Arapça Öğreniyorum

Arapça'da Sayılar: Alışverişten Randevulara Kadar Her Yerde

Ahmed Al-Mansoori
11 dk okuma
Arapça'da sayıları öğrenin! Alışverişten randevulara kadar her yerde rahatlıkla kullanabileceğiniz sayıları sizin için açıklıyoruz.

Dil öğrenmek, yeni kültürlerin kapısını aralamak ve dünya üzerindeki çeşitliliği daha derinden anlamak için harika bir yoldur. Arapça öğrenirken, sayılar günlük yaşamda karşınıza sıkça çıkacak önemli bir konudur. Alışveriş yaparken, bir randevu ayarlarken veya sadece saatin kaç olduğunu sormak istediğinizde, temel sayı bilgisi size büyük kolaylık sağlar.

Arapça Sayıların Temelleri

Arapçadaki sayılar, öğrenmesi keyifli ve kullanışlıdır. İlk olarak, 1'den 10'a kadar olan sayıları öğrenmekle başlayalım:

1- واحد (wāḥid) - Bir

2- اثنان (ithnān) - İki

3- ثلاثة (thalātha) - Üç

4- أربعة (arba‘a) - Dört

5- خمسة (khamsa) - Beş

6- ستة (sitta) - Altı

7- سبعة (sab‘a) - Yedi

8- ثمانية (thamāniya) - Sekiz

9- تسعة (tis‘a) - Dokuz

10- عشرة (‘ashara) - On

Bu sayılar, diğer sayıları oluşturmak için bir temel görevi görür. Örneğin, 11 sayısı "on" ve "bir" kelimelerinin birleşiminden oluşur: أحد عشر (aḥada ‘ashar).

Cinsiyet Uyumuna Dikkat!

Arapçada sayılar, sayılan nesnenin cinsiyetine göre değişiklik gösterebilir. Bu başlangıçta biraz kafa karıştırıcı olsa da, pratik yaptıkça alışacaksınız.

Erkek isimler için sayılar dişil formda kullanılır.

Dişi isimler için sayılar eril formda kullanılır.

Örneğin:

Üç kitap: ثلاثة كتب (thalātha kutub)

Üç araba: ثلاث سيارات (thalāth sayyārāt)

Günlük Hayatta Arapça Sayılar

Alışverişte Sayıların Rolü

Alışveriş yaparken sayıların ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliriz. İşte bazı faydalı ifadeler:

Fiyat sorma: كم سعر هذا؟ (Kem se‘ru hādhā?) - "Bunun fiyatı nedir?"

Miktar belirtme: أريد كيلو واحد من التفاح. (Erîdu kîlo wāḥid min el-tuffāḥ.) - "Bir kilo elma istiyorum."

Pazarlık yapma: هل يمكن تخفيض السعر؟ (Hel yümkin taḫfīḍ es-se‘r?) - "Fiyatı düşürmek mümkün mü?"

Randevu ve Planlamada Sayıların Yeri

Günlük planlamalarımızda da sayılar vazgeçilmezdir:

Saat sorma: كم الساعة؟ (Kem es-sā‘a?) - "Saat kaç?"

Randevu ayarlama: أحتاج موعداً في الساعة الثالثة. (Eḥtāju mew‘idan fi es-sā‘a es-sāliṯa.) - "Saat üçte bir randevuya ihtiyacım var."

Tarih belirtme: سنلتقي بعد أسبوعين. (Senelteqī ba‘da usbu‘ayn.) - "İki hafta sonra buluşacağız."

Arapçada Sayı Kullanımının Sürprizleri

Arapça üzerine çalışırken bazı ilginç detaylar keşfedeceksiniz. Özellikle sayıların cümle içinde kullanımı ve cinsiyet uyumu dikkat edilmesi gereken noktalardır.

صفر

Sıfır

Örnek Diyalog: أصبح رصيدي في البنك صفر بعد أن دفعت كل فواتيري.

Türkçe: Tüm faturalarımı ödedikten sonra bankadaki bakiyem sıfır oldu.

واحد

Birim

Örnek Diyalog: هل يمكنك أن تعطيني واحد تفاحة، من فضلك؟

Türkçe: Bana bir elma verebilir misiniz, lütfen?

اثنان

İki

Örnek Diyalog: هل يمكنك أن تعطيني اثنان من هذا الكتاب؟

Türkçe: Bu kitaptan bana iki tane verebilir misiniz?

ثلاثة

Üç

Örnek Diyalog: اشتريت ثلاثة تفاحات من السوق اليوم.

Türkçe: Bugün pazardan üç elma satın aldım.

أربعة

Dört

Örnek Diyalog: أعطيته أربعة تفاحات.

Türkçe: Ona dört elma verdim.

خمسة

Beş

Örnek Diyalog: سوف أحتاج خمسة تفاحات لصنع الفطيرة اليوم.

Türkçe: Bugün turtayı yapmak için beş elma gerekecek.

ستة

Altı

Örnek Diyalog: أود حجز ستة مقاعد في المطعم للعشاء، من فضلك.

Türkçe: Lütfen restoranda akşam yemeği için altı kişilik bir rezervasyon yapmak istiyorum.

سبعة

Yedi

Örnek Diyalog: انتظرت سبعة أيام حتى جاء الجواب.

Türkçe: Yedi gün bekledim ta ki cevap gelsin.

ثمانية

Sekiz

Örnek Diyalog: كان لدي ثمانية تفاحات ولكن أعطيت اثنتين لأخي.

Türkçe: Sekiz tane elma vardı, ama iki tanesini kardeşime verdim.

تسعة

Dokuz

Örnek Diyalog: اشتريت تسعة تفاحات من السوق اليوم.

Türkçe: Bugün pazardan dokuz elma aldım.

عشرة

On

Örnek Diyalog: لدينا عشرة تفاحات في السلة.

Türkçe: Sepetimizde on tane elma var.

أحد عشر

On bir

Örnek Diyalog: إن عدد اللاعبين في فريق كرة القدم هو أحد عشر لاعبًا.

Türkçe: Bir futbol takımındaki oyuncu sayısı on bir oyuncudur.

اثنا عشر

On iki

Örnek Diyalog: لدينا اثنا عشر طالباً متفوقاً في الصف.

Türkçe: Sınıfımızda on iki başarılı öğrenci var.

ثلاثة عشر

On üç

Örnek Diyalog: لديك ثلاثة عشر تفاحة في هذا السلة.

Türkçe: Bu sepetin içinde on üç elma var.

أربعة عشر

On dört

Örnek Diyalog: انتهيت للتو من قراءة أربعة عشر كتاباً هذا الشهر.

Türkçe: Bu ay tam olarak on dört kitap okudum.

خمسة عشر

On beş

Örnek Diyalog: هل يمكنك أن تعطيني خمسة عشر دقيقة من وقتك لمناقشة هذا الموضوع؟

Türkçe: Bu konuyu tartışmak için bana on beş dakikanı verebilir misin?

ستة عشر

On altı

Örnek Diyalog: عندما تلقيت نتائج الامتحان، كنت متفاجئاً لأنني حصلت على ستة عشر من عشرين.

Türkçe: Sınav sonuçlarını aldığımda, yirmi üzerinden on altı aldığım için şaşırmıştım.

سبعة عشر

On yedi

Örnek Diyalog: عندما فتحت الصندوق القديم، وجدت فيه سبعة عشر رسالة مختومة بالشمع الأحمر.

Türkçe: Eski sandığı açtığımda içinde kırmızı mumla mühürlü on yedi mektup buldum.

ثمانية عشر

On sekiz

Örnek Diyalog: لقد احتفلت بعيد ميلادي الثمانية عشر في الحديقة مع أصدقائي.

Türkçe: On sekizinci doğum günümü arkadaşlarımla parkta kutladım.

تسعة عشر

Ondokuz

Örnek Diyalog: مرحبا، هل تعلم أن المكتبة تغلق الساعة تسعة عشر؟

Türkçe: Merhaba, kütüphanenin saat on dokuzda kapandığını biliyor musun?

عشرون

Yirmi

Örnek Diyalog: بلغ عدد الطلاب المشاركين في الرحلة المدرسية عشرون طالبًا.

Türkçe: Okul gezisine katılan öğrenci sayısı yirmi öğrenci oldu.

واحد وعشرون

Yirmi bir

Örnek Diyalog: لدينا واحد وعشرون طالبًا في الفصل الدراسي اليوم.

Türkçe: Sınıfımızda bugün yirmi bir öğrenci var.

اثنان وعشرون

Yirmi iki

Örnek Diyalog: سأحتفل بعيد ميلادي الاثنان وعشرون الشهر القادم.

Türkçe: Gelecek ayın yirmi ikisinde doğum günümü kutlayacağım.

ثلاثة وعشرون

Yirmi üç

Örnek Diyalog: تم الانتهاء من المشروع في ثلاثة وعشرون يومًا بالضبط.

Türkçe: Proje tam olarak yirmi üç günde tamamlandı.

أربعة وعشرون

Yirmi dört

Örnek Diyalog: سأذهب في رحلة لمدة أربعة وعشرون يومًا.

Türkçe: Yirmi dört günlük bir seyahate çıkacağım.

خمسة وعشرون

Yirmi beş

Örnek Diyalog: أخبرتني الجدة أنها عاشت في هذه القرية لمدة خمسة وعشرون عاماً.

Türkçe: Anneannem bana bu köyde yirmi beş yıl yaşadığını söyledi.

ستة وعشرون

Yirmi altı

Örnek Diyalog: سوف يبدأ الحفل في تمام الساعة ستة وعشرون دقيقة.

Türkçe: Tören tam olarak yirmi altı dakika geçe başlayacak.

سبعة وعشرون

Yirmi yedi

Örnek Diyalog: قالت الأم لابنتها: سأحضر لك سبعة وعشرون تفاحة من السوق اليوم.

Türkçe: Anne kızına dedi ki: Bugün sana pazardan yirmi yedi elma getireceğim.

ثمانية وعشرون

Yirmi sekiz

Örnek Diyalog: قال المعلم لطلابه إن عدد أيام شهر فبراير في السنة الكبيسة يكون ثمانية وعشرون يومًا.

Türkçe: Öğretmen öğrencilerine Şubat ayının artık yılda yirmi sekiz gün olduğunu söyledi.

تسعة وعشرون

Yirmi dokuz

Örnek Diyalog: إن عدد الأيام في فبراير خلال السنة الكبيسة يكون تسعة وعشرون يوماً.

Türkçe: Artık yılda Şubat ayının gün sayısı yirmi dokuz gündür.

ثلاثون

Otuz

Örnek Diyalog: لدينا ثلاثون دقيقة فقط لإنهاء هذه المهمة.

Türkçe: Bu görevi bitirmek için sadece otuz dakikamız var.

واحد وثلاثون

Otuz bir

Örnek Diyalog: انتهى شهر مارس واليوم هو الأول من أبريل، وغدًا سنكون في يوم واحد وثلاثون.

Türkçe: Mart ayı sona erdi ve bugün 1 Nisan, yarın ise 31 Mart'ı olacağız.

اثنان وثلاثون

Otuz iki

Örnek Diyalog: بعد إجراء العد، تبين أن في الصندوق اثنان وثلاثون تفاحة.

Türkçe: Sayım yapıldıktan sonra, kutuda otuz iki elma olduğu anlaşıldı.

ثلاثة وثلاثون

Otuz üç.

Örnek Diyalog: عندما بدأت بعد المتسابقين في السباق، أدركت أن ثلاثة وثلاثون منهم قد تجاوزوا النقطة التي وصلت إليها.

Türkçe: Yarıştaki diğer yarışmacıları saymaya başladığımda, otuz üçünün benim ulaştığım noktayı geçtiğini fark ettim.

أربعة وثلاثون

Otuz dört

Örnek Diyalog: لدينا أربعة وثلاثون طالبًا مسجلين في هذا الصف.

Türkçe: Bu sınıfta otuz dört kayıtlı öğrencimiz var.

خمسة وثلاثون

Otuz beş

Örnek Diyalog: تتجاوز تكلفة الكتب التي اشتريتها خمسة وثلاثون دولارًا.

Türkçe: Satın aldığım kitapların maliyeti otuz beş doları aşıyor.

ستة وثلاثون

Otantuz üç

Örnek Diyalog: أخبرتني جدتي أنها قضت في تلك القرية ستة وثلاثون عامًا قبل أن تنتقل إلى المدينة.

Türkçe: Büyükannem bana, şehre taşınmadan önce şu köyde otuz altı yıl geçirdiğini söyledi.

سبعة وثلاثون

Otuz yedi

Örnek Diyalog: عندما سألت عن عمره، أجاب بفخر: أنا في السبعة وثلاثون من عمري.

Türkçe: Yaşını sorduğumda gururla cevap verdi: Ben otuz yedi yaşındayım.

ثمانية وثلاثون

Seksen Üç

Örnek Diyalog: هل تعلم أن الطعام المفضل لدي يحتوي على ثمانية وثلاثون نوعًا مختلفًا من التوابل؟

Türkçe: Biliyor musun, en sevdiğim yemek otuz sekiz çeşit farklı baharat içeriyor?

تسعة وثلاثون

Otuz dokuz

Örnek Diyalog: أخبرني البائع أن سعر القميص تسعة وثلاثون دينارًا.

Türkçe: Satıcı bana gömleğin fiyatının otuz dokuz dinar olduğunu söyledi.

أربعون

Kırk

Örnek Diyalog: يبدو أن درجة الحرارة اليوم ستصل إلى أربعون درجة مئوية.

Türkçe: Bugün sıcaklığın kırk dereceye ulaşacağı görünüyor.

واحد وأربعون

Kırk bir

Örnek Diyalog: سكن الرجل طوال حياته في منزل يحمل رقم واحد وأربعون بالحي القديم.

Türkçe: Adam, hayatı boyunca eski mahallede kırk bir numaralı evde yaşamıştır.

اثنان وأربعون

Kırk iki

Örnek Diyalog: أخبرني المدير أن عدد الموظفين في الشركة أصبح اثنان وأربعون بعد آخر تعيين.

Türkçe: Müdür bana şirketteki çalışan sayısının son atamadan sonra kırk ikiye ulaştığını söyledi.

ثلاثة وأربعون

Kırk üç

Örnek Diyalog: كان العدد الإجمالي للحضور في القاعة ثلاثة وأربعون شخصاً.

Türkçe: Salondaki toplam katılımcı sayısı kırk üç kişiydi.

أربعة وأربعون

Kırk dört

Örnek Diyalog: سجلت الشركة أرباحاً قدرها أربعة وأربعون مليون دولار هذا الربع.

Türkçe: Şirket bu çeyrekte kırk dört milyon dolar kar elde etti.

خمسة وأربعون

Kırk beş

Örnek Diyalog: تبلغ تكلفة الاشتراك في المجلة السنوي خمسة وأربعون دولارًا.

Türkçe: Yıllık dergi aboneliğinin maliyeti kırk beş dolar.

ستة وأربعون

Kırk altı

Örnek Diyalog: أخبرت البائع أنني أرغب في شراء ستة وأربعون من المانجو الطازجة للحفلة.

Türkçe: Satıcıya partisi için kırk altı tane taze mango almak istediğimi söyledim.

سبعة وأربعون

Kırk yedi

Örnek Diyalog: عندما سألت كم عدد الكتب التي قرأتها هذا العام، أجبت بفخر: سبعة وأربعون.

Türkçe: Bu yıl kaç kitap okuduğumu sorduğunda, gururla cevapladım: Kırk yedi.

ثمانية وأربعون

Kırk sekiz

Örnek Diyalog: سأصل بعد ثمانية وأربعون ساعة.

Türkçe: 48 saat sonra varacağım.

تسعة وأربعون

Kırk dokuz

Örnek Diyalog: عند العد من واحد إلى مئة، تأتي العبارة تسعة وأربعون بعد ثمانية وأربعون مباشرة.

Türkçe: Bir ile yüz arasında sayarken, kırk dokuz ifadesi kırk sekizin hemen ardından gelir.

خمسون

Elli

Örnek Diyalog: أخبرني البائع أن تكلفة الكتاب خمسون جنيها.

Türkçe: Satıcı bana kitabın maliyetinin elli lira olduğunu söyledi.

واحد وخمسون

Ellibir

Örnek Diyalog: حصل الفيلم على إيرادات تجاوزت واحد وخمسون مليون دولار في أول أسبوع من عرضه.

Türkçe: Film, gösteriminin ilk haftasında elli bir milyon doların üzerinde hasılat elde etti.

اثنان وخمسون

Elli iki

Örnek Diyalog: بلغ مجموع الطلاب في الفصل اثنان وخمسون طالبًا.

Türkçe: Sınıftaki toplam öğrenci sayısı elli iki oldu.

ثلاثة وخمسون

Elliyedi

Örnek Diyalog: أخبرني المعلم بأنني حصلت على ثلاثة وخمسون نقطة في الامتحان.

Türkçe: Öğretmenim bana sınavda elli üç puan aldığımı söyledi.

أربعة وخمسون

Kırk dört.

Örnek Diyalog: تقدم للمسابقة أربعة وخمسون متسابقًا.

Türkçe: Yarışmaya kırk dört yarışmacı katıldı.

خمسة وخمسون

Elli beş

Örnek Diyalog: لديّ خمسة وخمسون كتاباً في مكتبتي الخاصة.

Türkçe: Kendi özel kütüphanemde elli beş kitabım var.

ستة وخمسون

Altmış beş

Örnek Diyalog: أخبرتني الجدة أنها تعيش في هذا البيت منذ ستة وخمسون عامًا.

Türkçe: Anneannem bana bu evde elli altı yıldır yaşadığını söyledi.

سبعة وخمسون

Elliyedi

Örnek Diyalog: هل تعلم أن النسر يستطيع العيش حتى سن سبعة وخمسون عامًا؟

Türkçe: Eagle'ın elli yedi yaşına kadar yaşayabildiğini biliyor muydun?

ثمانية وخمسون

Seksen beş

Örnek Diyalog: تحتاج إلى جمع ثمانية وخمسون قطعة نقدية لشراء اللعبة.

Türkçe: Oyunu satın alabilmek için elli sekiz bozuk para toplaman gerekiyor.

تسعة وخمسون

Elli dokuz

Örnek Diyalog: سعر الكتاب تسعة وخمسون دولارًا.

Türkçe: Kitabın fiyatı elli dokuz dolar.

ستون

Direk

Örnek Diyalog: أظهر لي العمود الذي تحكي عنه، هل هو هذا الستون الفخم؟

Türkçe: Bana bahsettiğin sütunu göster, bu mu, bu görkemli sütun?

واحد وستون

Yirmi bir

Örnek Diyalog: جدیدترین مدل گوشی هوشمند در ویترین دارای واحد وستون رنگ و ظرفیت مختلف بود.

Türkçe: Vitrindeki en yeni akıllı telefon modeli, farklı renk ve kapasite seçenekleriyle mevcuttu.

اثنان وستون

Seksen iki

Örnek Diyalog: لقد اشتريت اثنان وستون كتابًا لمكتبتي الجديدة.

Türkçe: Yeni kütüphanem için altmış iki kitap satın aldım.

ثلاثة وستون

Altmış üç

Örnek Diyalog: عمر جدي الآن ثلاثة وستون عاماً.

Türkçe: Dedemin yaşı şu anda altmış üç yaşında.

أربعة وستون

Altmış dört

Örnek Diyalog: عندما فتحت الجدة الصندوق القديم، وجدت فيه أربعة وستون رسالة من الماضي.

Türkçe: Nine açtığında eski sandığı, içinde geçmişten kırk dört mektup buldu.

خمسة وستون

Altmış beş

Örnek Diyalog: لدي جدتي خمسة وستون عامًا.

Türkçe: Büyükannemin yaşı atmış beş.

ستة وستون

Altı yüz altmış altı

Örnek Diyalog: لدينا الآن ستة وستون نوعًا من الفاكهة في المتجر.

Türkçe: Şu anda mağazada altmış altı çeşit meyve bulunmaktadır.

سبعة وستون

Altmış yedi

Örnek Diyalog: في عيد ميلاد جدي الأخير، احتفلنا ببلوغه سن السبعة وستون عامًا.

Türkçe: Dedemin son doğum gününde, onun altmış yedi yaşına girdiğini kutladık.

ثمانية وستون

Seksen sekiz

Örnek Diyalog: سيكتمل عمر جدي في الشهر القادم، سيبلغ ثمانية وستون عامًا.

Türkçe: Gelecek ay dedemin yaşı seksen sekize ulaşacak.

تسعة وستون

Altmış Dokuz

Örnek Diyalog: أصبح رصيد الحساب البنكي تسعة وستون دولاراً بعد العملية الأخيرة.

Türkçe: Hesaptaki bakiye son işlemden sonra altmış dokuz dolar oldu.

سبعون

Yetmiş

Örnek Diyalog: لقد قرأت أن سكان المدينة قد تجاوز عددهم سبعون ألف نسمة هذا العام.

Türkçe: Bu yıl şehir nüfusunun yetmiş bin kişiyi geçtiğini okudum.

واحد وسبعون

Yetmiş bir

Örnek Diyalog: أخبرني المحاسب أن الفاتورة النهائية هي واحد وسبعون دولارًا.

Türkçe: Muhasebeci bana nihai faturanın yetmiş bir dolar olduğunu söyledi.

اثنان وسبعون

Yetmiş iki

Örnek Diyalog: أخبرني البائع أن تكلفة الكتب الإجمالية اثنان وسبعون ديناراً.

Türkçe: Satıcı, kitapların toplam maliyetinin yetmiş iki dinar olduğunu söyledi.

ثلاثة وسبعون

Yetmiş üç

Örnek Diyalog: بلغ عدد الحضور في الاجتماع ثلاثة وسبعون شخصاً.

Türkçe: Toplantıya yetmiş üç kişi katıldı.

أربعة وسبعون

Yetmiş dört.

Örnek Diyalog: لدينا أربعة وسبعون طالبا في الفصل الدراسي.

Türkçe: Sınıfta yetmiş dört öğrencimiz var.

خمسة وسبعون

Yetmiş beş

Örnek Diyalog: أخبرتني الجدة أن عمرها الآن خمسة وسبعون عامًا.

Türkçe: Anneannem bana şu an yetmiş beş yaşında olduğunu söyledi.

ستة وسبعون

Altmış yedi

Örnek Diyalog: اشتريت ستة وسبعون كتابًا لإثراء مكتبتي الشخصية.

Türkçe: Kişisel kütüphanemi zenginleştirmek için altmış yedi kitap satın aldım.

سبعة وسبعون

Yetmiş yedi

Örnek Diyalog: عدد الطلاب في القاعة سبعة وسبعون طالبًا.

Türkçe: Salondaki öğrenci sayısı yetmiş yedi öğrencidir.

ثمانية وسبعون

Yetmiş sekiz

Örnek Diyalog: أخبرني البائع أن سعر القميص ثمانية وسبعون ريالاً.

Türkçe: Satıcı bana gömleğin fiyatının yetmiş sekiz riyal olduğunu söyledi.

تسعة وسبعون

Yetmiş dokuz

Örnek Diyalog: حصلت على تسعة وسبعون نقطة في الاختبار.

Türkçe: Sınavda yetmiş dokuz puan aldım.

ثمانون

Seksen

Örnek Diyalog: أخبرني جدي أنه ولد في العام ألف و تسعمائة و ثمانون.

Türkçe: Dedem bana 1980 yılında doğduğunu söyledi.

واحد وثمانون

Seksen bir

Örnek Diyalog: عمر جدي الآن واحد وثمانون عامًا.

Türkçe: Dedemin yaşı şimdi seksen bir yaşında.

اثنان وثمانون

Seksen İki

Örnek Diyalog: حصلت على اثنان وثمانون نقطة في الاختبار.

Türkçe: Testte seksen iki puan aldım.

ثلاثة وثمانون

Seksen üç

Örnek Diyalog: حصلت على ثلاثة وثمانون نقطة في الاختبار.

Türkçe: Sınavda seksen üç puan aldım.

أربعة وثمانون

Seksen dört

Örnek Diyalog: بلغ عدد الحاضرين في الاجتماع أربعة وثمانون شخصًا.

Türkçe: Toplantıda dört yüz seksen dört kişi bulunuyordu.

خمسة وثمانون

Seksen beş

Örnek Diyalog: اشتريت الكتاب بسعر خمسة وثمانون دينارًا.

Türkçe: Kitabı seksen beş dinara satın aldım.

ستة وثمانون

Seksen altı

Örnek Diyalog: لقد اشتريت ستة وثمانون كتاباً لمكتبة المدرسة الجديدة.

Türkçe: Yeni okul kütüphanesi için seksen altı kitap satın aldım.

سبعة وثمانون

Yetmiş yedi

Örnek Diyalog: حصلت على سبعة وثمانون نقطة في الامتحان.

Türkçe: Sınavda seksen yedi puan aldım.

ثمانية وثمانون

Seksen sekiz

Örnek Diyalog: عندما سألت عن عمر جدتي، أجابت والدتي بفخر: ثمانية وثمانون عامًا وما زالت تتمتع بصحة جيدة.

Türkçe: Anneme büyükannemin yaşını sorduğumda, annem gururla cevap verdi: Seksen sekiz yaşında ve hala sağlığı yerinde.

تسعة وثمانون

Doksan dokuz

Örnek Diyalog: كان في الصندوق تسعة وثمانون قطعة ذهبية عندما فتحته.

Türkçe: Sandığı açtığımda içinde seksen dokuz altın parça vardı.

تسعون

Doksan

Örnek Diyalog: اشتريت تسعون تفاحة للمدرسة.

Türkçe: Okula doksan elma aldım.

واحد وتسعون

Doksan bir

Örnek Diyalog: لدي في حسابي واحد وتسعون دولارًا فقط الآن.

Türkçe: Hesabımda şu anda sadece doksan bir dolar var.

اثنان وتسعون

İki ve doksan

Örnek Diyalog: هل تعلم أن عدد الكتب التي قرأتها هذا العام هو اثنان وتسعون كتابًا؟

Türkçe: Bu yıl okuduğum kitap sayısının doksan iki olduğunu biliyor muydun?

ثلاثة وتسعون

Doksan üç

Örnek Diyalog: كان عدد الحضور في القاعة ثلاثة وتسعون شخصاً.

Türkçe: Salondaki katılımcı sayısı doksan üç kişiydi.

أربعة وتسعون

Doksan dört

Örnek Diyalog: أخبرتني العجوز أن عمرها أربعة وتسعون عامًا.

Türkçe: Yaşlı kadın bana yaşının doksan dört olduğunu söyledi.

خمسة وتسعون

Doksan beş

Örnek Diyalog: عدد الطلاب المشاركين في المسابقة يبلغ خمسة وتسعون طالبًا.

Türkçe: Yarışmaya katılan öğrenci sayısı doksan beş öğrencidir.

ستة وتسعون

Doksan altı

Örnek Diyalog: عدد الكتب في المكتبة يبلغ ستة وتسعون كتابًا.

Türkçe: Kütüphanedeki kitap sayısı doksan altı adettir.

سبعة وتسعون

Doksan yedi

Örnek Diyalog: سألني عن عدد الكتب التي قرأتها هذا العام، فأجبته: أنا قرأت سبعة وتسعون كتابًا حتى الآن.

Türkçe: Bu yıl kaç kitap okuduğumu sordu, cevap verdim: Şu ana kadar doksan yedi kitap okudum.

ثمانية وتسعون

Seksen sekiz

Örnek Diyalog: لدي في حسابي البنكي ثمانية وتسعون دولارا فقط.

Türkçe: Banka hesabımda sadece doksan sekiz dolar var.

مائة

Yüz

Örnek Diyalog: تكلفة الكتاب خمسون ريالاً، وإذا أردت شراء مائتي نسخة سأعطيك خصمًا كبيرًا.

Türkçe: Kitabın fiyatı elli riyaldır ve eğer iki yüz kopya almak istersen sana büyük bir indirim yapacağım.

11'den 99'a kadar sayılarda, sayı ve isim arasında cinsiyet uyumu olmaz.

100 ve sonrası için, sayı tek bir kelimeyle ifade edilir: مئة (mi'a) - Yüz, ألف (alf) - Bin.

Örnekler:

Yirmi kitap: عشرون كتاباً (‘Ishrūn kitāban)

Yüz öğrenci: مئة طالب (Mi'a ṭālib)

Arapça Sayılarla Zenginleştirilmiş Senaryolar

Alışverişte İşinize Yarayacak İfadeler

Alışveriş yaparken bu ifadeleri kullanabilirsiniz:

"Beş kilo pirinç istiyorum."

أريد خمسة كيلو من الأرز. (Erîdu ḫamsa kîlo min el-’urz.)

"Bu elbisenin fiyatı ne kadar?"

كم سعر هذا الفستان؟ (Kem se‘ru hādhā el-fustān?)

Randevu Alırken Kullanılacak İfadeler

Randevu almak için şu ifadeler faydalı olabilir:

"Doktordan yarın saat on için randevu alabilir miyim?"

هل يمكنني الحصول على موعد مع الطبيب غداً الساعة العاشرة؟ (Hel yümkinunî el-ḥuşūlu ‘alā mew‘id ma‘a eṭ-ṭabīb ġadan es-sā‘a el-‘āşira?)

"Biz üç kişiyiz, masa ayırtmak istiyoruz."

نحن ثلاثة أشخاص ونريد حجز طاولة. (Naḥnu thalāthatu eşḫāṣ wenurîdu ḥacze ṭāwila.)

Sonuç

Arapça sayıları öğrenmek, dilin zenginliğini ve günlük hayattaki pratik kullanımını keşfetmek için harika bir yoldur. Alışverişten randevu almaya kadar birçok alanda bu bilgiler işinize yarayacak. Unutmayın, dil öğrenmek sabır ve pratik gerektirir, ancak sonucu kesinlikle değerlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Arapça'da sayıların telaffuzu sırasında cinsiyete göre farklılık gösteren durumlar nelerdir?

Arapça'da Sayıların Cinsiyete Göre Telaffuz Farklılıkları

Arapça, incelikli kurallara sahip bir dildir. Sayılar konusunda, bu incelik cinsiyet uyuşmasında kendini gösterir. Örneğin, bir nesnenin sayısını belirtirken cinsiyete göre telaffuz değişiklikleri yapılır.

Tekil ve Çift Sayılar

Arapçada tekil isimler genellikle cinsiyle uyumlu bir sayı ile ifade edilir.

- Eril tekil için 'vedid' (bir) kullanılır.

- Dişil tekil ise 'vedideh' ile ifade edilir.

Çift sayıda ise durum farklıdır. Çift için cinsiyet ayrımı yapılmadan 'isnayn' (iki) formu kullanılır.

3'ten 10'a Kadar Sayılar

3 ile 10 arasındaki sayılar, ilginç bir şekilde terstir.

- Eril nesneler için dişil sayı biçimini alır.

- Dişil nesneler için ise eril sayı biçimini tercih ederiz.

Bu durum Arapçanın ele alışılmamış ve karmaşık bir özelliğidir.

11 ve 12

On bir (11) ve on iki (12) sayıları, diğer sayılardan farklı olarak ismin cinsiyetine göre değişiklik gösterir.

- Eril için 'ihda ashara' ve 'ithna ashara' kullanılır.

- Dişil içinse 'ihda ashara' ve 'ithnata ashara' biçimlerine başvurulur.

13'ten 19'a Kadar Sayılar

Bu sayı aralığında sayı ve isim arasında tam uyum vardır.

- Eril isimler eril sayılarla,

- Dişil isimler ise dişil sayılarla gösterilir.

Özellikle bu seride sayı-nesne uyumu net bir biçimde korunur.

Onlar Basamağı ve Yüzler

Onlar basamağı (20, 30, 40, vs.) ve yüzler (100, 200, 300, vs.) ise cinsiyet ayrımı gözetmeksizin sabit telaffuz edilir.

- Her iki cinsiyet için de değişmeyen formülasyonlar mevcuttur.

Toplamda

Arapça'daki sayıların cinsiyete göre farklılıkları, dilin zenginliğini ve karmaşıklığını gösterir. Bu kurallar, öğreniciler için zorlayıcı olabilse de, Arapça'nın kullanımını daha da özelleştirir ve renklendirir. Sayıların bu özgün kullanımı, dilin asırlık dilbilgisi geleneğinin bir parçasıdır ve hala günlük dilde ve edebiyatta kullanılmaktadır.

Alışveriş yaparken Arapça'da kullanılan sayılar ve miktar ifadeleri ne şekilde sıralanır?

Arapça'da alışveriş yaparken sayılar ve miktar ifadeleri önemlidir. Tutarlı ve anlaşılır iletişim için bu kalıpların doğru bir şekilde kullanılması gerekir.

Sayılar ve Sıralama

Arapça rakamlar 1'den 10'a kadar olan temel sayıları içerir. Alışveriş sırasında sayılar teker teker ya da birleşik halleriyle ifade edilebilir. İşte Arap rakamları:

- واحد (1) واحدة

- اثنان (2) اثنتان

- ثلاثة (3)

- أربعة (4)

- خمسة (5)

- ستة (6)

- سبعة (7)

- ثمانية (8)

- تسعة (9)

- عشرة (10)

Miktar belirtirken, sayıdan sonra mal veya hizmetin adı gelir.

Örnek

- ثلاثة كيلو تفاح: Üç kilo elma

- خمس قطع جبن: Beş parça peynir

Birleşik Sayılar ve Miktarlar

11'den 99'a kadar sayılar birleşik sayılarla ifade edilir. İki basamaklı sayılar önce birlik sonra onluk olarak dile getirilir.

Örnekler

- واحد وعشرون (21): Yirmi bir

- ثلاثة وثلاثون (33): Otuz üç

Miktar belirtirken, sayıdan sonra kullanılacak ölçü birimi gelir.

- عشرون لتر ماء: Yirmi litre su

- ثمان وعشرون غرام ذهب: Yirmi sekiz gram altın

Kesirler ve Yüzdeler

Kesirler genellikle "بالمئة" (yüzde) kelimesiyle ifade edilir.

- خمسون بالمئة (50%): Yüzde elli

- سبعون بالمئة (70%): Yüzde yetmiş

Alışverişte kesirleri anlamak, fiyatları ve indirimleri doğru hesaplamak için önemlidir.

Öğrenilen bu temel kalıplarla, alışveriş sırasında Arapça'daki sayı ve miktar ifadelerini rahatlıkla kullanabilirsiniz. Eğitim ve pratiğinizi devam ettirerek, bu dilde alışveriş becerilerinizi geliştirmeye çalışın.

Randevu ve zaman belirtirken sayıların Arapçada kullanımı konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Arapça'da Sayıların Kullanımına Genel Bakış

Arapça, tarih boyunca bilim, ticaret ve edebiyatta önemli rol oynamıştır. Sayıların kullanımı, hem dilbilgisi hem de semantik açıdan dikkat gerektirir. Özellikle, randevu ve zaman belirleme durumlarında doğruluk kritik önem taşır. İşte Arapça sayı kullanımının temel yönleri.

Sayıların Cinsiyeti

Arapçada sayılar, isimler gibi cinsiyete tabidir. "Bir" (واحد) ve "iki" (اثنان) eril ve dişil formlara sahiptir. Üçten ona kadar olan sayılar, saydıkları nesnenin zıt cinsiyetinde olmalıdır.

Örneğin:

- Üç kitap (eril) için "ثلاثة كتب".

- Üç kadın (dişil) için "ثلاث نساء".

Sayıların Mukavemeti

Arapçada "11" ile "99" arasındaki sayılar, mukavemet denilen bir yapı kullanarak ifade edilir. Bu durumda, sayılar ve saydıkları isim arasında uyum olmalıdır.

Örneğin:

- On dört öğrenci (eril) için "أربعة عشر طالبًا".

- On dört kız öğrenci (dişil) için "أربع عشرة طالبة".

Yüz ve Bin Rakamları

"Yüz" (مائة) ve "bin" (ألف) kelimeleri sabittir ve cinsiyet değiştirmez. Ancak, bu kelimelerle kullanılan diğer sayılar cinsiyet kurallarına uymalıdır.

Örneğin:

- İki yüz adam (eril) için "مائتان رجل".

- Beş yüz kadın (dişil) için "خمسمائة امرأة".

Randevu ve Zaman Belirtirken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Randevu ve zaman belirtme esnasında, saat ve dakika birimleri için Arap sayılarının doğru şekilde kullanımı önemlidir. Arapçada saatler "ساعة" kelimesiyle, dakikalar ise "دقيقة" kelimesiyle ifade edilir ve bu kelimeler sayılarla uyumlu olmalıdır.

Örneğin:

- Saat üç için "الساعة الثالثة".

- Yirmi dakika için "عشرون دقيقة".

100'den Sonra

Yüzden sonra gelen sayılar birleştirilerek yazılır. Burada, yüz ve bin rakamları daha önce bahsedilen sabitlik kuralını korur.

Örneğin:

- Bir yüz otuz iki için "مائة وثلاثة وثلاثون".

- İki bin on dokuz için "ألفان وتسعة عشر".

Sonuç olarak, Arapçada randevu ve zaman belirlerken sayıların doğru kullanımı, iletişimin netliği için hayati bir rol oynar. Cinsiyet, mukavemet ve sayıların birleşimi gibi kurallar ciddiyetle ele alınmalıdır. Bu, Arapça konuşulan ülkelerde sosyal ve profesyonel ilişkilerin sağlıklı yürütülmesini destekler.