
Duygusal dayanıklılık, kişinin değişim karşında gösterdiği uyum kapasitesini ifade eder. Duygusal dayanıklılığı yüksek olanlar stres anında kendini daha kolay toparlayabilir. Bu durum kişinin doğuştan gelen bir özelliği veya yetiştirilme şekli ile de ilgili olabilir. Son dönemde yaşanan salgın, küresel felaketler ve ekonomik kriz sebebiyle duygusal dayanıklılığın ne ifade ettiğini anlamak önemli bir hal aldı.
Duygusal dayanıklılığı tam olarak anlamak ancak ağır bir olay yaşandıktan sonra oluyor. Duygusal dayanıklılık ile ilgili pek çok akademik çalışma var. Bunlardan bir tanesi Minnesota Üniversitesi’nin fahri hocalarından biri olan Prof. Norman Garmezy tarafından yapılmış.
Profesör, şizofren bir anne ve baba ile büyüyen bir çocuğun bulunduğu ortama rağmen psikolojik bir rahatsızlık yaşamamasının en büyük sebebi olarak duygusal dayanıklılığı gösterir. Yapılan araştırmalar duygusal dayanıklılığın öğrenilebilir bir yetenek olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak bu yeteneğin kazanılması için yaşamın bir parçası haline getirmenin çabalanması gerekiyor.
Duygusal Dayanıklılık Nelere Bağlıdır?
Duygusal dayanıklılığı yüksek kişilerin üç ortak özelliği bulunuyor. Bunlar; gerçeği olduğu gibi kabul etmek, yaşamın anlamlı olduğunu düşünmek ve hayata dört elle sarılmak. Birtakım değerlerin desteklediği güçlü bir inanç beslemek. Son olarak ta doğaçlama hareket etmek konusunda gizli bir beceri sahibi olmak. Yaşam boyunca karşınıza zorluklar çıktığında bu özelliklerin sadece bir ya da ikisine sahip olmakla bile zorlukları kolayca aşabilirsiniz. Ancak gerçek bir duygusal dayanıklılıktan bahsetmek için üçüne birden sahip olmak şarttır. Hepsinin bir arada olması kişinin duygusal olarak dayanıklı olmasını ifade ediyor. Her birini ayrı ayrı inceleyelim.
Gerçeği Olduğu Gibi Kabul Etmek
Duygusal dayanıklılığa dair en yaygın görüş, iyimserlik olduğunu söylemektedir. Ancak duygusal dayanıklılık düşünüldüğü gibi iyimserlikle alakalı değildir. Son dönem küresel olarak yaşanan salgın gibi uç örneklerde fazla iyimser düşünmek sizi kötü bir sonuca doğru bile götürebilir. Hayatta kalmak iyimser olmakla değil gerçeği kabullenmekle başlıyor. İyimserlik kötü bir şey değil ama asıl olan umut duygusunu kaybetmemektir.
Yaşamsal bir tehdit ile karşı karşıya olduğunuzda sizi güçlü ve dayanıklı kılan şey gerçeği kabul etmek ve buna uygun tedbirler almaktır. Gerçeği kabul etmek öyle görüldüğü kadar kolay değildir. Yapılan araştırmalar inkar savunma mekanizmasının problemlerle başa çıkmada sıklıkla başvurulan bir yol olduğunu gösteriyor. Gerçeği kabullenmek bazı zamanlarda son derece keyifsiz ve duygusal anlamda zor olabiliyor.
Gerçeklerle korkmadan karşı karşıya kalmayı seçtiğinizde olağanüstü zorluklar karşısında dayanma gücü ve bu zorluklardan sağ salim çıkmak üzere hazırlıklı olursunuz. Zorluklar başınıza gelmeden önce kendinizi koruma yollarını hazırlamış olursunuz. Bu özellik sayesinde gelecek zararları daha az hasarla ya da zarar almadan atlatma şansı elde edebilirsiniz.
Anlam Aramak
Gerçekleri görme becerisi aslında duygusal dayanıklılığın ikinci temel unsuru olan “zor zamanlardan anlam çıkarma” ile yakından ilişkilidir. Zor bir durumla karşı karşıya kaldığında ellerini açıp “Bu neden benim başıma geliyor?” diye yakınan kişilerle karşılaşırsınız. Belki de o kişi siz olabilirsiniz. Newport Beach’te yer alan Dayanıklılık Enstitüsü Müdürü Salvatore R. Maddi, “Duygusal dayanıklılık, insanların günlük hayata anlam katmasını sağlamanın bir yoludur” diyor ve şu şekilde devam ediyor “Duygusal dayanıklılık eğitiminin önemini anlayanlar, bunun psikoterapi olup olmadığını merak ediyor. Psikoterapi, hayatı dağılmış kişiler içindir. Psikoterapiyle o kişilerin hayatını tekrar rayına sokmaya çalışırız. Bizim işimizse insanlara hayat becerileri kazandırmak, nasıl bir tavır ve tutum takınmaları gerektiğini öğretmektir. Bunları aslında evde ya da okulda öğretmek daha uygundur ama yapılamıyor.”
Her yaşananı anlamaya çalışmak kolay bir şey değil. Bu o anda yapılıyor olsa bile bu anlamı koruyabilmek yaşanacak bir başka durum için garanti değildir. İnsanın yaşamına anlam vermesi, duygusal dayanıklılığın çok önemli unsurlarındandır. Zihinsel olarak güçlü olan kişiler çok yüksek değerler sistemine sahiptir. Bu yüksek değerler, olayları yorumlamak için çeşitli yöntemler sunar. Böylece hayatınıza anlam katmanın yollarını bulmuş olursunuz. Varlığınızı sürdürebilmek değerlerine ne kadar uygun yaşadığınızla ilişkilidir. Zor dönemlerde sahip olduğunuz değerler ayakta kalmanızı sağlar.
Doğaçlama Davranmak
Duygusal dayanıklılığın bağlı olduğu üçüncü temel unsur, elde olanlarla yeni şeyler üretme becerisidir. Psikoloji bu konuda Fransız antropolog Claude Levi-Strauss’u örnek alıyor ve bu beceriye “brikolaj” adını veriyor. Bu sözcüğün İngilizce anlamı “bouncing back” yani “iyileşmek, toparlanmak” anlamını ifade ediyor.
Brikolaj; elinizde doğru bir araç ve yeterli malzeme olmadan da bir sorunun çözümlemeyi ifade ediyor. Bir brikolajcı her daim meşguldür. Sürekli kendine bir meşguliyet bulur. Ya elindekileri tamir eder, yeniler. Ya da elinde olan araç ve malzemeleri normal kullanım amaçlarının dışında kullanmayı deneyerek yeni bir şeyler ortaya çıkarır. Michigan Üniversitesi hocalarından Prof. Karl E. Weick “İnsanların stres altındayken en alışık oldukları tepkiyi vermeye yöneldiklerini gösteren birçok kanıt var” diyerek, hayatınızı tehlikeye atacak bir stres ile karşılaştığınızda en beklenmedik şey, yaratıcı olmaktır diyor.
Bu şu demek oluyor; zor zamanlarda yaratıcı bir tepki veremiyorsunuz, her zaman verdiğiniz tepkileri verirsiniz. Hayatınızı disiplin altına almanızı sağlayan bazı kural, alışkanlık ve ritüellerinizin olması zor dönemlerle karşılaştığınızda, hazırlıklı olmanızı ve duygusal dayanıklılık yaşamanızı sağlıyor.
Dayanıklılık Nedir?
Psikolojide “dayanıklılık” olarak açıklanan “resilience” kavramı günümüzde oldukça yaygınlaştı. Türkçe karşılığı tam olarak bulunamayan “resilience” kelimesini psikolog daha çok kullanıyor. Aynı zamanda “psikolojik dayanıklılık” terimini kullananlara da rastlayabilirsiniz.
Resilience yani dayanıklılık; zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak güçlü olmayı ifade ediyor. Resilience “kriz zamanlarında toplumsal ve kişisel kaynakları kullanarak yönetmek ve bu durumu kişisel gelişim için bir fırsat olarak değerlendirmek” anlamında kullanılmaya devam ediyor. Öğrenilebilir ve öğretilebilir olduğu kabul ediliyor. Bazı kişiler doğuştan taşıdıkları özellikleriyle veya yetiştiriliş tarzları sebebi ile zorluklara karşı daha dayanıklı olabiliyorlar. Ancak resilience özelliği gösteren kişilerin davranışlarını gözlemleyerek ne yapılması gerektiğine de karar vermek gerekir.

Sıkça Sorulan Sorular
Duygusal Dayanıklılık Ne Demek?
Duygusal dayanıklılık, kişinin yaşanan bir değişim karşında gösterdiği uyum kapasitesini ifade ediyor. Duygusal dayanıklılığı yüksek olan kişiler yaşanan stres karşısında kendini daha kolay toparlayabilir. Bu durum kişinin doğuştan gelen kişisel özelliği olabileceği gibi yetiştirilme şekli ile de alakalı olabilmektedir.

Duygusal Dayanıklılığın Temel Unsurları Nelerdir?
Duygusal dayanıklılığı yüksek kişilerin üç ortak özelliği bulunur; gerçeği olduğu gibi kabul etme, yaşama dört elle sarılmak, diğeri birtakım değerlerin desteklediği güçlü bir inanç besliyor olmak ve son olarak doğaçlama hareket etmek üzere gizli bir beceriye sahip olmak. Yaşamınızda karşınıza zorluklar çıkması durumunda bu özelliklerin sadece bir veya ikisine sahip olmanız bile zorlukları kolayca aşmanızı sağlar. Ancak gerçek bir duygusal dayanıklılık için üçüne birden sahip olmanız şarttır.

Dayanıklılık Ne Anlama Gelir?
Psikolojide “dayanıklılık” olarak ifade edilen “resilience” kavramı günümüzde yaygın olarak kullanılıyor. Türkçe karşılığı tam olarak olmayan “resilience” kelimesini en çok psikologlar tercih ederken bunun yanında“psikolojik dayanıklılık” terimini kullananlara da rastlamak mümkündür. Resilience yani dayanıklılık; zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak güçlü olma halidir.

Duygusal dayanıklılık nasıl artar?
Duygusal Dayanıklılık Nasıl Artar?
Duygusal dayanıklılık, bireyin yaşamındaki zorluklar ve stresler karşısında uyum sağlama yeteneğini ifade eder. Küresel salgın, doğal afetler ve ekonomik krizler gibi yaşanan olaylar, duygusal dayanıklılığı anlamak ve artırmak için önemli bir hale gelmiştir. Duygusal dayanıklılığı artırmak için kullanılacak yöntemlerin belirlenmesi, bireyin yaşam kalitesini ve başarılı bir şekilde süreçlerden geçme yeteneğini artırmaktadır.
Akademik Çalışmalar
Minnesota Üniversitesi'nden Prof. Norman Garmezy, duygusal dayanıklılık konusundaki çalışmalarıyla bilinmektedir. Garmezy, şizofren anne ve baba ile büyüyen bir çocuğun, psikolojik rahatsızlık yaşamamasının en büyük sebebi olarak duygusal dayanıklılığı gösterir. Bu çalışma, duygusal dayanıklılığın öğrenilebilir bir özellik olduğunu ortaya koymaktadır.
Duygusal Dayanıklılığın Özellikleri
Duygusal dayanıklılığı artırmak için üç önemli özellik üzerinden hareket etmek gerekmektedir:
Gerçeği kabul etmek: İyimserlik yerine gerçekçi olmak ve duruma uygun tedbirler almak, duygusal dayanıklılığın temel taşlarından birini oluşturur. Gerçekleri kabullenmek ve inkar etmemek, zorluklarla başa çıkmada büyük önem taşır.
Yaşamın anlamlı olduğunu düşünmek: Hayata dört elle sarılma ve yaşamın değerli olduğuna inanma, duygusal dayanıklılığı artırmak için önemli özelliklerdendir. Güçlü bir inanç ve değerlerle beslenen kişiler, yaşamdaki zorluklarla daha başarılı şekilde başa çıkabilirler.
Doğaçlama ve esnek olmak: Duygusal dayanıklılığı yüksek bireyler, sürekli değişen şartlara ve zorluklara karşı uyum sağlayabilme ve esnek davranabilme becerisine sahiptirler. Bu şekilde daha az hasarla ve zarar almadan sorunları aşabilme şansı elde edebilirler.
Sonuç
Duygusal dayanıklılığı artırmak, bireyin yaşamının her alanında başarı ve mutluluk elde etmesine katkı sağlar. Üç temel özellik üzerinden hareket ederek (gerçeği kabul etmek, yaşamın anlamlı olduğunu düşünmek ve doğaçlama becerisi) duygusal dayanıklılık geliştirilebilir. Bu şekilde stresli ve zorlu süreçlerde daha dirençli bir yapıya sahip olmak mümkün olacaktır.

Duygusal sağlamlık ne demek?
Duygusal Sağlamlık Nedir ve Nelerle İlgili?
Duygusal sağlamlık, bireylerin değişim ve zorluklar karşısında gösterdiği uyum becerisini ifade eder ve bu kabiliyet, kişinin doğuştan gelen bir özelliği veya yetiştirilme şekli ile ilgili olabilir. Küresel salgınlar, felaketler ve ekonomik krizlerin ortaya çıkmasıyla duygusal sağlamlığı anlamak daha da önemli hale gelmiştir.
Duygusal Sağlamlık Araştırmaları
Duygusal sağlamlık ile ilgili pek çok akademik çalışmalar mevcut olup, Minnesota Üniversitesi fahri hocası Prof. Norman Garmezy'nin çalışması bu konuda öne çıkmaktadır. Profesör, şizofren anne ve baba ile büyüyen bir çocuğun duygusal sağlamlık sayesinde psikolojik bir rahatsızlık yaşamadığını öne sürmektedir.
Duygusal Sağlamlığın Öğrenilebilir Bir Yetenek Olduğu İddiası
Duygusal sağlamlığın öğrenilebilir bir yetenek olduğu savı, yapılan araştırmalar sonucu ortaya konulmuştur. Ancak bu yeteneğin kazanılması için yaşamın bir parçası haline getirilmesi ve sürekli çaba gösterilmesi gerekmektedir.
Duygusal Sağlamlığın Üç Ortak Özelliği
Gerçeği olduğu gibi kabul etmek: Bireylerin yaşam boyunca bu özellikle karşılaştıkları zorlukları daha kolay aşabileceği düşünülmektedir. Duygusal sağlamlık, iyimserlikle doğrudan alakalı olmayıp, gerçeği kabullenmek ve buna göre hareket etmekle ilgilidir.
Yaşamın anlamlı olduğunu düşünmek: Bireylerin hayatlarına dört elle sarılıp, güçlü inançlarına dayanarak yaşamın değerli ve anlamlı olduğunu düşünmeleri duygusal sağlamlık bakımından önemlidir.
Doğaçlama hareket etmek: Duygusal sağlam bireyler, yaşadıkları zorluklar karşısında doğaçlama hareket etmekte ve baş etme yöntemlerini hızlı bir şekilde geliştirebilmektedir.
Sonuç olarak, duygusal sağlamlığı yüksek bireylerin bu üç özelliğe sahip olması gerekmekte olup, bu sayede zorluklar karşısında daha dayanıklı ve güçlü olabilmektedirler. Her bireyin bu yetenekleri geliştirerek duygusal sağlamlığını artırmaya çalışması, yaşamsal zorluklarla başa çıkmak için büyük önem taşımaktadır.

Duygusal dayanıklılığı öğrenilebilir kılan süreçler nelerdir?
Duygusal Dayanıklılığın Öğrenilebilir Süreçleri
Duygusal dayanıklılık, bireyin yaşadığı zorluklar ve değişimler karşısında gösterdiği uyum ve başa çıkma kabiliyetini yansıtan kavramdır. Son dönemde dünya üzerinde yaşanan çeşitli krizler ve özellikle pandemi süreci, bu kavramın önemini daha da artırmıştır. Bu bağlamda, duygusal dayanıklılığı geliştirmeye yönelik süreçler üzerine yapılan akademik çalışmalar büyük bir değer taşımaktadır.
Öğrenilebilir Bir Özelliği Ortaya Çıkaran Araştırmalar
Minnesota Üniversitesi'nde yapılan çalışmalardan öğrenilen duygusal dayanıklılığın, öğrenilebilir bir özellik olduğudur. Bu süreçte kişinin yaşamının bir parçası olarak benimsemesi gereken üç temel özellik bulunmaktad. Bu özellikler; gerçeği olduğu gibi kabul etmek, yaşamın anlamlı olduğunu düşünmek ve hayata dört elle sarılmak, değerlerin desteklediği güçlü bir inanç beslemek ve doğaçlama hareket etmek konusunda gizli bir beceri sahibi olmaktır.
Gerçeği Kabul Etmenin Gücü
Duygusal dayanıklılık üzerinde yaygın bir görüş iyimserlikle ilişkilendirilse de, gerçekte bu kavramın gerçeği kabul etme ile daha yakından ilgili olduğu görülmektedir. Özellikle yaşamı tehdit eden durumlar karşısında gerçeği kabullenmek ve buna uygun önlemler almak, bireyin duygusal dayanıklılığını artıran en önemli faktörlerden biridir.
Zorluklarla Başa Çıkma Stratejileri
Gerçeği kabullenmek ve inkar savunma mekanizmasından kaçınmak, bireyin olağanüstü zorluklar karşısında dayanıklılığını artıran önemli bir özelliktir. Bu anlayış sayesinde, kişi zorluklar başlamadan önce kendisini koruma yollarını geliştirebilir ve gelecekte yaşanabilecek olumsuz durumları daha az hasarla atlatabilir.
Sonuç olarak, duygusal dayanıklılığın öğrenilebilir süreçleri üzerinde yapılan araştırmalar, bireylerin bu özelliği geliştirerek yaşamlarında daha güçlü bir duruş sergilemelerine yardımcı olmaktadır. Bunun için gerçeği kabullenmeyi, yaşamın anlamlı olduğunu düşünmeyi ve doğaçlama becerileri kazanmayı temel alan bu süreçlere önem vermek gerekmektedir.

Duygusal Dayanıklılık Nasıl Geliştirilir?
Zor durumlarla baş etmeyi öğrenin. Zorluklarla baş etmeyi öğrenmek, duygusal dayanıklılığınızı artırmak için çok önemlidir. Düşünce ve duygularınızın farkında olun ve bu durumlarla nasıl başa çıkacağınızı öğrenin.
Kendinize izin verin. Duygularınızın geçici olduğunu ve bu duyguların kontrolünün sizde olduğunu hatırlayın. Kendinize olumlu mesajlar göndererek, içsel gücünüzü arttırın.
Olumlu bir düşünce şekli geliştirin. olumlu düşünmek, duygusal dayanıklılığınızı artırır. Olumlu düşüncelerinizi geliştirmek için her gün pozitif konuşma ve pozitif düşünecek şekilde düşünmeyi öğrenin.
Stresi azaltın. Stresinizi yönetmek ve bunu kontrol edebilmek, duygusal dayanıklılığınızı artıracaktır. Stresi yönetmek için meditasyon gibi pratikleri kullanın.
Sosyal desteğe ihtiyacınız olduğunda yardım isteyin. Arkadaşlarınız ve aile üyelerinizle iletişime geçin. Karşılaşacağınız zorluklarla baş edebilmek için bu insanlar sizin için çok önemli olacaktır.

Duygusal Dayanıklılık İçin Ne Yapılmalı?
Kendinizi kötü duygulara kapılmadan önce tanımlayın. Belirsizlik, kaygı ve korku gibi duyguları tanımlamaya başlayın.
Duygularınız hakkında dürüst olun. Duygularınızı kabullenin ve kendi zaaflarınız hakkında dürüst olun.
Kötü duygularınızın üstesinden gelmek için kendinize ödüllendirici şeyler yapın. Örneğin, kendinize haftada bir gün ayrılın veya bir şeyler yemek için çıkın.
Çevrenizdekilerle iyi ilişkiler kurun. İyi ilişkiler kurmak, stresi kontrol etmek ve duygusal dayanıklılığınızı artırmak için önemli bir yoldur.
Düzenli egzersiz yapın. Düzenli egzersiz duygusal sağlığınızı destekler ve duygusal dayanıklılığınızı arttırır.
Bir terapist ile görüşmeyi düşünün. Bir terapist sizin için en uygun terapiyi belirleyebilir ve sizi destekleyebilir.

Duygusal Dayanıklılık İçin Hangi Yöntemler Kullanılır?
Duygusal dayanıklılık için kişinin kendine güveni geliştirmesi gerekiyor. Bu, kişinin kendi değerlerini koruması ve kendi kararlarını vermesiyle başlar.
Zorluklara karşı direncini sağlamak için kişinin pozitif düşünmeyi öğrenmesi gerekir. Kişi her zorlukla karşılaştığında pozitif olması, olumlu sonuçlar almasını sağlar.
Kişinin kendine ait sosyal çevresi olmalıdır. Sosyal çevre, zorluklarla baş etmeyi kolaylaştıran destek ve güveni temin eder.
Kişinin zorluklara karşı kendini savunmasını öğrenmeöğrenmeöğrenmesi gerekir. Kişi zorluklarla baş edebilmek için kendisinden emin olmalı ve kendini savunmalıdır.
Kişinin kendini ifade edebilme ve dinleme yeteneklerini geliştirmesi gerekir. Bu, kendini ifade etme ve başkalarının düşüncelerini anlama becerisiyle başlar.
Kişinin problem çözme becerilerini geliştirmesi gerekir. Kişi zorluklarla baş edebilmek için problem çözme becerilerini geliştirmelidir.
Kişinin her zorlukla baş etmeyi kolaylaştıran güçlü bir motivasyon ortamı oluşturması gerekir. Güçlü bir motivasyon ortamı, kişinin düzenli olarak zorluklarla baş etmesini ve hedeflerini gerçekleştirmesini sağlar.

İlgili Kurslar

Stres Yönetimi Eğitimi
Nefes, odak ve yeniden çerçeveleme gibi bilişsel‑davranışçı tekniklerle stresi yönetin; mikro alıştırmalar ve takip planıyla sürdürülebilir rutin kurun.

Duygusal Zeka Eğitimi
Öz farkındalık, duygu düzenleme, empati ve ilişki becerileri. İş performansını artıran pratik araçlar ve günlük mikro alıştırmalar.

Toplam Kalite Yönetimi Eğitimi
Toplam Kalite Yönetimi ile süreçlerinizi standartlaştırın, hatayı azaltın, müşteri memnuniyetini artırın., Ölçülebilir hedefler ve sürekli iyileştirme.


