Eğitim

Mevlana'dan X,Y,Z Nesline Uzanan Uzamsal Yol

Konuk Yazar
Güncellendi:
7 dk okuma
Uzun, siyah saçlı bir kadın bir odada sandalyede oturuyor. Beyaz bir gömlek ve mavi bir kot pantolon giymiştir. Öne doğru eğilmiş, sağ eliyle kucağında açık bir kitap tutuyor. Sol eli sanki çevirmek üzereymiş gibi sayfanın üzerinde durmaktadır. Gözleri önündeki metne odaklanmış, yüzünde düşünceli bir ifade var. Kitabın kapağı koyu mavi, üzerinde açık mavi bir desen var ve sırtı kullanımdan dolayı yıpranmış. Kadın kendini tamamen okumaya vermiş gibi görünüyor, konsantrasyonu tam.
Ömür EvresiMevlana'nın AçıklamasıDetaylı Açıklama
HamdımGençlik dönemiÖğrenme kapısının açık olduğu ve hataların natural olduğu dönem. Tecrübelerin ve yaşanmışlıkların az olmasından dolayı cehaletin hüküm sürdüğü dönem.
PiştimPişme dönemiHatalarından ders çıkaran ve üretim evresine geçen dönem. Yaşananlar sonucunda olgunluğa yolculuk başlar.
YandımYanma dönemiDünyaya gözlerini açtığı andan, son nefesine kadar devam eden dönem. İlahi aşkla adanmışlık, tecrübe, olgunlaşma ve bilgi birikimi dolgunluğuna erişilen dönem.
GenelÜç aşamalı hayatMevlana'nın hayat anlayışına göre, hayat bir yolculuktur ve bu yolculuk 'hamdım, piştim, yandım' aşamalarından geçer.
HamdımÖğrenim dönemiİnsanların bilgiye ilk defa aç olduğu ve her şeyi sorgulama ihtiyacı hissettiği dönem.
PiştimBilgiyi işleme ve uygulama dönemiÖğrenilenlerin hayatın içinde kullanılmaya başlandığı ve bu sayede bilginin tecrübeye dönüştüğü dönem.
YandımBilgelik dönemiTecrübelerin ve birikimin sonucu olarak hayata daha geniş bir perspektiften bakılan ve yaşamın derin anlamlarının kavrandığı dönem.
GenelÖğrenme ve olgunlaşma süreciHayata farklı bir bakış açısı kazandıran Mevlana'nin bilgelik dolu sözleri, hayatın öğrenme ve olgunlaşma sürecinden ibaret olduğunu gösteriyor.
HamdımÇocukluk ve gençlik dönemiHer şeye yeni ve meraklı bakışın hakim olduğu, hataların da hatasız öğrenmenin bir parçası olduğu dönem.
YandımYaşlılık dönemiHayatın son evresini simgeleyen bu dönem, tecrübelerin ve olgunluğun yoğun olarak hissedildiği bir dönemdir. Hayatın anlam ve değerini tam olarak kavradığımız dönem.
10 satır ve 3 sütunlu tablo
Tüm sütunları görmek için yatay kaydırın →

İnsan ömrü üç kelimeyle anlatılır mı? Mevlana gibi bir eren bir hak yolcusu anlatır hem de öyle bir anlatır ki, hak yolunun o kadar kolay olmadığını, koskoca bir ömrü üç kelime ile anlatma ustalığını ve bilgeliğini ise, şu ifadeyle dile getirmiştir. "Hamdım, piştim, yandım "diyerek ifade etmiştir. Benim düşünceme göre; bu Vecihi ile anlatmak istediği, insan ömrünün gençlik dönemini, hamdım diyerek, öğrenme kapısının açık olduğunu ve öğrenme sürecinde sınır tanımayan hataların, cehaletin doğal olduğunu bunu gençlik döneminin tecrübelerin ve yaşanmışlıkların az olmasından kaynaklandığını ifade etmiştir. Pişme dönemini ise, hatalarından ders çıkarma, üretme evresi hayatın yaşadıklarının olgunlaşma yolunda atılan adımların yaşandığı dönemdir. Yanma dönemi ise; bu dünyaya gözünüzü açtığınız andan, gözünüzü kapadığınız döneme kadar devam eder. Çünkü yanmak kolay değildir. İlahi aşkla adanmışlık, tecrübe, olgunlaşma, bilgi birikim donanım olgunluğuna erişip, edep içinde sabredip, tevazu içinde eser göstermeyi öğrendiğin dönemdir.

Günümüzde Eğitim

Günümüzde ise, bu güzelim vecihi o kadar basitleştirdik ki... Eğitimimiz, ahlakımız, kültürümüzü olgunlaşmadan yandım dedik. Üç kitap okuyup üç tane olayın başımızdan geçmesiyle pişilmiyor. Dergâha girmek bıkmadan usanmadan öğrenmek için ustana hizmet etmek insani erdemle donanman gerekiyor. Şu da bir gerçek ki her dergâha giren derviş değildir, dergâha girip insani ahlak ve erdeme sahip çıkmak lazım. Yıllarca, tecrübe birikim adanmışlık hissiyatıyla donandığında pişip derviş oluyorsun. Okuyorsan, görüyorsan, hissediyorsan, anlıyorsan, üretiyorsan ben piştim diyorsun, gerçek bir eren de ben piştim diyecek kadar kendini bilmez değildir. Anlayacağınız pişmenin serüvenine o kadar kolay ulaşılmıyor.



İnsanoğlunun serüveni hayatı boyunca devam ediyor. Hayatın boyunca hem öğrenen hem de öğretensin. Hayatınızın büyük bir zaman diliminde ise hep öğrenensin, bazen kendime kızıyorum… ne kadar cahilim diye, bazen düşünüyorum bu cehaletimin sonu yok mu diye, zamanla öğreniyorum ki her geçen zaman dilimi o kadar çok şey öğretiyor ve her defasında öğrendiklerim şaşkınlık yaratıyor, ve buda varmış dedirtiyor. Anlıyorum ki zamanla yaşadıklarımız, gördüklerimiz, okuduklarımız, ailemiz, öğretmenlerimiz, sosyal çevremiz olgunlaşma süremizi hızlandırsa da bir yönümüzde eksiklikler oluyor bu da pişerken de her daim ham olduğumuzu gösteriyor.

Hamdım, piştim, yandım.

Diyorum ya her an yeni şeyler öğreniyoruz. Düne kadar kuşaklar arası farklılık olarak bildiğim bir kavramı bu gün ise “X,Y,Z” kuşakları olarak öğrendim. Bu kavramı Mevla’nın sözleriyle bağdaştırdım. Hamdım, piştim, yandı mı bugünün kavramlarıyla anlatabilecek tabir kuşaklar arası farklılık, çünkü her bir kavram bir dönemi ifade ediyor. Nasıl mı?



Hamdım: Z kuşağı (2000 ve sonrası)=Teknoloji kuşağı

Piştim: Y kuşağı (1980 -1999)= Ben özgürüm kuşağı

yandım: x kuşağı (1960-1979)=sorumluluk duygusu yüksek, aidiyet duygusu barındıran kuşak. x kuşağından önce doğan kuşağa ise sessiz kuşak deniyor. bunu da bu kuşağın içinde değerlendirebiliriz.

Hamdım dönemini yansıtan, “Z” kuşağı doğdukları andan itibaren avuçlarının içi gibi teknolojik donanımı bilen nesil, Ailenin ve öğretmenlerinin bile bu teknolojiye ayak uyduramadıkları nesil. Öğrenme süreçleri hızlı, olgunlaşma ve tecrübe sahibi olmalarında kat etmeleri gereken çok yol var. Fakat bu kuşak yandım, sürecini elektronik ortamla diğer kuşaklardan daha çabuk yakalayacak gibi duruyor. Ahlaki erdemliliği nasıl kazandıracağımızı bilemediğimiz nesil. Çocukların sokak oyunları yerine tabletleri tercih ettiği dönem. Tabletsiz çıkmam anne dönemidir.

Piştim dönemini yansıtan, “Y” kuşağı yani ben özgürüm kuşağıdır. Bu kuşak öğrenmeyi tecrübelendirmeye tercih eden nesil. Y kuşağı çok çalışmak yerine az çalışıp çok şey bilmeyi tercih eden nesil. Çalışmak yerine gezerek görerek tecrübe etmeyi, gözlemlemeyi ve uygulamayı tercih ediyor. Bu nesle globalist kuşak demenin yanlış olmayacağını düşünüyorum. Kendi kültürüm yerine ben farklı kültürlerle de varım diyen nesildir. Tetristci, wolkmanci kuşağımızdır.

Yandım dönemini yansıtan, “X” kuşağıdır. Bu kuşak olayları ve olguları zaman içinde anlamlandırmış kuşaktır. Aidiyet duygusu ve genel kültür donanımlığı genel anlamıyla yüksek kuşaktır. Bu kuşak aynı zamanda susup sabretmeyi, okuyarak ve yazarak dile getirmeyi tercih ediyor. Bu kuşak çalışmayı, üretmeyi, yokluğu, varlığı bilen bir kuşak diyebiliriz. Savaş ve darbeler görmenin dışında, Avrupa ülkelerine en çok göçün verildiği vatan hasretinin çekildiği bununla aidiyet duygusunun geliştiği dönemdir. İşte bu yüzden bu kuşağa yandım dedim. Darbeler gören, savaş gören, ekmek parasını kazanması için babasını gönderen veya ailecek göç eden, bir kısmı ise, üniversitede okuttukları çocuklarının üniversite koridorlarında sağ sol çatışmasında vurulmadan gelmesini isteyen ailelerin oluşturduğu kuşaktır. Kitap bulamadığı dönemde ekmeğine sarılmış gazete parçasını okuma mücadelesini veren, düşünen ve düşündüren insanlar kuşağıdır. O kadar çok olay ve olgu yaşayıp gördükleri için bugünümüze de şükürler olsun deyip beklemeyi bilen kuşaktır.

Şimdi sorguladığım ama cevap bulamadığım kısım ise zamanla mı değişiyoruz. Olaylar ve olgularla mı değişiyoruz. Öğrenmelerimizin ve yaşantılarımızın dününü, bugününü etkileyen etmen, globalleşen kültüre istesek de istemesek kaynak oluşturmamızdan mı? Geçiyor. Bildiğim tek bir gerçek var o da kuşaklar arasında farklılığı azaltmanın tek yolu Mevlana gibi yolu sevgi ve saygıyla bitirmek olduğudur.

Yazar: İmran Bayrakdar

Sıkça Sorulan Sorular

Mevlana'nın eğitim hakkındaki fikirleri nelerdir?

Mevlana, eğitimin önemini vurgulamış ve öğrenmeyi her zaman önemli bir görev olarak görmüştür. Ona göre insanlar, kendilerini her zaman eğitmek ve geliştirmek zorundadırlar. Mevlana, insanların her zaman açık fikirli olmalarını, kendilerini sürekli olarak öğrenmeye ve geliştirmeye çalışmalarını, dürüst ve adaletli olmalarını ve birbirlerine saygı göstermelerini öğütlemiştir. Ayrıca, çevresinde yaşananları anlamaya çalışmalarını ve hayattaki değişimleri kabullenmelerini de önermiştir.

Eğitimin önemini nasıl açıklamıştır?

Eğitim, insanların gelişimine, yeteneklerinin keşfedilmesine ve kullanılmasına, kişisel ve toplumsal değerlerin kazanılmasına ve hayatlarının kalitesinin artırılmasına yardımcı olur. Eğitim, insanların özgür ve sorumlu bireyler olarak topluma katılmalarını sağlar. Ayrıca, kişisel ve toplumsal refahı artırmaya yardımcı olur. Eğitim, insanların daha fazla çalışma ve daha fazla üretim yapmalarını sağlar, daha fazla kazanç elde etmelerine ve daha fazla sosyal haklara sahip olmalarına yardımcı olur. Eğitim, insanların iş ve becerilerini geliştirmelerine de yardımcı olur. Tüm bu nedenlerden dolayı, eğitimin önemi göz ardı edilemez.

Mevlana'nın eğitimle ilgili öğütleri nelerdir?

1. İnsanların kendilerini eğitimle geliştirmesini teşvik et.

2. İnsanların her türlü bilgiye kolaylıkla erişebilmelerini sağlamaya çalış.

3. Zihinleri açık tutmak için okuma ve öğrenmeye teşvik et.

4. Çevrenin bilgi ve tecrübelerini öğrenmeye açık ol.

5. İnsanların kendi yeteneklerini keşfetmelerine destek ol.

6. İnsanları özgüveni yüksek olmaları için teşvik et.

7. Zekâyı her zaman canlı tutmak için öğrenmeye devam et.

8. çalışma disiplinine önem ver.

9. Her zaman kendini sorgulayarak öğrenme.

10. Herkesin potansiyelinin farkında ol.