Dil öğrenme yolculuğumda, Estonca'nın gizemli dünyasına adım attığım ilk günden beri, bu dilin beni nasıl büyülediğini anlatmam gerek. Özellikle de saatleri ve zamanı ifade etme şekillerindeki benzersiz yapısı, beni derinden etkiledi. Sanki zamana farklı bir pencereden bakıyormuşum gibi hissettim.
Kişisel Bir Yolculuk
Estonca öğrenmeye başladığımda, kendimi bambaşka bir kültürün içinde buldum. Tallinn'in dar sokaklarında dolaşırken, insanlarla konuşurken, onların zamanı nasıl algıladıklarını ve ifade ettiklerini gözlemledim. Bu deneyim, dil öğrenmenin sadece kelime ve dilbilgisi kurallarından ibaret olmadığını, aynı zamanda o dilin konuşulduğu toplumun düşünce yapısını ve yaşam tarzını anlamakla ilgili olduğunu bana gösterdi.
Bir gün, yaşlı bir Estonlu kadınla sohbet ederken, saati sordum. "Mitut kell on?" diye sorduğumda, bana gülümseyerek "Kell on pool viis" dedi. Saat 4:30'du ve ben bu ifadeyi duyunca şaşırdım. Meğer Estonca'da saatleri söylerken, yarım saati geçen dakikalar bir sonraki saate referans verirmiş. Bu küçük detay bile, dilin inceliklerini keşfetme arzumu artırdı.
Zamanın Akışında Estonca
Estonca, zamanın akışını anlatmak için zengin bir kelime dağarcığına sahip. Günün farklı dilimleri, haftanın günleri, aylar, mevsimler... Hepsi için özel ifadeler var. Örneğin, "hommikul" sabah anlamına gelirken, "pärastlõunal" öğleden sonra demek. "Eelmisel aastal" geçen yıl demekken, "tuleval nädalal" gelecek hafta anlamını taşır.
Bu zaman ifadelerini günlük konuşmalarımda kullanmaya başladığımda, kendimi dilin büyüsüne kaptırmıştım adeta. Sanki zamanın farklı bir boyutunda geziniyordum. Estonların zamanı algılayış biçimini, yaşamlarını nasıl döngüsel bir şekilde kurguladıklarını daha iyi anladım.
Dilde Zamanın Dönüşümü
Estonca, diğer pek çok dil gibi, zamanla birlikte evrildi, değişti. Eski Estonca metinleri incelediğimde, günümüz Estonca'sından farklı zaman ifadeleriyle karşılaştım. Örneğin, modern Estonca'da "nädal" kelimesi hafta anlamına gelirken, eski metinlerde "nädali" şeklinde kullanılıyordu.
Bu değişim, dilin canlı bir organizma gibi sürekli hareket halinde olduğunu gösteriyor. Toplumsal, kültürel ve teknolojik gelişmelerle birlikte, dil de şekilleniyor, yeni ifadeler kazanıyor, bazı kelimeler unutuluyor. Ancak özünde, zamanı anlama ve anlatma ihtiyacı hep var olmaya devam ediyor.
Estonca'nın Ritmi
Estonca konuşurken, kelimelerin akışında bir ritim var. Heceler, vurgular, tonlamalar... Adeta bir dans gibi. Bu ritmi yakaladığınızda, dilin müziğini duyar gibi oluyorsunuz. Saatleri ve zamanı ifade ederken de bu ritmi hissetmek mümkün.
Örneğin, "veerand" kelimesi çeyrek anlamına gelir ve saat ifadelerinde sıkça kullanılır. "Kell on veerand kaks" dediğinizde, "Saat bir çeyrek iki" demiş olursunuz. Bu ifadenin telaffuzundaki akıcılık, sanki zamanın temposunu yansıtır gibidir.
Zamanın Şarkısı
Estonca şarkı sözlerini dinlediğimde de zamanla ilgili pek çok ifadeye rastlıyorum. Ünlü Estonca şarkı "Aeg" (Zaman), zamanın geçiciliği ve hayatımızdaki önemini anlatır. Şarkıda geçen "aeg on käes" (vakit geldi) ve "aeg on läinud" (zaman geçti) gibi ifadeler, Estonların zamanla kurdukları derin bağı gözler önüne serer.
Bu şarkıları dinlerken, zamanın sadece saatlerden ve dakikalardan ibaret olmadığını, aynı zamanda duygularımızı, anılarımızı ve hayallerimizi de şekillendiren bir güç olduğunu anlıyorum. Estonca, bu gücü kelimelerle ifade etme konusunda çok başarılı bir dil.
Estonca Zaman İfadeleriyle Günlük Hayat
Estonca zaman ifadeleri, günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Alışverişte, restoranda, iş toplantılarında... Her yerde karşımıza çıkıyor. Bu ifadeleri doğru kullanmak, iletişimimizi kolaylaştırıyor ve bizi Eston kültürüne daha da yakınlaştırıyor.
Alışveriş Yaparken
Markette alışveriş yaparken, kasadaki görevliye "Mitut maksab?" (Ne kadar?) diye sorduğumda, "Kaks eurot viiskümmend senti" (İki elli avro) yanıtını aldım. Eston para biriminin sent olarak ifade edilmesi, bu dildeki zaman ve miktar kavramlarının ne kadar iç içe geçtiğini gösteriyor.
Ayrıca, mağazaların açılış-kapanış saatleri de Estonca ifade ediliyor. "Avatud üheksast kuueni" ifadesi, dükkanın sabah 9'dan akşam 6'ya kadar açık olduğu anlamına geliyor. Bu tip zaman aralıklarını anlamak, günlük planlarımızı yapmamızı kolaylaştırıyor.
Restoranda Siparişler
Restoranlarda da Estonca zaman ifadeleri sıkça kullanılıyor. Örneğin, garsonun "Millal soovite süüa?" (Ne zaman yemek istersiniz?) sorusuna "Pool tundi pärast" (Yarım saat sonra) diye yanıt verebilirsiniz.
Yemeklerin hazırlanma süreleri de Estonca ifade ediliyor. "Palun oodake viisteist minutit" cümlesi, yemeğinizin on beş dakika içinde hazır olacağı anlamına geliyor. Bu süreyi bilmek, beklentilerimizi yönetmemize yardımcı oluyor.
Estonca'da Yemek Zamanları
Estonca'da yemek zamanlarının da özel isimleri var. "Hommikusöök" kahvaltı, "lõunasöök" öğle yemeği ve "õhtusöök" akşam yemeği anlamına geliyor. Ayrıca, "eine" atıştırmalık veya ikindi çayı gibi ara öğünleri ifade ediyor.
Bu kelimeler, Eston kültüründe yemek zamanlarına verilen önemi gösteriyor. Her öğünün kendine has bir adı var ve günün belirli saatlerinde yapılıyor. Bu düzen, Estonların hayatlarını nasıl şekillendirdiklerini anlamamıza yardımcı oluyor.
İş Hayatında Zamanı Yönetmek
Estonca zaman ifadeleri, iş hayatında da kritik bir rol oynuyor. Toplantı saatlerini belirlemek, randevulaşmak, son teslim tarihlerini konuşmak... Hepsi için Estonca ifadeleri kullanıyoruz.
Örneğin, "Koosolek algab kell kümme" (Toplantı saat 10'da başlıyor) veya "Projekt tuleb esitada järgmise reede hommikul" (Proje gelecek Cuma sabahı teslim edilmeli) gibi cümleler, iş planlarımızı netleştirmemizi sağlıyor.
Zaman Yönetimi ve Üretkenlik
Estonların zamanı verimli kullanma konusunda oldukça disiplinli olduklarını gözlemledim. İş yerinde molalara ve çalışma saatlerine büyük önem veriyorlar. "Lõuna vaheaeg" (öğle yemeği molası) ve "kohvipaus" (kahve molası) gibi ifadeler, günlük iş rutinlerinin vazgeçilmez parçaları.
Bu düzenli mola ve dinlenme zamanları, Estonların üretkenliklerini artırıyor. Zihinlerini tazeleyip yeniden odaklanmalarını sağlıyor. Estonca'daki zaman ifadeleri, sadece saatleri ve dakikaları değil, aynı zamanda verimli çalışma alışkanlıklarını da yansıtıyor.
Zamana Estonca Dokunuş
Estonca öğrenirken, zamanı ifade etme şekillerindeki çeşitliliğe ve yaratıcılığa hayran kaldım. Bu dil, zamana adeta şiirsel bir dokunuş katıyor. Kelimelerin ardındaki derin anlamları, kültürel kodları çözmeye çalıştıkça, kendimi bu dilin büyüsüne kaptırdım.
Deyimler ve Atasözleri
Estonca'da zamanla ilgili pek çok deyim ve atasözü var. Bunlar, Eston halkının zaman algısını ve hayata bakış açısını yansıtıyor. Örneğin, "Enne mõtle, siis ütle" deyimi, "Önce düşün, sonra konuş" anlamına geliyor. Bu deyim, acele karar vermenin ve düşünmeden konuşmanın zararlarına dikkat çekiyor.
"Iga asi omal ajal" atasözü ise "Her şeyin bir zamanı var" demek. Bu söz, hayattaki olayların belirli bir düzeni ve akışı olduğunu, sabırlı olmamız gerektiğini vurguluyor. Estonlar, bu atasözüyle, yaşamın doğal ritmine saygı duyulması gerektiğini hatırlatıyor.
Edebi Eserlerde Zaman
Eston edebiyatında da zaman teması sıkça işleniyor. Ünlü Eston yazar Anton Hansen Tammsaare'nin "Tõde ja õigus" (Gerçek ve Adalet) romanında, zamanın insan hayatı üzerindeki etkisi anlatılır. Romandaki karakterler, geçmişle yüzleşirken, geleceklerini şekillendirmeye çalışırlar.
Öykü kitabı "Ajatud jutud" (Zamansız Hikayeler) ise, Eston toplumunun farklı dönemlerini ve bu dönemlerin insanlar üzerindeki etkilerini konu alıyor. Yazar Jaan Kross, bu öykülerde zamanın izini sürerek, Estonya'nın toplumsal ve kültürel hafızasını ortaya koyuyor.
Bu edebi eserler, Eston dilinin zamanı nasıl şekillendirdiğini ve zamanın da dili nasıl etkilediğini gösteriyor. Okudukça, Estonca'nın zaman ifadelerindeki inceliği ve derinliği daha iyi anlıyorum.
Zaman ve Hafıza
Estonca'daki zaman kavramı, aynı zamanda hafıza ve hatırlama ile de yakından ilişkili. "Mäletama" fiili hatırlamak anlamına geliyor. Geçmiş zaman kipiyle kullanıldığında "mäletas" şeklini alıyor ve "hatırladı" demek oluyor.
Bu fiil, Eston kültüründe hatıraların ve anıların önemini vurguluyor. Geçmişi unutmamak, atalarının hikayelerini canlı tutmak, Estonlar için büyük değer taşıyor. Dil, bu hatırlama eyleminin en önemli aracı oluyor.
Estonca zaman ifadeleri, bana sadece saatleri ve tarihleri değil, aynı zamanda anıları ve deneyimleri de hatırlatıyor. Her bir kelime, geçmişten bir parça taşıyor ve geleceğe ışık tutuyor.
Mis kell on?
Saat kaç?
Örnek Diyalog: Kas sa oskad mulle öelda, mis kell on?
Türkçe: Bana saat kaç olduğunu söyleyebilir misin?
Palun ütle mulle, mis kell on?
Lütfen bana saati söyler misin?
Örnek Diyalog: Kui Jüri kohtus Mariga tänaval, siis ta küsis viisakalt: Palun ütle mulle, mis kell on?
Türkçe: Jüri Mari'yle sokağa rastladığında, kibarca sordu: Lütfen bana, saat kaç?
Kell mitu praegu on?
Şu anda saat kaç?
Örnek Diyalog: Kas sa oskad öelda, kell mitu praegu on?
Türkçe: Şu an saat kaç olduğunu söyleyebilecek biri var mı?
Kas oskad öelda, mis kell on?
Saat kaç olduğunu söyleyebilir misin?
Örnek Diyalog: Vabandust, kas oskad öelda, mis kell on?
Türkçe: Özür dilerim, saat kaç olduğunu söyleyebilir misiniz?
Kas sul on kell?
Saatin kaç?
Örnek Diyalog: Kas sul on kell, et ma teaks, millal peaksin homme tagasi tulema?
Türkçe: Saat kaçta gelmem gerektiğini öğrenmek istiyorum, yarın ne zaman geri dönmem gerekiyor?
Kas sa tead, palju kell on?
Acaba saat kaç biliyor musun?
Örnek Diyalog: Kui nad rannas jalutasid, pöördus Mari Jüri poole küsimusega Kas sa tead, palju kell on?
Türkçe: Sahilde yürürken, Mari Jüri'ye dönerek bir soru sordu Saati biliyor musun?
Kellaajast, palun.
Saat kaç, lütfen?
Örnek Diyalog: Kas saaksite näidata mulle, kuidas seda kellaajast, palun, seadistada?
Türkçe: Bu saati nasıl ayarlayacağınızı bana gösterebilir misiniz, lütfen?
Vabandust, mis kell teil on?
Özür dilerim, saat kaç?
Örnek Diyalog: Vabandust, mis kell teil on? Ma märkasin, et mu telefon on tühjenenud ja pean kohtumisele jõudma.
Türkçe: Özür dilerim, saat kaç? Telefonumun şarjı bitmiş ve bir randevuya yetişmem gerekiyor.
Kui kaua see võtab?
Bu ne kadar sürer?
Örnek Diyalog: Palun ütle mulle, kui kaua see õlimaali restaureerimine võtab?
Türkçe: Lütfen bana, bu tablonun restorasyonunun ne kadar süreceğini söyler misiniz?
Kas kell on palju?
Süre çok mu?
Örnek Diyalog: Kas kell on palju? Ma pean veel hulga asju enne ööd ära tegema.
Türkçe: Süre çok mu? Akşam olmadan yapmam gereken bir sürü şey var.
Palun ütle mulle aega.
Lütfen bana saati söyler misin?
Örnek Diyalog: Vabandust, kas saaksid palun ütle mulle aega?
Türkçe: Özür dilerim, lütfen bana saati söyler misiniz?
Kui palju on kell?
Şu an saat kaç?
Örnek Diyalog: Arvestades, et kõik poed sulevad õhtul kell kaheksa, siis Kui palju on kell, et teada, kas mul on veel aega?
Türkçe: Bütün dükkanların akşam sekizde kapandığını göz önünde bulundurursak, acaba kaç var, hala zamanım var mı öğrenmek için?
Mis kell kohtume?
Saat kaçta buluşuyoruz?
Örnek Diyalog: Kas saaksime määrata aja, mis kell kohtume homme kontoris?
Türkçe: Yarın ofiste saat kaçta buluşacağımızı belirleyebilir miyiz?
Kas sul on aeg käepärast?
Saat kaç?
Örnek Diyalog: Vabandust, Kas sul on aeg käepärast, et saaksime koosoleku aja kokku leppida?
Türkçe: Özür dilerim, toplantı için bir zaman belirlememiz mümkün mü, elinizde uygun bir zaman var mı?
Mis kell algab...?
Günün hangi saatinde başlar...?
Örnek Diyalog: Mis kell algab koosolek täna?
Türkçe: Bugün toplantı saat kaçta başlıyor?
Mis kell lõppeb...?
Hangi saatte bitiyor...?
Örnek Diyalog: Mis kell lõppeb täna kontsert?
Türkçe: Konser bugün saat kaçta bitiyor?
Kui hilja on?
Ne kadar gecikti?
Örnek Diyalog: Kas sa tead, Kui hilja on, sest mu kell on katki?
Türkçe: Saat kaç olduğunu biliyor musun, çünkü benim saatim bozuldu?
Palun ütle kellaaega.
Lütfen saati söyle.
Örnek Diyalog: Kas saaksid palun ütle kellaaega, sest ma unustasin oma kella koju.
Türkçe: Afedersiniz, saat kaç olduğunu söyleyebilir misiniz, çünkü saati evde unuttum.
Kas sa näed kella?
Saat kaçı gösteriyor?
Örnek Diyalog: Kas sa näed kella, sest ma unustasin oma telefoni ja pean teadma, mis kell on?
Türkçe: Saat kaç olduğunu görebilir miyim, çünkü telefonumu unuttum ve saati bilmem gerekiyor?
Kas ma võin küsida, mis kell on?
Afedersiniz, saati sorabilir miyim?
Örnek Diyalog: Hägises ooteruumis tõstis väsinud reisija käe ja vaatas küsivalt ametniku poole: Kas ma võin küsida, mis kell on?
Türkçe: Uzay gemisinin içindeki yorgun yolcu elini kaldırdı ve görevliye sorgulayıcı bir bakışla baktı: Saati sorabilir miyim?
Mis kellast mis kellani see avatud on?
Bu ne zaman açılıyor?
Örnek Diyalog: Ma tahan sõpradega sinna uude näitusesaali minna, aga ma ei tea lahtioleku aegu mis kellast mis kellani see avatud on?
Türkçe: Bu yeni sergi salonuna arkadaşlarımla gitmek istiyorum ama açılış saatlerini bilmiyorum saat kaçtan kaça kadar açık acaba?
Kui kaua see avatud on?
Bu ne kadar süre açık?
Örnek Diyalog: Millal teie poe avate ja kui kaua see avatud on?
Türkçe: Mağazanız ne zaman açılıyor ve ne kadar süre açık kalıyor?
Palju kell on sinu kella järgi?
Saat şu anda senin saatine göre kaç?
Örnek Diyalog: Vabandust, ma unustasin oma kella täna koju, palju kell on sinu kella järgi?
Türkçe: Özür dilerim, bugün saatimi evde unuttum, saatin kaçı gösteriyor?
Kui pikalt see kestab?
Bu ne kadar sürer?
Örnek Diyalog: Vabandage, aga kui pikalt see konverents veel kestab?
Türkçe: Özür dilerim, ama bu konferans daha ne kadar sürer?
Mis kell film algab?
Bu cümle, Eesti Estonian) dilinden Hangi saatte film başlıyor? anlamına gelmektedir.
Örnek Diyalog: Mis kell film algab? Ma ei taha hiljaks jääda.
Türkçe: Film ne zaman başlıyor? Ben geç kalmak istemem.
Mis kell buss väljub?
Bu otobüs saat kaçta kalkıyor?
Örnek Diyalog: Vabandust, kas te oskate öelda, mis kell buss väljub?
Türkçe: Özür dilerim, otobüsün saat kaçta kalktığını söyleyebilir misiniz?
Mis kell ma pean tagasi olema?
Ne zaman geri dönmem gerekiyor?
Örnek Diyalog: Kas sa oskad öelda mulle, mis kell ma pean tagasi olema?
Türkçe: Bana kaçta geri olmam gerektiğini söyleyebilir misin?
Mis kell on viimane buss?
Son otobüs saat kaçta?
Örnek Diyalog: Kas sa oskad öelda, mis kell on viimane buss linna?
Türkçe: Hangi saatte son otobüs şehre gidiyor, söyleyebilir misin?
Kas sa saaksid kella vaadata?
Saatime bakabilir misin?
Örnek Diyalog: Vabandust, kas sa saaksid kella vaadata ja öelda, kui palju on kell?
Türkçe: Özür dilerim, saati bakıp bana saatin kaç olduğunu söyler misiniz?
Mis kell ma peaksin ärkama?
Kaçta kalkmalıyım?
Örnek Diyalog: Mul on homme varajane lend, seega mõtlen, mis kell ma peaksin ärkama, et õigeks ajaks lennujaama jõuda.
Türkçe: Yarın erken bir uçuşum var, bu yüzden hangi saatte kalkmam gerektiğini düşünüyorum ki zamanında havalimanına varayım.
Mis kell on õhtusöök?
Akşam yemeği saat kaçta?
Örnek Diyalog: Kui Maria koju jõudis, küsis ta emalt: Mis kell on õhtusöök?
Türkçe: Maria eve vardığında annesine sordu: Akşam yemeği saat kaçta?
Mis kell on järgmine kohtumine?
Sıradaki toplantı saat kaçta?
Örnek Diyalog: Kas sa oskad öelda, mis kell on järgmine kohtumine?
Türkçe: Sana ne zaman bir sonraki toplantının olduğunu söyleyebilir miyim?
Mis kell voodisse lähed?
Saat kaçta yatağa gidiyorsun?
Örnek Diyalog: Miks sa nii väsinud välja näed mis kell voodisse lähed?
Türkçe: Neden bu kadar yorgun görünüyorsun saat kaçta yatağa gidiyorsun?
Kui palju on kuni...?
En fazla ne kadar...?
Örnek Diyalog: Kui palju on kuni järgmise linnani?
Türkçe: Şu anki konumumuzdan bir sonraki şehre kadar ne kadar mesafe var?
Kas see on õige aeg?
Bu doğru zaman mı?
Örnek Diyalog: Kas see on õige aeg küsida direktorilt puhkust?
Türkçe: Bu, müdürden izin istemek için doğru zaman mıdır?
Kas saaksid mulle aega öelda?
Saat kaç söyleyebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Vabandage, kas saaksid mulle aega öelda?
Türkçe: Özür dilerim, bana saati söyleyebilir misiniz?
Kui kaua söömine aega võtab?
Yemek yemek ne kadar süre alır?
Örnek Diyalog: Kas me jõuame õigeks ajaks filmile, kui ma küsin Kui kaua söömine aega võtab?
Türkçe: Filme zamanında yetişebilir miyiz, eğer ben Yemeğin bitmesi ne kadar sürer? diye sorarsam?
Mis kell on lõuna?
Öğlen saat kaç?
Örnek Diyalog: Kas sa oskad mulle öelda, mis kell on lõuna?
Türkçe: Söyleyebilir misiniz, öğle yemeği saat kaçta?
Kas kell on juba palju?
Bu kas ne kadar?
Örnek Diyalog: Kas kell on juba palju? Ma pean teadma, millal koosolek algab.
Türkçe: Kas sa tead, mis kell on? Toplantının ne zaman başladığını bilmem gerekiyor.
Mis kell on sinu arvates?
Sence saat kaç?
Örnek Diyalog: Kui vaatad tulevikku, mis kell on sinu arvates kõige olulisem oskus, mida õppida?
Türkçe: Geleceğe baktığında, senin düşüncene göre öğrenilmesi en önemli beceri hangisi?
Kui kaua ma pean ootama?
Ne kadar süre beklemem gerekiyor?
Örnek Diyalog: Vabandust, kas oskate öelda Kui kaua ma pean ootama enne kui ma arstile sisse saan?
Türkçe: Özür dilerim, söyleyebilir misiniz Muayeneye girene kadar ne kadar beklemem gerekiyor?
Palun, kas ma saaksin teada praeguse kellaaja?
Lütfen, şu anki saat kaç olduğunu öğrenebilir miyim?
Örnek Diyalog: Vabandan, härra, palun, kas ma saaksin teada praeguse kellaaja?
Türkçe: Özür dilerim, beyefendi, lütfen, şu anki saati öğrenebilir miyim?
Kas sul on hetk aega?
Şu an için biraz zamanın var mı?
Örnek Diyalog: Kas sul on hetk aega, et vaadata üle see e-kiri enne kui ma selle kliendile saadan?
Türkçe: Şimdi bu e-postayı müşteriye göndermeden önce gözden geçirecek biraz vaktin var mı?
Kas see on sinu jaoks sobiv aeg?
Bu sizin için uygun bir zaman mı?
Örnek Diyalog: Järgmine koosolek on kavandatud esmaspäevaks kell 10:00 kas see on sinu jaoks sobiv aeg?
Türkçe: Bir sonraki toplantı pazartesi günü saat 10:00 için planlandı bu senin için uygun bir zaman mı?
Mis kell on kokkusaamine?
Toplantı saat kaçta?
Örnek Diyalog: Kas sa tead, mis kell on kokkusaamine, et ma ei hilineks?
Türkçe: Hangi saatte buluşacağımızı biliyor musun, böylece geç kalmayayım?
Millal see juhtub?
Bu ne zaman olur?
Örnek Diyalog: Kas sa tead, millal kogunemine toimub – millal see juhtub?
Türkçe: Sen ne zaman genel kurul toplantısının yapılacağını, ne zaman gerçekleşeceğini biliyor musun?
Kui varakult me peaksime alustama?
Ne kadar erken başlamalıyız?
Örnek Diyalog: Kui varakult me peaksime alustama ettevalmistustega suvepiknikuks?
Türkçe: Acaba yaz pikniği için hazırlıklara ne zaman başlamalıyız?
Mis kell on paus?
Kaçta ara veriyoruz?
Örnek Diyalog: Kas me läheme välja jalutama, kui tuleb aeg, või mis kell on paus?
Türkçe: Dışarı yürüyüşe çıkacağımız zaman gelince mi gidelim, yoksa mola saat kaçta?
Millal me peaksime lõpetama?
Ne zaman bitirmeliyiz?
Örnek Diyalog: Kas sa tead täpset päeva, millal me peaksime lõpetama selle projekti?
Türkçe: Acaba bu projeyi tam olarak hangi gün bitirmemiz gerektiğini biliyor musun?