Eston dili, Fin-Ugor dil ailesinin Finik kollarına ait, oldukça özgün ve zengin bir yapıya sahip bir dildir. Estonca, gramer yapısı ve sesletimi ile öğrenenleri için sürprizlerle dolu bir macera vaad eder. Bu yazımızda Estoncanın karmaşık cümle yapılarını ele alacak, dil öğreniminin daha ileri seviyelerinde karşımıza çıkacak bu yapıları nasıl kavrayabileceğimizi irdeleyeceğiz.
Estonia'nın Dil Haritasına Genel Bir Bakış
Estonca öğrenmeye yeni başlayan biri için dilin temel yapılarına hakimiyet elde etmek birinci derecede önemlidir. Ancak dil seviyesi ilerledikçe karşımıza çıkan ve öğrenilmesi biraz daha meydan okuyan konseptler, dilin öğrenim sürecinin tadını çıkarmamıza olanak tanır. Estonca'da sıklıkla karşılaşabileceğimiz karmaşık cümle yapıları, bu dilin nüanslarını ve dolayısıyla dildeki ifade biçimlerinin zenginliğini keşfetmemiz için önemli birer fırsattır.
Cümle Yapıları ve Kullanımları
Karmaşık cümle yapıları üzerine odaklanmadan önce, Estonca cümlelerin temel bileşenlerini anlamak gereklidir. Estonca'da cümle yapısı genellikle özne-fiil-nesne sıralamasını takip eder. Fakat, Estonca, özellikle vurgulamak istediğiniz unsura bağlı olarak cümle içindeki kelime sıralamasını değiştirmenize olanak tanır. Bu özellik sayesinde, iletişimin inceliklerini ve duygusal tonlamaları çok daha rafine bir şekilde ifade edebilirsiniz.
Karmaşık Cümle Yapılarının İncelikleri
Estonca'da karmaşık cümleler genellikle bağlaçlar veya ilişkilendirici zarflar kullanılarak yapılandırılır. Bu tür cümlelerde özne ve fiil uyumuna özellikle dikkat etmek gerekir. Örneğin, Estonca'da "et" ki) bağlacını kullanarak ana cümle ile yan cümleyi birleştirmek yaygın bir yapıdır. Bu yapıyı kullanırken vurgulanmak istenen unsurun bağlama ve tonuna dikkat edilmelidir.
- Näiteks örneğin):
"Ma loodan, et sa saad tulla" burada "et" bağlacı "umuyorum ki" ifadesini güçlendirirken, "sen gelebilirsin" ifadesine geçişi sağlar.
İlgili bir diğer nokta ise, Estonca'da yan cümlelerin konumudur. Ana cümleden sonra veya önce gelebilecek yan cümleler, ifadenin anlamını ve alıcının üzerinde bırakacağı etkiyi değiştirebilmektedir.
İleri Düzey Estonca Öğrenimi İçin Pratik Yöntemler
Estonca'daki karmaşık cümle yapılarını öğrenirken, pratik yapmak ve örnek cümleleri analiz etmek büyük bir önem taşır. Bu süreçte, Estonca konuşulan filmleri izlemek, dilin akıcılığını ve cümlenin iç yapısını daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Aynı zamanda, Estonca metinler okumak, özellikle edebi eserler, dilin zenginliğini ve karmaşıklığını kavramamız için bize geniş bir yelpaze sunacaktır.
Öğrenmeye Katkıda Bulunan Faktörler:
- Dil bilgisi alıştırmaları ve çeşitli dilbilgisi kitaplarından yararlanmak
- Eston dilinde yazılmış öykü ve romanları okumak, cümle yapılarını doğal bağlamda görmek
Dil öğrenimi, sabır ve süreklilik gerektiren bir süreçtir. Estonca gibi gramer yapısı zengin bir dili öğrenirken ilerlediğiniz seviyelerde karşılaşacağınız karmaşık cümle yapıları, bu öğrenme macerasının en heyecan verici kısımlarından birini oluşturur. Bu yapıları öğrenmek ve kullanmak, yalnızca dil bilginizi geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda ifade zenginliğinizi de arttırır.
Eston dilinin karmaşık güzellikleriyle dolu dünyasına yolculuğunuzda, sabır göstermek, sürekli pratik yapmak ve sonunda dilin inceliklerini kavrayacak olmanın verdiği tatmin duygusunu yaşamak, tüm çabalarınıza değecektir. Bu sayede, Estoncanın derinliklerine dalmış ve dil öğrenmenin ötesinde bir kültürün ruhunu da keşfetmiş olacaksınız.
Kuigi ta oli väsinud, läks ta siiski jooksma.
Yorgun olmasına rağmen, yine de koşmaya gitti.
Örnek Diyalog: Kuigi ta oli väsinud, läks ta siiski jooksma, sest teadis, et see parandab tema tuju ja energia taset.
Türkçe: Yorgun olmasına rağmen o koşmaya gitti çünkü bunun moralini ve enerji seviyesini artıracağını biliyordu.
Ma ei saa kinno tulla, sest mul on homme tähtis eksam.
Sinemaya gelemem, çünkü yarın önemli bir sınavım var.
Örnek Diyalog: Vabandust, ma ei saa kinno tulla, sest mul on homme tähtis eksam.
Türkçe: Özür dilerim, yarın önemli bir sınavım olduğu için sinemaya gelemem.
Vaatamata vihmasele ilmale, otsustasime me matkama minna.
Yağmurlu havaya rağmen, yürüyüşe gitmeye karar verdik.
Örnek Diyalog: Vaatamata vihmasele ilmale, otsustasime me matkama minna, sest looduses on iga ilmaga oma võlu.
Türkçe: Yağmurlu havaya rağmen yürüyüşe gitmeye karar verdik çünkü doğada her türlü hava kendi büyüsüne sahiptir.
Kui sa mulle varem helistaksid, oleksime kohtuda saanud.
Eğer bana daha önce arasaydın, buluşabilirdik.
Örnek Diyalog: Kui sa mulle varem helistaksid, oleksime kohtuda saanud, aga nüüd on juba liiga hilja.
Türkçe: Eğer bana daha önceden arasaydın, buluşabilirdik ama şimdi çok geç.
Ma oleksin rohkem õppinud, kui ma oleksin teadnud, kui raske see test on.
Bu testin ne kadar zor olduğunu bilseydim, daha fazla çalışırdım.
Örnek Diyalog: Ma oleksin rohkem õppinud, kui ma oleksin teadnud, kui raske see test on, aga nüüd on hilja midagi parandada.
Türkçe: Eğer bu testin ne kadar zor olduğunu bilseydim daha fazla çalışırdım, ama şimdi bir şeyleri düzeltmek için çok geç.
Pärast seda, kui olime filmi ära vaadanud, arutasime selle üle tunde.
Film bittikten sonra, saatlerce üzerine konuştuk.
Örnek Diyalog: Pärast seda, kui olime filmi ära vaadanud, arutasime selle üle tunde, mõeldes, kuidas iga stseen süžee arengusse panustas.
Türkçe: Film bittikten sonra, her bir sahnenin olay örgüsünün gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu düşünerek saatlerce onu tartıştık.
Enne, kui hakkad süüa tegema, pane ahi soojenema.
Yemek yapmaya başlamadan önce, fırını ısıt.
Örnek Diyalog: Enne, kui hakkad süüa tegema, pane ahi soojenema, siis saab kõik kiiremini valmis.
Türkçe: Peki, yemek yapmaya başlamadan önce fırını önceden ısıt, böylece her şey daha çabuk hazır olur.
Kui sa oleksid mulle oma plaanidest rääkinud, oleksin ma saanud sulle aidata.
Eğer bana planlarından bahsetmiş olsaydın, sana yardım edebilirdim.
Örnek Diyalog: Kui sa oleksid mulle oma plaanidest rääkinud, oleksin ma saanud sulle aidata, aga kahjuks sa ei maininud sellest sõnagi.
Türkçe: Eğer bana planlarından bahsetseydin, sana yardım edebilirdim ama maalesef bu konuda tek kelime etmedin.
Kuna sa ei vastanud minu e-kirjale, eeldasin, et sa ei ole huvitatud.
E-postama cevap vermediğin için ilgilenmediğini düşündüm.
Örnek Diyalog: Kuna sa ei vastanud minu e-kirjale, eeldasin, et sa ei ole huvitatud, aga nüüd näen sind siin ja mõistan, et võib-olla sain valesti aru.
Türkçe: E-postama e-kirjale yanıt vermediğin için ilgilenmediğini düşündüm, ama şimdi seni burada görüyorum ve belki yanlış anlamış olabileceğimi anlıyorum.
Ta nägi väsinud välja, olgugi et väitis, et on puhanud.
O yorgun görünüyordu, gerçi dinlendiğini iddia etmesine rağmen.
Örnek Diyalog: Nadja märkis murelikult, et ta nägi väsinud välja, olgugi et väitis, et on puhanud.
Türkçe: Nadja endişeyle fark etti ki o yorgun görünüyordu, hatta dinlendiğini iddia etmesine rağmen.
Oleksid sa mind varem informeerinud, oleksin ma teisiti planeerinud.
Eğer beni daha önce bilgilendirmiş olsaydın, farklı bir şekilde planlama yapardım.
Örnek Diyalog: Oleksid sa mind varem informeerinud, oleksin ma teisiti planeerinud, kuid nüüd peame leidma uue lahenduse.
Türkçe: Eğer beni daha önce bilgilendirmiş olsaydın, farklı bir şekilde planlama yapardım, ancak şimdi yeni bir çözüm bulmak zorundayız.
Ilma sinu abita ei oleks ma seda projekti lõpetanud.
Senin yardımın olmasaydı, bu projeyi tamamlayamazdım.
Örnek Diyalog: Tõesti, ilma sinu abita ei oleks ma seda projekti lõpetanud.
Türkçe: Gerçekten, senin yardımın olmasaydı bu projeyi bitiremezdim.
Kui sa ei oleks hiljaks jäänud, oleksime jõudnud bussi peale.
Eğer geç kalmamış olsaydın, otobüse yetişebilirdik.
Örnek Diyalog: Kui sa ei oleks hiljaks jäänud, oleksime jõudnud bussi peale, aga nüüd peame ootama järgmist.
Türkçe: Eğer geç kalmamış olsaydın, otobüse yetişebilirdik, ama şimdi bir sonrakini beklemek zorundayız.
Ta töötas nii kõvasti, et pääses ülikooli esimesel katsel.
O kadar çok çalıştı ki, üniversite sınavını ilk denemede geçti.
Örnek Diyalog: Ta töötas nii kõvasti, et pääses ülikooli esimesel katsel, rääkis ema uhkusega naabrile.
Türkçe: O kadar çok çalıştı ki, üniversiteye ilk denemede girdi, annesi komşuya gururla söyledi.
Ma ei lähe sellega nõusse, kuigi mõistan sinu argumente.
Ben buna katılmıyorum, her ne kadar argümanlarını anlıyor olsam da.
Örnek Diyalog: Ma ei lähe sellega nõusse, kuigi mõistan sinu argumente, aga peame leidma kompromissi, mis sobib mõlemale poolele.
Türkçe: Bu konuda seninle hemfikir olmaya gitmiyorum, senin argümanlarını anlıyorum ama her iki tarafı da memnun edecek bir uzlaşma bulmalıyız.
Ta võib olla rikas, kuid ta ei ole üldse õnnelik.
O zengin olabilir, ama hiç mutlu değil.
Örnek Diyalog: Ta võib olla rikas, kuid ta ei ole üldse õnnelik, märkis Liina, vaadates mõtlikult miljonäri eraldatud ilmes.
Türkçe: O zengin olabilir, ama hiç mutlu değil, diye belirtti Liina, milyonerin umursamaz ifadesine dalgın dalgın bakarken.
Olgu ilm milline tahes, meie piknik toimub.
Ne olursa olsun hava nasıl olursa olsun, pikniğimiz gerçekleşecek.
Örnek Diyalog: Olgu ilm milline tahes, meie piknik toimub, olgu see vihm või päikesepaiste.
Türkçe: Ne olursa olsun, pikniğimiz gerçekleşecek, yağmur ya da güneşli bir günde olsun.
Kui sa tahad edukas olla, pead sa palju tööd tegema.
Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışman gerekiyor.
Örnek Diyalog: Õpetaja vaatas õpilasele tõsiselt otsa ja ütles: Kui sa tahad edukas olla, pead sa palju tööd tegema.
Türkçe: Öğretmen öğrenciye ciddi bir şekilde baktı ve dedi ki: Eğer başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
Ma tahaksin reisida rohkem, kui mul oleks rohkem aega ja raha.
Daha fazla seyahat etmek isterdim, eğer daha fazla zamanım ve param olsaydı.
Örnek Diyalog: Ma tahaksin reisida rohkem, kui mul oleks rohkem aega ja raha, ütles ta unistavalt sõbrale.
Türkçe: Daha fazla seyahat etmek isterdim, eğer daha çok zamanım ve param olsaydı dedi arkadaşına hayal kurarcasına.
Mitte ainult ei ole ta andekas, vaid ka väga töökas.
O sadece yetenekli değil, aynı zamanda çok çalışkan.
Örnek Diyalog: Mitte ainult ei ole ta andekas, vaid ka väga töökas, mistõttu ta saab alati oma projektid õigeaegselt valmis.
Türkçe: O sadece yetenekli değil, aynı zamanda çok çalışkan olduğundan projelerini her zaman zamanında tamamlar.
Kes iganes sa oled, oluline on, et oled siiras.
Ne kadar güçlü olduğun önemli değil, önemli olan dürüst olmandır.
Örnek Diyalog: Kes iganes sa oled, oluline on, et oled siiras, sest see on alus, millele ehitada usaldus.
Türkçe: Ne kadar dürüst olduğun önemlidir, çünkü dürüst olman güven inşa edilmesi için temeldir.
Sõltumata sellest, mida teised arvavad, ma teen oma valiku.
Başkaları ne düşünürse düşünsün, ben kendi seçimimi yapacağım.
Örnek Diyalog: Sõltumata sellest, mida teised arvavad, ma teen oma valiku, ütles ta kindlameelselt.
Türkçe: Başkalarının ne düşündüğüne bakmaksızın, kendi seçimimi yapacağım, dedi kararlılıkla.
Sa võid tulla meiega, kui sa lubad, et käitud viisakalt.
Eğer nazik davranacağına söz verirsen bizimle gelebilirsin.
Örnek Diyalog: Sa võid tulla meiega, kui sa lubad, et käitud viisakalt.
Türkçe: Bizimle gelebilirsin, eğer nazik davranacağına söz verirsen.
Olen valmis aitama, tingimusel, et sa mulle ausad oled.
Yardım etmeye hazırım, tek şartla, bana karşı dürüst olmalısın.
Örnek Diyalog: Kui vajad minu abi, siis ütle mulle kõik, sest olen valmis aitama, tingimusel, et sa mulle ausad oled.
Türkçe: Eğer benim yardıma ihtiyacın varsa, bana her şeyi söyle, çünkü yardım etmeye hazırım, şart koşarım ki bana dürüst olmalısın.
Mis iganes juhtub, püsi rahulik.
Her ne olursa olsun, sakin kal.
Örnek Diyalog: Marie vaatas mulle sügavalt silma ja ütles kindlal häälel: Mis iganes juhtub, püsi rahulik.
Türkçe: Marie bana derin bir bakış attı ve kararlı bir sesle dedi: Ne olursa olsun, sakin ol.
Ta on nii osav, nagu oleks kogu elu seda teinud.
O kadar yetenekli ki sanki bütün hayatını bunu yaparak geçirmiş gibi.
Örnek Diyalog: Vaadates, kuidas ta seda mootorratast parandab, ei oleks ma kunagi usuks ta on nii osav, nagu oleks kogu elu seda teinud.
Türkçe: O motoru tamir ettiğini gördükçe, asla inanmazdım o kadar yetenekli ki, sanki tüm hayatını bunu yaparak geçirmiş gibi.
Ma õpin eesti keelt, kuigi see on keeruline.
Estonca öğreniyorum, her ne kadar zor olsa da.
Örnek Diyalog: Kui keegi küsib, miks ma ikka eesti keele tunde võtan, vastan alati sama: Ma õpin eesti keelt, kuigi see on keeruline.
Türkçe: Eğer birisi neden hala Estonya dili dersleri aldığımı sorarsa, her zaman aynı yanıtı veririm: Estonya dilini zor olmasına rağmen öğreniyorum.
Kuigi ta ei rääkinud palju, oli tal alati õigus.
Az konuşmasına rağmen, her zaman haklıydı.
Örnek Diyalog: Kuigi ta ei rääkinud palju, oli tal alati õigus, meenutas Liisi oma vanaema tarkuseteradele mõeldes.
Türkçe: Her ne kadar çok konuşmasa da, her zaman haklıydı, Liisi büyükannesinin akıl dolu sözlerini düşünürken hatırladı.
Ta jõudis õigel ajal kohale, vaatamata tõsistele liiklusummikutele.
O, ciddi trafik sıkışıklıklarına rağmen zamanında varmayı başardı.
Örnek Diyalog: Ta jõudis õigel ajal kohale, vaatamata tõsistele liiklusummikutele, mis oli tõeline ime, arvestades hommikust liikluse seisukorda.
Türkçe: O, ciddi trafik sıkışıklıklarına rağmen, sabahki trafik durumunu düşününce gerçek bir mucize olarak, zamanında varış noktasına ulaştı.
Kui tahad selles mängus võita, pead sa olema kiire ja tähelepanelik.
Bu oyunda kazanmak istiyorsan, hızlı ve dikkatli olmalısın.
Örnek Diyalog: Kui tahad selles mängus võita, pead sa olema kiire ja tähelepanelik, ütles treener noortele enne võistlust.
Türkçe: Bu oyunda kazanmak istiyorsanız, hızlı ve dikkatli olmalısınız, dedi antrenör gençlere yarışmadan önce.
Ehkki olid takistused, saavutasime siiski oma eesmärgi.
Engellemelere rağmen hedefimize yine de ulaştık.
Örnek Diyalog: Ehkki olid takistused, saavutasime siiski oma eesmärgi, ütles meeskonna liider optimistlikult.
Türkçe: Her ne kadar zorluklarla karşılaşmış olsak da, yine de hedefimize ulaştık, dedi takım lideri iyimser bir şekilde.
Kui ma oleksin teadnud tõde, poleks ma kunagi nõustunud.
Eğer gerçeği bilseydim, asla kabul etmezdim.
Örnek Diyalog: Kui ma oleksin teadnud tõde, poleks ma kunagi nõustunud selle lepinguga alla kirjutama.
Türkçe: Eğer gerçeği bilseydim, bu sözleşmeye asla imza atmaya razı olmazdım.
Ta võis minna välja alles siis, kui oli kõik kodutööd lõpetanud.
Ancak tüm ev işlerini bitirdikten sonra dışarı çıkabilirdi.
Örnek Diyalog: Ta võis minna välja alles siis, kui oli kõik kodutööd lõpetanud, meenutas ema talle pidevalt.
Türkçe: Ancak tüm ev işlerini bitirdikten sonra dışarı çıkabilirdi, annesi ona sürekli olarak hatırlatırdı.
Kui palju sa ka ei üritaks, on alati keegi parem.
Ne kadar çok denersen denemekte her zaman senden daha iyi olan biri vardır.
Örnek Diyalog: Mäletades isa sõnu – Kui palju sa ka ei üritaks, on alati keegi parem – püüdis Liina leppida teise kohaga matemaatika olümpiaadil.
Türkçe: Babasının sözlerini hatırlayarak Ne kadar çabalarsan çabala, her zaman daha iyisi vardır Liina, matematik olimpiyatında ikinci olmakla yetinmeye çalıştı.
Ära murra pead selle üle, mida ei saa muuta.
Endişelenme, değiştiremeyeceğin şeyler için kafanı yorma.
Örnek Diyalog: Ära murra pead selle üle, mida ei saa muuta, keskendume parem sellele, mida meil on võimalik parandada.
Türkçe: Endişeleneceğin şeylere kafa yorma, daha çok üzerinde çalışabileceğimiz ve iyileştirebileceğimiz şeylere odaklanalım.
Ta saavutas edu, millest enamik inimesi võib ainult unistada.
O, çoğu insanın sadece hayal edebileceği bir başarı elde etti.
Örnek Diyalog: Ta saavutas edu, millest enamik inimesi võib ainult unistada, ning see on tõesti inspireeriv.
Türkçe: O, çoğu insanın sadece hayal edebileceği bir başarıya ulaştı ve bu gerçekten ilham verici.
Pole tähtis, kui palju sa kaalud, oluline on tervislik eluviis.
Önemli olan ne kadar ağırlığında olduğun değil, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmektir.
Örnek Diyalog: Pole tähtis, kui palju sa kaalud, oluline on tervislik eluviis, ütles treener julgustavalt oma klientidele.
Türkçe: Önemli olan ne kadar ağırlıkta olduğunuz değil, sağlıklı bir yaşam tarzıdır, dedi antrenör müşterilerine cesaret verici bir şekilde.
Pidage meeles, et ükskõik kui kaugele te ka ei läheks, olete alati teretulnud koju tagasi.
Unutmayın ki, ne kadar uzaklara giderseniz gidin, evinize her zaman geri dönüşünüz hoş karşılanır.
Örnek Diyalog: Pidage meeles, et ükskõik kui kaugele te ka ei läheks, olete alati teretulnud koju tagasi, sest pere armastus ja toetus on tingimusteta.
Türkçe: Unutmayın, ne kadar uzaklara giderseniz gidin, eve dönmek her zaman hoş karşılanırsınız, çünkü aile sevgisi ve desteği koşulsuzdur.
Ta käitub nii, justkui oleks ta kõigist üle.
Davranışı, her şeyin üstesinden gelmiş gibi.
Örnek Diyalog: Teda vaadates ei üllatu ma, sest ta käitub nii, justkui oleks ta kõigist üle.
Türkçe: Böyle davranmasına şaşırmıyorum çünkü o, her şeyin üstünde olduğunu düşünüyor gibi davranıyor.
Olenemata sellest, kui kiire mul on, ma alati leian aega sõpradele.
Ne kadar acelem olursa olsun, her zaman arkadaşlarım için zaman bulurum.
Örnek Diyalog: Olenemata sellest, kui kiire mul on, ma alati leian aega sõpradele, sest nad on minu jaoks väga tähtsad.
Türkçe: Ne kadar acelem olursa olsun, arkadaşlarıma zaman ayırmayı her zaman başarırım, çünkü onlar benim için çok önemlidir.
Selle asemel, et kaevata, peaksid sa parem lahendusi otsima.
Bunun yerine şikayet etmekten, senin daha iyi çözümler araman gerekir.
Örnek Diyalog: Selle asemel, et kaevata, peaksid sa parem lahendusi otsima ja keskenduma sellele, kuidas edaspidi sarnaseid probleeme vältida.
Türkçe: Şikayet etmek yerine, senin daha çok çözüm aramana ve benzer sorunları nasıl önleyebileceğine odaklanmana odaklanmalısın.
Ma ei saa sinuga nõustuda, kuigi sinu seisukohal on kaalukad argumendid.
Seninle aynı fikirde olamıyorum, ancak senin görüşünün etkileyici argümanları var.
Örnek Diyalog: Ma ei saa sinuga nõustuda, kuigi sinu seisukohal on kaalukad argumendid, kuid minu kogemus ja vaatlused viivad mind erinevale järeldusele.
Türkçe: Seninle aynı fikirde olamıyorum, senin görüşünün ağırlıklı argümanları olmasına rağmen, benim deneyimim ve gözlemlerim beni farklı bir sonuca götürüyor.
Hoolimata asjaolust, et ma ei osanud keelt, sain ma hakkama tänu kehakeelele.
Dil bilmediğim halde, beden dilinin sayesinde başa çıkabildim.
Örnek Diyalog: Hoolimata asjaolust, et ma ei osanud keelt, sain ma hakkama tänu kehakeelele, selgitas ta naeratades oma esimest päeva välismaal.
Türkçe: Dile hakim olmama rağmen, beden diline dayanarak ilk günümü yurtdışında nasıl atlattığımı anlattı gülümseyerek.
Kui ta ei oleks nii kangekaelne, oleksime varem kokkuleppele jõudnud.
Eğer bu kadar inatçı olmasaydın, daha önce anlaşmaya varabilirdik.
Örnek Diyalog: Kui ta ei oleks nii kangekaelne, oleksime varem kokkuleppele jõudnud, mõtlesin ma pettunult pärast tundidepikkust arutelu.
Türkçe: Eğer o kadar inatçı olmasaydın, anlaşmaya daha erken varırdık, diye düşündüm saatler süren tartışmanın ardından hayal kırıklığıyla.
Ta võiks olla edukas, kui ta vaid rohkem pingutaks.
Eğer biraz daha çok çaba gösterse, başarılı olabilir.
Örnek Diyalog: Ta võiks olla edukas, kui ta vaid rohkem pingutaks, arutles õpetaja Marko klassijuhatajaga.
Türkçe: O başarılı olabilirdi, eğer biraz daha çaba gösterseydi, öğretmen Marko sınıf rehber öğretmeniyle tartıştı.
Kui sa annad endast parima, ei ole põhjust muretseda tulemuse pärast.
Eğer elinden gelenin en iyisini yaparsan, sonuç için endişelenmek için bir neden yoktur.
Örnek Diyalog: Treener vaatas mulle sügavalt silma ja ütles julgustavalt: Kui sa annad endast parima, ei ole põhjust muretseda tulemuse pärast.
Türkçe: Antrenör bana derin bir bakış attı ve cesaret verici bir şekilde şöyle dedi: Eğer sen elinden gelenin en iyisini yaparsan, sonuç için endişelenmek için bir neden yok.
Nii kaua kui sa õpid oma vigadest, ei ole ükski kogemus kasutu.
Hatalarından öğrendiğin sürece, hiçbir deneyim boşa gitmez.
Örnek Diyalog: Nii kaua kui sa õpid oma vigadest, ei ole ükski kogemus kasutu, ütles ta mulle lohutuseks.
Türkçe: Olduğun sürece hatalarından ders alıyorsan, hiçbir deneyim boşuna değildir, dedi bana teselli olması için.
Ta tegi kõik võimaliku, kuid lõpuks ei sõltunud tulemus temast.
Her şeyi yaptı, ancak sonuçta sonuç ona bağlı değildi.
Örnek Diyalog: Marta vaatas mulle otsa ja ütles mõtlikult: Ta tegi kõik võimaliku, kuid lõpuks ei sõltunud tulemus temast.
Türkçe: Marta bana doğru yaklaştı ve düşünceli bir şekilde söyledi: Her şeyi yapmaya çalıştı, ancak sonuçta sonuç onun elinde değildi.
Kui ma oleksin rikkam, aitaksin ma rohkem heategevusorganisatsioone.
Eğer daha zengin olsaydım, daha fazla hayır kurumuna yardım ederdim.
Örnek Diyalog: Kui ma oleksin rikkam, aitaksin ma rohkem heategevusorganisatsioone, arutles Liis oma sõbrale unistavalt.
Türkçe: Eğer daha zengin olsaydım, daha fazla yardım kuruluşlarına yardım ederdim, diye hayal kurarcasına arkadaşına Liis.
Kuna ma ei taha hilineda, lähen ma nüüd minema.
Geç kalmak istemediğim için şimdi çıkıyorum.
Örnek Diyalog: Kuna ma ei taha hilineda, lähen ma nüüd minema, ütles Mari, haarates oma võtmed ja kiirustades ukse poole.
Türkçe: Geç kalmak istemediğim için şimdi çıkıyorum, dedi Mari, anahtarlarını kaparak ve kapıya doğru hızla yönelerek.
Daha fazla bilgi edinmek için kurslarımıza katılın.