İtalyanca, dünyanın en melodik ve romantik dillerinden biri olarak bilinir. Bu dilin ezgisel yapısı ve zengin kültürel geçmişi, onu öğrenmek isteyenler için çekici kılar. Eğer İtalyanca hakkında hiçbir bilgin yoksa ve temel ifadelerle başlayıp günlük hayatta kullanabileceğin kelimeleri öğrenmek istiyorsan, doğru yerdesin!
İtalyanca'nın Temel Özellikleri
İtalyanca, Latin kökenli bir dil olup İtalya'nın resmi dilidir. Ayrıca San Marino, Vatikan ve İsviçre'nin bazı bölgelerinde de konuşulur. İtalyanca'nın alfabe sistemi, Latin alfabesine dayanır ve 21 harften oluşur:
A, B, C, D, E, F, G, H, I, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, U, V, Z.
Bu harflerin yanı sıra, yabancı kökenli kelimelerde kullanılan J, K, W, X, Y harfleri de bulunmaktadır.
Telaffuz Kuralları
İtalyanca telaffuzu, Türkçe'ye göre bazı farklılıklar gösterir. İşte bazı temel telaffuz kuralları:
1- C harfi:
- "C" harfi, "e" veya "i" harflerinden önce geliyorsa "ç" olarak telaffuz edilir. Örneğin, "ciao" (merhaba) "çao" şeklinde okunur.
- "C" harfi, "a", "o", "u" harflerinden önce geliyorsa "k" sesi verir. Örneğin, "casa" (ev) "kaza" şeklinde okunur.
2- G harfi:
- "G" harfi, "e" veya "i" harflerinden önce geliyorsa "c" (ince g) gibi okunur. "Gelato" (dondurma) "celato" şeklinde telaffuz edilir.
- "G" harfi, "a", "o", "u" harflerinden önce geliyorsa "g" olarak okunur. "Gatto" (kedi) "gatto" şeklinde telaffuz edilir.
3- H harfi:
- "H" harfi, İtalyanca'da telaffuz edilmez. Örneğin, "hotel" kelimesi "otel" şeklinde okunur.
Temel İtalyanca Kelimeler ve Anlamları
İtalyanca öğrenmeye başlarken, en sık kullanılan kelimeleri bilmek büyük avantaj sağlar. İşte günlük hayatta işine yarayacak bazı temel kelimeler:
Ciao: Merhaba / Hoşçakal
Buongiorno: Günaydın
Buonasera: İyi akşamlar
Arrivederci: Görüşmek üzere
Per favore: Lütfen
Grazie: Teşekkür ederim
Prego: Rica ederim / Buyurun
Scusa: Afedersin
Sì: Evet
No: Hayır
Selamlaşma ve Vedalaşma
İtalyanlar, samimi ve sıcakkanlı insanlardır. Selamlaşma ve vedalaşma ifadeleri, sosyal ilişkilerde önemli bir yer tutar.
Örnekler:
"Ciao! Come stai?": Merhaba! Nasılsın?
"Buongiorno signore!": Günaydın beyefendi!
"Arrivederci, a presto!": Görüşmek üzere, yakında görüşürüz!
Günlük İfadeler ve Cümleler
Günlük hayatta kullanabileceğin bazı İtalyanca ifadelerle devam edelim:
Tanışma
"Mi chiamo [isim].": Benim adım [isim].
"Piacere di conoscerti.": Tanıştığıma memnun oldum.
"Da dove vieni?": Nerelisin?
"Vengo dalla Turchia.": Türkiye'den geliyorum.
Yemek Siparişi
Restoranda veya kafede işine yarayacak ifadeler:
"Vorrei un caffè, per favore.": Bir kahve istiyorum, lütfen.
"Il conto, per favore.": Hesap lütfen.
"Che cosa mi consiglia?": Bana ne tavsiye edersiniz?
Yol Tarifi Sorma
Bir yerde kayboldun ve yol tarifi almak istiyorsun:
"Scusi, dov'è il bagno?": Affedersiniz, tuvalet nerede?
"Come posso arrivare al museo?": Müze'ye nasıl gidebilirim?
"È lontano da qui?": Buradan uzak mı?
Sayılar ve Rakamlar
İtalyanca'da sayı saymak da önemlidir. İşte 1'den 10'a kadar sayılar:
1- Uno: Bir
2- Due: İki
3- Tre: Üç
4- Quattro: Dört
5- Cinque: Beş
6- Sei: Altı
7- Sette: Yedi
8- Otto: Sekiz
9- Nove: Dokuz
10- Dieci: On
Örnek Kullanımlar
"Ho bisogno di due biglietti.": İki bilete ihtiyacım var.
"Siamo in quattro.": Dört kişiyiz.
Günler ve Aylar
Günler:
Lunedì: Pazartesi
Martedì: Salı
Mercoledì: Çarşamba
Giovedì: Perşembe
Venerdì: Cuma
Sabato: Cumartesi
Domenica: Pazar
Aylar:
1- Gennaio: Ocak
2- Febbraio: Şubat
3- Marzo: Mart
4- Aprile: Nisan
5- Maggio: Mayıs
6- Giugno: Haziran
7- Luglio: Temmuz
8- Agosto: Ağustos
9- Settembre: Eylül
10- Ottobre: Ekim
11- Novembre: Kasım
12- Dicembre: Aralık
Tarih Söyleme
"Oggi è lunedì.": Bugün pazartesi.
"Il mio compleanno è a maggio.": Doğum günüm mayıs ayında.
Renkler
Biraz da renkleri öğrenelim:
Rosso: Kırmızı
Verde: Yeşil
Blu: Mavi
Giallo: Sarı
Nero: Siyah
Bianco: Beyaz
Arancione: Turuncu
Viola: Mor
Grigio: Gri
Marrone: Kahverengi
Örnekler:
"Mi piace la camicia blu.": Mavi gömleği seviyorum.
"La macchina è rossa.": Araba kırmızı.
Önemli Fiiller ve Kullanımları
İtalyanca'da en sık kullanılan fiilleri ve bunların çekimlerini öğrenmek, cümle kurmanı kolaylaştırır.
"Essere" (Olmak) Fiili
Io sono: Ben...im
Tu sei: Sen...sin
Lui/Lei è: O...dur
Noi siamo: Biz...iz
Voi siete: Siz...siniz
Loro sono: Onlar...dır
Örnek:
"Io sono studente.": Ben öğrenciyim.
"Loro sono amici.": Onlar arkadaş.
"Avere" (Sahip olmak) Fiili
Io ho: Ben sahibim
Tu hai: Sen sahipsin
Lui/Lei ha: O sahip
Noi abbiamo: Biz sahibiz
Voi avete: Siz sahipsiniz
Loro hanno: Onlar sahip
Örnek:
"Abbiamo una casa a Roma.": Roma'da bir evimiz var.
"Hai una penna?": Kalemin var mı?
Faydalı İfadeler ve Sorular
İtalyanca'da sıkça kullanılan bazı ifadeler ve sorular:
"Che ore sono?": Saat kaç?
"Non capisco.": Anlamıyorum.
"Puoi ripetere, per favore?": Tekrar edebilir misin, lütfen?
"Parli inglese?": İngilizce konuşuyor musun?
"Mi dispiace.": Üzgünüm.
Duygular ve Durumlar
Kendini ifade etmek için kullanabileceğin kelimeler:
Felice: Mutlu
Triste: Üzgün
Stanco: Yorgun
Arrabbiato: Kızgın
Affamato: Aç
Assetato: Susamış
Örnekler:
"Sono felice di essere qui.": Burada olmaktan mutluyum.
"Siamo stanchi dopo il viaggio.": Yolculuktan sonra yorgunuz.
Alışveriş Yaparken
İtalya'da alışveriş yaparken işine yarayacak ifadeler:
"Quanto costa?": Ne kadar?
"È troppo caro.": Çok pahalı.
"Posso provare questo?": Bunu deneyebilir miyim?
"Avete una taglia più grande/piccola?": Daha büyük/küçük bedeniniz var mı?
Ödeme İfadeleri
"Pago in contanti.": Nakit ödeyeceğim.
"Accettate carte di credito?": Kredi kartı kabul ediyor musunuz?
İtalyanca Öğrenmenin İpuçları
İtalyanca'yı daha etkili öğrenmek için bazı tavsiyeler:
Dinleme Alışkanlığı Edinin: İtalyanca müzikler dinleyebilir veya filmler izleyebilirsin.
Kelime Kartları Kullanın: Yeni kelimeleri akılda tutmak için kartlar hazırlayabilirsin.
Pratik Yapın: Mümkün olduğunca İtalyanca konuşmaya çalış.
Not Alın: Öğrendiğin ifadeleri ve kelimeleri not alarak tekrar et.
Sonuç
İtalyanca öğrenmeye başlamak başlarda zor gibi görünse de, pratik yaptıkça ve dilin melodisine alıştıkça çok keyifli bir hal alır. Bu temel kelime ve ifadelerle artık ilk adımı attın! Unutma, "La pratica rende perfetti" yani "Pratik mükemmelleştirir".
```markdown
Üzgünüm, ancak bu özel isteğinizi yerine getiremiyorum çünkü verilen metinde bir cümle yok. Eğer bana çevirmem için bir cümle verirseniz, onun Türkçe karşılığını yazabilirim.
Örnek Diyalog: To highlight your code, wrap it within ```markdown at the beginning and ``` at the end to format it properly.
Türkçe: Kodunuzu vurgulamak için, onu başlangıçta ```markdown ile ve sonunda ``` ile çevreleyin, böylece düzgün bir şekilde biçimlendirilmiş olsun.
Che lavoro fa un giardino? Fa la pianta.
Bir bahçıvan ne iş yapar? Çiçek dikimi yapar.
Örnek Diyalog: Sorrise e disse con una risatina: Che lavoro fa un giardino? Fa la pianta.
Türkçe: Gülümseyip kıkırdayarak şöyle dedi: Bir bahçenin işi nedir? Bitki yapmak.
Vuoi una pizza che fa ridere? Una pizzicata!
Gülümseten bir pizza ister misin? İşte karşınızda bir pizzicata!
Örnek Diyalog: Certo, come no! Vuoi una pizza che fa ridere? Una pizzicata!
Türkçe: Tabii ki, neden olmasın! Güldüren bir pizza mı istiyorsun? İşte sana bir parça!
Come si saluta un gatto? Miao nome è ...
Bir kediyi nasıl selamlarsın? Miyav, benim adım ...
Örnek Diyalog: Durante la festa a tema animali, Marco si avvicinò in costume e chiese con un sorriso: Come si saluta un gatto? Miao nome è Felice.
Türkçe: Hayvan temalı partide, Marco kostümüyle yaklaşıp gülümseyerek sordu: Bir kediye nasıl merhaba denir? Miyav, adım Felice.
Cosa fa un libro di matematica al telefono? Calcola.
Matematik kitabı telefonla ne yapar? Hesaplar.
Örnek Diyalog: Amused by his own wit, Luigi turned to Maria and said with a chuckle, Cosa fa un libro di matematica al telefono? Calcola.
Türkçe: Kendi esprisine gülen Luigi, Maria'ya dönerek kıkırdayarak dedi ki, Bir matematik kitabı telefonda ne yapar? Hesaplar.
Chi la fa, la aspetti... è la vendetta del barbiere.
Ne yaparsa beklesin... o, berberin intikamıdır.
Örnek Diyalog: Mentre si accomodava sulla sedia, Marco lanciò un'occhiata complice allo specchio e disse con un mezzo sorriso: Chi la fa, la aspetti... è la vendetta del barbiere.
Türkçe: Sandalyeye yerleşirken, Marco aynada anlayışlı bir bakış fırlattı ve yarım bir gülümsemeyle şöyle dedi: Ne ekersen onu biçersin... bu berberin intikamıdır.
Cosa dice un semaforo ad un altro? Non mi guardare, sto cambiando!
Bir trafik ışığı diğerine ne der? Beni bakma, değişiyorum!
Örnek Diyalog: Mario laughed and said to Luisa, Cosa dice un semaforo ad un altro? Non mi guardare, sto cambiando! while they were discussing funny Italian jokes.
Türkçe: Mario güldü ve Luisa'ya, Bir trafik ışığı diğerine ne demiş? Beni bakma, değişiyorum! dedi, komik İtalyan fıkraları konuşurken.
Qual è il colmo per un elettricista? Non trovare mai il filo della conversazione.
Bir elektrikçinin başına gelebilecek en büyük ironi nedir? Hiçbir zaman sohbetin gidişatını yakalayamamak.
Örnek Diyalog: Durante la festa, Marco si avvicinò a Gianni e con un sorriso gli chiese: Qual è il colmo per un elettricista? Non trovare mai il filo della conversazione.
Türkçe: Partide Marco, Gianni'ye yaklaştı ve bir gülümsemeyle ona sordu: Bir elektrikçi için en büyük ironi nedir? Asla sohbetin kıvamını bulamamak.
Come si chiama un cane magico? Incantesimuccio.
Sihirli bir köpeğe ne ad verilir? İnşantişik.
Örnek Diyalog: Gianluca, with a smirk, leaned in and whispered, Come si chiama un cane magico? Incantesimuccio.
Türkçe: Gianluca sırıtarak yaklaştı ve fısıldadı, Sihirli bir köpeğe ne denir? Incantesimuccio.
Qual è il colmo per un giardiniere? Piantarla con i fiori.
Bir bahçıvan için en büyük ironi nedir? Çiçeklerle ilişkiyi kesmek.
Örnek Diyalog: Hai sentito l'ultimo colmo? Qual è il colmo per un giardiniere? Piantarla con i fiori.
Türkçe: En son espriyi duydun mu? Bir bahçıvan için en büyük çılgınlık nedir? Çiçeklerle işi bırakmak.
Cosa dice una sedia all’altra? Ti sto vicino.
Bir sandalye diğerine ne der? Yanındayım.
Örnek Diyalog: Mentre camminavamo tra i mobili antichi, Giorgio scherzò e disse: Cosa dice una sedia all’altra? Ti sto vicino.
Türkçe: Antika mobilyaların arasında yürürken, Giorgio şaka yaptı ve dedi ki: Bir sandalye diğerine ne der? Senin yanındayım.
Qual è l'animale più antico? La zebra, perché è in bianco e nero.
Dünyanın en eski hayvanı hangisidir? Zebra, çünkü siyah beyazdır.
Örnek Diyalog: Durante la visita al museo di storia naturale, Mario scherzò con la guida turistica: Qual è l'animale più antico? La zebra, perché è in bianco e nero.
Türkçe: Doğa tarihi müzesini ziyaret ederken, Mario tur rehberiyle şaka yaptı: En eski hayvan hangisidir? Zebra, çünkü siyah beyazdır.
Che cosa fa uno spazzolino da solo nel deserto? Si fa un bagno di sabbia.
Çölde tek başına bir diş fırçası ne yapar? Kum banyosu yapar.
Örnek Diyalog: Curioso e perplesso, Marco chiese scherzosamente: Che cosa fa uno spazzolino da solo nel deserto? Si fa un bagno di sabbia.
Türkçe: Meraklı ve şaşkın bir şekilde Marco şaka yollu sordu: Bir diş fırçası çölde tek başına ne yapar? Kum banyosu yapıyor.
Cosa c'è scritto sul libro di cucina per vampiri? Solo ricette a base di collo.
Vampirler için yemek kitabında ne yazıyor? Sadece boyun bazlı tarifler.
Örnek Diyalog: Mi chiedo, Cosa c'è scritto sul libro di cucina per vampiri? Solo ricette a base di collo?
Türkçe: Acaba vampirler için yazılmış yemek kitabında ne yazıyor? Sadece boyun bazlı tarifler mi var?
Come fa una pecora a salutare? Lana sera!
Bir koyun nasıl selam verir? İyi yünlü akşamlar!
Örnek Diyalog: While mingling at the party, Marco leaned in with a grin and said to the group, Come fa una pecora a salutare? Lana sera! which was met with an uproar of laughter.
Türkçe: Partide dolaşırken, Marco bir gülümsemeyle eğilip gruba, Bir koyun nasıl selam verir? Yünlü akşam! dedi ve bu, kahkahalarla karşılandı.
Sarà mica venuto il latte al cioccolato guardando le mucche?
Çikolatalı süt, ineklere bakarak mı gelmiş olabilir ki?
Örnek Diyalog: Maria, ridendo, esclamò sorpresa: Sarà mica venuto il latte al cioccolato guardando le mucche?
Türkçe: Maria gülerek şaşkınlıkla haykırdı: Yoksa çikolatalı süte dönüşmüş müdür ineklere bakarken?
Cos'ha detto il libro alla matita? Smettila di andare fuori tema.
Kitap kaleme ne demiş? Konudan sapmayı kes.
Örnek Diyalog: Cos'ha detto il libro alla matita? Smettila di andare fuori tema, disse il quaderno, annoiato dalle svolazzanti avventure grafite.
Türkçe: Kitap kaleme ne demiş? Konu dışına çıkma artık, dedi defter, grafitin uçuşan maceralarından sıkılmış bir şekilde.
Cosa dice un lampione all'altro? Sei illuminante!
Bir sokak lambası diğerine ne demiş? Çok aydınlatıcısın!
Örnek Diyalog: Durante la passeggiata serale, Mario ha scherzato con Giorgio: Cosa dice un lampione all'altro? Sei illuminante!
Türkçe: Akşam yürüyüşü sırasında Mario, Giorgio ile şakalaştı: Bir sokak lambası diğerine ne der? Işıltılısın!
Sei un fotone? Perché mi ecciti ad ogni tuo passaggio.
Bir foton musun? Çünkü her geçişinde beni heyecanlandırıyorsun.
Örnek Diyalog: As Marco gazed into Elena's eyes, he playfully quipped, Sei un fotone? Perché mi ecciti ad ogni tuo passaggio.
Türkçe: Marco, Elena'nın gözlerinin içine bakarken şen bir dille takıldı: Bir foton musun? Çünkü her geçişinde beni heyecanlandırıyorsun.
Che cosa fa un coccodrillo quando incrocia un detective? Diventa un coccodrillo in giallo.
Bir timsah bir dedektif ile karşılaştığında ne yapar? Sarı renge bürünen bir timsah olur.
Örnek Diyalog: Maria, con un sorriso malizioso, chiese al fratellino perplesso: sai, che cosa fa un coccodrillo quando incrocia un detective? Diventa un coccodrillo in giallo.
Türkçe: Maria, sinsi bir gülümsemeyle şaşkın küçük kardeşine sordu: Bil bakalım, bir timsah bir dedektife rastlayınca ne yapar? Sarı bir timsah olur.
Chi è il fratello del computer? Il microchip offeso.
Bilgisayarın kardeşi kimdir? Gücenmiş mikroçip.
Örnek Diyalog: Guardando il circuito stampato, Marco rise e esclamò: Chi è il fratello del computer? Il microchip offeso.
Türkçe: Baskılı devreyi inceleyen Marco güldü ve şöyle seslendi: Bilgisayarın kardeşi kimdir? Gücenmiş mikroçip.
Qual è il colmo per uno smartphone? Non avere campo in campagna.
Bir akıllı telefon için en büyük ironi nedir? Kırda çekmemesi.
Örnek Diyalog: As they laughed at the irony of modern technology, Mario said to Paolo, Qual è il colmo per uno smartphone? Non avere campo in campagna.
Türkçe: Modern teknolojinin ironisine gülerken, Mario Paolo'ya şöyle dedi: Bir akıllı telefon için en büyük çelişki nedir biliyor musun? Kırda çekmiyor olması.
Cosa dice un mattoncino a un altro? Andiamo a costruirci un rapporto!
Bir tuğla diğerine ne demiş? Haydi bir ilişki kurmaya gidelim!
Örnek Diyalog: Mi ha fatto ridere una barzelletta che ho sentito ieri: Cosa dice un mattoncino a un altro? Andiamo a costruirci un rapporto!
Türkçe: Dün duyduğum bir fıkra beni güldürdü: Bir tuğla diğerine ne demiş? Haydi bir ilişki inşa edelim!
Come si chiama un boomerang che non torna? Un legno.
Geri gelmeyen bir bumerang'a ne denir? Bir tahta.
Örnek Diyalog: During the picnic, Giorgio chuckled and asked the group, Come si chiama un boomerang che non torna? Un legno.
Türkçe: Piknik sırasında Giorgio kıkırdayarak gruba sordu: Geri dönmeyen bir bumeranga ne denir? Bir tahta.
Cos'è verde, canta e sta sotto terra? La verdura Presley.
Yeşil, şarkı söyler ve yerin altındadır. Ne ola ki? Elvis Parsley.
Örnek Diyalog: Marco rise a testa alta e disse con un sorriso: Cos'è verde, canta e sta sotto terra? La verdura Presley.
Türkçe: Marco gururla ayağa kalktı ve gülümseyerek şöyle dedi: Yeşil olan, şarkı söyleyen ve yerin altında olan şey nedir? Yeşillik Presley.
Cosa fa la matita quando è stanca? Si prende una pausa.
Matita yorgun olduğunda ne yapar? Bir mola verir.
Örnek Diyalog: Un bambino chiese all'insegnante con un sorrisetto, Cosa fa la matita quando è stanca? Si prende una pausa.
Türkçe: Bir çocuk öğretmene sırıtarak sordu, Kalem yorulduğunda ne yapar? Bir mola verir.
Perché il pomodoro si è arrossato? Perché ha visto l'insalatiera nuda.
Domates neden kızardı? Çünkü çıplak salata kasesini gördü.
Örnek Diyalog: Mia madre rise mentre raccontava uno degli scherzetti preferiti di nonno: Perché il pomodoro si è arrossato? Perché ha visto l'insalatiera nuda.
Türkçe: Annem, dedemin en sevdiği şakalarından birini anlatırken güldü: Domates neden kızarmış? Çünkü çıplak salata kasesini görmüş.
Cosa dice un gatto quando cade? Miagolio.
Bir kedi düşerken ne der? Miyavladım.
Örnek Diyalog: Cosa dice un gatto quando cade? Miagolio, scherzò Marco guardando il suo amico cercare di non ridere.
Türkçe: Bir kedi düştüğünde ne der? Miyavladım, şaka yaptı Marco, arkadaşının gülmeye çalışmamak için çabaladığını görürken.
Sei un fiume? Perché mi trascini via ogni volta.
Bir nehir misin? Çünkü beni her seferinde alıp götürüyorsun.
Örnek Diyalog: Rimasi incantato dal tuo sorriso e non ho potuto fare a meno di chiederti: Sei un fiume? Perché mi trascini via ogni volta.
Türkçe: Gülüşünün büyüsüne kapıldım ve sormadan edemedim: Bir nehir misin? Çünkü her seferinde beni sürükleyip götürüyorsun.
Cos'è un gatto con l'ombrello? Un gattopardo.
Bir kedi şemsiyeyle neye benzer? Leopar bir kedi.
Örnek Diyalog: Mentre guardavano fuori dalla finestra sotto la pioggia, Luca scherzò con Marta dicendo: Cos'è un gatto con l'ombrello? Un gattopardo.
Türkçe: Pencereden dışarı yağmur altına bakarken, Luca Marta ile şaka yaparak dedi ki: Şemsiyeli bir kato nedir? Bir pars kedisi.
Che cos’è un elefante dentro a una scatola di cristallo? Un piatto di portata grosso.
Bir cam kutu içindeki bir fil neye benzer? Büyük bir servis tabağı.
Örnek Diyalog: Durante la cena fantasia, Mario sorrise guardando il centrotavola e chiese: Che cos’è un elefante dentro a una scatola di cristallo? Un piatto di portata grosso.
Türkçe: Fantazi yemeği sırasında Mario, orta süsüne bakarak gülümseyip sordu: Bir kristal kutunun içinde bir fil ne demek? Büyük bir servis tabağı demek.
Come si chiama un piccione che fa yoga? Pigeonasana.
Yoga yapan bir güvercine ne denir? Güverasana.
Örnek Diyalog: Mi ha fatto ridere l'altro giorno una barzelletta che ho sentito: Come si chiama un piccione che fa yoga? Pigeonasana.
Türkçe: Geçen gün duyduğum bir fıkra beni güldürdü: Yoga yapan bir güvercine ne denir? Pigeonasana.
Cosa fa una mucca al cinema? Guarda i muoovi.
Sinemada bir inek ne yapar? Mooo-vileri izler.
Örnek Diyalog: Alla festa in costume, Marco scherzò con gli amici dicendo: Cosa fa una mucca al cinema? Guarda i muoovi.
Türkçe: Kostüm partisinde Marco, arkadaşlarıyla şaka yaparak dedi ki: Bir inek sinemada ne yapar? Moovie izler.
Cosa fa uno spicchio d'aglio vestito da vampiro? Una mascherata piccante.
Bir diş sarımsak vampir kostümü giyince ne yapar? Baharatlı bir maskeli balo.
Örnek Diyalog: Per rompere il ghiaccio alla festa di Halloween, Marco esordì con una battuta: Cosa fa uno spicchio d'aglio vestito da vampiro? Una mascherata piccante.
Türkçe: Halloween partisinde buzları kırmak için Marco şöyle bir şaka ile başladı: Bir vampir kostümü giymiş bir sarımsak dişi ne yapar? Baharatlı bir maskeli balo.
Cos'è un robot che prende il sole? Un abbronzautomato.
Güneşlenen bir robota ne denir? Bir bronzlaşmatik.
Örnek Diyalog: Durante una passeggiata al parco, Luca ridacchiando esclamò: Cos'è un robot che prende il sole? Un abbronzautomato.
Türkçe: Parkta bir yürüyüş sırasında, Luca kıkırdayarak şöyle dedi: Güneşlenen bir robota ne denir? Bronzlaşmasyon.
Qual è il colmo per un astronauta? Non avere spazio.
Bir astronot için en büyük ironi nedir? Yerinin olmaması.
Örnek Diyalog: Durante la cena a tema spaziale, Luca fece ridere tutti i presenti scherzando: Qual è il colmo per un astronauta? Non avere spazio.
Türkçe: Uzay temalı akşam yemeğinde, Luca şaka yaparak herkesi güldürdü: Bir astronot için en büyük çıkmaz nedir? Hiç uzayı olmamak.
Perché i pesci non giocano a calcio? Perché hanno paura della rete.
Balıklar neden futbol oynamazlar? Çünkü ağdan korkarlar.
Örnek Diyalog: Durante la pausa pranzo, Marco ha raccontato una barzelletta ai colleghi, ridendo disse: Perché i pesci non giocano a calcio? Perché hanno paura della rete.
Türkçe: Öğle molası sırasında, Marco bir fıkra anlattı meslektaşlarına, gülerken şöyle dedi: Balıklar neden futbol oynamazlar? Çünkü ağdan korkarlar.
Cos'è un cane che fa yoga? Un canequilibrato.
Yoga yapan bir köpek neye denir? Dengeköpek.
Örnek Diyalog: Durante una divertente lezione di yoga per animali, Marco scherzò dicendo: Cos'è un cane che fa yoga? Un canequilibrato.
Türkçe: Hayvanlar için eğlenceli bir yoga dersi sırasında Marco şaka yaparak şöyle dedi: Yoga yapan bir köpeğe ne denir? Dengeli bir köpek.
Che fanno due chicchi di caffè in una tazza? Una chiacchierata.
Bir fincanda iki kahve tanesi ne yapar? Çene çalarlar.
Örnek Diyalog: Durante la pausa caffè, Marco scherzò con i colleghi e disse: Che fanno due chicchi di caffè in una tazza? Una chiacchierata.
Türkçe: Kahve molası sırasında Marco, meslektaşlarıyla şakalaştı ve şöyle dedi: İki kahve çekirdeği fincanda ne yapar? Bir çene çalma.
Cos’è un salame in un ascensore? Una mortadella.
Bir salam asansörde neye benzer? Mortadella.
Örnek Diyalog: Durante la festa, Mario ha raccontato una barzelletta dicendo: Cos’è un salame in un ascensore? Una mortadella, scatenando l'ilarità generale.
Türkçe: Partideyken Mario bir fıkra anlatarak şöyle dedi: Bir asansördeki salam ne olur? Mortadella olur, böylece herkesi kahkahaya boğdu.
Sei un angelo? Perché ogni volta che passi, il mondo sembra paradiso.
Bir melek misin? Çünkü her geçtiğinde dünya cennet gibi görünüyor.
Örnek Diyalog: Mi chiedo, Sei un angelo? Perché ogni volta che passi, il mondo sembra paradiso.
Türkçe: Merak ediyorum, sen bir melek misin? Çünkü her geçtiğinde, dünya cennet gibi görünüyor.
Cosa dice una penna quando ha paura? Ho l'inchiostro che trema.
Kalem korktuğunda ne der? Mürekkebim titriyor.
Örnek Diyalog: Durante la lezione di italiano, Marco ha cercato di rompere il ghiaccio con un cattivo gioco di parole e ha chiesto alla classe: Cosa dice una penna quando ha paura? Ho l'inchiostro che trema.
Türkçe: İtalyanca dersinde Marco, kötü bir kelime oyunuyla buzları eritmeye çalıştı ve sınıfa şöyle sordu: Korktuğu zaman bir kalem ne der? Mürekkebim titriyor.
Cosa fa un pallone quando si arrabbia? Va fuori gonfiato.
Bir balon kızdığında ne yapar? Kızgın bir şekilde şişer.
Örnek Diyalog: Mentre eravamo al parco, Marco ha scherzato con i bambini dicendo: Cosa fa un pallone quando si arrabbia? Va fuori gonfiato.
Türkçe: Parkta olduğumuz sırada, Marco çocuklarla şaka yollu şöyle dedi: Bir top sinirlendiğinde ne yapar? Sönmüş bir şekilde gider.
Che cosa fanno le stelle durante il giorno? Si sdraiano al sole.
Gündüzleyin yıldızlar ne yapar? Güneşlenmeye giderler.
Örnek Diyalog: Durante la lezione di astronomia, Mario interruppe il silenzio e chiese innocente al professore: Che cosa fanno le stelle durante il giorno? Si sdraiano al sole?
Türkçe: Astronomi dersi sırasında, Mario sessizliği bozarak masum bir şekilde öğretmene sordu: Yıldızlar gündüzleri ne yaparlar? Güneşte uzanırlar mı?
Perché l'arancia si è fermata dall'altra parte della strada? Perché ha finito il succo.
Neden portakal yolun diğer tarafında durdu? Çünkü suyu bitmiş.
Örnek Diyalog: Sorridendo, Paolo chiese ai bambini, Perché l'arancia si è fermata dall'altra parte della strada? Perché ha finito il succo.
Türkçe: Gülümseyerek Paolo çocuklara sordu, Portakal neden yolun diğer tarafında durdu biliyor musunuz? Çünkü suyunu bitirmiş.
Cosa studia un vampiro a scuola? La succhiologia.
Bir vampir okulda ne çalışır? Emekoloji.
Örnek Diyalog: Durante la pausa, Mario sorrise e chiese scherzosamente a Sofia: Cosa studia un vampiro a scuola? La succhiologia.
Türkçe: Mola sırasında, Mario gülümsedi ve Sofia'ya şaka yollu sordu: Bir vampir okulda ne çalışır? Emmekoloji.
Che bevanda prendono i fantasmi al bar? Il booo-latte.
Hayaletler bara gittiklerinde ne içerler? Booo-latte.
Örnek Diyalog: Sai che bevanda prendono i fantasmi al bar? Il booo-latte.
Türkçe: Barlarda hayaletler hangi içeceği alırlar biliyor musun? Boooo-latte.
Cos'è un leone a dieta? Una criniera nervosa.
Diyette bir aslan neye benzer? Sinirli bir yelesi.
Örnek Diyalog: Durante la cena, Marco scherzò con un indovinello, Cos'è un leone a dieta? Una criniera nervosa. e tutti risero di cuore.
Türkçe: Akşam yemeği sırasında Marco bir bilmeceyle şaka yaptı, Diyetteki bir aslan neye benzer? Sinirli bir yelesi var. ve herkes gönülden güldü.
Perché il leone non gioca a carte nella giungla? Perché ci sono troppi ghepardi.
Neden aslan ormanda kart oynamaz? Çünkü çok fazla çita var.
Örnek Diyalog: Durante la pausa, Mario ha raccontato uno scherzo dicendo: Perché il leone non gioca a carte nella giungla? Perché ci sono troppi ghepardi.
Türkçe: Ara sırasında, Mario bir şaka anlatırken şöyle dedi: Aslan niçin ormanda kart oynamaz? Çünkü orada çok fazla çita var.
Cosa fa una mucca davanti al computer? Mooooltiplica i file.
Bir inek bilgisayarın başında ne yapar? Dosyaları moooooooltıplar.
Örnek Diyalog: Con un sorriso, Luigi si girò verso Maria e scherzò: Cosa fa una mucca davanti al computer? Mooooltiplica i file.
Türkçe: Bir gülümsemeyle Luigi, Maria'ya dönerek şaka yaptı: Bir inek bilgisayarın başında ne yapar? Dosyaları mooooltiplyer.
Come si intitola un film di fantascienza sui gatti? Il signore dei gattini.
Bir bilim kurgu filmi kediler üzerine ise adı ne olurdu? Kedilerin Efendisi.
Örnek Diyalog: Sai quella barzelletta, quella che dice: Come si intitola un film di fantascienza sui gatti? Il signore dei gattini.
Türkçe: O şakayı biliyor musun, şu ki diyor ya: Kediler üzerine bir bilim kurgu filmi adı ne olurdu? Yüzüklerin Efendisi: Kediler.
```
Üzgünüm, ancak bu isteği yerine getiremiyorum.
Örnek Diyalog: Before you run the command, make sure to include the file path inside the backticks like this: `./your-script.sh`.
Türkçe: Komutu çalıştırmadan önce, dosya yolunu şu şekilde geri tırnak işaretleri içine almayı unutmayın: `./your-script.sh`.
"In bocca al lupo!" (Bol şans!)