Ah İtalyanca! Dünyanın en romantik ve melodik dillerinden biri. Eğer sen de İtalyanca öğrenmeye hevesliysen ama nereden başlayacağını bilmiyorsan, doğru yerdesin. Bu yazıda, İtalyanca'nın temel terimlerini, kelimelerini ve ifadelerini keşfedecek ve günlük hayatta kullanabileceğin örneklerle zenginleştireceğiz.
İtalyanca ile İlk Adımlar
İlk olarak, İtalyanca'nın ne kadar müzikal bir dil olduğunu fark edeceksin. Telaffuzları oldukça akıcı ve kulağa hoş gelen bir yapıya sahiptir. İşte sana bazı temel selamlaşma ve tanışma ifadeleri:
Ciao! (Çav!) - Merhaba! / Hoşça kal!
Buongiorno (Buongorno) - Günaydın / İyi günler
Buonasera (Buonasera) - İyi akşamlar
Come ti chiami? (Kome ti kiyami?) - Adın nedir?
Mi chiamo... (Mi kiyamo...) - Benim adım...
Piacere (Piaçere) - Memnun oldum
Bu basit ifadelerle, İtalyanca konuşan biriyle rahatlıkla iletişime geçebilirsin.
Telaffuz İpuçları
İtalyanca'da telaffuz genellikle yazıldığı gibidir, ancak dikkat etmen gereken bazı harf kombinasyonları vardır:
1- "Ch" harfleri [k] sesi verir. Örneğin, "chi" kelimesi "ki" olarak okunur.
2- "Ci" harfleri [çi] sesi verir. "Ciao" kelimesi "Çav" olarak telaffuz edilir.
3- "Gn" harfleri [ny] sesi verir. "Lasagna" kelimesi "Lazanya" şeklinde okunur.
Bu küçük ipuçlarıyla telaffuz konusunda daha rahat olacaksın.
Günlük Hayatta Kullanılan İfadeler
Günlük hayatta işine yarayacak bazı ifadeleri öğrenmek, iletişim kurmanı kolaylaştırır.
Sorular Sormak İçin:
Dov'è il bagno? (Dove il banyo?) - Banyo nerede?
Quanto costa? (Kuanto kosta?) - Ne kadar?
Parli inglese? (Parli ingilese?) - İngilizce biliyor musun?
Che ore sono? (Ke ore sono?) - Saat kaç?
Teşekkür Etmek ve Rica Etmek:
Grazie (Gratsye) - Teşekkür ederim
Prego (Prego) - Rica ederim
Per favore (Per favore) - Lütfen
Mi scusi (Mi skuzi) - Affedersiniz
Bu ifadeler günlük iletişimde oldukça işine yarayacaktır.
Yemek Sipariş Etmek
İtalya'da bir restorana girdin ve sipariş vermek istiyorsun. İşte kullanabileceğin bazı ifadeler:
Vorrei un tavolo per due persone. (Vorre un tavolo per due persone.) - İki kişilik bir masa istiyorum.
Il menu, per favore. (İl menü, per favore.) - Menü lütfen.
Che cosa mi consiglia? (Ke koza mi konsilya?) - Ne tavsiye edersiniz?
Vorrei ordinare... (Vorre ordinare...) - ... sipariş etmek istiyorum.
Il conto, per favore. (İl konto, per favore.) - Hesap lütfen.
Bu ifadelerle hem siparişini verebilir hem de İtalyan mutfağının tadını çıkarabilirsin.
İtalyanca'da Sayılar
Sayıları bilmek her zaman işine yarar. İşte 1'den 10'a kadar İtalyanca sayılar:
1- Uno (Uno)
2- Due (Due)
3- Tre (Tre)
4- Quattro (Kuatro)
5- Cinque (Çinkue)
6- Sei (Sey)
7- Sette (Sette)
8- Otto (Otto)
9- Nove (Nove)
10- Dieci (Diyeçi)
Alışveriş yaparken veya bir şeyi sayarken bu sayılar işine yarayacaktır.
Günlerin ve Ayların İsimleri
Zaman ifade etmek için günleri ve ayları bilmek önemlidir.
Günler:
Lunedì (Lunedi) - Pazartesi
Martedì (Martedi) - Salı
Mercoledì (Merkoledi) - Çarşamba
Giovedì (Covedi) - Perşembe
Venerdì (Venerdi) - Cuma
Sabato (Sabato) - Cumartesi
Domenica (Domenika) - Pazar
Aylar:
Gennaio (Cennayo) - Ocak
Febbraio (Febbrayo) - Şubat
Marzo (Marzo) - Mart
Aprile (Aprile) - Nisan
Maggio (Mayo) - Mayıs
Giugno (Cunyo) - Haziran
Luglio (Luyo) - Temmuz
Agosto (Agosto) - Ağustos
Settembre (Settembre) - Eylül
Ottobre (Ottobre) - Ekim
Novembre (Novembre) - Kasım
Dicembre (Diçembre) - Aralık
Basit Cümle Yapıları
İtalyanca'da basit cümleler kurmak için temel bazı kalıpları öğrenmek faydalı olacaktır.
Olumlu Cümleler:
Io sono felice. (İo sono feliçe.) - Ben mutluyum.
Tu sei amico mio. (Tu sey amiko mio.) - Sen benim arkadaşımsın.
Lui è italiano. (Lui e italyano.) - O İtalyan.
Olumsuz Cümleler:
Non capisco. (Non kapisko.) - Anlamıyorum.
Non parlo italiano. (Non parlo italyano.) - İtalyanca konuşmuyorum.
Non voglio. (Non volyo.) - İstemiyorum.
Soru Cümleleri:
Dove abiti? (Dove abiti?) - Nerede yaşıyorsun?
Che cosa fai? (Ke koza fai?) - Ne yapıyorsun?
Perché sei qui? (Perke sey kui?) - Neden buradasın?
Bu cümle kalıplarıyla basit diyaloglar kurabilirsin.
Önemli Fiiller
En çok kullanılan fiilleri bilmek, cümle kurmanı kolaylaştıracaktır.
Essere (Essere) - Olmak
Avere (Avere) - Sahip olmak
Andare (Andare) - Gitmek
Fare (Fare) - Yapmak
Dire (Dire) - Söylemek
Venire (Venire) - Gelmek
Vedere (Vedere) - Görmek
Örnekler:
Io ho un cane. (İo o un kane.) - Benim bir köpeğim var.
Noi andiamo al mare. (Noi andiyamo al mare.) - Biz denize gidiyoruz.
Loro vedono un film. (Loro vedono un film.) - Onlar bir film izliyor.
İtalyanca'nın Renkli Dünyası
İtalyanca, deyimler ve atasözleri açısından da oldukça zengindir. İşte birkaç eğlenceli ifade:
In bocca al lupo! (İn boka al lupo!) - Bol şans! (Kelime anlamı: Kurdun ağzına!)
Avere il pollice verde (Avere il polliçe verde) - Yeşil parmağı olmak (Bitkilerle arası iyi olmak)
Costare un occhio della testa (Kostare un okkyo della testa) - Bir servete mal olmak (Kelime anlamı: Kafanın bir gözüne mal olmak)
Bu ifadelerle konuşmana renk katabilirsin.
Şarkılar ve Filmlerle Öğrenmek
İtalyanca öğrenirken şarkılar ve filmler büyük bir yardımcı olabilir. İtalyan müziği hem dilini geliştirir hem de eğlenceli bir deneyim sunar.
Önerilen Şarkıcılar:
Andrea Bocelli
Eros Ramazzotti
Laura Pausini
Önerilen Filmler:
La Vita è Bella (Hayat Güzeldir)
Il Postino (Postacı)
Cinema Paradiso
Bu eserlerle dilini geliştirirken, İtalyan kültürünü de daha yakından tanıyabilirsin.
İtalyan Kültürüne Dair Notlar
İtalyanca öğrenirken, İtalyan kültürü hakkında bilgi sahibi olmak da önemlidir. İtalyanlar genellikle sıcak kanlı ve misafirperver insanlardır. Yemek kültürü, sanat ve tarihi mekanlar İtalya'nın en önemli özelliklerindendir.
İtalyanların Sevdiği Şeyler:
Pizza ve makarna çeşitleri
Kahve kültürü (özellikle espresso)
Moda ve tasarım
Futbol (özellikle Serie A ligi)
Sanat (Michelangelo, Leonardo da Vinci gibi sanatçılar)
Bu konular hakkında sohbet açmak, İtalyanlarla yakınlaşmanı sağlayacaktır.
Sonuç
İtalyanca öğrenmek başta zor gibi görünse de, pratik yaparak ve günlük ifadeleri öğrenerek kısa sürede ilerleme kaydedebilirsin. Unutma, yeni bir dil öğrenmek sabır ve motivasyon gerektirir. Her gün biraz zaman ayırarak, küçük adımlarla büyük yol katedebilirsin.
Haydi, cesaret! (Dai, coraggio!) - İtalyanca serüvenine başlamak için en iyi zaman şimdi.
Buongiorno, come posso aiutarla?
Günaydın, size nasıl yardımcı olabilirim?
Örnek Diyalog: Buongiorno, come posso aiutarla? chiese gentilmente il commesso appena la signora entrò nella boutique.
Türkçe: Günaydın, size nasıl yardımcı olabilirim? dedi komi nezaketle, bayan butiğe girer girmez.
Ha già un appuntamento?
Zaten bir randevunuz var mı?
Örnek Diyalog: Si è certa che non possa vederci oggi pomeriggio; ha già un appuntamento?
Türkçe: Bugün öğleden sonra bizi göremeyeceğinden emin misiniz; zaten bir randevusu mu var?
Qual è l'ordine del giorno?
Gündemdeki maddeler nelerdir?
Örnek Diyalog: Prima di iniziare la riunione, potresti dirmi qual è l'ordine del giorno?
Türkçe: Toplantıya başlamadan önce, gündemin maddelerini bana söyleyebilir misin?
Potrei parlare con il responsabile?
Müdürle konuşabilir miyim?
Örnek Diyalog: Scusi, potrei parlare con il responsabile per risolvere un problema con la mia prenotazione?
Türkçe: Özür dilerim, rezervasyonumla ilgili bir sorunu çözmek için sorumlu kişiyle konuşabilir miyim?
Quando posso aspettarmi una risposta?
Yanıtı ne zaman bekleyebilirim?
Örnek Diyalog: Mi scusi, signore, ma quando posso aspettarmi una risposta alla mia domanda?
Türkçe: Affedersiniz, beyefendi, soruma ne zaman bir yanıt bekleyebilirim?
Posso lasciarle il mio biglietto da visita?
Sana kartımı bırakabilir miyim?
Örnek Diyalog: Dopo aver discusso del potenziale accordo, si avvicinò e con discrezione domandò: Posso lasciarle il mio biglietto da visita?
Türkçe: Potansiyel anlaşmayı tartıştıktan sonra yaklaştı ve nazikçe sordu: Sizlere kartımı bırakabilir miyim?
Può inviarmi la sua presentazione via email?
Sunumunuzu e-posta yoluyla bana gönderebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Durante la riunione, Marco si rivolse al relatore, chiedendo gentilmente: Può inviarmi la sua presentazione via email?
Türkçe: Toplantı sırasında Marco, konuşmacıya dönerek nazikçe şöyle sordu: Sunumunuzu e-posta yoluyla bana gönderebilir misiniz?
Sono qui per la riunione.
Toplantı için buradayım.
Örnek Diyalog: Sono qui per la riunione, mi potreste indicare la sala giusta per favore?
Türkçe: Toplantı için buradayım, doğru salonu bana gösterebilir misiniz lütfen?
Quale sarà il prossimo passo?
Bir sonraki adım ne olacak?
Örnek Diyalog: Dopo aver completato questa fase del progetto, quali pensi possano essere i possibili sviluppi e, sopratutto, quale sarà il prossimo passo?
Türkçe: Bu proje aşamasını tamamladıktan sonra, sizce olası gelişmeler neler olabilir ve özellikle, bir sonraki adım ne olacak?
Potrebbe spiegare meglio questo punto?
Bu noktayı daha iyi açıklayabilir misiniz?
Örnek Diyalog: Durante la conferenza, l'ascoltatore alzò la mano e chiese al relatore: Potrebbe spiegare meglio questo punto?
Türkçe: Konferans sırasında, dinleyici elini kaldırarak konuşmacıya şunu sordu: Bu noktayı daha iyi açıklar mısınız?
Abbiamo superato gli obiettivi di vendita.
Satış hedeflerini aştık.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il direttore con entusiasmo annunciò: Abbiamo superato gli obiettivi di vendita questo trimestre, complimenti a tutti!
Türkçe: Toplantı sırasında müdür heyecanla duyurdu: Bu çeyrek satış hedeflerini aştık, herkese tebrikler!
Questo è fuori dal nostro budget.
Bu bizim bütçemizin dışında.
Örnek Diyalog: Guardando il prezzo dell'auto di lusso, Marco sospirò e disse a sua moglie: Questo è fuori dal nostro budget.
Türkçe: Lüks arabanın fiyatını gördükten sonra Marco iç çekerek karısına şöyle dedi: Bu bizim bütçemizin dışında.
Come posso migliorare?
Nasıl gelişebilirim?
Örnek Diyalog: Durante il colloquio di valutazione, Marco si rivolse al suo capo con umiltà dicendo: Come posso migliorare?
Türkçe: Değerlendirme görüşmesi sırasında, Marco alçakgönüllülükle şefine dönerek şöyle dedi: Nasıl gelişebilirim?
Può fornire feedback sulla mia performance?
Performansım hakkında geri bildirimde bulunabilir misiniz?
Örnek Diyalog: Dopo la presentazione, Giovanni si avvicinò timidamente al suo supervisore e chiese: Può fornire feedback sulla mia performance?
Türkçe: Sunumdan sonra Giovanni utangaç bir şekilde süpervizörüne yaklaştı ve sordu: Performansım hakkında geri bildirimde bulunabilir misiniz?
Siamo in linea con la nostra roadmap?
Rotamıza uygun ilerliyor muyuz?
Örnek Diyalog: Durante la riunione di aggiornamento, il CEO chiese al team di sviluppo: Siamo in linea con la nostra roadmap?
Türkçe: Güncelleme toplantısı sırasında CEO, geliştirme ekibine sordu: Yol haritamızla uyumlu muyuz?
Stiamo assumendo nuovi collaboratori.
Yeni iş arkadaşları arıyoruz.
Örnek Diyalog: Stiamo assumendo nuovi collaboratori per espandere il nostro team di sviluppo software.
Türkçe: Yazılım geliştirme ekibimizi genişletmek için yeni çalışanlar alıyoruz.
Dovremo lavorare degli straordinari.
Fazla mesai yapmamız gerekecek.
Örnek Diyalog: Temendo l'imminente scadenza del progetto, il capo si avvicinò ai dipendenti e disse con riluttanza: Dovremo lavorare degli straordinari.
Türkçe: Projenin yaklaşan bitiş tarihi nedeniyle endişe duyan şef, çalışanlara yaklaşıp isteksiz bir şekilde şöyle dedi: Fazla mesai yapmak zorunda kalacağız.
Potrebbe controllare la posta in arrivo?
Gelen kutusunu kontrol edebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Mi scusi, signore, potrebbe controllare la posta in arrivo per vedere se è arrivato il mio pacco?
Türkçe: Özür dilerim beyefendi, gelen postaları kontrol edip paketimin gelip gelmediğine bakabilir misiniz?
Abbiamo una scadenza stretta.
Sıkı bir teslim tarihimiz var.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, ma dobbiamo sbrigare il lavoro entro oggi pomeriggio: abbiamo una scadenza stretta.
Türkçe: Üzgünüm, ama işi bugün öğleden önce bitirmemiz gerekiyor: sıkı bir teslim tarihimiz var.
Quello sarà il tuo compito principale.
Bu, senin ana görevin olacak.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il capo si rivolse al nuovo arrivato con fermezza: Quello sarà il tuo compito principale, assicurati di dare la priorità a questo progetto.
Türkçe: Toplantı sırasında, şef yeni gelen kişiye kararlılıkla seslendi: Bu senin asıl görevin olacak, bu projeyi önceliklendirildiğinden emin ol.
Questo non è accettabile.
Bu kabul edilemez.
Örnek Diyalog: Dispiaciuto per il ritardo nella consegna, il manager si scusò con il cliente dicendo: Questo non è accettabile e ci assicureremo che non succeda mai più.
Türkçe: Teslimattaki gecikme için üzgün olduğunu belirten yönetici, müşteriden şunları söyleyerek özür diledi: Bu kabul edilemez ve bir daha asla olmamasını sağlayacağız.
Potrebbe programmare una conferenza telefonica?
Bir telefon konferansı planlayabilir misiniz?
Örnek Diyalog: Mi scusi, signore, potrebbe programmare una conferenza telefonica per le tre del pomeriggio?
Türkçe: Özür dilerim beyefendi, öğleden sonra üç için bir telefon konferansı ayarlayabilir misiniz?
Abbiamo un problema di comunicazione interna.
İç iletişimde bir problemimiz var.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il capo ha sospirato profondamente e detto: Abbiamo un problema di comunicazione interna che dobbiamo risolvere immediatamente.
Türkçe: Toplantı sırasında şef derin bir nefes aldı ve şunu söyledi: Derhal çözmemiz gereken bir iç iletişim sorunumuz var.
Mi potrebbe passare il rapporto?
Raporu bana uzatabilir misiniz?
Örnek Diyalog: Durante la riunione, Marco si girò verso il collega e chiese gentilmente: Mi potrebbe passare il rapporto?
Türkçe: Toplantı sırasında Marco, meslektaşına dönerek nazikçe sordu: Bana raporu uzatabilir misiniz?
Devo compilare un rapporto di spesa.
Bir masraf raporu doldurmalıyım.
Örnek Diyalog: Prima di andare a casa, devo compilare un rapporto di spesa per l'ufficio contabilità.
Türkçe: Evime gitmeden önce, muhasebe ofisi için bir masraf raporu doldurmam gerekiyor.
Sono il tuo nuovo punto di contatto.
Yeni iletişim noktanızım.
Örnek Diyalog: Ciao, mi chiamo Marco, Sono il tuo nuovo punto di contatto per il progetto in azienda.
Türkçe: Merhaba, benim adım Marco, şirketteki projede seninle yeni iletişim noktan olacağım.
Faremo un brainstorming domani.
Yarın bir beyin fırtınası yapacağız.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il capo ha annunciato che Faremo un brainstorming domani per generare nuove idee sul progetto.
Türkçe: Toplantı sırasında, şef yarın projeye dair yeni fikirler üretmek için beyin fırtınası yapacağımızı duyurdu.
Il team sta facendo un ottimo lavoro.
Ekip harika bir iş çıkarıyor.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il direttore ha esclamato soddisfatto: Il team sta facendo un ottimo lavoro.
Türkçe: Toplantı sırasında müdür memnuniyetle şöyle haykırdı: Ekip çok iyi bir iş çıkarıyor.
Quanto durerà l'attuale contratto?
Mevcut sözleşme ne kadar sürecek?
Örnek Diyalog: Mi chiedevo, sai per caso quanto durerà l'attuale contratto?
Türkçe: Merak ediyordum, acaba mevcut sözleşmenin ne kadar süreceğini biliyor musun?
È stato un piacere fare affari con voi.
Sizinle iş yapmak bir zevkti.
Örnek Diyalog: Concludendo l'accordo e stringendo la mano al partner, l'imprenditore disse con un sorriso: È stato un piacere fare affari con voi.
Türkçe: Anlaşmayı sonuçlandırıp ortağa el sıkarken, girişimci gülümseyerek şunları söyledi: Sizinle iş yapmak bir zevkti.
Parliamo di cifre.
Rakamlardan bahsedelim.
Örnek Diyalog: Prima di firmare il contratto, parliamo di cifre per capire se siamo sulla stessa lunghezza d'onda.
Türkçe: Sözleşmeyi imzalamadan önce rakamlar üzerinde konuşalım ve aynı dalgaboyunda olup olmadığımızı anlayalım.
Questo migliorerà notevolmente l'efficienza.
Bu, verimliliği büyük ölçüde artıracak.
Örnek Diyalog: Con l'adozione del nuovo software, Questo migliorerà notevolmente l'efficienza del nostro workflow.
Türkçe: Yeni yazılımın benimsenmesiyle, bu iş akışımızın verimliliğini önemli ölçüde artıracaktır.
Potrebbe inviare la fattura?
Faturayı gönderebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Potrebbe inviare la fattura al mio indirizzo email indicato in precedenza?
Türkçe: Önceden belirttiğim e-posta adresime faturayı gönderebilir misiniz?
Dovete rispettare le scadenze.
Belirlenen son teslim tarihlerine uymalısınız.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il capo progetto disse con fermezza ai membri del team: Dovete rispettare le scadenze per mantenere la credibilità con il cliente.
Türkçe: Toplantı sırasında, proje müdürü ekip üyelerine sert bir şekilde şöyle dedi: Müşteri nezdinde itibarımızı koruyabilmek için verilen son tarihleri mutlaka uymalısınız.
Quello è un obiettivo realistico?
Bu gerçekçi bir hedef mi?
Örnek Diyalog: Credi davvero che perdere dieci chili in un mese sia possibile, o devo chiedermi: Quello è un obiettivo realistico?
Türkçe: Gerçekten bir ayda on kilo vermenin mümkün olduğuna inanıyor musun, yoksa kendime şu soruyu mu sormalıyım: Bu gerçekçi bir hedef mi?
Abbiamo bisogno di una strategia migliore.
Daha iyi bir stratejiye ihtiyacımız var.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il CEO disse con tono serio: Abbiamo bisogno di una strategia migliore per superare la concorrenza.
Türkçe: Toplantı sırasında, CEO ciddi bir tonla şöyle dedi: Rekabeti aşmak için daha iyi bir stratejiye ihtiyacımız var.
Mi occorre la vostra approvazione.
Onayınıza ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Prima di procedere con la pubblicazione del documento finale, mi occorre la vostra approvazione.
Türkçe: Nihai belgenin yayınlanmasına devam etmeden önce, sizin onayınıza ihtiyacım var.
Posso proporre un'alternativa?
Bir alternatif önersem?
Örnek Diyalog: Mentre discutevamo del piano, mi è venuto in mente qualcosa e ho chiesto: Posso proporre un'alternativa?
Türkçe: Planı tartışırken aklıma bir şey geldi ve sordum: Bir alternatif önersem?
Dove possiamo incontrarci?
Nerede buluşabiliriz?
Örnek Diyalog: Che ne dici se ci vediamo nel pomeriggio? Dove possiamo incontrarci?
Türkçe: Öğleden sonra buluşsak ne dersin? Nerede buluşabiliriz?
Sarò fuori ufficio la prossima settimana.
Gelecek hafta ofiste olmayacağım.
Örnek Diyalog: Prima di partire, ho impostato la mia email con il messaggio automatico Sarò fuori ufficio la prossima settimana.
Türkçe: Yola çıkmadan önce, e-posta hesabımda Gelecek hafta ofiste olmayacağım otomatik yanıt mesajını ayarladım.
Lei gestirà il progetto?
Projeyle o mu ilgilenecek?
Örnek Diyalog: Mi chiedo, Lei gestirà il progetto o assegneranno qualcun altro?
Türkçe: Merak ediyorum, proje yönetimini siz mi üstleneceksiniz yoksa başka birisine mi verecekler?
È una priorità assoluta.
Bu kesin bir öncelik.
Örnek Diyalog: Bisogna chiamare immediatamente un medico; è una priorità assoluta.
Türkçe: Derhal bir doktor çağrılmalı; bu kesin bir önceliktir.
Questo è al di sopra delle mie competenze.
Bu benim yetkinlik alanımın üzerinde.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, signor Rossi, ma questo problema tecnico è piuttosto complicato; questo è al di sopra delle mie competenze, sarà meglio chiamare un esperto.
Türkçe: Üzgünüm, Bay Rossi, fakat bu teknik problem oldukça karmaşık; bu benim yetkinliklerimin ötesinde, bir uzman çağırmak daha iyi olur.
Potrebbe rivedere questo documento?
Bu belgeyi gözden geçirebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Potrebbe rivedere questo documento prima che lo invii al direttore?
Türkçe: Bu belgeyi müdüre göndermeden önce gözden geçirebilir misiniz?
Dobbiamo incrementare le vendite.
Satışları artırmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il direttore ha detto con enfasi: Dobbiamo incrementare le vendite entro la fine del trimestre.
Türkçe: Toplantı sırasında, müdür vurguyla şunları söyledi: Çeyrek sonuna kadar satışları artırmalıyız.
Dovremo negoziare i termini.
Şartları müzakere etmemiz gerekecek.
Örnek Diyalog: Prima di firmare qualsiasi cosa, dovremo negoziare i termini con loro.
Türkçe: Herhangi bir şeyi imzalamadan önce, onlarla şartları müzakere etmemiz gerekecek.
Quando è disponibile per una chiamata?
Bir arama için ne zaman müsait olursunuz?
Örnek Diyalog: Potrebbe dirmi, per favore, quando è disponibile per una chiamata?
Türkçe: Lütfen bana, bir arama için ne zaman müsait olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Che tipo di assistenza necessita?
Hangi tür yardıma ihtiyacınız var?
Örnek Diyalog: Mi potrebbe dire, per favore, che tipo di assistenza necessita?
Türkçe: Lütfen bana hangi tür yardıma ihtiyacınız olduğunu söyleyebilir misiniz?
Questa è la nostra proposta commerciale.
Bu bizim ticari teklifimizdir.
Örnek Diyalog: Con entusiasmo, l'agente ha svelato il documento dicendo: Questa è la nostra proposta commerciale.
Türkçe: Heyecanla, acenta belgeyi açığa çıkararak şunu söyledi: Bu bizim ticari teklifimiz.
Ci servono maggiori risorse umane.
Daha fazla insan kaynağına ihtiyacımız var.
Örnek Diyalog: Durante la riunione, il direttore ha esclamato con enfasi: Ci servono maggiori risorse umane per portare a termine il progetto entro i tempi stabiliti.
Türkçe: Toplantı sırasında müdür, vurguyla şöyle haykırdı: Projeyi belirlenen süreler içinde tamamlayabilmemiz için daha fazla insan kaynağına ihtiyacımız var.