İtalyanca öğrenmek, yeni bir dünyanın kapılarını aralamak gibidir. İtalya'nın melodik dili, sadece aşkın değil, aynı zamanda tarihin, sanatın ve lezzetin de dilidir. Hiç İtalyanca bilmeyen biri olarak, bu güzel dilin temellerini atmaya ne dersin? Gel, birlikte İtalyanca'nın en temel kelimelerini, ifadelerini ve telaffuzlarını keşfedelim.
İtalyanca'nın Melodisine İlk Adım: Alfabe ve Telaffuz
İtalyanca, Latin alfabesini kullanır ve Türkçe'ye benzer bir şekilde okunur. Ancak, bazı harflerin telaffuzunda küçük farklılıklar vardır:
C harfi, önünde e veya i varsa "ç" gibi okunur. Örneğin, centro (çentro) "merkez" demektir.
G harfi, önünde e veya i varsa "c" gibi yumuşak okunur. Gelato (celato) "dondurma" anlamına gelir.
H harfi sessizdir ve genellikle kelimenin anlamını değiştirmek için kullanılır. Örneğin, ha ("sahip") ve a ("-e/-a" edatı).
Önemli not: İtalyanca'da vurgu genellikle sondan ikinci hecededir. Ancak, kelime üzerinde bir aksan işareti varsa vurgu o hecededir.
Günlük Hayatta Kullanabileceğin Temel İtalyanca İfadeler
Yeni bir dili öğrenirken, en çok işine yarayacak ifadeler günlük hayatta kullandıklarındır. İşte İtalyanca'da sıkça kullanılan ifadeler ve anlamları:
1- Ciao! – Merhaba! / Hoşça kal!
2- Buongiorno – Günaydın / İyi günler
3- Buonasera – İyi akşamlar
4- Arrivederci – Görüşmek üzere
5- Per favore – Lütfen
6- Grazie – Teşekkür ederim
7- Prego – Bir şey değil / Buyurun
8- Mi scusi – Affedersiniz
9- Non capisco – Anlamıyorum
10- Parla inglese? – İngilizce konuşuyor musunuz?
Altını çizmek gerekirse, Ciao! ifadesi hem "merhaba" hem de "hoşça kal" anlamında kullanılır ve samimi bir ifade olduğunu unutmamak gerek.
Kendini Tanıtmak ve Başkalarını Tanımak
Başkalarıyla tanışırken kullanabileceğin bazı ifadeler:
Mi chiamo ... – Benim adım ...
Sono di Turchia – Türkiye'denim
Piacere di conoscerti – Tanıştığıma memnun oldum
Quanti anni hai? – Kaç yaşındasın?
Ho venticinque anni – 25 yaşındayım
İpucu: İtalyanca'da yaş söylerken ho fiili kullanılır, bu da "sahip olmak" fiilidir. Yani, yaşımızı "sahibim" diyerek ifade ederiz.
İtalyanca Sayılar ve Zaman İfadeleri
Sayılar ve saatleri söylemek günlük yaşamda oldukça işine yarayacaktır.
Sayılar 1'den 10'a kadar:
1- Uno
2- Due
3- Tre
4- Quattro
5- Cinque
6- Sei
7- Sette
8- Otto
9- Nove
10- Dieci
Saat Sorma ve Söyleme:
Che ora è? – Saat kaç?
È l'una. – Saat bir.
Sono le due. – Saat iki.
Sono le tre e mezzo. – Saat üç buçuk.
Sono le quattro meno un quarto. – Dörde çeyrek var.
Not: İtalyanca'da saatleri söylerken çoğul kullanılır, çünkü "le ore" yani "saatler" denir.
Restoranda ve Alışverişte Kullanılan İfadeler
İtalya'da bir restorana girdiğinde veya alışveriş yaparken işine yarayabilecek ifadeler:
Vorrei un tavolo per due, per favore. – İki kişilik bir masa rica ediyorum.
Il menù, per favore. – Menü lütfen.
Quanto costa? – Ne kadar?
È troppo caro! – Çok pahalı!
Avete piatti vegetariani? – Vejetaryen tabaklarınız var mı?
Il conto, per favore. – Hesap lütfen.
Önemli kelimeler:
Acqua – Su
Pane – Ekmek
Vino – Şarap
Formaggio – Peynir
Frutta – Meyve
Yön Sorma ve Yol Tarifi Almak
Yabancı bir şehirde yön sormak gerekebilir:
Dov'è il bagno? – Tuvalet nerede?
Come posso arrivare al museo? – Müzeye nasıl gidebilirim?
È lontano? – Uzak mı?
A sinistra – Sola
A destra – Sağa
Sempre dritto – Dümdüz
Altını çizerek belirtelim ki, İtalyanlar yön tarif ederken ellerini kullanmayı çok severler!
Duygular ve Durumlar
Kendini ifade etmek için bazı duygular ve durumlar:
Sono felice. – Mutluyum.
Sono stanco/a. – Yorgunum.
Ho fame. – Açım.
Ho sete. – Susadım.
Mi piace questo posto. – Bu yeri sevdim.
Basit Fiiller ve Kullanımları
En yaygın fiilleri öğrenmek, cümle kurmanı kolaylaştırır.
Essere – Olmak
- Io sono – Ben ...yım
- Tu sei – Sen ...sın
- Avere – Sahip olmak
- Io ho – Ben sahibim
- Tu hai – Sen sahipsin
- Andare – Gitmek
- Io vado – Ben gidiyorum
- Tu vai – Sen gidiyorsun
Örnek cümleler:
Io sono turista. – Ben turistim.
Tu hai una mappa? – Haritan var mı?
Vado al mercato. – Pazara gidiyorum.
İtalyanca'da Sık Kullanılan Kalıplar
Bazı ifadeler vardır ki, günlük konuşmada sıkça karşına çıkar:
Magari! – Keşke! / Belki!
Dai! – Hadi! / Yapma!
Che bello! – Ne güzel!
Mi dispiace. – Üzgünüm.
Non importa. – Önemli değil.
Küçük Bir İtalyanca Diyalog Örneği
Maria ve Luca arasında basit bir diyalog:
Maria: Ciao, come stai?
Luca: Bene, grazie. E tu?
Maria: Anch'io sto bene. Vuoi prendere un caffè?
Luca: Sì, volentieri! Dove andiamo?
Maria: Conosco un bar qui vicino.
Açıklama:
Come stai? – Nasılsın?
Bene, grazie. – İyiyim, teşekkürler.
Vuoi prendere un caffè? – Bir kahve içmek ister misin?
Sì, volentieri! – Evet, memnuniyetle!
Conosco un bar qui vicino. – Yakınlarda bir kafe biliyorum.
Sonuç: İtalyanca Öğrenmenin Keyfi
İtalyanca öğrenmek, sadece yeni bir dil değil, aynı zamanda yeni bir kültür tanımaktır. Bu dilin melodisi, konuşurken seni farklı bir dünyaya taşır. Cesaretini topla, günlük ifadelerle başlamış olsan bile, pratik yaptıkça daha da ilerleyeceksin. Unutma ki öğrenmenin yaşı yoktur ve her yeni kelime seni İtalya'ya bir adım daha yaklaştırır.
Che ore sono?
Saat kaç?
Örnek Diyalog: Amico, scusa, ma che ore sono? Ho dimenticato il mio orologio.
Türkçe: Arkadaşım, özür dilerim ama saat kaç? Saatimi unuttum.
Sono le due.
Saat ikidir.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso uscire ora perché ho un altro impegno, ma possiamo vederci più tardi, diciamo, Sono le due?
Türkçe: Üzgünüm, şu anda dışarı çıkamam çünkü başka bir işim var, ama daha sonra buluşabiliriz, diyelim saat iki?
A che ora ti svegli?
Saatin kaçta uyanıyorsun?
Örnek Diyalog: Quando devi andare al lavoro così presto, a che ora ti svegli di solito?
Türkçe: İşe bu kadar erken gitmen gerektiğinde genellikle saat kaçta kalkarsın?
Mi sveglio alle sette.
Saatin yedisinde uyanıyorum.
Örnek Diyalog: Alessia mi sorrise e disse: Mi sveglio alle sette, così ho tempo per fare yoga prima di andare a lavoro.
Türkçe: Alessia bana gülümsedi ve şöyle dedi: Yedide kalkarım, böylece işe gitmeden önce yoga yapmak için zamanım olur.
Prendo il caffè alle otto.
Saat sekizde kahve içerim.
Örnek Diyalog: Mi sveglio sempre presto, infatti Prendo il caffè alle otto, subito dopo mi preparo per andare al lavoro.
Türkçe: Her zaman erken kalkarım, aslında kahvemi saat sekizde içerim, hemen ardından işe gitmek için hazırlanırım.
Vado al lavoro alle nove.
Saat dokuzda işe gidiyorum.
Örnek Diyalog: Certo, devo sbrigarmi; Vado al lavoro alle nove.
Türkçe: Tabii, acele etmeliyim; Saat dokuzda işe gidiyorum.
Inizio a lavorare alle nove e mezza.
Saat dokuz buçukta çalışmaya başlarım.
Örnek Diyalog: Mi sveglio presto perché inizio a lavorare alle nove e mezza.
Türkçe: Erken kalkıyorum çünkü işe saat dokuz buçukta başlıyorum.
Faccio una pausa pranzo alle dodici.
Öğle yemeği molasını saat on iki de yapıyorum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso partecipare alla riunione al momento perché faccio una pausa pranzo alle dodici.
Türkçe: Üzgünüm, şu anda toplantıya katılamıyorum çünkü saat on ikide öğle yemeği molası veriyorum.
Pranzo alle dodici e un quarto.
Öğle yemeği saat on iki buçukta.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso restare per il caffè, ho già un impegno per pranzo alle dodici e un quarto.
Türkçe: Üzgünüm, kahve içmek için kalamam, zaten saat on iki buçuğa öğle yemeği için başka bir planım var.
Torno al lavoro alle tredici.
İşe saat on üçte başlıyorum.
Örnek Diyalog: Mi prendo una breve pausa ora e torno al lavoro alle tredici.
Türkçe: Şu an kısa bir ara veriyorum ve saat on üçte işe geri dönüyorum.
Termina il lavoro alle diciassette.
İşini saat on yedide bitirir.
Örnek Diyalog: Marina non può uscire prima, termina il lavoro alle diciassette.
Türkçe: Marina önce çıkamaz, işi saat on yedi itibarıyla bitiyor.
Faccio merenda alle diciassette e trenta.
Öğleden sonra beş buçukta atıştırırım.
Örnek Diyalog: Posso unirmi a te? Faccio merenda alle diciassette e trenta tutti i giorni.
Türkçe: Seninle katılabilir miyim? Her gün saat on yedi buçukta ara öğün yapıyorum.
Vado in palestra alle diciotto.
Saat on sekizde spor salonuna gidiyorum.
Örnek Diyalog: Marco disse, Vado in palestra alle diciotto, poi ci vediamo per cena.
Türkçe: Marco dedi ki, Saat on sekizde spor salonuna gidiyorum, sonra akşam yemeğinde görüşürüz.
Ceno alle diciannove.
Akşam yemeği saat on dokuzda.
Örnek Diyalog: Spero di vederti questo sabato alla festa, ricorda che ceno alle diciannove quindi arriverò dopo.
Türkçe: Bu Cumartesi partide seni görmeyi umuyorum, akşam yemeğini saat on dokuzda yiyeceğimi unutma, bu yüzden daha sonra geleceğim.
Guardo la televisione alle venti.
Televizyonu saat sekizde izlerim.
Örnek Diyalog: Mi rilasso dopo cena quando dico alla famiglia Guardo la televisione alle venti.
Türkçe: Akşam yemeğinden sonra aileme Saat sekizde televizyon izleyeceğim dediğimde rahatlarım.
Leggo un libro alle ventuno.
Saat 21:00'de bir kitap okuyorum.
Örnek Diyalog: Quando arrivo a casa dopo il lavoro, di solito ceno e poi dico alla mia famiglia Leggo un libro alle ventuno, così posso rilassarmi prima di andare a letto.
Türkçe: İşten eve geldiğimde genellikle akşam yemeğimi yerim ve sonra aileme Saat dokuzda bir kitap okurum, böylece yatağa gitmeden önce rahatlayabilirim derim.
Mi preparo per dormire alle ventidue.
Saat on ikide uyumak için hazırlanıyorum.
Örnek Diyalog: Mi preparo per dormire alle ventidue così posso essere riposato per la riunione di domani.
Türkçe: Saati onda uyumaya hazırlanıyorum böylece yarınki toplantı için dinlenmiş olabilirim.
Vado a letto alle ventidue e trenta.
Saat 22:30'da yatağa gidiyorum.
Örnek Diyalog: Quando ho lezione presto il giorno dopo, Vado a letto alle ventidue e trenta.
Türkçe: Ertesi gün erken dersem varsa, saat 22:30'da yatağa giderim.
Dormo alle undici.
Saati on birde uyuyorum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso uscire stasera perché dormo alle undici.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşam dışarı çıkamam çünkü saat on birde uyuyorum.
Sogno a mezzanotte.
Gece yarısı hayal kurarım.
Örnek Diyalog: Mentre tutti dormivano, ho sussurrato al vento, Sogno a mezzanotte, portami via con te.
Türkçe: Herkes uyurken, rüzgara fısıldadım, Gece yarısı rüyası, beni seninle götür.
Il week-end mi sveglio alle dieci.
Hafta sonları onda uyanırım.
Örnek Diyalog: Durante la settimana mi alzo presto, ma il weekend mi sveglio alle dieci.
Türkçe: Hafta içi erken kalkarım ama hafta sonları saat onda uyanırım.
Faccio colazione alle dieci e mezza.
Saati on buçukta kahvaltı yapıyorum.
Örnek Diyalog: Mi sveglio tardi la domenica, di solito faccio colazione alle dieci e mezza.
Türkçe: Pazar günleri geç kalkarım, genellikle saat on buçukta kahvaltı ederim.
Esco per una passeggiata alle undici e un quarto.
On biri çeyrek geçe bir yürüyüşe çıkacağım.
Örnek Diyalog: Mamma, esco per una passeggiata alle undici e un quarto, vuoi venire con me?
Türkçe: Anne, saat on bir buçukta bir yürüyüşe çıkıyorum, benimle gelmek ister misin?
Incontro gli amici a mezzogiorno e mezzo.
Arkadaşlarla öğlen saat 12:30'da buluşuyorum.
Örnek Diyalog: Siccome lavoro fino a mezzogiorno, posso dire che incontro gli amici a mezzogiorno e mezzo.
Türkçe: Öğlene kadar çalıştığım için arkadaşlarımla öğlen vakti ve bu vaktin yarısında buluşacağımı söyleyebilirim.
Faccio un pisolino alle quattordici.
Saat on dörtte bir şekerleme yapıyorum.
Örnek Diyalog: Scusa se non rispondo subito al telefono, ma di solito faccio un pisolino alle quattordici.
Türkçe: Özür dilerim eğer telefona hemen yanıt veremezsem, ama genelde saat on dörtte kısa bir şekerleme yaparım.
Studio l'italiano alle quindici.
İtalyancayı saat üçte çalışıyorum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso unirmi alla riunione di oggi pomeriggio perché studio l'italiano alle quindici.
Türkçe: Üzgünüm, bugün öğleden sonra yapılacak toplantıya katılamayacağım çünkü saat üçte İtalyanca çalışıyorum.
Faccio la spesa alle sedici.
Alışverişe saat on altıda gidiyorum.
Örnek Diyalog: Posso venire da te stasera dopo che faccio la spesa alle sedici?
Türkçe: Bu akşam saat dörtte alışveriş yaptıktan sonra sana gelebilir miyim?
Cucino alle sedici e quarantacinque.
Saat on altı kırk beşte yemek pişiriyorum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso venire prima perché cucino alle sedici e quarantacinque.
Türkçe: Özür dilerim, 16:45'te yemek yapıyorum, bu yüzden daha erken gelemem.
Mangio alle diciassette e trenta.
Saat 17:30'da yemek yiyorum.
Örnek Diyalog: Mi scusi, può dirmi a che ora cenate di solito? Mangio alle diciassette e trenta.
Türkçe: Özür dilerim, genellikle akşam yemeğini saat kaçta yersiniz? Ben saat on yedi otuzda yerim.
Pulisco casa alle diciotto e quindici.
Evimi saat on sekiz on beşte temizliyorum.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso uscire stasera perché pulisco casa alle diciotto e quindici.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşam dışarı çıkamam çünkü saat on sekiz buçukta evi temizliyorum.
Lavo i piatti alle diciannove.
Saat on dokuzda bulaşıkları yıkarım.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso uscire stasera; devo stare a casa perché lavo i piatti alle diciannove.
Türkçe: Üzgünüm, bu akşam dışarı çıkamam; saat on dokuzda bulaşık yıkamam gerektiği için evde kalmak zorundayım.
Faccio il bucato alle diciannove e trenta.
Çamaşırlarımı saat on dokuz buçukta yıkarım.
Örnek Diyalog: Stasera non posso uscire, Faccio il bucato alle diciannove e trenta.
Türkçe: Bu akşam dışarı çıkamam, saat 19:30'da çamaşır yıkayacağım.
Stirare le camicie alle venti.
Saat 20:00'de gömlekleri ütüle.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, ma stasera non posso uscire perché devo stirare le camicie alle venti.
Türkçe: Üzgünüm, ama bu akşam dışarı çıkamam çünkü saat yirmide gömlekleri ütülemem gerekiyor.
Ascolto musica alle ventuno e un quarto.
Saat 21:15'te müzik dinlerim.
Örnek Diyalog: Dopo cena mi piace rilassarmi, quindi ascolto musica alle ventuno e un quarto.
Türkçe: Akşam yemeğinden sonra rahatlamayı severim, bu yüzden saat 21:15'te müzik dinlerim.
Scrivo un diario alle ventuno e mezza.
Bir günlük yazıyorum, saat akşam dokuz buçukta.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, ma non posso unirmi al cinema stasera; Scrivo un diario alle ventuno e mezza ogni giorno, è il mio momento di riflessione.
Türkçe: Üzgünüm, ama bu akşam sinemaya katılamam; her gün saat 21:30'da bir günlük yazıyorum, bu benim için düşünme zamanım.
Controlo la sveglia alle ventidue e quindici.
Alarmı saat 22:15'te kurarım.
Örnek Diyalog: Prima di andare a letto, mi assicuro sempre di dire a mia moglie: Controlo la sveglia alle ventidue e quindici.
Türkçe: Yatağa gitmeden önce, karıma her zaman şunu söylediğimden emin olurum: Saati 22:15'te kontrol ediyorum.
Mi rilasso alle ventidue e quarantacinque.
Saat 22:45'te rahatlarım.
Örnek Diyalog: Dopo una lunga giornata di lavoro, mi rilasso alle ventidue e quarantacinque guardando il mio programma preferito.
Türkçe: Uzun bir iş gününün ardından, saat 22:45'te en sevdiğim programı izleyerek rahatlarım.
Estinguo le luci alle ventitre.
Saat yirmi üçte ışıkları söndürürüm.
Örnek Diyalog: Prima di coricarmi ogni sera, estinguo le luci alle ventitre.
Türkçe: Her gece yatmadan önce saat yirmi üçte ışıkları söndürürüm.
L'incontro inizia alle quattordici.
Toplantı saat on dörtte başlıyor.
Örnek Diyalog: Mi hanno confermato che l'incontro inizia alle quattordici, quindi dovremmo partire entro le tredici e trenta.
Türkçe: Toplantının saat on dörtte başlayacağı teyit edildi, bu yüzden en geç saat on üç otuza kadar yola çıkmamız gerekiyor.
La riunione finisce alle sedici.
Toplantı saat on altıda bitiyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso uscire per un caffè adesso, La riunione finisce alle sedici.
Türkçe: Üzgünüm, şimdi kahve için dışarı çıkamam, toplantı saat on altıda bitiyor.
La conferenza è alle diciassette.
Konferans saat on yedide.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso unirmi alla call delle 16:00, la conferenza è alle diciassette e devo prepararmi.
Türkçe: Üzgünüm, saat 16:00'daki çağrıya katılamam; konferans saat 17:00'de ve hazırlanmam gerekiyor.
Il concerto comincia alle ventuno.
Konser saat yirmi birde başlıyor.
Örnek Diyalog: Sai che il concerto comincia alle ventuno, quindi dovremmo arrivare almeno mezz'ora prima per trovare posti a sedere decenti.
Türkçe: Konserin saat yirmi birde başladığını biliyorsun, bu yüzden en azından düzgün oturacak yerler bulabilmek için yarım saat öncesinden orada olmalıyız.
Il film inizia alle ventidue.
Film saat yirmi iki'de başlıyor.
Örnek Diyalog: Sai che stasera proiettano il nuovo thriller? Il film inizia alle ventidue.
Türkçe: Biliyor musun bu akşam yeni gerilim filmi gösteriyorlar? Film saat 22:00'de başlıyor.
Il treno parte alle sei e mezza.
Tren saat altı buçukta kalkıyor.
Örnek Diyalog: Posso darti un passaggio alla stazione così non perdi il treno che parte alle sei e mezza?
Türkçe: Seni istasyona bırakayım mı böylece altı buçukta kalkan treni kaçırmazsın?
L'aereo atterra alle otto e un quarto.
Uçak saat sekiz buçukta iniş yapıyor.
Örnek Diyalog: Devi sbrigarti se non vuoi perderti! L'aereo atterra alle otto e un quarto, quindi dobbiamo lasciare l'hotel entro le sette.
Türkçe: Eğer kaybolmak istemiyorsan acele etmen gerekiyor! Uçak sekiz buçukta iniş yapıyor, bu yüzden otelden en geç yedide ayrılmalıyız.
Il museo apre alle nove.
Müze saat dokuzda açılıyor.
Örnek Diyalog: Il museo apre alle nove, quindi dovremmo arrivare un po' prima per evitare la fila.
Türkçe: Müze saat dokuzda açılıyor, bu yüzden sıra beklememek için biraz daha erken gitmeliyiz.
La gallery chiude alle diciannove e mezza.
Galeri saat on dokuz buçukta kapanıyor.
Örnek Diyalog: La gallery chiude alle diciannove e mezza, quindi dobbiamo affrettarci se vogliamo vedere ancora qualche opera.
Türkçe: Galeri yarım yedide kapanıyor, o yüzden eğer hâlâ birkaç eser görmek istiyorsak acele etmemiz gerekiyor.
La lezione finisce alle undici.
Ders saat on birde bitiyor.
Örnek Diyalog: Mi dispiace, non posso incontrarti prima di mezzogiorno perché la lezione finisce alle undici.
Türkçe: Üzgünüm, öğlen saatlerinden önce seninle buluşamam çünkü dersim saat on birde bitiyor.
Il corso comincia alle quindici.
Kurs saat üçte başlar.
Örnek Diyalog: Mi sono appena iscritto all'università e mi hanno detto che il corso comincia alle quindici.
Türkçe: Az önce üniversiteye kaydoldum ve dersin saat üçte başlayacağını söylediler.
L'appuntamento è alle dieci e mezza.
Randevu saat on buçukta.
Örnek Diyalog: Non dimenticarti che l'appuntamento è alle dieci e mezza.
Türkçe: Unutma, randevu saat on buçukta.
İyi şanslar! (Buona fortuna!)
Özetle Neler Öğrendik?
Temel selamlaşma ifadeleri ve anlamları
Kendini tanıtma cümleleri
Sayılar ve saat söyleme biçimleri
Restoran ve alışveriş ifadeleri
Yön sorma ve tarif alma cümleleri
Duygularını ifade etme yolları
Sık kullanılan fiiller ve örnek kullanımları
Günlük konuşmada karşılaşabileceğin kalıplar
Küçük Bir İpucu ile Veda Edelim
Yeni bir dil öğrenirken en önemli şey, pratik yapmak ve yanlış yapmaktan korkmamaktır. İtalyanlar, dili öğrenmeye çalışan yabancılara karşı oldukça sıcak ve yardımseverdir. Yanlış yapsan bile, seni düzeltmekten ve yardımcı olmaktan mutlu olurlar.
Haydi, şimdi öğrendiklerini kullanma zamanı!