Korece Öğreniyorum

Korece Temel Fiiller: Günlük Hayatta Kullanılanlar

Choi Eun-jung
12 dk okuma
Günlük hayatta Korece konuşurken sıklıkla kullanılan temel fiilleri öğrenin. Korece dil bilginizi artırın, pratik yapın ve dil becerinizi geliştirin.

Korece öğrenme sürecim, bir hayli ilginç ve ilham verici bir yolculuk oldu. Her dil gibi, Korece’nin de kendine has bir yapısı ve güzelliği var. Dili öğrenmeye başladığımda, fiillerin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu fark ettim. İletişim kurarken fiiller, cümlelerin temel taşlarıdır. Bu yazıda, Korece’nin günlük hayatta sıkça kullanılan temel fiillerini ele alacak ve kendi deneyimlerimden yola çıkarak bu süreci daha anlaşılır hale getireceğim.


Korece Temel Fiiller

75 MBWAV
Korece Temel Fiiller

Korece Öğrenme Sürecimde Karşılaştığım Zorluklar

Korece, öğrenmesi hem kolay hem de zor olan bir dil. Kolaylık kısmı, fiillerin belirli kurallara bağlı olması; zor kısmı ise bu kuralları doğru bir şekilde uygulamak. Örneğin, “gitmek” fiilini ele alalım. Türkçede “okula gidiyorum” dediğimizde, fiilin yalnızca çekimlenmiş halini kullanırız. Ancak Korece’de, cümlenin durumuna ve seviyesine göre fiil çekimi değişebilir. “학교에 가요” (hakgyoe gayo) yani “Okula gidiyorum” cümlesi, oldukça yaygın bir örnek. Korece öğrenmeye başladığımda, bu tür cümlelerle karşılaşmak beni hem heyecanlandırdı hem de biraz zorladı. İlk başlarda, dilin melodik yapısına alışmak zaman aldı.

Korece Temel Fiiller

Anlamak: 이해하다 (ihaehada)

Korece öğrenirken karşılaştığım ilk fiil 이해하다 (ihaehada), “anlamak” anlamına geliyor. İletişimin en temel taşlarından biri olan anlama fiili, günlük konuşmalarda sık sık karşımıza çıkar. Korece derslerinde öğretmenim bana sık sık “이해해요?” (ihaehaeyo?) yani “Anlıyor musun?” sorusunu sorardı. İlk zamanlarda cevabım genellikle “Hayır” olurdu çünkü dilin yapısına alışmak zaman aldı. Ancak zamanla, bu soruya “네, 이해해요.” (Evet, anlıyorum) demeye başladım. İşte o an, Korece öğrenme sürecinde büyük bir adım attığımı hissettim.

Gitmek: 가다 (gada)

Bir diğer önemli fiil ise 가다 (gada), yani “gitmek” fiilidir. Gitmek fiili, dilin temel taşlarından biridir. İlk Kore ziyaretimde bu fiili o kadar çok kullandım ki, neredeyse her cümlede yer aldı. Örneğin, “학교에 가요” (hakgyoe gayo) “Okula gidiyorum” demektir. Kore’deki okulları ziyaret ederken bu fiili sıkça kullanmak zorunda kaldım. Ziyaretlerim sırasında bu fiilin ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Gitmek, hareket etmeyi, yeni yerler keşfetmeyi ve öğrenmeyi ifade eder. Korece öğrenirken, bu fiil benim sürekli hareket halinde olmamı ve öğrenme sürecimin bir parçası olmasını sağladı.



Yemek: 먹다 (meokda)

Yemek yemek, her kültürde olduğu gibi Kore kültüründe de çok önemli bir yer tutar. 먹다 (meokda) fiili, “yemek” anlamına gelir. İlk Korece kursuma başladığımda, sınıf arkadaşlarımla sık sık Kore restoranlarına giderdik. Orada öğrendiğim ilk cümlelerden biri “점심을 먹어요” (jeomsimeul meog-eoyo) yani “Öğle yemeği yiyorum” cümlesiydi. Kore yemek kültürü oldukça zengin ve çeşitli olduğu için, bu fiili o kadar sık kullandım ki neredeyse her öğünde yeni bir kelime öğrenir oldum. Örneğin, Kore’nin meşhur yemeklerinden biri olan bibimbap sipariş ederken “Bibimbap yemeyi çok seviyorum” anlamına gelen 비빔밥을 먹는 걸 좋아해요 cümlesini sıklıkla kurmaya başladım. Bu basit gibi görünen fiil, aslında dil öğreniminde büyük bir kilometre taşıydı.

Hissetmek: 느끼다 (neukkida)

Duyguları ifade etmek, dil öğreniminde en zorlandığım konulardan biriydi. Ancak Korece’de 느끼다 (neukkida) fiili ile hisleri ifade etmek daha kolay hale geldi. Bu fiili öğrendiğimde, dilin ne kadar zengin ve duygusal olduğunu fark ettim. Örneğin, 행복을 느껴요 (haengbogeul neukkyeoyo) “Mutluluğu hissediyorum” demektir. Duygularımı bu şekilde ifade edebilmek, dil öğrenme sürecimde büyük bir dönüm noktasıydı. Bir dilde duyguları anlatabilmek, o dili gerçekten öğrenmeye başladığınızın bir göstergesidir. Korece’de bu fiil, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal hisleri de kapsar.

Öğrenmek: 배우다 (baeuda)

Korece öğrenirken en sık karşılaştığım fiillerden biri de 배우다 (baeuda) idi. 배우다, “öğrenmek” anlamına gelir ve Korece kursunda en çok duyduğum kelimelerden biriydi. İlk Korece dersimde, öğretmenim “한국어를 배워요” (hangugeoreul baewoyo) cümlesini defalarca tekrarlatmıştı. O zamanlar Korece’nin ne kadar zor olabileceğini düşündüğümde, bu fiili öğrenmek bana ilham verdi. Çünkü öğrenme sürecinin bir parçasıydı. Korece’yi öğrenirken, sadece bir dili değil, aynı zamanda bir kültürü de öğreniyordum. Bu fiil, dil öğrenme sürecimin bir simgesi haline geldi.



Korece Fiillerin Günlük Hayattaki Yeri

Fiillerin Dilin Dinamiğinde Rolü

Dil öğreniminde fiillerin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Korece fiilleri öğrenmeye başladığımda, bu fiillerin günlük hayatta nasıl kullanıldığını daha iyi anladım. Fiiller, sadece bir eylemi ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda dili canlı tutar. Korece fiiller, dilin ritmini ve melodisini oluşturur. Fiillerin doğru kullanımı, Korece konuşmayı hem akıcı hem de anlamlı hale getirir.

Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, Korece’deki fiillerin ne kadar dinamik olduğunu söyleyebilirim. Korece öğrenmeye başladığım ilk zamanlarda, basit fiilleri kullanarak günlük hayatta kendimi ifade edebilmek, bana büyük bir özgüven kazandırdı. Örneğin, “gitmek”, “gelmek”, “yemek” gibi fiillerle basit cümleler kurarak günlük hayatımı kolaylaştırdım. Ancak zamanla, daha karmaşık fiillerle cümleler kurmaya başladıkça, dilin derinliklerine daha çok inmeye başladım.

Günlük Hayatta Korece Fiilleri Kullanmanın Önemi

Korece öğrenen biri olarak, fiillerin günlük hayatta ne kadar sık kullanıldığını fark ettim. Bu fiiller, dilin temel yapı taşlarıdır ve günlük hayatın her anında karşımıza çıkar. Örneğin, sabah kalktığınızda “kalkmak” fiili, işe giderken “gitmek” fiili, yemek yerken “yemek” fiili sürekli kullanılır. Korece fiilleri öğrenirken, dilin ne kadar pratik ve işlevsel olduğunu daha iyi anladım.

Korece Öğrenirken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Fiil Kökleri ve Ekler

Korece öğrenirken en zorlandığım konulardan biri de fiil kökleri ve eklerdi. Korecede fiil köklerine eklenen çeşitli ekler, fiilin zamanını ve kipini belirler. Bu, dil öğreniminde kritik bir rol oynar. Örneğin, “gitmek” fiilinin kökü “가다” (gada) iken, bu fiil geçmiş zamanda “갔어요” (gasseoyo) olur. Fiil köklerini doğru tespit etmek ve doğru ekleri eklemek, Korece’yi akıcı bir şekilde konuşmanın anahtarıdır.

Sabır ve Sürekli Pratik

Korece öğrenirken sabırlı olmak ve sürekli pratik yapmak önemlidir. İlk başlarda fiilleri doğru bir şekilde kullanmak zor olabilir, ancak zamanla bu fiillerin dilin dinamiğinde ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz. Kendi deneyimlerime dayanarak, her gün düzenli olarak Korece pratik yapmanın dil öğrenme sürecine büyük katkı sağladığını söyleyebilirim. Özellikle günlük konuşmalarda sık kullanılan fiilleri öğrenmek, Korece’yi daha akıcı bir şekilde konuşmanıza yardımcı olacaktır.

Topluluk İçinde Fiil Kullanımını Pekiştirme

Korece konuşan bir topluluk içinde bulunmak, bu temel fiillerin kullanımını pekiştirmenin en etkili yoludur. Benim Korece’yi en hızlı öğrendiğim dönem, Korece konuşan insanlarla vakit geçirdiğim zamandı. Bu topluluk içinde fiilleri sık sık kullanarak, dilin yapısına daha iyi hakim oldum ve konuşma becerilerim gelişti.

Korece’yi öğrenmek, hem zorlu hem de keyifli bir süreçtir. Fiiller, bu dilin temel yapı taşlarıdır ve günlük hayatın her anında karşımıza çıkar. Korece öğrenirken fiillere hakim olmak, dilde bir adım öne geçmek demektir. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, Korece’nin temel fiillerini öğrenmenin, dil öğrenme sürecini ne kadar kolaylaştırdığını söyleyebilirim.

Korece öğrenirken sabırlı olun ve sürekli pratik yapın. Günlük konuşmalarda sıkça kullanılan bu fiillerle dilin dinamiğine hakim olabilir ve Korece’yi akıcı bir şekilde konuşmaya başlayabilirsiniz. Dilin güzellikleriyle dolu bu yolculukta, temel fiillerinize güvenin ve cesurca konuşmaya başlayın!

가다

Gitmek

Örnek Diyalog: 우리 같이 영화관에 가다가 점심도 먹으러 가자.

Türkçe: Hadi sinemaya giderken öğle yemeği de yiyelim.

오다

Gelmek

Örnek Diyalog: 네가 늦게 오다니 정말 놀랐어.

Türkçe: Senin geç gelmen gerçekten beni şaşırttı.

보다

daha çok veya daha fazla

Örnek Diyalog: 그는 새로운 영화를 보다가 갑자기 전화가 왔어요.

Türkçe: O yeni bir film izlerken birdenbire telefon çaldı.

먹다

Yemek

Örnek Diyalog: 제가 점심에 먹을 김밥을 어제밤에 다 먹어버려서 지금 너무 배고파요.

Türkçe: Dün gece yemek için hazırladığım kimbapları hepsini yemiş olduğum için şu anda çok açım.

마시다

İçmek

Örnek Diyalog: 친구가 커피를 마시다가 갑자기 웃음을 터트렸어.

Türkçe: Arkadaşım kahve içerken birdenbire kahkahayı patlattı.

하다

Yapmak

Örnek Diyalog: 우리 오늘 오후에 같이 운동하다 가기로 했었잖아.

Türkçe: Biz bugün öğleden sonra birlikte spor yapmaya gitmeye karar vermiştik hatırla.

살다

Yaşamak.

Örnek Diyalog: 우리 가족은 서울에서 20년동안 살아왔습니다.

Türkçe: Bizim ailemiz 20 yıldır Seul'de yaşıyor.

일하다

Çalışmak

Örnek Diyalog: 제가 일하다 보면 간혹 이런 해결책이 생각나곤 해요.

Türkçe: Çalışırken ara sıra böyle çözümler aklıma gelir.

자다

Uyumak

Örnek Diyalog: 어젯밤에 너무 늦게 자다 보니까 오늘 하루 종일 피곤하다.

Türkçe: Dün gece çok geç yattığım için bugün tüm gün boyunca yorgunum.

일어나다

Uyanmak

Örnek Diyalog: 이른 아침에 일어나다 보니 해가 막 떠오르는 장관을 볼 수 있었어.

Türkçe: Erken sabahleyin kalktığımda, tam güneşin doğmakta olduğu muhteşem manzarayı görebildim.

앉다

Oturmak

Örnek Diyalog: 자리에 앉다가 순간 모든 걱정이 사라졌어요.

Türkçe: Yerime oturur oturmaz aniden bütün endişelerim yok oldu.

서다

Durmak

Örnek Diyalog: 친구가 나를 보자마자 길가에 서다가 손을 흔들었다.

Türkçe: Arkadaşım beni görür görmez yolun kenarında durup elini salladı.

걷다

Yürümek

Örnek Diyalog: 제가 어제 공원을 걷다가 오랜 친구를 우연히 만났어요.

Türkçe: Dün parkta yürüyüş yaparken eski bir arkadaşıma tesadüfen rastladım.

달리다

Koşmak

Örnek Diyalog: 그는 공원을 달리다가 갑자기 멈춰 서서 숨을 고르기 시작했다.

Türkçe: O, parkta koşarken aniden durup nefesini düzeltmeye başladı.

공부하다

Ders çalışmak / Çalışmak

Örnek Diyalog: 우리는 시험을 잘 보기 위해서 매일 같이 도서관에서 공부하다 집에 돌아갔어.

Türkçe: Sınavda iyi yapabilmek için biz her gün kütüphanede ders çalıştık ve eve döndük.

쓰다

Yazmak

Örnek Diyalog: 종이에 무엇을 쓰다가 갑자기 펜이 멈췄어요.

Türkçe: Kâğıda bir şeyler yazarken birden kalem durdu.

읽다

Okumak

Örnek Diyalog: 그 책을 읽다가 갑자기 누군가의 문을 두드리는 소리에 깜짝 놀랐어요.

Türkçe: O kitabı okurken aniden birisinin kapıyı çalmasına irkilerek çok şaşırdım.

말하다

Konuşmak

Örnek Diyalog: 저는 아침에 친구에게 전화해서 만날 시간을 말하다가 늦었어요.

Türkçe: Sabahleyin arkadaşıma telefon ederek buluşacağımız saati söylerken geç kaldım.

듣다

Dinlemek

Örnek Diyalog: 제가 그 새로운 밴드의 음악을 듣다가 갑자기 옛날 생각이 났어요.

Türkçe: O yeni grubun müziğini dinlerken birden eski günler aklıma geldi.

배우다

Öğrenmek

Örnek Diyalog: 우리는 내일 새로운 한국어 단어를 배우다 시작할 거예요.

Türkçe: Biz yarın yeni Korece kelimeler öğrenmeye başlayacağız.

묻다

sormak

Örnek Diyalog: 그는 어디로 가야 하는지 길을 묻다가 친절한 행인을 만났다.

Türkçe: Yolunu sormak isterken o, nazik bir yoldan geçenle karşılaştı.

대답하다

Yanıtlamak

Örnek Diyalog: 선생님이 질문을 하셨을 때, 모든 학생들이 바로 대답하다.

Türkçe: Öğretmen soru sorduğunda, tüm öğrenciler hemen cevap verirler.

웃다

gülmek

Örnek Diyalog: 그녀는 제 농담을 듣고 크게 웃다가 의자에서 떨어졌어요.

Türkçe: O benim şakamı duyunca kahkahalarla güldü ve sandalyeden düştü.

울다

Ağlamak

Örnek Diyalog: 아기가 밤새도록 계속 울다가 지쳐 잠들었어요.

Türkçe: Bebek tüm gece boyunca sürekli ağladı ve sonra yorulup uyuyakaldı.

구매하다

Satın almak

Örnek Diyalog: 저는 편의점에서 간식을 구매하다가 친구를 만났어요.

Türkçe: Ben, bakkaldan atıştırmalık alırken bir arkadaşımla karşılaştım.

파다

ekmek

Örnek Diyalog: 그는 정원에서 채소를 파다가 큰 지렁이를 발견했어요.

Türkçe: O bahçede sebze toplarken büyük bir solucan keşfetti.

사용하다

Kullanmak

Örnek Diyalog: 네 GPS를 사용하다가 갑자기 신호가 끊겼어요.

Türkçe: GPS'ini kullanırken birden sinyal gitti.

준비하다

Hazırlanmak

Örnek Diyalog: 우리는 내일 있을 회의를 준비하다가 밤새게 되었다.

Türkçe: Biz, yarın gerçekleşecek toplantıyı hazırlarken geceyi aydınlığa kadar çalışarak geçirdik.

만나다

Buluşmak / Karşılaşmak / Görüşmek

Örnek Diyalog: 우연히 거리에서 옛 친구를 만나다니 정말 반가웠어.

Türkçe: Tesadüfen sokakta eski bir arkadaşımla karşılaşmak gerçekten çok hoşuma gitti.

인사하다

Selamlaşmak

Örnek Diyalog: 우리 회사의 새 직원을 만나기 위해 가기 전에 상사에게 먼저 인사하다 가겠습니다.

Türkçe: Yeni çalışanımızla tanışmaya gitmeden önce önce şefime selam vermeye gideceğim.

청소하다

Temizlemek.

Örnek Diyalog: 우리 집을 청소하다가 오래된 사진첩을 발견했어.

Türkçe: Evimi temizlerken eski bir fotoğraf albümü buldum.

요리하다

Yemek yapmak

Örnek Diyalog: 주말에 시간이 많을 때는 새로운 레시피로 요리하다 보면 시간 가는 줄 모르겠어요.

Türkçe: Hafta sonları zamanım çok olduğunda yeni tariflerle yemek yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.

찾다

Aramak

Örnek Diyalog: 제가 그 책을 어디에 뒀는지 찾다가 여기 앉아 있게 되었어요.

Türkçe: O kitabı nereye koyduğumu ararken burada oturmaya başladım.

버리다

Bırakmak ya da atmak

Örnek Diyalog: 저녁을 다 못 먹고 남긴 음식은 버리다가 안타까웠어.

Türkçe: Akşam yemeğini tam olarak bitiremeyip kalan yemeği atarken çok üzüldüm.

기다리다

Beklemek

Örnek Diyalog: 학교 앞에서 저를 기다리다가 사라진 친구를 찾고 있어요.

Türkçe: Okulun önünde beni beklerken kaybolan arkadaşımı arıyorum.

돕다

Yardım etmek

Örnek Diyalog: 우리 팀이 프로젝트를 마무리하는 데 돕다가 정말 기쁩니다.

Türkçe: Projemizi bitirirken ekibimize yardım etmekten gerçekten mutluyum.

타다

Binmek

Örnek Diyalog: 버스를 놓쳐서 내일은 더 일찍 일어나서 타다 가야겠어.

Türkçe: Otobüsü kaçırdım, bu yüzden yarın daha erken kalkıp binmek zorunda kalacağım.

내리다

İnmek

Örnek Diyalog: 버스가 정류장에 멈추자마자 서둘러 내리다가 내 가방이 끼어버렸어.

Türkçe: Otobüs durağında durar durmaz aceleyle inmeye çalışırken çantam sıkışıp kaldı.

전화하다

Telefon etmek

Örnek Diyalog: 그가 지각할 것 같으면 꼭 전화하라고 당부했다.

Türkçe: Eğer geç kalacak gibi olursa mutlaka aramasını tembih ettim.

끄다

Kapatmak

Örnek Diyalog: 깜빡 잊고 밖에 나왔는데 집에 돌아가기 전에 누가 전등을 끄다가 확인해 줄 수 있을까?

Türkçe: Yanlışlıkla unutup dışarı çıktım, eve dönmeden önce biri gidip ışıkları kapattığını kontrol edebilir mi?

켜다

Açmak

Örnek Diyalog: 티비를 켜다가 갑자기 전기가 나갔어.

Türkçe: Televizyonu açıyordum ki birden elektrik gitti.

열다

Açmak

Örnek Diyalog: 그녀는 오랫동안 닫혀 있던 낡은 서랍을 천천히 열다가 갑자기 안에 있는 오래된 편지를 발견했다.

Türkçe: O uzun süredir kapalı olan eski çekmecenin yavaş yavaş açılmasıyla, içindeki eski bir mektubu aniden keşfetti.

닫다

Kapatmak

Örnek Diyalog: 문을 닫다가 손을 다쳤어요.

Türkçe: Kapıyı kaparken elimi incittim.

기억하다

Hatırlamak

Örnek Diyalog: 네가 어릴 적 이야기를 기억하다니 정말 놀랍구나!

Türkçe: Çocukluğundan bir hikayeyi hatırlaman gerçekten şaşırtıcı!

잊다

Unutmak

Örnek Diyalog: 때때로 중요한 것들을 잊다가는 우리 인생에 문제가 생길 수도 있어.

Türkçe: Bazen önemli şeyleri unutursak, hayatımızda sorunlar çıkabilir.

사랑하다

Sevmek

Örnek Diyalog: 그녀는 따뜻한 미소를 지으며 말했다: 나는 평생 당신을 사랑하다.

Türkçe: Onun sıcak bir gülümsemeyle söylediği şuydu: Ben hayatım boyunca seni seveceğim.

싫어하다

Nefret etmek

Örnek Diyalog: 나는 겨울을 싫어하다시피할 정도로 추위를 많이 타는 편이야.

Türkçe: Kışı neredeyse nefret edecek kadar çok üşüyen biriyim.

원하다

istek duymak

Örnek Diyalog: 네가 원하다면, 우리는 내일 다른 곳으로 갈 수 있어.

Türkçe: Eğer istersen, yarın başka bir yere gidebiliriz.

필요하다

Gerekli veya Lazım

Örnek Diyalog: 우리 팀에 새로운 프린터가 필요하다고 생각하는데, 예산을 조정할 수 있을까요?

Türkçe: Ekibimizin yeni bir yazıcıya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, bütçeyi ayarlayabilir miyiz?

추천하다

Tavsiye etmek

Örnek Diyalog: 제 친구가 그 책을 강력히 추천하더군요.

Türkçe: Arkadaşım o kitabı şiddetle tavsiye etti.

감사하다

Teşekkür ederim.

Örnek Diyalog: 너의 도움에 정말 감사하다.

Türkçe: Yardımın için gerçekten teşekkür ederim.

사과하다

Özür dilemek

Örnek Diyalog: 저는 제가 한 말에 대해 진심으로 사과하다고 말했습니다.

Türkçe: Söylediğim şey için gerçekten özür dilediğimi belirttim.

축하하다

Tebrik etmek

Örnek Diyalog: 네 졸업을 진심으로 축하하다니까, 이번 주말에 파티를 열어야겠어!

Türkçe: Gerçekten mezuniyetini kutluyorum, bu hafta sonu bir parti düzenlemeliyiz!

운전하다

Araba sürmek

Örnek Diyalog: 지금 피곤해서 내가 운전하다 사고를 낼까 걱정되니 네가 운전해 줄래?

Türkçe: Şu anda çok yorgunum ve kazaya sebep olabileceğimden endişeleniyorum, sen sürebilir misin?

수리하다

Tamir etmek

Örnek Diyalog: 자동차가 계속 이상한 소리를 내서 내일 바로 수리하러 가야 할 것 같아요.

Türkçe: Arabanın sürekli garip sesler çıkarması nedeniyle sanırım yarın hemen tamire götürmem gerekecek.

그리다

Çizmek

Örnek Diyalog: 미래의 계획을 상상하며 그녀는 마음속에 이상적인 집을 그리다 웃음 지었다.

Türkçe: Gelecekteki planlarını hayal ederken, o, zihninde ideal evini canlandırdı ve gülümsedi.

노래하다

Şarkı söylemek

Örnek Diyalog: 한국에서 새 친구를 만나면 같이 노래방에 가서 노래하다가 우정을 깊게 할 수 있어.

Türkçe: Kore'de yeni arkadaşlar edindiğinde birlikte karaokaye gidip şarkı söyleyerek dostluğunuzu derinleştirebilirsiniz.

춤추다

Dans etmek

Örnek Diyalog: 우리 같이 춤추다 지쳐서 쓰러질 때까지 놀자!

Türkçe: Hadi birlikte dans edip yorulup yığılıncaya kadar eğlenelim!

놀다

Oynamak

Örnek Diyalog: 우리 주말에 같이 놀다 갈래?

Türkçe: Hafta sonu beraber takılmaya ne dersin?

쉬다

Dinlenmek

Örnek Diyalog: 좀 피곤해서 오늘은 일찍 자고 좀 쉬다가 마감일 전에 다시 작업할게요.

Türkçe: Biraz yorgunum, bu yüzden bugün erken yatacağım ve biraz dinleneceğim, sonra teslim tarihinden önce çalışmaya devam edeceğim.

시작하다

Başlamak

Örnek Diyalog: 우리가 그 프로젝트를 시작하다 보니 점점 아이디어가 쏟아지기 시작했어.

Türkçe: Projeyi başladıkça fikirlerin ardı arkası kesilmeden gelmeye başladı.

끝내다

Bitirmek

Örnek Diyalog: 우리는 오랜 논의 끝에 프로젝트를 끝내다 결정했다.

Türkçe: Uzun tartışmalar sonucunda projeyi sonlandırmaya karar verdik.

옮기다

Taşımak

Örnek Diyalog: 서버에서 데이터를 새 하드 드라이브로 옮기다가 문제가 생겼어.

Türkçe: Sunucudan verileri yeni bir hard diske taşırken bir sorun oluştu.

잡다

Yakalamak

Örnek Diyalog: 수업 중에는 핸드폰을 잡다가는 선생님한테 혼나게 될 거야.

Türkçe: Ders esnasında cep telefonuyla yakalanırsan öğretmenden azar işiteceksin.

던지다

Atmak

Örnek Diyalog: 그녀는 물속으로 돌을 던지며 원을 만들었습니다.

Türkçe: O, suya taş atarak çemberler oluşturdu.

잘라내다

Kesmek

Örnek Diyalog: 선생님은 학생들에게 종이를 잘라내다가 조심하라고 당부했다.

Türkçe: Öğretmen, öğrencilere kağıdı keserken dikkatli olmalarını tembih etti.

붙이다

Yapıştırmak

Örnek Diyalog: 미술 수업 시간에 선생님은 아이들에게 색종이를 마음대로 오려서 그림에 붙이라고 지시했다.

Türkçe: Sanat dersinde öğretmen, çocuklara renkli kağıtları istedikleri gibi kesip resimlerine yapıştırmalarını söyledi.

가르치다

Öğretmek

Örnek Diyalog: 선생님은 학생들에게 수학을 가르치다가 질문이 너무 많아서 수업이 길어졌어요.

Türkçe: Öğretmen, öğrencilere matematik öğretirken soruların fazlalığı yüzünden ders uzadı.

배달하다

Teslim etmek

Örnek Diyalog: 우리 집까지 이 피자를 배달하다가 길을 잃으신 것 같아요?

Türkçe: Pizzayı bizim eve getirirken yolunuzu kaybetmiş gibi görünüyor musunuz?

선택하다

Seçmek

Örnek Diyalog: 김 선생님이 내일의 메뉴를 선택하다가 망설이고 계셨어요.

Türkçe: Öğretmen Kim yarının menüsünü seçerken tereddüt ediyordu.

비교하다

Karşılaştırmak

Örnek Diyalog: 우리는 이 두 제품을 비교하다가 가격 대비 성능면에서 하나가 훨씬 더 나은 것을 발견했다.

Türkçe: Biz bu iki ürünü karşılaştırırken, fiyat-performans açısından birinin diğerinden çok daha üstün olduğunu keşfettik.

이해하다

Anlamak

Örnek Diyalog: 그 문제점에 대해 완전히 이해하다니 다행이에요.

Türkçe: O sorunun tamamen anlaşılmış olması ne kadar da şanslı bir durum.

설명하다

Açıklamak

Örnek Diyalog: 선생님께서는 복잡한 개념을 쉽게 설명하다 보니 학생들이 모두 이해할 수 있었습니다.

Türkçe: Öğretmen karmaşık kavramları kolayca açıkladığı için tüm öğrenciler anlayabildi.

주문하다

Sipariş vermek

Örnek Diyalog: 저는 이 스테이크를 주문하고 싶습니다.

Türkçe: Bu steak'i sipariş etmek istiyorum.

결제하다

Ödeme yapmak

Örnek Diyalog: 카운터에서 신용카드로 결제하다가 깜박 잊고 영수증을 가져오지 않았어요.

Türkçe: Kasada kredi kartıyla ödeme yaparken fark etmeden fişi almayı unuttum.

회복하다

İyileşmek

Örnek Diyalog: 의사 선생님이 말씀하셨어요, 충분한 휴식을 취하면 환자는 빠르게 회복하다 수 있을 거예요.

Türkçe: Doktor bey dedi ki, yeterince dinlenirse hasta hızlı bir şekilde iyileşebilir.

존경하다

Saygı duymak

Örnek Diyalog: 제가 그분을 정말 존경하다니까요, 항상 올바른 일을 하시려고 노력하시거든요.

Türkçe: Gerçekten ona büyük saygım var, çünkü her zaman doğru olanı yapmaya çalışıyor.

응원하다

Desteklemek, cesaretlendirmek

Örnek Diyalog: 우리 팀이 결승전에서 이기도록 계속 응원하고 있어.

Türkçe: Takımımızın finalde kazanması için sürekli destek oluyoruz.

예약하다

Rezervasyon yapmak

Örnek Diyalog: 저는 내일 오후에 식당을 예약하다가 문득 친구의 생일이 떠올라서 함께 축하하러 가기로 했어요.

Türkçe: Ben yarın öğleden sonra bir restoran rezervasyonu yaparken, birdenbire bir arkadaşımın doğum günü aklıma geldi ve birlikte kutlamaya gitmeye karar verdik.

피하다

Kaçınmak

Örnek Diyalog: 나는 그가 나를 피하다가 길 건너편으로 건너가 버렸어.

Türkçe: O beni kaçınırken yolu karşıya geçip gitti.

소개하다

Tanıtmak

Örnek Diyalog: 제 친구를 소개하다 보니 우리 모두 바로 친해졌어요.

Türkçe: Arkadaşımı tanıtırken hepimiz hemen kaynaştık.

결정하다

Karar vermek

Örnek Diyalog: 우리는 이번 주말에 어디로 여행 갈지 오늘 안에 결정하다로 했어요.

Türkçe: Bu hafta sonu nereye seyahat edeceğimize bugün içinde karar vermeyi planladık.

고치다

Onarmak

Örnek Diyalog: 네 컴퓨터가 고장났을 때 저에게 맡기면 바로 고치겠습니다.

Türkçe: Bilgisayarın bozulduğunda bana getir, hemen tamir edeceğim.

헤어지다

Ayrılmak

Örnek Diyalog: 우리가 어제 헤어지다 결정했어도 아직 서로의 마음은 정리가 안 됐어.

Türkçe: Dün ayrılma kararı almış olsak da, hâlâ ikimizin de duyguları yerine oturmadı.

눕다

Uzanmak/Yatmak

Örnek Diyalog: 병원에서 한참을 기다리다가 지쳐서 잠시 복도 벤치에 누웠어요.

Türkçe: Hastanede uzun süre bekledikten sonra yorulup biraz koridorun bankında uzanıverdim.

숨다

Saklanmak

Örnek Diyalog: 너 어디 있어? 술래잡기 할 때마다 네가 제일 잘 숨다니까 찾기 힘들어.

Türkçe: Neredesin? Saklambaç oynarken hep en iyi sen saklanıyorsun, ondan seni bulmak zor oluyor.

느끼다

Hissetmek

Örnek Diyalog: 친구가 선물을 줄 때마다 가슴 깊이 감사함을 느끼다.

Türkçe: Arkadaşım bana her hediye verdiğinde derin bir minnettarlık hissederim.

행복하다

Mutlu olmak

Örnek Diyalog: 그는 그녀에게 웃으며 말했다, 너와 함께라면 난 항상 행복하다.

Türkçe: O, ona gülümseyerek şöyle dedi: Seninle olduğum zaman her zaman mutluyum.

슬프다

Üzgünüm.

Örnek Diyalog: 그의 부고 소식을 듣고 매우 슬프다는 생각이 들었어.

Türkçe: Onun vefat haberini duyunca çok üzüldüğümü hissettim.

다투다

Tartışmak

Örnek Diyalog: 그들은 누가 더 많이 기여했는지에 대해 다투었다.

Türkçe: Onlar kimin daha fazla katkıda bulunduğu konusunda tartıştılar.

화내다

Öfkelenmek

Örnek Diyalog: 왜 이렇게 화내다가는 우리가 해결책을 찾지 못할 거야.

Türkçe: Bu kadar sinirlenerek çözüm yolu bulamayacağız.

사귀다

Birisiyle çıkmak / sevgili olmak

Örnek Diyalog: 우리 지수랑 정환 이제 정식으로 사귀다 시작했어.

Türkçe: Bizim Jisoo ile Junghwan artık resmi olarak çıkmaya başladılar.

치다

vurmak

Örnek Diyalog: 그녀는 기타를 치다가 갑자기 멈췄어요.

Türkçe: O gitar çalarken birdenbire durdu.

포기하다

Vazgeçmek

Örnek Diyalog: 너무 일찍 포기하다니, 아직 기회가 많아!

Türkçe: Çok erken pes etmek nedir, daha çok şansın var!

참다

Dayanmak

Örnek Diyalog: 그녀는 눈물을 참다 결국 울음을 터뜨렸어.

Türkçe: O, gözyaşlarını tutmak isterken sonunda ağlamaya başladı.

견디다

Dayanmak

Örnek Diyalog: 지금의 어려움도 시간이 지나면 추억이 될 거야, 조금만 더 견디다 보면 좋은 날이 올 거야.

Türkçe: Şu anki zorluklar da zaman geçtikçe birer anıya dönüşecek, biraz daha dayanırsan iyi günler gelecek.

이기다

Kazanmak

Örnek Diyalog: 우리 팀이 결국은 상대 팀을 이기다 보니 모두 기뻐했어.

Türkçe: Sonunda takımımız rakip takımı yendiğinde herkes sevindi.

지다

Yenilmek

Örnek Diyalog: 우리 팀이 결승전에서 졌어도 다음 시합을 위해 더 열심히 준비해야 해.

Türkçe: Takımımız finalde kaybetmiş olsa da, bir sonraki maç için daha sıkı hazırlanmalıyız.

헤엄치다

Yüzmek

Örnek Diyalog: 제가 어릴 때, 호수에서 헤엄치다가 물고기를 만진 적이 있어요.

Türkçe: Ben küçükken, gölde yüzerken bir kere bir balığa dokunmuştum.

날다

Uçmak

Örnek Diyalog: 학교에 가는 길에 화려한 나비 한 마리가 내 앞을 날다가 사라졌어.

Türkçe: Okula giderken göz alıcı bir kelebek önümden uçup kayboldu.

Daha fazla bilgi edinmek için kurslarımıza katılın.

Sıkça Sorulan Sorular

Korece'nin günlük hayatta en sık kullanılan temel fiilleri hangileridir?

Günlük Korece'de Sıkça Kullanılan Temel Fiiller

Kore dili, gündelik hayatın aktarımında bazı anahtar fiilleri sıkça kullanır. Bu fiiller, temel iletişimde ve günlük ifadelerde önemli yer tutar.

Eylemleri Tanımlar: 하다 (hada)

하다; yapmak, etmek anlamına gelir. Çok yönlü bir fiil olarak, karmaşık eylemleri bile basitçe ifade eder.

- Öğrenmek: 배우다 (baewuda)

- Yapmak: 만들다 (mandeulda)

- Çalışmak: 일하다 (ilhada)

- Oynamak: 놀다 (nolda)

Durumları İfade Eder: 있다 (itda)

있다; olmak, var olmak, bulunmak anlamındadır. Sayılamayan isimlerle sık kullanılır.

- Evde olmak: 집에 있다 (jibe itda)

- Yoğun olmak: 바쁘다 (bappeuda)

- Susuz olmak: 목마르다 (mokmareuda)

Hareket Bildirir: 가다 (gada)

가다; gitmek ve harekete geçmek anlamına gelir. Sık hareket edilen yerleri betimlemek için kullanılır.

- Okula gitmek: 학교에 가다 (hakgyoe gada)

- Eve dönmek: 집에 가다 (jibe gada)

Yer Bildirir: 있고 (itgo), 서다 (seoda)

있고, bir nesnenin yerini belirtmek için kullanılır. 서다 ise durmak, ayakta durmak anlamlarında gelir.

- Kitap masada: 책이 탁자에 있고 (chaegi takjae itgo)

- Otobüste beklemek: 버스에서 서다 (beoseueseo seoda)

Sahiplik Gösterir: 가지다 (gajida)

가지다; sahip olmak, elinde bulundurmak demektir.

- Telefonunu taşımak: 핸드폰을 가지다 (haendeuponeul gajida)

- Parayı saklamak: 돈을 가지다 (doneul gajida)

Algı Bildirir: 보다 (boda), 듣다 (deutda)

보다; görmek fiilidir ve görsel algı ile ilgilidir. 듣다 ise işitmek, dinlemek anlamındadır.

- Televizyon izlemek: 텔레비전을 보다 (tellebijeoneul boda)

- Müzik dinlemek: 음악을 듣다 (eumageul deutda)

Yeme İçme Eylemleri: 먹다 (meokda), 마시다 (masida)

먹다 ve 마시다 temel yeme içme eylemlerini belirtir.

- Yemek yemek: 밥을 먹다 (babeul meokda)

- Su içmek: 물을 마시다 (mureul masida)

Duygu ve Düşünceyi İfade Eder: 좋아하다 (joahada), 생각하다 (saenggakada)

좋아하다 sevmek, hoşlanmak anlamında, 생각하다 ise düşünmek, fikir yürütmek anlamına gelir.

- Filmleri sevmek: 영화를 좋아하다 (yeonghwareul joahada)

- Plan yapmak: 계획을 생각하다 (gyehoegeul saenggakada)

Bu temel fiiler, günlük Korece'de en çok karşımıza çıkan ve temel iletişim ihtiyaçlarını karşılayan eylemleri ifade eder. Öğrenme sürecinde bu fiillere hakim olmak, temel seviyede Korece konuşma becerisi kazanmak için kritik öneme sahiptir.

Günlük konuşmada hangi zaman kalıpları Korece temel fiiller ile sıklıkla kullanılmaktadır?

Korece Günlük Konuşma ve Zaman Kalıpları

Korece öğreniminde zaman kalıpları önemlidir. Bu dilde sıkça kullanılan temel fiiller, günlük konuşma için esas oluşturur.

Present Tense - Şimdiki Zaman

-고 있다 kalıbı genellikle mevcut devam eden eylemleri ifade etmek için kullanılır.

- 하고 있다 (yapmakta olmak)

- 가고 있다 (gitmekte olmak)

- 보고 있다 (izlemekte olmak)

Bu yapı anlık ya da süregelen eylemleri tanımlar.

Past Tense - Geçmiş Zaman

Geçmişte bitmiş eylemleri anlatırken -았/었다 ekleri genellikle fiillere eklenir.

- 했다 (yaptı)

- 갔다 (gitti)

- 봤다 (izledi)

Kısa ve öz ifadelerle geçmişi aktarmanın yaygın yolu bu şekildedir.

Future Tense - Gelecek Zaman

-ㄹ/을 거예요 formu gelecekle ilgili planları ve tahminleri ifade eder.

- 할 거예요 (yapacak)

- 갈 거예요 (gidecek)

- 볼 거예요 (izleyecek)

Belirsizlik veya niyeti vurgular.

Continuous Tense - Şu anda/Yakın Gelecek

-려고 하다 kalıbı, bir eylemi yapmak üzere olma durumunu gösterir.

- 하려고 하다 (yapmak üzere)

- 가려고 하다 (gitmek üzere)

- 보려고 하다 (izlemek üzere)

Plana veya niyete işaret eder.

Imperative Form - Emir Kalıbı

Eylemleri emir kipiyle kullanırken, -아/어라 formu uygulanır.

- 해라 (yap)

- 가라 (git)

- 봐라 (izle)

Direkt ve basit emirler bu yapıyla verilir.

Kore'de günlük dil, bu temel yapıları içerir ve iletişimi kolaylaştırır. Dilin özünü oluşturan bu kalıpları öğrenmek, Korece'yi etkin bir şekilde konuşabilmek için temel bir adımdır.

Korece öğrenirken temel fiillerin doğru telaffuzu için nelere dikkat etmek gerekmektedir?

Korece Fiil Telaffuzu İçin İpuçları

Korece öğrenirken fiillerin telaffuzu önemlidir. Akıcı bir konuşma için doğru sesletime dikkat edilmelidir. Diğer dillerden farklı seslere sahip olduğundan alışmak zaman alabilir.

Sesli Harflerde Uzunluk ve Vurgu

Uzun ve kısa sesli harfler arasındaki farkı öğrenin. Korecede vurgu düzeyinizi ayarlayın. Sesli harfler, Türkçedeki gibi uzatılmaz. Telaffuz sırasında bu noktalara odaklanın.

Korece Tonlama

Korece tonlama, diğer dillere göre daha az önemlidir. Ancak, duygusal ifadeyi etkileyebilir. Cümle tonunu ve melodisini anlamak için örnek konuşmalar dinleyin.

Birleşik Fiillerde Dikkatli Olun

Birleşik fiillerde araya giren sesleri atlamayın. Fiil yapılarını ve eklerini tam olarak söyleyin. Karmaşık yapılar için ayrı ayrı pratik yapın.

Hız ve Akıcılık

Hızla konuşmak yerine, net ve yavaş telaffuz edin. Akıcılığı artırmak için tekrarlayarak çalışın. Zamanla hızınızı doğal olarak artıracaksınız.

Çift Ünsüzler

Korece bazı fiillerde çift ünsüz kullanılır. Bu sesler için ayrıca çalışın. Çift ünsüzleri doğru çıkarmak, anlaşılırlığı artırır.

Pratik ile telaffuz becerisi gelişir. Günlük çalışma ve tekrar, öğrenmeyi hızlandırır. Ses kayıtları ve konuşma dilleri, telaffuz karşılaştırması yapmak için yararlıdır.

- Duyma ve taklit etme, öğrenmede esastır.

- Düzenli pratik yapın ve öğrendiklerinizi pekiştirin.

- Yanlışlarınızı düzeltmekten çekinmeyin.

- Kendi sesinizi kaydedin, dinleyin ve iyileştirin.

Telaffuz başarısına ulaşmak için sabır gösterin. Her gün biraz zaman ayırarak, doğru telaffuzu kazanın. Disiplin ve tekrar, akıcı bir Korece konuşma sağlar.