Bu yazıyı 2018’in ortalarında yazmayı planlıyordum. Ancak iş yoğunluğundan pek vakit bulamadım. 2018 yılı Enstitü için oldukça yoğun geçiyor. Çünkü bu yıl bizim için yenilik yılı. Bundan 5 yıl sonra nasıl bu kadar iyi hale gelebildik diye kendimize soracak olursak muhtemelen 2018 yılını işaret edeceğiz.
Bu yıl aramıza yeni eğitmenler ve yeni öğrenciler katıldı. Bununla birlikte yeni bir yazılımı kullanmaya başladık. Ülke çapında anlaşmalar, yeni protokoller, görüşmeler ve kurumlarla daha güçlü ilişkiler kurduk. Bu yönden baktığımızda bir değişim gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim.
Ancak değişmeyen bazı şeyler var. Bu yıl hızlı ilerleyebilmemizin en büyük sebeplerinden birisi değişmeyen şeyleri değiştirebilmektir. Peki neyi değiştirdik? Açıklayayım…
Son yıllarda sıkça duyduğumuz birşeyden bahsedeyim. Örnek verecek olursam: kişiye özel anahtarlık, kişiye özel plakalık, butikler, özel hizmetler ve insanın kendini değerli hissedebilmesi için yapılan birçok şey. Bunları sürekli olarak duyuyoruz. Ayrıca son 10 yılda internet dünyasında konuşulan şeylerin başında kullanıcı deneyimi geliyor. Benim kullanıcı deneyimi kavramından anladığım şey şu: kişiselleştirme! Kullanıcı deneyimi; bir web sitesini ziyaret edenlerin kişisel olarak kendilerine özel şeyler bulabilmesidir.
Eğitimde Kişiselleştirme Nedir?
10 yıldan fazla süredir eğitim teknolojileri üzerine çalışıyorum. Sürekli olarak nasıl kişiselleştirebiliriz sorusunu sordum. Etkileşimli ders notu gibi özel işlevli araçlardan başladık ve 5 yıl önce video eğitime geçtik. Bundan 5 yıl önce günümüzde uzaktan eğitim şirketlerinin övündüğü video eğitimi yapıyorduk. (Belli şartlarda halen yapıyoruz) Ancak kişiselleştirme video eğitim ile mümkün değildi. Video eğitimde kişiselleştirme için birçok şey yaptık ancak halen başarılı olabildiğimizi söyleyemem. Kişiselleştirmeyi defalarca denememize rağmen başarılı olamadık. Çünkü eğitimde kişiselleştirme daha az öğrenciyle daha fazla ilgilenmek anlamına geliyor. Bulabildiğimiz en özel sonuç bu...
Denedik… Az öğrenciyle eğitimde kişiselleştirme pratiğini bir süre kullandık ve öğrenci başarısı arttı. Çünkü en etkili öğretim modeli bir öğrenci için bir öğretmenin bulunmasıdır. Bunu sağladığınızda başarı artacaktır. Bu mümkün olmasa da en az kaynakla en etkili öğrenme yönteminin nasıl yapılabileceği üzerine düşünmeye başladık.
Birebir eğitimle birçok öğrenci elbette başarılı olacaktır. Ancak şunu gözden kaçırıyoruz: bilgi transfer edilebilen bir kaynaktır. Eğer öğrencilere gruplara ayırabilirsek birebir öğrenmeyi başarabileceğimizi gördük. Çünkü daha az kaynakla daha çok şey elde etmemiz gerektiğinde ortaya mutlaka bir icat çıkıyor. Daha faz mal taşımak mı istiyorsunuz? Tekerleği icat edin. Bilgiyi daha geniş bir kitleye mi ulaştırmak istiyorsunuz? Gazeteyi icat edin. Daha çok kişinin öğrenmesini mi istiyorsunuz? Enstitü bunun için var :)
İstanbul İşletme Enstitüsü bu yıl eğitim sisteminde birçok yeniliği ortaya koydu. Amacımız ise başta söylediğim gibi kişiselleştirilmiş eğitim. Bunu yapabilmek için öncelikle değerlendirmeyi doğru yapmak gerekiyor. Öğrencilerin birçok faktörle değerlendirildiğini düşünün. Bunu yaptığımızda değerlendirme, öğrenmeye yardım ediyor.
İkincisi ise soru sorarak öğrenme yöntemi. Öğrenciler birbirlerine soru sorarak öğrenmeyi pekiştirebiliyorlar. Ama bunu burada bırakayım. Çünkü bu yazıyı neler yaptığımızı anlatmak için yazmadım. Neler yapacağımızı anlatmak için yazdım. Eğer yaptıklarımızı öğrenmek istiyorsanız hemen kayıt olun.
Enstitü ve Eğitim Teknolojisi
Bir öğrenci düşünün. Ders sayfasına giriyor ve öğrenmek için kaynakları araştırıyor, okuyor, izliyor ve diğer anlamda içeriği tüketiyor. Hazırlamakta olduğumuz yazılım ise gerçek zamanlı olarak öğrencinin hareketlerini izliyor. Öğrencinin hareketlerine göre ona farklı içerikleri sunuyor, değerlendiriyor veya içeriği değiştiriyor.
Her öğrenci kendi hızında hareket edebilecek. Ama bu öğrenciyi tembelleştirmek anlamına gelmiyor. Bahsi geçen şey anlama hızındaki farklılığı kişiselleştirmek. Sayısal ve sözel anlama kapasitesi farklı insanları aynı kümede değerlendirmemekle ilgili. Birçok uzaktan eğitim şirketinde şunu görürsünüz: istediğin zaman izle! Kendi eğitimini planla! Disiplini olmayan ve tükenmeyecek olan bir kaynağın satışını yapıyorlar. Yani önüne bir bardak su koyup o suyun zaman içerisinde buharlaşacağını bildikleri halde istediğin zaman iç diyorlar.
Neyse... Eğitmenler değerlendirme için çok az vakit ayıracaklar. Ödevlerin yazılı değerlendirmeleri çok daha kısa sürecek. Size gelecekten bahsediyorum ama biz bunun bir bölümünü mevcut durumda zaten yapıyoruz. Öğrencilerin site içerisindeki her hareketlerini ve eylemlerini izliyoruz. Günlük kaç tıklama yaptığını takip ediyoruz. Bu ne işimize mi yarıyor? Birçok değerlendirme yöntemimiz var ve bunlardan sadece biri öğrencinin ilgisini ve hevesini ölçmektir. Öğrenmek isteyenle, zorla öğrenen bir olur mu? Biz ülke olarak çok bilen insanlara sahibiz. Her şeyi bildiğimizi sandığımız için sürekli olarak bütünleme sınavına kalıyoruz.
Bahsettiğim yazılımın çerçevesi henüz kullanımda değil ve bu bir ilk olacak. Bu sebeple uzun süredir kurguladığım detayları burada paylaşmıyorum. Ancak bu kurgunun bir bölümünü mevcut durumda kullandığımızı bilmenizi isterim.
bilim adamları gelecekte bu işlerin yapay zeka tarafından yapılacağını söylüyor. ancak bizim yine de insana ihtiyacımız var. eğitim sadece bir konuyu hap gibi yutturmak değildir. eleştirel düşünme yeteneği, saygı göstermeyi, deneyimleri, havayı koklamayı, sezgileri ve diğerlerine öğretmeyi yapay zekadan öğrenemeyiz. Bu sebeple son 5 yıl internet üzerinden canlı eğitim konusuna odaklandık. Her eğitimde canlı ders yapabilmek için binlerce lira harcıyoruz. Katılımı arttırabilmek için binlerce liralık SMS atıyoruz. İşte bu yüzden! Öğretmeyi, deneyimi, sezgiyi aktarabilmek için. Genellikle çok fazla kişi şunu soruyor: hem ücretsiz ve hem canlı ders ikisi yanyana maddi olarak imkansız. Nasıl başarıyorsunuz?
Küçük bir ekiple çok büyük işler yapabilmenin tek bir yolu var. Teknoloji! Biz teknolojiyi kullanıyoruz. Teknoloji bizi değil. Birçok şirkette şunu görüyorum. Heryer bilgisayar, yazılım ve teknolojik imkanlarla dolu. Ama sadece sosyal medya hesaplarını 4 kişi yönetiyor. Enstitü sosyal medya hesaplarını yönetmek için görevli biri olmadığını söylesem şaşırmazsınız. Çünkü çok iyi yönetilmiyor. Eğer -küresel- rakiplerimizle kıyaslarsanız bizim sosyal medya işlerimizi bir ekibin yönettiğini düşünürsünüz. Bizi makineler değil, biz makineleri kullanıyoruz. Vaktimizi alan şeyleri makineye devrediyoruz.
Bu yıl eğitim teknolojisine katkılarımız: soru sorarak öğren, etkileşime göre değerlendir.
Sizce eğitim teknolojisinde yakın zamanda neler görebiliriz? Önümüzdeki 10 yıl içerisinde teknolojinin eğitim üzerinde nasıl bir etkisi olacak? Eğitim teknolojisiyle ilgili beklentilerinizi yorum bölümünde bekliyorum.
