Merhaba! İtalyanca öğrenmek hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. İtalyanca, tutkunun ve sanatın dili olarak bilinir ve dünya genelinde milyonlarca insan tarafından konuşulur. Eğer sen de bu melodik dili keşfetmek istiyorsan, hadi beraber temel terimlere ve ifadelere göz atalım.
İtalyanca'nın Temel Özellikleri
İtalyanca, Latin kökenli bir dil olup, müzikal tınısıyla insanı büyüler. Başlangıçta bilmen gereken bazı temel noktalar şunlardır:
Alfabe: İtalyanca, 21 harften oluşan Latin alfabesini kullanır.
J
,K
,W
,X
, veY
harfleri sadece yabancı kelimelerde bulunur.Telaffuz: Kelimeler genellikle yazıldığı gibi okunur, bu da öğrenmeyi kolaylaştırır.
Vurgu: Vurgu genellikle kelimenin sondan bir önceki hecesindedir.
Temel Selamlaşma İfadeleri
Günlük hayatta en çok kullanılan selamlaşma ifadeleriyle başlayalım:
1- Ciao (Çao) - Merhaba / Hoşça kal
2- Buongiorno (Buoncorno) - Günaydın / İyi günler
3- Buonasera (Buonasera) - İyi akşamlar
4- Arrivederci (Arrivederçi) - Görüşürüz
5- Grazie (Gratsiye) - Teşekkür ederim
6- Prego (Prego) - Rica ederim
Örnek Cümleler:
Ciao, come stai? - Merhaba, nasılsın?
Buongiorno, signora. - Günaydın, hanımefendi.
Grazie mille! - Çok teşekkürler!
Kendini Tanıtma
Yeni biriyle tanışırken kullanabileceğin ifadeler:
Mi chiamo... (Mi kiamo) - Adım...
Sono di... (Sono di) - ...'lıyım
Piacere di conoscerti (Piyaçere di konoşerti) - Tanıştığıma memnun oldum
Örnek:
Mi chiamo Ayşe. Sono di Ankara. - Adım Ayşe. Ankaralıyım.
Piacere di conoscerti! - Tanıştığıma memnun oldum!
Günlük Hayatta Kullanılan İfadeler
Günlük konuşmalarda işine yarayacak bazı ifadeler:
Sì (Si) - Evet
No (No) - Hayır
Per favore (Per favorö) - Lütfen
Scusa (Skuza) - Affedersin
Non capisco (Non kapisko) - Anlamıyorum
Parla inglese? (Parla ingleze) - İngilizce konuşuyor musunuz?
Örnek:
Per favore, dove si trova il museo? - Lütfen, müze nerede?
Non capisco, puoi parlare più lentamente? - Anlamıyorum, daha yavaş konuşabilir misiniz?
Önemli Fiiller ve Kullanımları
En sık kullanılan fiillerden bazıları ve nasıl kullanıldıkları:
1- Essere (Olmak)
- Io sono (Ben ...)
- Tu sei (Sen ...)
- Lui/Lei è (O ...)
Örnek: Io sono studente. - Ben öğrenciyim.
2- Avere (Sahip olmak)
- Io ho (Benim var)
- Tu hai (Senin var)
- Lui/Lei ha (Onun var)
Örnek: Hai una penna? - Bir kalemin var mı?
3- Andare (Gitmek)
- Io vado (Ben gidiyorum)
- Tu vai (Sen gidiyorsun)
- Lui/Lei va (O gidiyor)
Örnek: Domani vado a Roma. - Yarın Roma'ya gidiyorum.
Sayılar
Sayılar, alışverişten tarihlere kadar birçok alanda işine yarayacaktır:
0 - Zero
1 - Uno
2 - Due
3 - Tre
4 - Quattro
5 - Cinque
6 - Sei
7 - Sette
8 - Otto
9 - Nove
10 - Dieci
Örnek:
Ho due fratelli. - İki kardeşim var.
Vorrei tre gelati. - Üç dondurma istiyorum.
Günler ve Aylar
Günler:
Lunedì (Pazartesi)
Martedì (Salı)
Mercoledì (Çarşamba)
Giovedì (Perşembe)
Venerdì (Cuma)
Sabato (Cumartesi)
Domenica (Pazar)
Aylar:
1- Gennaio - Ocak
2- Febbraio - Şubat
3- Marzo - Mart
4- Aprile - Nisan
5- Maggio - Mayıs
6- Giugno - Haziran
7- Luglio - Temmuz
8- Agosto - Ağustos
9- Settembre - Eylül
10- Ottobre - Ekim
11- Novembre - Kasım
12- Dicembre - Aralık
Renkler
Bazı temel renkler:
Rosso - Kırmızı
Blu - Mavi
Verde - Yeşil
Giallo - Sarı
Nero - Siyah
Bianco - Beyaz
Örnek:
Mi piace il colore rosso. - Kırmızı rengi severim.
Alışveriş İfadeleri
Alışveriş sırasında kullanabileceğin ifadeler:
Quanto costa? - Ne kadar?
Posso aiutare? - Yardımcı olabilir miyim?
Cerco... - ... arıyorum
Questo è troppo caro. - Bu çok pahalı.
Örnek:
Cerco una camicia bianca. - Beyaz bir gömlek arıyorum.
Avete una taglia più grande? - Daha büyük bir bedeniniz var mı?
Restoranda Sipariş Verme
Yemek siparişi verirken işine yarayacak ifadeler:
Il menù, per favore. - Menü lütfen.
Vorrei ordinare... - ... sipariş etmek istiyorum.
Che cosa consiglia? - Ne tavsiye edersiniz?
Il conto, per favore. - Hesap, lütfen.
Örnek:
Vorrei un bicchiere di vino rosso. - Bir kadeh kırmızı şarap istiyorum.
Che dessert avete? - Ne tatlınız var?
Yol Tarifi Sorma
Kaybolduğunda veya bir yer aradığında kullanabileceğin ifadeler:
Dov'è...? - ... nerede?
Come posso arrivare a...? - ...'a nasıl gidebilirim?
È lontano? - Uzak mı?
Örnek:
Dov'è la stazione? - İstasyon nerede?
È vicino o lontano? - Yakın mı uzak mı?
Zaman İfadeleri
Che ora è? - Saat kaç?
È mezzogiorno. - Öğlen vakti.
È mezzanotte. - Gece yarısı.
Örnek:
L'appuntamento è alle tre. - Randevu saat üçte.
Torniamo alle otto. - Sekizde dönüyoruz.
Duygular ve Haller
Kendini ifade ederken kullanabileceğin bazı kelimeler:
Felice - Mutlu
Triste - Üzgün
Stanco - Yorgun
Arrabbiato - Kızgın
Malato - Hasta
Örnek:
Sono felice di essere qui. - Burada olmaktan mutluyum.
Mi sento stanco oggi. - Bugün yorgun hissediyorum.
Hava Durumu
Che tempo fa? - Hava nasıl?
Fa caldo. - Hava sıcak.
Fa freddo. - Hava soğuk.
Piove. - Yağmur yağıyor.
C'è il sole. - Güneşli.
Örnek:
Domani piove? - Yarın yağmur yağacak mı?
Oggi è una bella giornata. - Bugün güzel bir gün.
Önemli İfadeler ve Deyimler
Bazı günlük deyimler ve ifadeler:
In bocca al lupo! - Bol şans! ("Kurdun ağzına" anlamında)
Crepi il lupo! - Teşekkürler! (Cevap olarak kullanılır)
Meglio tardi che mai. - Geç olsun güç olmasın.
Acqua in bocca! - Kimseye söyleme! (Sır saklamak anlamında)
Faydalı Sorular
Posso aiutarti? - Sana yardım edebilir miyim?
Cosa significa...? - ... ne demek?
Puoi ripetere, per favore? - Tekrar edebilir misin lütfen?
Pratik Yapmanın Önemi
İtalyanca öğrenirken pratik yapmak çok önemlidir. İşte dilini geliştirmek için yapabileceklerin:
İtalyanca şarkılar dinle ve sözlerini takip et.
Film ve diziler izle; altyazılı hem de altyazısız deneyebilirsin.
Notlar al ve yeni kelimeleri tekrar et.
Dil değişim partneri bul ve konuşma pratiği yap.
İpuçları
Kendine küçük hedefler koy: Her gün 5 yeni kelime öğrenmek gibi.
Hata yapmaktan korkma: Yanlışlar, öğrenmenin bir parçasıdır.
Motivasyonunu yüksek tut: İtalyanca öğrenmenin sana katacaklarını düşün.
Sonuç
Tebrikler! İtalyanca'nın temellerine ilk adımını attın. Bu güzel dil, sana yeni kültürlerin kapılarını aralayacak ve farklı bir dünyaya adım atmanı sağlayacak. Unutma, sürekli pratik yapmak ve sabırlı olmak başarının anahtarıdır.
Cesaretini topla ve öğrendiklerini günlük hayatında kullanmaya başla. Yeni bir dil öğrenmek zordur ama eğlencelidir ve seni her adımda geliştirecektir.
Unutma, "Roma bir günde inşa edilmedi" (Roma non fu costruita in un giorno). Sabırlı ol ve yolculuğun tadını çıkar!
İyi şanslar! (Buona fortuna!)
Leggere un libro
Bir kitap okumak
Örnek Diyalog: Mi piace rilassarmi sul divano e leggere un libro ogni sera prima di dormire.
Türkçe: Her akşam uyumadan önce kanepeye uzanıp bir kitap okumayı severim.
Ascoltare musica
Müzik dinlemek
Örnek Diyalog: Durante il viaggio in treno, amo sempre ascoltare musica per rilassarmi.
Türkçe: Tren yolculuğu sırasında, her zaman rahatlamak için müzik dinlemeyi severim.
Guardare un film
Bir film izlemek
Örnek Diyalog: Hai voglia di guardare un film stasera dopo cena?
Türkçe: Akşam yemeğinden sonra bir film izlemek ister misin?
Giocare a calcio
Futbol oynamak
Örnek Diyalog: Giocare a calcio domenica prossima è d'obbligo, tutti i ragazzi sono già pronti per la partita.
Türkçe: Gelecek Pazar günü futbol oynamak şart, tüm çocuklar maç için zaten hazır.
Ballare
Ballare, İtalyanca bir kelime olup Türkçeye Dans etmek olarak çevrilebilir.
Örnek Diyalog: Let's go to the Ballare event tonight; I've heard it’s the best dance club in town!
Türkçe: Bu akşam Ballare etkinliğine gidelim; şehirdeki en iyi dans kulübü olduğunu duydum!
Fare fotografie
Fotoğraf çekmek.
Örnek Diyalog: Durante il viaggio, mi piacerebbe molto fare fotografie dei paesaggi mozzafiato che incontreremo.
Türkçe: Yolculuk sırasında, karşılaşacağımız nefes kesici manzaraların fotoğraflarını çekmekten çok hoşlanacağım.
Disegnare
Çizmek
Örnek Diyalog: Amo l'arte e mi piacerebbe imparare a disegnare come te.
Türkçe: Sanatı seviyorum ve senin gibi çizmeyi öğrenmek isterim.
Dipingere
Boyamak
Örnek Diyalog: Mentre osservi il tramonto con quei colori vivaci, ti viene mai voglia di dipingere quella stessa scena su una tela?
Türkçe: Canlı renklerle bezenmiş o gün batımına bakarken, hiç o sahneyi bir tuval üzerine resmetmek istedin mi?
Cucinare
Pişirmek/Yemek yapmak
Örnek Diyalog: Hai deciso cosa vuoi per cena o devo improvvisare e cucinare qualcosa con quello che abbiamo in frigo?
Türkçe: Akşam yemeği için ne istediğine karar verdin mi yoksa buzdolabında ne varsa onunla bir şeyler mi hazırlayayım?
Andare in bicicletta
Bisiklete binmek
Örnek Diyalog: Andare in bicicletta ogni mattina mi aiuta a tenere la mente fresca e il corpo in forma.
Türkçe: Her sabah bisiklet sürmek aklımı taze tutmama ve vücudumu formda tutmama yardımcı oluyor.
Fare jogging
Fare koşu yapıyor.
Örnek Diyalog: Every morning, I wake up early to fare jogging before heading to work.
Türkçe: Her sabah işe gitmeden önce koşu yapmak için erken kalkarım.
Viaggiare
Seyahat etmek
Örnek Diyalog: Mi ha sempre detto Viaggiare apre la mente e arricchisce l'anima.
Türkçe: Bana hep şunu söyledi Seyahat etmek zihni açar ve ruhu zenginleştirir.
Fare escursioni in montagna
Dağlarda doğa yürüyüşü yapmak.
Örnek Diyalog: Durante la nostra vacanza in Trentino, abbiamo deciso di fare escursioni in montagna ogni giorno, per goderci appieno la natura.
Türkçe: Trentino'daki tatilimiz sırasında, doğanın tadını çıkarabilmek için her gün dağ yürüyüşleri yapmaya karar verdik.
Andare a cavallo
Ata binmek
Örnek Diyalog: Vorrei imparare ad andare a cavallo questo fine settimana.
Türkçe: Bu hafta sonu ata binmeyi öğrenmek istiyorum.
Nuotare
Yüzmek
Örnek Diyalog: Marco ha deciso di migliorare la sua salute e ha iniziato a nuotare tre volte alla settimana.
Türkçe: Marco, sağlığını iyileştirmeye karar verdi ve haftada üç kez yüzmeye başladı.
Pescare
Balık tutmak
Örnek Diyalog: Marco mi chiese se volessi unirmi a lui domenica per pescare al lago.
Türkçe: Marco bana Pazar günü ona katılıp gölde balık tutmak isteyip istemediğimi sordu.
Fare yoga
Fare Yoga
Örnek Diyalog: Stamattina non posso unirmi a te per la colazione; ho deciso di fare yoga per rilassarmi un po'.
Türkçe: Bu sabah sana kahvaltıda katılamayacağım; biraz rahatlamak için yoga yapmaya karar verdim.
Meditare
Meditasyon yapmak
Örnek Diyalog: Marco whispered, Meditare is more than just sitting quietly; it's about truly understanding yourself.
Türkçe: Marco fısıldadı, Meditare sadece sessizce oturmak değil; bu gerçekten kendini anlamakla ilgili.
Giocare a scacchi
Satranç oynamak
Örnek Diyalog: Preferisci giocare a scacchi o uscire per una passeggiata questo pomeriggio?
Türkçe: Bu öğleden sonra satranç mı oynamayı tercih edersin yoksa bir yürüyüşe mi çıkmayı?
Giocare ai videogiochi
Video oyunları oynamak
Örnek Diyalog: Marco mi ha chiesto se dopo la scuola voglio andare da lui per giocare ai videogiochi.
Türkçe: Marco, okuldan sonra onun evine gidip video oyunları oynamak isteyip istemediğimi sordu.
Andare al cinema
Sinemaya gitmek.
Örnek Diyalog: Vorrei andare al cinema questo weekend, spero ci sia qualche nuovo film interessante.
Türkçe: Bu hafta sonu sinemaya gitmek istiyorum, umarım ilginç yeni filmlerden birkaçı vardır.
Visitare musei
Müzeleri ziyaret etmek.
Örnek Diyalog: Durante la nostra vacanza a Roma, abbiamo deciso di visitare musei ogni pomeriggio.
Türkçe: Roma'daki tatilimiz sırasında, her öğleden sonra müzeleri ziyaret etmeye karar verdik.
Andare al teatro
Tiyatroya gitmek.
Örnek Diyalog: Che ne dici di andare al teatro questo fine settimana per vedere la nuova commedia?
Türkçe: Bu hafta sonu yeni komediyi izlemek için tiyatroya gitmeye ne dersin?
Fare shopping
Fare alışverişi yapıyor.
Örnek Diyalog: Mi aspetti qui mentre vado a fare shopping per un nuovo paio di scarpe?
Türkçe: Burada ben yeni bir çift ayakkabı alışverişi yaparken sen beni bekler misin?
Scrivere poesie
Şiir yazmak
Örnek Diyalog: Mi rilassa molto Scrivere poesie è diventato il mio rifugio dopo una lunga giornata di lavoro.
Türkçe: Şiir yazmak uzun bir iş gününün ardından benim sığınağım haline geldi Bu beni çok rahatlatıyor.
Suonare la chitarra
Gitar çalmak
Örnek Diyalog: Suonare la chitarra mi dà un senso di pace che non trovo altrove.
Türkçe: Gitar çalmak bana başka hiçbir yerde bulamadığım bir huzur hissi veriyor.
Suonare il piano
Piyanoyu çalmak
Örnek Diyalog: Mia madre mi ha sempre incoraggiato a suonare il piano perché pensava che la musica arricchisse l'anima.
Türkçe: Annem, müziğin ruhu zenginleştirdiğine inandığı için piyano çalmaya her zaman beni teşvik etti.
Cantare
Şarkı söylemek.
Örnek Diyalog: During choir practice, the instructor kept urging us by saying, Repeat after me Cantare.
Türkçe: Koro çalışmasında, eğitmen sürekli Beni taklit edin Cantare diyerek bizi teşvik ediyordu.
Fare vela
Fare vela, Türkçede doğrudan bir anlamı olmayan bir ifadedir ve bir yazım yanlışı veya rastgele karakterler dizisi gibi gözüküyor. Ancak, bu ifade size verilen bir görevin bir parçasıysa ve herhangi bir kontekst veya açıklama yoksa, İngilizce bir ifade olan farewell kelimesinin yanlış yazılmış veya eksik bir versiyonu olabilir. Eğer bu durum geçerliyse, Türkçe karşılığı hoşça kal veya güle güle olabilir. Ancak doğru bağlam olmadan net bir çeviri sağlamak mümkün değildir.
Örnek Diyalog: Durante le vacanze estive, mi piacerebbe imparare a fare vela nel Mediterraneo.
Türkçe: Yaz tatilinde, Akdeniz'de yelken öğrenmeyi çok isterim.
Fare trekking
Fare yürüyüşü
Örnek Diyalog: Durante la nostra vacanza in montagna, abbiamo deciso di fare trekking lungo il sentiero che conduce alla cima.
Türkçe: Dağdaki tatilimiz sırasında, zirveye giden patika boyunca trekking yapmaya karar verdik.
Andare in kayak
Kano yapmak
Örnek Diyalog: Andare in kayak lungo il fiume è stata un'esperienza indimenticabile!
Türkçe: Nehir boyunca kayak yapmak unutulmaz bir deneyim oldu!
Sciare
Kayak yapmak
Örnek Diyalog: While admiring the slopes, Marco turned to his friend and said, Sciare qui deve essere un'esperienza incredibile!
Türkçe: Eğimlere hayran hayran bakarken Marco, arkadaşına dönüp şöyle dedi: Burada kayak yapmak inanılmaz bir deneyim olmalı!
Pattinare sul ghiaccio
Buz üzerinde paten kaymak.
Örnek Diyalog: Hai mai provato a pattinare sul ghiaccio al parco in inverno?
Türkçe: Kışın parkta buz pateni yapmayı hiç denedin mi?
Fare snowboard
Fare snowboard yapıyor.
Örnek Diyalog: Sure, let's head to the slopes this weekend to fare snowboard; I've been looking forward to it all season!
Türkçe: Tabii, bu hafta sonu snowboard yapmak için kayak pistlerine gidelim; tüm sezon boyunca bunu dört gözle bekledim!
Giocare a basket
Basketbol oynamak
Örnek Diyalog: Vorresti venire a giocare a basket con me questo pomeriggio al parco?
Türkçe: Bu öğleden sonra parkta benimle basketbol oynamaya gelmek ister misin?
Giocare a pallavolo
Voleybol oynamak.
Örnek Diyalog: Mi piacerebbe molto imparare a giocare a pallavolo questo fine settimana al parco.
Türkçe: Bu hafta sonu parkta voleybol oynamayı çok öğrenmek isterdim.
Giocare a tennis
Tenis oynamak
Örnek Diyalog: Vorresti venire a giocare a tennis con me questo fine settimana?
Türkçe: Bu hafta sonu benimle tenis oynamaya gelmek ister misin?
Fare giardinaggio
Bahçe işleriyle uğraşmak
Örnek Diyalog: Mi rilassa tantissimo fare giardinaggio nel fine settimana.
Türkçe: Hafta sonları bahçe işleriyle uğraşmak beni çok rahatlatıyor.
Fare bricolage
Bricolage yapmak
Örnek Diyalog: Marco ha deciso di fare bricolage questo fine settimana per costruire una mensola nuova per la sua cucina.
Türkçe: Marco bu hafta sonu mutfak için yeni bir raf yapmak üzere kendine yapı işleriyle uğraşmaya karar verdi.
Collezionare francobolli
Pul koleksiyonculuğu yapmak.
Örnek Diyalog: Luca disse con entusiasmo, Collezionare francobolli è uno dei miei hobby preferiti.
Türkçe: Luca coşkuyla şöyle dedi: Pul koleksiyonu yapmak en sevdiğim hobilerden biri.
Collezionare monete
Paraları koleksiyon yapmak.
Örnek Diyalog: Giorgio ama passare il tempo libero dedicandosi al suo hobby preferito: collezionare monete da tutto il mondo.
Türkçe: Giorgio boş zamanlarını en sevdiği hobisiyle ilgilenerek geçirmeyi sever: dünyanın dört bir yanından madeni para koleksiyonu yapmak.
Fare modellismo
Model uçak yapıyorum.
Örnek Diyalog: Luca trascorre il sabato pomeriggio a fare modellismo insieme a suo figlio per insegnargli la pazienza e la precisione.
Türkçe: Luca, sabado öğleden sonra oğluna sabır ve titizliği öğretmek için onunla birlikte modelcilik yaparak geçirir.
Fare surf
Fare sörfü
Örnek Diyalog: When I was in Hawaii, I decided to fare surf for the first time and it was an exhilarating experience.
Türkçe: Hawaii'de olduğum zaman, ilk defa sörf yapmaya karar verdim ve bu çok heyecan verici bir deneyimdi.
Andare in palestra
Spora gitmek
Örnek Diyalog: Mi sono promesso di andare in palestra almeno tre volte a settimana per migliorare la mia forma fisica.
Türkçe: Fiziksel formumu iyileştirmek için haftada en az üç kez spor salonuna gitmeye kendime söz verdim.
Praticare arti marziali
Savaş sanatları uygulamak.
Örnek Diyalog: Mi ha sempre appassionato praticare arti marziali per migliorare il mio controllo mentale e la forma fisica.
Türkçe: Daima zihinsel kontrolümü ve fiziksel formumu geliştirmek için dövüş sanatları yapmayı çok sevdim.
Imparare una nuova lingua
Yeni bir dil öğrenmek
Örnek Diyalog: Imparare una nuova lingua può essere impegnativo, ma è anche incredibilmente gratificante.
Türkçe: Yeni bir dil öğrenmek zorlayıcı olabilir, ancak aynı zamanda inanılmaz derecede tatmin edicidir.
Andare in moto
Motosiklete binmek
Örnek Diyalog: Tra il rumore del vento e il brivido di libertà, non c'è niente come andare in moto lungo la costa.
Türkçe: Rüzgarın sesi ve özgürlük hissiyatı arasında, kıyı boyunca motosiklet sürmek gibi bir şey yoktur.
Fare volontariato
Gönüllülük yapmak
Örnek Diyalog: Potrei fare volontariato nel rifugio locale per animali durante il fine settimana.
Türkçe: Hafta sonları yerel hayvan barınağında gönüllü olarak çalışabilirim.
Giocare a carte
Kart oynamak
Örnek Diyalog: Durante la serata in baita, Luca ha proposto: Giocare a carte per passare il tempo.
Türkçe: Dağ evindeki akşam boyunca, Luca şöyle teklif etti: Zaman geçirmek için kart oynayalım.
Fare enigmistica
Bulmaca faresi
Örnek Diyalog: Durante il lungo viaggio in treno, ho deciso di fare enigmistica per passare il tempo.
Türkçe: Uzun tren yolculuğu boyunca, zamanı geçirmek için bulmaca çözmeye karar verdim.