Keyifli Bir Alman Restoraninda Almanca Konusmayi Ogrenmek: Siparis Vermenin Incelikleri
Gunumuzde seyahat etmek ve yeni kulturlerle tanismak hic olmadigi kadar kolaylasti. Dunyanin dort bir yanini kesfetmek isteyenler icin yeni bir dil ogrenmek de bu deneyimi zenginlestirmenin en guzel yollarindan biri. Ozellikle Almanca gibi zengin ve koklu bir dili ogrenmek, hem kulturel anlayisinizi derinlestirecek hem de gunluk hayatta karsiniza cikabilecek durumlarla basa cikmanizi saglayacaktir.
Diyelim ki Almanyadasiniz ya da Almanca konusulan bir ulkede keyifli bir restoran deneyimi yasamak istiyorsunuz. Iste tam da bu noktada, Almanca siparis vermek hem eglenceli bir meydan okuma hem de yerel halkla daha yakin bir iletisim kurmanin harika bir yolu olabilir. Peki, bunu nasil yapabilirsiniz?
Restorana Giris: Karsilama ve Yerlesme
Restorana ilk adim attiginizda sicak bir sekilde karsilanmak istersiniz, degil mi? Almanca konusulan ulkelerde "Guten Tag" (Iyi gunler) veya "Guten Abend" (Iyi aksamlar) ifadesiyle sikca karsilasacaksiniz. Bu selamlara "Hallo" veya ayni sekilde "Guten Tag/Guten Abend" diyerek karsilik verebilirsiniz. Bu kucuk ama onemli adim, iletisiminizin samimi bir sekilde baslamasini saglar.
Bir masa talep etmek istediginizde kullanabileceginiz basit bir ifade var:
"Einen Tisch fur [kisi sayisi] bitte." (Lutfen [kisi sayisi] kisilik bir masa.)
"Einen Tisch für [kişi sayısı] bitte." (Lütfen [kişi sayısı] kişilik bir masa.)
"Einen Tisch für zwei bitte."
Ornegin, iki kisilik bir masa istiyorsaniz:
"Einen Tisch fur zwei bitte."
Bu sayede hem nazik bir sekilde isteginizi belirtmis olursunuz hem de garsonun sizi dogru sekilde yonlendirmesine yardimci olursunuz.
"Kann ich bitte die Speisekarte haben?" (Menüyü alabilir miyim lütfen?)
Menuyu Incelemek ve Ihtiyaclarinizi Belirtmek
Masaya yerlestikten sonra sira menuyu istemeye geliyor. Menuyu talep etmek icin:
"Kann ich bitte die Speisekarte haben?" (Menuyu alabilir miyim lutfen?)
"Vorspeise": Başlangıç
"Hauptgericht": Ana yemek
"Nachspeise" veya "Dessert": Tatlı
"Getränke": İçecekler
Menuyu elinize aldiginizda sayfalar arasinda kaybolabilirsiniz, ancak endiselenmeyin! Almanca temel yemek terimlerini bilmek burada isinize yarayacak.
"Ich hätte gerne..." (Şunu alabilir miyim...)
Menude Karsiniza Cikabilecek Bazi Temel Terimler:
- Vorspeise: Baslangic
- Hauptgericht: Ana yemek
- Nachspeise veya Dessert: Tatli
- Getranke: Icecekler
"Ich hätte gerne das Wiener Schnitzel, bitte." (Viyana şnitzelini alabilir miyim, lütfen.)
"Als Vorspeise hätte ich gerne die Suppe ve als Hauptgericht das Steak, bitte." (Başlangıç olarak çorbayı ve ana yemek olarak steaki alabilir miyim, lütfen.)
Menuden seciminizi yaptiktan sonra, siparis vermek icin kullanabileceginiz birkac ifade var.
"Ohne Zwiebeln, bitte." (Soğansız, lütfen.)
"Mit extra Käse, bitte." (Ekstra peynirli, lütfen.)
Siparis Vermek: Ne Istersiniz?
Siparisinizi verirken kullanabileceginiz nazik bir ifade:
"Ich hatte gerne..." (Sunu alabilir miyim...)
"Haben Sie vegetarische Gerichte?" (Vejetaryen yemekleriniz var mı?)
"Was empfehlen Sie?" (Ne önerirsiniz?)
Ornegin:
"Ich hatte gerne das Wiener Schnitzel, bitte." (Viyana snitzelini alabilir miyim, lutfen.)
Eger bir baslangic ve ana yemek istiyorsaniz:
"Als Vorspeise hatte ich gerne die Suppe ve als Hauptgericht das Steak, bitte." (Baslangic olarak corbayi ve ana yemek olarak steaki alabilir miyim, lutfen.)
"Ein Wasser, bitte." (Bir su, lütfen.)
"Ein stilles Wasser, bitte." (Bir gazsız su, lütfen.)
Ozel Istekler ve Diyaloglar
Yemeginizle ilgili ozel bir isteginiz varsa, bunu belirtmekten cekinmeyin. Ornegin, bir malzemenin cikarilmasini istiyorsaniz:
"Ohne Zwiebeln, bitte." (Sogansiz, lutfen.)
"Ein Bier, bitte." (Bir bira, lütfen.)
"Ein Weißbier, bitte." (Bir buğday birası, lütfen.)
Veya bir seyi ozellikle istiyorsaniz:
"Mit extra Kase, bitte." (Ekstra peynirli, lutfen.)
"Danke schön!" (Çok teşekkürler!)
Eger bir vejetaryen iseniz ve bu konuda secenekler ariyorsaniz:
"Haben Sie vegetarische Gerichte?" (Vejetaryen yemekleriniz var mi?)
Garsonun onerilerini almak isterseniz:
"Was empfehlen Sie?" (Ne onerirsiniz?)
"Könnte ich bitte das Salz haben?" (Tuzu alabilir miyim lütfen?)
Bu sayede hem yeni tatlar kesfedebilir hem de garsonla samimi bir diyalog kurabilirsiniz.
Icecekler: Susadiniz mi?
Kann ich eine Karaffe Wasser bekommen?
Bir sürahi su alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in dem Restaurant saß, winkte ich dem Kellner zu und fragte: Kann ich eine Karaffe Wasser bekommen?
Türkçe: Restoranda otururken garsona el salladım ve Bir sürahi su alabilir miyim? diye sordum.
Wie schmeckt der Salat?
Salatanın tadı nasıl?
Örnek Diyalog: Möchtest du probieren und mir sagen, wie schmeckt der Salat?
Türkçe: Salatı deneyip bana tadının nasıl olduğunu söyler misin?
Kann ich ein Glas Apfelsaft bekommen?
Bir bardak elma suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im deutschen Café saß, fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Apfelsaft bekommen?
Türkçe: Alman kafesinde otururken, garsona Bir bardak elma suyu alabilir miyim? diye sordum.
Welche Suppen haben Sie?
Hangi çorbalarınız var?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner fragte, Welche Suppen haben Sie?, lächelte er und empfahl die hausgemachte Gulaschsuppe.
Türkçe: Garsona Hangi çorbalarınız var? diye sorduğumda, o gülümsedi ve ev yapımı gulaş çorbasını önerdi.
Haben Sie vegetarische Gerichte?
Vejetaryen yemekleriniz var mı?
Örnek Diyalog: Als wir im Restaurant ankamen, fragte ich den Kellner: Haben Sie vegetarische Gerichte?
Türkçe: Restorana vardığımızda garsona sordum: Vejetaryen yemekleriniz var mı?
Was ist heute als Vorspeise verfügbar?
Bugün başlangıç olarak ne mevcut?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner fragte Was ist heute als Vorspeise verfügbar?, lächelte er und begann die Tageskarte zu erläutern.
Türkçe: Garsona Bugün başlangıç olarak ne var? diye sorduğumda, o gülümsedi ve günlük menüyü açıklamaya başladı.
Kann ich ein Steak mit Pommes Frites bestellen?
Patatesli biftek sipariş edebilir miyim?
Örnek Diyalog: When I was at the German restaurant, I asked the waiter, Kann ich ein Steak mit Pommes Frites bestellen?
Türkçe: Alman restoranında olduğumda garsona, Bir biftek yanında patates kızartması sipariş edebilir miyim? diye sordum.
Kann ich ein Tagesgericht bekommen?
Günün yemeğini alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich das gemütliche Restaurant betrat, fragte ich den Kellner: Kann ich ein Tagesgericht bekommen?
Türkçe: Şirin restorana girdiğimde garsona sordum: Günün yemeğini alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Wein bekommen?
Bir kadeh şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Ende eines langen Arbeitstages setzte sich Helga in das gemütliche Restaurant und fragte den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Wein bekommen?
Türkçe: Uzun bir iş gününün sonunda Helga kendini rahat hissettiği restorana oturdu ve garsona nazikçe sordu: Bir kadeh şarap alabilir miyim?
Kann ich einen Fruchtsaft bekommen?
Meyve suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in dem Café saß, winkte ich dem Kellner herüber und fragte höflich: Kann ich einen Fruchtsaft bekommen?
Türkçe: Kafede oturduğumda garsona el işareti yaptım ve kibarca sordum: Bir meyve suyu alabilir miyim?
Haben Sie eine Kaffeespezialität?
Kahve konusunda uzmanlığınız var mı?
Örnek Diyalog: Beim Betreten des gemütlichen Cafés fragte ich den Barista: Haben Sie eine Kaffeespezialität?
Türkçe: Rahat kafenin kapısından içeri adım atarken baristaya sordum: Özel bir kahve çeşidiniz var mı?
Kann ich ein Glas Limonade bekommen?
Bir bardak limonata alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der heißen Sommersonne schwitzte, fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Limonade bekommen?
Türkçe: Yanık yaz güneşinin altında terlerken garsona sordum: Bir bardak limonata alabilir miyim?
Kann ich einen Latte Macchiato bekommen?
Bir latte macchiato alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im Café ankam, winkte ich den Barista heran und fragte höflich: Kann ich einen Latte Macchiato bekommen?
Türkçe: Kafeye vardığımda baristayı yanıma çağırdım ve kibarca sordum: Bir Latte Macchiato alabilir miyim?
Kann ich einen Cappuccino bekommen?
Cappuccino alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der gemütlichen Cafeteria saß, winkte ich die Bedienung herüber und fragte: Kann ich einen Cappuccino bekommen?
Türkçe: Rahat kafeteryada otururken garsona el sallayarak yanıma çağırdım ve Bir cappuccino alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich einen Cocktail bekommen?
Bir kokteyl alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Strand angekommen, winkte ich den Kellner heran und fragte: Kann ich einen Cocktail bekommen?
Türkçe: Plaja vardığımda, garsonu yanıma çağırdım ve sordum: Bir kokteyl alabilir miyim?
Können Sie mir bitte die Preise für die Speisen nennen?
Lütfen bana yemek fiyatlarını söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Speisekarte ohne Preise sah, fragte ich den Kellner: Können Sie mir bitte die Preise für die Speisen nennen?
Türkçe: Menüde fiyatların olmadığını görünce garsona sordum: Yemeklerin fiyatlarını bana söyleyebilir misiniz lütfen?
Kann ich ein Glas Weißwein bekommen?
Bir bardak beyaz şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Abend im Restaurant fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Weißwein bekommen?
Türkçe: Akşam restoranda garsona sordum: Bir kadeh beyaz şarap alabilir miyim?
Kann ich einen Eiskaffee bekommen?
Buzlu kahve alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am heißen Sommertag ging ich in ein Café und fragte den Barista: Kann ich einen Eiskaffee bekommen?
Türkçe: Sıcak bir yaz gününde bir kafeye gittim ve baristaya sordum: Bir soğuk kahve alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Prosecco bekommen?
Bir bardak prosecco alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Nach einem langen Arbeitstag setzte sich Maria entspannt an die Bar und fragte den Barkeeper mit einem Lächeln: Kann ich ein Glas Prosecco bekommen?.
Türkçe: Uzun bir iş gününün ardından Maria, rahat bir şekilde bara oturdu ve barmene gülümseyerek sordu: Bir kadeh Prosecco alabilir miyim?.
Können Sie mir bitte sagen, welche Nachspeisen Sie anbieten?
Lütfen bana hangi tatlıları sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Speisekarte studierte, blickte ich zu dem Kellner und fragte: Können Sie mir bitte sagen, welche Nachspeisen Sie anbieten?
Türkçe: Menüyü incelediğimde, garsona bakarak sordum: Lütfen bana hangi tatlıları sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Kann ich ein Glas Sekt bekommen?
Bir kadeh şampanya alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Neujahrsempfang wandte ich mich an den Kellner und fragte: Kann ich ein Glas Sekt bekommen?
Türkçe: Yeni Yıl resepsiyonunda garsona dönerek sordum: Bir kadeh şampanya alabilir miyim?
Kann ich einen Espresso bekommen?
Bir espresso alabilir miyim?
Örnek Diyalog: In the charming little cafe on the corner, I asked the barista, Kann ich einen Espresso bekommen?
Türkçe: Köşedeki büyüleyici küçük kafede baristaya, Bir espresso alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich ein Glas Cidre bekommen?
Bir bardak elma şarabı alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Abend in der gemütlichen Pariser Bar fragte ich den Kellner, Kann ich ein Glas Cidre bekommen?
Türkçe: Akşamüstü rahat Paris barında garsona sordum, Bir bardak şarap elma alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Sherry bekommen?
Bir bardak şeri alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Tresen angekommen, wandte ich mich an den Barkeeper und fragte höflich: Kann ich ein Glas Sherry bekommen?
Türkçe: Tezgahta yerimi aldığımda, barmene dönerek nazikçe sordum: Bir kadeh şeri alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Kirschsaft bekommen?
Bir bardak vişne suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: In the bustling German café, I caught the waiter's attention and politely inquired, Kann ich ein Glas Kirschsaft bekommen?
Türkçe: Karmaşık Alman kafesinde, garsonun dikkatini çekerek nazikçe sordum, Bir bardak kiraz suyu alabilir miyim?
Können Sie mir sagen, welche Beilagen Sie heute anbieten?
Bugün hangi takviyeleri sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner sah, fragte ich höflich: Können Sie mir sagen, welche Beilagen Sie heute anbieten?
Türkçe: Garsonu gördüğümde nazik bir şekilde sordum: Bugün hangi garnitürleri sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Können Sie mir sagen, welche Hauptgerichte Sie heute anbieten?
Bugün hangi ana yemekleri sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner sah, fragte ich: Können Sie mir sagen, welche Hauptgerichte Sie heute anbieten?
Türkçe: Garsonu gördüğümde sordum: Bugün hangi ana yemekleri sunduğunuzu bana söyleyebilir misiniz?
Können Sie mir bitte die Preise für die Vorspeisen nennen?
Lütfen bana başlangıçların fiyatlarını söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner sah, fragte ich: Können Sie mir bitte die Preise für die Vorspeisen nennen?
Türkçe: Garsonu gördüğümde, Lütfen başlangıçların fiyatlarını söyler misiniz? diye sordum.
Kann ich ein Glas Weinbrand bekommen?
Bir bardak konyak alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Ende eines langen Arbeitstages setzte sich Hans an die Bar und fragte den Barkeeper: Kann ich ein Glas Weinbrand bekommen?
Türkçe: Uzun bir iş gününün sonunda Hans barda bir tabureye oturdu ve barmene sordu: Bir kadeh brendi alabilir miyim?
Kann ich einen Kaffee cortado bekommen?
Bir kahve cortado alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in dem gemütlichen spanischen Café saß, fragte ich den Barista: Kann ich einen Kaffee cortado bekommen?.
Türkçe: Rahat İspanyol kafesinde otururken baristaya sordum: Bir kahve cortado alabilir miyim?
Kann ich einen Kaffee latte bekommen?
Latte alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen ging ich in das Café und fragte die Bedienung: Kann ich einen Kaffee Latte bekommen?
Türkçe: Sabahleyin kafeye gittim ve garsona Bir kahve latte alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich einen Kaffee mocha bekommen?
Kahve mocha alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der deutschen Kaffeebar ankam, sagte ich höflich zur Barista: Kann ich einen Kaffee Mocha bekommen?
Türkçe: Alman kafe barına vardığımda, baristaya kibarca Bir kahve Mocha alabilir miyim? dedim.
Können Sie mir bitte die Preise für die Desserts nennen?
Lütfen bana tatlıların fiyatlarını söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Kellnerin sah, rief ich ihr zu: Können Sie mir bitte die Preise für die Desserts nennen?
Türkçe: Garson kızı gördüğümde ona seslendim: Lütfen bana tatlıların fiyatlarını söyler misiniz?
Kann ich ein Glas Portwein bekommen?
Bir bardak Porto şarabı alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der gemütlichen Bar saß, winkte ich den Kellner heran und fragte: Kann ich ein Glas Portwein bekommen?
Türkçe: Rahat bar otururken, garsonu yanıma çağırdım ve sordum: Bir kadeh port şarabı alabilir miyim?
Kann ich einen Kaffee macchiato bekommen?
Bir kahve macchiato alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen sagte ich zum Barista: Kann ich einen Kaffee macchiato bekommen?
Türkçe: Sabahleyin baristaya dedim ki: Bir macchiato kahve alabilir miyim?
Kann ich einen Tee bekommen?
Bir çay alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in das Café kam, fragte ich höflich Kann ich einen Tee bekommen?.
Türkçe: Kafeye girdiğimde kibarca Bir çay alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich ein Glas Orangensaft bekommen?
Bir bardak portakal suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im Café saß, fragte ich den Kellner höflich: Kann ich ein Glas Orangensaft bekommen?
Türkçe: Kafede otururken garsona nazikçe sordum: Bir bardak portakal suyu alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Apfelwein bekommen?
Bir bardak elma şarabı alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der gemütlichen Frankfurter Kneipe saß, fragte ich den Kellner lächelnd: Kann ich ein Glas Apfelwein bekommen?
Türkçe: Frankfurt'taki rahat bir meyhanede otururken, garsona gülümseyerek sordum: Bir bardak elma şarabı alabilir miyim?
Können Sie mir sagen, welche Fleischgerichte Sie heute anbieten?
Bugün hangi et yemeklerini sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner sah, fragte ich: Können Sie mir sagen, welche Fleischgerichte Sie heute anbieten?
Türkçe: Garsonu gördüğümde sordum: Bugün hangi et yemeklerini sunuyorsunuz?
Kann ich einen Kaffee americano bekommen?
Bir americano kahve alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen ging ich ins Café und fragte den Barista: Kann ich einen Kaffee americano bekommen?
Türkçe: Sabahleyin kafeye gittim ve baristaya şöyle dedim: Bir americano kahve alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Zitronensaft bekommen?
Bir bardak limon suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Nach einem langen Spaziergang in der Sommerhitze fragte ich den Kellner, Kann ich ein Glas Zitronensaft bekommen?
Türkçe: Yaz sıcağında uzun bir yürüyüşün ardından garsona, Bir bardak limon suyu alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich ein Glas Granatapfelsaft bekommen?
Bir bardak nar suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in dem Café saß, fragte ich den Kellner: Kann ich ein Glas Granatapfelsaft bekommen?
Türkçe: Kafede otururken garsona sordum: Bir bardak nar suyu alabilir miyim?
Kann ich einen Kaffee ristretto bekommen?
Ristretto kahve alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in das gemütliche Café trat, fragte ich den Barista: Kann ich einen Kaffee ristretto bekommen?
Türkçe: Rahat kafeye adım attığımda baristaya sordum: Bir ristretto kahve alabilir miyim?
Können Sie mir bitte die Preise für die Hauptgerichte nennen?
Lütfen bana ana yemeklerin fiyatlarını söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Speisekarte studierte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir bitte die Preise für die Hauptgerichte nennen?
Türkçe: Menüyü incelediğim sırada garsona dönerek sordum: Bana lütfen ana yemeklerin fiyatlarını söyler misiniz?
Kann ich ein Glas Champagner bekommen?
Bir kadeh şampanya alabilir miyim?
Örnek Diyalog: When I was at the celebration in Berlin, I approached the bartender and asked politely, Kann ich ein Glas Champagner bekommen?
Türkçe: Berlin'deki kutlamada iken, barmene yaklaşıp nazik bir şekilde Bir bardak şampanya alabilir miyim? diye sordum.
Können Sie mir bitte die Preise für die Getränke nennen?
Lütfen bana içeceklerin fiyatlarını söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Betreten der Bar drehte ich mich zum Kellner und fragte: Können Sie mir bitte die Preise für die Getränke nennen?
Türkçe: Bara girer girmez garsona dönerek sordum: Lütfen bana içeceklerin fiyatlarını söyleyebilir misiniz?
Haben Sie auch alkoholfreie Getränke?
Alkolsüz içecekleriniz de var mı?
Örnek Diyalog: Am Abend fragte ich den Kellner: Haben Sie auch alkoholfreie Getränke?
Türkçe: Akşam garsona sordum: Alkolsüz içecekleriniz de var mı?
Können Sie mir bitte sagen, welche warmen Getränke Sie heute anbieten?
Lütfen bana bugün hangi sıcak içecekleri sunduğunuzu söyler misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich in das gemütliche Café eintrat, wandte ich mich an den Barista und fragte: Können Sie mir bitte sagen, welche warmen Getränke Sie heute anbieten?
Türkçe: Rahat kafeye girdiğimde, baristaya yönelerek, Bugün hangi sıcak içecekleri sunuyorsunuz, lütfen söyleyebilir misiniz? diye sordum.
Können Sie mir ein Fruchtsorbet empfehlen?
Meyve sorbesi tavsiye edebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich mich an dem heißen Sommertag nach etwas Erfrischendem sehnte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir ein Fruchtsorbet empfehlen?
Türkçe: Sıcak yaz gününde serinletici bir şeyler arzularken garsona dönüp, Bana bir meyve sorbesi önerebilir misiniz? diye sordum.
Kann ich einen Kaffee cappuccino bekommen?
Bir cappuccino alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Nachdem sie sich an einen Tisch im Café gesetzt hatte, winkte sie die Kellnerin herbei und fragte: Kann ich einen Kaffee Cappuccino bekommen?
Türkçe: Kafeye oturduktan sonra garson kızı eliyle çağırdı ve Bir kahve Cappuccino alabilir miyim? diye sordu.
Können Sie mir bitte sagen, welche Beilagen Sie heute anbieten?
Lütfen bana bugün hangi takviyeleri sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich das Menü studierte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir bitte sagen, welche Beilagen Sie heute anbieten?
Türkçe: Menüyü incelediğim sırada garsona dönerek sordum: Bugün hangi garnitürleri sunduğunuzu bana söyleyebilir misiniz lütfen?
Können Sie mir sagen, welche kalten Getränke Sie heute anbieten?
Bugün hangi soğuk içecekleri sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich an der Bar ankam, wandte ich mich an den Barkeeper und fragte höflich: Können Sie mir sagen, welche kalten Getränke Sie heute anbieten?
Türkçe: Bara vardığımda, barmene dönerek kibarca sordum: Bana bugün hangi soğuk içecekleri sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Können Sie mir sagen, welche Vorspeisen Sie heute anbieten?
Bugün hangi başlangıçları sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im deutschen Restaurant fragte ich den Kellner: Können Sie mir sagen, welche Vorspeisen Sie heute anbieten?
Türkçe: Alman restoranında akşam yemeğinde garsona sordum: Bana bugün hangi başlangıç yemeklerini sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Können Sie mir sagen, welches Fleisch im Hauptgericht enthalten ist?
Ana yemekte hangi etin olduğunu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im Restaurant fragte ich den Kellner: Können Sie mir sagen, welches Fleisch im Hauptgericht enthalten ist?
Türkçe: Restoranda akşam yemeği sırasında garsona sordum: Ana yemekte hangi etin olduğunu söyleyebilir misiniz?
Können Sie mir bitte eine Speisekarte geben?
Lütfen bana bir menü verebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich mich im gemütlichen deutschen Restaurant niederließ, lächelte ich die Kellnerin an und fragte: Können Sie mir bitte eine Speisekarte geben?
Türkçe: Rahat Alman restoranına yerleştiğimde garson kıza gülümseyerek Bana bir menü verebilir misiniz, lütfen? diye sordum.
Kann ich ein Glas Ananassaft bekommen?
Bir bardak ananas suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Strand angekommen, winkte ich dem Kellner zu und fragte: Kann ich ein Glas Ananassaft bekommen?
Türkçe: Plaja varınca, garsona el salladım ve sordum: Bir bardak ananas suyu alabilir miyim?
Kann ich einen Kaffee bestellen?
Kahve sipariş edebilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich das gemütliche Café betrat, näherte ich mich dem Tresen und fragte die Barista: Kann ich einen Kaffee bestellen?
Türkçe: Rahat kafeye girdiğimde tezgaha yaklaştım ve baristaya şöyle dedim: Bir kahve sipariş edebilir miyim?
Kann ich einen Milchkaffee bekommen?
Latte alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen fragte er den Barista: Kann ich einen Milchkaffee bekommen?
Türkçe: Sabahleyin baristaya sordu: Bir sütlü kahve alabilir miyim?
Kann ich ein Glas Rotwein bekommen?
Bir bardak kırmızı şarap alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als er in dem gemütlichen Restaurant saß, winkte er dem Kellner zu und fragte höflich: Kann ich ein Glas Rotwein bekommen?
Türkçe: Rahat restoranda otururken garsona el sallayıp nazik bir şekilde sordu: Bir kadeh kırmızı şarap alabilir miyim?
Können Sie mir sagen, welche Süßigkeiten Sie heute anbieten?
Bugün hangi tatlıları ikram ettiğinizi söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die charmante kleine Bäckerei betrat, wandte ich mich an die Verkäuferin und fragte höflich: Können Sie mir sagen, welche Süßigkeiten Sie heute anbieten?
Türkçe: Şirin küçük fırına girdiğimde, satış görevlisine döndüm ve nazikçe sordum: Bugün hangi tatlıları sunduğunuzu bana söyleyebilir misiniz?
Können Sie mir sagen, welche Fischgerichte Sie heute anbieten?
Bugün hangi balık yemeklerini servis ettiğinizi söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Speisekarte anschaute, wandte ich mich an den Kellner und fragte höflich: Können Sie mir sagen, welche Fischgerichte Sie heute anbieten?
Türkçe: Menüye bakarken garsona dönerek nazikçe sordum: Bugün hangi balık yemeklerini sunuyorsunuz?
Kann ich ein Bier bekommen?
Bira alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Nachdem ich mich auf dem Oktoberfest durch die Menge gekämpft hatte, lehnte ich mich über den Tresen und fragte den Kellner: Kann ich ein Bier bekommen?.
Türkçe: Oktoberfest'te kalabalığın içinden savaşarak geçtikten sonra, tezgaha yaslanıp garsona Bir bira alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich einen Milchkaffee macchiato bekommen?
Bir latte macchiato alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen fragte ich den Barista, Kann ich einen Milchkaffee macchiato bekommen?.
Türkçe: Sabahleyin baristaya sordum, Bir sütü az kahve alabilir miyim?.
Kann ich ein Glas Cranberrysaft bekommen?
Bir bardak kızılcık suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Am Morgen ging ich in die Küche und fragte meine Mutter: Kann ich ein Glas Cranberrysaft bekommen?
Türkçe: Sabahleyin mutfağa gittim ve anneme şunu sordum: Bir bardak kızılcık suyu alabilir miyim?
Können Sie mir den Unterschied zwischen den beiden Salaten erklären?
İki salata arasındaki farkı açıklayabilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Speisekarte studierte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir den Unterschied zwischen den beiden Salaten erklären?
Türkçe: Menüyü incelerken garsona dönerek sordum: İki salata arasındaki farkı bana açıklayabilir misiniz?
Können Sie mir sagen, welche Salate Sie heute anbieten?
Bugün hangi salataları sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich die Karte nicht finden konnte, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir sagen, welche Salate Sie heute anbieten?
Türkçe: Kartı bulamayınca garsona dönüp Bugün hangi salataları sunuyorsunuz? diye sordum.
Kann ich einen Cappuccino macchiato bekommen?
Bir cappuccino macchiato alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im Café ankam, lächelte ich die Barista an und fragte: Kann ich einen Cappuccino macchiato bekommen?
Türkçe: Kafeye vardığımda, baristaya gülümseyerek, Bir cappuccino macchiato alabilir miyim? diye sordum.
Kann ich ein Glas Traubensaft bekommen?
Bir bardak üzüm suyu alabilir miyim?
Örnek Diyalog: After finishing her meal, she turned to the waiter and asked, Kann ich ein Glas Traubensaft bekommen?
Türkçe: Yemeğini bitirdikten sonra garsona dönerek, Bir bardak üzüm suyu alabilir miyim? diye sordu.
Kann ich ein vegetarisches Gericht bestellen?
Vejetaryen yemek sipariş edebilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich im Restaurant saß, fragte ich den Kellner: Kann ich ein vegetarisches Gericht bestellen?.
Türkçe: Restoranda otururken garsona, Bir vejetaryen yemek sipariş edebilir miyim? diye sordum.
Was ist im Fischgericht enthalten?
Balık yemeğinin içinde ne var?
Örnek Diyalog: Bevor ich bestelle, möchte ich wissen: Was ist im Fischgericht enthalten?
Türkçe: Sipariş vermeden önce bilmek istiyorum: Balık yemeğinde neler var?
Wie sind die Getränkepreise?
İçki fiyatları ne kadar?
Örnek Diyalog: Bevor wir ins Kino gehen, sollten wir fragen, Wie sind die Getränkepreise? damit wir wissen, wie viel Geld wir mitnehmen müssen.
Türkçe: Sinemaya gitmeden önce, İçecek fiyatları nasıl? diye sormalıyız ki ne kadar para götürmemiz gerektiğini bilelim.
Kann ich einen Kaffee flat white bekommen?
Düz beyaz kahve alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich mich müde fühlte, ging ich zum Barista und fragte: Kann ich einen Kaffee flat white bekommen?
Türkçe: Yorgun hissettiğimde baristaya gittim ve sordum: Bir flat white kahve alabilir miyim?
Kann ich einen Eiskaffee macchiato bekommen?
Buzlu kahve macchiato alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in der Hitze des Sommernachmittags schwitzte, fragte ich den Barista: Kann ich einen Eiskaffee macchiato bekommen?
Türkçe: Yaz öğleden sonrasının sıcağında terlerken baristaya sordum: Bir buzlu macchiato kahve alabilir miyim?
Können Sie mir bitte sagen, welche Suppen Sie heute anbieten?
Bugün hangi çorbaları sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich das Restaurant betrat, wandte ich mich an den Kellner und fragte: Können Sie mir bitte sagen, welche Suppen Sie heute anbieten?
Türkçe: Restorana girdiğimde garsona dönerek sordum: Bugün hangi çorbaları servis ediyorsunuz, lütfen bana söyler misiniz?
Haben Sie auch Säfte auf der Karte?
Menüde meyve sularınız da var mı?
Örnek Diyalog: Als ich den Kellner fragte, Haben Sie auch Säfte auf der Karte?, nickte er und zeigte mir die Auswahl an frischen Fruchtsäften.
Türkçe: Garsona Menüde meyve sularınız da var mı? diye sorduğumda, başını sallayarak bana taze meyve sularının seçeneklerini gösterdi.
Gibt es ein vegetarisches Menü?
Vejetaryen menü var mı?
Örnek Diyalog: Als ich im Restaurant ankam, fragte ich den Kellner: Gibt es ein vegetarisches Menü?
Türkçe: Restorana vardığımda garsona sordum: Vejetaryen menünüz var mı?
Kann ich einen Kaffee corretto bekommen?
Corretto kahve alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als ich in dem italienischen Restaurant saß, fragte ich den Kellner: Kann ich einen Kaffee corretto bekommen?
Türkçe: İtalyan restoranında otururken garsona, Corretto kahve alabilir miyim? diye sordum.
"Die Rechnung, bitte." (Hesabı lütfen.)
Icecek siparis ederken dikkat etmeniz gereken bazi noktalar var. Almanyada su genellikle gazli olarak servis edilir. Eger su istiyorsaniz ve gazli su tercih ediyorsaniz:
"Ein Wasser, bitte." (Bir su, lutfen.)
"Stimmt so, danke." (Üstü kalsın, teşekkürler.)
Ama eger gazsiz su istiyorsaniz:
"Ein stilles Wasser, bitte." (Bir gazsiz su, lutfen.)
Bira sevenler icin, Almanya bir cennet! Bir bira istiyorsaniz:
"Ein Bier, bitte." (Bir bira, lutfen.)
Eger belirli bir marka veya tur istiyorsaniz, onu da ekleyebilirsiniz:
"Ein Weissbier, bitte." (Bir bugday birasi, lutfen.)
Siparis Sonrasi: Afiyet Olsun!
Yemeginiz geldiginde tesekkur etmek isterseniz:
"Danke schon!" (Cok tesekkurler!)
Yemeginizin tadini cikarirken, belki garson size "Guten Appetit!" (Afiyet olsun!) diyecektir. Siz de karsilik olarak ayni dilekte bulunabilirsiniz.
Yemek sirasinda bir seye ihtiyaciniz olursa, ornegin tuz veya karabiber:
"Konnte ich bitte das Salz haben?" (Tuzu alabilir miyim lutfen?)
Odeme Zamani: Hesabi Istemek ve Bahsis
Yemeginizi keyifle yediniz ve artik odeme zamani geldi. Hesabi istemek icin su ifadeyi kullanabilirsiniz:
"Die Rechnung, bitte." (Hesabi lutfen.)
Almanyada bahsis verme kulturu farkli olabilir. Genellikle toplam tutarin %5-10u arasinda bahsis birakmak uygun kabul edilir. Bahsis verirken kullanabileceginiz bir ifade:
"Stimmt so, danke." (Ustu kalsin, tesekkurler.)
Masaya Oturma: Bazı yerlerde, özellikle meşgul dönemlerde, masayı başkalarıyla paylaşmak normaldir. Eğer bir masaya oturmak istiyorsanız ve biri zaten oturuyorsa, "Ist dieser Platz frei?" (Bu yer boş mu?) diye sorabilirsiniz.
Su Ücretsiz Değildir: Almanya'da su genellikle şişede gelir ve ücretlidir. Musluk suyu istemek yaygın bir uygulama değildir.
Bahşiş Verme: Bahşiş genellikle masada bırakılmaz; ödeme sırasında tutarı yuvarlayarak verilir.
"Ich hätte gerne den Apfelstrudel, bitte." (Elmalı strudel alabilir miyim, lütfen.)
"Einen Kaffee, bitte." (Bir kahve, lütfen.)
"Einen Tee, bitte." (Bir çay, lütfen.)
Bu, garsona para ustunu alabilecegini, yani bahsisin onda kaldigini belirtmenin nazik bir yoludur.
Pratik Oneriler: Kendinizi Gelistirin
Yeni bir dili ogrenirken pratik yapmak en onemli unsurdur. Iste size birkac pratik cumle daha:
1- "Konnte ich bitte noch etwas Brot bekommen?" (Biraz daha ekmek alabilir miyim lutfen?)
2- "Ist dieses Gericht scharf?" (Bu yemek aci mi?)
3- "Ich bin allergisch gegen Nusse." (Findiga alerjim var.)
4- "Konnen Sie mir bitte die Zutaten erklaren?" (Bana icindekileri aciklayabilir misiniz lutfen?)
Gülümseyin ve göz teması kurun: İletişimin en evrensel yolu.
Yavaş ve anlaşılır konuşun: Telaffuzunuza dikkat edin.
Notlar taşıyın: Küçük bir not defterine temel ifadeleri yazabilirsiniz.
Dinlemeye özen gösterin: Karşınızdakini dikkatlice dinleyin, bu size çok yardımcı olacaktır.
Eğlenin: Bu bir öğrenme deneyimi, tadını çıkarın!
5- "Das hat sehr gut geschmeckt, danke!" (Bu cok lezzetliydi, tesekkurler!)
"Reservierung": Rezervasyon
"Speisekarte": Menü
"Getränkekarte": İçecek menüsü
"Specials des Tages": Günün spesiyalleri
"Glutenfrei": Glutensiz
"Vegan": Vegan
"Rechnung": Hesap
"Trinkgeld": Bahşiş
"Öffnungszeiten": Açılış saatleri
"Geschlossen": Kapalı
Evde bu cumleleri yuksek sesle pratik etmek, telaffuzunuzu gelistirmenin harika bir yoludur. Ayrica, arkadaslarinizla veya ailenizle kucuk rol yapma oyunlari oynayabilirsiniz. Ornegin, biri garson rolunde, digeri musteri olabilir.
Alman Restoran Kulturunun Incelikleri
Alman restoranlarinda bazi ozgun gelenekler ve uygulamalar vardir. Bunlari bilmek, deneyiminizi daha da zenginlestirecektir.
Masaya Oturma: Bazi yerlerde, ozellikle mesgul donemlerde, masayi baskalariyla paylasmak normaldir. Eger bir masaya oturmak istiyorsaniz ve biri zaten oturuyorsa, "Ist dieser Platz frei?" (Bu yer bos mu?) diye sorabilirsiniz.
Su Ucretsiz Degildir: Almanyada su genellikle sisede gelir ve ucretlidir. Musluk suyu istemek yaygin bir uygulama degildir.
Bahsis Verme: Bahsis genellikle masada birakilmaz; odeme sirasinda tutari yuvarlayarak verilir.
Tatli Bir Son: Tatli Siparis Etmek
Yemeginizin sonunda tatli bir seyler isterseniz, menuye goz atabilirsiniz. Tatli siparis etmek icin:
"Ich hatte gerne den Apfelstrudel, bitte." (Elmali strudel alabilir miyim, lutfen.)
Eger kahve veya cay isterseniz:
- "Einen Kaffee, bitte." (Bir kahve, lutfen.)
- "Einen Tee, bitte." (Bir cay, lutfen.)
Sonuc: Yeni Bir Dil, Yeni Deneyimler
Restoranda Almanca siparis vermek, sadece karninizi doyurmanin otesinde, kulturel bir deneyimdir. Yerel dilde iletisim kurmak, insanlarin yuzunde bir gulumseme yaratir ve sizin de o kulture daha derin bir sekilde baglanmanizi saglar. Ayrica, bu deneyimleriniz sayesinde Almanca dil becerilerinizi gelistirecek ve daha da ozguvenli hissedeceksiniz.
Unutmayin, yanlis yapmaktan korkmayin! Insanlar genellikle bir yabancinin kendi dillerini konusma cabasina saygi duyarlar ve yardim etmekten mutluluk duyarlar.
Son Birkac Ipucu
1- Gulumseyin ve goz temasi kurun: Iletisimin en evrensel yolu.
2- Yavas ve anlasilir konusun: Telaffuzunuza dikkat edin.
3- Notlar tasiyin: Kucuk bir not defterine temel ifadeleri yazabilirsiniz.
4- Dinlemeye ozen gosterin: Karsinizdakini dikkatlice dinleyin, bu size cok yardimci olacaktir.
5- Eglenin: Bu bir ogrenme deneyimi, tadini cikarin!
Almanca Restoran Terimleri Listesi
Asagida, restoranlarda isinize yarayabilecek bazi temel Almanca terimleri bulabilirsiniz:
Reservierung: Rezervasyon
Speisekarte: Menu
Getrankekarte: Icecek menusu
Specials des Tages: Gunun spesiyalleri
Glutenfrei: Glutensiz
Vegan: Vegan
Rechnung: Hesap
Trinkgeld: Bahsis
Offnungszeiten: Acilis saatleri
Geschlossen: Kapali
Bu terimleri hafizaniza alarak ve gunluk hayatta kullanarak Almancanizi gelistirebilirsiniz.
Kucuk Bir Hikaye: Ilk Almanca Siparisim
Ilk defa Almanyaya gittigimde, bir kafede oturup siparis vermek istemistim. Menuyu aldigimda bircok kelime yabanci gelmisti. Garson geldi ve bana ne istedigimi sordu. Bir an panikledim ama sonra cesaretimi toplayip "Ein Kaffee und ein Stuck Apfelkuchen, bitte." dedim. Garson gulumseyerek basini salladi ve siparisimi getirdi. O an, kucuk bir ifade ile ne kadar cok sey basarabilecegimi anladim.
Bu deneyim bana, dil ogrenmenin sadece kelimeleri degil, ayni zamanda ozguveni ve yeni deneyimleri de beraberinde getirdigini gosterdi.
Sonuc Olarak
Almanca ogrenmek ve ozellikle restoranda siparis vermek, yeni bir kulturu kesfetmenin keyifli bir yoludur. Bu surecte, dil becerilerinizi gelistirirken ayni zamanda leziz Alman mutfaginin tadini cikarabilirsiniz. Unutmayin, her yeni kelime ve ifade, dunyayi biraz daha genis gormenizi saglar.
Afiyet olsun ve iyi eglenceler!
Kaynaklar
1- Ozsoy, M. (2018). Almanca Konusma Kilavuzu. Istanbul: Fono Yayinlari.
2- Schmidt, G. (2016). Deutsche Esskultur: Ein Uberblick. Berlin: Praxis Verlag.
3- Yildiz, A. (2020). Yabancilara Almanca Ogretimi Icin Pratik Yontemler. Ankara: Pegem Akademi.