Kişisel Gelişim ve İnsan

Konu | Detay | Sonuç |
---|---|---|
Kişisel Gelişim ve Rejenarasyon | Kişisel gelişim, rejenerasyon kavramını anlamak için bir anahtar sağlar. | Her iki kavram da bireyin kendini yenileyebilme ve geliştirebilme yeteneğini simgeler. |
Rejenerasyonun İki Formu | Biri, kopan parçanın onarımı ve yeni parçanın çıkması, diğeri ise kopan parçadan yeni bir canlı oluşması. | Her iki durumda da başarılı bir rejenerasyon süreci yaşamı devam ettirebilir. |
Kişisel Gelişimin Paralellikleri | Kişisel gelişim de rejenerasyonun benzeri iki yoldan geçer: toksik olanı atmak veya toksik halden kendini kurtarmak. | Kişisel gelişim, bireyin yaşam kalitesini artırmak ve daha iyimser bir yaşam bakış açısı geliştirmek için negatifliği ortadan kaldırmaya çalışır. |
Yeni Benlik Oluşturma | Tokisiteyi atarak veya ondan kaçarak, birey yeni bir benlik oluşturabilir. | Bu yeni benlik, daha sağlıklı ve pozitif bir yaşam sürdürmeye yardımcı olabilir. |
Hayat Boyu Gelişim | Rejenerasyon ve kişisel gelişim, bireyin hayatının her aşamasında devam eden süreçlerdir. | Bireyin kendini sürekli yenileyebilme ve geliştirebilme yeteneği, yaşam kalitesini ve genel mutluluğunu artırabilir. |
Zorlukların Üstesinden Gelme | Zorluklar rejenerasyon ve kişisel gelişim süreçlerinin ayrılmaz parçalarıdır. | Zorlukları başarıyla aşmak, bireyin yetenekleri ve özgüveni üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir. |
Hedef Belirleme | Hem rejenerasyon hem de kişisel gelişim süreçlerinde belirli hedeflerin belirlenmesi önemlidir. | Hedefler, bireye ilerlemesi için bir yön sağlar ve motivasyonunu artırabilir. |
Kişisel Gelişime Süreklilik | Kişisel gelişim durmaksızın devam eden bir süreçtir, her zaman gelişime ve yeniliğe açık olmanız gerektiği anlamına gelir. | Sürekli gelişme ve kendini yenileme yeteneği, yaşam boyu öğrenme anlayışını destekler. |
Kişisel Gelişim ve Kendine Güven | Kişisel gelişim yolculuğunda, kişinin kendine olan güveni ve öz saygısı artar. | Bu, daha yüksek yaşam kalitesine ve genel bir mutluluk hissine yol açar. |
Değişim ve Uyum | Rejenerasyon ve kişisel gelişim süreçleri, değişime uyum sağlama ve yeni durumlara adapte olma yeteneğini gerektirir. | Bu yetenekler, bireyin karmaşık ve her zaman değişen dünyada başarılı olmasına yardımcı olur. |
Kişisel gelişim rejenerasyon kavramına çok benzer. Rejenerasyon, ister istemez hayatımız boyunca en az bir kere karşılaştığımız bir kavramdır. Bu olgu iki farklı formda yaşanır. Biri, kopan parçanın ardından onarımın gerçekleştirilmesi ve yeni parçanın çıkmasıdır diğeri ise kopan parçadan yeni bir canlı oluşmasıdır. Kişisel gelişim de bunun gibidir. Ya hayatından toksik olanı atarsın ya da toksik olandan sen kendini kurtarır ve yeni bir benlik oluşturursun.
İnsan garip bir varlıktır. Değişebilir, kendini geliştirebilir, nitelendirdiği "daha iyi"ye ulaşabilir. Limonlardan çürümüş olanları geride bırakıp sağlam olanlarla limonata yapabilir.
Kişisel Gelişim Nedir?
Kişisel gelişim, bireyden bireye farklılık gösteren bir olgudur. Kimisine göre kitap okumak büyük bir gelişim iken kimisine göre de bitirilmiş yığınla iş yalnızca ufak bir gelişimdir. Fakat, kısacası herkes kalbinin derinliklerinde bazı şeylerde olduğundan daha iyi olmak ister ve bunun için yeteri kadar çalışıp çalışmadığını her gün kendine sorar. Bazıları için bu yemek yapmak, araba kullanmak olabilirken bazıları içinde bildiği kodlama dillerinin sayısı belirleyicidir.
İnsanlar farklılıklarıyla birer bireye dönüşür. İşinin ehli olmayan, bir farklılık ve farkındalık yaratamayan insanlar gerek iş endüstrisinde gerek de hayatın sosyal keşmekeşinde var olamaz. Kişisel gelişim, uçsuz bucaksız bir deneyim sürecidir. Birey, deneyimlemeden benliğini bulamaz. Eğer siz de benim gibi, insanların dünya üzerinde bazı işlere atanmış varlıklar olduğunu düşünüyorsanız; kişisel gelişimin ne kadar gerekli olduğunu hayal edebiliyorsunuzdur. Örneğin flüt çalmaya kendini adamış bir kişi ancak pratik, sabır ve terle bu işte başarılı olabilir. Bu kişi kendini adarsa, flütle ilgili araştırma yaparsa, biyografiler okuyup bilgilenirse yani kısacası kendini geliştirirse bunu başarabilir.
Haftanın 3 günü spora gidip 4 günü gitmediğinizi düşünün. Tabiiki bu spora hiç gitmemekten daha iyidir ama bu yeterli olduğunu göstermez.
İnsan, hiçbir zaman full kapasitesine ulaşamayacak benim gözümde. Hep daha fazlasına ihtiyaç duyacak, hep limonatasının içine yeni limonlar katmak isteyecek. Eğer elindekiyle yetinseydi, dünya şu an geldiği konumda olmayacaktı. Hem iyi hem kötü anlamda. İnsan eğer, elindekiyle yetinseydi şu an sektör haline gelmiş birçok iş dalı olmayacaktı, sanat olmayacaktı daha fazlasına ihtiyaç duymasaydı. Herkesin yapacağı tek şey olacaktı. Bir başka taraftan eğer insan bu kadar açgözlü olmasaydı, dünya böylesine büyük bir yarış pistine dönüşmezdi. Kişi hayatta kalmak için diğerlerinin hayallerini katletmezdi. Kendini dünyanın bir numarası olarak görmezdi.
Her ne olursa olsun, tarih boyunca insan hep daha fazlasına ihtiyaç duydu ve gelecekte de duyacak. Daha fazla sevgi, ilgi, para... Bence bunun altında yatan etmen de gelişime, değişime duyulan haz. Bulunduğu konumdan tatmin olduğuna kendini inandırmış olan bir kimse daha fazlası için ter dökmezken içindeki kıvılcımla daha fazlasını yapmak isteyen birey taşın suyunu çıkarır, yinede başarır. Bu varoluşsal bir etmendir. Fizikseldir. İnsanın içinden gelir. Tabii bu keskin dürtüye karşı çıkan bireyler de bulunur. Günlerini televizyon karşısında bilinçsiz izleyici vasfında geçirenler insanlar vardır ve de var olmaya devam edecektir. Fakat bir kez olsun, yeni şeyleri öğrenmenin, bir belgeselle başka dünyalara açılmanın, bilgi almak yerine ustalaştıktan sonra bilgi veren kişiye dönüşmenin hazzını alan birinin hayatı farklılaşacaktır. Bu anlar sizi değiştiren anlardır, kitap okumak, müzik dinlemek, konferanslara katılmak, sergilere gitmek...
Bunlar başta ufak gibi görünse de kişiliği oluşturan temel faktörlerdir. Siz ne okuyorsanız, ne izliyorsanız, kendinize nasıl davranıyorsanız osunuz. Aynanın karşısında geçtiğinizde kendinize hakaret edip, kendinizden ne kadar iğrendiğinizi söyleyip hayatı kendinize zindan da edebilirsiniz, hatalarınızla ve başarılarınızla kendinizi kabullenip yaşadığınız vaktin kıymetini de bilebilirsiniz. Bu size kalmış bir ayrımdır. Ama sizce de ilk seçenek fazla acımasız değil mi? Bunun için mi varız hepi topu? Bu tür durumlarda çevremize olduğu kadar kendi benliğimize de sığınmalıyız. Ben, kişiden kişiye değişse de herkesin içinde bir iyi taraf olduğuna inanıyorum. Evet, bu dünya katillerle, tecavüzcülerle, hırsızlarla, sapıklarla dolu, haklısınız. Ama size, İçimdeki Psikopat (yazarı James Fallon) adlı ilginç kitaptan anladıklarımı anlatmama izin verin. Genetik olarak kanıtlanmış bile olsa, çevresel faktörler katili katil yapan en büyük etmendir. James Fallon, yapılan araştırmalar sonucunda psikopat bireylerin taşıdığı tüm genetik özelliklere sahip olan bir şahıs. Ama o bir beyin cerrahı, evet kendisi belirli derecede sempatiden yoksun ama canavar değil, çünkü öyle yetişmedi. Çünkü, kendini öyle yetiştirmedi.
Kendi kaderiniz sizin elinizde, kendinize yaptığınız yatırımlar herhangi bir finansal yatırımdan çok daha fazlasıdır. Getirisi götürüsünden en fazla olan yatırımdır. Var olduğumuz süre boyunca kimliğimizden, olduğumuz ve olmak istediğimiz kişiden sorumluyuz. Bu sorumluluk bazılarımız için ağır, doğrudur. Ama çözüm basit! Kendinizi sevin, kendinizi koruyup kollayın. Sizi sizden daha fazla önemseyen bir kişi olmasına asla izin vermeyin ve kendinize bol bol yatırım yapın. Geliştirin kendinizi, kitap okuyun, sergilere, müzelere gidin, yemek yapmayı öğrenin, bulaşık yıkamayı öğrenin, çatalla bıçağın yerini ayırt edin! Ufak şeyler bunlar farkındayım ama bir kişiliği oluşturan demir taşları da aynı zamanda. İçinizde bulunduğunuz zamanın tadını çıkarın çünkü her geçen gün limonlar ekşiyecek. Ama siz ekşi limona şeker atmasını bilirseniz, mutlu olursunuz.
Yazar: Sayra Kızılçullu


İstanbul İşletme Enstitüsünde yazılarının yayınlanmasını isteyen konuk yazarlarımız için oluşturulan bilgi kartıdır. Birçok alanda ve disiplindeki yazıları bu hesap üzerinde bulabilirsiniz.