Merhaba sevgili okurlar! Bugün sizlerle Korece rakamları öğrenme serüvenime dair bir yazı paylaşmak istiyorum. Korece öğrenmeye başladığımda, en çok zorlandığım konulardan biri de rakamlar olmuştu. Ancak zaman içinde bazı ipuçları keşfettim ve şimdi sizinle bunları paylaşacağım.
Korece Rakamların Temelleri
Korece rakamlar, Çince kökenli Sino-Korece rakamlar ve geleneksel Korece rakamlar olmak üzere iki farklı sistemden oluşur. Sino-Korece rakamlar günlük hayatta daha yaygın olarak kullanılır ve öğrenmesi daha kolaydır. İşte Sino-Korece rakamlar:
- 일 (il) - 1
- 이 (i) - 2
- 삼 (sam) - 3
- 사 (sa) - 4
- 오 (o) - 5
- 육 (yuk) - 6
- 칠 (chil) - 7
- 팔 (pal) - 8
- 구 (gu) - 9
- 십 (sip) - 10
Geleneksel Korece rakamlar ise daha çok yaşı, saat ve dakikaları ifade etmek için kullanılır. Bunlar biraz daha karmaşık olabilir, ancak pratik yaparak kolayca öğrenilebilir.
Rakamları Birleştirme
Korece rakamları öğrenirken en zorlandığım kısım, onları birleştirerek daha büyük sayılar oluşturmaktı. Ancak aslında oldukça basit bir sistemi var. Örneğin:
- 11 = 십일 (sip il)
- 25 = 이십오 (i sip o)
- 37 = 삼십칠 (sam sip chil)
Gördüğünüz gibi, önce onlar basamağındaki rakamı, ardından 십 (sip) kelimesini ve son olarak birler basamağındaki rakamı söylüyoruz. Bunu kavradığınızda, daha büyük sayıları ifade etmek de kolaylaşıyor.
İpucu: Rakamları Günlük Hayatta Kullanın
Korece rakamları öğrenmenin en iyi yolu, onları günlük hayatta kullanmaktır. Alışveriş yaparken, fiyatları Korece ifade etmeye çalışın. Saati söylerken Korece rakamları kullanın. Hatta telefon numaranızı Korece olarak ezberleyin!
Ben rakamları öğrenirken, her gün biraz pratik yapmaya özen gösterdim. Otobüste giderken, gördüğüm sayıları Korece olarak ifade etmeye çalıştım. Zamanla, rakamlar dilime daha rahat gelmeye başladı.
Sayıların Kullanımı
Korece rakamların kullanımı, bağlama göre değişebilir. Örneğin, insanların yaşını ifade ederken geleneksel Korece rakamlar kullanılır. Ancak telefon numaralarını söylerken Sino-Korece rakamlar tercih edilir.
Ayrıca, bazı durumlarda farklı sayı sistemleri bir arada kullanılabilir. Örneğin, bir tarihi ifade ederken yıl için Sino-Korece rakam, ay ve gün için geleneksel Korece rakamlar kullanılır.
Püf Noktası: Sayıları Gruplandırın
Korece rakamları öğrenirken, onları gruplandırmak işinizi kolaylaştırabilir. Ben genellikle rakamları üçerli gruplara ayırıyorum. Örneğin:
1-10 arası
11-20 arası
21-30 arası
31-40 arası
41-50 arası
Bu şekilde, her grubu ayrı ayrı çalışıyor ve pekiştiriyorum. Bir grubu iyice öğrendikten sonra diğerine geçiyorum. Böylece, rakamlar arasında daha kolay bağlantı kurabiliyorum.
Korece Rakamlarla İlgili İlginç Bilgiler
Korece rakamların bazı ilginç kullanımları ve kültürel önemi var. İşte birkaç örnek:
Korece'de "1004"ün özel bir anlamı vardır. "1004" Korece'de "angel" (melek) kelimesinin okunuşuna benzer. Bu nedenle, "1004" genellikle sevgi ve şefkati ifade etmek için kullanılır.
Kore kültüründe bazı sayılar uğurlu veya uğursuz olarak kabul edilir. Örneğin, "4" rakamı Çince'de "ölüm" kelimesiyle benzer bir okunuşa sahip olduğu için uğursuz sayılır. "7" ise şanslı bir rakam olarak görülür.
Korece rakamlar, Kore pop kültüründe de sıkça kullanılır. Birçok K-pop grubu, isminde veya albüm adlarında rakamları kullanır. Örneğin, "2PM", "2NE1", "4Minute" gibi.
Bu ilginç bilgiler, Korece rakamları öğrenme sürecini daha eğlenceli hale getirebilir. Ben de araştırma yaparken bu tür detayları öğrenmeye bayılıyorum.
Son Sözler
Korece rakamları öğrenmek başta göz korkutucu gelebilir, ancak biraz pratik ve sabırla herkes başarabilir. Ben de zaman zaman zorlandım, ama pes etmedim. Sizlere tavsiyem, düzenli olarak pratik yapmanız ve rakamları günlük hayatınıza entegre etmeye çalışmanız.
Umarım bu yazı, Korece rakamları öğrenme yolculuğunuzda size yardımcı olur. Hep birlikte Korece öğrenmeye devam edelim! Hadi bakalım, 화이팅! (Hwaiting! - Başarılar!)
하나
Bir
Örnek Diyalog: 우리는 지금 하나의 아름다운 석양을 함께 보고 있어.
Türkçe: Şu anda birlikte harika bir gün batımı izliyoruz.
둘
İkisi ya da İki
Örnek Diyalog: 우리 중에서 둘만 갈 수 있다면 너와 나가 좋겠어.
Türkçe: Eğer bizim içimizden sadece ikimiz gidebilseydik, seninle benim gitmemiz iyi olurdu.
셋
Üç
Örnek Diyalog: 우리 셋이서 같이 저녁을 먹으러 가자.
Türkçe: Hadi üçümüz beraber akşam yemeğine gidelim.
넷
Dört
Örnek Diyalog: 우리 집에는 컴퓨터가 넷 있어요.
Türkçe: Evimizde dört tane bilgisayar var.
다섯
Beş
Örnek Diyalog: 우리 모임은 오후 다섯 시에 시작할 예정이에요.
Türkçe: Bizim toplantımız öğleden sonra beşte başlamayı planlıyor.
여섯
Altı
Örnek Diyalog: 우리는 여섯 시에 만나기로 했어요.
Türkçe: Biz saat altıda buluşmayı kararlaştırdık.
일곱
Yedi
Örnek Diyalog: 어제 일곱 시에 다시 만나기로 했어요.
Türkçe: Dün saat yedide tekrar buluşmak üzere sözleştik.
여덟
Sekiz
Örnek Diyalog: 우리 약속 시간은 여덟 시 반으로 정했어요.
Türkçe: Bizim randevu saatimiz sekiz buçuk olarak belirlendi.
아홉
Dokuz
Örnek Diyalog: 우리 아홉 시에 만나기로 했잖아.
Türkçe: Biz saat dokuzda buluşmayı planlamıştık, hatırlıyor musun?
열
Bu karakterin Türkçe karşılığı sıcak veya ısı olabilir. Ancak bağlamına göre değişebilir, çünkü yalnız başına 열 karakteri Korecede on sayısını da ifade edebilir.
Örnek Diyalog: 그가 스마트폰으로 온도를 체크하며 말했어요, 우리 집에 난방이 고장 났나봐, 집안 온도가 열 두 도밖에 안 돼.
Türkçe: O, akıllı telefonuyla sıcaklığı kontrol ederken dedi ki, Sanırım evimizin ısıtması bozuldu, evin iç sıcaklığı sadece on iki derece.
열하나
On bir
Örnek Diyalog: 우리 모임은 열하나 시에 시작할 예정이니 늦지 말고 와.
Türkçe: Bizim toplantımız on birde başlayacak, geç kalma ve gel.
열둘
On iki
Örnek Diyalog: 그녀는 웃으며 말했다, 열둘까지 세고 나면 준비가 다 될 거예요.
Türkçe: O gülerken söyledi, on ikiye kadar sayınca her şey hazır olacak.
열셋
On üç
Örnek Diyalog: 아이가 신나게 말했어요: 엄마, 내 생일 파티에 친구 열셋을 초대하고 싶어요!
Türkçe: Çocuk heyecanla söyledi: Anne, doğum günü partime on üç arkadaşımı davet etmek istiyorum!
열넷
On dört
Örnek Diyalog: 우리 집 강아지가 열넷 살이 되었어, 정말 오래 산 거야.
Türkçe: Bizim köpek on dört yaşına girdi, gerçekten uzun bir ömür sürdü.
열다섯
On beş
Örnek Diyalog: 우리 집 개가 열다섯 마리의 새끼를 낳았어.
Türkçe: Bizim köpek on beş yavru doğurdu.
열여섯
On altı
Örnek Diyalog: 그 소년은 올해 열여섯 살이 되었어요.
Türkçe: O çocuk bu yıl on altı yaşına girdi.
열일곱
On yedi
Örnek Diyalog: 서연이가 열일곱 살이 되었을 때, 처음으로 해외여행을 갔어.
Türkçe: Seray, on yedi yaşına girdiğinde ilk kez yurtdışına seyahat etti.
열여덟
On sekiz
Örnek Diyalog: 지현이는 올해 열여덟 살이 되어서 고등학교를 졸업하고 대학교에 입학할 준비를 하고 있어.
Türkçe: Jihyun bu yıl on sekiz yaşına girdiğinden liseyi mezun olup üniversiteye giriş hazırlıkları yapıyor.
열아홉
On dokuz
Örnek Diyalog: 그녀는 내게 물었어, 네 나이가 어떻게 되니? 나는 웃으며 대답했지, 열아홉이야.
Türkçe: O bana sordu, kaç yaşındasın? Gülerek cevap verdim, on dokuzum.
스물
Yirmi
Örnek Diyalog: 우리 아들이 오늘 스물한 살 생일을 맞이했어.
Türkçe: Oğlum bugün yirmi birinci yaş gününü kutladı.
스물하나
Yirmi bir
Örnek Diyalog: 스물하나 살 때 처음으로 해외여행을 가서 정말 신나는 경험을 했어요.
Türkçe: Yirmi bir yaşındayken ilk kez yurt dışı seyahatine çıktım ve gerçekten heyecan verici bir deneyim yaşadım.
스물둘
Yirmi iki
Örnek Diyalog: 오늘 생일이야, 스물둘 살이 되었어!
Türkçe: Bugün doğum günüm, yirmi iki yaşına girdim!
스물셋
Yirmi üç
Örnek Diyalog: 그녀는 내게 웃으며 말했다, 스물셋 살 때가 제일 즐거웠어.
Türkçe: O bana gülümseyerek şöyle dedi: Yirmi üç yaşım en eğlenceliydi.
스물넷
Yirmi dört
Örnek Diyalog: 그녀는 어젯밤에 스물넷 번째 생일파티를 열었어.
Türkçe: O dün gece yirmi dördüncü doğum günü partisini düzenledi.
스물다섯
Yirmi beş
Örnek Diyalog: 제 친구는 올해로 스물다섯 살이 되었습니다.
Türkçe: Arkadaşım bu yıl yirmi beş yaşına girdi.
스물여섯
Yirmi altı
Örnek Diyalog: 우리 큰아버지는 올해로 스물여섯이 되셨어요.
Türkçe: Amcam bu yıl yirmi altı yaşına girdi.
스물일곱
Yirmi yedi
Örnek Diyalog: 그녀는 스물일곱 살 때 베를린으로 이사했다고 말했다.
Türkçe: O, yirmi yedi yaşında Berlin'e taşındığını söyledi.
스물여덟
Yirmi sekiz
Örnek Diyalog: 그는 자신이 스물여덟 살이라는 것을 갑자기 깨달았다.
Türkçe: O, kendisinin yirmi sekiz yaşında olduğunu aniden fark etti.
스물아홉
Yirmi dokuz
Örnek Diyalog: 우리 친구 중에 스물아홉 살인 애가 네 명이나 있어.
Türkçe: Bizim arkadaş grubumuzda yirmi dokuz yaşında olan dört tane arkadaş var.
서른
Otuz
Örnek Diyalog: 오늘 생일이라 서른이 되었어요, 믿기지가 않네요.
Türkçe: Bugün doğum günüm ve otuz yaşına girdim, inanamıyorum.
서른하나
Otuz bir.
Örnek Diyalog: 제가 나이를 물었을 때, 그녀는 미소를 지으며 '서른하나'라고 대답했습니다.
Türkçe: Yaşını sorduğumda, o gülümseyerek 'Otuz bir' dedi.
서른둘
Otuz iki
Örnek Diyalog: 서른둘 살 때 처음 해외여행을 갔어요.
Türkçe: Otuz iki yaşındayken ilk kez yurtdışı seyahatine çıktım.
서른셋
Otuz üç
Örnek Diyalog: 서른셋 살 때 처음으로 해외여행을 갔어요.
Türkçe: Otuz üç yaşındayken ilk kez yurt dışı seyahatine çıktım.
서른넷
Otuz dört
Örnek Diyalog: 그녀는 오늘 생일이라며, 자신이 벌써 서른넷이 됐다고 웃으며 말했어.
Türkçe: O bugün doğum günü olduğunu ve artık otuz dört yaşına girdiğini söylerken güldü.
서른다섯
Otuz beş
Örnek Diyalog: 서른다섯 살 때 제 인생에서 가장 중요한 결정을 내렸어요.
Türkçe: Otuz beş yaşımdayken hayatımdaki en önemli kararı verdim.
서른여섯
Otuz altı
Örnek Diyalog: 제 친구는 올해 서른여섯이 됩니다.
Türkçe: Benim arkadaşım bu yıl otuz altı yaşına giriyor.
서른일곱
Otuz yedi
Örnek Diyalog: 그녀는 올해 서른일곱 살이 되었다며 행복한 미소를 지었습니다.
Türkçe: Bu yıl otuz yedi yaşına girdiğini söyleyerek mutlu bir gülümsemeyle ifade etti.
서른여덟
Otuz sekiz
Örnek Diyalog: 나는 내년이면 서른여덟 살이 되는데, 이제 진짜 어른이라는 게 실감나기 시작했어.
Türkçe: Gelecek yıl otuz sekiz yaşına gireceğim ve artık gerçekten yetişkin olduğumu hissetmeye başladım.
서른아홉
Otuz dokuz
Örnek Diyalog: 너도 이제 서른아홉 살이라니, 정말 시간이 빠르구나.
Türkçe: Senin de artık otuz dokuz yaşında olduğuna inanamıyorum, zaman gerçekten de çok hızlı geçiyor.
마흔
Kırk
Örnek Diyalog: 나는 내년이면 마흔이 되는데, 시간이 정말 빠르게 흘러가는 것 같아.
Türkçe: Gelecek yıl kırka gireceğim, zamanın gerçekten çok hızlı aktığını hissediyorum.
마흔하나
Kırk bir
Örnek Diyalog: 제 친구는 올해 마흔하나가 되었어요.
Türkçe: Benim arkadaşım bu yıl kırk bir yaşına girdi.
마흔둘
Kırk iki.
Örnek Diyalog: 제 나이가 벌써 마흔둘입니다.
Türkçe: Benim yaşımda zaten kırk iki.
마흔셋
Kırk üç.
Örnek Diyalog: 제 친구는 이제 마흔셋이지만 여전히 젊어 보여요.
Türkçe: Arkadaşım artık kırk üç yaşında ama hâlâ genç görünüyor.
마흔넷
Kırk dört
Örnek Diyalog: 오늘 생일이신가요? 축하합니다, 이제 마흔넷이 되셨군요!
Türkçe: Bugün doğum gününüz mü? Tebrik ederim, artık kırk dört yaşına girmiş bulunuyorsunuz!
마흔다섯
Kırk beş
Örnek Diyalog: 그녀는 올해 마흔다섯 살이 되어서 중요한 인생의 전환점을 맞이했다고 말했습니다.
Türkçe: O, bu yıl kırk beş yaşına girerek hayatının önemli bir dönüm noktasına ulaştığını söyledi.
마흔여섯
Kırk altı
Örnek Diyalog: 그녀는 올해 마흔여섯 살이 되었지만 여전히 젊은이들 못지않게 활기차 보였어요.
Türkçe: O bu yıl kırk altı yaşına girmesine rağmen hala gençlerle kıyaslanabilir derecede enerjik görünüyordu.
마흔일곱
Kırk yedi
Örnek Diyalog: 그녀는 오늘 생일을 맞아서 이제 마흔일곱 살이 되었다고 흥분해서 말했다.
Türkçe: O, bugün doğum gününü kutlayarak artık kırk yedi yaşına girdiğini heyecanla söyledi.
마흔여덟
Kırk sekiz
Örnek Diyalog: 내일이면 어머니께서 마흔여덟 번째 생신을 맞이하시게 되는군요.
Türkçe: Yarın annem kırk sekizinci doğum gününü kutlayacak demek oluyor.
마흔아홉
Kırk dokuz
Örnek Diyalog: 내년이면 마흔아홉 살이 되니까 자기계발에 좀 더 힘써야 할 것 같아.
Türkçe: Önümüzdeki yıl kırk dokuz yaşında olacağım için kişisel gelişime biraz daha fazla efor sarf etmem gerektiğini düşünüyorum.
쉰
elli
Örnek Diyalog: 그 책은 이미 쉰 권이나 팔렸어요.
Türkçe: O kitap zaten elli adet satıldı.
Daha fazla bilgi edinmek için kurslarımıza katılın.