Duygusal zekâ ya da diğer bir adıyla EQ, (Emotional Quotient), kişinin duygusal potansiyelini ifade eder. Yani, anlama ve anlamlandırma yetisi, duygusal zekâ ile ilişkilidir. Öz bilinç, empati, duyguları kontrol edebilme, doğru ifade edebilme ve duyguların farkına varabilme, EQ'nun bilinen tanımları arasındadır.
EQ'nun duygusallığı içermesi, sanki bir eksiklik ya da yeterince zekâ tanımına uymuyor gibi görülmektedir; fakat bu yanlış bir düşüncedir. Duyguları ve düşünceleri yeterince kontrol edemediğinizde ya da çeşitli duyguları aktaramadığınızda, psikolojik ve zihinsel rahatsızlıklarla da karşı karşıya kalabilirsiniz.
Örneğin, kendini ifade edememe, empati eksikliği, öfke kontrolünü etkinleştirememe gibi durumlar, yaşamımıza doğrudan etki eder ve bu etki de olumsuz sonuçlar doğurur. Yani, hayatımızı anlamlandıran iletişim, öz bilinç, olayları değerlendirme, çevrenin ve kendinin farkında olma gibi yetiler, duygusal zekânın en önemli katkılarıdır.
Duygusal zekâ beynin sağ lobu ile ilişkilendirmektedir. Pek çok araştırma, beynin tek bir lobu ile hayatımıza anlam katamayacağımızı söylemektedir. Gerçekten de öyle ya da böyle tek bir zekâ türüyle değil, birden fazla zekâ çeşidini kullanarak anlam yaratıyor ve yaşamımızı sürdürebiliyoruz. Bilişsel zekâ olan IQ'nun önemi bir yana, hayata olumlu katkıları da malumunuzdur. Aynı şekilde, EQ da pek çok zekâ türünün kaynağı olarak görülmekte ve kişiye olumlu beceri ve yetenekler kazandırmaktadır. Duygusal zekânın kapsamına biraz daha derinlemesine bakarsak aşağıdaki tanımlamaları yapabiliriz:
Duygu Yönetimi
Kendini Motive Edebilecek Duygusal Altyapı
Empatinin Kullanılması ve Farkında Olunması
Kendini Tanıma ve Hedeflerinin Farkında Olma (Öz Farkındalık)
Olayları Doğru Değerlendirebilme ve Duygusal Durumları Denetleyebilme
Sosyal İlişkiler Kurabilme ve Yönetebilme