Siber Güvenlik

Kişisel Verilerin Korunması ve Biz

Ertuğrul Yıldız
Güncellendi:
11 dk okuma
Takım elbiseli bir kadın beyaz bir arka planın önünde duruyor. Siyah bir blazer ceket ve etek, altında beyaz bir bluz ve siyah ayakkabılar giyiyor. Saçları düzgün bir topuz haline getirilmiş. Bir çift gözlük ve bir kolye takmıştır. Elleri kalçalarının üzerinde duruyor ve yüz ifadesi ciddi. Resmin sol alt köşesinde, ortasında bir delik olan metal bir nesne var. Sağ alt köşede ise elinde terazi tutan bir kadın heykeli var.

Işyerlerinde çalışanların kişisel verilerinin korunması, insan kaynakları yönetiminin en önemli sorumlulukları arasında yer almaktadır. İnsan kaynakları uzmanları olarak bizler, yıllardır çalışanların bilgilerini işleyip bu bilgilerle çalışma hayatında kanunlar çerçevesinde faaliyet göstermekteyiz. Mesleğimizin doğası gereği, bilgi güvenliği yönetimi sorumluluklarımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.

KonuAçıklamaYasal Süreç
Kişisel Verilerin KorunmasıMeslek gereği elde edilen ve özel hayatı ilgilendiren kişisel verilerin korunması gerekliliğiAnayasa'nın 20. maddesi ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
Avrupa Konseyi'nin RolüKişisel verilerin korunması için Avrupa Konseyi tarafından standartların belirlenmesi21.01.1981 tarihli 108 Sayılı Sözleşme
Özel Hayatın GizliliğiÖzel hayatın ve aile hayatının gizliliğinin korunması ve ihlal edilmesi durumunda suç sayılmasıYeni Ceza Kanunu
İK'cıların RolüİK'cıların kişisel verilerin işlenmesinde ve korunmasında rolleriKişisel Verilerin Korunması Kanunu
Güvenlik AdımlarıKişisel verilere erişimi kontrol etmenin önemiKişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 10. maddesi
Aydınlatma YükümlülüğüKişisel verilerin işlenmesi sırasında ilgili kişilerin bilgilendirilmesi gerekliliğiKişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 11. maddesi
Sicil Kayıt YükümlülüğüÇalışan sayısı ve mali bilanço toplamına bağlı olarak Veri Sorumluları Siciline kayıt olma zorunluluğuKişisel Verilerin Korunması Kanunu
Sicil Kayıt ZamanıVeri sorumlularının sicile kayıt zamanlarına dair bilgi30.09.2019 ve 31.03.2020 tarihleri
Özel Nitelikli Kişisel Veri İşleyenlerAna faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olanların durumuKişisel Verilerin Korunması Kanunu
Yurtdışında Yerleşik Kişi Veri SorumlularıYurtdışında yerleşik gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının sicile kayıt zorunluluğu01.10.2018 ve 30.09.2019 tarihleri
10 satır ve 3 sütunlu tablo
Tüm sütunları görmek için yatay kaydırın →

Çalışanların kimlik bilgilerinden tutun da yeri geliyor evindeki probleme kadar pek çok özel bilgiye erişim sağlıyoruz. Bu nedenle, dolaplarımız, bilgisayarlarımız, hatta bazen ajandalarımız bile kilit altında kalıyor. Ancak mesleğimizi icra ederken gösterdiğimiz bu hassasiyetin abartılı olduğunu düşünen meslektaşlarımızın sözlü tacizlerine maruz kalmak da nadir rastlanan bir durum değil.

Günümüzde bilgi çağı yerini bilgi güvenliği yönetimi ve dijital çağa bırakırken, süreçlerimizi ve verilerimizi aynı gizlilik standartlarında yürütmemiz gerekiyor. Peki, bu gizliliğin yasal bir zorunluluk haline gelmesi kulağa nasıl gelirdi? Üzerinde çalıştığımız ve çeşitli raporlarda işverenlere ya da kurumlara raporladığımız kişisel bilgilerin sınırlandırılması ve bunun yüzde yüz sorumluluğunun bize verilmesi ne anlama geliyor?

Avrupa Konseyi, tüm üye ülkelerde kişisel verilerin aynı standartlarda korunması ve ülke dışı veri akışı ilkelerinin belirlenmesi amacıyla hazırladığı "Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına İlişkin 108 Sayılı Sözleşme"yi 21.01.1981 tarihinde Fransa'nın Strazburg şehrinde imzalayarak yayımlamıştır (Akgül, 2014, s. 23). Söz konusu sözleşme ülkemiz tarafından da imzalanmış ve 17.03.2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yasal düzenlemelerin yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır.



Esasen Anayasamızın 20. maddesinde özel hayatın gizliliği kanunu ile ilgili bir hüküm yer almaktadır:

Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (T.C. Anayasası, 1982, Madde 20)

Bu ilkenin ihlali halinde, yani özel hayatın gizliliği ihlal edilirse, artık yeni Ceza Kanunu'na göre fiil suç sayılacaktır. Kişisel bir bilginin ikinci ve üçüncü şahıslarca kötü kullanımının sonuçları açık olarak belirtilmiştir. Böylece özel hayatımız ve kişisel bilgilerimiz anayasal olarak güvence altına alınmıştır.



Ülkemizde anayasal bir dayanağı olan bu durum, Avrupa Konseyi tarafından da desteklenerek 24.03.2016 tarihinde "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu" kabul edilmiş ve 07.04.2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak hayatımıza girmiştir. Bu kanunun amacı, hak ihlallerinin önüne geçilmesi ve yaptırımların belirlenmesidir.

Peki biz İK uzmanları olarak bu kanunun neresindeyiz? Aslında kanunun tamamında yer alıyoruz. Kişisel verilere sahip olan bir vatandaş, kişisel verileri işleyen bir yetkili ve bu kanun çerçevesinde bu verilerin sorumlusu konumundayız. Dijital ya da manuel olarak işlediğimiz tüm kişisel bilgi, veri, doküman ve belgeler gerçek kişilerle ilgili olduğu için hak ehliyetine sahip olan herkes bu kanun kapsamındadır.

O halde şimdi ne yapacağız? İncelemelerim sonrasında en önemli üç adım göze çarpıyor. Herhangi bir aksaklığa mahal vermemek adına bunlara dikkat etmenizi ve konu hakkında eğitim almanızı tavsiye ederim:

1- Güvenlik: Mevcut çalışma sisteminizde odanızın, dolaplarınızın, bilgisayarınızın ve yedekleme için ne kullanıyorsanız ilgili noktalara erişime sizin dışınızda kimseye müsaade etmeyin. Veri işleme ve güvenlik standartlarını en üst düzeyde tutun.

2- Aydınlatma Yükümlülüğü: Kanunun 10. maddesine göre, kişisel verilerin elde edilmesi sırasında veri sorumluları veya yetkilendirdiği kişilerce, ilgili kişilerin bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu bilgilendirme asgari olarak şu konuları içermelidir:

  • Veri sorumlusunun ve varsa temsilcisinin kimliği,

  • Kişisel verilerin hangi amaçla işleneceği,

  • Kişisel verilerin kimlere ve hangi amaçla aktarılabileceği,

  • Kişisel veri toplamanın yöntemi ve hukuki sebebi,

  • İlgili kişinin Kanunun 11 inci maddesinde sayılan diğer hakları.

  • Yıllık çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den çok olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları için Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğü başlangıç tarihinin 01.10.2018 olması ve Sicile kayıt yaptırmaları için bu veri sorumlularına 30.09.2019 tarihine kadar süre verilmesinin kabulüne,

  • Yurtdışında yerleşik gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları için Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğü başlangıç tarihinin 01.10.2018 olması ve Sicile kayıt yaptırmaları için bu veri sorumlularına 30.09.2019 tarihine kadar süre verilmesinin kabulüne,

  • Yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den az olmakla birlikte ana faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları için Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğü başlangıç tarihinin 01.01.2019 olması ve Sicile kayıt yaptırmaları için bu veri sorumlularına 31.03.2020 tarihine kadar süre verilmesinin kabulüne,

  • Kamu kurum ve kuruluşu veri sorumluları için Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğü başlangıç tarihinin 01.04.2019 olması ve Sicile kayıt yaptırmaları için bu veri sorumlularına 30.06.2020 tarihine kadar süre verilmesinin kabulüne

- Veri sorumlusunun ve varsa temsilcisinin kimliği
- Kişisel verilerin hangi amaçla işleneceği
- Kişisel verilerin kimlere ve hangi amaçla aktarılabileceği
- Kişisel veri toplamanın yöntemi ve hukuki sebebi
- İlgili kişinin Kanunun 11. maddesinde sayılan diğer hakları

3- Veri Sorumluları Sicili Kaydı: Yıllık çalışan sayısı 50'den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL'den çok olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumluları için Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğü başlangıç tarihi 01.10.2018 olarak belirlenmiştir. Bu veri sorumlularına sicile kayıt yaptırmaları için 30.09.2019 tarihine kadar süre verilmiştir (Kişisel Verileri Koruma Kurumu, 2018).

Türkiye'de kişisel veri yasası olarak bilinen 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), GDPR ve kişisel veri koruma yasasına uyum sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu kanun, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumayı ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemeyi amaçlamaktadır (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 2016, Madde 1).

İnsan kaynakları yönetiminde çalışanların kişisel verilerinin korunması kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, veri aktarımında gizlilik ilkelerine uymak ve çalışanları aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmek büyük önem taşır. Özellikle hassas kişisel verilerin işlenmesi söz konusu olduğunda, veri sorumluları sicili kaydı yapmak ve KVKK hükümlerine uygun hareket etmek yasal bir zorunluluktur.

Kişisel verilerin korunması, sadece kişisel verilerin korunması hukuku alanında değil, aynı zamanda özel hayatın gizliliği kanunu kapsamında da ele alınması gereken bir konudur. Anayasal bir hak olan özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi durumunda ihlal edilmiş olur. Bu nedenle, insan kaynakları uzmanları olarak bizlerin, çalışanların kişisel verilerini koruma konusunda azami dikkat ve özen göstermemiz gerekmektedir.

Sonuç olarak, kişisel verilerin korunması, başta insan kaynakları yönetimi olmak üzere tüm kurumsal süreçlerde öncelikli bir konu haline gelmiştir. Yasal düzenlemelere uyum sağlamak, veri güvenliğini sağlamak ve çalışanların haklarını korumak için gerekli tedbirleri almak, insan kaynakları uzmanlarının temel sorumlulukları arasında yer almaktadır. Bu bilinçle hareket ederek, kişisel verilerin korunması konusunda örnek bir tutum sergilemeli ve kurumlarımızda bu konuda farkındalık oluşturmalıyız.

Kaynakça:

Akgül, A. (2014). Kişisel Verilerin Korunması. Ankara: Yetkin Yayınları.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu. (2018). Veri Sorumluları Siciline Kayıt Yükümlülüğü Hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 03.04.2018 Tarihli ve 2018/33 Sayılı Kararı. Ankara: Kişisel Verileri Koruma Kurumu.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. (2016, 7 Nisan). Resmi Gazete (Sayı: 29677). Erişim adresi: https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6698.pdf

T.C. Anayasası. (1982, 18 Ekim). Resmi Gazete (Sayı: 17863). Erişim adresi: https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2709.pdf

Sıkça Sorulan Sorular

Kişisel verilerin korunması ne demek ve bu süreçte özel hayatın gizliliği nasıl sağlanır?

Kişisel Verilerin Korunması ve Özel Hayatın Gizliliği

Kişisel verilerin korunması, bireylerin kişisel bilgilerinin gizli tutulması, yetkisiz erişimlere karşı korunması ve hukuka uygun olarak işlenmesi demektir. Özel hayatın gizliliği ise, bireyin özel yaşamına dair bilgilerin ve faaliyetlerin üçüncü şahıslara açıklanmaması ve izinsiz müdahalelere engel olunmasıdır. Bilgi güvenliği sorumlulukları kapsamında, işyerinde çalışanların ve kurumların kişisel bilgilerinin gizliliği sağlanmalı ve gerektiğinde yasal düzenlemelere uygun hareket edilmelidir.

Anayasa ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu

Ülkemiz anayasasının 20. maddesinde, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine saygı gösterilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Ayrıca, kişisel verilerin korunması amacıyla Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve ülkemiz tarafından da imzalanan 108 Sayılı Sözleşme mevcuttur. Bu sözleşme doğrultusunda 17.03.2016 tarihinde yasal düzenlemeler yapılması gerekliliği belirtilmiştir ve 24.03.2016 tarihinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kabul edilerek 07.04.2016 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır.

Kanun Kapsamında Sorumluluklar ve Yaptırımlar

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında, kişisel verilere sahip olan vatandaşlar, kişisel verileri işleyen yetkililer ve bu verilere sorumlu tutulan kurumlar bulunmaktadır. Dijital ya da manuel olarak işlenen tüm kişisel bilgi, veri, doküman ve belgeler gerçek kişilerin hak ehliyetine sahip olduğu için kanun kapsamındadır. Kanunun amaçları doğrultusunda hak ihlallerinin önüne geçilmesi ve yaptırımlar kaleme alınmıştır.

Önemli Üç Adım ve Eğitimin Önemi

İncelemeler sonrasında, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliğinin sağlanması sürecinde üç önemli adım göze çarpmaktadır. İlk olarak, kanuna uygun hareket edilmesi ve mevzuata hakim olunması gerekmektedir. İkinci olarak, verilerin güvenli şekilde saklanması ve yetkisiz erişimlere karşı önlemler alınması önemlidir. Son olarak, süreçleri ve verileri yönetirken gizliliği sağlayacak teknolojiler ve yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Bu bağlamda, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği konusunda eğitim almak, süreçlerin doğru uygulanması ve aksaklıkların önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Anayasamız ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda hangi maddeler özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması ile ilgilidir?

Öncelikle, Anayasamız ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği ile ilgili olarak incelenmesi gereken birkaç madde bulunmaktadır. Bunların başında Anayasanın 20. maddesi gelmektedir. Bu maddeye göre, her bireyin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanmaktadır ve bu alanların gizliliğine dokunulamaz. Özel hayatın gizliliği ihlal edildiği zaman ise yeni Ceza Kanununa göre fiil suç teşkil edecektir. Böylece, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması Anayasal güvence altına alınmış olur.

Bunun dışında, 24.03.2016 tarihinde Kabul edilmiş ve 07.04.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu da kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliği ile ilgili önemli hükümler içermektedir. Bu kanunun amacı, hak ihlallerinin önüne geçilmesini sağlamak ve yaptırımları belirlemektir. Bu kanun kapsamında, bir vatandaş kişisel verilere sahip olabilir ve yetkililer, bu verileri işlemek ve korumak için sorumluluk taşırlar.

Sonuç olarak, hem Anayasamız hem de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması konularında önemli hükümler içermektedir. Bu hükümler, kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımını engellemekte ve bireylerin özel hayatlarının gizliliğini güvence altına almaktadır. Bu nedenle, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği konularında çalışan ve bu alanda sorumluluk taşıyan bireylerin, hem Anayasamızın ilgili maddesini hem de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nu detaylı bir şekilde incelemeleri büyük önem taşımaktadır.

Avrupa Konseyi'nin 108 Sayılı Sözleşmesi ve ülkemizde kabul edilen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun ortak amacı ve uygulanması nasıl gerçekleşmektedir?

Avrupa Konseyi'nin 108 Sayılı Sözleşmesi ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile ilgili bir çözümleme yapmanın zamanı geldi. Bu iki düzenlemenin ortak amacı, kişisel verilerin korunması ve işlenmesindeki önlemleri belirlemek ve standartlaştırmaktır. Uygulamanın nasıl gerçekleştirildiği konusunda ise, her iki tarafın da düzenlemeleri ve yaptırımları öngörerek, kişisel verilerin korunması konusunda gereken önlemlerin alınmasını sağlamaktadır.

108 Sayılı Sözleşme'nin Uygulanması ve Amaçları

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve 108 Sayılı Sözleşme'nin kabul edilmesi, çalışanlarımızın bilgilerini işlememizi ve bu bilgilerin güvenliğini sağlamamızı hukuki bir boyuta taşımıştır. Sözleşme ve Kanun'un uygulanması, çalışanların bilgilerinin ve diğer kişisel bilgilerin işlenmesinde ve saklanmasında belirli standartları belirlemiştir. Ayrıca, kişisel verilerin işlenmesinin adil ve hukuka uygun olmasını sağlamak için düzenlemelerde belirli bir çerçeve oluşturmuştur.

Özel Hayatın Gizliliğinin Korunması

Herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkına ilişkin anayasal düzenlememiz bulunmaktadır. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulmamasını sağlamak ve bu ilkenin ihlal edilmemesi için yasalar tarafından bazı düzenlemeler yapılmıştır. Anayasa'nın 20. maddesine göre, özel hayatın gizliliği ihlal edildiğinde, yeni Ceza Kanunu'na göre suç sayılmaktadır. Bu durum, kişisel verilerin korunmasını ve özel hayatın gizliliğini sağlamaktadır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun Uygulanması ve Amaçları

Avrupa Konseyi'nin destekleriyle ülkemizde kabul edilen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin işlenmesi ve saklanması konusunda belirli standartları getirmiştir. Kanun'un amacı, kişisel verilerin işlenmesi ve saklanmasında belirli bir düzen ve hukuki bir çerçeve oluşturarak, the hak ihlallerinin önüne geçilmesini sağlamaktır.

Sonuç olarak, kişisel verilerin korunması ve işlenmesi konusunda gereken önlemleri almak, aynı zamanda bu verilerin güvenliğini sağlamak, hepimizin sorumluluğudur. Bu durum, hem hukuki bir sorumluluk hem de etik bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu hassasiyetler doğrultusunda, kişisel verilerin korunması ve işlenmesi konusundaki düzenlemeleri uygulamak ve bunlara uygun hareket etmek, hepimizin önceliği olmalıdır.

Kişisel veri güvenliği sorumlulukları nelerdir ve bu sorumluluklar nasıl yerine getirilir?

Kişisel Veri Güvenliği Sorumlulukları

Kişisel veri güvenliği sorumlulukları, çalışanların bilgilerini işleyip bu bilgilerle çalışma hayatında kanunlar çerçevesinde çalışmayı içerir. İş doğası gereği bilgi güvenliği sorumluluklar arasında bulunduğumuz için, çalışanların kimlik bilgilerinden evlerinin içindeki probleme kadar gerekli gereksiz bilgilere sahibiz. Bu sebeple, dolaplarımız, bilgisayarlarımız ve ajandalarımız kilit altında kalır ve mesleğimizi yaparken hassasiyet gereklidir.

Anayasal ve Uluslararası Düzenlemeler

Anayasanın 20. maddesine göre, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi durumunda, yeni Ceza Kanunu'na göre fiil suç sayılacaktır. 108 Sayılı Sözleşme ile Avrupa Konseyi, tüm üye ülkelerde kişisel verilerin aynı standartlarda korunması ve ülke dışı veri akışı ilkelerinin belirlenmesi amacıyla düzenlemeler yapmıştır. Bu sözleşme ülkemiz tarafından da imzalanmıştır. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 24.03.2016 tarihinde kabul edilmiş ve 07.04.2016'da resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kişisel Veri Güvenliği Sorumluluklarının Yerine Getirilmesi

Kişisel veri güvenliği sorumluluklarının yerine getirilmesi için şu adımlar atılmalıdır:

1. Bilgi güvenliği farkındalığı ve eğitim: Çalışanların ve yetkililerin kişisel verilere dikkatli davranmaları ve bilgi güvenliği konusunda eğitim almaları sağlanmalıdır.

2. Fiziksel güvenlik önlemleri: Dolaplar, bilgisayarlar ve ajandalar dahil olmak üzere bilgilerin bulunduğu her yerde güvenlik önlemleri alınmalıdır (örneğin, kilitli dolaplar, şifreli bilgisayarlar vb.).

3. Dijital güvenlik önlemleri: Elektronik ortamdaki kişisel verilerin korunması için uygun teknolojik önlemler alınmalıdır (örneğin, şifreleme, güvenlik duvarları, antivirüs programları vb.).

Sonuç olarak, kişisel veri güvenliği sorumlulukları, yasal düzenlemeler ve anayasal düzenlemelere uygun şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, çalışanların ve yetkililerin bilgi güvenliği konusunda farkındalık ve eğitim sağlanmalıdır. Bu sayede, kişisel verilerin korunması ve gizliliğin sağlanması mümkün olacaktır.

Kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği arasındaki ilişki nedir ve bu iki kavramın yasal düzenlemelerde nasıl ele alındığına örnekler veriniz

Kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği arasındaki ilişki, modern toplumlar için büyük önem taşır. Bu iki kavram, özellikle dijital çağda, kişilerin temel haklarından biri olarak kabul edilir ve bu hakların korunması mevzuatlarla düzenlenir. İş hayatında çalışanların kişisel bilgilerinin alınması ve kullanılması, belirlediğimiz etik ve yasal sınırlar çerçevesinde gerçekleşir. Bu verilerin korunmasını sağlamak, hem çalışanın hem de işverenin yasal sorumluluğu altındadır.

Türkiye'de kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği, Anayasa'nın 20. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu madde, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğunu ve bu alanların gizliliğine dokunulamayacağını ifade eder. Kişisel bilgilerin yetkisiz kullanımı durumunda, bu durum suç olarak kabul edilir.

Dolayısıyle, işverenler, çalışanların kişisel bilgilerini alırken ve kullanırken Anayasa ile belirlenen sınırlar çerçevesinde hareket etmeli, bu bilgileri gereksiz ve yetkisiz durumlarda kullanmamalıdır. Çalışanların bilgilerinin toplandığı dolaplar, bilgisayarlar ve ajandaların her zaman kilitli ve güvende olması gerekmektedir.

Özel hayatın gizliliği ile kişisel verilerin korunması arasındaki bu ilişki, Avrupa Konseyi'nin hazırladığı ve Türkiye'nin de imzaladığı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karışışında Bireylerin Korunmasına İlişkin 108 Sayılı Sözleşme ile de desteklenmiştir. Bu sözleşme, kişisel verilerin korunmasının önemini vurgulayan ve bu konuda belirli standartlar oluşturan önemli bir belgedir.

Sonuç olarak, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği, hem anayasal hem de uluslararası standartlar çerçevesinde yasal düzenlemelerle korunmaktadır. Bu çerçevede, işverenlerin ve çalışanların bu düzenlemeler ve etik kurallar çerçevesinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bu konuda yapılması gerekenler konusunda sürekli eğitim ve bilinçlendirmenin önemi büyüktür.

Kaynaklar:
Anayasa'nın 20. maddesi, Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karışışında Bireylerin Korunmasına İlişkin 108 Sayılı Sözleşme.

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan 108 Sayılı Sözleşme, Türkiye'deki Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile nasıl uyum içinde olup, ülkemizdeki uygulamalara ne gibi katkı sağlamaktadır?

Avrupa Konseyi'nin 108 Sayılı Sözleşmesi ve Türkiye'deki Kişisel Verilerin Korunması Kanunu

Avrupa Konseyi'nin 108 Sayılı Sözleşmesi, herkesin kişisel verilerinin otomatik işleme tabi tutulması durumunda korunmalarını amaçlayan uluslararası bir çerçevedir. Türkiye'nin de imzalayan ülkeler arasında olduğu bu sözleşme, kişisel verilerin korunmasına dair ulusal düzenlemelerimizin temelini oluşturmaktadır.

Ceza Kanununa Eklenen Madde ve Oluşan Değişiklikler

Konuya Türkiye'deki mevzuat açısından baktığımızda ise Anayasa'nın 20. maddesinde kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliğini düzenleyen hükümler bulunmaktadır. Öte yandan, Avrupa Konseyi'nin 108 Sayılı Sözleşmesi'nin ışığında hazırlanan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 24.03.2016 tarihinde kabul edilmiş ve 07.04.2016 tarihinde resmi gazete de yayımlanarak ülkemiz hukuk sistemine dahil olmuştur. Bu kanun, tüm bilgi işlem süreçlerinin, verileri işleyenlerin ve kişisel verilere sahip olan vatandaşların etkin bir şekilde sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamaktadır.

108 Sayılı Sözleşme ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun Etkileşimi

108 Sayılı Sözleşme'nin getirdiği standartlar ve Türkiye'nin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, hem kişisel verilerin korunması hem de uluslararası veri akışı ilkelerinin belirlenmesi açısından eşgüdüm halindedir. Türkiye'de geçerli olan bu kanun, Avrupa Konseyi'nin 108 sayılı sözleşmesinin standartlarını takip etmekte ve hem vatandaşların hem de verileri işleyenlerin rollerini ve sorumluluklarını kesin bir şekilde belirlemektedir. Bu uygulamaların etkisi, kişisel verilerin korunmasında daha yüksek bir standart ve bilgi güvenliği sağlanmasıdır.

Sonuç olarak, Avrupa Konseyi'nin 108 Sayılı Sözleşmesi ve Türkiye'nin kişisel verilerin korunması yasası, bireylerin kişisel bilgilerinin işlenmesi ve korunması açısından hukuki çerçeveyi çizmektedir. Bu çerçevenin sağladığı uyum, kişisel verilerin işlenmesi ve korunması süreçlerinde yüksek bir bilgi güvenliği düzeyini mümkün kılmaktadır.

Kaynak: Strazburg Sözleşme Hukuku, Avrupa Konseyi, Fransa (1981); Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. (1982); Türkiye Cumhuriyeti Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. (2016).

Kişisel verilerin korunmasında güvenlik önlemleri nelerdir?

Kişisel Verilerin Korunmasında Güvenlik Önlemleri

Kişisel verilerin korunması, modern toplumda artan bir öneme sahip olmaktadır. İşleyenler ve işverenler açısından kişisel verilerin uygun şekilde saklanması ve kullanılması büyük bir sorumluluktur. Dolayısıyla, verilerin korunması için bir dizi güvenlik önlemi uygulanmalıdır.

Anayasal Güvence ve Yasal Düzenlemeler

İlk olarak, Türkiye'de kişisel verilerin korunması anayasal bir güvence ile sağlanmaktadır. Anayasa'nın 20. maddesi özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkını tanımaktadır. Ayrıca, 2016'da Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kabul edilmiş ve böylece hak ihlallerinin önüne geçmek amaçlanmıştır.

Fiziksel Güvenlik Önlemleri

Verilerin korunması için fiziksel güvenlik önlemleri alınmalıdır. Bu kapsamda, kişisel bilgilere erişimi olan odaların ve dolapların kilitli olması sağlanmalıdır. Ayrıca, duyarlı bilgilerin bulunduğu ofislerde güvenlik kameraları ve alarm sistemleri kullanılması önemlidir.

Bilgisayar ve Ağ Güvenliği

Bilgisayar ve ağ sistemlerine yönelik güçlü güvenlik önlemleri hayata geçirilmelidir. Firewall sistemlerinin kullanılması, verilere yetkisiz erişimin önlenmesine yardımcı olacaktır. Şifre seçimi ve yönetimi gibi ağ güvenliği atılımları sağlamalıdır. Virüs ve zararlı yazılımlara karşı koruma programları kullanmak da bilgisayar güvenliğini artıracaktır.

Eğitim ve Farkındalık

Son olarak, çalışanların kişisel veri koruma konusunda eğitim alması ve farkındalıklarının artması gerekmektedir. İlgili yasalar, politikalar ve iş süreçlerini anlayarak, çalışanlar kişisel verilerin uygun bir şekilde işlenmesini ve korunmasını sağlamaya katkıda bulunabilirler.

Özetle, kişisel verilerin korunmasında güvenlik önlemleri; anayasal güvence ve yasal düzenlemeler, fiziksel güvenlik önlemleri, bilgisayar ve ağ güvenliği tedbirleri ile eğitim ve farkındalık faaliyetlerini içermelidir. Bu önlemler, kişisel bilgilerin güvenli ve yasal bir şekilde işlenmesine yardımcı olacaktır.

Aydınlatma yükümlülüğü kapsamında veri sorumlularının yerine getirmesi gereken bilgilendirmeler nelerdir?

Aydınlatma Yükümlülüğü ve Veri Sorumlularının Bilgilendirme Gereklilikleri

Bilgi güvenliği sorumluluklarının önem kazandığı günümüzde, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan 108 Sayılı Sözleşme ve ülkemizde kabul edilen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile kişisel verilerin korunması ve işlenmesinde veri sorumlularına önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda, veri sorumlularının yerine getirmesi gereken aydınlatma yükümlülüğü kapsamındaki bilgilendirmeler şunlardır:

1. Veri İşlemeyi Gerçekleştirme Amaçları: Veri sorumluları, kişisel verilerin işlenme amaçlarını bireylerle paylaşmalıdır. İlgili kişiler bilgilendirilerek veri işlemenin hukuki ve meşru temellere dayandığından emin olunmalıdır.

2. Veri Sorumlusunun Kimliği: Aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, veri sorumlusunun ve varsa temsilcisinin kimliği, iletişim bilgileri gibi konuların da açık ve anlaşılır bir şekilde iletilmesi gerekir.

3. Veri İşleme Sürecinin Hukuki Sebepleri: Veri sorumluları, kişisel verilerin işlenmesindeki yasal dayanakları ve haklı gerekçeleri açıklayarak hak ihlallerinin önüne geçmelidir.

4. İlgili Kişi Hakları: Veri sorumluları, kişisel verisi işlenen bireylerin, veri işleme ile ilgili bilgi talepleri ve kanun çerçevesindeki diğer haklarını kullanabilmesi için gereken bilgilere ulaşmasını sağlamalıdır.

Sonuç olarak, veri sorumlularının aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bilgilendirme yaparken, kişisel verilerin korunması ve işleme süreçlerine dair açık, anlaşılır ve güvenilir bilgiler vermeleri önem taşımaktadır. Bu sayede, özel hayatın gizliliği ve bireylerin kişisel veri güvenliği anayasal ve yasal düzenlemelerle güvence altına alınarak, bilgi çağından dijital çağa geçiş sürecinde de gizlilik ilkeleri korunabilir.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında sicil kayıt yükümlülüğü nedir ve hangi süreçleri içermektedir?

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamındaki Sicil Kayıt Yükümlülüğü ve Süreçleri

İşverenlerin çalışanların bilgilerini güvence altında tutma zorunluluğu, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile daha düzenli ve standart hale getirilmiştir. Kanun kapsamında öncelikle veri işleyenlerin sicil kayıt yükümlülüğü bulunmaktadır.

Öncelikli Adımlar: Sicil Kaydı ve Eğitim

KVKK'nın getirdiği yükümlülükler doğrultusunda, işletmeler veri kayıtlarını tutmak ve kanun gerekliliklerine uyum sağlamak zorundadır. Bunun yanı sıra, personel ve yöneticilerin KVKK kapsamında bilgi sahibi olması ve sürekli eğitim alması gerekmektedir. Üç ana adımın detaylı değerlendirilmesi uyum sürecinin sağlıklı işlemesi için önemlidir.

1. Kişisel Veri İşleyenlerin Sicil Kaydı

KVKK düzenlemeleri doğrultusunda, veri işleyenlerin Kişisel Verileri Koruma Kurulu'na (KVK Kurulu) başvurarak sicil kaydı yaptırması gerekir. Sicil kaydı, işletmelerin veri işleme faaliyetlerini kamuoyuna ve denetleyici kurumlara karşı şeffaf kılacak bir yükümlülüktür.

2. Kanun Gerekliliklerine Uyum Sağlama

KVKK ile getirilen düzenlemeler arasında, tarafların bilgilendirilmesi, veri güvenliği tedbirlerinin alınması ve çalışanların iş başında veri güvenliği eğitimlerinin düzenlenmesi gibi unsurlar bulunmaktadır. Bu yükümlülüklere uyulması, işletmelerin verileri doğru ve güvenli bir şekilde işlemesine yardımcı olur.

3. Personel ve Yöneticilere Sürekli Eğitim

KVKK süreçlerinin sağlıklı işleyebilmesi için çalışanların ve yöneticilerin bu konuda düzenli olarak eğitim alması önemlidir. İşletmeler, KVKK ile ilgili güncel mevzuat ve uygulamalar konusunda eğitim programları düzenleyerek, tüm çalışanların bilgi sahibi olmalarını sağlamalıdır.

Sonuç olarak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamındaki sicil kayıt yükümlülüğü, işletmelerin veri işleyenler olarak şeffaf ve güvenli bir süreç yürütmesini sağlar. Kanun gerekliliklerine uyum sağlama ve sürekli eğitim, işletmelerin veri güvenliği konusundaki sorumluluklarını hafifletir ve KVKK'nın amacına ulaşmasına katkıda bulunur.

Kişisel verilerin korunması için neler yapılmalı?

Kişisel Verilerin Korunma Önlemleri

Bilgi ve İletişim Güvenliği

Kişisel verilerin korunması için öncelikle bilgi ve iletişim güvenliği sağlanmalıdır. Buna yönelik, güçlü şifreler kullanılarak verilere erişim kontrolü sağlanmalı ve şifreler düzenli olarak değiştirilmelidir.

Çok Aşamalı Doğrulama

Hassas kişisel verilere ulaşımı sınırlandırmak için çok aşamalı doğrulama sistemleri kullanılabilir. Bu yöntemle, kullanıcılar sadece bilgilerine değil, aynı zamanda cihazlarına da sıkı bir güvenlik uygulanarak koruma sağlarlar.

Güncellenen Güvenlik Yazılımları

Kişisel verilerin korunması için güvenlik yazılımlarının özellikle antivirüs ve güvenlik duvarı yazılımlarının güncel tutulması önemlidir. Bu sayede, kişisel verilere zarar verme potansiyeli olan siber tehditlere karşı başarılı bir savunma sağlanır.

Veri Şifreleme

Verilerin korunmasında etkili bir yöntem olan şifreleme, verilerin okunabilirliğini sadece yetkili kişilere sağlayarak, kötü niyetli kişilerin erişimini engeller. Şifreleme, hem veri depolama hem de veri iletim süreçlerinde kullanılmalıdır.

Yedekleme ve Kullanıcı Eğitimi

Kişisel verilerin güvende tutulabilmesi için, belirli aralıklarla güvenli bir şekilde yedekleme işlemi gerçekleştirilmelidir. Ayrıca, kullanıcı eğitimi vermekte önemli bir rol oynar. Kullanıcılar, veri güvenliğine yönelen tehditler konusunda bilgi sahibi olmalı ve uygun güvenlik önlemlerini almalıdır.

Sonuç olarak, kişisel verilerin korunması için çok yönlü ve dikkatli bir strateji izlemek gerekir. Bilgi ve iletişim güvenliğinden, çok aşamalı doğrulama ve şifreleme yöntemlerine kadar, birçok farklı güvenlik özelliğine sahip bir yapı oluşturmalıyız. Kullanıcı eğitimi ile de bu güvenlik bilincini daha da güçlendirebiliriz.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu neleri kapsar?

Kişisel Verilerin Kapsamı

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin işlenmesi, saklanması ve aktarılması ile ilgili süreçleri düzenleyen bir yasal mevzuattır. Bu kanun kapsamında, gerçek kişilerin özel yaşantısını etkileyebilecek nitelikteki her türlü bilginin korunması amaçlanmaktadır. Özellikle ad, soyad, doğum tarihi, cinsiyet, medeni hal, eğitim durumu ve iş durumu gibi kişiye özel olan bilgiler kısıtlamalara tabidir.

Veri İşleme İlkeleri

Kanunun temel amacı, kişisel verilerin güvenli bir şekilde işlenmesini ve korunmasını sağlamaktır. Bu bağlamda, kişisel verilerin doğru, güncel ve ölçülü bir şekilde toplanması, işlenmesi, saklanması ve imha edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, veri sahiplerine, verilerinin işlenme amacı, süresi ve yöntemi hakkında bilgilendirme yapılması zorunludur.

İlgili Kişi Hakları

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na göre, kişisel verileri işlenen herkes, kanun kapsamında çeşitli haklarına sahiptir. Bunlar arasında, verisi işlenen kişinin bilgi talep etme, veri işlemeye muvafakatini geri çekme, verilerinin düzeltilmesini veya silinmesini isteme ve verilerinin başka bir veri sorumlusuna aktarılmasını talep etme hakkı bulunmaktadır.

Veri Sorumlusu ve Veri İşleyenlerin Yükümlülükleri

Kanun kapsamında veri sorumlusu ve veri işleyenler olarak tanımlanan gerçek ve tüzel kişilerin, kişisel verilerin korunması konusunda bazı yükümlülükleri bulunmaktadır. Özellikle, verilerin hukuka uygun bir şekilde işlenmesinden ve güvenli bir şekilde saklanmasından sorumlu olan bu kişi ve kurumların, gerekli teknik ve idari tedbirleri alması ve süreçleri denetlemesi gerekmektedir.

İdari ve Adli Yaptırımlar

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırı hareket eden veri sorumlusu ve veri işleyenlere, idari para cezaları ve adli yaptırımlar uygulanabilmektedir. Bu cezalar, gerçekleştirilen ihlallerin büyüklüğü ve ciddiyetine göre belirlenir ve kanun kapsamında düzenlenen hakların ihlal edildiği durumlarda uygulanmaktadır.

Sonuç olarak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin güvenli bir şekilde işlenmesini ve korunmasını temin etmeyi amaçlayan önemli bir yasal düzenlemedir. Bu düzenleme ile, hem gerçek kişilerin özel yaşantısının korunması hedeflenmekte, hem de veri sorumlusu ve işleyenlerin yükümlülüklerine dikkat çekilmektedir. Kanuna uygun olarak hareket eden kişi ve kurumlar, idari ve adli yaptırımlardan muaf tutulurken, ihlallerde bulunanlar caydırıcı yaptırımlarla karşılaşmaktadır.

Kişisel veri kapsamına neler girer?

Kişisel Veri Türleri

Kişisel veri kapsamına giren bilgiler, özellikle bireylerin kimliğine yönelik diğer bilgilerle birleştirildiğinde kişiyi tanımlamaya yol açabilecek her türlü bilgidir. Bu bilgilerin başlıca kategorilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Kimlik Bilgileri

Ad, soyad, doğum tarihi, cinsiyet, medeni durum ve ülke gibi bireye ait temel bilgiler bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bu veriler, doğrudan kişinin kişisel ve sayılmaz haklarıyla ilişkili olduğu ve özel hayata müdahale olarak değerlendirilebileceğinden, hassas veri olarak kabul edilir.

İletişim Bilgileri

Telefon numarası, e-posta adresi, ev adresi ve iş adresi gibi bireyle iletişim kurulmasını sağlayan bilgiler iletişim bilgileri olarak değerlendirilir. Bu bilgiler, pazarlama gibi amaçlarla kullanılarak kişilerin özel hayatına müdahale edebilmekte ve kişisel veri kapsamında değerlendirilir.

Eğitim ve İş Bilgileri

Bireyin eğitim durumu, mezun olduğu okul, iş geçmişi ve işverenleri gibi bilgiler eğitim ve iş bilgilerine örnek olarak gösterilebilir. Bu verilerin toplanması ve işlenmesi, bireylerin yaşam tarzını, özgeçmişini ve kariyer tercihlerini açığa çıkarabileceğinden, iş başvurularında ve eğitim hizmetlerinde kullanılması dikkatli ve özenli olarak yapılmalıdır.

Sağlık Bilgileri

Hastalık geçmişi, ameliyat bilgileri, reçeteler ve tedavi planları gibi sağlıkla ilgili bilgiler, bireylerin sağlık durumuna ilişkin hassas veri olarak kabul edilir. Bu verilerin ihlal edilmesi veya kötü amaçlı kullanılması, kişinin özel hayatına açık müdahale niteliğindedir.

Finansal Bilgiler

Banka hesap numaraları, kredi kartı bilgileri, borç-alacak durumları, maaş ve diğer gelir bilgileri finansal veri kapsamında değerlendirilir. Bu bilgilerin kötü amaçlı kullanılması, bireylerin maddi kayba uğramasına veya finansal dolandırıcılığa maruz kalmasına neden olabileceği için özellikle korunması gereken hassas verilerdendir.

Sonuç olarak, kişisel veri kapsamına giren bilgiler, bireylerin özel hayatına yönelik her türlü bilgi ve veridir. Bu verilerin korunması ve gizliliğinin sağlanması, kişisel veri güvenliği açısından önemlidir.