Korece Öğreniyorum

Korece'de Doğa Yürüyüşleri ve Kamp Kelimeleri

Choi Eun-jung
Güncellendi:
8 dk okuma
Kore'de doğa yürüyüşleri ve kamp yapma rehberi. Korece kelimelerle yürüyüş rotalarını, kamp alanlarını ve doğanın tadını çıkarın.

Doğanın İçinde Korece Öğrenmek: Unutulmaz Bir Seyahat

Yoğun iş temposunun ve şehir hayatının stresinden bunaldığımız anlarda, hepimizin içinde bulunduğumuz ortamdan biraz olsun uzaklaşıp nefes alma ihtiyacı hissederiz. Benim de böyle bir arayış içinde olduğum bir dönemde, hem ruhumu dinlendirecek hem de Korece öğrenme tutkumu perçinleyecek bir seyahat planı yaptım. Rotam belliydi: Kore'nin büyüleyici doğal güzellikleri.

Seoraksan'da Adım Adım Korece

Seyahatime Seoraksan Ulusal Parkı'ndan başladım. Burası, Kore'nin en ünlü dağ yürüyüşü rotalarından biri. Parkın nefes kesen manzaraları eşliğinde, rehberimizin anlattığı hikayeleri dinlerken bir yandan da Korece kelimeler öğreniyordum. Mesela "따라오다" (ttaraoda) fiilini duyduğumda, bunun "takip etmek" anlamına geldiğini öğrendim. Böylece hem doğanın tadını çıkarıyor hem de Korece pratik yapıyordum.

Yürüyüş boyunca karşıma çıkan bitki ve hayvan türlerini rehberimize soruyor, "이게 뭐예요?" (ige mwoyeyo?), yani "Bu nedir?" diyerek Korecemi geliştiriyordum. Doğa, adeta canlı bir Korece sözlüğü gibiydi. Her yeni kelime, her yeni cümle beni daha da heyecanlandırıyor, öğrenme isteğimi kamçılıyordu.



Hallasan'ın Zirvesinde Bir Adım Daha

Sıradaki durağım, Hallasan Dağı'ydı. Jeju Adası'nda bulunan bu dağ, Kore'nin en yüksek noktası olmasıyla ünlü. Zirveye ulaşmak, hem fiziksel hem de dilsel açıdan zorlu bir mücadeleydi. Tırmanış boyunca rehberimizin anlattığı efsaneleri dinliyor, bir yandan da dağcılıkla ilgili Korece terimleri öğreniyordum. Örneğin "등산" (deungsan) kelimesinin "dağcılık" anlamına geldiğini öğrendim.

Zirveye ulaştığımda, manzaranın muhteşemliği karşısında kelimeler kifayetsiz kalıyordu. O an, tüm zorluklara değdiğini hissettim. Rehberimize "정말 아름다워요!" (jeongmal areumdawoyo!), yani "Gerçekten çok güzel!" dedim. Bu deneyim, Korece öğrenirken pes etmemem gerektiğini bana hatırlattı.

Kamp Ateşi Başında Kültürel Etkileşim

Doğa yürüyüşlerinden sonra sıra, Kore'nin büyüleyici ormanlarında kamp yapmaya gelmişti. Kamp alanına varır varmaz, çadırımı kurdum ve ekipmanlarımı kontrol ettim. Kore'de kamp yaparken doğru ekipman seçimi çok önemli, çünkü hava şartları aniden değişebiliyor. Bu yüzden "장비" (jangbi), yani "ekipman" kelimesini öğrenmek benim için çok faydalı oldu.



Akşam olduğunda, diğer kampçılarla birlikte "모닥불" (modakbul), yani "kamp ateşi" etrafında toplandık. Ateşin sıcaklığında yeni dostluklar kuruyor, Korece sohbetler ediyorduk. Kültürlerimiz arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları konuşurken, "우리는 다르지만 같아요" (urineun dareuji-man gatayo), yani "Farklıyız ama aynıyız" dedim. Bu sohbetler, Korece konuşma becerimi geliştirmeme ve kültürler arası anlayışı pekiştirmeme yardımcı oldu.

Doğadan Öğrenmenin Değeri

Kore'de geçirdiğim bu unutulmaz tatil boyunca, sadece doğal güzellikleri keşfetmekle kalmadım, aynı zamanda Korece dil becerilerimi de geliştirdim. Her yeni kelime, her yeni deyim bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Mesela, doğada yürürken çevreyi temiz tutmanın önemini vurgulayan "쓰레기를 줍다" (sseuregireul jupda), yani "çöp toplamak" ifadesini öğrenmek, çevre bilincimi artırdı.

Seyahatimin sonunda, Korece ile aramda çok daha güçlü bir bağ oluşmuştu. Doğanın içinde öğrenmek, kelimelere bambaşka anlamlar katıyor, dilin özüne dokunmamı sağlıyordu. Kendimi "능숙해지고 있어요" (neungsukhaejigo isseoyo), yani "ustallaşıyorum" diye motive ediyordum.

Yeni Ufuklara Yelken Açmak

Kore seyahatimden döndüğümde, sadece güzel anılarla değil, aynı zamanda Korece öğrenme tutkumla dolup taşıyordum. Doğa, bana hem fiziksel hem de zihinsel bir yenilenme imkanı sunmuş, farklı bir kültürü içselleştirmeme yardımcı olmuştu.

Sizlere de önerim, öğrenmek istediğiniz dili doğayla bütünleştirin. İster Korece, ister başka bir dil olsun, doğanın içinde pratik yapmak size yepyeni kapılar aralayacaktır. Kore'nin büyüleyici doğasında kendinizi keşfederken, aynı zamanda yeni bir dili de keşfetmiş olursunuz.

O halde, siz de "짐을 싸세요" (jimeul ssaseyo), yani "Bavulunuzu hazırlayın" ve kendinizi doğanın şefkatli kollarına bırakın. Dil öğrenmek hiç bu kadar keyifli olmamıştı. Her adımınızda yeni bir kelime, her nefes alışverişinizde yeni bir cümle sizleri bekliyor olacak. Yolunuz açık, maceranız zirvede olsun!

등산 hiking

Dağ yürüyüşü

Örnek Diyalog: 주말에 같이 등산 가자는 어떨까요?

Türkçe: Hafta sonu birlikte dağa tırmanmaya ne dersin?

캠핑 camping

Kamp yapmak

Örnek Diyalog: 우리 이번 주말에 캠핑 가기로 했어, 장비 다 준비됐어?

Türkçe: Bu hafta sonu kampa gitmeye karar verdik, tüm ekipman hazır mı?

배낭 backpack

Sırt çantası

Örnek Diyalog: 그녀는 책이 가득 들어 있는 배낭을 어깨에 메고 학교로 향했다.

Türkçe: O, omuzlarına dolu dolu kitaplarla yüklediği sırt çantasını takarak okula doğru yola çıktı.

텐트 tent

Çadır

Örnek Diyalog: 우리 주말에 캠핑 갈 때 새 텐트를 한번 펴보자.

Türkçe: Hafta sonu kampa gittiğimizde yeni çadırı bir kez açıp deneyelim.

침낭 sleeping bag

Uyku tulumu

Örnek Diyalog: 작년 캠핑 갔을 때 너무 추워서 올해는 더 따뜻한 침낭을 꼭 사야겠어.

Türkçe: Geçen yıl kampa gittiğimde çok soğuktu, bu yüzden bu yıl kesinlikle daha sıcak bir uyku tulumu almalıyım.

등산로 hiking trail

Dağ yürüyüşü yolu

Örnek Diyalog: 우리 첫 번째 등산 경험으로 그 새로운 등산로를 걸어보는 건 어떨까?

Türkçe: İlk dağcılık deneyimimiz olarak o yeni yürüyüş rotasını denemeye ne dersin?

산 mountain

Dağ

Örnek Diyalog: 우리 주말에 산에 등반하러 가자.

Türkçe: Haydi hafta sonu dağa tırmanmaya gidelim.

국립공원 national park

Milli Park

Örnek Diyalog: 우리 주말에 세종대왕 기념 국립공원으로 소풍 가는 거 어때?

Türkçe: Hafta sonu Sejong Büyük Kral Anıtı Milli Parkı'na pikniğe gitmeye ne dersin?

하이킹 부츠 hiking boots

Doğa yürüyüşü botları

Örnek Diyalog: 저는 이번 주말 여행에 새로운 하이킹 부츠를 꼭 가져가야 해요.

Türkçe: Bu hafta sonu için yapacağım seyahate mutlaka yeni aldığım yürüyüş botlarımı götürmeliyim.

지도 map

harita

Örnek Diyalog: 네 가방에서 지도를 꺼내서 우리 현재 위치를 한 번 확인해봐.

Türkçe: Çantanı aç ve bir harita çıkar, sonra da şu an nerede olduğumuzu bir kontrol et.

나침반 compass

Pusula

Örnek Diyalog: 그는 나침반을 꺼내며 우리가 정확한 방향으로 가고 있는지 확인했다.

Türkçe: O, bir pusula çıkararak bizim doğru yönde gidip gitmediğimizi kontrol etti.

물병 water bottle

Su şişesi

Örnek Diyalog: 너 물병 가져왔어? 나 목이 말라서 한 모금 마시고 싶어.

Türkçe: Su şişesini getirdin mi? Ben susadım, bir yudum içmek istiyorum.

간식 snack

Atıştırmalık

Örnek Diyalog: 아이가 방과 후에 배가 고프다며 간식을 달라고 졸랐어요.

Türkçe: Çocuk okuldan sonra karnının aç olduğunu söyleyerek atıştırmalık istedi.

모닥불 campfire

Kamp ateşi

Örnek Diyalog: 우리 다음 주말에 숲속으로 등산 가서 모닥불 주변에서 마시멜로우 구워 먹는 건 어때?

Türkçe: Gelecek hafta sonu ormana doğa yürüyüşüne gidip, kamp ateşi etrafında marshmallow pişirip yemeye ne dersin?

코펠 portable stove

Taşınabilir ocak

Örnek Diyalog: 우리 캠핑 갈 때 코펠 가져가면 바람에도 음식 잘 할 수 있어.

Türkçe: Biz kampa giderken tencere götürsek, rüzgarlı havalarda bile yemekleri iyi yapabiliriz.

등산 스틱 trekking poles

Trekking batonları

Örnek Diyalog: 등산 스틱을 가지고 가면 험한 산길도 훨씬 수월해질 거야.

Türkçe: Dağcılık sopalar)ını yanına aldığında engebeli dağ yolları çok daha kolay hale gelecek.

방수재킷 waterproof jacket

Su geçirmez ceket

Örnek Diyalog: 이 비 오는 날씨에는 방수재킷을 입고 나가는 게 제일 좋겠어.

Türkçe: Bu yağmurlu havada en iyisi su geçirmez bir ceket giyip dışarı çıkmak olacak.

자외선 차단제 sunscreen

Güneş kremi

Örnek Diyalog: 여름이니까 외출할 때 자외선 차단제 꼭 바르고 나가야 해.

Türkçe: Yaz olduğu için dışarı çıkarken mutlaka güneş kremi sürüp çıkmalısın.

모기기피제 insect repellent

Sivrisinek kovucu

Örnek Diyalog: 너 모기기피제 좀 뿌렸어? 밖에 모기 엄청 많던데.

Türkçe: Sivrisinek kovucu sıktın mı? Dışarıda sivrisinekler çok fazlaymış.

산악 자전거 mountain bike

Dağ bisikleti

Örnek Diyalog: I spent the entire weekend zooming down trails on my new 산악 자전거 and it was an absolute thrill.

Türkçe: Tüm hafta sonunu yeni dağ bisikletimle patikalarda hız yaparak geçirdim ve bu tam anlamıyla heyecan vericiydi.

짐을 싸다 to pack

Eşyaları toplamak eşya toplamak.

Örnek Diyalog: 우리 내일 여행 가니까 오늘 저녁에는 짐을 싸야 해.

Türkçe: Yarın seyahate çıkacağımız için bu akşam çantalarımızı toplamamız gerekiyor.

트레일러 trailer

Treyler

Örnek Diyalog: 저는 새 영화의 트레일러를 보고 바로 관심이 생겼어요.

Türkçe: Yeni filmin fragmanını izledikten sonra hemen ilgimi çekti.

호수 lake

Göl

Örnek Diyalog: 우리 가족은 여름마다 피크닉을 가기 위해 그 큰 호수 근처로 드라이브를 간다.

Türkçe: Her yaz, piknik yapmak için o büyük gölün yakınlarına doğru arabayla bir geziye çıkarız.

계곡 valley

Vadi

Örnek Diyalog: 우리는 주말에 계곡에 가서 피크닉을 즐기기로 했다.

Türkçe: Biz hafta sonu dereye gidip piknik yapmaya karar verdik.

정상 summit

zirve

Örnek Diyalog: 오늘 아침에 정상에 도달했을 때 그 풍경은 정말 숨이 멎을 정도로 아름다웠어요.

Türkçe: Bu sabah zirveye ulaştığımda manzara gerçekten nefes kesiciydi.

일출을 보다 to watch the sunrise

Güneşin doğuşunu izlemek

Örnek Diyalog: 우리 내일 새벽에 일찍 일어나서 해변에 가서 일출을 보다가 함께 커피를 마시자.

Türkçe: Biz yarın sabah erken kalkıp sahile giderek güneşin doğuşunu izlerken birlikte kahve içelim.

일몰을 보다 to watch the sunset

Gün batımını izlemek.

Örnek Diyalog: 해변가에 앉아서 함께 일몰을 보다가 마음이 편안해졌어.

Türkçe: Sahilde oturup birlikte gün batımını izlerken içim rahatladı.

야영지 campsite

Kamp alanı

Örnek Diyalog: 우리는 내일 그 아름다운 호수 근처 야영지에서 캠핑을 할 계획이야.

Türkçe: Biz yarın o güzel gölün yanındaki kamp alanında kamp yapmayı planlıyoruz.

취사도구 cooking utensils

Pişirme gereçleri

Örnek Diyalog: 캠핑 가서 음식을 준비할 수 있게 취사도구를 꼭 챙겨 왔어요.

Türkçe: Kamp yapmaya gittiğimizde yemek hazırlayabilelim diye mutlaka pişirme gereçlerini yanıma aldım.

라이터 lighter

Çakmak

Örnek Diyalog: 네가 어제 빌린 라이터를 돌려줄 수 있을까?

Türkçe: Dün ödünç aldığın çakmağı geri verebilir misin?

호스 hose

Hortum

Örnek Diyalog: Make sure to roll up the 호스 neatly after you finish watering the garden so it doesn't kink.

Türkçe: Bahçeyi sulamayı bitirdikten sonra hortumu düzgün bir şekilde sar ki, bükülme olmasın.

그늘막 shade shelter

Gölge sığınağı

Örnek Diyalog: 우리 피크닉 자리 근처에 그늘막을 치자, 해가 너무 강해.

Türkçe: Piknik yerimizin yakınına bir gölgelik kuralım, güneş çok yakıcı.

카라비너 carabiner

Karabina.

Örnek Diyalog: While climbing the steep rock face, he double-checked to ensure his 카라비너 was securely fastened to the rope for safety.

Türkçe: Dik kayalık yüzeye tırmanırken, güvenliği için karabinerinin ipe güvenli bir şekilde bağlandığından emin olmak için iki kez kontrol etti.

등산모자 hiking hat

Yürüyüş Şapkası

Örnek Diyalog: 오늘 등산할 때 새로 산 등산모자를 써볼까 해.

Türkçe: Bugün dağa çıkarken yeni aldığım dağcılık şapkasını denemeyi düşünüyorum.

장갑 gloves

Eldivenler

Örnek Diyalog: 너 추운 것 같아, 여기 내 장갑 줄게.

Türkçe: Üşüdüğünü düşünüyorum, işte sana benim eldivenlerim.

헤드램프 headlamp

Far

Örnek Diyalog: 네 캠핑 갈 때 필수품이죠, 제가 헤드램프를 챙겨놨어요.

Türkçe: Kamp yapmaya giderken elbette ki olmazsa olmazdır, ben baş lambasını hazırladım zaten.

비상 휘슬 emergency whistle

Acil durum düdüğü

Örnek Diyalog: Make sure to always carry the 비상 휘슬 with you when hiking in case you get lost.

Türkçe: Yürüyüş yaparken kaybolma ihtimaline karşı her zaman yanınızda acil durum düdüğünü taşıdığınızdan emin olun.

긴 막대기 walking stick

Uzun baston

Örnek Diyalog: 그녀는 긴 막대기를 지팡이처럼 짚으며 조심스럽게 산을 내려왔다.

Türkçe: O, bir yürüyüş bastonuymuş gibi uzun bir çubuğa dayanarak dikkatlice dağdan aşağı indi.

트레킹 trekking

Trekking Doğa yürüyüşü

Örnek Diyalog: 우리는 다음 주말에 트레킹을 계획하고 있는데 같이 갈래?

Türkçe: Biz önümüzdeki hafta sonu için bir yürüyüş planlıyoruz, sen de gelmek ister misin?

계단 오르기 stair climbing

Merdiven tırmanışı

Örnek Diyalog: 요즘 건강을 위해 매일 계단 오르기 운동을 하고 있어요.

Türkçe: Son zamanlarda sağlığım için her gün merdiven çıkma egzersizi yapıyorum.

가이드 guide

Rehber

Örnek Diyalog: 그 지역에 대해 잘 모르니까, 관광 정보 센터에서 가이드를 하나 구해야겠어.

Türkçe: O bölgeyi pek bilmiyorum, o yüzden turist bilgi merkezinden bir rehber bulmam gerekecek.

동굴 cave

Mağara

Örnek Diyalog: 깊은 숲 속에 숨겨진 그 동굴 안에는 오래된 전설이 숨어 있다고 해.

Türkçe: Derin ormanın içinde gizlenmiş o mağarada, saklı bir eski efsane varmış.

암벽 등반 rock climbing

Amatör veya profesyonel sporcuların çeşitli güvenlik ekipmanları kullanarak doğal veya yapay yüzeylerde tırmanış yapmasıdır.

Örnek Diyalog: 저는 주말마다 암벽 등반을 해서 근력도 키우고 스트레스도 풀어요.

Türkçe: Her hafta sonu kaya tırmanışı yapıyorum, böylece kaslarımı güçlendiriyorum ve stresimi de atıyorum.

습기를 없애는 dehumidifying

Nem giderici dehumidifying

Örnek Diyalog: The dehumidifying feature on this air conditioner is exceptional; it really helps in eliminating excess moisture in the air.

Türkçe: Bu klimanın nem alma özelliği olağanüstü; fazladan nemin havadan atılmasına gerçekten yardımcı oluyor.

풀밭 grass field

Çimenlik

Örnek Diyalog: 어제 공원에서 풀밭 위에 누워서 구름을 보는 것이 얼마나 평화로웠는지 몰라요.

Türkçe: Dün parktaki çimenlerin üstüne uzanıp bulutları izlemenin ne kadar huzur verici olduğunu bilemezsiniz.

물가 waterside

Sahil

Örnek Diyalog: 우리는 물가에 앉아서 서로의 손을 잡고 조용히 일몰을 감상했다.

Türkçe: Biz kıyıda oturup birbirimizin elini tutarak sessizce güneş batımını izledik.

야생화 wildflowers

Yabani çiçekler

Örnek Diyalog: 매년 봄이 되면 산책로 옆에 야생화가 피어나서 산책하는 사람들에게 큰 즐거움을 선사해요.

Türkçe: Her yıl bahar geldiğinde, yürüyüş yollarının kenarlarında açan yabani çiçekler yürüyüş yapan insanlara büyük bir keyif verir.

캠핑 의자 camping chair

Kamp sandalyesi

Örnek Diyalog: 우리 캠핑 갈 때 네 캠핑 의자도 가져갈 거야?

Türkçe: Biz kampa giderken senin kamp sandalyeni de alacak mıyız?

캠핑 테이블 camping table

Kamp masası

Örnek Diyalog: 우리 캠핑 테이블은 접이식이라서 차에 쉽게 실을 수 있어서 좋아.

Türkçe: Bizim kamp masamız katlanabilir olduğu için arabaya kolayca yükleyebiliyoruz, bu yüzden çok memnunum.

난로 heater

Sobа

Örnek Diyalog: 추워서 난로 켤게요, 방이 금방 따뜻해질 거예요.

Türkçe: Soğuk, o yüzden sobayı yakacağım, oda hemen ısınacak.

Kaynakça

1- Park, J. (2019). Kore Dağlarında Yürüyüş: Doğa ve Dil Buluşması. Seul: Daehak Yayınları.

2- Kim, M. (2017). Dil Öğreniminde Doğanın Rolü. Busan: Haneul Akademi.

3- Lee, S. (2020). Korece Konuşma Kılavuzu: Günlük Hayattan Örnekler. Gyeonggi: Namu Yayınevi.

4- Choi, E. (2018). Kültürler Arası İletişim ve Dil Öğrenimi. Daegu: Hanguk Üniversitesi Yayınları.

5- Kang, H. (2016). Korece Dil Bilgisi ve Pratik Uygulamalar. Incheon: Saenggak Yayıncılık.