Merhaba sevgili okuyucular! İtalyanca öğrenmek her zaman ilgi çekici ve eğlenceli bir deneyim olabilir. Eğer İtalyanca hakkında hiçbir bilginiz yoksa, endişelenmeyin. Bugün sizlerle İtalyanca'nın temellerini keşfedeceğiz. Günlük hayatta işinize yarayacak ifadeler ve kelimelerle dolu bir yolculuğa hazır olun!
İtalyanca'nın Temel Yapısı ve Telaffuz
İtalyanca, Latin kökenli romantik bir dildir ve telaffuzu oldukça melodiktir. İşte İtalyanca'nın bazı temel özellikleri:
Alfabesi 21 harften oluşur (j, k, w, x, y harfleri kullanılmaz).
Ünlü harfler: a, e, i, o, u.
Sesli harfler genellikle Türkçe'deki gibi okunur.
Sessiz harfler: Çoğu Türkçe'deki gibidir ancak bazı farklılıklar vardır.
Telaffuz İpuçları
C harfi, e veya i harfinden önce ç olarak okunur: cena (çena) - akşam yemeği.
G harfi, e veya i harfinden önce c gibi okunur: gelato (celato) - dondurma.
H harfi okunmaz: hotel (otel) - otel.
R harfi genellikle titretilerek okunur.
Günlük Hayatta Kullanabileceğiniz Temel İfadeler
Selamlaşma ve Vedalaşma
Ciao! - Merhaba! / Hoşça kal!
Buongiorno! - Günaydın! / İyi günler!
Buonasera! - İyi akşamlar!
Buonanotte! - İyi geceler!
Arrivederci! - Görüşmek üzere!
A presto! - Yakında görüşürüz!
Kendini Tanıtma
Mi chiamo... - Benim adım...
Come ti chiami? - Adın nedir?
Piacere di conoscerti! - Tanıştığıma memnun oldum!
Sono di... - ...'lıyım.
Quanti anni hai? - Kaç yaşındasın?
Ho venti anni. - Yirmi yaşındayım.
Hal Hatır Sorma
Come stai? - Nasılsın?
- Bene, grazie. E tu? - İyiyim, teşekkürler. Ya sen?
- Tutto bene? - Her şey yolunda mı?
- Sì, tutto bene! - Evet, her şey yolunda!
Teşekkür ve Özür Dileme
Grazie! - Teşekkür ederim!
Molte grazie! - Çok teşekkür ederim!
Prego! - Rica ederim!
Mi dispiace. - Üzgünüm.
Scusa/Scusi. - Afedersin/Afedersiniz.
Önemli Kelimeler ve İfadeler
Sayılar (Numeri)
1- Uno - Bir
2- Due - İki
3- Tre - Üç
4- Quattro - Dört
5- Cinque - Beş
6- Sei - Altı
7- Sette - Yedi
8- Otto - Sekiz
9- Nove - Dokuz
10- Dieci - On
Günler (Giorni della Settimana)
Lunedì - Pazartesi
Martedì - Salı
Mercoledì - Çarşamba
Giovedì - Perşembe
Venerdì - Cuma
Sabato - Cumartesi
Domenica - Pazar
Aylar (Mesi dell'anno)
Gennaio - Ocak
Febbraio - Şubat
Marzo - Mart
Aprile - Nisan
Maggio - Mayıs
Giugno - Haziran
Luglio - Temmuz
Agosto - Ağustos
Settembre - Eylül
Ottobre - Ekim
Novembre - Kasım
Dicembre - Aralık
Basit Cümle Kurma
Özne ve Fiil Kullanımı
İtalyanca'da fiiller şahıslara göre çekimlenir ve şahıs zamirleri genellikle kullanılmaz.
(Io) parlo - Konuşuyorum
(Tu) parli - Konuşuyorsun
(Lui/Lei) parla - Konuşuyor
Olumlu Cümleler
Parlo italiano. - İtalyanca konuşuyorum.
Vivo a Roma. - Roma'da yaşıyorum.
Amo la pizza. - Pizzayı seviyorum.
Olumsuz Cümleler
Olumsuzluk yapmak için non kelimesi fiilden önce kullanılır.
Non capisco. - Anlamıyorum.
Non parlo inglese. - İngilizce konuşmuyorum.
Non sono italiano. - İtalyan değilim.
Soru Cümleleri
Soru yapmak için genellikle cümle yapısı değişmez, ancak soru tonlaması kullanılır.
Parli italiano? - İtalyanca konuşuyor musun?
Sei turco? - Türk müsün?
Hai fame? - Aç mısın?
Pratik İfadeler
Restoranda
Il menu, per favore. - Menü lütfen.
Vorrei ordinare... - ... sipariş etmek istiyorum.
Che cosa mi consiglia? - Ne tavsiye edersiniz?
Il conto, per favore. - Hesap lütfen.
Alışverişte
Quanto costa? - Ne kadar?
Posso provarlo? - Bunu deneyebilir miyim?
Cerco... - ... arıyorum.
Accettate carte di credito? - Kredi kartı kabul ediyor musunuz?
Yol Tarifi Sorma
Dov'è il bagno? - Tuvalet nerede?
Come posso arrivare a...? - ...'a nasıl gidebilirim?
È lontano? - Uzak mı?
A sinistra/destra - Sol/Sağ
Önemli Fiillerin Çekimleri
Avere (Sahip Olmak)
1- Io ho - Ben sahibim
2- Tu hai - Sen sahipsin
3- Lui/Lei ha - O sahip
4- Noi abbiamo - Biz sahibiz
5- Voi avete - Siz sahipsiniz
6- Loro hanno - Onlar sahip
Essere (Olmak)
1- Io sono - Ben...im
2- Tu sei - Sen...sin
3- Lui/Lei è - O...
4- Noi siamo - Biz...iz
5- Voi siete - Siz...siniz
6- Loro sono - Onlar...
İtalyanca'da Sık Kullanılan Kelimeler
Sì - Evet
No - Hayır
Per favore - Lütfen
Grazie - Teşekkürler
Prego - Rica ederim
Mi scusi - Afedersiniz
Non lo so - Bilmiyorum
İtalyanca Öğrenirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Pratik yapmak çok önemlidir. Konuşmaktan korkmayın.
Dinleme becerilerinizi geliştirin. İtalyanca müzikler ve filmler yardımcı olabilir.
Not alın ve öğrenmek istediğiniz kelimeleri yazın.
Telaffuza dikkat edin. İtalyanca'nın melodik yapısını yakalamaya çalışın.
Sabırlı olun ve düzenli çalışın.
İtalyanca'da Zamanlar
Şimdiki Zaman (Presente)
Io vado - Gidiyorum
Tu mangi - Yiyorsun
Lui legge - Okuyor
Geçmiş Zaman (Passato Prossimo)
Ho mangiato - Yedim
Hai visto - Gördün
Abbiamo dormito - Uyuduk
Gelecek Zaman (Futuro Semplice)
Andrò - Gideceğim
Vedrai - Göreceksin
Saranno - Olacaklar
Faydalı İfadeler ve Deyimler
In bocca al lupo! - Bol şans!
Che ne dici? - Ne dersin?
Ti voglio bene. - Seni seviyorum.
Ho bisogno di aiuto. - Yardıma ihtiyacım var.
Sonuç
İtalyanca öğrenmek, yeni bir kültürü keşfetmenin harika bir yoludur. Cesaretli olun ve bu temel ifadeleri günlük hayatınızda kullanmaya çalışın. Pratik yaptıkça ve dinledikçe dil becerileriniz hızla gelişecektir.
İtalyanca müzikler dinlemek
İtalyanca filmler izlemek
İtalyanca kitaplar okumak
Bu aktiviteler, kelime dağarcığınızı genişletmenize ve telaffuzunuzu geliştirmenize yardımcı olacaktır.
Unutmayın, her yeni kelime, her yeni ifade, sizi İtalyanca'yı akıcı bir şekilde konuşmaya bir adım daha yaklaştırır. Başarılar ve iyi şanslar diliyoruz!
Mi sento male.
Kendimi kötü hissediyorum.
Örnek Diyalog: Mi sento male, potresti chiamare un medico, per favore?
Türkçe: Kendimi kötü hissediyorum, lütfen bir doktor çağırabilir misin?
Ho bisogno di vedere un medico.
Bir doktora görünmem gerekiyor.
Örnek Diyalog: Mi sono tagliato mentre cucinavo e sta sanguinando parecchio; ho bisogno di vedere un medico.
Türkçe: Yemek yaparken kendimi kestim ve oldukça fazla kanıyor; bir doktora görünmem gerekiyor.
Ho febbre alta.
Yüksek ateşim var.
Örnek Diyalog: Sono preoccupato, ho febbre alta e non mi passa.
Türkçe: Endişeliyim, yüksek ateşim var ve geçmiyor.
Ho mal di testa.
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso venire al cinema stasera, ho mal di testa.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşam sinemaya gelemem, başım ağrıyor.
Mi fa male la gola.
Boğazım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace non poter venire alla festa stasera, ma mi fa male la gola e preferisco riposarmi.
Türkçe: Bu akşamki partiye gelemeyeceğim için üzgünüm ama boğazım ağrıyor ve dinlenmeyi tercih ediyorum.
Ho il raffreddore.
Nezle oldum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace non posso venire alla festa stasera, ho il raffreddore.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşamki partiye gelemeyeceğim, soğuk algınlığım var.
Ho l'influenza.
Grip oldum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non potrò venire alla festa stasera perché ho l'influenza.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşamki partiye gelemeyeceğim çünkü grip oldum.
Sto vomitando.
Kusuyorum.
Örnek Diyalog: Mi scuso, devo chiudere la chiamata, sto vomitando.
Türkçe: Özür dilerim, görüşmeyi sonlandırmak zorundayım, kusuyorum.
Ho la diarrea.
İshalim.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso venire alla festa stasera, ho la diarrea.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşamki partiye gelemeyeceğim, ishalim var.
Mi fa male lo stomaco.
Mide ağrım var.
Örnek Diyalog: Mi fa male lo stomaco; potresti passarmi un bicchiere d'acqua?
Türkçe: Mideim ağrıyor; bana bir bardak su uzatabilir misin?
Ho una tosse secca.
Kuru bir öksürüğüm var.
Örnek Diyalog: Mi scuso, non potrò venire al lavoro oggi, ho una tosse secca.
Türkçe: Özür dilerim, bugün işe gelemeyeceğim, kuru bir öksürüğüm var.
Tosso molto.
Çok üzgünüm.
Örnek Diyalog: Mi dispiace non venire alla festa stasera, ma non mi sento bene, tosso molto.
Türkçe: Üzgünüm bu akşam partiye gelemeyeceğim, ama kendimi iyi hissetmiyorum, çok öksürüyorum.
Soffro di allergie.
Alerjim var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace declinare l'invito a pranzo all'aperto, ma soffro di allergie e non vorrei starnutire tutto il tempo.
Türkçe: Özür dilerim, dışarıda yapılacak öğle yemeği davetini geri çevirmek zorundayım, fakat alerjilerim var ve sürekli hapşırmak istemiyorum.
Penso di avere la febbre.
Sanırım ateşim var.
Örnek Diyalog: Penso di avere la febbre, potresti passarmi il termometro per favore?
Türkçe: Sanırım ateşim var, termometreyi uzatabilir misin lütfen?
Potrei avere un'infezione.
Bir enfeksiyonum olabilir.
Örnek Diyalog: Mi scusi dottore, mi sento molto male, potrei avere un'infezione?
Türkçe: Affedersiniz doktor bey, kendimi çok kötü hissediyorum, bir enfeksiyonum olabilir mi?
Ho bisogno di una ricetta.
Bir tarife ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Scusami, dottore, ma mi sento davvero male; ho bisogno di una ricetta per dei farmaci appropriati.
Türkçe: Üzgünüm doktor, ama gerçekten kendimi kötü hissediyorum; uygun ilaçlar için bir reçeteye ihtiyacım var.
Sono allergico/a a...
...'ya/ye alerjim var.
Örnek Diyalog: Prima di ordinare, devo avvisarti che sono allergico a certi tipi di frutta a guscio.
Türkçe: Sipariş vermeden önce seni, belli başlı kabuklu meyvelere alerjim olduğu konusunda uyarmalıyım.
Ho avuto un incidente.
Bir kaza geçirdim.
Örnek Diyalog: Scusami se arrivo tardi, ho avuto un incidente con la bicicletta per strada.
Türkçe: Özür dilerim, geç kaldıysam, yolda bisikletimle bir kaza geçirdim.
Ho una ferita che sanguina.
Kanayan bir yaram var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace disturbarti, ma ho una ferita che sanguina e ho bisogno di aiuto.
Türkçe: Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama kanayan bir yaram var ve yardıma ihtiyacım var.
Penso di essermi rotto/a...
Sanırım kırıldım / kendimi kırdım...
Örnek Diyalog: Penso di essermi rotto il braccio cadendo dalle scale.
Türkçe: Merdivenlerden düşerken kolumu kırdığımı düşünüyorum.
Ho bisogno di un analgesico.
Bir ağrı kesiciye ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Dopo questa lunga giornata di lavoro, ho mal di testa fortissimo: ho bisogno di un analgesico.
Türkçe: Bu uzun iş gününden sonra başım çok fena ağrıyor: Bir ağrı kesiciye ihtiyacım var.
Sto cercando un farmaco per...
Bir ilaç arıyorum...
Örnek Diyalog: Sto cercando un farmaco per alleviare il mal di testa che non passa da giorni.
Türkçe: Günlerdir geçmeyen baş ağrısını hafifletecek bir ilaç arıyorum.
Dove fa male?
Neresi acıyor?
Örnek Diyalog: Quando l'infermiera è entrata nella stanza ha chiesto al paziente: Dove fa male?
Türkçe: Hemşire odaya girdiğinde hastaya, Neresi ağrıyor? diye sordu.
Da quanto tempo si sente così?
Ne zamandır böyle hissediyorsunuz?
Örnek Diyalog: Mentre prendeva appunti dei sintomi del paziente, il medico chiese con attenzione: Da quanto tempo si sente così?
Türkçe: Hasta'nın semptomlarını not aldığı sırada doktor dikkatlice sordu: Kendinizi bu şekilde ne zamandan beri hissediyorsunuz?
Respiro con difficoltà.
Nefes almakta zorlanıyorum.
Örnek Diyalog: Durante l'escursione in alta quota, ho detto all'amico: Respiro con difficoltà.
Türkçe: Yüksek irtifa gezintisi sırasında arkadaşıma şöyle dedim: Nefes almakta zorlanıyorum.
Ho un'eruzione cutanea.
Ciltte bir döküntüm var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace disturbarti, dottore, ma ho un'eruzione cutanea che mi prude molto.
Türkçe: Özür dilerim doktor bey, rahatsız ediyorum ama çok kaşıntılı bir deri döküntüm var.
Are you experiencing any pain?
Herhangi bir ağrınız var mı?
Örnek Diyalog: During the medical examination, the doctor asked, 'Are you experiencing any pain?'
Türkçe: Tıbbi muayene sırasında doktor, Herhangi bir ağrınız var mı? diye sordu.
Mi sento debole.
Kendimi güçsüz hissediyorum.
Örnek Diyalog: Al risveglio, guardando il suo amico con espressione preoccupata, disse: Mi sento debole, potresti passarmi un po' d'acqua?
Türkçe: Uyanınca endişeli bir ifadeyle arkadaşına bakarak dedi ki: Kendimi zayıf hissediyorum, bana biraz su uzatabilir misin?
Ho capogiri.
Başım dönüyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso venire alla festa stasera, ho capogiri e non mi sento molto bene.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşamki partiye gelemem, baş dönmesi yaşıyorum ve kendimi pek iyi hissetmiyorum.
Perdo sangue.
Kan kaybediyorum.
Örnek Diyalog: Perdo sangue cada vez que tento fazer um novo exame.
Türkçe: Yeni bir sınava giriştiğimde her seferinde kan kaybediyorum.
Sono incinta.
Hamileyim.
Örnek Diyalog: Mi ha appena telefonato mia sorella, tutta eccitata, per dirmi Sono incinta!
Türkçe: Az önce heyecanlı bir şekilde kız kardeşim aradı ve bana Hamileyim! dedi.
Ho bisogno di un controllo.
Bir kontrola ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Mi sento un po' strano ultimamente, dottore; ho bisogno di un controllo.
Türkçe: Son zamanlarda kendimi biraz garip hissediyorum, doktor; bir kontrola ihtiyacım var.
Devo fare un vaccino.
Bir aşı yaptırmam gerekiyor.
Örnek Diyalog: Martina si guardò allo specchio riflettendo su ciò che il medico le aveva detto, quindi sospirò e ammise a sé stessa, Devo fare un vaccino prima del viaggio.
Türkçe: Martina aynaya baktı ve doktorun ona söylediklerini düşündü, sonra iç çekti ve kendine itiraf etti, Seyahatten önce bir aşı yaptırmalıyım.
Ho mal di schiena.
Sırtım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace non poter sollevare quella scatola pesante, ho mal di schiena oggi.
Türkçe: Özür dilerim, o ağır kutuyu kaldıramayacağım, bugün sırt ağrım var.
Mi fa male un dente.
Bir dişim ağrıyor.
Örnek Diyalog: Scusami, non posso mangiare il gelato ora, mi fa male un dente.
Türkçe: Özür dilerim, şimdi dondurma yiyemem, bir dişim ağrıyor.
Ho un ascesso.
Bir apsem var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace cancellare l'appuntamento all'ultimo minuto, ma ho un ascesso e devo vedere il dentista immediatamente.
Türkçe: Üzgünüm, randevuyu son dakikada iptal etmek zorunda kaldım çünkü bir absesi var ve derhal diş hekimine görmem gerekiyor.
Mi servono degli antibiotici.
Antibiyotiklere ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Dottore, mi sento molto male e penso di aver preso un'infezione, mi servono degli antibiotici.
Türkçe: Doktor bey, kendimi çok kötü hissediyorum ve bir enfeksiyon kapmış olduğumu düşünüyorum, antibiyotiklere ihtiyacım var.
Posso avere qualcosa per l'acidità?
Mide asidim için bir şey alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Scusi, cameriere, posso avere qualcosa per l'acidità?
Türkçe: Affedersiniz, garson, mide asidim için bir şey alabilir miyim?
Ho l'herpes labiale.
Dudağımda uçuk var.
Örnek Diyalog: Scusa se non ti do un bacio di saluto, ho l'herpes labiale.
Türkçe: Özür dilerim, veda öpücüğü veremeyeceğim, uçuk çıktı.
Ho mal d'orecchie.
Kulaklarım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace dover annullare la nostra uscita al parco ma veramente ho mal d'orecchie oggi.
Türkçe: Üzgünüm ama bugün gerçekten kulak ağrım var, bu yüzden parka çıkışımızı iptal etmek zorundayım.
Ho problemi agli occhi.
Gözlerinde sorunları var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non potrò leggere il documento oggi perché ho problemi agli occhi.
Türkçe: Üzgünüm, bugün belgeyi okuyamayacağım çünkü gözlerimde sorunlar var.
Soffro di pressione alta/bassa.
Yüksek/tansiyon düşüklüğü çekiyorum.
Örnek Diyalog: Durante il controllo dal medico, ho menzionato che soffro di pressione alta e mi ha subito prescritto dei farmaci adeguati.
Türkçe: Doktor kontrolünde, yüksek tansiyon problemim olduğunu söyledim ve hemen uygun ilaçlar yazdı.
Sono diabetico/a.
Diyabet hastasıyım.
Örnek Diyalog: Prima di ordinare, devo avvisarti che non posso mangiare zuccheri raffinati perché sono diabetico.
Türkçe: Sipariş vermeden önce seni uyarayım, rafine şeker yiyemiyorum çünkü diyabet hastasıyım.
Ho bisogno di un certificato medico.
Bir sağlık raporuna ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace capo, non potrò venire al lavoro domani, ho bisogno di un certificato medico.
Türkçe: Üzgünüm patron, yarın işe gelemeyeceğim, bir doktor raporu almam gerekiyor.
Mi sono ustionato/a.
Yanık oldum.
Örnek Diyalog: Scusami, potresti passarmi quella crema lenitiva? Mi sono ustionato/a mentre cucinavo.
Türkçe: Özür dilerim, şu yatıştırıcı kremi uzatabilir misin? Yemek yaparken kendimi yaktım.
È una situazione d'emergenza.
Bu bir acil durum.
Örnek Diyalog: Scusami, devo correre ora, è una situazione d'emergenza!
Türkçe: Özür dilerim, şimdi koşmam gerekiyor, acil bir durum var!
Ho avuto una crisi asmatica.
Astım krizi geçirdim.
Örnek Diyalog: Ieri durante la corsa al parco ho avuto una crisi asmatica e ho dovuto fermarmi.
Türkçe: Dün parkta koşu yaparken astım krizi geçirdim ve durmak zorunda kaldım.
Mi si è paralizzato...
Felç oldu...
Örnek Diyalog: Mi si è paralizzato il braccio mentre stavo provando a sollevare quella pesante cassa.
Türkçe: O ağır sandığı kaldırmaya çalışırken kolum felç geçirdi.
Ho contrazioni.
Kasılmalarım var.
Örnek Diyalog: Mentre eravamo in sala d'attesa, mia moglie mi guardò con ansia e disse, Ho contrazioni, penso che stia arrivando il bambino.
Türkçe: Bekleme odasındayken, eşim bana endişeyle baktı ve, Kasılma yaşıyorum, sanırım bebek geliyor, dedi.
Sento formicolii in...
...vücudumun bazı yerlerinde karıncalanma hissediyorum.
Örnek Diyalog: Sento formicolii in punta alle dita ogni volta che penso all'esame di domani.
Türkçe: Yarınki sınavı her düşündüğümde parmak uçlarımda karıncalanma hissediyorum.