AnasayfaBlogKafe Siparişi İçin Kullanılacak Almanca İfadeler
Kafe Siparişi İçin Kullanılacak Almanca İfadeler
25 Kasım 2023
Almanca Öğreniyorum25 Kasım 2023
Kahve kokusu eşliğinde huzurlu bir mola vermek istediğinizde, yabancı bir ülkede veya dilini tam bilmediğiniz bir yerde olmak biraz göz korkutucu olabilir. Almanca öğrenmeye yeni başladıysanız ve Almanya'da bir kafede nasıl sipariş vereceğinizi bilmiyorsanız, endişelenmeyin! Birkaç temel ifadeyi öğrenerek ve pratik yaparak bu süreci hem eğlenceli hem de öğretici bir deneyime dönüştürebilirsiniz.
Alman Kafelerinde Temel İletişim
Bir kafeye adım attığınızda ve mis gibi kahve kokusunu içinize çektiğinizde, yapmanız gereken ilk şey siparişinizi vermektir. Peki, Almanca olarak nasıl sipariş verilir?
Başlangıç olarak, aşağıdaki ifadeleri kullanabilirsiniz:
"Ich hätte gerne..."(Ben almak isterim...)
"Ich möchte..."(Ben isterim...)
Bu ifadeler, nazik bir şekilde isteğinizi belirtmenin harika yollarıdır. Örneğin:
"Ich hätte gerne einen Kaffee, bitte."(Bir kahve almak isterim, lütfen.)
"Ich möchte einen Tee ohne Zucker."(Şekersiz bir çay isterim.)
Nakit tercih edilir: Birçok yer hala nakit ödemeyi tercih eder.
Bu ipuçları sayesinde kendinizi daha rahat hissedebilir ve kültürel farklılıklara uyum sağlayabilirsiniz.
Almanca Kahve ve Yiyecek İsimleri
Menüleri daha iyi anlamak için bazı temel kelimeleri bilmek faydalı olacaktır.
İçecekler
"Der Kaffee"(Kahve)
"Der Tee"(Çay)
"Der Kakao"(Sıcak çikolata)
"Der Saft"(Meyve suyu)
Yiyecekler
"Der Kuchen"(Kek)
"Das Brötchen"(Ekmek arası veya sandviç)
"Das Frühstück"(Kahvaltı)
"Die Suppe"(Çorba)
Bu kelimeler, menüde ne sipariş edeceğinizi seçerken yardımcı olacaktır.
Almanca Öğrenirken Pratik Yapmanın Önemi
Dili öğrenmenin en etkili yolu, onu günlük hayatınıza dahil etmektir. Kafeye gitmek ve gerçek insanlarla iletişim kurmak, dil becerilerinizi geliştirmenin harika bir yoludur.
Kendinize Güvenin
Hata yapmaktan korkmayın: Herkes hata yapar, önemli olan denemektir.
Yavaş konuşun: Kendinizi rahat hissetmek için acele etmeyin.
Örnek Diyalog: Als ich Anruf bekam, fragte die Stimme am anderen Ende: Wo sind Sie beschäftigt?
Türkçe: Telefon geldiğinde, diğer ucundaki ses sordu: Nerede çalışıyorsunuz?
Yetenekleriniz neler?
Örnek Diyalog: Als ich ins Vorstellungsgespräch kam, fragte der Interviewer gleich zu Beginn: Was sind deine Fähigkeiten?.
Türkçe: Mülakata girdiğimde, görüşmecisi hemen başında şunu sordu: Yeteneklerin neler?
Güçlü yönleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: In the job interview, the recruiter looked at me intently and asked, Was sind deine Stärken?
Türkçe: İş görüşmesinde, işe alım uzmanı bana dikkatle baktı ve sordu, Senin güçlü yönlerin neler?
Zayıf yönleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: Während des Vorstellungsgesprächs fragte der Interviewer: Was sind Ihre Schwächen?
Türkçe: Mülakat sırasında mülakatçı sordu: Zayıflıklarınız nelerdir?
İlgi alanlarınız nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen Mitbewohner kennenlernte, fragte ich ihn: Was sind deine Interessen?
Türkçe: Yeni ev arkadaşımı tanıdığım zaman ona, İlgi alanların neler? diye sordum.
Nerede yaşıyorsun?
Örnek Diyalog: Als ich den neuen Nachbarn traf, fragte ich höflich Wo wohnen Sie?.
Türkçe: Yeni komşuyu gördüğümde, kibarca Nerede oturuyorsunuz? diye sordum.
Memleketiniz neresi?
Örnek Diyalog: Als ich einen Reisenden im Zug neben mir ansprach, stellte ich fest, dass die erste Frage, die mir einfiel, Was ist Ihr Heimatland? war.
Türkçe: Trende yanımdaki bir yolcuya seslendiğimde, aklıma gelen ilk sorunun Sizin memleketiniz neresi? olduğunu fark ettim.
Geçmişiniz nedir?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch fragte der Interviewer: Was ist Ihr Hintergrund?
Türkçe: Bir mülakatta görüşmecisi sordu: Sizin arka planınız nedir?
Yaşınız kaç?
Örnek Diyalog: When I met the German exchange student, one of the first questions he asked me was, Was ist dein Alter? which means What is your age? in English.
Türkçe: Alman değişim öğrencisiyle tanıştığım zaman bana sorduğu ilk sorulardan biri Was ist dein Alter? idi, bu İngilizcede Yaşın kaç? anlamına geliyor.
Kaç yaşındasın sen?
Örnek Diyalog: Als er den elegant gekleideten Herrn zum ersten Mal traf, grüßte er höflich und fragte: Wie alt sind Sie?
Türkçe: Şık giyimli beyefendiyi ilk kez karşıladığında, nazikçe selamladı ve sordu: Kaç yaşındasınız?
Unvanınız nedir?
Örnek Diyalog: Als sie den renommierten Professor zum ersten Mal traf, fragte sie höflich: Was ist Ihr Titel?
Türkçe: Ünlü profesörle ilk kez karşılaştığında nezaketle sordu: Ünvanınız nedir?
Doğum günün ne zaman?
Örnek Diyalog: Um herauszufinden, welches Geschenk ich dir kaufen soll, möchte ich wissen: Wann ist dein Geburtstag?
Türkçe: Hangi hediyeyi alacağımı bulabilmek için, senin doğum gününün ne zaman olduğunu bilmek istiyorum.
Doğum günün ne zaman?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen deutschen Freund zum ersten Mal traf, fragte ich: Wann ist Ihr Geburtstag?
Türkçe: Yeni tanıştığım Alman arkadaşımla ilk kez karşılaştığımda sordum: Doğum gününüz ne zaman?
Cinsiyetiniz nedir?
Örnek Diyalog: During the registration process for the new social media app, one of the mandatory fields included Was ist dein Geschlecht?.
Türkçe: Yeni sosyal medya uygulamasına kayıt olurken zorunlu alanlardan biri Cinsiyetin nedir? şeklindeydi.
Cinsiyetiniz nedir?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Formulars kam die Frage Was ist Ihr Geschlecht?.
Türkçe: Formu doldururken Cinsiyetiniz nedir? sorusu geldi.
Evli misin?
Örnek Diyalog: Als sie neben ihm saß und plauderte, fand sie den Mut zu fragen, Bist du verheiratet?
Türkçe: Yanında oturup sohbet ederken cesaretini toplayıp sordu, Evli misin?
Medeni durumunuz nedir?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Antragsformulars stieß er auf die Frage: Was ist Ihr Familienstand?
Türkçe: Başvuru formunu doldururken Medeni haliniz nedir? sorusuyla karşılaştı.
Kaç çocuğunuz var?
Örnek Diyalog: Als ich Markus nach langer Zeit wiedertraf, fragte ich ihn: Wie viele Kinder hast du?.
Türkçe: Uzun bir süre sonra Markus'la yeniden karşılaştığımda ona sordum: Kaç çocuğun var?.
Nerede okudunuz?
Örnek Diyalog: Als ich den berühmten Professor traf, fragte ich ihn respektvoll: Wo haben Sie studiert?
Türkçe: Ünlü profesörle karşılaştığımda ona saygıyla sordum: Nerede okudunuz?
Ne tür bir diplomanız var?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte der Interviewer fragen: Was für einen Abschluss haben Sie?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde, mülakat yapan kişi sorabilir: Hangi diplomanız var?
Senin dinin ne?
Örnek Diyalog: Als er das Formular ausfüllte, fragte ihn der Beamte: Was ist Ihre Religion?
Türkçe: Formu doldururken memur ona, Dininiz nedir? diye sordu.
Medeni durumunuz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich das Antragsformular ausfüllte, fragte mich der Abschnitt: Was ist dein Familienstand?
Türkçe: Başvuru formunu doldururken, bölüm şunu sordu: Medeni halin nedir?
Ana diliniz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich in Berlin ankam, war eine der ersten Fragen, die mir ein Einheimischer stellte: Was ist deine Muttersprache?
Türkçe: Berlin'e vardığımda, bana yerel bir kişinin sorduğu ilk sorulardan birisi şuydu: Anadilin nedir?
Hangi dilleri konuşuyorsunuz?
Örnek Diyalog: When I traveled to Germany, I frequently asked locals Welche Sprachen sprechen Sie? to find out if they could communicate in English.
Türkçe: Almanya'ya seyahat ettiğimde, yerel halka sıklıkla Hangi dilleri konuşuyorsunuz? diye sorardım ki, İngilizce iletişim kurup kuramayacaklarını anlayayım.
Hangi millettensiniz?
Örnek Diyalog: Als ich in der internationalen Schule neu war, fragte mich ein Mitschüler: Welche Nationalität hast du?
Türkçe: Uluslararası okula yeni geldiğimde bir sınıf arkadaşım bana Hangi milliyetten sin? diye sordu.
Etnik kökeniniz nedir?
Örnek Diyalog: Bitte füllen Sie den Abschnitt aus, in dem gefragt wird: Was ist Ihr ethnischer Hintergrund?
Türkçe: Lütfen Etnik kökeniniz nedir? sorulan kısmı doldurunuz.
Etnik kökeniniz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen Freund aus einer anderen Kultur kennenlernte, fragte ich höflich: Was ist dein ethnischer Hintergrund?
Türkçe: Yeni, başka bir kültürden olan arkadaşımı tanıdığımda, kibarca sordum: Etnik kökenin nedir?
Hangi becerileriniz sizi özel kılıyor?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte der Interviewer fragen: Welche Ihrer Fähigkeiten machen Sie besonders?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde mülakatçı şu soruyu sorabilir: Yeteneklerinizden hangileri sizi özel kılıyor?
Hangi konuda iyisin?
Örnek Diyalog: Worin sind Sie gut? fragte der Interviewer den Bewerber.
Türkçe: Ne konuda iyisiniz? diye sordu mülakatçı adaya.
Sizi özellikle heyecanlandıran nedir?
Örnek Diyalog: Als ich das neue Modell sah, fragte ich meinen Freund: Wovon sind Sie besonders begeistert?
Türkçe: Yeni modeli gördüğümde arkadaşıma sordum: Siz özellikle neyden çok etkilendiniz?
En sevdiğiniz müzik nedir?
Örnek Diyalog: Als der Radiomoderator mich interviewte, fragte er: Was ist Ihre Lieblingsmusik?
Türkçe: Radyo sunucusu beni röportaj yaparken sordu: En sevdiğiniz müzik nedir?
En sevdiğiniz müzik nedir?
Örnek Diyalog: Bei unserem ersten Date fragte sie mich: Was ist deine Lieblingsmusik?
Türkçe: İlk randevumuzda bana, En sevdiğin müzik türü nedir? diye sordu.
En sevdiğin yer neresi?
Örnek Diyalog: Könnten Sie mir bitte sagen, Was ist Ihr Lieblingsort? um meine nächste Reise zu planen?
Türkçe: Lütfen bana 'En sevdiğiniz yer neresi?' diye sorar mısınız ki bir sonraki seyahatimi planlayabileyim?
Adın ne senin?
Örnek Diyalog: When the teacher greeted the new student from Germany, she respectfully asked, Wie heißen Sie? to learn his name.
Türkçe: Öğretmen, Almanya'dan gelen yeni öğrenciyi selamladığında, onun ismini öğrenmek için saygıyla Wie heißen Sie? diye sordu.
Adın ne senin?
Örnek Diyalog: When I met the new colleague, I politely asked, Wie ist Ihr Name? to learn her name.
Türkçe: Yeni meslektaşımı tanıştığımda, ismini öğrenmek için nazikçe Wie ist Ihr Name? diye sordum.
Adın ne senin?
Örnek Diyalog: When I met the new exchange student from Germany, the first thing he asked was Was ist dein Name?
Türkçe: Almanya'dan gelen yeni değişim öğrencisiyle tanıştığımda sorduğu ilk şey Was ist dein Name? yani Adın ne? oldu.
Kimsin sen?
Örnek Diyalog: Confused by the unfamiliar face, he cautiously asked, Wer bist du?
Türkçe: Tanıdık olmayan yüze şaşırarak dikkatlice sordu, Sen kimsin?
Adresiniz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen Freund in Berlin besuchen wollte, fragte ich ihn: Welche Adresse hast du?
Türkçe: Berlin'deki arkadaşımı ziyaret etmek istediğimde ona sordum: Adresin nedir?
İletişim bilgileriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Formulars fragte der Rezeptionist: Was sind Ihre Kontaktdaten?
Türkçe: Formu doldururken resepsiyonist sordu: İletişim bilgileriniz nedir?
Adresiniz nedir?
Örnek Diyalog: When I wanted to send her a postcard, I asked, Was ist deine Adresse?
Türkçe: Ona bir kartpostal göndermek istediğimde sordum, Adresin nedir?
Mesleğiniz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich Peter zum ersten Mal traf, stellte ich ihm eine einfache Frage: Was ist Ihr Beruf?
Türkçe: Peter ile ilk kez tanıştığımda ona basit bir soru sordum: Mesleğiniz nedir?
Adın ne senin?
Örnek Diyalog: Als er das neue Kind in der Klasse traf, fragte er: Wie heißt du?
Türkçe: Sınıftaki yeni çocuğu gördüğünde ona sordu: Adın ne?
Bana telefon numaranızı verebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Während der Konferenzpause näherte ich mich dem Referenten und fragte höflich: Können Sie mir Ihre Telefonnummer geben, damit wir unsere Diskussion später fortsetzen können?
Türkçe: Konferans arasında sunucuya yaklaştım ve nazikçe sordum: Görüşmemizi sonra sürdürebilmemiz için bana telefon numaranızı verebilir misiniz?
Pozisyonunuz nedir?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch fragte der Interviewer: Was ist Ihre Position zur Telearbeit?
Türkçe: Mülakatta görüşmeci sordu: Uzaktan çalışma konusunda ne düşünüyorsunuz?
Adın ne senin?
Örnek Diyalog: Als der neue Schüler ins Klassenzimmer trat, lächelte die Lehrerin und fragte ihn freundlich: „Welches ist dein Name?“.
Türkçe: Yeni öğrenci sınıfa girince, öğretmen gülümseyerek ona dostça sordu: Adın ne?.
Hangi eğitimi aldınız?
Örnek Diyalog: Bei meinem Vorstellungsgespräch fragte der Interviewer interessiert: Welche Bildung haben Sie?
Türkçe: Mülakatım sırasında mülakatçı ilgiyle sordu: Eğitiminiz nedir?
Durumunuz nedir?
Örnek Diyalog: Während des Fluges schickte er mir eine Nachricht mit der Frage: Wie ist dein Status?
Türkçe: Uçuş sırasında bana Durumun nasıl? diye bir mesaj gönderdi.
Nerede çalışıyorsunuz?
Örnek Diyalog: Als ich Markus gestern traf, fragte ich ihn: Wo arbeitest du?
Türkçe: Dün Markus'la karşılaştığımda ona, Nerede çalışıyorsun? diye sordum.
Unvanınız nedir?
Örnek Diyalog: Als ich den angesehenen Professor zum ersten Mal traf, fragte ich höflich: Wie ist Ihr Titel?
Türkçe: Saygın profesörle ilk kez tanıştığım zaman nazikçe sordum: Ünvanınız nedir?
Ne kadar süredir çalışıyorsunuz?
Örnek Diyalog: Kannst du mir sagen, wie lange arbeitest du schon hier?
Türkçe: Bana burada ne zamandır çalıştığını söyleyebilir misin?
En sevdiğiniz hobiniz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich den Austauschstudenten nach seinen Freizeitaktivitäten fragte, antwortete er mit einem Lächeln: Was ist dein Lieblingshobby?
Türkçe: Yabancı öğrenciye boş zaman aktiviteleri hakkında sorduğumda, o bir gülümsemeyle yanıtladı: Senin en sevdiğin hobi nedir?
Gelecek için planlarınız nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich ihn: Was sind Ihre Pläne für die Zukunft?
Türkçe: Alman arkadaşımı gördüğümde ona sordum: Gelecek için planlarınız neler?
Gelecek için planlarınız nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich Markus beim Kaffee traf, fragte ich ihn: Was sind deine Pläne für die Zukunft?
Türkçe: Kahvede Markus ile karşılaştığımda ona Gelecek için planların neler? diye sordum.
Nasıl bir karakteriniz var?
Örnek Diyalog: Im Vorstellungsgespräch fragte der Personalchef: Was für einen Charakter haben Sie?
Türkçe: Mülakatta insan kaynakları müdürü sordu: Karakteriniz nasıl?
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte eine häufig gestellte Frage lauten: Wie würden Sie sich selbst beschreiben?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde sıkça sorulan sorulardan biri şöyle olabilir: Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
En sevdiğiniz aktivite nedir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund letztes Mal traf, fragte ich ihn: Was ist deine Lieblingsbeschäftigung?
Türkçe: Alman arkadaşımı en son gördüğümde ona sordum: En sevdiğin uğraş nedir?
En sevdiğin yer neresi?
Örnek Diyalog: Während unseres Gesprächs über Reisen fragte ich ihn: Was ist dein Lieblingsort?
Türkçe: Seyahatler hakkında konuşurken ona sordum: En sevdiğin yer neresi?
En sevdiğin kitap hangisi?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich ihn spontan: Was ist dein Lieblingsbuch?
Türkçe: Alman arkadaşımı gördüğümde ona spontane bir şekilde sordum: En sevdiğin kitap hangisi?
En sevdiğiniz renk nedir?
Örnek Diyalog: Während des Kennenlernspiels fragte Maria den neuen Mitarbeiter: Was ist Ihre Lieblingsfarbe?
Türkçe: Tanışma oyunu sırasında Maria yeni çalışana sordu: En sevdiğiniz renk nedir?
En sevdiğin film hangisi?
Örnek Diyalog: Während des Filmabends fragte ich meine Freunde: Was ist Ihre Lieblingsfilme?
Türkçe: Film gecesi sırasında arkadaşlarıma sordum: En sevdiğiniz filmler neler?
İş deneyiminiz nedir?
Örnek Diyalog: Während des Vorstellungsgesprächs fragte der Personalmanager: Was ist Ihre Arbeitserfahrung?
Türkçe: Mülakat sırasında insan kaynakları yöneticisi şöyle sordu: İş tecrübeniz nedir?
Uzmanlık alanınız nedir?
Örnek Diyalog: Als ich den bekannten Wissenschaftler traf, fragte ich neugierig: Was ist dein Fachgebiet?
Türkçe: Tanınmış bilim insanıyla karşılaştığımda merakla sordum: Uzmanlık alanın nedir?
Uzmanlık alanınız nedir?
Örnek Diyalog: Als ich den renommierten Professor traf, fragte ich höflich: Was ist Ihr Fachgebiet?
Türkçe: Ünlü profesörle karşılaştığımda nazikçe sordum: Sizin uzmanlık alanınız nedir?
Hangi becerilere sahipsiniz?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte der Interviewer fragen: Welche Fähigkeiten haben Sie?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde mülakatçı şu soruyu sorabilir: Hangi yeteneklere sahipsiniz?
İlgi alanlarınız nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich das Bewerbungsgespräch vorbereitete, überlegte ich, wie ich die Frage Was sind Ihre Interessen? elegant in das Gespräch einfließen lassen könnte.
Türkçe: Mülakatı hazırlarken, İlgi alanlarınız nelerdir? sorusunu nasıl zarif bir şekilde konuşmaya dahil edebileceğimi düşündüm.
Hedefleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen Freund nach langer Zeit wiedersah, fragte ich ihn: Was sind deine Ziele?
Türkçe: Uzun bir süre sonra arkadaşımla yeniden karşılaştığımda ona sordum: Senin hedeflerin neler?
Nerelisin sen?
Örnek Diyalog: Während des Gesprächs mit einem neuen Bekannten fragte ich höflich: Woher stammen Sie?
Türkçe: Yeni bir tanıdıkla sohbet ederken kibarca sordum: Nerelisiniz?
En sevdiğiniz hobiniz nedir?
Örnek Diyalog: During the language exchange, I asked the German student, Was ist Ihr Lieblingshobby?, hoping to know more about her interests.
Türkçe: Dil değişim sırasında, Alman öğrenciye ilgi alanlarını daha iyi öğrenebilmek umuduyla, Was ist Ihr Lieblingshobby? diye sordum.
Hedefleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: Was sind Ihre Ziele? fragte der Coach zu Beginn der ersten Sitzung.
Türkçe: Amacınız nedir? diye sordu koç, ilk oturumun başında.
Nerede yaşıyorsun?
Örnek Diyalog: During the conversation, he turned to me and asked, Wo wohnst du?
Türkçe: Konuşma sırasında bana dönerek, Nerede oturuyorsun? diye sordu.
Memleketiniz neresi?
Örnek Diyalog: During the international student meeting, I overheard someone ask, Was ist dein Heimatland? which means What is your home country? in German.
Türkçe: Uluslararası öğrenci buluşmasında, birisinin Was ist dein Heimatland? dediğini duydum ki bu Almanca'da Senin anavatanın nedir? anlamına gelir.
Geçmişiniz nedir?
Örnek Diyalog: Beim Kennenlernen neuer Teammitglieder fragte der Projektleiter interessiert: Welchen Hintergrund hast du?
Türkçe: Yeni takım üyeleriyle tanışırken proje yöneticisi ilgiyle sordu: Senin geçmişin ne?
Senin dinin ne?
Örnek Diyalog: During the interfaith conference, one participant turned to another and asked curiously, Was ist deine Religion?
Türkçe: Dinlerarası konferans sırasında bir katılımcı, başka birine dönerek merakla, Senin dinin nedir? diye sordu.
Çocuğunuz var mı?
Örnek Diyalog: Während des Elternabends fragte der Lehrer die anwesenden Personen höflich: Haben Sie Kinder?
Türkçe: Veliler toplantısında öğretmen hazır bulunan kişilere nazikçe sordu: Çocuklarınız var mı?
Nerede okudunuz?
Örnek Diyalog: Als wir uns zum ersten Mal trafen, fragte ich ihn: Wo hast du studiert?
Türkçe: İlk kez karşılaştığımızda ona sordum: Nerede okudun?
Hangi diplomaya sahipsin?
Örnek Diyalog: Als sie ihre neue Stelle antrat, fragte ihr Kollege neugierig: Was hast du für einen Abschluss?
Türkçe: Yeni işine başladığında, iş arkadaşı merakla sordu: Senin hangi alanda diploman var?
Evli misin?
Örnek Diyalog: Als er das Anmeldeformular für das Fitnessstudio ausfüllte, kam er zur Frage „Sind Sie verheiratet?“, was er mit einem klaren „Ja“ beantwortete.
Türkçe: Spor salonu için kayıt formunu doldururken Evli misiniz? sorusuyla karşılaştı ve bu soruyu net bir Evet ile yanıtladı.
Ana diliniz nedir?
Örnek Diyalog: During the international conference, the delegate asked the foreign guest, Was ist Ihre Muttersprache? to ensure he could provide her with the right interpreter.
Türkçe: Uluslararası konferansta, delege yabancı konuğa Was ist Ihre Muttersprache? diye sordu ki ona doğru tercümanı sağlayabilsin.
Hangi dilleri konuşuyorsunuz?
Örnek Diyalog: Bei der Einstellung neuer Mitarbeiter ist es wichtig zu fragen, Welche Sprachen beherrschen Sie?, um ihre Kommunikationsfähigkeiten und mögliche Einsatzgebiete zu bestimmen.
Türkçe: Yeni çalışanları işe alırken, onların iletişim yeteneklerini ve olası görev alanlarını belirlemek için Hangi dilleri biliyorsunuz? diye sormak önemlidir.
Uyruğunuz nedir?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Einwanderungsformulars fragte der Beamte: Welche Nationalität haben Sie?
Türkçe: Göçmenlik formunu doldururken memur sordu: Hangi milliyete sahipsiniz?
Sizi özel kılan nedir?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte der Interviewer fragen: Was macht dich besonders? um mehr über die einzigartigen Fähigkeiten des Bewerbers zu erfahren.
Türkçe: Bir iş görüşmesinde, mülakatçı Sizi özel kılan nedir? diye sorabilir; böylece adayın benzersiz yetenekleri hakkında daha fazla bilgi edinebilir.
Nasıl bir karakteriniz var?
Örnek Diyalog: Als ich Petra zum ersten Mal traf, fragte ich sie direkt: Was für einen Charakter hast du?
Türkçe: Petra ile ilk kez karşılaştığımda ona doğrudan şunu sordum: Senin karakterin nasıl?
En sevdiğiniz yemek nedir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund zum Abendessen traf, fragte ich ihn: Was ist Ihr Lieblingsessen?
Türkçe: Alman arkadaşımla akşam yemeğinde buluştuğumda ona sordum: En sevdiğiniz yemek nedir?
En sevdiğiniz yemek nedir?
Örnek Diyalog: Während wir im deutschen Restaurant saßen, fragte ich meinen Freund, 'Was ist dein Lieblingsessen?'
Türkçe: Alman restoranında otururken arkadaşıma En sevdiğin yemek nedir? diye sordum.
Adresiniz nedir?
Örnek Diyalog: Beim Einchecken im Hotel fragte der Rezeptionist: Wie lautet deine Adresse?
Türkçe: Otele giriş yaparken resepsiyonist sordu: Adresin nedir?
Ne kadar süredir şirkettesiniz?
Örnek Diyalog: Als ich den neuen Mitarbeiter traf, fragte ich ihn: Wie lange sind Sie schon bei der Firma?
Türkçe: Yeni çalışanla tanıştığımda ona sordum: Şirkette ne zamandan beri çalışıyorsunuz?
Mesleğiniz nedir?
Örnek Diyalog: Als ich den Mann bei der Party traf, fragte ich ihn neugierig: Welchen Beruf hast du?
Türkçe: Partide o adamla karşılaştığımda ona merakla sordum: Mesleğin nedir?
Kim o?
Örnek Diyalog: Als ich das Foto sah, fragte ich mich: Wer ist das?
Türkçe: Fotoğrafı gördüğümde kendime sordum: Bu kim?
Cep telefonu numaranız var mı?
Örnek Diyalog: Als ich sie nach einem Weg fragte, schaute sie mich lächelnd an und sagte: Hast du eine Handynummer, damit ich dir die Details schicken kann?
Türkçe: Ona bir yolu sorduğumda, bana gülümseyerek baktı ve Bir cep telefonu numaran var mı, böylece detayları sana gönderebilirim? dedi.
En sevdiğin kitap hangisi?
Örnek Diyalog: Als ich meinen Deutschlehrer traf, fragte ich ihn: Was ist Ihr Lieblingsbuch?
Türkçe: Almanca öğretmenimle karşılaştığımda ona sordum: En sevdiğiniz kitap hangisi?
En sevdiğiniz renk nedir?
Örnek Diyalog: Als ich das kleine Mädchen nach ihren Vorlieben fragte, lächelte sie breit und antwortete fröhlich: Was ist deine Lieblingsfarbe?
Türkçe: Küçük kıza sevdiği şeyleri sorduğumda, o geniş bir gülümsemeyle ve neşeyle cevap verdi: Senin en sevdiğin renk nedir?
E-posta adresiniz nedir?
Örnek Diyalog: Um Ihr Konto zu erstellen, müssen wir fragen: Wie lautet Ihre E-Mail-Adresse?
Türkçe: Hesabınızı oluşturabilmek için sormamız gerekiyor: E-posta adresiniz nedir?
Soyadını öğrenebilir miyim?
Örnek Diyalog: Während des geselligen Abends fragte er unvermittelt: Kann ich deinen Nachnamen wissen?
Türkçe: Sosyal akşam sırasında o aniden sordu: Soyadını öğrenebilir miyim?
Telefon numaranızı alabilir miyim?
Örnek Diyalog: Als er merkte, dass er sie wirklich wiedersehen wollte, fragte er zögerlich: Kann ich deine Telefonnummer haben?
Türkçe: O gerçekten onu tekrar görmek istediğini fark ettiğinde tereddüt ederek sordu: Telefon numaranı alabilir miyim?
Bana e-posta adresinizi verebilir misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich mich für das Seminar anmeldete, fragte mich der Koordinator: Können Sie mir Ihre E-Mail-Adresse geben?
Türkçe: Seminere kaydolduğum zaman koordinatör bana, Bana e-posta adresinizi verebilir misiniz? diye sordu.
En sevdiğiniz aktivite nedir?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich ihn: Was ist Ihre Lieblingsbeschäftigung?
Türkçe: Alman arkadaşımı gördüğümde ona sordum: En sevdiğin uğraş nedir?
En sevdiğin film hangisi?
Örnek Diyalog: Wenn ich neue Leute kennenlerne, frage ich oft Was ist dein Lieblingsfilm?, um das Gespräch in Gang zu bringen.
Türkçe: Yeni insanlarla tanıştığım zaman, konuşmayı başlatmak için genellikle En sevdiğin film hangisi? diye sorarım.
Kişiliğinizi nasıl tanımlarsınız?
Örnek Diyalog: Bei einem Vorstellungsgespräch könnte der Interviewer fragen: Wie würden Sie Ihre Persönlichkeit beschreiben?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde görüşmecinin sorabileceği bir soru şu olabilir: Kişiliğinizi nasıl tanımlarsınız?
Garson:"Vielen Dank! Einen schönen Tag noch."
Bu örneklerle, gerçek hayatta karşılaşabileceğiniz durumlara hazırlanabilirsiniz.
Sonuç
Almanya'da bir kafede sipariş vermek, Almanca pratik yapmak ve kültürü deneyimlemek için mükemmel bir fırsattır. Unutmayın, önemli olan kendinize güvenmek ve iletişim kurmaya çalışmaktır. Her yeni kelime ve ifade, sizi hedefinize bir adım daha yaklaştırır.
İyi şanslar!(Viel Glück!) Kendinizi Almanca ifade etmekten çekinmeyin ve yeni deneyimlerin tadını çıkarın. Auf Wiedersehen!
Almanya'da Kafe Siparişi İpuçları
Almanya'da bir kafede sipariş vermek eğlenceli olabilir. Birkaç temel ifadeyi bilmek, bu işlemi kolaylaştırır.
Başlangıç İfadeleri
- Guten Tag: Merhaba.
- Ich möchte...: İstiyorum.
- Bitte: Lütfen.
Kafe çalışanına hitap ederken, "Guten Tag" ile selamlayın. Siparişinizi "Ich möchte..." diye başlatarak devam edin.
İçecek Siparişi
- Einen Kaffee: Bir kahve.
- Einen Tee: Bir çay.
- Ein Wasser: Bir su.
İçecek siparişi verirken, "Einen" (bir tane) kullanılabilir. İçecek adı hemen arkasından gelir.
Yiyecek Siparişi
- Ein Stück Kuchen: Bir dilim pasta.
- Ein Sandwich: Bir sandviç.
Yiyecek siparişi verirken, "Ein" şeklinde başlayın. Yiyecek adı "Stück" veya benzeri takip eder.
Siparişi Tamamlama
- Das ist alles: Bu kadar.
- Danke: Teşekkür ederim.
- Zahlen bitte: Hesap lütfen.
Siparişi tamamlarken "Das ist alles" diye bitirin. "Danke" ve "Zahlen bitte" ifadeleri de işinize yarar.
Özel İstekler
- Ohne Zucker: Şekersiz.
- Mit Milch: Süt ile.
Özel isteklerinizi ifade ederken "Ohne" veya "Mit" kullanılmaktadır.
Alerjen Uyarısı
- Ich bin allergisch: Alerjim var.
Alerji durumlarında "Ich bin allergisch" ifadesi önemlidir.
Son Notlar
Almanya'daki kafelerde saygılı ve kibar olun. Temel ifadeler yeterlidir. İyi bir deneyim için bu ipuçlarını kullanın.
Alman kültüründe kahve, sosyal etkileşimin önemli bir parçasını oluşturur. Almanya'da bir kafe veya restorana gidildiğinde, kahve siparişi verirken kullanılan özel terimler vardır. Bu terimler sıklıkla, kahve tercihlerini ifade etmek için kullanılır.
Alman Kahve Terimleri
Almanya'da kahve sipariş ederken tercih edilen terimler oldukça spesifiktir:
Espresso
Espresso, yoğun ve kuvvetli kahve severler için idealdir. Küçük bir fincanda servis edilir.
Cappuccino
Cappuccino, espressoya buharla ısıtılmış süt ve süt köpüğünün eklenmesiyle yapılır.
Latte Macchiato
Latte macchiato sıcak süt ve süt köpüğüne espresso eklenerek hazırlanır.
Milchkaffee
Guten Morgen!Milchkaffee, eşit oranlarda karıştırılmış süt ve kahvedir. Kahvaltılarda popülerdir.
Schwarzer Kaffee
Schwarzer Kaffee, şekersiz ve sütsüz siyah kahvedir. Almanya'da klasik bir seçimdir.
Kaffee Verkehr
Kaffee Verkehr, sütün yanında servis edilen siyah kahveyi ifade eder.
Siparişte Bulunurken Dikkat Edilmesi Gereken Unsurlar
Kahve seçenekleri, Almanca'nın geçerli olduğu yerlerde net bir biçimde belirtilir.
- Größe: Boyut belirtin; klein (küçük), mittel (orta), groß (büyük).
- Zusätze: Ekstra malzemeler isteyin; Zucker (şeker), Sahne (krema).
- Stärke: Kahvenin gücünü belirleyin; stark (güçlü), normal.
Özel Tercihler
Bio-Kaffee
Kahve organikse, Bio-Kaffee olarak adlandırılır.
Entkoffeiniert
Kafeinsiz seçenek Entkoffeiniert olarak bilinir.
Almanya'da kahve siparişi verirken, bu terimlerin kullanımı hem baristalar hem de müşteriler için net bir anlam ifade eder. Terimler, belirli hazırlıklar ve tat profillerine işaret eder. Kahve seçiminizi yaparken özel tercihlerinizi ifade etmek için bu terimleri kullanabilirsiniz.
Almanca, kafe kültürünün öne çıktığı ülkeler arasında yer alan Almanya'da doğal olarak yaygın olarak kullanılan bir dildir. Bir kafenin rahat ortamında yiyecek siparişi verirken sıkça başvurulan Almanca ifadeler aşağıdaki gibidir.
Menü İstemek
Kafeye oturduğunuzda ilk olarak menüyü incelemek isteyebilirsiniz. Bu durumda:
- "Könnte ich bitte die Speisekarte sehen?" (Menüyü görebilir miyim lütfen?)
Bu cümle sayesinde garson sizlere menüyü getirecektir.
Sipariş Verme
Menüyü inceledikten sonra siparişinizi iletmek için:
- "Ich möchte bitte..." (Lütfen ... almak istiyorum)
- "Ich hätte gern..." ( ... almak isterdim)
Her iki ifade de özel bir dileğinizi kibarca belirtmek için kullanılır.
İçecek Siparişi
İçecek siparişleriniz için ise şu yapılar tercih edilir:
- "Ein Glas Wasser, bitte." (Bir bardak su lütfen)
- "Ich nehme einen Kaffee." (Bir kahve alacağım)
Yiyecek Siparişi
Bir yiyecek istemek için belirli bir yemeğin adını doğrudan kullanabilirsiniz:
- "Ich hätte gern ein Sandwich." (Bir sandviç almak isterdim)
- "Einen Salat, bitte." (Bir salata lütfen)
İstekleri Belirtme
Siparişinizi özelleştirmek isterseniz, aşağıdaki yapılardan yararlanabilirsiniz:
- "Ohne Salz, bitte." (Tuzsuz lütfen)
- "Mit extra Käse." (Ekstra peynirli)
İkram Talebi
Ek birtakım ikram veya gereç isteğinde bulunmak için:
- "Könnten Sie mir bitte Salz reichen?" (Bana tuz uzatabilir misiniz?)
- "Noch ein Brot, bitte." (Bir ekmek daha lütfen)
Hesap İstemek
Yemeğinizi yedikten sonra hesabı isteyebilirsiniz:
- "Die Rechnung, bitte." (Hesap lütfen)
- "Könnte ich bitte zahlen?" (Ödeyebilir miyim lütfen?)
Teşekkür Etmek ve Memnuniyeti Dile Getirme
Son olarak, deneyiminizden memnun kaldıysanız, şu ifadeleri kullanabilirsiniz:
- "Das war sehr lecker, danke." (Çok lezzetliydi, teşekkürler)
- "Vielen Dank für den guten Service." (İyi servis için çok teşekkürler)
Almanca, kibarlık ve nezaketin önemli olduğu bir dildir, bu yüzden lütfen ("bitte") ve teşekkür ederim ("danke") kelimelerini sıkça kullanmak iyi bir izlenim bırakacaktır.
Kafe Almanca ifadeler Almanca eğitimi kahve siparişi menü özelleştirme ücret ödeme kibar ifadeler teşekkür veda
Lena Baumgartner
Almanca Öğretmeni
Öğrencilerine Almanca'nın yanı sıra Alman kültürü ve edebiyatını da öğretmekte olan Lena, interaktif ve yaratıcı ders metotları kullanmaktadır. Öğrencilerinin dil öğreniminde başarılı olmalarını sağlamak için sürekli yeni yöntemler geliştirmektedir.