İtalyanca, melodik ve tutkulu tınısıyla pek çok insanın ilgisini çeken bir dildir. Eğer sıfırdan başlayarak İtalyanca öğrenmek istiyorsanız, ilk adımı atmaya hazır olun! Bu yazıda, size İtalyanca'nın temel terimlerini, kelimelerini ve günlük hayatta kullanabileceğiniz ifadeleri örneklerle anlatacağım.
İtalyanca'nın Temel Özellikleri
İtalyanca, Latin kökenli bir dil olup yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. Dilin en belirgin özelliklerinden biri, sessiz harflerin genellikle vokallerle çevrili olması ve kelimelerin akıcı bir şekilde telaffuz edilmesidir.
Alfabe ve Telaffuz
İtalyanca alfabesi, Türkçe alfabeyle büyük ölçüde benzerdir ancak bazı harfler farklı telaffuz edilir:
C harfi, önüne e veya i geldiğinde ç olarak okunur. Örneğin, cena (çena) - akşam yemeği.
G harfi, önüne e veya i geldiğinde c olarak okunur. Örneğin, gelato (celato) - dondurma.
Önemli Telaffuz Kuralları
1- Gli birleşimi y sesi gibi okunur. Örneğin, famiglia (familya) - aile.
2- Gn birleşimi ny sesi verir. Örneğin, lasagna (lazanya) - lazanya.
3- H harfi sessizdir. Örneğin, hotel (otel) - otel.
4- S harfi, iki sesli harf arasında olduğunda z gibi okunur. Örneğin, casa (kaza) - ev.
5- <u>R</u> harfi, dilin ucuyla titretilir, bu da İtalyanca'ya özgü bir tını kazandırır.
Temel Selamlaşma ve Nezaket İfadeleri
İlk tanışmalarda ve günlük konuşmalarda kullanabileceğiniz bazı temel ifadeler:
Ciao - Merhaba / Hoşça kal (resmi olmayan)
Buongiorno - Günaydın / İyi günler
Buonasera - İyi akşamlar
Arrivederci - Görüşmek üzere
Per favore - Lütfen
Grazie - Teşekkür ederim
Prego - Rica ederim
Mi chiamo... - Adım...
Örnek Diyalog
A: Ciao! Come ti chiami? (Merhaba! Adın ne?)
B: Mi chiamo Luca. E tu? (Benim adım Luca. Ya senin?)
Sayılar ve Sayma
İtalyanca'da sayıları öğrenmek, günlük hayatta oldukça işinize yarayacaktır. İşte 1'den 20'ye kadar sayılar:
1- Uno - Bir
2- Due - İki
3- Tre - Üç
4- Quattro - Dört
5- Cinque - Beş
6- Sei - Altı
7- Sette - Yedi
8- Otto - Sekiz
9- Nove - Dokuz
10- Dieci - On
11- Undici - On bir
12- Dodici - On iki
13- Tredici - On üç
14- Quattordici - On dört
15- Quindici - On beş
16- Sedici - On altı
17- Diciassette - On yedi
18- Diciotto - On sekiz
19- Diciannove - On dokuz
20- Venti - Yirmi
Örnek Kullanım
Ho vent'anni. (Yirmi yaşındayım.)
Ci sono cinque libri sul tavolo. (Masada beş kitap var.)
Günlük İfadeler ve Sorular
Günlük hayatta sıkça kullanılan ifadeler ve sorular:
Dove si trova...? - ... nerede bulunur?
Quanto costa? - Ne kadar?
Che ore sono? - Saat kaç?
Posso avere...? - ... alabilir miyim?
Parli inglese? - İngilizce konuşuyor musunuz?
Scusi - Affedersiniz
Örnek Cümleler
Scusi, dov'è la stazione? (Affedersiniz, istasyon nerede?)
Posso avere un bicchiere d'acqua, per favore? (Bir bardak su alabilir miyim, lütfen?)
Yemek Siparişi Verme
İtalya'da yemek siparişi verirken kullanabileceğiniz bazı ifadeler:
Vorrei... - ... istiyorum
Il menu, per favore. - Menü lütfen.
Il conto, per favore. - Hesap lütfen.
Acqua naturale/gassata - Durgun/soda su
Un bicchiere di vino rosso/bianco - Bir bardak kırmızı/beyaz şarap
Menüde Sıkça Görülen Yemekler
Antipasto - Başlangıç
Primo - İlk ana yemek (genellikle makarna veya çorba)
Secondo - İkinci ana yemek (et veya balık)
Contorno - Yan yemek (sebze, salata)
Dolce - Tatlı
Örnek Diyalog
Cameriere: Buonasera, siete pronti per ordinare? (İyi akşamlar, sipariş vermeye hazır mısınız?)
Cliente: Sì, vorrei una pizza margherita e un bicchiere d'acqua naturale. (Evet, bir margherita pizza ve bir bardak durgun su istiyorum.)
Alışveriş ve Pazarlık
Mağazada veya pazarda iletişimi kolaylaştıracak ifadeler:
Sto solo guardando. - Sadece bakıyorum.
Quanto viene questo? - Bu ne kadar?
Avete una taglia più grande/piccola? - Daha büyük/küçük bir beden var mı?
Può farmi uno sconto? - Bana indirim yapabilir misiniz?
Örnek Diyalog
Commesso: Posso aiutarti? (Yardımcı olabilir miyim?)
Cliente: Sì, cerco una camicia bianca. (Evet, beyaz bir gömlek arıyorum.)
Yön Tarifleri
Yol tarifi alırken veya verirken işinize yarayacak terimler:
Sinistra - Sol
Destra - Sağ
Dritto - Dümdüz
Dietro - Arkasında
Davanti - Önünde
Vicino - Yakın
Lontano - Uzak
Örnek Cümleler
Il museo è vicino al parco. (Müze parka yakındır.)
Giri a destra dopo il semaforo. (Işıklardan sonra sağa dönün.)
Zaman ve Tarihler
Saatler ve günler hakkında konuşmak için temel ifadeler:
Che giorno è oggi? - Bugün günlerden ne?
Oggi è martedì. - Bugün salı.
Domani - Yarın
Ieri - Dün
Haftanın Günleri
1- Lunedì - Pazartesi
2- Martedì - Salı
3- Mercoledì - Çarşamba
4- Giovedì - Perşembe
5- Venerdì - Cuma
6- Sabato - Cumartesi
7- Domenica - Pazar
Duygular ve Haller
Kendinizi ifade etmek için kullanabileceğiniz bazı sıfatlar:
Felice - Mutlu
Triste - Üzgün
Stanco - Yorgun
Arrabbiato - Kızgın
Annoiato - Sıkılmış
Affamato - Aç
Sete - Susamış
Örnek Cümleler
Sono felice di vederti. (Seni gördüğüme sevindim.)
Ho fame, andiamo a mangiare qualcosa? (Açım, bir şeyler yemeye gidelim mi?)
İtalyanca'da Fiillerin Temel Kullanımı
İtalyanca'da fiillerin çekimi, zaman ve şahıslara göre değişir. En yaygın fiillerden bazıları ve onların temel çekimleri:
Fiil: Essere (Olmak)
Io sono - Ben ...yım
Tu sei - Sen ...sın
Lui/Lei è - O ...dır
Noi siamo - Biz ...yız
Voi siete - Siz ...sınız
Loro sono - Onlar ...dır
Örnek Kullanım
Io sono italiano. (Ben İtalyan'ım.)
Noi siamo amici. (Biz arkadaşız.)
Fiil: Avere (Sahip olmak)
Io ho - Benim ... var
Tu hai - Senin ... var
Lui/Lei ha - Onun ... var
Noi abbiamo - Bizim ... var
Voi avete - Sizin ... var
Loro hanno - Onların ... var
Örnek Kullanım
Lei ha una bella casa. (Onun güzel bir evi var.)
Loro hanno due bambini. (Onların iki çocuğu var.)
Fiil: Andare (Gitmek)
Io vado - Ben gidiyorum
Tu vai - Sen gidiyorsun
Lui/Lei va - O gidiyor
Noi andiamo - Biz gidiyoruz
Voi andate - Siz gidiyorsunuz
Loro vanno - Onlar gidiyorlar
Örnek Kullanım
Domani vado a Roma. (Yarın Roma'ya gidiyorum.)
Andiamo al cinema stasera? (Bu akşam sinemaya gidelim mi?)
İtalyanca Öğrenirken İşinize Yarayacak İpuçları
Dinleyin ve Tekrar Edin: İtalyanca müzik veya podcast'ler dinleyerek telaffuzunuzu geliştirebilirsiniz.
Kelime Kartları Kullanın: Yeni kelimeleri öğrenmek için kelime kartları oluşturabilirsiniz.
İtalyanca Düşünün: Günlük hayatınızda gördüklerinizin İtalyanca karşılıklarını düşünmeye çalışın.
Yazın: Kısa cümleler veya günlük tutarak yazma becerinizi geliştirin.
Pratik Yapın: Fırsat buldukça öğrendiğiniz kelime ve ifadeleri kullanmaya çalışın.
Sonuç
İtalyanca öğrenmek, hem eğlenceli hem de zenginleştirici bir deneyim olabilir. Sıfırdan başlayarak, temel kelimeleri ve ifadeleri öğrendiğinizde, günlük hayatta basit iletişimler kurabilecek seviyeye gelebilirsiniz. Unutmayın, pratik yapmak ve sürekli tekrar etmek dil öğrenmenin anahtarıdır. İtalyanların dediği gibi, "Piano piano si va lontano" - Yavaş yavaş ilerleyerek uzağa varılır.
Bol şanslar! (In bocca al lupo!) İtalyanca öğrenme serüveninizde başarılar dilerim.
Il mio cane è molto intelligente.
Köpeğim çok zekidir.
Örnek Diyalog: Mi sono vantato con mio cugino dicendo: Il mio cane è molto intelligente; riesce a capire diversi comandi in più lingre.
Türkçe: Kuzenimle övünerek dedim ki: Benim köpeğim çok zeki; birçok farklı dili kavrayıp çeşitli komutları anlayabiliyor.
La mia gatta ha partorito cinque gattini.
Kedim beş yavru doğurdu.
Örnek Diyalog: Ieri sera è successo qualcosa di incredibile la mia gatta ha partorito cinque gattini.
Türkçe: Dün gece inanılmaz bir şey oldu benim kedim beş yavru doğurdu.
Gli uccelli fanno il nido in primavera.
Kuşlar baharda yuva yaparlar.
Örnek Diyalog: Mamma, perché stanno portando rami e foglie quelle rondini? Gli uccelli fanno il nido in primavera, tesoro, si stanno preparando per le uova.
Türkçe: Anne, neden o kırlangıçlar dal ve yaprak taşıyorlar? Kuşlar ilkbaharda yuva yapar, canım, yumurtalar için hazırlık yapıyorlar.
I cuccioli giocano spesso tra di loro.
Yavrular sık sık birbirleriyle oynarlar.
Örnek Diyalog: Guardando i cani nel parco, Maria commentò con un sorriso: I cuccioli giocano spesso tra di loro.
Türkçe: Parktaki köpekleri izlerken Maria gülümseyerek şunları söyledi: Yavrular sık sık birbirleriyle oynarlar.
Dove si trova il veterinario più vicino?
En yakın veteriner nerede?
Örnek Diyalog: Scusami, potresti aiutarmi? Dove si trova il veterinario più vicino?
Türkçe: Özür dilerim, bana yardımcı olabilir misiniz? En yakın veteriner nerede?
Il mio pappagallo sa parlare.
Papağanım konuşmayı biliyor.
Örnek Diyalog: Marco esclamò con orgoglio: Il mio pappagallo sa parlare!
Türkçe: Marco gururla haykırdı: Benim papağanım konuşmayı biliyor!
Quanti anni vive un coniglio?
Bir tavşan kaç yıl yaşar?
Örnek Diyalog: Sfogliando il libro sulla cura degli animali domestici, Marco si rivolse a sua sorella chiedendole: Quanti anni vive un coniglio?
Türkçe: Evcil hayvan bakımı üzerine kitabı karıştırırken Marco, kız kardeşine dönerek sordu: Bir tavşan kaç yıl yaşar?
Quel cavallo ha una criniera bellissima.
O atın çok güzel bir yelesi var.
Örnek Diyalog: Guardando il pascolo, Marco esclamò con ammirazione: Che meraviglia, quel cavallo ha una criniera bellissima!
Türkçe: Otlakta bakarken Marco hayranlıkla şöyle seslendi: Ne harika, şu atın yelesi çok güzel!
Come si chiama il tuo pesciolino rosso?
Kırmızı balığının adı ne?
Örnek Diyalog: Come si chiama il tuo pesciolino rosso? Mi piacerebbe saperlo, ma è stato il mio nipotino a dargli il nome e non riesco mai a ricordarlo!
Türkçe: Kırmızı balığının adı ne? Keşke bilseydim, ama adını küçük yeğenim koydu ve ben bir türlü hatırlayamıyorum!
Hai mai visto una tartaruga marina?
Deniz kaplumbağası gördün mü hiç?
Örnek Diyalog: Durante la cena sulla spiaggia, Marco si rivolse a Lucia con curiosità e le chiese: Hai mai visto una tartaruga marina?
Türkçe: Plajda akşam yemeği sırasında Marco, Lucia'ya merakla dönüp ona sordu: Hiç deniz kaplumbağası gördün mü?
Gli elefanti sono animali molto socievoli.
Filgiller çok sosyal hayvanlardır.
Örnek Diyalog: Maria si girò verso Luca, sorrise e disse: Gli elefanti sono animali molto socievoli.
Türkçe: Maria Luca'ya döndü, gülümsedi ve dedi ki: Filler çok sosyal hayvanlardır.
Il leone è il re della giungla.
Aslan ormanın kralıdır.
Örnek Diyalog: Mentre osservavamo lo splendido paesaggio del Serengeti, Marco si voltò verso di me, sorrise e disse: Il leone è il re della giungla.
Türkçe: Serengeti'nin muhteşem manzarasını izlerken, Marco bana döndü, gülümsedi ve dedi: Aslan, ormanın kralıdır.
La scimmia ama mangiare banane.
Maymun muz yemeyi sever.
Örnek Diyalog: Non appena abbiamo aperto la gabbia, La scimmia ama mangiare banane è diventato evidente vedendola correre verso il mazzo appeso all'albero.
Türkçe: Kafesi açar açmaz, maymunun muz yemeyi sevdiği, onun ağaçta asılı olan demete doğru koşarken görülerek açıkça belli oldu.
Le farfalle hanno colori vivaci.
Kelebekler canlı renklere sahiptir.
Örnek Diyalog: Durante la lezione di scienze naturali, il professore esclamò con entusiasmo: Le farfalle hanno colori vivaci, che utilizzano per attirare i partner e scoraggiare i predatori.
Türkçe: Doğa bilimleri dersinde profesör heyecanla şöyle haykırdı: Kelebekler canlı renklere sahiptir, bunları eş çekmek ve yırtıcıları caydırmak için kullanırlar.
Il lupo ulula alla luna piena.
Kurt dolunayda ulur.
Örnek Diyalog: Mentre ammiravamo il cielo notturno, Marco sussurrò con un brivido: Il lupo ulula alla luna piena.
Türkçe: Gökyüzünü hayranlıkla izlerken, Marco titreyerek fısıldadı: Kurt dolunayda ulur.
Il serpente si muove in modo sinuoso.
Yılan kıvrılarak hareket eder.
Örnek Diyalog: Mentre guardavamo il documentario, Marco mi ha sussurrato all'orecchio: Il serpente si muove in modo sinuoso.
Türkçe: Belgeseli izlerken Marco kulağıma fısıldadı: Yılan kıvrak bir şekilde hareket ediyor.
L'ape sta raccogliendo il nettare.
Arı nektar topluyor.
Örnek Diyalog: Maria osservò l'insetto e con un sorriso disse a suo figlio: L'ape sta raccogliendo il nettare.
Türkçe: Maria böceği izledi ve gülümseyerek oğluna dedi: Arı nektar topluyor.
Il delfino è un mammifero, non un pesce.
Yunus bir memelidir, balık değildir.
Örnek Diyalog: Sapevi che il delfino è un mammifero, non un pesce?
Türkçe: Delfinin bir memeli olduğunu, balık olmadığını biliyor muydun?
Quell'ippopotamo è gigantesco!
O hipopotam devasa!
Örnek Diyalog: Marco esclamò con stupore: Quell'ippopotamo è gigantesco!
Türkçe: Marco hayretle bağırdı: Bu hipopotam devasa!
La ragnatela è stata tessuta in un angolo.
Örümcek ağı bir köşeye örülmüştür.
Örnek Diyalog: Guardando verso l'alto, Mario sospirò dicendo: La ragnatela è stata tessuta in un angolo; dovrò prendere la scala per rimuoverla.
Türkçe: Yukarıya bakarak Mario, iç çekerek şöyle dedi: Örümcek ağı bir köşeye örülmüş; onu temizlemek için merdiveni almak zorunda kalacağım.
L'orso va in letargo in inverno.
Ayı kışın kış uykusuna yatar.
Örnek Diyalog: Mentre camminavamo per il bosco, Marco si fermò di colpo e sussurrò: L'orso va in letargo in inverno, quindi non dovremmo incontrarne nessuno ora.
Türkçe: Ormanda yürürken, Marco aniden durdu ve fısıldadı: Ayılar kışın kış uykusuna yattığı için şu anda hiçbiriyle karşılaşmamız gerekmiyor.
L'asino è un animale molto resistente.
Eşek çok dayanıklı bir hayvandır.
Örnek Diyalog: Durante la lezione di zoologia, il professore spiegò L'asino è un animale molto resistente.
Türkçe: Zooloji dersinde profesör açıkladı Eşek çok dayanıklı bir hayvandır.
La zebra ha delle strisce nere e bianche.
Zebra siyah ve beyaz çizgilere sahiptir.
Örnek Diyalog: Sapevi che la zebra ha delle strisce nere e bianche per confondere i predatori?
Türkçe: Zebra'nın siyah ve beyaz çizgileri avcıları şaşırtmak için mi olduğunu biliyor muydun?
Il topo sta cercando del cibo.
Fare yiyecek arıyor.
Örnek Diyalog: Mentre guardavo in cucina, ho detto a mia sorella: Il topo sta cercando del cibo.
Türkçe: Mutfakta bakınırken kız kardeşime şunu söyledim: Fare yiyecek arıyor.
Il grillo canta di notte.
Çekirge geceleyin şarkı söyler.
Örnek Diyalog: Mentre ci accampavamo sotto le stelle, Anna sorrise e disse: Il grillo canta di notte, ascolta la sua ninnananna per la luna.
Türkçe: Yıldızların altında kamp kurarken, Anna gülümseyerek şöyle dedi: Grillolar gece şarkı söyler, dinle ay için ninni söylüyorlar.
La gallina sta covando le uova.
Tavuk yumurtaları kuluçkaya yatırmış.
Örnek Diyalog: Maria guarda il pollaio e dice orgogliosa: La gallina sta covando le uova.
Türkçe: Maria kümesi izler ve gururla söyler: Tavuk yumurtaları kuluçkaya yatırdı.
La coccinella si posa sul fiore.
Uğur böceği çiçeğe konar.
Örnek Diyalog: Mentre osserviamo l'orto, Giorgia sussurra emozionata: La coccinella si posa sul fiore.
Türkçe: Bahçeye bakarken Giorgia heyecanlı bir şekilde fısıldar: Uğur böceği çiçeğin üzerine konuyor.
La giraffa ha un collo molto lungo.
Zürafa çok uzun bir boyna sahip.
Örnek Diyalog: Mentre guardavamo gli animali allo zoo, Luca esclamò stupito: La giraffa ha un collo molto lungo.
Türkçe: Hayvanları hayvanat bahçesinde izlerken, Luca şaşırarak haykırdı: Zürafa çok uzun bir boyna sahip.
Il mio criceto si gira nella ruota.
Hamsterim tekerlek içinde dönüyor.
Örnek Diyalog: Ogni volta che entro nella stanza, è così divertente notare che Il mio criceto si gira nella ruota.
Türkçe: Odaya her girdiğimde, hamsterimin çarkta koştuğunu görmek çok eğlenceli.
Il pavone sta spiegando la coda.
Tavuskuşu kuyruğunu açıyor.
Örnek Diyalog: Mentre camminiamo nel parco, guarda il pavone sta spiegando la coda.
Türkçe: Parkta yürürken bak, tavuskuşu kuyruğunu açıyor.
La formica è molto laboriosa.
Karınca çok çalışkandır.
Örnek Diyalog: Mentre osservavamo il formicaio, il nonno mi indicò una piccola creatura e disse: La formica è molto laboriosa.
Türkçe: Karınca yuvasını izlerken, dedem küçük bir yaratığı göstererek şöyle dedi: Karınca çok çalışkandır.
Il cammello ha due gobbe.
Deve iki hörgücü vardır.
Örnek Diyalog: Mentre attraversavano il deserto, Mario puntò un dito verso l'orizzonte e disse: Il cammello ha due gobbe.
Türkçe: Çölü geçerken Mario, bir parmağını ufka doğrulttu ve şöyle dedi: Deve iki hörgüçlü.
Il piccione sta razzolando.
Güvercin yem arıyor.
Örnek Diyalog: Hai visto? Il piccione sta razzolando proprio accanto alla statua nel parco.
Türkçe: Gördün mü? Güvercin tam heykelin yanında parkta toprağı eşeliyor.
La volpe è un animale astuto.
Tilki kurnaz bir hayvandır.
Örnek Diyalog: Mentre percorrevano il sentiero nel bosco, Marco sussurrò a Sara: La volpe è un animale astuto, dobbiamo essere silenziosi se vogliamo vederne una.
Türkçe: Ormanda patikayı takip ederken Marco, Sara'ya fısıldadı: Tilki kurnaz bir hayvandır, eğer birini görmek istiyorsak sessiz olmalıyız.
L'oca fa le uova molto grandi.
Kaz çok büyük yumurtlar yapar.
Örnek Diyalog: Quando passeggiavamo in fattoria, Mario mi puntava l'animale e diceva sorpreso: L'oca fa le uova molto grandi.
Türkçe: Çiftlikte dolaşırken, Mario hayvana işaret edip şaşırarak şöyle dedi: Kaz çok büyük yumurtlar yapıyor.
Il tuo cane sa dare la zampa?
Köpeğin pati veriyor mu?
Örnek Diyalog: Durante la passeggiata al parco, ho chiesto al mio amico: Il tuo cane sa dare la zampa?
Türkçe: Parkta yürüyüş yaparken arkadaşıma sordum: Köpeğin pati veriyor mu?
Il mio gatto fa le fusa quando è contento.
Kedim mutlu olduğunda mırıldanır.
Örnek Diyalog: Sorridendo, Maria disse, Il mio gatto fa le fusa quando è contento.
Türkçe: Gülümseyerek, Maria dedi ki, Kedim mutlu olduğunda mırıldanır.
Il coniglio ha orecchie molto lunghe.
Tavşanın çok uzun kulakları vardır.
Örnek Diyalog: Mentre guardavo fuori dalla finestra, ho notato che il coniglio ha orecchie molto lunghe.
Türkçe: Pencereden dışarı bakarken, tavşanın çok uzun kulakları olduğunu fark ettim.
Quella capra sta scalando la montagna.
O keçi dağı tırmanıyor.
Örnek Diyalog: Guarda laggiù Quella capra sta scalando la montagna come se non avesse alcuna paura dell'altezza.
Türkçe: Bak aşağıya O keçi sanki hiç yükseklik korkusu yokmuş gibi dağa tırmanıyor.
Il cagnolino ha bisogno di una passeggiata.
Yavru köpek bir yürüyüşe ihtiyaç duyuyor.
Örnek Diyalog: Mentre guardo fuori dalla finestra, penso ad alta voce: Il cagnolino ha bisogno di una passeggiata.
Türkçe: Pencereden dışarı bakarken yüksek sesle düşünüyorum: Küçük köpek bir yürüyüşe ihtiyaç duyar.
Il rospo salta nel laghetto.
Kurbağa gölete atlar.
Örnek Diyalog: Marta osservò il giardino e disse entusiasta: Il rospo salta nel laghetto.
Türkçe: Marta bahçeye bakarak heyecanla şöyle dedi: Kurbağa gölette zıplıyor.
L'aquila sta volando in alto nel cielo.
Kartal gökyüzünde yükseklerde uçuyor.
Örnek Diyalog: Guarda verso il cielo l'aquila sta volando in alto nel cielo.
Türkçe: Gökyüzüne bak kartal, gökyüzünde yükseklerde uçuyor.
Il bradipo si muove molto lentamente.
Tembel hayvan çok yavaş hareket eder.
Örnek Diyalog: Hai visto? Il bradipo si muove molto lentamente, ma sembra così rilassato.
Türkçe: Gördün mü? Tembel hayvan çok yavaş hareket ediyor ama o kadar rahat görünüyor.
Hai mai accarezzato un porcospino?
Hiç bir kirpiyi okşadın mı?
Örnek Diyalog: Sorridendo, Marco chiese stupito alla biologa: Hai mai accarezzato un porcospino?
Türkçe: Gülümseyerek, Marco biyoloğa şaşkın bir şekilde sordu: Hiç bir kirpiyi okşadın mı?
La foca sta giocando con la palla.
Fok top ile oynuyor.
Örnek Diyalog: Maria esclamò con gioia, La foca sta giocando con la palla, mentre osservava lo spettacolo al parco acquatico.
Türkçe: Maria sevinçle haykırdı, Fok top oynuyor! diye, su parkındaki gösteriyi izlerken.
Il gufo caccia di notte.
Baykuş gece avlanır.
Örnek Diyalog: Durante la lezione di scienze naturali, il professore spiegò che è possibile osservare un comportamento interessante nel mondo animale: Il gufo caccia di notte.
Türkçe: Doğa bilimleri dersinde profesör, hayvanlar aleminde ilginç bir davranışın gözlemlenebileceğini açıkladı: Baykuş gece avlanır.
I pesci nuotano nell'acquario.
Balıklar akvaryumda yüzer.
Örnek Diyalog: Osservando la stanza, Marco esclamò entusiasta: I pesci nuotano nell'acquario con tanta grazia e agilità!
Türkçe: Odayı inceleyerek Marco coşkuyla haykırdı: Balıklar akvaryumda ne kadar zarif ve atik yüzüyorlar!
Il corvo ha un piumaggio nero lucido.
Karga parlak siyah bir tüy örtüsüne sahiptir.
Örnek Diyalog: Mentre camminavamo nel parco, Luca si è fermato, mi ha puntato e ha esclamato con stupore: Il corvo ha un piumaggio nero lucido, mai visto nulla di simile!
Türkçe: Parkta yürürken, Luca durdu, bana dikkatle baktı ve şaşkınlıkla haykırdı: Karga parlak siyah bir tüy örtüsüne sahip, böylesini hiç görmemiştim!
La tartaruga cammina molto piano.
Kaplumbağa çok yavaş yürür.
Örnek Diyalog: Mentre osservavamo gli animali nello zoo, mi hai guardato stupito e hai esclamato: La tartaruga cammina molto piano.
Türkçe: Hayvanları hayvanat bahçesinde izlerken bana şaşkın şaşkın baktın ve Kaplumbağa çok yavaş yürüyor! diye haykırdın.
La lontra nuota sulla schiena.
Su samuru sırtüstü yüzer.
Örnek Diyalog: Mentre guardavamo lo stagno, Marco mi ha indicato entusiasta: guarda, la lontra nuota sulla schiena!
Türkçe: Göleti izlerken Marco heyecanla bana işaret etti: Bak, su samuru sırtüstü yüzüyor!
Il furetto è un animale giocoso.
Ferret oyuncu bir hayvandır.
Örnek Diyalog: Mia guardò il suo animale domestico che correva nella stanza e disse a suo fratello: Il furetto è un animale giocoso.
Türkçe: Mia evindeki hayvanının odada koştuğunu izledi ve kardeşine şöyle dedi: Fret, oyunsever bir hayvan.