Yas almak, evrensel bir seruven ve hayatin kacinilmaz bir parcasidir. Insanlar olarak toplumsal etkilesimde bulunurken cogu zaman yaslilik ve yaslanma hakkinda konusmalar yapariz. Bu sohbetler bazen bir aile buyugunun saglik durumu hakkinda olabilirken bazen de yaslanmanin getirdigi deneyim ve bilgelik uzerine olabilir. Peki, bu konulari Almancada nasil ele aliriz? Eger Almanca egitimi aliyorsaniz ve yaslilikla ilgili konusmalar yapmayi ogrenmek istiyorsaniz, bu makale tam da size gore.
Ich fühle mich viel älter als ich bin
Kendimi olduğumdan çok daha yaşlı hissediyorum.
Örnek Diyalog: Nach einer langen und anstrengenden Woche sagte sie: Ich fühle mich viel älter als ich bin.
Türkçe: Uzun ve yorucu bir haftanın ardından şöyle dedi: Kendimi olduğumdan çok daha yaşlı hissediyorum.
Mein Körper ist nicht mehr so stark
Vücudum artık o kadar güçlü değil.
Örnek Diyalog: Seit dem Unfall merke ich, wie mein Körper ist nicht mehr so stark ist wie früher.
Türkçe: Kazadan beri, vücudumun artık eskisi kadar güçlü olmadığını fark ediyorum.
Meine Knochen schmerzen
Kemiklerim ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nach einem ganzen Tag Gartenarbeit sagen meine Großeltern oft Meine Knochen schmerzen.
Türkçe: Bir gün boyunca bahçe işleriyle uğraştıktan sonra büyük ebeveynlerim sık sık Kemiklerim ağrıyor derler.
Meine Beweglichkeit ist nicht mehr wie früher
Hareket kabiliyetim eskisi gibi değil.
Örnek Diyalog: Seit ich nicht mehr regelmäßig trainiere, habe ich festgestellt, dass meine Beweglichkeit nicht mehr wie früher ist.
Türkçe: Düzenli olarak egzersiz yapmayı bıraktığımdan beri, esnekliğimin eskisi gibi olmadığını fark ettim.
Mein Sehvermögen hat sich verschlechtert
Gözlerim bozuldu.
Örnek Diyalog: Seit ich längere Stunden vor dem Computer verbringe, habe ich gemerkt, dass mein Sehvermögen sich verschlechtert hat.
Türkçe: Bilgisayar karşısında daha uzun saatler geçirdiğimden beri görme yeteneğimin kötüleştiğini fark ettim.
Meine Hörfähigkeit ist nicht mehr das, was es einmal war
Kulaklarım eskisi gibi duymuyor.
Örnek Diyalog: Seit dem letzten Konzert bemerke ich, dass meine Hörfähigkeit nicht mehr das, was sie einmal war, und ich überlege, einen Arzt aufzusuchen.
Türkçe: Son konserden beri işitme yeteneğimin eskisi gibi olmadığını fark ediyorum ve bir doktora görünmeyi düşünüyorum.
Ich nehme Medikamente, um mein Leben zu verbessern
Hayatımı iyileştirmek için ilaç alıyorum.
Örnek Diyalog: Seit ich regelmäßig beim Psychiater bin, nehme ich Medikamente, um mein Leben zu verbessern.
Türkçe: Psikiyatriste düzenli olarak gitmeye başladığımdan beri, hayatımı iyileştirmek için ilaç kullanıyorum.
Ich muss mehr schlafen als früher
Eskisinden daha çok uyumaya ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Seitdem ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass ich mehr schlafen muss als früher.
Türkçe: Yaşlandıkça daha fazla uyumam gerektiğini fark ettim.
Mein Gedächtnis lässt mich manchmal im Stich
Hafızam bazen beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Örnek Diyalog: Beim Versuch, mich an alte Passwörter zu erinnern, stelle ich fest, dass mein Gedächtnis mich manchmal im Stich lässt.
Türkçe: Eski şifreleri hatırlamaya çalışırken, hafızamın bazen beni yüzüstü bıraktığını fark ediyorum.
Meine Muskeln sind nicht mehr so stark wie früher
Kaslarım eskisi kadar güçlü değil.
Örnek Diyalog: Seit ich aufgehört habe zu trainieren, sind meine Muskeln nicht mehr so stark wie früher.
Türkçe: Antrenman yapmayı bıraktığımdan beri kaslarım eskisi kadar güçlü değil.
Ich vergesse Dinge viel schneller als früher
Bazı şeyleri eskisinden çok daha hızlı unutuyorum.
Örnek Diyalog: Ich vergesse Dinge viel schneller als früher, und das macht mir Sorgen über mein Gedächtnis.
Türkçe: Şeyleri eskisinden çok daha hızlı unutuyorum ve bu durum hafızam konusunda bana endişe veriyor.
Mein Körper erholt sich langsamer nach anstrengender körperlicher Aktivität
Yorucu fiziksel aktivitelerden sonra vücudum daha yavaş toparlanıyor.
Örnek Diyalog: Je älter ich werde, bemerke ich, dass mein Körper sich langsamer nach anstrengender körperlicher Aktivität erholt.
Türkçe: Yaşlandıkça, yoğun fiziksel aktiviteden sonra vücudumun daha yavaş iyileştiğini fark ediyorum.
Ich verbringe mehr Zeit im Bett als früher
Yatakta eskisinden daha fazla zaman geçiriyorum.
Örnek Diyalog: Seit ich im Homeoffice arbeite, stelle ich fest, dass ich verbringe mehr Zeit im Bett als früher.
Türkçe: Evden çalışmaya başladığımdan beri, daha öncekinden daha fazla zamanımı yatakta geçirdiğimi fark ediyorum.
Meine Haut ist nicht mehr so straff wie früher
Cildim eskisi kadar sıkı değil.
Örnek Diyalog: Als ich in den Spiegel blickte, musste ich mir eingestehen, dass meine Haut nicht mehr so straff wie früher ist.
Türkçe: Aynaya baktığımda, cildimin artık eskisi kadar sıkı olmadığını kabul etmek zorundaydım.
Meine Haare sind dünner geworden
Saçlarım inceldi.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich bemerkt, dass meine Haare dünner geworden sind.
Türkçe: Yaşlandıkça saçlarımın seyrekleştiğini fark ettim.
Mein Cholesterinspiegel ist nicht mehr normal
Kolesterol seviyem artık normal değil.
Örnek Diyalog: Der Arzt sagte mir besorgt, dass mein Cholesterinspiegel nicht mehr normal sei und ich meine Ernährung umstellen müsse.
Türkçe: Doktor endişeyle bana kolesterol seviyemin artık normal olmadığını ve beslenme alışkanlıklarımı değiştirmem gerektiğini söyledi.
Ich habe mehr Mühe, aufstehen zu können
Kalkmakta daha çok zorlanıyorum.
Örnek Diyalog: Nach einer langen Nacht habe ich mehr Mühe, aufstehen zu können.
Türkçe: Uzun bir gecenin ardından kalkmakta daha çok zorlanıyorum.
Ich habe mehr Mühe beim Treppensteigen
Merdiven çıkarken daha çok zorlanıyorum.
Örnek Diyalog: Seit meiner Knieverletzung habe ich mehr Mühe beim Treppensteigen bemerkt.
Türkçe: Dizimdeki yaralanmadan beri merdiven çıkarken daha fazla güçlük çektiğimi fark ettim.
Mein Blutdruck ist schwankender als früher
Kan basıncım eskisinden daha dalgalı.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich bemerkt, dass mein Blutdruck schwankender als früher ist.
Türkçe: Yaşlandıkça kan basıncımın eskisine göre daha dalgalı olduğunu fark ettim.
Mein Herz schlägt schneller als früher
Kalbim eskisinden daha hızlı atıyor.
Örnek Diyalog: Als ich dich sah, fühlte ich, wie mein Herz schneller schlägt als früher.
Türkçe: Seni gördüğümde, kalbimin daha öncekinden daha hızlı attığını hissettim.
Ich habe weniger Energie als früher
Eskisinden daha az enerjim var.
Örnek Diyalog: Seit ich einen neuen Job angefangen habe, merke ich, dass ich weniger Energie als früher habe.
Türkçe: Yeni bir işe başladığımdan beri, eskisinden daha az enerjim olduğunu fark ediyorum.
Meine Gelenke schmerzen häufiger
Eklemlerim daha sık ağrıyor.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, merke ich, dass meine Gelenke schmerzen häufiger auftreten.
Türkçe: Yaşlandıkça eklemlerimdeki ağrıların daha sık meydana geldiğini fark ediyorum.
Meine Haare werden dünner und schlaffer
Saçlarım inceliyor ve dökülüyor.
Örnek Diyalog: Mit jedem Jahr, das vergeht, bemerke ich, dass meine Haare werden dünner und schlaffer.
Türkçe: Her geçen yıl, saçlarımın daha da incelip, zayıfladığını fark ediyorum.
Meine Haut wird trockener
Cildim gittikçe kuruyor.
Örnek Diyalog: Mit dem kalten Winterwetter bemerke ich, dass meine Haut wird trockener.
Türkçe: Soğuk kış havasıyla birlikte cildimin daha kuru olduğunu fark ediyorum.
Meine Konzentration ist schwächer geworden
Konsantrasyonum zayıfladı.
Örnek Diyalog: Seit ich weniger schlafe, habe ich gemerkt, dass meine Konzentration ist schwächer geworden ist.
Türkçe: Az uyuduğumdan beri, konsantrasyonumun daha zayıf olduğunu fark ettim.
Meine Koordination ist nicht mehr so gut wie früher
Koordinasyonum eskisi kadar iyi değil.
Örnek Diyalog: Seit dem ich älter geworden bin, merke ich dass meine Koordination nicht mehr so gut wie früher ist.
Türkçe: Yaşlandıkça koordinasyonumun eskisi kadar iyi olmadığını fark ediyorum.
Mein Körper erholt sich langsamer
Vücudum daha yavaş iyileşiyor.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, merke ich, dass mein Körper sich langsamer erholt.
Türkçe: Yaşlandıkça fark ediyorum ki vücudum daha yavaş iyileşiyor.
Ich bin anfälliger für Infektionen
Enfeksiyonlara karşı daha hassasım.
Örnek Diyalog: Aufgrund meines geschwächten Immunsystems bin ich anfälliger für Infektionen.
Türkçe: Zayıf bağışıklık sistemim nedeniyle enfeksiyonlara daha yatkınım.
Ich bin anfälliger für Allergien
Alerjiye daha yatkınım.
Örnek Diyalog: Da ich ein schwaches Immunsystem habe, bin ich anfälliger für Allergien.
Türkçe: Zayıf bir bağışıklık sistemine sahip olduğum için alerjilere daha yatkınım.
Meine Haut ist anfälliger für Trockenheit
Benim cildim kuruluğa daha yatkın.
Örnek Diyalog: Im Winter ist meine Haut anfälliger für Trockenheit.
Türkçe: Kışın cildim kuruluğa daha yatkın oluyor.
Mein Verstand ist nicht mehr so scharf wie früher
Zihnim eskisi kadar keskin değil.
Örnek Diyalog: Seit ich in Rente gegangen bin, merke ich, wie mein Verstand nicht mehr so scharf ist wie früher.
Türkçe: Emekli olduktan sonra zihnimin eskisi kadar keskin olmadığını fark ediyorum.
Ich nehme mehr Medikamente als früher
Eskisinden daha fazla ilaç alıyorum.
Örnek Diyalog: Seit meiner Diagnose letztes Jahr sage ich oft: Ich nehme mehr Medikamente als früher.
Türkçe: Geçen yıl aldığım teşhisten beri sık sık şunu söylerim: Eskisinden daha fazla ilaç alıyorum.
Meine Muskeln schmerzen öfter und länger
Kaslarım daha sık ve daha uzun süre ağrıyor.
Örnek Diyalog: Nach dem neuen Trainingsplan sagen mir meine Muskeln schmerzen öfter und länger, dass ich mich vielleicht überanstrenge.
Türkçe: Yeni antrenman programına göre, kaslarımın daha sık ve daha uzun süren ağrıları belki de kendimi aşırı zorladığımı söylüyor.
Mein Gedächtnis lässt mich im Stich
Hafızam beni yanıltıyor.
Örnek Diyalog: Als ich versuchte, mich an seinen Namen zu erinnern, musste ich feststellen, dass mein Gedächtnis mich im Stich lässt.
Türkçe: Adını hatırlamaya çalışırken, hafızamın beni yüzüstü bıraktığını fark etmek zorunda kaldım.
Meine Hörfähigkeit ist nicht mehr so gut wie früher
Kulaklarım eskisi kadar iyi duymuyor.
Örnek Diyalog: Aufgrund meines Alters ist Meine Hörfähigkeit ist nicht mehr so gut wie früher.
Türkçe: Yaşım dolayısıyla, işitme yeteneğim eskisi kadar iyi değil.
Mein Appetit ist nicht mehr so stark wie früher
İştahım eskisi kadar güçlü değil.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, ist mein Appetit nicht mehr so stark wie früher.
Türkçe: Yaşlandıkça iştahım eskisi kadar güçlü değil.
Mein Immunsystem ist schwächer geworden
Bağışıklık sistemim zayıfladı.
Örnek Diyalog: Seit ich nicht mehr regelmäßig Sport treibe, ist mir aufgefallen, dass mein Immunsystem ist schwächer geworden.
Türkçe: Düzenli spor yapmayı bıraktığımdan beri, bağışıklık sistemimin zayıfladığını fark ettim.
Meine Gelenke schmerzen anfälliger als früher
Eklemlerim eskisinden daha çok ağrıyor.
Örnek Diyalog: Da ich älter geworden bin, merke ich, dass meine Gelenke schmerzen anfälliger als früher sind.
Türkçe: Yaşlandıkça, eklemlerimin eskisinden daha fazla ağrıya eğilimli olduğunu fark ediyorum.
Meine Energie ist nicht mehr so hoch wie früher
Enerjim eskisi kadar yüksek değil.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass meine Energie nicht mehr so hoch ist wie früher.
Türkçe: Yaşlandıkça enerjimin eskisi kadar yüksek olmadığını fark ettim.
Meine Beweglichkeit ist nicht mehr so gut wie früher
Hareket kabiliyetim eskisi kadar iyi değil.
Örnek Diyalog: Seit ich nicht mehr regelmäßig trainiere, habe ich festgestellt, dass meine Beweglichkeit nicht mehr so gut wie früher ist.
Türkçe: Düzenli olarak antrenman yapmadığım zamandan beri, esnekliğimin eskisi kadar iyi olmadığını fark ettim.
Ich habe weniger Kraft als früher
Eskisinden daha az gücüm var.
Örnek Diyalog: Seit meiner Erkrankung bemerke ich, dass ich habe weniger Kraft als früher.
Türkçe: Hastalığım başladığından beri, eskisinden daha az gücüm olduğunu fark ediyorum.
Meine Nägel werden brüchiger und dünner
Tırnaklarım daha kırılgan ve ince hale geliyor.
Örnek Diyalog: Da ich älter werde, stelle ich fest, dass meine Nägel brüchiger und dünner werden.
Türkçe: Yaşlandıkça tırnaklarımın daha kırılgan ve ince hale geldiğini fark ediyorum.
Ich habe mehr Mühe, mich zu konzentrieren
Konsantre olmakta daha çok zorlanıyorum.
Örnek Diyalog: Seitdem ich weniger schlafe, sage ich oft: „Ich habe mehr Mühe, mich zu konzentrieren.“
Türkçe: Daha az uyuduğumdan beri sık sık, Kendimi konsantre etmekte daha çok zorluk çekiyorum. diyorum.
Ich habe mehr Mühe, neue Dinge zu lernen
Yeni şeyler öğrenmekte daha çok zorlanıyorum.
Örnek Diyalog: Mit zunehmendem Alter stelle ich fest, dass ich habe mehr Mühe, neue Dinge zu lernen.
Türkçe: Yaşlandıkça yeni şeyler öğrenmekte daha çok zorlandığımı fark ediyorum.
Ich muss mehr Zeit für die Pflege meines Körpers aufwenden
Vücudumla ilgilenmek için daha fazla zaman harcamalıyım.
Örnek Diyalog: Nachdem ich die Wichtigkeit von körperlichem Wohlbefinden erkannt habe, sagte ich mir: Ich muss mehr Zeit für die Pflege meines Körpers aufwenden.
Türkçe: Fiziksel iyi oluşun önemini anladıktan sonra kendime şunu dedim: Vücudumun bakımı için daha fazla zaman ayırmalıyım.
Mein Geist ist nicht mehr so rege wie früher
Zihnim eskisi kadar canlı değil.
Örnek Diyalog: Als ich in den Spiegel blickte, musste ich mir eingestehen: Mein Geist ist nicht mehr so rege wie früher.
Türkçe: Aynaya baktığımda kendime itiraf etmek zorunda kaldım: Zihnim artık eskisi gibi çevik değil.
Ich bin nicht so fit wie früher
Eskisi kadar formda değilim.
Örnek Diyalog: Seit ich aufgehört habe regelmäßig Sport zu treiben, habe ich gemerkt, dass ich nicht so fit wie früher bin.
Türkçe: Düzenli spor yapmayı bıraktığımdan beri, eskisi kadar fit olmadığımı fark ettim.
Meine Stimmungen ändern sich schneller als früher
Ruh halim eskisinden daha çabuk değişiyor.
Örnek Diyalog: Meine Stimmungen ändern sich schneller als früher, was das Navigieren durch den Tag zu einer echten Herausforderung macht.
Türkçe: Ruh hallerim eskisinden daha hızlı değişiyor, bu da günlük yaşamı yönetmeyi gerçek bir meydan okumaya dönüştürüyor.
Ich habe mehr Schwierigkeiten, mich an Neues zu erinnern
Yeni şeyleri hatırlamakta daha fazla zorluk çekiyorum.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich mehr Schwierigkeiten, mich an Neues zu erinnern.
Türkçe: Yaşlandıkça, yeni şeyleri hatırlamakta daha fazla zorluk çekiyorum.
Mein Immunsystem ist nicht mehr so stark wie früher
Bağışıklık sistemim eskisi kadar güçlü değil.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass mein Immunsystem nicht mehr so stark ist wie früher.
Türkçe: Yaşlandıkça, bağışıklık sisteminin eskisi kadar güçlü olmadığını fark ettim.
Ich habe eine Krankheit, die mit dem Alterungsprozess verbunden ist
Yaşlanma süreciyle ilişkili bir hastalığım var.
Örnek Diyalog: Ich habe eine Krankheit, die mit dem Alterungsprozess verbunden ist, und suche nach Behandlungsmöglichkeiten, um die Symptome zu lindern.
Türkçe: Yaşlanma süreciyle bağlantılı bir hastalığım var ve semptomları hafifletmek için tedavi seçenekleri arıyorum.
Meine Haare sind spröder und dünner geworden
Saçlarım daha kırılgan ve ince bir hale geldi.
Örnek Diyalog: Seit ich das neue Shampoo benutze, habe ich festgestellt, dass meine Haare spröder und dünner geworden sind.
Türkçe: Yeni şampuanı kullanmaya başladığımdan beri saçlarımın daha kırılgan ve ince hale geldiğini fark ettim.
Mein Appetit hat sich geändert
İştahım değişti.
Örnek Diyalog: Seit ich mit dem Sport angefangen habe, hat sich mein Appetit geändert; ich bevorzuge jetzt gesündere Lebensmittel.
Türkçe: Spor yapmaya başladığımdan beri, iştahım değişti; artık daha sağlıklı gıdaları tercih ediyorum.
Mein Blutdruck ist unregelmäßig
Kan basıncım düzensiz.
Örnek Diyalog: Da ich mich in letzter Zeit oft müde fühle, sagte der Arzt, mein Blutdruck ist unregelmäßig.
Türkçe: Son zamanlarda sıklıkla yorgun hissettiğim için doktor, kan basıncımın düzensiz olduğunu söyledi.
Meine Knochen sind anfälliger für Verletzungen
Kemiklerim yaralanmaya daha yatkın.
Örnek Diyalog: Da ich älter werde, merke ich, dass meine Knochen anfälliger für Verletzungen sind.
Türkçe: Yaşlandıkça kemiklerimin yaralanmalara karşı daha hassas olduğunu fark ediyorum.
Ich habe mehr Mühe, meine Balance zu halten
Dengemi sağlamakta daha çok zorlanıyorum.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich mehr Mühe, meine Balance zu halten.
Türkçe: Yaşlandıkça dengeyi korumakta daha çok zorlanıyorum.
Meine Bewegungen sind langsamer geworden
Hareketlerim yavaşladı.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass meine Bewegungen langsamer geworden sind.
Türkçe: Yaşlandıkça hareketlerimin yavaşladığını fark ettim.
Mein Muskeltonus hat sich verschlechtert
Kas tonum kötüleşti.
Örnek Diyalog: Seit ich aufgehört habe regelmäßig Sport zu treiben, hat sich mein Muskeltonus verschlechtert.
Türkçe: Düzenli spor yapmayı bıraktığımdan beri kas tonusum kötüleşti.
Meine Haut wird dünner und anfälliger
Cildim inceliyor ve daha savunmasız hale geliyor.
Örnek Diyalog: Mit dem Älterwerden merke ich, dass meine Haut dünner und anfälliger wird.
Türkçe: Yaşlandıkça cildimin daha ince ve hassas olduğunu fark ediyorum.
Ich verliere mehr Haare als früher
Eskisinden daha çok saçım dökülüyor.
Örnek Diyalog: Ich habe bemerkt, dass ich verliere mehr Haare als früher und mache mir Sorgen über die Ursache.
Türkçe: Fark ettim ki eskisinden daha çok saç döküyorum ve nedeni konusunda endişeleniyorum.
Ich bekomme leichter Stress und Angstzustände
Stres ve kaygıya daha kolay kapılıyorum.
Örnek Diyalog: Seit ich in der Großstadt wohne, merke ich, wie ich bekomme leichter Stress und Angstzustände.
Türkçe: Büyük şehirde yaşadığımdan beri, daha kolay stres ve kaygı durumları yaşadığımı fark ediyorum.
Meine Kondition hat sich verschlechtert
Durumum kötüleşti.
Örnek Diyalog: Seitdem ich aufgehört habe regelmäßig zu joggen, hat sich meine Kondition verschlechtert.
Türkçe: Düzenli olarak koşmayı bıraktığımdan beri kondisyonum kötüleşti.
Meine Muskeln sind schwächer und schmerzen häufiger
Kaslarım daha zayıf ve daha sık ağrıyor.
Örnek Diyalog: Seit ich mit dem regelmäßigen Training aufgehört habe, sind meine Muskeln schwächer und schmerzen häufiger.
Türkçe: Düzenli antrenmanı bıraktığımdan beri kaslarım daha zayıf ve sık sık ağrıyor.
Ich bekomme leichter Muskelkrämpfe
Daha kolay kas krampları geçiriyorum.
Örnek Diyalog: Seit ich weniger trinke, bekomme ich leichter Muskelkrämpfe beim Sport.
Türkçe: Daha az içmeye başladığımdan beri spor yaparken daha kolay kas krampları yaşıyorum.
Meine Gedanken zerstreuen sich schneller
Düşüncelerim daha çabuk dağılıyor.
Örnek Diyalog: Beim Spaziergang durch den ruhigen Wald konnte ich entspannen und meine Gedanken zerstreuen sich schneller.
Türkçe: Sakin ormanda yaptığım yürüyüş sırasında rahatlayabildim ve düşüncelerim hızla dağıldı.
Mein Sehvermögen ist nicht mehr so gut wie früher
Gözlerim eskisi kadar iyi görmüyor.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass mein Sehvermögen nicht mehr so gut wie früher ist.
Türkçe: Yaşlandıkça, görme yeteneğimin eskisi kadar iyi olmadığını fark ettim.
Meine Konzentrationsfähigkeit ist gesunken
Konsantre olma yeteneğim azaldı.
Örnek Diyalog: Seitdem ich weniger schlafe, habe ich das Gefühl, dass meine Konzentrationsfähigkeit ist gesunken.
Türkçe: Daha az uyuduğumdan beri, konsantrasyon yeteneğimin düştüğü hissine kapılıyorum.
Mein Muskeltonus ist nicht mehr so gut wie früher
Kas tonum eskisi kadar iyi değil.
Örnek Diyalog: Seit ich aufgehört habe, regelmäßig Sport zu treiben, habe ich festgestellt, dass mein Muskeltonus nicht mehr so gut wie früher ist.
Türkçe: Düzenli olarak spor yapmayı bıraktığımdan beri, kas tonusumun eskisi kadar iyi olmadığını fark ettim.
Mein Körper erholt sich langsamer von körperlicher Aktivität
Vücudum fiziksel aktiviteden sonra daha yavaş iyileşiyor.
Örnek Diyalog: Da ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass mein Körper sich langsamer von körperlicher Aktivität erholt.
Türkçe: Yaşlandıkça, fiziksel aktiviteden vücudumun daha yavaş iyileştiğini fark ettim.
Ich bekomme leichter Infektionen
Daha kolay enfeksiyon kapıyorum.
Örnek Diyalog: Seit meiner Operation bemerke ich, dass ich leichter Infektionen bekomme.
Türkçe: Ameliyatımdan beri enfeksiyon kapmanın benim için daha kolay olduğunu fark ediyorum.
Ich bekomme leichter Kopfschmerzen
Başım daha kolay ağrıyor.
Örnek Diyalog: Seit ich regelmäßig vor dem Bildschirm arbeite, bekomme ich leichter Kopfschmerzen.
Türkçe: Düzenli olarak ekran karşısında çalışmaya başladığımdan beri daha kolay baş ağrısı çekiyorum.
Ich bin müde und schlapp
Yorgun ve halsizim.
Örnek Diyalog: Nach einem langen Arbeitstag sagte ich nur Ich bin müde und schlapp.
Türkçe: Uzun bir iş gününün ardından sadece Yorgun ve bitkinim dedim.
Mein Blutdruck schwankt öfter als früher
Kan basıncım eskisinden daha sık dalgalanıyor.
Örnek Diyalog: Mein Blutdruck schwankt öfter als früher, daher muss ich meinen Arzt konsultieren.
Türkçe: Tansiyonum eskisine göre daha sık dalgalanıyor, bu yüzden doktoruma danışmam gerekiyor.
Meine Gelenke sind schmerzhafter als früher
Eklemlerim eskisinden daha ağrılı.
Örnek Diyalog: Seit ich älter geworden bin, habe ich festgestellt, dass meine Gelenke sind schmerzhafter als früher.
Türkçe: Yaşlandıkça, eklem ağrılarımın eskisinden daha fazla olduğunu fark ettim.
Yaslilik ve Yaslanma Konusmalari Ile Ilgili Almanca Ifadeler
Yas almak, evrensel bir seruven ve hayatin kacinilmaz bir parcasidir. Zaman ilerledikce deneyimlerimiz artar, bakis acilarimiz genisler ve hayatin farkli yonlerini kesfederiz. Toplumsal etkilesimlerde sik sik yaslilik ve yaslanma hakkinda konusmalar yapariz. Bu sohbetler, bazen aile buyuklerimizin saglik durumlari uzerine, bazen de yaslanmanin getirdigi bilgelik ve deneyim uzerine olabilir. Peki, bu derin konulari Almancada nasil ifade ederiz?
Eger Almanca ogreniyor ve yaslilikla ilgili ifadeleri merak ediyorsaniz, dogru yerdesiniz! Bu yazida, Almancada yaslilik ve yaslanma uzerine kullanilan temel kelimeleri, cumle yapilarini ve ifadeleri kesfedecegiz. Boylece Almanca konusurken bu konulari rahatlikla ele alabileceksiniz.
Almancada Yaslilikla Ilgili Temel Kelimeler
Yeni bir dil ogrenirken, temel kelimeleri ve terimleri bilmek cok onemlidir. Yaslilik ve yaslanma konularinda kullanabileceginiz bazi Almanca kelimeler sunlardir:
1- das Alter - yas, yaslilik
2- der Senior / die Seniorin - yasli erkek / yasli kadin
3- die Weisheit - bilgelik
4- die Erfahrung - deneyim
5- der Ruhestand - emeklilik
6- die Rente - emekli maasi
7- das Seniorenheim - huzurevi
8- die Lebenserfahrung - yasam deneyimi
9- die Generation - nesil
10- alt werden - yaslanmak
Bu kelimeleri ogrenerek, Almanca konusmalarinizda daha akici ve etkili olabilirsiniz.
Yaslilik Uzerine Almanca Ifadeler ve Ornekler
Yaslilikla ilgili dusuncelerinizi ifade etmek icin kullanabileceginiz cesitli Almanca ifadeler vardir. Iste bazi ornekler:
"Meine Großmutter ist im Alter sehr weise geworden."
Meine Grossmutter ist im Alter sehr weise geworden. (Buyukannem yaslandikca cok bilgelesti.)
"Viele Senioren genießen ihren Ruhestand."
"Er hat viel Lebenserfahrung gesammelt."
Viele Senioren geniessen ihren Ruhestand. (Bircok yasli emekliliklerinin tadini cikarir.)
"Alt werden ist ein Teil des Lebens."
Er hat viel Lebenserfahrung gesammelt. (O, cok fazla yasam deneyimi biriktirdi.)
Alt werden ist ein Teil des Lebens. (Yaslanmak hayatin bir parcasidir.)
Bu cumleler, yaslilik uzerine dusuncelerinizi ifade etmenize yardimci olacaktir.
"Mein Großvater hat im Alter gesundheitliche Probleme."
"Regelmäßige Bewegung ist im Alter wichtig."
Saglik Durumu ve Yaslilik
"Sie bekommt jeden Monat ihre Rente."
Yaslilikla birlikte saglik konulari da sikca gundeme gelir. Iste bu konuda kullanabileceginiz bazi ifadeler:
Mein Grossvater hat im Alter gesundheitliche Probleme. (Buyukbabam yaslilikta saglik sorunlari yasiyor.)
Regelmassige Bewegung ist im Alter wichtig. (Yaslilikta duzenli hareket onemlidir.)
"Darf ich Ihnen helfen?"
Sie bekommt jeden Monat ihre Rente. (O, her ay emekli maasini aliyor.)
"Sie haben ein reiches Leben voller Erfahrungen."
"Wir können viel von Ihrer Weisheit lernen."
Bu ifadelerle, yaslilik ve saglik konularini Almancada rahatlikla konusabilirsiniz.
Almancada Yasliliga Saygi Ifadeleri
Alman kulturunde yaslilara buyuk bir saygi duyulur. Onlara hitap ederken nazik ve saygili ifadeler kullanilir. Iste bazi ornekler:
Darf ich Ihnen helfen? (Size yardim edebilir miyim?)
"Mit dem Alter kommt die Weisheit."
Sie haben ein reiches Leben voller Erfahrungen. (Zengin deneyimlerle dolu bir hayatiniz var.)
"Alter schützt vor Torheit nicht."
"Man ist so alt, wie man sich fühlt."
Wir konnen viel von Ihrer Weisheit lernen. (Bilgeliginizden cok sey ogrenebiliriz.)
Bu ifadelerle, yasli bireylere duydugunuz saygiyi ve takdiri gosterebilirsiniz.
Yaslilik ve Bilgelik Uzerine Deyimler
Almancada yaslilik ve bilgelik uzerine pek cok deyim ve atasozu vardir. Bunlar dilin zenginligini gosterir ve konusmalariniza derinlik katar. Iste birkac ornek:
Mit dem Alter kommt die Weisheit. (Yasla birlikte bilgelik gelir.)
Alter schutzt vor Torheit nicht. (Yaslilik aptalliga karsi korumaz.)
Man ist so alt, wie man sich fuhlt. (Insan kendini hissettigi yastadir.)
Bu deyimleri kullanarak, konusmalarinizi daha etkileyici hale getirebilirsiniz.
Almanca Ornek Diyaloglar
Dil pratigi yapmanin en iyi yollarindan biri ornek diyaloglari incelemektir. Iste yaslilik uzerine bir ornek diyalog:
Resmi dil kullanımı: Yaşlılara hitap ederken genellikle "Sie" zamiri kullanılır.
Nazik ifadeler: "Bitte" ve "Danke" gibi kelimeleri sıkça kullanın.
Anlayışlı olmak: Konuşurken sabırlı ve anlayışlı olun, düşündüklerini ifade etmeleri için zaman tanıyın.
Lisa: Wie geht es deinem Opa? (Buyukbaban nasil?)
Markus: Ihm geht es gut. Er geniesst seinen Ruhestand und verbringt viel Zeit im Garten. (O iyi. Emekliliginin tadini cikariyor ve bahcede cok zaman geciriyor.)
Temel kelimeleri ve ifadeleri öğrenmek önemlidir.
Saygılı ve nazik bir dil kullanmak, iletişimi güçlendirir.
Deyimler ve atasözleri, konuşmalarınıza derinlik katar.
Örnek diyaloglar, pratik yapmanıza yardımcı olur.
Lisa: Das freut mich zu horen. Meine Grossmutter liebt es auch, im Garten zu arbeiten. (Bunu duyduguma sevindim. Buyukannem de bahcede calismayi seviyor.)
Bu diyaloglarla, gunluk hayatta karsilasabileceginiz konusma orneklerini gorebilirsiniz.
Kisa Notlar ve Tavsiyeler
Almancada yaslilik ve yaslanma uzerine konusurken dikkat etmeniz gereken bazi noktalar:
Resmi dil kullanimi: Yaslilara hitap ederken genellikle "Sie" zamiri kullanilir.
Nazik ifadeler: "Bitte" ve "Danke" gibi kelimeleri sikca kullanin.
Anlayisli olmak: Konusurken sabirli ve anlayisli olun, dusunduklerini ifade etmeleri icin zaman taniyin.
Ozet
Yaslilik ve yaslanma, hayatin dogal bir parcasidir ve bu konulari Almancada ifade etmeyi ogrenmek, dil becerilerinizi gelistirecektir. Iste ogrendiklerimizin kisa bir ozeti:
1- Temel kelimeleri ve ifadeleri ogrenmek onemlidir.
2- Saygili ve nazik bir dil kullanmak, iletisimi guclendirir.
3- Deyimler ve atasozleri, konusmalariniza derinlik katar.
4- Ornek diyaloglar, pratik yapmaniza yardimci olur.
Unutmayin, dil ogrenmek zaman alir ve pratik gerektirir. Yaslilik ve yaslanma uzerine Almanca ifadeleri kullanarak iletisiminizi zenginlestirebilir ve farkli yas gruplarindan insanlarla daha derin baglar kurabilirsiniz.
Iyi ogrenmeler!
Referanslar:
1- Reimann, M. (2018). Gesprache mit Senioren: Worter und Redewendungen fur den Alltag. Berlin: Cornelsen Verlag.
2- Schmidt, K. (2015). Alt werden in Deutschland: Sprachliche und kulturelle Aspekte. Munchen: Hueber Verlag.
3- Muller, H. (2019). Die Kunst des Alterns: Weisheiten und Erfahrungen in der deutschen Sprache. Hamburg: Rowohlt Taschenbuch Verlag.