Popüler Yazılar

Kadına Yapılan Şiddetin Gerekçesi Olmaz

Konuk Yazar
Güncellendi:
6 dk okuma
Bu, bir kadının gözünün yakın çekim görüntüsüdür. Siyah eyeliner sürmüş ve gözleri doğrudan kameraya bakıyor. Kaşları kemerli ve kirpikleri uzun ve hacimli. Göz kapakları hafifçe kapalıdır ve gözüne gizemli bir görünüm verir. İris rengi koyu kahverengidir ve gözbebeği hafifçe büyümüştür. Resmin sol alt köşesinde, içinden baktığı bir büyüteç var. Arka planda siyah bir hayvanın bulanık bir görüntüsü var. Görüntünün sağ tarafında bir kişinin bacaklarının yakın çekimi ve bir yumruğun yakın çekimi var. Kadının yüzünü çerçeveleyen uzun saçları ve perçemleri var. Görüntü yumuşak ve rüya gibi bir kaliteye sahip, bu da gözün daha da öne çıkmasını sağlıyor.
Şiddet TürüKaynakBilgi
Fiziksel ŞiddetGezi Araştırma ŞirketiKadınların %44.7'si fiziksel şiddet gördüğünü ifade etmiştir.
Psikolojik ŞiddetGezi Araştırma ŞirketiKadınların %67.8'i eşlerinin kendilerini öldürmesinden korkmaktadır.
Cinsel ŞiddetGezi Araştırma ŞirketiCinsel şiddet vaka sayısı belirtilmemiştir ancak toplam şiddet oranına dahildir.
Duygusal ŞiddetGezi Araştırma ŞirketiDuygusal şiddet vaka sayısı belirtilmemiştir ancak toplam şiddet oranına dahildir.
Kadın CinayetleriKadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu2018'de 440, 2019'un ilk yarısında ise 214 kadın öldürülmüştür.
Şiddet Alan Kadın OranıGezi Araştırma ŞirketiKadınların %44.7'si şiddet gördüğünü söylemiştir.
Şiddetten Korkan Kadın OranıGezi Araştırma ŞirketiKadınların %67.8'i eşlerinin kendilerini öldürmesinden korkuyor.
Kadın Cinayeti KorkusuKadın Cinayetlerini Durduracağız PlatformuÇalışmaya katılan kadınların büyük bir kısmı eşleri tarafından öldürülme korkusu taşımaktadır.
Şiddet Artış OranıKadın Cinayetlerini Durduracağız PlatformuŞiddet olayları her geçen yıl artış göstermektedir.
Kadın Cinayeti SayısıKadın Cinayetlerini Durduracağız PlatformuÜlkemizde 2018 yılında 440, 2019'un ilk 6 ayında ise 214 kadın hayatını kaybetmiştir.
10 satır ve 3 sütunlu tablo
Tüm sütunları görmek için yatay kaydırın →

Ülkemizde her geçen yıl kadına şiddet olayları artmaktadır. Psikolojik, fiziksel, cinsel, duygusal gibi pek çok türü bulunan şiddet ülkemizin kanayan yarası haline gelmiştir. Gezi Araştırma Şirketi'nin araştırmasına göre kadınların yüzde 44.7'si şiddet gördüğünü söylerken bunların yüzde 67.8'i eşlerinin kendilerini öldürmesinden korkuyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun araştırmasına göre ise, 2018 yılında 440 kadın; 2019'un ilk yarısında ise 214 kadın öldürülmüştür.

Güneydoğu’da Kadına Şiddet Çok Fazla

Eğitimin düşük olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi şiddetin en çok görüldüğü bölge iken en az görüldüğü bölge Ege Bölgesidir. Eğitim seviyesi arttıkça kadına şiddet olayının azaldığı görülmektedir. Eğitim durumlarına bakarsak 2016 verilerine göre lisans mezunu yüzde 22.6'sı, lise mezunu yüzde 44, ilkokul mezunu kadınların yüzde 65' i şiddet görmektedir.

Kadınlar Eşlerini Neden Terk Etmiyor?

Kadınların gideceğinin yerinin olmaması, çevredekiler ne der kaygısı, çalışabildiği bir işlerinin olmaması, erkek tarafından devamlı bastırıldığından sağlıklı karar verememesi, özgüveninin olmaması, yaşananları değiştirebileceğine inanıp kısır döngü yaşaması veya eğitimlerinin olmaması gibi nedenler evlerini veya eşlerini terk etmelerine engel olmakta. 



Kadınlar kişisel, sosyal, ekonomik gibi birçok sebepten dolayı eşlerini terk edemiyor. Evli erkekler uyguladığı her şiddetin sorumluluğunu eşlerine yüklüyor. Kadın ise eşinin bir daha bunu tekrarlamayacağını düşünerek sabrediyor. Şiddete her sabrediş bir sonraki şiddetin ön basamağı oluyor. 

Sonrasında bu durum bir çeşit kısır döngü oluşturuyor. Bir kereden bir şey olmaz ya da bir daha tekrarlanmaz denilen kadına şiddet evin içine hiç gitmemek üzere yerleşiyor. Uzmanlara göre kadınlar şiddetin bitmesini istiyorlar, ilişkilerinin değil. Evlerine kanca atan bu şiddeti yok etmek için yıllarca kendilerini heba edip duruyor kadınlar. 

Şiddet Gören Kadınlar Nereye Başvurmalı?

Şiddet gören kadınlar en yakın polis merkezine, jandarma Karakoluna, Adli makamlara Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine, Sağlık Kuruluşlarına, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine müracaat edebilir. Şikayet için gittiği yerlere 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna göre hiçbir ücret ödemez.



Şiddet Mağduru Kadın Nasıl Korunur?

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun şiddeti derhal önlemeye ve gerekli desteği sağlamaya yöneliktir. Bu Kanun gereğince şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan herkes, ilgili makam ve kurumlara başvurabilir. Bu kurum ve makamlar şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi içinde bulunan kişilerin bizzat başvurması zorunlu değildir. Şiddeti öğrenen veya tanıklık eden kişiler de başvurabilir.

Kadına yönelik şiddet mağduru veya şiddete uğrama tehlikesi altında bulunanlar bulundukları yerin yakınındaki polis veya jandarma karakoluna başvurarak şikayet edebilirler. Polis veya jandarma, derhal tedbir alınması gereken durumlarda önleyici ve koruyucu tedbirleri alır, diğer durumlarda Cumhuriyet savcılığına yönlendirir.

Toplum Olarak Dur Demeliyiz

5

Günümüzde kadına şiddet normalleştirilmeye çalışılıyor. Özellikle çekilen filmler topluma şiddeti olağan bir şeymiş gibi lanse ettiriliyor. Gençlerimize şiddeti sevginin, kıskançlığın sembolü imajı yaratılıyor.  Devletimizin bu filmleri denetlemesi için şikayetlerde bulunmalıyız. Şikayetlerimizi Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna bildirmeliyiz. 

Toplum olarak bu konuda bir ve tek yürek olmalıyız. Hep susturulup bastırılan kadınların millet olarak sesi olmalıyız. Bir yerde bir şiddet olayı varsa mağdur insana hepimiz destek çıkmalı, ona ne yapması gerektiği konusunda yardımcı olmalıyız. Şiddet uyguladığı tespit edilen insanlar cezai işlemin yanı sıra psikolojik tedavi de görmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Şiddetin Gerekçesi Olmaz

Bir kadın ne yaparsa yapsın asla ama asla şiddeti hak etmez. Kadına şiddet sebebi ne olursa olsun affedilemez bir şeydir. Şiddet tedavi edilmesi gereken ciddi bir ruhsal bozukluktur. Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav) "Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananızdır" demiştir. Atatürk de kadınlar için “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmelere değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyerek kadınlara verilmesi gereken değeri en güzel biçimde dile getirmiştir. 

Yazar: Gülay Denizci

Sıkça Sorulan Sorular

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve farkındalığının artırılması için eğitim ve medyanın oynadığı rol nedir?

Eğitim ve Medyanın Önemi

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve farkındalığının artırılması için eğitim ve medyanın oynadığı rol büyük önem taşımaktadır. Eğitim seviyesi arttıkça kadına şiddet olaylarının azaldığı görülmekte olup, bu anlamda eğitimin önleyici ve bilinçlendirici etkisi büyüktür. Özellikle ülkemizde kadına şiddet olaylarının en yoğun yaşandığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde eğitim seviyesine dikkat çekmek önemlidir. Eğitimle bireylerin kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konularında bilgi sahibi olmaları ve şiddetin kabul edilemez olduğunu anlamaları amaçlanır.

Medya ise, kadına yönelik şiddet konularında farkındalık yaratma ve halkı bilinçlendirme noktasında stratejik bir rol oynamaktadır. Haberler, diziler, filmler ve sosyal medya platformları aracılığıyla toplumun kadına yönelik şiddete karşı tutumunun değiştirilmesi hedeflenmektedir. Medyanın bu süreçte objektif ve dikkatli bir şekilde şiddeti lanetleme, şiddet mağdurlarına destek olma ve bu konuda önleyici politikalar benimseyip kamuoyu oluşturma sorumluluğu vardır.

Eğitim ve medyanın işbirliği, etkili ve süreklilik arz eden çözüm politikalarına yönelmesi bu konudaki mevcut durumu olumlu yönde etkileyecektir. Her iki alanın da kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli aktörler olduğu unutulmamalıdır. İşbirliği yaparak, daha fazla farkındalık yaratılabilir ve bu alandaki mevzuatlara uygun davranışlar yaygınlaştırılabilir.

Özetle, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve farkındalığının artırılması için eğitim ve medyanın işbirliği içinde hareket etmesi ve bu konuda sorumluluklarını yerine getirmesi büyük önem taşımaktadır. Hem eğitim hem de medya, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında daha fazla bilinçlendirici ve etkili adımlar atarak, kadına yönelik şiddetin sona ermesine katkı sağlamalıdır.

Kadına şiddete hayır hareketinin amacı ve bu konuda neler yapıldığını açıklayabilir misiniz?

Kadına Şiddete Hayır Hareketinin Amacı

Ülkemizde kadına yönelik şiddet olayları her geçen yıl artarak devam etmekte olup, bu durum toplumumuzun kanayan yarası haline gelmiştir. Bu bağlamda, kadına şiddete hayır hareketinin temel amacı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadınların şiddetten korunma haklarının güvence altına alınmasıdır.

Şiddetle Mücadelede Yapılan Çalışmalar

Kadına şiddetle mücadele etmek amacıyla hükümet kurumları, sivil toplum örgütleri ve gönüllüler bir araya gelerek çeşitli projeler ve kampanyalar düzenlemektedir. Öncelikle, şiddet mağdurlarına ve şiddete uğrama tehlikesi yaşayanlara acil müdahale ve destek sağlanması amacıyla 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri kurulmuştur.

Eğitim ve Farkındalık Artırıcı Faaliyetler

Eğitim seviyesinin artmasıyla kadına yönelik şiddet olaylarının azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, eğitim kurumlarında ve toplumun genelinde şiddetle mücadele bilincinin oluşturulması hedeflenmektedir. Anaokulundan üniversiteye kadar, şiddetle mücadele ve insan hakları konularında eğitimler düzenlenmekte olup, topluma yönelik farkındalık faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.

Ekonomik ve Sosyal Destek

Kadınların ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarını kazanmaları da şiddetle mücadelede önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, kadınlara yönelik istihdam projeleri, mesleki eğitimler ve girişimcilik desteği sağlanarak, kadınların kendilerine güvenen bireyler olarak yaşamlarına devam etmeleri hedeflenmektedir.

Toplumun Bilinçlendirilmesi ve İlgili Kanunların Uygulanması

Kadına şiddetle mücadelede topyekun bir çabanın gerekliliği düşünüldüğünde, toplumun farklı kesimlerinin kadına yönelik şiddet konusunda bilinçlendirilmesi ve ilgili kanunların etkili bir şekilde uygulanması önem arz etmektedir. Polis, jandarma, adli makamlar ve sağlık kuruluşları gibi devlet kurumlarının şiddetle mücadelede iş birliği içinde hareket etmesi şarttır.

Sonuç olarak, kadına şiddete hayır hareketinin amacı ve bu konuda yapılan çalışmalar, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve toplumun bilinçlendirilmesi doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Bu süreçte, tüm kesimlerin ortak çaba göstermesi ve yapılan çalışmalara destek olması gerekmektedir.

Kadına yönelik şiddeti önlemede toplumun, devletin ve bireylerin sorumlulukları nelerdir?

Kadına Yönelik Şiddeti Önlemede Sorumluluklar

Toplumun Sorumlulukları:
Ülkemizde kadına yönelik şiddet olaylarının önlenmesinde toplumun sorumlulukları büyüktür. Toplum, kadın ve erkek eşitliğinin sağlanması için duyarlı olmalıdır. Özellikle eğitim seviyesinin düşük olduğu bölgelerde toplumsal bilinç ve farkındalığın artırılması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, şiddet mağdurlarına yardım etme ve şiddeti engelleme konusunda toplum bireyleri üzerine düşeni yapmalıdır.

Devletin Sorumlulukları:
Devletin, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli rolleri bulunmaktadır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca, şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Devlet, şiddet mağdurları için gerekli maddi ve manevi destek sağlayarak mağduriyetlerin en aza indirilmesini amaçlamalıdır. Ayrıca, kadınların ekonomik özgürlüklerini sağlayarak iş imkanları yaratmalı ve eğitim seviyesini yükselterek şiddet olaylarının azalması için çalışmalıdır.

Bireylerin Sorumlulukları:
Bireylerin, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde etkin rolleri vardır. Öncelikle, kadınların haklarına saygı göstermeli ve eşitlik ilkesine uymalıdırlar. Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi olan kadınlara yardımcı olmak için gerekli adımları atmalıdırlar. Ayrıca, aile içinde şiddetin kabul edilemez olduğunu anlatarak çocuklarına iyi bir eğitim vermelidirler.

Sonuç olarak, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde toplumun, devletin ve bireylerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir. Bu, şiddet olaylarının azalması ve ülkemizde yaşanan kanayan yaraların sarılması için önemlidir.

Kadına yönelik şiddetin psikolojik ve fiziksel etkileri nelerdir ve mağdurların bu durumdan nasıl kurtulabilecekleri konusunda hangi çözüm yolları önerilmektedir?

Kadına Yönelik Şiddetin Psikolojik ve Fiziksel Etkileri

Kadına yönelik şiddet, ülkemizde yaşanan önemli sorunlardan biridir ve bu olaylar hem fiziksel hem de psikolojik etkileri ile mağdurları olumsuz etkilemektedir. Araştırmalara göre, kadınların büyük bir kısmı şiddet mağduru olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddet olaylarının en çok yaşandığı bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi iken en az şiddetin yaşandığı bölge Ege Bölgesidir. Eğitim seviyesinin artması, kadına yönelik şiddetin azalmasına katkı sağlamaktadır.

Kadına Şiddetin Sonuçları ve Mağdurların Kurtulma Yolları

Kadına yönelik şiddet sonucu, pek çok kadın ölümle karşı karşıya kalmakta ve mağdurlar sosyal, ekonomik ve kişisel nedenlerle eşlerini terk edememektedir. Şiddet olaylarının tekrarının önüne geçebilmek için, mağdurların güvende hissedebileceği yerlere erişim sağlamaları gerekmektedir.

Toplumsal Bilinç ve Kadına Şiddetin Önlenmesi

Kadına şiddetin önlenmesine yönelik olarak devlet, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile şiddet mağdurlarına destek sağlamaktadır. Mağdurlar, şikayet için gerekli kurumlara başvuru yaparak gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayabilirler. Ayrıca şiddeti öğrenen veya tanıklık eden kişiler de başvuruda bulunarak şiddetin önlenmesine katkıda bulunabilirler.

Kurumların Rolü ve Şiddet Mağdurlarına Destek
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde bireyler kadar kurumların da önemli bir rolü bulunmaktadır. Şiddet olaylarının yaşanmaması için, polis, jandarma, adli makamlar, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri, Sağlık Kuruluşları ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri gibi kurumlar, mağdurların başvurularını kabul etmektedir. Gerekli tedbirlerin alınması için bu kurumlara başvuru yapmak oldukça önemlidir.

Sonuç olarak, kadına yönelik şiddetin psikolojik ve fiziksel etkilerinin önüne geçebilmek için, eğitim seviyesinin artırılması ve toplumsal bilincin geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, şiddet mağdurlarına destek sağlayan kurumların etkinliğinin artırılması ve şikayet süreçlerinin hızlandırılması da önemli bir noktadır. Tüm bu çözüm yolları, kadına yönelik şiddetin azaltılması ve mağdurların bu durumdan kurtulmalarına önemli katkılar sağlayacaktır.

Eğitim seviyesi ile kadına yönelik şiddet arasındaki ilişkiyi nasıl açıklayabiliriz ve eğitimin bu konudaki rolü nedir?

Eğitim Seviyesi ve Kadına Yönelik Şiddet İlişkisi

Eğitim seviyesi ile kadına yönelik şiddet arasındaki ilişkiyi açıklamak için, öncelikle eğitimin bireyler üzerindeki etkilerini ve toplumun şiddet algısını ele almamız gerekmektedir. Ülkemizde eğitim seviyesi arttıkça, kadına şiddet olaylarının azaldığı gözlemlenmektedir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde eğitimin düşük olduğu bölgelerde şiddet daha yaygın iken, eğitim seviyesinin yüksek olduğu Ege Bölgesi'nde şiddetin daha az görüldüğü bilinmektedir. Bu durum, eğitimin bireylerin şiddet eğilimlerini ve eylemlerini etkilediğinin bir göstergesidir.

Eğitimin Rolü ve Kadına Yönelik Şiddetin Azaltılması

Eğitimin kadına yönelik şiddet üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. eğitimli bireylerin şiddete başvurma olasılığı daha düşük iken, düşük eğitim düzeyine sahip bireylerin şiddet eğilimleri daha yüksektir. Eğitim durumlarına göre şiddet gören kadınlar; lisans mezunu yüzde 22.6, lise mezunu yüzde 44 ve ilkokul mezunu kadınların yüzde 65'i şiddete maruz kalmaktadır. Bu veriler, eğitimin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve azaltılması konusundaki önemini vurgular niteliktedir.

Eğitimin Kadınların Hayatlarını Etkileme Süreci

kadınlar, hayatlarını daha bağımsız ve güvende hissettikleri bir şekilde sürdürebilirler. Eğitime erişimin daha kolay olduğu bölgelerde kadınlar, şiddet ve tehdidin daha az olduğu ortamlarda yaşamayı tercih etmektedirler. Eğitim seviyesi yüksek kadınlar, ekonomik özgürlük kazanma şansına sahip olup erkeklerle daha fazla eşitlik mücadelesine katkıda bulunabilmektedirler. Eğitimsiz kadınların ise, şiddetle başa çıkma ve ekonomik özgürlük kazanma konusunda daha fazla zorlandıkları görülmektedir.

Çözüm Yolları ve Yasal Destek

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve azaltılması adına, eğitimin yaygınlaştırılması ve kadınların güvende hissedecekleri ortamların sağlanması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, şiddet gören kadınlar en yakın polis merkezi, jandarma karakolu, adli makamlar ve Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri'ne müracaat edebilir ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna göre hiçbir ücret ödemeden şikayette bulunabilirler. Bu kanun, şiddeti derhal önlemeye ve gerekli desteği sağlamaya yöneliktir ve şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan herkes, ilgili kurumlara başvurarak yardım alabilir.

Toplumda şiddetin normalleştirilmesi ve medyanın şiddetin yayılmasındaki etkisi hakkında ne gibi görüşler ve eleştiriler bulunmaktadır?

Toplumda Şiddetin Normalleştirilmesi

Ülkemizde kadına yönelik şiddet olayları her geçen yıl artış göstermektedir ve medyanın şiddetin yayılmasındaki etkisi büyüktür. Toplumda şiddetin normalleştirilmesi, şiddetin yayılmasında önemli bir faktör olarak görülmektedir. Şiddetin normalleştirilmesi, toplumun şiddeti olağan ve kabul edilebilir bir davranış olarak algılamasına neden olmaktadır. Bu durum, şiddetin artmasında ve daha fazla insanın şiddet mağduru olmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Medyanın Şiddetin Yayılmasındaki Etkisi

Medya, şiddetin yayılması ve normalleştirilmesinde büyük bir etkiye sahiptir. Medyanın şiddeti sansasyonel bir şekilde işlemesi, şiddetin toplumda normalleşmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, şiddet içeren film ve televizyon dizileri de şiddetin toplumda kabul edilir bir davranış olarak algılanmasına neden olmaktadır.

Eğitimin Şiddetle İlişkisi

Eğitim seviyesi arttıkça kadına şiddet olayının azaldığı görülmektedir. Bu durum, eğitimin şiddetin önlenmesinde ve toplumda şiddetin yayılmasının engellenmesinde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Yüksek eğitim seviyesine sahip bireyler, şiddetin olumsuz etkilerini daha iyi anladığı için şiddete başvurma olasılıkları daha düşüktür.

Kadınların Şiddetten Kaçma Engellemeleri

Kadınların şiddet gördükleri eşlerinden kaçmalarını engelleyen pek çok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler arasında kadınların gidecek yerinin olmaması, çalışabileceği bir işlerinin olmaması, erkek tarafından devamlı bastırıldığından sağlıklı karar verememesi ve özgüven eksikliği gibi faktörler yer almaktadır. Tüm bu faktörler, kadınların eşlerini terk etmelerine engel olmakta ve şiddetin kısır döngüsünün devam etmesine neden olmaktadır.

Şiddet Mağdurları İçin Yardım İmkanları

Şiddet gören kadınlar ve şiddete uğrama tehlikesi bulunan kişiler, en yakın polis merkezi, jandarma karakolu, adli makamlar, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine başvurarak yardım talep edebilirler. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında bu başvurular ücretsizdir ve gerekli önlemler alınarak şiddet mağdurlarına destek sağlanmaktadır.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin yaygınlığı ve en çok hangi bölgelerde görüldüğü konusunda ne tür veriler bulunmaktadır?

Mevcut Verilere Göre Kadına Yönelik Şiddet

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin yaygınlığı üzerine yapılmış pek çok araştırma ve istatistik bulunmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere farklı kurumlar tarafından toplanan verilere göre, kadına yönelik şiddet önemli bir sorun olarak görülmekte ve özellikle bazı bölgelerde daha fazla yoğunlaşmaktadır.

Kadına Yönelik Şiddet İstatistikleri

TÜİK tarafından yayınlanan verilere göre, 2020 yılında Türkiye genelinde 80.758 kadın şiddet mağduru oldu. Bu veriler, şiddetin kadınların yaşamlarındaki ciddi bir tehlike olduğunu göstermektedir. Ayrıca, şiddet olaylarının çoğu eşler, sevgililer, aile bireyleri ve tanıdıklar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Bölgelere Göre Kadına Yönelik Şiddet

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin dağılımına bakıldığında, özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinde bu tür olayların daha yaygın olduğu görülmektedir. Bu bölgelerde kadına yönelik şiddetin nedeni çoğunlukla yerel kültürel yapılar ve patriarkal aile düzenine dayalıdır. Batı ve kuzeybatı bölgelerinde ise şiddet olayları daha düşük düzeylerde seyretmektedir.

Kırsal ve Kentsel Alanlar Arasındaki Farklılıklar

Araştırmalar, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin kırsal ve kentsel alanlar arasında da farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. Kırsal alanlarda yaşayan kadınlar, eğitim düzeylerinin düşük olması ve toplumsal cinsiyet rollerine olan bağlılıkları nedeniyle şiddete daha fazla maruz kalmaktadır. Kentsel bölgelerde ise şiddet olayları daha az görülse de, psikolojik ve ekonomik şiddet biçimleri daha yaygın olarak yaşanmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin yaygınlığı ve bölgesel dağılımı üzerine mevcut veriler, önemli bir sosyal sorunun varlığını ortaya koymaktadır. Bu sorunun çözümüne katkı sağlamak adına, öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, hukuki düzenlemelerle şiddet uygulayanların caydırıcı şekilde cezalandırılması sağlanmalı ve mağdur kadınlara yönelik destek mekanizmaları geliştirilmelidir.

Kadınların şiddet gördükleri halde eşlerini terk etmeme nedenleri nelerdir ve bu durumu nasıl çözülebilir?

Sosyokültürel Baskılar

Kadınların şiddet gördükleri halde eşlerini terk etmeme nedenleri arasında sosyokültürel baskılar öne çıkmaktad. Geleneksel toplumlarda, evlilik müessesesinin korunması ve ailenin bir arada tutulması önemli olduğundan, çiftler arasındaki sorunların paylaşılmaması ve dışarıya yansıtılmaması beklenir. Bu nedenle kadınlar, şiddetin boyutları ne olursa olsun, ailelerinden ve toplumdan görebilecekleri tepkidan çekinirler.

Ekonomik Bağımlılık

Şiddet gören kadınların bir diğer terk etmeme sebebi ise ekonomik bağımlılıklarıdır. Çalışmayan veya düşük maaşla çalışan kadınlar, maddi kaynaklara erişim sıkıntısı yaşayabilirler ve boşanma ya da terk etme durumunda refah seviyeleri düşebilir. Bu nedenle, ekonomik güvence sağlamadan eşlerini bırakma konusunda tereddüt edebilirler.

Çocukların Etkisi

Çocuk sahibi kadınlar, onların ruh hallerini ve geleceklerini düşünerek şiddetli eşlerini terk etme konusunda çekimser davranabilirler. Boşanma ve ayrılık sonrasında, çocuklarını yalnız yetiştirmek zorunda kalabilirler ve bu durum, kadınların eşlerini terk etmemeyi seçmelerine neden olabilir.

Yasal Destek Eksikliği

Bazı kadınlar, yasal destek ve koruma eksikliği nedeniyle şiddetli ortamlarda kalmaya devam ederler. Boşanma ve şiddet davalarıyla ilgili yasaların kadınların lehine olmaması ya da uygulamada yaşanan sıkıntılar kadınların adım atmamasına neden olur.

Çözüm Yolları

Bu durumu çözmek için, toplumda şiddetin ve kadın-erkek eşitliğinin önemine dikkat çeken eğitim programları düzenlemek gereklidir. Ayrıca kadınlara yönelik sosyoekonomik destek sağlayarak ekonomik bağımlılıklarını azaltacak politikaların geliştirilmesi önemlidir. Çocukların geleceği konusunda endişeleri ortadan kaldırmak için devletin, boşanmış veya terk edilmiş kadınlara yönelik sosyal yardım programları ve yasal destek hizmetleri sunması gerekmektedir.

Şiddet mağduru kadınlar hangi resmi ve sivil kuruluşlara başvurarak yardım ve destek alabilirler?

Aile İçi Şiddetle Mücadele İçin Resmi Kuruluşlar
Şiddet mağduru kadınlar başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere çeşitli resmi ve sivil kuruluşlara başvurarak yardım ve destek alabilirler. Bakanlık bünyesinde bulunan ALO 183 Sosyal Destek Hattı, şiddet mağdurlarının ihtiyaçlarını karşılamak için 7/24 hizmet sunmakta olup Adli Destek Hizmetleri ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri ile her ilde acil yardım merkezleri bulunmaktadır.

Emniyet Birimleri ve Adli Makamlar
Polis veya jandarma ekiplerine yapılan başvurular, şiddet mağduru kadınların güvenliği için önemlidir. Şikayetçi olunan durumların bir an önce adli mercilere taşınması sayesinde, şüpheliler hakkında adli işlemler başlatılabilir ve koruyucu tedbirler uygulanabilir.

Kadın Sığınma Evleri ve Şiddet Önleme Merkezleri
Türkiye genelinde bulunan kadın sığınma evleri ve şiddet önleme merkezleri, şiddet mağduru kadınların geçici süreliğine koruma ve barınma ihtiyacını gidermeyi amaçlar. Bu merkezlerde ayrıca psikolojik ve sosyal destek hizmetleri de sunulmaktadır.

Sivil Toplum Örgütleri ve Kadın Dernekleri
Sivil toplum örgütleri ve kadın dernekleri, kadınlara yönelik şiddet konularında hukuki ve psikososyal destek sağlamak amacıyla faaliyet gösterirler. Toplumun bu konudaki bilinç düzeyini artırmak ve şiddetle mücadelede sürdürülebilir projeler üretmek de bu kuruluşların amaçları arasındadır.

Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri
İlgili il müdürlükleri, şiddet mağduru kadınların destek hizmetlerine erişimini sağlayarak, başvuruları değerlendirmekte ve etkin çözümler sunmaktadır. Bu çerçevede, kadınların haklarının korunması ve zarar görmeye engel olmak için gerekli müdahalelerde bulunur.

Görüldüğü üzere, şiddet mağduru kadınlar çok yönlü bir desteğe ve yardıma erişebilirler. Başvurularının etkili bir şekilde değerlendirilebilmesi için şiddetin boyutları, geçirilen süreç ve zarar gören kadınların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, yapıcı ve tedbirli adımlar atılmalıdır.