Denizcilik sektörü, küresel ticaretin can damarlarından biridir ve uluslararası iletişim bu sektörün vazgeçilmez bir parçasıdır. Gemi kaptanları, bu çok dilli ortamda başarılı olmak için çeşitli dil becerilerine ihtiyaç duyarlar. Bu noktada, Almanca öğrenmek, özellikle Avrupa sularında seyreden ve Alman limanlarına uğrayan kaptanlar için büyük bir avantaj sağlar.
Geçtiğimiz yıl, Hamburg limanında yaşadığım bir olay, Almanca bilmenin önemini bana bir kez daha hatırlattı. Gemi yanaştıktan sonra, liman yetkilileri ile iletişim kurmakta zorlandık. Neyse ki, ben ve birkaç mürettebat üyesi Almanca konuşabiliyorduk. Bu sayede, gerekli belgeleri hızla tamamlayıp, yükümüzü sorunsuz bir şekilde teslim edebildik. Eğer Almanca bilmeseydik, bu süreç çok daha uzun ve stresli olabilirdi.
Almanca'nın Denizcilik Sektöründeki Yeri
Almanya, Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden biridir ve denizcilik sektöründe de önemli bir yere sahiptir. Birçok uluslararası denizcilik şirketi, Alman limanlarına düzenli seferler düzenler ve Alman mürettebatla çalışır. Bu nedenle, Almanca bilen kaptanlar, iş fırsatları açısından her zaman bir adım öndedir.
Alman Limanlarında İletişim Kolaylığı
Almanca bilen bir kaptan, Alman limanlarında iletişim konusunda büyük bir rahatlık yaşar. Liman yetkilileri, gümrük görevlileri ve kılavuz kaptanlarla Almanca iletişim kurabilmek, işlemlerin hızlı ve sorunsuz bir şekilde tamamlanmasını sağlar. Bu da zaman ve maliyet açısından büyük bir avantaj sağlar.
Geçen seneki bir seferimizde, Bremerhaven limanına yanaşırken, kılavuz kaptanla Almanca konuşarak, rıhtım seçimi ve yanaşma manevraları konusunda hızlı bir şekilde anlaşabildik. Eğer İngilizce iletişim kurmaya çalışsaydık, yanlış anlaşılmalar ve gecikmeler yaşayabilirdik.
Alman Bayraklı Gemilerde Çalışma Fırsatı
Almanca bilen kaptanlar, Alman bayraklı gemilerde çalışma konusunda da avantajlıdır. Birçok Alman denizcilik şirketi, mürettebatın tamamının veya büyük bir kısmının Almanca konuşmasını tercih eder. Bu nedenle, Almanca bilmek, bu şirketlerde iş bulma şansınızı artırır.
Ben de kariyerimin başlarında, Almanca bilgim sayesinde bir Alman konteyner gemisinde çalışma fırsatı yakalamıştım. Bu deneyim, bana uluslararası denizcilik sektörüne dair çok şey öğretti ve kariyer gelişimime büyük katkı sağladı.
Gemi Kaptanları İçin Temel Almanca İfadeler
Almanca, kelime dağarcığı zengin ve teknik terimleri bol olan bir dildir. Gemi kaptanları için bazı temel Almanca ifadeleri bilmek, mesleki iletişimi kolaylaştırır ve etkinliği artırır. İşte bazı önemli örnekler:
Günlük İletişim İfadeleri
Guten Tag (İyi günler) - Gün içinde selamlaşmak için kullanılır.
Auf Wiedersehen (Hoşçakalın) - Vedalaşmak için kullanılır.
Danke schön (Çok teşekkürler) - Teşekkür etmek için kullanılır.
Entschuldigung (Özür dilerim) - Özür dilemek veya dikkat çekmek için kullanılır.
Bu temel ifadeler, mürettebat üyeleri ve liman çalışanlarıyla günlük iletişimi kolaylaştırır ve olumlu bir izlenim bırakmanızı sağlar.
Teknik Terimler ve Komutlar
Maschine (Makine) - Gemi makinelerini ifade eder.
Ruder (Dümen) - Geminin dümenini ifade eder.
Backbord (İskele) - Geminin sol tarafını ifade eder.
Steuerbord (Sancak) - Geminin sağ tarafını ifade eder.
Festmachen (Bağlamak) - Gemiyi rıhtıma bağlamak anlamına gelir.
Bu terimler, gemi operasyonları sırasında sıkça kullanılır ve Almanca bilmek, mürettebatla etkili iletişim kurmanızı sağlar.
Acil Durum ve Güvenlik İfadeleri
Notruf (Acil durum çağrısı) - Acil bir durumda yardım istemek için kullanılır.
Feuer (Yangın) - Yangın durumunda kullanılır.
Mann über Bord (Adam denize düştü) - Birinin denize düştüğü durumlarda kullanılır.
Rettungsweste (Can yeleği) - Can yeleklerini ifade eder.
Bu ifadeler, acil durumlarda hızlı ve doğru iletişim kurmanızı sağlar ve hayati önem taşır.
Almanca Öğrenmenin Pratik Yolları
Almanca öğrenmek, sistematik bir çaba gerektirir ancak günlük hayatta uygulayabileceğiniz bazı pratik yöntemler de vardır:
Dil Öğrenme Uygulamaları: Duolingo, Babbel gibi mobil uygulamalar, boş zamanlarınızda Almanca öğrenmenizi sağlar. Her gün düzenli olarak pratik yaparak, hızlı bir şekilde ilerleme kaydedebilirsiniz.
Almanca Filmler ve Diziler: Almanca filmler ve diziler izlemek, dinleme becerilerinizi geliştirir ve yeni kelimeler öğrenmenizi sağlar. Altyazıları açarak, hem okuma hem de dinleme pratiği yapabilirsiniz.
Almanca Konuşan Kişilerle Pratik: Almanca konuşan mürettebat üyeleri veya liman çalışanlarıyla pratik yapmak, konuşma becerilerinizi geliştirir. Hata yapmaktan korkmayın ve her fırsatta Almanca konuşmaya çalışın.
Online Kaynaklar: İnternet'te birçok ücretsiz Almanca öğrenme kaynağı bulunmaktadır. Deutsche Welle, Goethe Institut gibi siteler, kapsamlı Almanca dersleri sunar.
Almanca öğrenmek, zaman ve çaba gerektirir ancak mesleki açıdan sağlayacağı faydalar, bu yatırımı fazlasıyla karşılar. Almanca bilen bir kaptan olarak, uluslararası denizcilik sektöründe fark yaratabilir ve kariyer fırsatlarınızı genişletebilirsiniz.
Denizlerin dili, azmin ve öğrenme tutkusunun dilidir. Siz de bu dili konuşmak için, bir kaptana yakışır bir kararlılıkla Almanca öğrenmeye başlayın. Rüzgar hep arkanızda, pruvanız neta olsun!
Auf See navigieren — Navigate at sea
Denizde seyir Denizde seyir
Örnek Diyalog: To reach their destination, sailors must expertly auf See navigieren to safely navigate at sea despite the unpredictability of the weather and currents.
Türkçe: Varış noktalarına ulaşabilmek için, denizcilerin hava durumu ve akıntıların öngörülemezliğine rağmen denizde güvenli bir şekilde seyir yapabilmeleri için uzmanlıkla navigasyon yapmaları gerekmektedir.
Motorsegler — Motor sail boat
Motorlu yelkenli Motorlu yelkenli tekne
Örnek Diyalog: The motorsegler cut through the waves with ease, its sails billowing in the wind and its engine ready to provide power when the breeze fell still.
Türkçe: Motorlu yelkenli, dalgaları rahatlıkla yarıyordu; yelkenleri rüzgarda şişiyor ve meltemin dindiği anlarda güç sağlamaya hazır motoruyla seyrediyordu.
Echolot — Sonar
Yankı iskandili Sonar
Örnek Diyalog: The ship's echolot, a type of sonar, sent out sound waves to map the ocean floor.
Türkçe: Gemi'nin yankı derinlik ölçer cihazı, bir tür sonar, okyanus tabanını haritalamak için ses dalgaları gönderdi.
Maschinenwache — Engine watch
Maschinenwache Motor saati
Örnek Diyalog: During the long overnight voyage, the ship's engineer was assigned to Maschinenwache to ensure the engine ran smoothly.
Türkçe: Uzun gece boyunca süren yolculuk sırasında, geminin makinisti motorun sorunsuz çalışmasını sağlamak üzere Makine Nöbeti'ne atanmıştı.
Auf Kurs halten — Keep course
Rotada kal Rotada kal
Örnek Diyalog: Trotz der unerwarteten Schwierigkeiten müssen wir auf Kurs halten, um unser Ziel zu erreichen.
Türkçe: Beklenmedik zorluklara rağmen, hedefimize ulaşmak için rotamızı korumalıyız.
Auf See segeln — Sail at sea
Denizde yelken Denizde yelken
Örnek Diyalog: Wir planen, diesen Sommer auf See zu segeln und das klare blaue Wasser zu genießen.
Türkçe: Bu yaz denizde yelken açmayı ve berrak mavi suların tadını çıkarmayı planlıyoruz.
Ankerplatz — Anchor ground
Ankraj Demirleme yeri
Örnek Diyalog: The captain navigated towards the ankerplatz, knowing the sturdy anchor ground would provide safe moorage for the night.
Türkçe: Kaptan, sağlam demirleme zemininin gece için güvenli bir demirleme sağlayacağını bilerek gemiyi demir yeri yönünde sevk etti.
Auf See — At sea
Auf See Denizde
Örnek Diyalog: Auf See fühlen sich die Segler frei und ungebunden, ganz im Einklang mit den Wellen und dem Wind.
Türkçe: Denizde yelkenciler kendilerini özgür ve bağımsız hissederler, tamamen dalgalarla ve rüzgarla uyum içinde.
Auf See bleiben — Remain at sea
Denizde kalın Denizde kalın
Örnek Diyalog: Despite the worsening weather, the captain decided it was safer for the ship to auf See bleiben until the storm passed.
Türkçe: Kötüleşen hava koşullarına rağmen, kaptan fırtına geçene kadar geminin denizde kalmasının daha güvenli olacağına karar verdi.
Ankertau — Anchor cable
Ankraj halatı Ankraj kablosu
Örnek Diyalog: The sailors struggled to haul in the ankertau to move the ship to a safer anchorage before the storm hit.
Türkçe: Denizciler, fırtına vurmadan önce gemiyi daha güvenli bir demir yerine taşımak için demir halatını içeri çekmek için mücadele ettiler.
Fahrwasser — Fairway
Fairway Fairway
Örnek Diyalog: The sailboat navigated smoothly through the narrow Fahrwasser, carefully avoiding other vessels to stay within the designated fairway.
Türkçe: Yelkenli, dar Fahrwasser'den pürüzsüz bir şekilde seyretti, belirlenmiş rıhtımda kalmak için diğer gemilerden dikkatle kaçındı.
Bergung — Salvage
Kurtarma Salvage
Örnek Diyalog: The team worked tirelessly on the Bergung of the sunken ship, determined to salvage its hidden treasures from the ocean depths.
Türkçe: Takım, batık geminin gizli hazinelerini okyanus derinliklerinden kurtarma kararlılığı ile batığın çıkarılması üzerinde yorulmak bilmeden çalıştı.
Bugstrahlruder — Bow thruster
Pruva pervanesi
Örnek Diyalog: The captain activated the Bugstrahlruder, commonly known as the bow thruster, to maneuver the ship out of the tight marina.
Türkçe: Kaptan, gemiyi dar marinadan manevra yaparak çıkarmak için genellikle pruva itici olarak bilinen Bugstrahlruder'i aktif hale getirdi.
Befehl — Order
Komut Emir
Örnek Diyalog: Upon receiving the order, the soldier executed the befehl with precision.
Türkçe: Emri aldıktan sonra, asker emri büyük bir hassasiyetle yerine getirdi.
Deck — Deck
Güverte Güverte
Örnek Diyalog: The crew hurried to clear the deck as the captain announced a deck party for the evening.
Türkçe: Kaptan akşam için güverte partisi düzenleyeceğini duyurunca, mürettebat güverteyi temizlemek için acele etti.
Fahrtgeschwindigkeit — Speed of travel
Seyahat hızı Seyahat hızı
Örnek Diyalog: The train's Fahrtgeschwindigkeit was consistently above 200 kilometers per hour.
Türkçe: Trenin seyir hızı sürekli olarak saatte 200 kilometrenin üzerindeydi.
Bugsegel — Bowsprit
Pruva yelkeni Bowsprit
Örnek Diyalog: The majestic tall ship glided across the ocean, its Bugsegel extended forward and fastened securely to the bowsprit.
Türkçe: Majestik yelkenli gemi, okyanusun üstünde süzülüyordu; bataviası öne doğru açılmış ve baş omurgasına sağlam bir şekilde bağlanmıştı.
Dieselgenerator — Diesel generator
Dizel jeneratör Dizel jeneratör
Örnek Diyalog: The backup diesel generator kicked in moments after the power outage, restoring electricity to the hospital.
Türkçe: Elektrik kesintisinin hemen ardından devreye giren yedek dizel jeneratör, hastanenin elektriğini yeniden sağladı.
Funkwache — Radio watch
Funkwache Radyo izle
Örnek Diyalog: The captain reminded the crew to maintain a continuous Funkwache on the emergency frequency during the storm.
Türkçe: Kaptan, fırtına boyunca acil frekansta sürekli bir Funkwache görevini sürdürmeleri için mürettebatı uyardı.
Geschwindigkeit — Speed
Hız Speed
Örnek Diyalog: The Geschwindigkeit of the sports car was impressive as it accelerated to top speed within seconds.
Türkçe: Spor arabanın saniyeler içinde en yüksek hıza hızlanırkenki hızı etkileyiciydi.
Auf See fahren — Go to sea
Denize git Denize git
Örnek Diyalog: Nach monatelanger Vorbereitung war der Kapitän bereit, mit seiner neuen Crew auf See zu fahren.
Türkçe: Aylar süren hazırlık sonrasında kaptan, yeni mürettebatıyla denize açılmaya hazırdı.
Bug — Bow
Böcek Yay
Örnek Diyalog: After catching the bug, the young girl took a playful bow in front of her amused parents.
Türkçe: Genç kız böceği yakaladıktan sonra, eğlenen anne babasının önünde şakacı bir reverans yaptı.
Beiboot — Dinghy
Dinghy Dinghy
Örnek Diyalog: After their sailboat anchored, they used the beiboot, a small dinghy, to reach the shore.
Türkçe: Yelkenlileri demirledikten sonra, kıyıya ulaşmak için beiboot adı verilen küçük bir sandal kullandılar.
Besatzung — Crew
Mürettebat Mürettebat
Örnek Diyalog: Die Besatzung des Schiffes bereitete sich auf einen langen Segeltörn vor.
Türkçe: Geminin mürettebatı uzun bir yelken seferine hazırlanıyordu.
Kabeljau — Cod
Morina Cod
Örnek Diyalog: The Kabeljau, known as cod in English, is a popular fish in both European and North American cuisines.
Türkçe: Kabeljau, İngilizcede morina olarak bilinen, hem Avrupa hem de Kuzey Amerika mutfaklarında popüler bir balıktır.
Schiffsposition — Ship’s position
Schiffsposition Gemi pozisyonu
Örnek Diyalog: The captain diligently updated the logbook with the ship's position after coordinating with the navigator for the Schiffsposition.
Türkçe: Kaptan, navigatörle koordinasyon sağladıktan sonra geminin pozisyonunu seyir defterine özenle kaydetti.
Schiffsvorbereitung — Ship preparation
Gemi hazırlığı Gemi hazırlığı
Örnek Diyalog: The crew spent the entire morning in Schiffsvorbereitung to ensure a smooth sailing as soon as they received clearance from the harbor master.
Türkçe: Mürettebat, liman başkanından izin alır almaz sorunsuz bir seyir için tüm sabahı gemiyi sefere hazırlama işleriyle geçirdi.
Port — Starboard
İskele Sancak
Örnek Diyalog: The captain instructed the crew to check the rigging on both port and starboard sides of the vessel.
Türkçe: Kaptan, mürettebatın geminin hem sol iskeleye bakacak şekilde) hem de sağ sancak) yanlarında takelageyi güverte donanımını) kontrol etmelerini talimatlandırdı.
Mast — Mast
Direk Direk
Örnek Diyalog: The ship's mast stood tall and proud, with the topmast pushing even further into the clear blue sky.
Türkçe: Geminin ana direği yüksek ve gururlu bir şekilde duruyordu, direkçik ise berrak mavi göğe daha da yükselerek ileri uzanıyordu.
Heuern — Sign on
İşe Alma Oturum Açma
Örnek Diyalog: After much consideration, Jack decided to heuern with the maritime crew and sign on for their next adventurous voyage.
Türkçe: Uzun süre düşündükten sonra, Jack denizci ekiple birlikte çalışmaya ve onların bir sonraki macera dolu seyahatine katılmak üzere sözleşme imzalamaya karar verdi.
Ruder — Rudder
Dümen Dümen
Örnek Diyalog: The ruder sailor struggled to control the ship's rudder in the midst of the storm.
Türkçe: Kaba tayfa, fırtınanın ortasında geminin dümenini kontrol etmekte zorlandı.
Motorboot — Motor boat
Motorlu tekne Motorlu tekne
Örnek Diyalog: We spent the afternoon zipping across the lake in our new motorboat.
Türkçe: Öğleden sonra yeni motorbotumuzla gölün üzerinde süzülerek geçirdik.
Ruderwache — Rudder watch
Dümen saati Dümen saati
Örnek Diyalog: During the stormy night, the captain assigned an experienced sailor to rudder watch to ensure we stayed on course.
Türkçe: Fırtınalı gecede, kaptan rota sapmamızı önlemek için tecrübeli bir denizciyi dümen nöbetine atadı.
Landung — Landing
İniş İniş
Örnek Diyalog: Die Landung des Flugzeugs war so sanft, dass die Passagiere kaum etwas spürten.
Türkçe: Uçağın inişi o kadar yumuşaktı ki yolcular neredeyse hiçbir şey hissetmediler.
Lotsen — Pilot
Pilotlar Pilot
Örnek Diyalog: In the narrow straits, the ship's captain relied on the local Lotsen to guide them through the treacherous waters, while the airline pilot flew passengers overhead.
Türkçe: Dar boğazlarda, gemi kaptanı onları tehlikeli suların içinden geçirmeleri için yerel kılavuzlara güvendi, o sırada havayolu pilotu ise yolcuları başlarından uçuruyordu.
Maschine starten — Start the engine
Makineyi çalıştırın Motoru çalıştırın
Örnek Diyalog: Before we set out on our road trip, I made sure to maschine starten — start the engine and let it warm up for a few minutes.
Türkçe: Yolculuğumuza çıkmadan önce, birkaç dakika için motoru çalıştırıp ısınmasını sağladım.
Kapitän — Captain
Kaptan Kaptan
Örnek Diyalog: Der Kapitän steuerte das Schiff geschickt durch die stürmische See.
Türkçe: Kaptan gemiyi fırtınalı denizde ustaca yönetti.
Seegang — Sea state
Deniz durumu
Örnek Diyalog: The captain evaluated the seegang to confirm the sea state was calm enough to proceed with the voyage.
Türkçe: Kaptan, yolculuğa devam edebilmek için deniz durumunun yeterince sakin olduğunu teyit etmek amacıyla dalgaları değerlendirdi.
Segeln — Sailing
Yelken Yelken
Örnek Diyalog: During their vacation in Germany, they went Segeln on the lake and enjoyed sailing with the gentle breeze at their backs.
Türkçe: Almanya'daki tatilleri sırasında gölde segel yaparak hafif rüzgarın arkalarında hissiyle yelkencilikten keyif aldılar.
Steuermann — Helmsman
Dümenci Dümenci
Örnek Diyalog: The Steuermann, or helmsman, expertly navigated the ship through the treacherous waters.
Türkçe: Steuermann veya dümeni elindeki gemici, gemiyi tehlikeli suların arasında ustalıkla yönlendirdi.
Versorgung — Supply
Tedarik İkmal
Örnek Diyalog: The hospital was praised for its excellent Versorgung of medical supplies.
Türkçe: Hastane, tıbbi malzemelerin mükemmel şekilde temini konusundaki başarısı dolayısıyla övgü aldı.
Unterwasserfahrzeug — Submersible
Sualtı aracı Dalgıç
Örnek Diyalog: The team of marine biologists used an advanced Unterwasserfahrzeug, or submersible, to explore the uncharted deep-sea ecosystem.
Türkçe: Deniz biyologlarından oluşan ekip, keşfedilmemiş derin deniz ekosistemini araştırmak için gelişmiş bir Unterwasserfahrzeug, yani su altı aracı kullandı.
Ufer — Shore
Shore Kıyı
Örnek Diyalog: As the sun set, the children played by the Ufer, laughing and splashing near the tranquil shore.
Türkçe: Güneş batarken, çocuklar sakin kıyıda güler ve sıçratarak Ufer kenarında oynuyorlardı.
Steuerbord — Starboard
Sancak Sancak
Örnek Diyalog: The captain instructed the helmsman to steer the ship to starboard, away from the approaching steuerbord buoy.
Türkçe: Kaptan, yaklaşan sancak şamandırasından uzaklaşmak için dümen yapanın gemiyi sancak tarafa doğru yönlendirmesini emretti.
Treibstoff — Fuel
Yakıt Yakıt
Örnek Diyalog: The rocket's tanks were filled with a new type of treibstoff designed to be a more efficient and environmentally friendly fuel for space travel.
Türkçe: Roketin tankları, uzay yolculuğu için daha verimli ve çevre dostu bir yakıt olacak şekilde tasarlanmış yeni bir tür treibstoff ile doldurulmuştu.
Segel streichen — Come to anchor
Yelkenleri açın Demir alın
Örnek Diyalog: After battling the fierce storm for hours, the captain finally gave the order to Segel streichen and come to anchor in the safety of the harbor.
Türkçe: Saatler süren şiddetli fırtına ile mücadele ettikten sonra, kaptan nihayet Yelkenleri indirin emrini verdi ve geminin limanın güvenliğinde demir atmasını sağladı.
Auf Kurs kommen — Come on course
Kursa gel Kursa gel
Örnek Diyalog: Nach einigen Startschwierigkeiten begann das Projektteam endlich, auf Kurs zu kommen.
Türkçe: Başlangıç zorluklarının ardından proje ekibi sonunda yoluna girmeye başladı.
Heck — Stern
Stern Yıldız
Örnek Diyalog: Heck, the stern-faced captain remained unflappable even as the storm raged on.
Türkçe: Kahrolası, ciddi yüzüyle kaptan, fırtına çılgınca devam ederken bile sakinliğini korudu.
Sturm — Storm
Fırtına Storm
Örnek Diyalog: As the Sturm family huddled in the basement, the relentless storm raged on above them.
Türkçe: Sturm ailesi bodrum katında sıkışıp kaldıkça, amansız fırtına onların üzerinde hiddetle devam etti.
Festmachen — Moor
Demirleme Moor
Örnek Diyalog: Der Kapitän gab den Befehl, das Schiff zu festmachen, sobald wir den Moorplatz erreichten.
Türkçe: Kaptan, iskele yerine vardığımızda gemiyi bağlama emri verdi.
Ausschiffung — Disembarkment
Karaya Çıkış Karaya Çıkış
Örnek Diyalog: After a long and arduous sea journey, the weary travelers looked forward to the Ausschiffung to finally begin their adventures on land.
Türkçe: Uzun ve zorlu bir deniz yolculuğunun ardından, yorgun yolcular, karadaki maceralarına nihayet başlayabilmek için gemiden indirilmeyi dört gözle bekliyorlardı.
Segel setzen — Set sail
Yelkenleri açın Yelkenleri açın
Örnek Diyalog: Mit dem ersten Licht des Tages hissten die Abenteurer die Anker und bereiteten sich darauf vor, die Segel zu setzen und in unbekannte Gewässer aufzubrechen.
Türkçe: Günün ilk ışığıyla maceracılar demir aldı ve yelken açarak bilinmeyen sulara doğru yola çıkmaya hazırlandı.
Richtung — Direction
Direction Yön
Örnek Diyalog: She checked the compass to ascertain we were heading in the right Richtung, confirming our direction toward the village.
Türkçe: Pusulayı kontrol ederek, köye doğru ilerlediğimizden emin oldu ve yönümüzü teyit etti.
Maschine stoppen — Stop the engine
Makineyi durdurun Motoru durdurun
Örnek Diyalog: Als er das Leck im Kraftstofftank bemerkte, rief er eilig Maschine stoppen – Stop the engine! über das interne Kommunikationssystem.
Türkçe: Yakıt tankındaki sızıntıyı fark ettiğinde, iç iletişim sisteminden aceleyle Motoru durdurun Stop the engine! diye bağırdı.
Ankerlichter — Anchor lights
Çapa ışıkları Çapa ışıkları
Örnek Diyalog: The ship was at anchor for the night, so the captain made sure the Ankerlichter were illuminated to alert other vessels of their presence.
Türkçe: Gemilerin gece demirlediğinde diğer gemilere varlıklarını bildirmek için yakmaları gereken ışık Ankerlicht demektir. Bu nedenle cümlenin Türkçe karşılığı şöyle olacaktır:
Gemisi gece için demir atmıştı, bu yüzden kaptan başka gemilere varlıklarını bildirmek için Ankerlicht'lerin aydınlatıldığından emin oldu.
Brückenwache — Bridge watch
Brückenwache Köprü saati
Örnek Diyalog: The Brückenwache kept a vigilant eye on the fog-enshrouded bridge throughout the night, ensuring the safety of all who crossed.
Türkçe: Brückenwache, gece boyunca sis perdesiyle kaplı köprüde uyanık bir şekilde nöbet tuttu, geçen herkesin güvenliğini sağladı.
Dauerfahrt — Cruising
Sürekli yolculuk Seyir
Örnek Diyalog: During the Dauerfahrt, passengers enjoyed hours of serene cruising along the picturesque coastline.
Türkçe: Dauerfahrt sırasında yolcular, resmedilmeye değer sahil boyunca saatler süren huzurlu bir yolculuğun keyfini çıkardılar.
Technische Wache — Technical watch
Technische Wache Teknik saat
Örnek Diyalog: During the long night shifts, the Technische Wache, or Technical Watch, meticulously monitored the ship's engine performance to ensure a smooth voyage.
Türkçe: Uzun gece vardiyaları boyunca, Technische Wache veya Teknik Gözetleme, geminin motor performansını sorunsuz bir seyir sağlamak adına titizlikle izledi.
Hafen — Harbour
Harbour Liman
Örnek Diyalog: The bustling Hafen of Hamburg is one of the busiest harbours in Europe.
Türkçe: Hamburg'un hareketli limanı, Avrupa'nın en işlek limanlarından biridir.
Deckspumpe — Deck pump
Güverte pompası Güverte pompası
Örnek Diyalog: During the heavy storm, the crew relied on the deckspumpe to clear the inundated deck of seawater quickly.
Türkçe: Şiddetli fırtına sırasında mürettebat, su basan güvertenin üzerini hızla deniz suyundan arındırmak için güverte pompasına güvendi.
Ankerwache — Anchor watch
Çapa saati Çapa saati
Örnek Diyalog: During the stormy night, Jonas volunteered for Ankerwache, ensuring the anchor held fast against the relentless waves.
Türkçe: Fırtınalı gecede, Jonas gönüllü olarak Ankerwache görevini üstlendi, demirin durmaksızın vuran dalgalar karşısında sağlam durmasını sağlamak için.
Beleuchtung — Illumination
Aydınlatma Illumination
Örnek Diyalog: Die Beleuchtung des Gebäudes zur Feier war mehr als nur funktional; sie glich einer prachtvollen Illumination, die die Architektur in ein Kunstwerk verwandelte.
Türkçe: Bina aydınlatması kutlama için sadece işlevsel olmanın ötesindeydi; bu aydınlatma, mimariyi bir sanat eserine dönüştüren görkemli bir ışıklandırmaya benziyordu.
Strömung — Current
Akış Akım
Örnek Diyalog: The Strömung of the river was strong, almost as noticeable as the electric current powering the nearby city.
Türkçe: Nehrin akıntısı güçlüydü, yakınlardaki şehri aydınlatan elektrik akımı kadar belirgindi.
Maststrahlruder — Mast thruster
Direk pervanesi Direk pervanesi
Örnek Diyalog: The boat's maneuverability in tight marinas was significantly improved with the installation of a new Maststrahlruder, or mast thruster.
Türkçe: Dar marinlarda teknenin manevra kabiliyeti, yeni bir Maststrahlruder veya yelken direği iticisi montajı ile önemli ölçüde artırıldı.
Seitenwind — Crosswind
Crosswind Crosswind
Örnek Diyalog: The pilot expertly corrected for the crosswind as the plane approached the runway, ensuring a smooth touchdown despite the strong Seitenwind.
Türkçe: Pilot, uçağın pisti yaklaşırken yan rüzgarı başarıyla düzelterek kuvvetli yan rüzgara rağmen sorunsuz bir iniş gerçekleştirdi.
Backbord — Port
Liman Liman
Örnek Diyalog: On old naval ships, sailors referred to the left side of the vessel as 'backbord', which evolved into the modern term 'port'.
Türkçe: Eski deniz gemilerinde, denizciler geminin sol tarafına 'backbord' derlerdi, bu da zamanla modern 'port' terimine dönüştü.
Kurs — Course
Kurs Kurs
Örnek Diyalog: She enrolled in an intensive German language course at the Kurszentrum to improve her fluency before moving to Berlin.
Türkçe: Berlin'e taşınmadan önce dil akıcılığını artırmak için Kurszentrum'daki yoğun Almanca dil kursuna kaydoldu.
Festmacher — Mooring line
Demirleme halatı
Örnek Diyalog: The festmacher, or mooring line, was securely fastened to the dock's cleat to prevent the ship from drifting away.
Türkçe: Festmacher ya da demirleme halatı, geminin sürüklenip gitmesini önlemek için iskele klepasına sağlam bir şekilde bağlanmıştı.
Auf See schiffen — Ship at sea
Denizdeki gemi Denizdeki gemi
Örnek Diyalog: The crew prepared to weather the storm as they spotted other vessels auf See schiffen, each ship at sea bracing against the tempest.
Türkçe: Mürettebat, diğer gemileri fırtınalı denizde seyrederken fırtınaya karşı hazırlık yapmaya başladı; her bir gemi kasırgaya direnç gösteriyor.
Maschine — Engine
Makine Motor
Örnek Diyalog: The engineer marveled at the precision with which the Maschine software integrated with the hardware synth engine.
Türkçe: Mühendis, Maschine yazılımının donanım sentezleyici motoruyla ne kadar hassas bir şekilde entegre olduğuna hayran kaldı.
Bilgenpumpen — Bilge pumps
Sintine pompaları Sintine pompaları
Örnek Diyalog: The crew routinely checked the Bilgenpumpen to ensure the bilge pumps were operational before setting sail.
Türkçe: Mürettebat, yelken açmadan önce sintine pompalarının çalışır durumda olduğundan emin olmak için Bilgenpumpen'i rutin olarak kontrol etti.
Abfahrt — Departure
Kalkış
Örnek Diyalog: The announcement for the train's Abfahrt echoed through the busy station, prompting passengers to hasten their departure.
Türkçe: Trenin kalkışı için yapılan anons yoğun istasyonda yankılandı, yolcuların hareketlerini hızlandırmalarını sağladı.
Anlegestelle — Berth
Rıhtım Rıhtım
Örnek Diyalog: The captain skillfully maneuvered the boat towards the anlegestelle, ensuring the vessel had a secure berth for the night.
Türkçe: Kaptan, tekneyi ustalıkla iskeleye doğru manevra yaptı ve geminin gece için güvenli bir yanaşma yerine sahip olmasını sağladı.
Funkgerät — Radio
Radyo Radyo
Örnek Diyalog: Das Funkgerät empfing ein klares Signal über den Militärradio-Frequenzkanal.
Türkçe: Telsiz, askeri radyo frekans kanalı üzerinden net bir sinyal aldı.
Seekarte — Chart
Deniz Haritası Grafik
Örnek Diyalog: The captain studied the Seekarte intently, ensuring that the course plotted on the chart avoided all known hazards.
Türkçe: Kaptan, rota çizgisinin bilinen tüm tehlikelerden uzak durduğundan emin olmak için Seekarte'yi dikkatle inceledi.
Navigation — Navigation
Navigasyon Navigasyon
Örnek Diyalog: The transition from traditional to modern methods has been a significant leap in navigation—navigation that once relied solely on the stars now harnesses the power of satellite technology.
Türkçe: Geleneksel yöntemlerden modern yöntemlere geçiş, denizcilikte önemli bir sıçrama olmuştur—bir zamanlar yalnızca yıldızlara dayanan navigasyon artık uydu teknolojisinin gücünden faydalanmaktadır.
Verkehrsregeln — Traffic rules
Trafik kuralları Trafik kuralları
Örnek Diyalog: Understanding and obeying Verkehrsregeln, or traffic rules, is essential for the safety of all road users.
Türkçe: Trafik kurallarını, yani Verkehrsregeln'ı anlamak ve uymak, tüm yol kullanıcılarının güvenliği için esastır.
Seebefehl — Sea order
Seebefehl Deniz düzeni
Örnek Diyalog: Upon receiving the Seebefehl, the captain adjusted the ship's course to head straight for the safe harbor.
Türkçe: Seebefehl'i aldıktan sonra, kaptan geminin rotasını güvenli limana doğru düz bir çizgide ilerleyecek şekilde ayarladı.
Flaggensignal — Flag signal
Bayrak sinyali Bayrak sinyali
Örnek Diyalog: The sailor communicated the ship's arrival using a flaggensignal which was a series of flag signals designed for maritime communication.
Türkçe: Denizci, geminin varışını denizcilik iletişim için tasarlanmış bir dizi bayrak sinyali olan bir bayrak sinyali kullanarak bildirdi.
Anker ausbringen — Let go the anchor
Çapanın yerleştirilmesi Çıpayı bırakın
Örnek Diyalog: Als das Schiff den perfekten Ort zum Ankern erreichte, gab der Kapitän das Kommando: Anker ausbringen – Let go the anchor!
Türkçe: Gemi demir atmak için mükemmel yere ulaştığında, kaptan komutu verdi: Ankeri indirin – Demir at!
Floss — Raft
Sal Sal
Örnek Diyalog: After the flood, we used a makeshift raft to cross the river, and I noticed someone had left a spool of floss tangled in its rough-hewn logs.
Türkçe: Selin ardından nehir üzerinden geçmek için geçici bir sal kullandık ve ben biri tarafından kabaca yontulmuş kütükler arasına dolanmış bir diş ipi makarasının unutulduğunu fark ettim.
Kursänderung — Change of course
Rota değişikliği
Örnek Diyalog: The captain ordered a Kursänderung to avoid the storm brewing on the horizon.
Türkçe: Kaptan, ufukta beliren fırtınadan kaçınmak için bir rota değişikliği emretti.
Wetter — Weather
Daha Islak Hava Durumu
Örnek Diyalog: The wetter weather made the picnic a messy affair.
Türkçe: Islak hava, pikniği oldukça dağınık bir etkinlik haline getirdi.
Dampfer — Steamer
Buharlı Pişirici Buharlı Pişirici
Örnek Diyalog: The dampfer was a popular mode of river transport, with the old steamer billowing clouds of white steam as it chugged along the waterway.
Türkçe: Dampfer, eski buhar gemisinin su yolunda ilerlerken beyaz buhar bulutları çıkartarak ilerlendiğini, nehir taşımacılığında popüler bir taşıma şekliydi.
Ankerweg — Anchor track
Çapa izi
Örnek Diyalog: The sailors followed the Ankerweg, or anchor track, to secure their ship safely near the bustling harbor.
Türkçe: Denizciler, gemilerini yoğun limana güvenli bir şekilde demirlemek için Ankerweg'i, yani demir yolu takip ettiler.
Heimathafen — Home port
Heimathafen Ana liman
Örnek Diyalog: After months at sea, the weary sailors' spirits lifted as they finally returned to their Heimathafen, their cherished home port.
Türkçe: Denizde geçirilen ayların ardından, yorgun denizcilerin moral ve ruh hali, nihayet sevgiyle bağlı oldukları memleket limanına, Heimathafen'a döndüklerinde yükseldi.
Schiffsführung — Ship handling
Gemi elleçleme Gemi elleçleme
Örnek Diyalog: The captain's adept Schiffsführung was evident as he expertly maneuvered the vessel through the narrow strait, showcasing his exemplary ship handling skills.
Türkçe: Kaptanın ustaca gemi yönetimi, dar boğazdan gemiyi ustalıkla manevra yaptırırken açıkça belli oluyordu ve örnek alınacak gemi kullanma becerilerini sergiliyordu.
Tanken — Refuel
Yakıt İkmali Yakıt İkmali
Örnek Diyalog: After an exhilarating day of exploring the outdoors, it was time to tanken and refuel both our bodies and the car before the long drive home.
Türkçe: Harika bir günü dışarıda keşfederek geçirdikten sonra, uzun eve dönüş yolculuğu öncesinde hem kendimizi hem de arabayı yeniden enerji ile doldurma zamanıydı.
Segelregatta — Sailing regatta
Segelregatta Yelken yarışı
Örnek Diyalog: Yesterday, I watched an exciting Segelregatta at the bay, where dozens of vibrant sails dotted the horizon during the annual sailing regatta.
Türkçe: Dün, yıllık yelken regattası sırasında onlarca canlı renkte yelkenin ufku süslediği koyda heyecan verici bir yelken yarışı izledim.
Hafenmeister — Harbour master
Liman başkanı Liman başkanı
Örnek Diyalog: The Hafenmeister, also known as the harbour master, oversaw all vessel movements within the port.
Türkçe: Liman başkanı, aynı zamanda liman kaptanı olarak da bilinir, liman içindeki tüm gemi hareketlerini denetlerdi.
Navigationslicht — Navigation light
Navigasyon ışığı Navigasyon ışığı
Örnek Diyalog: The captain checked the navigationslicht to ensure it was functioning before setting sail for the night voyage.
Türkçe: Kaptan, gece seyahatine çıkmadan önce navigasyon ışığının çalışır durumda olduğundan emin olmak için kontrol etti.
Navigationswache — Navigation watch
Navigationswache Navigasyon saati
Örnek Diyalog: During the night shift, the officer on the Navigationswache diligently monitored the vessel's course to ensure a safe navigation watch was maintained.
Türkçe: Gece vardiyasında, Navigasyon nöbetindeki görevli, geminin rotasını dikkatle izleyerek güvenli bir seyir nöbetinin sürdürülmesini sağladı.
Deckswache — Deck watch
Güverte nöbeti Güverte nöbeti
Örnek Diyalog: The captain assigned me to deckswache for the midnight shift, so I kept a keen eye on the sea during my deck watch.
Türkçe: Kaptan beni gece yarısı vardiyası için güverte nöbetine atadı, bu yüzden nöbetim boyunca denize dikkatle göz kulak oldum.
Auf See gehen — Put to sea
Denize açılmak Denize açılmak
Örnek Diyalog: Die mutige Crew entschied, trotz des aufziehenden Sturms auf See zu gehen, um ihre Mission zu erfüllen.
Türkçe: Cesur mürettebat, görevlerini yerine getirmek için yaklaşan fırtınaya rağmen denize açılmaya karar verdi.
Uferwache — Shore watch
Kıyı İzleme Kıyı İzleme
Örnek Diyalog: The Uferwache diligently patrolled the coastline, ensuring the shore watch was vigilant for any signs of trouble at sea.
Türkçe: Uferwache, denizde herhangi bir sorun işaretine karşı kıyı nöbetinin uyanık olmasını sağlamak amacıyla sahil boyunca özenle devriye gezmekteydi.
Schifffahrtslinie — Shipping line
Schifffahrtslinie Nakliye hattı
Örnek Diyalog: The new Schifffahrtslinie connects several key ports, making it one of the most important shipping lines in the region.
Türkçe: Yeni Schifffahrtslinie, birkaç önemli limanı birbirine bağlayarak, bölgedeki en önemli nakliye hatlarından biri haline geliyor.
Einfahrt — Entrance
Giriş Giriş
Örnek Diyalog: After a long drive, they finally turned into the Einfahrt, signaling their arrival at the grand entrance of the old mansion.
Türkçe: Uzun bir sürüşün ardından nihayet Einfahrt'a dönerek, eski malikanenin görkemli girişine varışlarını işaret ettiler.
Segelwache — Sail watch
Segelwache Yelken saati
Örnek Diyalog: During the night, Peter took the Segelwache to ensure the sails were properly adjusted to the shifting winds.
Türkçe: Gecenin bir yarısında, Peter, yelkenlerin sürekli değişen rüzgarlara uygun şekilde ayarlanmasını sağlamak için Segelwache'yi Yelken Nöbeti'ni) aldı.
Fährboot — Ferry
Feribot Feribot
Örnek Diyalog: Am frühen Morgen verließ das Fährboot leise den Hafen, um die Flussüberquerung mit einer Gruppe früher Pendler zu beginnen.
Türkçe: Erken sabahın sessizliğinde, feribot limandan ayrıldı ve erken saatteki yolcuları taşıyarak nehir geçişine başladı.
Schiffstaufe — Christening
Vaftiz Töreni Christening
Örnek Diyalog: The shipyard was bustling with excitement during the Schiffstaufe, as the vessel received its name in a traditional christening ceremony.
Türkçe: Tersane, geminin geleneksel bir vaftiz töreninde ismini almasıyla Schiffstaufe sırasında heyecanla dolup taşıyordu.