Yeni bir dil öğrenmek, adeta yeni bir dünyanın kapılarını aralar. Hele ki bu dil Almanca ise, hem iş hem de turizm açısından sayısız kapı ardına kadar size açılır. Paketi açar açmaz hemen karşınıza çıkan sürpriz gibi, Almanca eğitimi sırasında öğrendiğiniz cümleler, çeşitli durumlarda işinize yarar. Almanca öğren yolculuğunda karşınıza çıkabilecek en eğlenceli duraklardan biri de tabii ki yemek yeme ve restoranda sipariş verme deneyimidir. Siz de Almanya’ya yolunuz düştüğünde ya da Almanca konuşulan bir ülkede lezzet arayışındaysanız, bu cümleler mutlaka işinize yarayacaktır.
Kann ich eine Speisekarte haben?
Menü alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich mich im deutschen Restaurant niederließ, winkte ich den Kellner herbei und sagte: Kann ich eine Speisekarte haben?
Türkçe: Alman restoranına oturduğumda, garsonu el işaretiyle yanıma çağırdım ve Bir menü alabilir miyim? dedim.
Kann ich eine gegrillte Hähnchenbrust bekommen?
Izgara tavuk göğsü alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im deutschen Restaurant saß, fragte ich den Kellner freundlich: Kann ich eine gegrillte Hähnchenbrust bekommen?
Türkçe: Alman restoranında otururken garsona nazikçe sordum: Izgara tavuk göğsü alabilir miyim?
Ich möchte ein Steak mit Pommes frites
Biftek ve patates kızartması istiyorum.
Örnek Diyalog: For dinner at the new restaurant, I ordered confidently in German, Ich möchte ein Steak mit Pommes frites.
Türkçe: Yeni restoranda akşam yemeği için Almanca güvenle sipariş verdim, Bir steak ve patates kızartması istiyorum.
Kann ich eine Schale Oliven als Appetithappen haben?
Aperatif olarak bir kase zeytin alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Beim gemütlichen Abendessen im mediterranen Restaurant fragte ich den Kellner: Kann ich eine Schale Oliven als Appetithappen haben?
Türkçe: Akdeniz restoranında rahat bir akşam yemeği sırasında garsona Aperitif olarak bir kase zeytin alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich eine halbe Portion bekommen?
Yarım porsiyon alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich bemerkte, dass mein Hunger nicht so groß war, fragte ich den Kellner Kann ich eine halbe Portion bekommen?.
Türkçe: Açlığımın sandığım kadar büyük olmadığını fark ettiğimde garsona Yarım porsiyon alabilir miyim? diye sordum.
Können Sie mir das Gericht kurz beschreiben?
Yemeği benim için kısaca tarif edebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Betreten des gemütlichen Restaurants wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir das Gericht kurz beschreiben?
Türkçe: Rahat restorana adım atar atmaz garsona dönüp şöyle sordum: Yemeği kısaca tarif edebilir misiniz?
Kann ich ein Glas Saft haben?
Bir bardak meyve suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: When I was in Germany, I learned to ask for a drink by saying Kann ich ein Glas Saft haben? at the cafe.
Türkçe: Almanya'da olduğum zaman, kafede bir içecek istemeyi Kann ich ein Glas Saft haben? diyerek öğrendim.
Können Sie das Dessert für mich teilen?
Tatlıyı benim için paylaşır mısın?
Örnek Diyalog: Da es ziemlich groß aussieht, fragte ich den Kellner: Können Sie das Dessert für mich teilen?
Türkçe: Epey büyük göründüğü için garsona sordum: Tatlıyı benim için bölebilir misiniz?
Ich hätte gerne ein Glas Bier
Bir bardak bira istiyorum.
Örnek Diyalog: Am heißen Sommernachmittag sagte er zum Barkeeper: Ich hätte gerne ein Glas Bier.
Türkçe: Sıcak bir yaz öğleden sonra, barmene şunu söyledi: Bir bardak bira alabilir miyim?
Haben Sie eine glutenfreie Option?
Glütensiz seçeneğiniz var mı?
Örnek Diyalog: Beim Besuch des Restaurants fragte ich den Kellner: Haben Sie eine glutenfreie Option?
Türkçe: Restoranı ziyaret ettiğimde garsona şunu sordum: Glutensiz bir seçeneğiniz var mı?
Kann ich ein Glas Rotwein haben?
Bir bardak kırmızı şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen in dem gemütlichen Restaurant am Flussufer fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Rotwein haben?
Türkçe: Nehir kenarındaki sıcak restoranda akşam yemeği sırasında garsona sordum: Bir kadeh kırmızı şarap alabilir miyim?
Kann ich ein Stück Kuchen zum Nachtisch bekommen?
Tatlı olarak bir dilim pasta alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Nach dem Abendessen fragte das Kind höflich, Kann ich ein Stück Kuchen zum Nachtisch bekommen?
Türkçe: Akşam yemeğinden sonra çocuk nazikçe sordu, Tatlı olarak bir parça kek alabilir miyim?
Können Sie bitte mein Steak medium rare machen?
Lütfen bifteğimi orta pişmiş yapar mısın?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner ansprach, sagte ich höflich: Können Sie bitte mein Steak medium rare machen?
Türkçe: Garsona seslendiğimde nazikçe şunu söyledim: Lütfen bifteğimi az pişmiş yapar mısınız?
Können Sie mein Essen mit etwas Zitrone würzen?
Yemeğimi biraz limonla çeşnilendirebilir misin?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner ansprach, sagte ich höflich: Können Sie mein Essen mit etwas Zitrone würzen?
Türkçe: Garsona seslendiğimde kibarca, Yemeğimi biraz limon ile tatlandırabilir misiniz? dedim.
Kann ich bitte eine Schale Oliven haben?
Bir kase zeytin alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Am Mittelmeerrestaurant angekommen, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Kann ich bitte eine Schale Oliven haben?
Türkçe: Akdeniz restoranına vardığımda, bir garsona dönerek sordum: Lütfen bir kase zeytin alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Wein bekommen?
Bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in dem gemütlichen Restaurant saß, winkte ich den Kellner herüber und fragte höflich: Kann ich ein Glas Wein bekommen?.
Türkçe: Rahat restoranda otururken garsonu yanıma çağırdım ve kibarca sordum: Bir kadeh şarap alabilir miyim?.
Kann ich ein Glas Milch bekommen?
Bir bardak süt alabilir miyim?
Örnek Diyalog: At breakfast, I asked the waiter, Kann ich ein Glas Milch bekommen?
Türkçe: Kahvaltıda garsona Bir bardak süt alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich ein Glas Wein zum Essen haben?
Yemekle birlikte bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Abend im Restaurant fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Wein zum Essen haben?
Türkçe: Akşam yemeğinde restoranda garsona sordum: Yemeğimin yanına bir kadeh şarap alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Saft und ein Glas Wasser haben?
Bir bardak meyve suyu ve bir bardak su alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Frühstückstisch in dem gemütlichen Hotel fragte ich den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Saft und ein Glas Wasser haben?
Türkçe: Rahat oteldeki kahvaltı masasında garsona nazikçe sordum: Bir bardak meyve suyu ve bir bardak su alabilir miyim?
Kann ich eine Schale Kartoffelchips haben?
Bir kase cips alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Bei der Party wandte sich Julian an den Gastgeber und fragte höflich: Kann ich eine Schale Kartoffelchips haben?.
Türkçe: Partide Julian ev sahibine dönerek nazikçe sordu: Bir kase patates cipsi alabilir miyim?
Können Sie mir bitte ein Glas Wein bringen?
Bana bir kadeh şarap getirir misin, lütfen?
Örnek Diyalog: Als ich im gemütlichen Restaurant saß, winkte ich den Kellner heran und fragte höflich: Können Sie mir bitte ein Glas Wein bringen?
Türkçe: Rahat restoranda otururken garsonu yanıma çağırdım ve nazikçe sordum: Lütfen bana bir kadeh şarap getirebilir misiniz?
Können Sie mein Steak rare machen?
Bifteğimi az pişmiş yapabilir misin?
Örnek Diyalog: Beim Bestellen im Restaurant fragte ich den Kellner: Können Sie mein Steak rare machen?
Türkçe: Restoranda sipariş verirken garsona sordum: Steğimi az pişmiş yapabilir misiniz?
Kann ich ein Glas Prosecco haben?
Bir bardak prosecco alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als sie sich am Strand entspannte, winkte sie dem Kellner zu und fragte: Kann ich ein Glas Prosecco haben?
Türkçe: Plajda rahatladığı sırada garsona el sallayarak sordu: Bir bardak Prosecco alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Saft mit Eiswürfeln haben?
Buz küpleriyle bir bardak meyve suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen setzte sich Tim auf die schattige Terrasse des Hotels und fragte den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Saft mit Eiswürfeln haben?
Türkçe: Sabahleyin Tim, otelin gölgelik terasına oturdu ve garsona kibarca sordu: Bir bardak suya buz küpleri alabilir miyim?
Kann ich bitte ein Glas Mineralwasser haben?
Bir bardak maden suyu alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Als ich in dem heißen Klima ankam, wandte ich mich sofort an den Kellner und sagte: Kann ich bitte ein Glas Mineralwasser haben?
Türkçe: Sıcak iklime vardığımda hemen garsona dönüp Lütfen bir bardak maden suyu alabilir miyim? dedim.
Kann ich ein Glas Apfelsaft haben?
Bir bardak elma suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich durstig war, fragte ich den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Apfelsaft haben?
Türkçe: Susadığımda kibarca garsona sordum: Bir bardak elma suyu alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Wein zum Nachtisch haben?
Tatlının yanında bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen in einem gemütlichen Restaurant fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Wein zum Nachtisch haben?
Türkçe: Akşam yemeğinde samimi bir restoranda garsona şöyle sordum: Tatlımla birlikte bir kadeh şarap alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Orangensaft mit Eiswürfeln haben?
Buz küpleriyle bir bardak portakal suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der Hitze des Sommertages schwitzte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Kann ich ein Glas Orangensaft mit Eiswürfeln haben?
Türkçe: Yaz gününün sıcağında terlerken garsona dönüp Bir bardak portakal suyu, buz küpleriyle alabilir miyim? diye sordum.
Können Sie mein Gericht mit etwas Olivenöl würzen?
Yemeğimi biraz zeytinyağı ile çeşnilendirebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich im italienischen Restaurant saß, fragte ich den Kellner: Können Sie mein Gericht mit etwas Olivenöl würzen?
Türkçe: İtalyan restoranında otururken garsona dedim ki: Yemeğimi biraz zeytinyağı ile tatlandırabilir misiniz?
Kann ich bitte ein Glas Sprite haben?
Bir bardak Sprite alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Als ich in der Hitze des Sommertages schwitzte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Kann ich bitte ein Glas Sprite haben?
Türkçe: Yaz gününün sıcağında terlerken garsona dönüp Lütfen bir bardak Sprite alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich bitte ein Glas Bitter Lemon haben?
Bir bardak acı limon alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Nach einem langen Tag in der Sonne sagte sie zum Kellner, Kann ich bitte ein Glas Bitter Lemon haben?
Türkçe: Güneşte uzun bir günün ardından garsona dedi ki, Lütfen bir bardak Bitter Lemon alabilir miyim?
Kann ich bitte ein Glas Limonade haben?
Bir bardak limonata alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Am heißen Sommertag sagte das Kind: Kann ich bitte ein Glas Limonade haben?
Türkçe: Sıcak bir yaz gününde çocuk şöyle dedi: Lütfen bir bardak limonata alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Wasser mit Kohlensäure haben?
Bir bardak karbonatlı su alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Amidst the sweltering heat, I turned to the waiter and asked, Kann ich ein Glas Wasser mit Kohlensäure haben?
Türkçe: Kavurucu sıcakta garsona dönüp Kohlensüreli bir bardak su alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich bitte ein Glas Apfelsaft haben?
Bir bardak elma suyu alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Nach einem langen Spaziergang an einem heißen Tag sagte sie durstig: Kann ich bitte ein Glas Apfelsaft haben?
Türkçe: Sıcak bir günün ardından uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra susadığını belirterek, Lütfen bir bardak elma suyu alabilir miyim? dedi.
Können Sie mir bitte eine Schale Oliven als Appetithappen bringen?
Bana aperatif olarak bir kase zeytin getirir misin?
Örnek Diyalog: Am Tisch rief ich dem Kellner zu: Können Sie mir bitte eine Schale Oliven als Appetithappen bringen?
Türkçe: Masada garsona seslendim: Lütfen bana bir kase zeytin getirebilir misiniz, iştah açıcı olarak?
Ich hätte gerne eine Karaffe Wein
Bir sürahi şarap istiyorum.
Örnek Diyalog: In dem gemütlichen Restaurant sagte ich zum Kellner: Ich hätte gerne eine Karaffe Wein.
Türkçe: Rahat restoranda garsona şöyle dedim: Bir sürahi şarap alabilir miyim?
Ich hätte gerne ein Steak mit Gemüse
Sebzeli biftek istiyorum.
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im Restaurant sagte der Gast zum Kellner: Ich hätte gerne ein Steak mit Gemüse.
Türkçe: Akşam yemeğinde restoranda misafir garsona şöyle dedi: Bir biftek yanında sebze istiyorum.
Haben Sie auch alkoholfreie Getränke?
Alkolsüz içecekleriniz de var mı?
Örnek Diyalog: Beim Bestellen im Restaurant fragte ich den Kellner: Haben Sie auch alkoholfreie Getränke?.
Türkçe: Restoranda sipariş verirken garsona sordum: Alkolsüz içecekleriniz de var mı?.
Würden Sie mir bitte ein Glas Wasser bringen?
Lütfen bana bir bardak su getirir misin?
Örnek Diyalog: Als ich in das Restaurant kam und meinen Platz nahm, blickte ich die Kellnerin an und sagte: Würden Sie mir bitte ein Glas Wasser bringen?
Türkçe: Restorana girip yerime oturduğumda, garson kıza baktım ve şöyle dedim: Lütfen bana bir bardak su getirir misiniz?
Kann ich mein Steak mit Pfeffer und Salz würzen?
Bifteğimi karabiber ve tuz ile çeşnilendirebilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im Restaurant saß, fragte ich den Kellner: Kann ich mein Steak mit Pfeffer und Salz würzen?
Türkçe: Restoranda oturduğumda garsona Bifteğimi karabiber ve tuzla baharatabilir miyim? diye sordum.
Ich möchte ein Sandwich mit Käse und Schinken
Peynirli ve jambonlu bir sandviç istiyorum.
Örnek Diyalog: Zum Mittagessen sagte Sara: Ich möchte ein Sandwich mit Käse und Schinken.
Türkçe: Öğle yemeğinde Sara şöyle dedi: Peynir ve jambonlu bir sandviç istiyorum.
Können Sie mir bitte das Rezept erklären?
Lütfen bana tarifi açıklayabilir misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Kochkurs wandte ich mich an den Chefkoch und fragte: Können Sie mir bitte das Rezept erklären?
Türkçe: Yemek kursunda şef aşçıya dönerek sordum: Bana tarifi açıklar mısınız lütfen?
Ich hätte gerne ein Glas Rotwein
Bir bardak kırmızı şarap istiyorum.
Örnek Diyalog: Zum Abendessen sagte sie zu dem Kellner: Ich hätte gerne ein Glas Rotwein, bitte.
Türkçe: Akşam yemeğinde garsona şöyle dedi: Lütfen bir kadeh kırmızı şarap alabilir miyim?
Haben Sie eine vegane Option?
Vegan seçeneğiniz var mı?
Örnek Diyalog: Beim Besuch des neuen Restaurants fragte ich den Kellner: Haben Sie eine vegane Option?
Türkçe: Yeni restoranı ziyaretimde garsona sordum: Vegan bir seçeneğiniz var mı?
Kann ich einen Salat als Vorspeise bekommen?
Başlangıç olarak salata alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im Restaurant fragte ich den Kellner: Kann ich einen Salat als Vorspeise bekommen?
Türkçe: Restorandaki akşam yemeğinde garsona sordum: Başlangıç olarak bir salata alabilir miyim?
Können Sie bitte mein Steak medium machen?
Bifteğimi orta pişmiş yapar mısın lütfen?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner an unserem Tisch bemerkte, wandte ich mich an ihn und fragte: Können Sie bitte mein Steak medium machen?
Türkçe: Garsonu masamızda fark ettiğimde, ona dönerek Bifteğimi orta pişmiş yapabilir misiniz, lütfen? diye sordum.
Kann ich ein Gläschen Schnaps bekommen?
Bir bardak schnapps alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Ende des deutschen Abendessens wandte ich mich an den Kellner und fragte, Kann ich ein Gläschen Schnaps bekommen?
Türkçe: Alman akşam yemeğinin sonunda garsona dönerek sordum, Bir kadeh şnaps alabilir miyim?
Kann ich ein Dessert bekommen?
Tatlı alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im Restaurant fragte ich den Kellner: Kann ich ein Dessert bekommen?
Türkçe: Restorandaki akşam yemeğinde garsona sordum: Bir tatlı alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Orangensaft haben?
Bir bardak portakal suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich zum Frühstück im Hotel saß, fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Orangensaft haben?
Türkçe: Otelede kahvaltı yaparken garsona sordum: Bir bardak portakal suyu alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Sekt haben?
Bir kadeh şampanya alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als sie auf der Silvesterparty ankam, wandte sie sich an den Gastgeber und fragte höflich: Kann ich ein Glas Sekt haben?
Türkçe: Yılbaşı partisine vardığında, ev sahibine dönerek nazikçe sordu: Bir kadeh şampanya alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Tee haben?
Bir bardak çay alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Während ich im Café saß, fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Tee haben?
Türkçe: Kafede otururken garsona sordum: Bir bardak çay alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Bier bekommen?
Bir bardak bira alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der deutschen Kneipe ankam, fragte ich den Kellner freundlich: Kann ich ein Glas Bier bekommen?.
Türkçe: Alman birahanesine vardığımda, garsona nazikçe sordum: Bir bardak bira alabilir miyim?.
Kann ich ein Glas Wein zum Nachtisch bekommen?
Tatlının yanında bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Ende eines exquisiten Abendessens fragte ich den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Wein zum Nachtisch bekommen?
Türkçe: Yemekten sonra garsona nazikçe sordum: Tatlımla beraber bir kadeh şarap alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Rotwein zum Essen haben?
Yemekle birlikte bir kadeh kırmızı şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im gemütlichen Restaurant fragte ich den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Rotwein zum Essen haben?
Türkçe: Rahat restorandaki akşam yemeğinde garsona nazikçe sordum: Yemeğime kırmızı şarap alabilir miyim?
Können Sie mein Gericht mit etwas Knoblauch würzen?
Yemeğimi biraz sarımsakla çeşnilendirebilir misin?
Örnek Diyalog: Als ich den Koch fragte, Können Sie mein Gericht mit etwas Knoblauch würzen?, lächelte er und nickte zustimmend.
Türkçe: Aşçıya Yemeğimi biraz sarımsakla tatlandırabilir misiniz? diye sorduğumda, gülümsedi ve onaylayıcı bir şekilde başını salladı.
Kann ich ein alkoholfreies Bier haben?
Alkolsüz bira alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Nachdem er entschied, keinen Alkohol mehr zu trinken, fragte er den Kellner: Kann ich ein alkoholfreies Bier haben?
Türkçe: Alkolü bırakmaya karar verdikten sonra garsona sordu: Bir alkolsüz bira alabilir miyim?
Kann ich bitte ein Glas Cola haben?
Bir bardak kola alabilir miyim, lütfen?
Örnek Diyalog: Als sie in das Restaurant kam, setzte sie sich und fragte den Kellner höflich, Kann ich bitte ein Glas Cola haben?
Türkçe: Restorana girdiğinde oturdu ve garsona kibarca, Lütfen bir bardak kola alabilir miyim? diye sordu.
Können Sie mir bitte einen Salat als Vorspeise bringen?
Başlangıç olarak bana bir salata getirir misin lütfen?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen in dem gemütlichen Restaurant wandte ich mich an die Kellnerin und fragte: Können Sie mir bitte einen Salat als Vorspeise bringen?
Türkçe: Akşam yemeğinde rahat restoranda garson kıza dönüp sordum: Lütfen bana bir salata ön yemek olarak getirebilir misiniz?
Kann ich ein Glas Wein zum Abendessen haben?
Yemekle birlikte bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als wir in einem gemütlichen deutschen Restaurant saßen, wandte ich mich an den Kellner und fragte höflich: Kann ich ein Glas Wein zum Abendessen haben?
Türkçe: Rahat bir Alman restoranında oturduğumuzda, garsona dönerek kibarca sordum: Akşam yemeği için bir kadeh şarap alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Wein zum Dessert haben?
Tatlının yanında bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Ende eines exquisiten Abendessens fragte ich höflich, Kann ich ein Glas Wein zum Dessert haben?
Türkçe: Şık bir akşam yemeğinin sonunda, nazikçe Tatlıyla birlikte bir kadeh şarap alabilir miyim? diye sordum.
Ich möchte einen Tisch für zwei Personen reservieren
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
Örnek Diyalog: Beim Anruf im Restaurant sagte ich: Ich möchte einen Tisch für zwei Personen reservieren, bitte.
Türkçe: Restoranda arama yaparken şunu söyledim: Lütfen iki kişilik bir masa rezerve etmek istiyorum.
Almanca öğrenmek, yeni kültürlerin ve deneyimlerin kapısını aralamak demektir. Özellikle bir restoranda sipariş vermek gibi günlük hayatta sıkça karşılaşılan durumlarda, doğru ifadeleri bilmek büyük kolaylık sağlar. Bu yazıda, restoranda sipariş verirken kullanabileceğiniz Almanca ifadeleri detaylı bir şekilde ele alacağız. Eğer Almanya'ya seyahat etmeyi planlıyorsanız veya Almanca konuşulan bir ülkede gastronomik bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, bu ifadeler sizin için harika bir rehber olacak.
Restorana Giriş ve Karşılama
Restorana girdiğinizde ilk izlenim önemlidir. Bu nedenle, sıcak bir selamlaşma ile başlayabilirsiniz:
Guten Abend! (İyi akşamlar!)
Hallo! (Merhaba!)
Eğer bir masaya ihtiyacınız varsa, şu ifadeyi kullanabilirsiniz:
Ich hätte gern einen Tisch für zwei Personen, bitte. (İki kişilik bir masa rica ediyorum, lütfen.)
Alternatif olarak, kişi sayısını belirterek:
Einen Tisch für vier Personen, bitte. (Dört kişilik bir masa, lütfen.)
Menüyü İsteme ve Anlama
Masanıza yerleştikten sonra, menüyü istemek isteyebilirsiniz:
Können wir bitte die Speisekarte haben? (Menüyü alabilir miyiz, lütfen?)
Menüyü inceledikten sonra anlamadığınız bir şey olursa:
Was bedeutet "Schweinebraten"? ("Schweinebraten" ne anlama geliyor?)
Haben Sie Empfehlungen? (Önerileriniz var mı?)
Özel Diyet İstekleri
Eğer özel bir diyetiniz varsa veya alerjiniz varsa, bunu belirtmek önemlidir:
Ich bin Vegetarier. (Ben vejetaryenim.)
Gibt es glutenfreie Optionen? (Glütensiz seçenekler var mı?)
Sipariş Vermek
Artık sipariş vermeye hazırsınız! İşte kullanabileceğiniz bazı ifadeler:
1- Ich möchte gern die Suppe des Tages. (Günün çorbasını almak istiyorum.)
2- Für mich bitte das Hähnchenschnitzel. (Benim için tavuk şnitzel, lütfen.)
3- Ich nehme den gemischten Salat. (Karışık salata alıyorum.)
İçecek Siparişleri
Yemeğinizle birlikte bir şeyler içmek isterseniz:
Was haben Sie an alkoholfreien Getränken? (Alkolsüz içecekler neler var?)
Ein Glas Rotwein, bitte. (Bir kadeh kırmızı şarap, lütfen.)
Yemeğiniz Hakkında Sorular ve İstekler
Yemeğinizle ilgili özel istekleriniz varsa:
Könnte ich die Soße separat bekommen? (Sosunu ayrı alabilir miyim?)
Ohne Zwiebeln, bitte. (Soğansız, lütfen.)
Ist das Gericht scharf? (Bu yemek acı mı?)
Yemek Sonrası
Yemeğinizi bitirdikten sonra tatlı veya kahve isteyebilirsiniz:
Gibt es eine Dessertkarte? (Tatlı menüsü var mı?)
Ich hätte gern einen Espresso. (Bir espresso alabilir miyim?)
Hesabı İsteme ve Ödeme
Hesabı istemek için:
Die Rechnung, bitte. (Hesabı alabilir miyim, lütfen?)
Kann ich mit Karte bezahlen? (Kartla ödeyebilir miyim?)
Eğer hesabı bölüşmek isterseniz:
Wir möchten getrennt zahlen. (Ayrı ödemek istiyoruz.)
Bahşiş Bırakma
Almanya'da bahşiş bırakmak yaygındır. Eğer memnun kaldıysanız:
Stimmt so, danke! (Üstü kalsın, teşekkürler!)
Teşekkür ve Vedalaşma
Restorandan ayrılırken nezaketinizi gösterebilirsiniz:
Es war sehr lecker, danke! (Her şey çok lezzetliydi, teşekkürler!)
Auf Wiedersehen! (Hoşça kalın!)
Özet ve Önemli İfadeler
Almanca restoranda sipariş verirken kullanabileceğiniz temel ifadeleri öğrendiniz. İşte en önemlilerinin kısa bir listesi:
"Guten Tag!" (İyi günler!)
"Die Speisekarte, bitte." (Menüyü alabilir miyim, lütfen?)
"Ich möchte..." (İstiyorum...)
"Die Rechnung, bitte." (Hesabı alabilir miyim, lütfen?)
Not: Almanca öğrenmek sadece dil bilgisi değil, aynı zamanda kültürel bir deneyimdir. Ufak tefek hatalar yapmaktan çekinmeyin; bu, dil öğrenme sürecinin doğal bir parçasıdır. Hem lezzetli yemeklerin hem de yeni deneyimlerin tadını çıkarın!
Faydalı İpuçları
Almanca konuşulan ülkelerde restoran deneyiminizi kolaylaştıracak bazı ipuçları:
Rezervasyon Yapmak: Önceden rezervasyon yapacaksanız, "Ich möchte einen Tisch für morgen Abend reservieren." (Yarın akşam için bir masa rezervasyonu yapmak istiyorum.) diyebilirsiniz.
Yerel Spesiyaliteler: Garsondan yöresel yemekler hakkında bilgi alabilirsiniz: "Was sind die lokalen Spezialitäten?" (Yerel spesiyaliteler nelerdir?)
Alerjiler: Alerjiniz olan malzemeleri belirtmek için, "Ich bin allergisch gegen Nüsse." (Fındıklara alerjim var.) ifadesini kullanabilirsiniz.
Almanca Restoran Diyaloğu Örneği
Aşağıda, bir restoran garsonu ile müşteri arasında geçebilecek örnek bir diyalog yer almaktadır:
Müşteri: "Guten Abend! Einen Tisch für zwei Personen, bitte."
Garson: "Guten Abend! Bitte folgen Sie mir."
Müşteri: "Können wir bitte die Speisekarte haben?"
Garson: "Natürlich! Möchten Sie etwas zu trinken bestellen?"
Müşteri: "Ja, ein Mineralwasser und ein Glas Weißwein, bitte."
Sonuç
Artık Almanya'da bir restorana gittiğinizde kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz. Bu ifadeleri ve cümle kalıplarını kullanarak, hem yemek siparişlerinizi kolaylıkla verebilir hem de yeni insanlarla etkileşime geçebilirsiniz. Unutmayın, pratik yapmak dil öğrenmenin en iyi yoludur. Bir dahaki Almanya ziyaretinizde bu ifadeleri denemekten çekinmeyin!
Guten Appetit! (Afiyet olsun!)