Her birimiz hayatımızın bir noktasında sağlıkla ilgili bir sorun yaşamışızdır. Yabancı bir ülkede, özellikle de Almanca konuşulan bir bölgede olduğunuzda, bu tür durumlar biraz daha karmaşık hale gelebilir. Düşünsenize, acil bir durumdayken derdinizi anlatamamak ne kadar zor olurdu! İşte tam da bu yüzden, Almanca sağlık terimlerini ve ifadelerini bilmek oldukça önemlidir. Peki, Almanca dilinde sağlık sorunlarımızı nasıl ifade edebiliriz? Hiç merak etmeyin, bu yazıda size yardımcı olacak pek çok ifade ve ipucu bulacaksınız.
Doktorla İlk Karşılaşma
Hastaneye gittiğinizde veya doktora başvurduğunuzda, ilk olarak kendinizi ifade etmeniz gerekir. Doktorla konuşmaya başlarken kullanabileceğiniz bazı temel ifadeler şunlardır:
"Guten Tag, Herr/Frau Doktor." (İyi günler, doktor bey/hanım.)
"Ich heiße [isim]." (Benim adım [isim].)
"Ich brauche Ihre Hilfe." (Yardımınıza ihtiyacım var.)
"Ich fühle mich nicht wohl." (Kendimi iyi hissetmiyorum.)
Bu ifadelerle sohbeti başlatabilir ve doktorunuzun sizinle daha rahat iletişim kurmasını sağlayabilirsiniz.
Semptomları Anlatmak
Kendinizi tanıttıktan sonra, yaşadığınız sağlık sorunlarını anlatmanız gerekir. Bunun için kullanabileceğiniz bazı ifadeler:
"Ich habe Schmerzen." (Ağrım var.)
"Es tut hier weh." (Burası ağrıyor.)
"Ich fühle mich schwach." (Kendimi halsiz hissediyorum.)
"Ich bin müde." (Yorgunum.)
Ağrının Yeri ve Şekli
Ağrının tam olarak nerede olduğunu ve nasıl bir ağrı olduğunu belirtmek önemlidir. İşte bazı örnekler:
1- Ağrının Yeri:
- "Der Schmerz ist im Kopf." (Ağrı başımda.)
- "Es tut im Bauch weh." (Karın bölgem ağrıyor.)
- "Ich habe Schmerzen in der Brust." (Göğsümde ağrı var.)
2- Ağrının Şekli:
- "Der Schmerz ist stechend." (Ağrı batıcı.)
- "Es ist ein dumpfer Schmerz." (Ağrı donuk bir şekilde.)
- "Der Schmerz kommt und geht." (Ağrı gelip gidiyor.)
Ağrının Süresi
Ağrının ne kadar süredir devam ettiğini belirtmek de teşhis için önemlidir:
"Ich habe seit zwei Tagen Kopfschmerzen." (İki gündür başım ağrıyor.)
"Die Schmerzen begannen gestern Abend." (Ağrılar dün akşam başladı.)
"Es tut seit heute Morgen weh." (Bu sabahtan beri ağrıyor.)
Diğer Semptomları Tanımlama
Sadece ağrı değil, başka semptomlar da yaşayabilirsiniz. İşte bu semptomları anlatmak için kullanabileceğiniz ifadeler:
"Ich habe Fieber." (Ateşim var.)
"Mir ist übel." (Mideme bulantı geliyor.)
"Ich muss erbrechen." (Kusmam gerekiyor.)
"Ich habe Durchfall." (İshalim var.)
"Ich habe Husten und Schnupfen." (Öksürüğüm ve nezlem var.)
Semptomların Şiddeti
Semptomların ne kadar şiddetli olduğunu belirtmek için şu kelimeleri kullanabilirsiniz:
"leicht" (hafif)
"mäßig" (orta)
"stark" (şiddetli)
Örnekler:
"Ich habe starke Kopfschmerzen." (Şiddetli baş ağrım var.)
"Der Husten ist leicht." (Öksürüğüm hafif.)
"Die Übelkeit ist mäßig." (Mide bulantım orta seviyede.)
Sağlık Geçmişi ve Alerjiler
Doktorunuz, daha önce geçirdiğiniz hastalıkları veya mevcut kronik rahatsızlıklarınızı bilmek isteyebilir. Ayrıca, alerjiler hakkında bilgi vermek de önemlidir.
Sağlık Geçmişi
"Ich hatte eine Operation am Herzen." (Kalp ameliyatı geçirdim.)
"Ich habe Asthma." (Astımım var.)
"Ich leide an Bluthochdruck." (Yüksek tansiyon hastasıyım.)
"In meiner Familie gibt es Diabetes." (Ailemde diyabet var.)
Alerjiler
"Ich bin allergisch gegen Penicillin." (Penisiline alerjim var.)
"Ich habe eine Nussallergie." (Fındık/fıstık alerjim var.)
"Ich vertrage keine Laktose." (Laktoz intoleransım var.)
Unutmayın, alerjilerinizi mutlaka belirtmelisiniz! Bu, tedavinizin doğru şekilde planlanması için kritiktir.
İlaç Kullanımı ve Sigorta Bilgileri
Mevcut İlaçlar
Düzenli olarak kullandığınız ilaçları doktorunuza bildirmeniz gerekir:
"Ich nehme regelmäßig Medikamente." (Düzenli olarak ilaç alıyorum.)
"Ich nehme Blutdrucktabletten." (Tansiyon hapı kullanıyorum.)
"Ich benutze Insulin." (İnsülin kullanıyorum.)
Sigorta ve Ödeme
Almanya gibi ülkelerde sağlık sigortası önemlidir. Randevu sırasında sigorta durumunuzu belirtmeniz gerekebilir:
"Ich bin gesetzlich versichert." (Yasal/kanuni sağlık sigortam var.)
"Ich bin privat versichert." (Özel sağlık sigortam var.)
"Ich habe keine Versicherung." (Sigortam yok.)
Not: Sigorta durumunuzu açıkça belirtmek, tedavi sürecinin sorunsuz ilerlemesi için önemlidir.
Acil Durumlar ve Yardım Çağırma
Acil bir durumla karşılaştığınızda kullanabileceğiniz ifadeler:
"Hilfe!" (Yardım!) Bu basit ama etkili bir kelimedir.
"Rufen Sie einen Krankenwagen!" (Ambulans çağırın!)
"Ich brauche sofort medizinische Hilfe." (Acil tıbbi yardıma ihtiyacım var.)
Eczanede İfade Edilebilecekler
Eczanede ilaç veya medikal ürün alırken kullanabileceğiniz ifadeler:
"Ich hätte gern dieses Rezept eingelöst." (Bu reçeteyi kullanmak istiyorum.)
"Haben Sie etwas gegen Kopfschmerzen?" (Baş ağrısına karşı bir şeyiniz var mı?)
"Gibt es dieses Medikament in kleineren Dosierungen?" (Bu ilacın daha düşük dozajlısı var mı?)
Dozaj ve Kullanım Talimatları
"Wie oft muss ich das Medikament einnehmen?" (Bu ilacı ne sıklıkla almalıyım?)
"Gibt es Nebenwirkungen?" (Yan etkileri var mı?)
"Soll ich das vor oder nach dem Essen einnehmen?" (Bunu yemekten önce mi sonra mı almalıyım?)
Randevu Almak ve İptal Etmek
Doktor randevusu alırken veya iptal ederken kullanabileceğiniz ifadeler:
"Ich möchte einen Termin vereinbaren." (Bir randevu almak istiyorum.)
"Wann ist der nächste freie Termin?" (Bir sonraki boş randevu ne zaman?)
"Ich muss meinen Termin leider absagen." (Maalesef randevumu iptal etmem gerekiyor.)
Kendinizi Daha İyi İfade Etmek İçin İpuçları
Yavaş ve net konuşun. Anlaşılırlık her zaman önemlidir.
Anlamadığınızda tekrar sorun: "Können Sie das bitte wiederholen?" (Lütfen tekrar edebilir misiniz?)
Gerekirse beden dilinizi kullanın. El hareketleri ve mimikler iletişimi kolaylaştırabilir.
Yanınızda bir sözlük veya çeviri uygulaması bulundurun.
Özet ve Sonuç
Almanca dilinde sağlık sorunlarınızı ifade etmek başta zor görünebilir. Ancak temel ifadeleri ve kelimeleri öğrendiğinizde, kendinizi daha güvende hissedeceksiniz. Unutmayın ki doktorlar, hastaların durumunu anlamak için ellerinden geleni yaparlar ve dil bariyeri bir şekilde aşılır. Yine de, bu ifadeleri öğrenmek, yaşadığınız stresi azaltacak ve tedavi sürecini hızlandıracaktır.
Ich habe Schmerzen im Kiefer
Çenemde ağrı var.
Örnek Diyalog: Als ich heute Morgen aufwachte, sagte ich sofort Ich habe Schmerzen im Kiefer.
Türkçe: Bugün sabah uyandığımda hemen Çenem ağrıyor dedim.
Ich habe eine Sinusitis
Sinüzitim var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Sinusitis und muss deshalb zum Arzt gehen.
Türkçe: Sinüzitim var ve bu yüzden doktora gitmem gerekiyor.
Ich habe eine Migräne
Migrenim var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Migräne und muss mich jetzt hinlegen.
Türkçe: Bir migrenim var ve şimdi uzanmam gerekiyor.
Ich habe eine Blutung
Kanamam var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Blutung und muss sofort einen Arzt aufsuchen.
Türkçe: Kanamam var ve derhal bir doktora başvurmam gerekiyor.
Ich habe Ohrenschmerzen
Kulağım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Letzte Nacht konnte ich kaum schlafen, weil ich habe Ohrenschmerzen.
Türkçe: Dün gece neredeyse hiç uyuyamadım çünkü kulak ağrım vardı.
Ich habe Schmerzen
Acı içindeyim.
Örnek Diyalog: Ich habe Schmerzen im Rücken nach dem langen Arbeitstag.
Türkçe: Uzun bir iş gününün ardından sırtımda ağrılar var.
Ich habe Fieber
Ateşim var.
Örnek Diyalog: Ich habe Fieber und muss wohl zuhause bleiben.
Türkçe: Ateşim var ve muhtemelen evde kalmam gerekiyor.
Mein Magen schmerzt
Karnım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nachdem ich das verdorbene Essen gegessen hatte, sagte ich: Mein Magen schmerzt.
Türkçe: Bozuk yemeği yedikten sonra dedim ki: Midem ağrıyor.
Mein Körper fühlt sich schwach an
Vücudum zayıf hissediyor.
Örnek Diyalog: Nach einer langen Krankheit fühlt sich mein Körper schwach an.
Türkçe: Uzun bir hastalıktan sonra vücudum zayıf hissediyor.
Ich habe Verstopfung
Kabızlığım var.
Örnek Diyalog: Ich habe Verstopfung, deshalb muss ich vielleicht zum Arzt gehen.
Türkçe: Kabızım, bu yüzden belki doktora gitmem gerekecek.
Meine Nase ist verstopft
Burnum tıkandı.
Örnek Diyalog: Da ich erkältet bin, ist meine Nase verstopft.
Türkçe: Soğuk algınlığı olduğum için burnum tıkandı.
Ich habe Müdigkeit
Yorgunluğum var.
Örnek Diyalog: Nach dem langen Arbeitstag kann ich nur sagen: Ich habe Müdigkeit in allen Knochen.
Türkçe: Uzun bir iş gününün ardından sadece şunu söyleyebilirim: Tüm kemiklerimde yorgunluk hissediyorum.
Meine Beine sind taub
Bacaklarım uyuştu.
Örnek Diyalog: Nach dem Marathon fühlen sich meine Beine sind taub an.
Türkçe: Maraton sonrası bacaklarımın uyuşuk olduğunu hissediyorum.
Ich habe Schwellungen
Şişlik var.
Örnek Diyalog: Ich habe Schwellungen an den Füßen nach dem langen Marsch gestern.
Türkçe: Dün uzun yürüyüşten sonra ayaklarımda şişlikler oluştu.
Meine Augen jucken
Gözlerim kaşınıyor.
Örnek Diyalog: Nach einem langen Tag in der Pollensaison sagen viele Menschen: Meine Augen jucken.
Türkçe: Polen mevsiminde uzun bir günün ardından birçok insan şöyle der: Gözlerim kaşınıyor.
Ich habe Schmerzen im Rücken
Sırtımda ağrı var.
Örnek Diyalog: Nachdem ich den ganzen Tag im Garten gearbeitet habe, sagte ich: „Ich habe Schmerzen im Rücken.“
Türkçe: Tüm gün bahçede çalıştıktan sonra, Sırtımda ağrılar var. dedim.
Mein Körper schmerzt
Vücudum ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nach dem Marathonlauf gestern, mein Körper schmerzt überall.
Türkçe: Dünkü maraton koşusundan sonra, vücudumun her yeri ağrıyor.
Ich habe schmerzhafte Gelenke
Eklemlerim ağrıyor.
Örnek Diyalog: Seit ich regelmäßig jogge, kann ich nicht mehr sagen, ich habe schmerzhafte Gelenke.
Türkçe: Düzenli olarak koşmaya başladığımdan beri, artık acıyan eklem şikayetim olmadığını söyleyebilirim.
Ich habe eine Lebensmittelvergiftung
Gıda zehirlenmesi geçiriyorum.
Örnek Diyalog: Wegen der schlechten Sushi gestern Abend, glaube ich, dass ich eine Lebensmittelvergiftung habe.
Türkçe: Dün akşam yediğim kötü sushiden dolayı, bir gıda zehirlenmesi geçirdiğimi düşünüyorum.
Mein Kopf brummt
Başım uğulduyor.
Örnek Diyalog: Nachdem ich gestern zu viel getrunken hatte, wachte ich auf und mein Kopf brummt nun unerträglich.
Türkçe: Dün fazla içtikten sonra uyandım ve şimdi başım dayanılmaz bir şekilde zonkluyor.
Ich habe eine Entzündung
Bir iltihabım var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Entzündung im Knie, und es tut sehr weh.
Türkçe: Dizimde bir iltihaplanma var ve çok ağrıyor.
Ich habe Rötungen
Kızarıklık var.
Örnek Diyalog: Ich habe Rötungen im Gesicht nachdem ich neue Hautpflegeprodukte ausprobiert habe.
Türkçe: Yeni cilt bakım ürünleri denedikten sonra yüzümde kızarıklıklar oluştu.
Ich habe Kopfschmerzen
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nachdem ich den ganzen Tag ohne Pause gearbeitet hatte, sagte ich: Ich habe Kopfschmerzen.
Türkçe: Tüm gün ara vermeden çalıştıktan sonra, Başım ağrıyor, dedim.
Ich habe Übelkeit
Mide bulantım var.
Örnek Diyalog: Nachdem ich das verdorbene Essen gegessen hatte, sagte ich: Ich habe Übelkeit.
Türkçe: Bozuk yemeği yedikten sonra, Mide bulantım var. dedim.
Ich habe Muskelschwäche
Kas zayıflığım var.
Örnek Diyalog: Nach dem langen Lauf gestern muss ich zugeben, dass ich heute Muskelschwäche habe.
Türkçe: Dün uzun bir koşu yaptıktan sonra bugün kas güçsüzlüğüm olduğunu kabul etmeliyim.
Mein Atem ist kurz
Nefesim kesildi.
Örnek Diyalog: Nach dem Laufen durch den Park ist mein Atem kurz und ich muss eine Pause einlegen.
Türkçe: Parkta koştuktan sonra nefesim daralıyor ve bir mola vermem gerekiyor.
Mein Blutdruck ist zu niedrig
Kan basıncım çok düşük.
Örnek Diyalog: Als ich beim Arzt war, sagte er mir: Mein Blutdruck ist zu niedrig.
Türkçe: Doktordayken bana şöyle dedi: Kan basıncım çok düşük.
Ich habe Schmerzen im Ellbogen
Dirseğimde ağrı var.
Örnek Diyalog: Nach dem Sturz beim Fahrradfahren sagte Peter zu seinem Freund: Ich habe Schmerzen im Ellbogen.
Türkçe: Bisiklete binerken düştükten sonra Peter arkadaşına şöyle dedi: Dirseğim ağrıyor.
Meine Sicht ist beeinträchtigt
Görüşüm bozuldu.
Örnek Diyalog: Aufgrund des dichten Nebels auf der Autobahn ist meine Sicht beeinträchtigt.
Türkçe: Otoyoldaki yoğun sis nedeniyle görüşüm engelleniyor.
Ich habe Schmerzen im Fuß
Ayağımda ağrı var.
Örnek Diyalog: Nachdem ich den ganzen Tag gewandert bin, sage ich nur Ich habe Schmerzen im Fuß.
Türkçe: Bütün gün yürüdükten sonra sadece Ayağım acıyor diyebilirim.
Ich habe Arthritis
Bende artrit var.
Örnek Diyalog: Ich habe Arthritis, deshalb fällt mir das Schreiben manchmal schwer.
Türkçe: Artritim var, bu yüzden bazen yazmakta zorlanıyorum.
Meine Gelenke schwellen an
Eklemlerim şişti.
Örnek Diyalog: Jedes Mal, wenn das Wetter sich ändert, merke ich, dass meine Gelenke anschwellen.
Türkçe: Hava her değiştiğinde, eklem yerlerimin şiştiğini fark ediyorum.
Ich habe ein Hautausschlag
Deri döküntüm var.
Örnek Diyalog: Ich habe ein Hautausschlag am Arm, der sehr juckt.
Türkçe: Kolumda çok kaşıntılı bir deri döküntüsü var.
Ich habe eine Harnwegsinfektion
İdrar yolu enfeksiyonum var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Harnwegsinfektion und muss dringend einen Arzt konsultieren.
Türkçe: İdrar yolu enfeksiyonum var ve acilen bir doktora danışmam gerekiyor.
Mein Magen ist vergrößert
Karnım büyüdü.
Örnek Diyalog: Nach dem Ultraschall sagte der Arzt, dass mein Magen ist vergrößert und ich auf eine Diät achten sollte.
Türkçe: Ultrasondan sonra doktor, mide min genişlediğini söyledi ve bir diyet programına dikkat etmem gerektiğini belirtti.
Ich habe eine Gürtelrose
Bende zona var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Gürtelrose und muss deshalb zum Arzt gehen.
Türkçe: Zona hastalığım var ve bu yüzden doktora gitmem gerekiyor.
Ich habe Schmerzen im Nacken
Boynumda bir ağrı var.
Örnek Diyalog: Nach dem langen Flug sagte Maria: Ich habe Schmerzen im Nacken.
Türkçe: Uzun uçuştan sonra Maria, Boynum ağrıyor, dedi.
Ich habe Schmerzen im Knöchel
Bileğimde ağrı var.
Örnek Diyalog: Nach dem Fußballspiel sagte der Spieler: Ich habe Schmerzen im Knöchel.
Türkçe: Futbol maçından sonra oyuncu şöyle dedi: Ayak bileğim ağrıyor.
Meine Muskeln schmerzen
Kaslarım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nach dem intensiven Training gestern, meine Muskeln schmerzen heute extrem.
Türkçe: Dünkü yoğun antrenmandan sonra, bugün kaslarım çok fazla ağrıyor.
Mein Immunsystem ist geschwächt
Bağışıklık sistemim zayıfladı.
Örnek Diyalog: Da ich in letzter Zeit nicht genug geschlafen habe und mich ungesund ernährt habe, ist mein Immunsystem geschwächt.
Türkçe: Son zamanlarda yeterince uyumadığım ve sağlıksız beslendiğim için bağışıklık sistemim zayıfladı.
Ich habe eine Allergie gegen bestimmte Lebensmittel
Bazı yiyeceklere karşı alerjim var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Allergie gegen bestimmte Lebensmittel, daher muss ich immer die Zutatenlisten sorgfältig lesen.
Türkçe: Belirli yiyeceklere karşı alerjim var, bu yüzden her zaman içindekiler listesini dikkatlice okumak zorundayım.
Ich habe eine allergische Reaktion
Alerjik bir reaksiyonum var.
Örnek Diyalog: Als ich Erdnüsse aß, bemerkte ich plötzlich Hautausschlag und Atembeschwerden, was darauf hinwies, dass ich eine allergische Reaktion hatte.
Türkçe: Yer fıstığı yediğimde birden ciltte kızarıklık ve nefes almakta güçlük çekme fark ettim, bu da alerjik bir tepki yaşadığımı gösteriyordu.
Ich habe ein Magengeschwür
Midemde ülser var.
Örnek Diyalog: Nachdem ich monatelang übermäßigen Stress hatte, sagte der Arzt, Ich habe ein Magengeschwür.
Türkçe: Aylarca aşırı stres yaşadıktan sonra doktor, Mide ülseriniz var dedi.
Mein Kopf schmerzt
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nach einem langen Arbeitstag sagte ich: Mein Kopf schmerzt.
Türkçe: Uzun bir iş gününün ardından dedim ki: Başım ağrıyor.
Mein Rücken ist steif
Sırtım tutuldu.
Örnek Diyalog: Nach dem langen Arbeitstag am Schreibtisch klagte ich, Mein Rücken ist steif.
Türkçe: Uzun bir iş gününden sonra masada oturduktan sonra, Sırtım tutuldu, diye şikayet ettim.
Mein Körper ist schwach
Vücudum zayıf.
Örnek Diyalog: Nach der langen Wanderung fühlte ich mich völlig erschöpft und dachte: Mein Körper ist schwach.
Türkçe: Uzun bir yürüyüşün ardından kendimi tamamen yorgun hissettim ve Vücudum zayıf. diye düşündüm.
Ich habe Probleme beim Wasserlassen
İdrar yaparken sorun yaşıyorum.
Örnek Diyalog: Ich habe Probleme beim Wasserlassen und muss dringend einen Arzt aufsuchen.
Türkçe: İdrar yaparken sorunlar yaşıyorum ve acilen bir doktora başvurmam gerekiyor.
Ich habe Appetitlosigkeit
İştah kaybım var.
Örnek Diyalog: Seit einigen Tagen leide ich an einer seltsamen Appetitlosigkeit, die keine medizinische Ursache zu haben scheint.
Türkçe: Birkaç gündür tuhaf bir iştahsızlık çekiyorum ki bunun herhangi bir tıbbi nedeni olmadığı görülüyor.
Ich habe Schwindel
Bende vertigo var.
Örnek Diyalog: Als ich auf den Leuchtturm kletterte, überkam mich plötzlich ein Gefühl von Unwohlsein und ich dachte: Ich habe Schwindel.
Türkçe: Fener kulesine tırmandığımda, kendimi birden bire rahatsız hissetmeye başladım ve Başım dönüyor diye düşündüm.
Mein Appetit ist reduziert
İştahım azaldı.
Örnek Diyalog: Seit ich mich gesünder ernähre, habe ich bemerkt, dass mein Appetit ist reduziert.
Türkçe: Sağlıklı beslenmeye başladığımdan beri, iştahımın azaldığını fark ettim.
Ich habe Schmerzen in der Schulter
Omzumda ağrı var.
Örnek Diyalog: Seit ich gestern Tennis gespielt habe, sage ich ständig Ich habe Schmerzen in der Schulter.
Türkçe: Dün tenis oynadığımdan beri sürekli Omzum ağrıyor diyorum.
Meine Nase läuft
Burnum akıyor.
Örnek Diyalog: Wegen meiner Erkältung läuft meine Nase ständig und ich muss ständig Taschentücher benutzen.
Türkçe: Soğuk algınlığımdan dolayı sürekli burnum akıyor ve sürekli olarak mendil kullanmak zorundayım.
Mein Kopf tut weh
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nachdem ich den ganzen Tag am Computer gearbeitet hatte, sagte ich: Mein Kopf tut weh.
Türkçe: Bütün gün bilgisayarda çalıştıktan sonra, Başım ağrıyor. dedim.
Mein Hals ist trocken
Boğazım kurudu.
Örnek Diyalog: Nachdem ich eine Stunde lang ohne Wasser geredet hatte, sagte ich: Mein Hals ist trocken.
Türkçe: Bir saat boyunca susuz konuştuktan sonra, Boğazım kurudu. dedim.
Ich habe Rückenschmerzen
Sırtım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Ich habe Rückenschmerzen und muss wahrscheinlich zum Arzt gehen.
Türkçe: Sırt ağrılarım var ve muhtemelen bir doktora gitmem gerekecek.
Ich habe eine Hauterkrankung
Bir deri hastalığım var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Hauterkrankung und muss deshalb einen Dermatologen aufsuchen.
Türkçe: Bir cilt hastalığım var ve bu yüzden bir dermatoloğa gitmem gerekiyor.
Ich habe eine Blutarmut
Bende anemi var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Blutarmut und muss Eisenpräparate einnehmen.
Türkçe: Kan yetersizliğim var ve demir takviyeleri almak zorundayım.
Ich habe Schmerzen in der Brust
Göğsümde ağrı var.
Örnek Diyalog: Als ich meinem Arzt sagte, Ich habe Schmerzen in der Brust, bestand er darauf, sofort ein EKG durchzuführen.
Türkçe: Doktoruma Göğsüm ağrıyor dediğimde, hemen bir EKG yapılması konusunda ısrar etti.
Ich habe eine Bronchitis
Bronşitim var.
Örnek Diyalog: Wegen meiner anhaltenden Hustenanfälle sagte der Arzt, Ich habe eine Bronchitis.
Türkçe: Devam eden öksürük krizlerim nedeniyle doktor, Bronşitiniz var dedi.
Meine Schilddrüse ist vergrößert
Tiroid bezim büyümüş.
Örnek Diyalog: Beim letzten Arztbesuch sagte der Doktor, dass meine Schilddrüse vergrößert ist.
Türkçe: Son doktor ziyaretimde doktor, tiroid bezimin büyüdüğünü söyledi.
Ich habe eine Schilddrüsenüberfunktion
Hipertiroidim var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Schilddrüsenüberfunktion und muss dafür spezielle Medikamente nehmen.
Türkçe: Tiroid bezimin aşırı çalışması var ve bu yüzden özel ilaçlar almak zorundayım.
Meine Ohren sind verstopft
Kulaklarım tıkandı.
Örnek Diyalog: Nach einem langen Flug sagte ich meinem Freund: Meine Ohren sind verstopft, ich kann kaum etwas hören.
Türkçe: Uzun bir uçuştan sonra arkadaşıma dedim ki: Kulaklarım tıkandı, neredeyse hiçbir şey duyamıyorum.
Ich habe einen Muskelfaserriss
Kas liflerim yırtıldı.
Örnek Diyalog: Ich habe einen Muskelfaserriss und muss jetzt leider mit dem Training pausieren.
Türkçe: Bir kas lifi yırtılması geçirdim ve maalesef şimdi antrenmanlara bir süre ara vermeliyim.
Ich habe Schmerzen im Knie
Dizimde ağrı var.
Örnek Diyalog: Nach dem langen Lauf gestern habe ich Schmerzen im Knie.
Türkçe: Dün uzun koşudan sonra dizimde ağrılar var.
Ich habe eine Durchblutungsstörung
Dolaşım bozukluğum var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Durchblutungsstörung und muss deshalb bestimmte Medikamente einnehmen.
Türkçe: Kan dolaşımı bozukluğum var ve bu yüzden belirli ilaçlar almak zorundayım.
Mein Bauch ist angeschwollen
Karnım şişti.
Örnek Diyalog: Nach dem üppigen Abendessen gestern Abend ist mein Bauch angeschwollen.
Türkçe: Dünkü zengin akşam yemeğinden sonra karnım şişti.
Ich habe Schmerzen im Bauch
Karnımda bir ağrı var.
Örnek Diyalog: Nachdem ich zu schnell gegessen hatte, sagte ich: Ich habe Schmerzen im Bauch.
Türkçe: Çok hızlı yedikten sonra, Karnım ağrıyor. dedim.
Ich habe ein Fieberbläschen
Uçuğum var.
Örnek Diyalog: Ich habe ein Fieberbläschen, deshalb möchte ich heute nicht zur Arbeit gehen.
Türkçe: Ateşli bir uçuk çıktı, bu yüzden bugün işe gitmek istemiyorum.
Ich habe einen schweren Husten
Kötü bir öksürüğüm var.
Örnek Diyalog: Seit einer Woche leidet Anna unter der Grippe, und sie klagt ständig, Ich habe einen schweren Husten.
Türkçe: Anna bir haftadır grip olmuş ve sürekli şikayet ediyor, Ağır bir öksürüğüm var.
Ich habe eine Allergie
Alerjim var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Allergie gegen Erdnüsse, also muss ich sehr vorsichtig sein, was ich esse.
Türkçe: Fıstıklara karşı alerjim var, bu yüzden yediğim şeylere çok dikkat etmeliyim.
Meine Haut ist trocken
Cildim kuru.
Örnek Diyalog: Da meine Haut sehr trocken ist, muss ich regelmäßig Feuchtigkeitscreme verwenden.
Türkçe: Cildim çok kuru olduğu için düzenli olarak nemlendirici krem kullanmak zorundayım.
Ich habe Atemnot
Nefes darlığım var.
Örnek Diyalog: Als ich die Treppe hinauflief, merkte ich plötzlich, dass ich Atemnot hatte.
Türkçe: Merdivenleri çıkarken birden nefes darlığı çektiğimi fark ettim.
Ich habe einen Bänderriss
Bağlarımda yırtık var.
Örnek Diyalog: Ich habe einen Bänderriss beim Fußballspielen erlitten.
Türkçe: Futbol oynarken bir bağ yırtılması geçirdim.
Ich habe Halsschmerzen
Boğazım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Ich habe Halsschmerzen, deshalb sollte ich heute vielleicht nicht singen.
Türkçe: Boğazım ağrıyor, bu yüzden belki de bugün şarkı söylememeliyim.
Ich habe eine Schilddrüsenunterfunktion
Hipotiroidim var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Schilddrüsenunterfunktion und nehme täglich Medikamente, um den Hormonmangel auszugleichen.
Türkçe: Tiroid bezimin yetersiz çalışması var ve hormon eksikliğini dengelemek için her gün ilaç alıyorum.
Ich habe eine Knochenfraktur
Kemik kırığım var.
Örnek Diyalog: Nach dem Unfall sagte der Patient dem Arzt: Ich habe eine Knochenfraktur.
Türkçe: Kaza sonrası hasta doktora şöyle dedi: Kemiğim kırıldı.
Sonuç olarak, Almanca sağlık ifadelerini bilmek, Almanya veya Almanca konuşulan bir ülkede bulunuyorsanız, hayatınızı kolaylaştıracaktır. Sağlık her şeyden önemlidir, bu yüzden kendinizi ifade edebilmek için gerekli kelimeleri ve cümleleri öğrenmek büyük bir avantaj sağlar.
Örnek Cümlelerin Listesi
Hasta olarak kullanabileceğiniz temel ifadeler:
1- "Ich fühle mich nicht gut." (Kendimi iyi hissetmiyorum.)
2- "Ich habe Bauchschmerzen." (Karın ağrım var.)
3- "Ich bin erkältet." (Üşütmüşüm.)
4- "Mein Bein tut weh." (Bacağım ağrıyor.)
5- "Ich kann nicht schlafen." (Uyuyamıyorum.)
Doktorunuzun sorabileceği sorular ve olası cevaplar:
Frage: "Seit wann haben Sie die Schmerzen?" (Ağrılarınız ne zamandan beri var?)
- Antwort: "Seit drei Tagen." (Üç gündür.)
- Frage: "Haben Sie Fieber?" (Ateşiniz var mı?)
- Antwort: "Ja, 39 Grad." (Evet, 39 derece.)
- Frage: "Nehmen Sie irgendwelche Medikamente?" (Herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz?)
- Antwort: "Nein, keine." (Hayır, kullanmıyorum.)
Bölgesel ve Günlük İfadeler
Bazı bölgelerde farklı ifadeler kullanılabilir. İşte bazı bölgesel ve günlük ifadeler:
"Mir ist flau im Magen." (Midemde bir rahatsızlık var.)
"Ich bin fix und fertig." (Bitkinim.)
"Mir ist schwindelig." (Başım dönüyor.)
Not: Bu ifadeleri kullanırken dikkatli olun, anlamlar bölgeden bölgeye değişebilir!
Son Sözler
Sağlık sorunlarıyla başa çıkarken dil engeliyle karşılaşmak stresli olabilir. Ancak bu temel Almanca ifadeleri öğrenerek, kendinizi daha rahat hissedebilir ve ihtiyaç duyduğunuz tıbbi yardımı alabilirsiniz. Unutmayın, her yeni kelime ve ifade, başka bir iletişim kapısını aralar. Sağlıklı ve mutlu günler dileriz!