru yol gösteriyordu.
La ola de calor
Sıcak hava dalgası
Örnek Diyalog: Mientras caminábamos hacia el parque, Marta comentó: La ola de calor esta semana es insoportable, espero que termine pronto.
Türkçe: Parka doğru yürürken Marta şöyle dedi: Bu haftaki sıcak hava dalgası çekilmez, umarım çabucak biter.
La bronceado
Bronzluk
Örnek Diyalog: Mirando su piel después de la vacación exclamó con orgullo La bronceado que tengo ahora es justo el tono dorado perfecto que quería.
Türkçe: Tatilden sonra cildine baktığında gururla şöyle haykırdı Şu anki bronzluğum tam istediğim mükemmel altın tonunda.
"H" harfi genellikle okunmaz. Örneğin, "hola" kelimesi "ola" şeklinde telaffuz edilir.
"LL" harfleri "Y" gibi okunur. "Me llamo" kelimesi "Me yamo" şeklinde telaffuz edilir.
"Ñ" harfi "ny" sesini verir. "España" kelimesi "Espanya" şeklinde okunur.
"C" harfi "e" ve "i" önünde "s" sesi verir. "Gracias" kelimesi "Grasias" olarak telaffuz edilir.
Faydalı İfadeler ve Kalıplar
Seyahat ederken veya günlük hayatta işinize yarayacak bazı ifadeler:
¿Hablas inglés? (Ablas inglés) : İngilizce konuşuyor musun?
No entiendo. (No entiendo) : Anlamıyorum.
¿Puede repetir, por favor? (Puede repetir, por favor_) : Tekrar edebilir misiniz, lütfen?
Estoy perdido/perdida. (Estoy perdido/perdida) : Kayboldum.
Not: Perdido erkekler için, perdida kadınlar için kullanılır.
Küçük Bir Diyalog Örneği
María ve José'nin kısa bir sohbeti:
María: Hola, buenos días.
José: ¡Hola! ¿Cómo estás?
María: Estoy muy bien, gracias. ¿Y tú?
José: Yo estoy un poco cansado, pero bien.
María: ¿Quieres tomar un café?
José: Sí, por favor.
Sonuç ve İleriye Bakış
İspanyolca'yı öğrenmeye başlamak, yeni bir dünyanın kapılarını aralamak gibidir. Temel kelimeler ve ifadelerle donandığınızda, İspanyolca konuşulan ülkelerde daha özgüvenli hissedersiniz. Unutmayın, pratik yapmak öğrenmenin anahtarıdır. Her fırsatta yeni öğrendiğiniz kelimeleri kullanmaya çalışın. Bu dil yolculuğunda size bol şans diliyorum! (¡Buena suerte!)