Almanca öğrenirken, yeni bir dilin kapılarını aralamanın heyecanı her adımda hissedilir. İnsanlarla iletişim kurabilmek, onları tanımlayabilmek ve karşılıklı etkileşimde bulunmak, bu sürecin en keyifli yanlarından biridir. Kişileri tanımlayabilmek, günlük hayatta karşınıza çıkacak pek çok durumda size yardımcı olacaktır. Hem yeni arkadaşlar edinmek hem de mevcut ilişkilerinizi derinleştirmek için bu ifadeleri öğrenmek büyük bir avantaj sağlar.
Almanya'ya ilk kez gittiğinizi hayal edin. Bir kafede otururken yan masadaki biriyle sohbet etmek istiyorsunuz. Nasıl başlayacaksınız? İşte burada, temel tanışma diyalogları devreye giriyor.
Temel Tanışma ve Selamlaşma İfadeleri
İlk adımı atmak bazen zor olabilir, ancak basit ve etkili ifadeler ile bunu kolaylaştırabilirsiniz. Almanca'da en yaygın kullanılan selamlama ifadelerinden bazıları şunlardır:
"Hallo!" - Merhaba!
"Guten Morgen!" - Günaydın!
"Guten Tag!" - İyi günler!
"Guten Abend!" - İyi akşamlar!
Bu ifadelerle sohbeti başlattıktan sonra, karşınızdaki kişinin adını öğrenmek isteyebilirsiniz:
"Wie heißt du?" - Senin adın ne?
"Wer bist du?" - Sen kimsin?
Karşılık olarak kendi adınızı belirtmek için:
"Ich heiße..." - Benim adım...
"Ich bin..." - Ben...
Örnek Diyalog
Karl ve Anna ilk kez tanışıyor:
Karl: "Hallo! Wie heißt du?"
Anna: "Hallo! Ich heiße Anna. Und du?"
Karl: "Ich bin Karl. Freut mich, dich kennenzulernen!"
Anna: "Freut mich auch!"
Bu basit diyalog, yeni biriyle tanışırken kullanabileceğiniz temel ifadeleri göstermektedir.
Fiziksel Özellikleri Tanımlama
Birini tanımlarken, fiziksel özelliklerinden bahsetmek sıkça kullanılan bir yöntemdir. Almanca'da bu özellikleri ifade etmek için çeşitli sıfatlar ve ifadeler bulunur.
Saç ve Göz Rengi
"Sie hat lange blonde Haare." - Onun uzun sarı saçları var.
"Er hat kurze schwarze Haare." - Onun kısa siyah saçları var.
"Ihre Augen sind blau." - Gözleri mavidir.
"Seine Augen sind braun." - Gözleri kahverengidir.
Boy ve Vücut Yapısı
"Er ist groß und schlank." - O uzun boylu ve zayıf.
"Sie ist klein und sportlich." - O kısa boylu ve atletik.
Örnek Cümleler
1- "Mein Bruder ist sehr muskulös." - Kardeşim çok kaslıdır.
2- "Meine Schwester hat lockige Haare." - Kız kardeşimin kıvırcık saçları var.
Kişilik Özelliklerini İfade Etme
Bir kişinin karakterini ve kişilik özelliklerini tanımlamak, onu daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Almanca'da bu özellikleri belirtmek için birçok sıfat kullanılır.
Yaygın Kişilik Sıfatları
"Freundlich" - Arkadaş canlısı
"Schüchtern" - Utangaç
"Humorvoll" - Esprili
"Ernst" - Ciddi
"Fleißig" - Çalışkan
"Faul" - Tembel
Örnek Cümleler
"Er ist sehr humorvoll und bringt alle zum Lachen." - O çok esprilidir ve herkesi güldürür.
"Sie ist immer hilfsbereit und nett." - O her zaman yardımsever ve naziktir.
"Mein Lehrer ist streng, aber gerecht." - Öğretmenim katı ama adildir.
Giyim ve Tarzdan Bahsetme
Bir kişinin giyim tarzı, onun hakkında çok şey anlatabilir. Almanca'da bu konuda konuşurken kullanabileceğiniz ifadeler:
"Er trägt immer elegante Anzüge." - O her zaman şık takım elbiseler giyer.
"Sie bevorzugt lässige Kleidung." - O rahat kıyafetleri tercih eder.
"Ihr Stil ist einzigartig und kreativ." - Onun stili benzersiz ve yaratıcıdır.
Giyim İle İlgili Kelimeler
"Das Hemd" - Gömlek
"Die Hose" - Pantolon
"Das Kleid" - Elbise
"Die Schuhe" - Ayakkabılar
"Der Hut" - Şapka
Meslekler ve İş Tanımları
Birinin ne iş yaptığını bilmek, onu tanımak adına önemlidir. Almanca'da meslekleri ifade etmek için şu yapıları kullanabilirsiniz:
"Er ist Arzt von Beruf." - O meslek olarak doktordur.
"Sie arbeitet als Ingenieurin." - O mühendis olarak çalışır.
"Ich bin Student." - Ben öğrenciyim.
Yaygın Meslekler
1- "Der Lehrer / Die Lehrerin" - Öğretmen
2- "Der Verkäufer / Die Verkäuferin" - Satıcı
3- "Der Koch / Die Köchin" - Aşçı
4- "Der Künstler / Die Künstlerin" - Sanatçı
5- "Der Anwalt / Die Anwältin" - Avukat
Aile ve Sosyal İlişkileri Tanımlama
Bir kişi hakkında konuşurken, onun aile ve arkadaşlık ilişkilerinden bahsetmek de yaygındır.
"Das ist mein Vater." - Bu benim babam.
"Sie ist meine beste Freundin." - O benim en iyi arkadaşımdır.
"Er und ich sind Kollegen." - O ve ben iş arkadaşlarıyız.
Aile Üyeleri ve İlişkiler
"Die Mutter" - Anne
"Der Bruder" - Erkek kardeş
"Die Schwester" - Kız kardeş
"Der Großvater" - Büyükbaba
"Die Großmutter" - Büyükanne
Özgün ve Dikkat Çekici Özellikler
Her insanın kendine özgü özellikleri vardır. Dikkat çekici detaylar, birini tanımlarken önemli olabilir.
Örnek İfadeler
"Er hat eine Narbe über dem linken Auge." - Onun sol gözünün üzerinde bir yara izi var.
"Sie trägt immer auffälligen Schmuck." - O her zaman dikkat çekici takılar takar.
"Er hat ein Piercing an der Nase." - Onun burnunda bir piercing var.
Almanca'da Sıklıkla Kullanılan İfadeler ve Deyimler
Almanca, zengin bir dil yapısına sahip olup, deyimler ve kalıplaşmış ifadeler günlük dilde sıkça kullanılır.
Popüler Deyimler
"Jemandem das Herz auf der Zunge tragen." - Duygularını açıkça ifade etmek.
"Ein Auge zudrücken." - Bir gözünü kapatmak, görmezden gelmek.
"Nicht auf den Mund gefallen sein." - Hazır cevap olmak.
Bu Deyimlerle İlgili Cümleler
1- "Sie trägt das Herz auf der Zunge und sagt immer, was sie denkt." - O duygularını açıkça ifade eder ve her zaman ne düşündüğünü söyler.
2- "Er ist nicht auf den Mund gefallen und kann sich gut ausdrücken." - O hazır cevap ve kendini iyi ifade edebiliyor.
Öğrendiklerinizi Pekiştirme
Yeni kelimeler ve ifadeler öğrenirken, bunları pratik yapmak önemlidir. Kendi cümlelerinizi oluşturarak ve günlük hayatınızda kullanarak daha hızlı ilerleyebilirsiniz.
Kendi Cümlelerinizi Oluşturun
Ailenizi tanımlayın: "Meine Mutter ist freundlich und kreativ." - Annem arkadaş canlısı ve yaratıcıdır.
Arkadaşlarınızdan bahsedin: "Mein Freund hat kurze braune Haare und grüne Augen." - Arkadaşımın kısa kahverengi saçları ve yeşil gözleri var.
Hayali karakterler yaratın: "Er ist ein mutiger Feuerwehrmann." - O cesur bir itfaiyecidir.
Kullanışlı Almanca Sıfatlar ve Anlamları
Almanca'da sıfatlar, birini veya bir şeyi tanımlarken en çok ihtiyaç duyacağınız kelimelerdendir.
Sık Kullanılan Sıfatlar Listesi
1- "Glücklich" - Mutlu
2- "Traurig" - Üzgün
Was ist deine Adresse?
Maliyetler nedir?
Örnek Diyalog: Als ich ihr ein Paket schicken wollte, fragte ich: Was ist deine Adresse?
Türkçe: Bir paket göndermek istediğimde ona sordum: Adresin nedir?
Wie können wir unser Netzwerk erweitern?
Ağımızı nasıl genişletebiliriz?
Örnek Diyalog: Bei der nächsten Teamkonferenz sollten wir besprechen, wie können wir unser Netzwerk erweitern, um neue Geschäftspartner zu gewinnen.
Türkçe: Bir sonraki ekip toplantısında, yeni iş ortakları kazanmak için ağımızı nasıl genişletebileceğimizi tartışmalıyız.
Welche Meilensteine müssen wir erreichen?
Hangi kilometre taşlarına ulaşmamız gerekiyor?
Örnek Diyalog: In der nächsten Besprechung sollten wir diskutieren, welche Meilensteine wir erreichen müssen, um unser Projekt erfolgreich abzuschließen.
Türkçe: Önümüzdeki toplantıda, projemizi başarıyla tamamlayabilmek için hangi kilometre taşlarına ulaşmamız gerektiğini tartışmalıyız.
Wie können wir unsere Kunden besser bedienen?
Müşterilerimize nasıl daha iyi hizmet verebiliriz?
Örnek Diyalog: Um den Umsatz zu steigern, fragte der Geschäftsführer während des Meetings: Wie können wir unsere Kunden besser bedienen?
Türkçe: Satışları artırmak için müdür toplantı sırasında sordu: Müşterilerimize nasıl daha iyi hizmet verebiliriz?
Was ist Ihr Lieblingsbuch?
Nasıl daha fazla ciro elde edebiliriz?
Örnek Diyalog: Beim ersten Kennenlernen fragte sie interessiert: Was ist Ihr Lieblingsbuch?.
Türkçe: İlk tanışmamızda ilgiyle sordu: En sevdiğiniz kitap nedir?.
Was ist dein Lieblingsbuch?
Başarımızı nasıl ölçebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich: Was ist dein Lieblingsbuch?
Türkçe: Alman arkadaşımı gördüğümde sordum: En sevdiğin kitap hangisi?
Was ist Ihre Lieblingsfilme?
Performansımızı nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich den neuen Kollegen nach seinen Interessen fragte, antwortete er lächelnd: Was ist Ihre Lieblingsfilme?
Türkçe: Yeni iş arkadaşına ilgi alanlarını sorduğumda, gülümseyerek cevap verdi: Sizin en sevdiğiniz filmler nedir?
Was ist Ihre Lieblingsmusik?
Hangi kilometre taşlarına ulaşmamız gerekiyor?
Örnek Diyalog: Beim ersten Treffen fragte ich ihn: Was ist Ihre Lieblingsmusik?
Türkçe: İlk buluşmamızda ona şunu sordum: En sevdiğiniz müzik türü nedir?
Was ist deine Lieblingsmusik?
Maliyetleri nasıl düşürebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich ihn: Was ist deine Lieblingsmusik?
Türkçe: Alman arkadaşımla buluştuğumda ona şunu sordum: En sevdiğin müzik türü nedir?
Was ist dein Lieblingsessen?
Müşterilerimize nasıl daha iyi hizmet verebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich in Deutschland war, fragte mich mein Gastgeber: Was ist dein Lieblingsessen?
Türkçe: Almanya'da olduğum zaman, ev sahibim bana En sevdiğin yemek nedir? diye sordu.
Was sind deine Fähigkeiten?
Süreci nasıl hızlandırabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Vorstellungsgespräch fragte der Interviewer: Was sind deine Fähigkeiten?
Türkçe: İş görüşmesinde mülakatçı sordu: Yeteneklerin neler?
Was ist dein Alter?
Müşteri hizmetlerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Anmeldeformulars fragte der Sachbearbeiter freundlich: Was ist dein Alter?
Türkçe: Kayıt formunu doldururken, memur nazikçe sordu: Kaç yaşındasın?
Wie können wir unsere Marke stärken?
Markamızı nasıl güçlendirebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung diskutieren wir verschiedene Strategien mit dem Thema Wie können wir unsere Marke stärken?.
Türkçe: Bugünkü toplantıda Markamızı nasıl güçlendirebiliriz? konusu altında çeşitli stratejileri tartışıyoruz.
Wo hast du studiert?
Hangi araçları kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich ihn nach seinem Bildungshintergrund fragte, antwortete er lächelnd: Wo hast du studiert?
Türkçe: Ona eğitim geçmişi hakkında sorduğumda, gülümseyerek cevap verdi: Sen nerede okudun?
Wie können wir unsere Produkte optimieren?
Ürünlerimizi nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: In der nächsten Teambesprechung sollten wir uns fragen: Wie können wir unsere Produkte optimieren? um Wettbewerbsvorteile zu erzielen.
Türkçe: Önümüzdeki ekip toplantısında şu soruyu sormalıyız: Ürünlerimizi nasıl optimize edebiliriz? böylece rekabet avantajları elde edebiliriz.
Was sind Ihre Gedanken zu diesem Thema?
Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: Während der Diskussion neigte er sich vor und fragte leise: Was sind Ihre Gedanken zu diesem Thema?
Türkçe: Tartışma sırasında öne eğildi ve sessizce, Bu konu hakkındaki düşünceleriniz neler? diye sordu.
Welche Ideen haben Sie?
Ne gibi fikirleriniz var?
Örnek Diyalog: Welche Ideen haben Sie, um das Problem mit der Kundenzufriedenheit zu lösen?
Türkçe: Müşteri memnuniyeti problemi ile ilgili hangi fikirlere sahipsiniz?
Was sind die Kosten?
Maliyetler nedir?
Örnek Diyalog: Bevor wir mit dem Projekt beginnen, möchte ich fragen: Was sind die Kosten?
Türkçe: Projeye başlamadan önce sormak istiyorum: Maliyetler nedir?
Welche Ressourcen haben wir?
Elimizde hangi kaynaklar var?
Örnek Diyalog: Bevor wir das Projekt starten, sollten wir genau analysieren, welche Ressourcen wir haben.
Türkçe: Projeye başlamadan önce, hangi kaynaklara sahip olduğumuzu dikkatlice analiz etmeliyiz.
Wie können wir die Zeit effizient nutzen?
Zamanı nasıl verimli kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Geschäftsbesprechung wollen wir darüber diskutieren, wie können wir die Zeit effizient nutzen, um unsere Projektziele schneller zu erreichen.
Türkçe: Bugünkü iş toplantısında, projemizin hedeflerine daha hızlı ulaşabilmek için zamanı nasıl verimli kullanabiliriz, bunu tartışmak istiyoruz.
Wie können wir die Ergebnisse messen?
Sonuçları nasıl ölçebiliriz?
Örnek Diyalog: In unserer nächsten Besprechung sollten wir diskutieren, Wie können wir die Ergebnisse messen? um sicherzustellen, dass wir unsere Ziele erreichen.
Türkçe: Bir sonraki toplantımızda Sonuçları nasıl ölçebiliriz? sorusunu tartışmalıyız ki hedeflerimize ulaştığımızdan emin olabilelim.
Was können wir tun, um die Umsetzung zu beschleunigen?
Uygulamayı hızlandırmak için ne yapabiliriz?
Örnek Diyalog: Was können wir tun, um die Umsetzung zu beschleunigen? fragte der Projektmanager während des Meetings.
Türkçe: Toplantı sırasında proje yöneticisi, 'Uygulamayı hızlandırmak için ne yapabiliriz?' diye sordu.
Wie können wir den Prozess optimieren?
Süreci nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung sollten wir uns auf die Frage Wie können wir den Prozess optimieren? konzentrieren.
Türkçe: Bugünkü toplantıda Süreci nasıl optimize edebiliriz? sorusuna odaklanmalıyız.
Welche Konsequenzen hat diese Entscheidung?
Bu kararın sonuçları nelerdir?
Örnek Diyalog: Wir müssen überlegen, welche Konsequenzen hat diese Entscheidung für unser Projekt.
Türkçe: Bu kararın projemiz üzerindeki sonuçlarını düşünmek zorundayız.
Wie können wir das Risiko minimieren?
Riski nasıl en aza indirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um sicherzustellen, dass unser Projekt erfolgreich ist, müssen wir fragen: Wie können wir das Risiko minimieren?
Türkçe: Projemizin başarılı olmasını garanti altına almak için sormamız gerekiyor: Riski nasıl en aza indirebiliriz?
Wie können wir das Budget einhalten?
Bütçe içinde nasıl kalabiliriz?
Örnek Diyalog: Angesichts der unerwarteten Ausgaben müssen wir unsere Strategie überdenken und uns fragen: Wie können wir das Budget einhalten?
Türkçe: Beklenmedik harcamalar karşısında stratejimizi yeniden gözden geçirmeli ve kendimize şunu sormalıyız: Bütçeyi nasıl koruyabiliriz?
Wie können wir die Produktivität steigern?
Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Sitzung möchten wir uns darauf konzentrieren, verschiedene Ansätze zu diskutieren, indem wir die Frage Wie können wir die Produktivität steigern? als Ausgangspunkt verwenden.
Türkçe: Bugünkü oturumda, Üretkenliği nasıl artırabiliriz? sorusunu başlangıç noktası olarak kullanarak, farklı yaklaşımları tartışmaya odaklanmak istiyoruz.
Was sind die wichtigsten Erkenntnisse?
En önemli bulgular nelerdir?
Örnek Diyalog: In der heutigen Vorlesung fragte der Professor: Was sind die wichtigsten Erkenntnisse aus dieser Studie?
Türkçe: Bugünkü derste profesör sordu: Bu çalışmanın en önemli bulguları nelerdir?
Wie können wir den Prozess beschleunigen?
Süreci nasıl hızlandırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der letzten Teamsitzung stellte Marianne die Frage: „Wie können wir den Prozess beschleunigen?“, um nach Lösungen für die Verzögerungen im Projekt zu suchen.
Türkçe: Son ekip toplantısında Marianne, projedeki gecikmeler için çözümler aramak amacıyla Süreci nasıl hızlandırabiliriz? diye bir soru sordu.
Wie können wir das Projekt erfolgreich abschließen?
Projeyi nasıl başarıyla tamamlayabiliriz?
Örnek Diyalog: In der nächsten Team-Besprechung stellte der Manager die Frage: Wie können wir das Projekt erfolgreich abschließend?
Türkçe: Bir sonraki ekip toplantısında müdür şu soruyu sordu: Projeyi nasıl başarılı bir şekilde tamamlayabiliriz?
Welche Kompromisse werden wir eingehen müssen?
Ne gibi tavizler vermemiz gerekecek?
Örnek Diyalog: Angesichts der unterschiedlichen Interessen in der Firma fragte der Geschäftsführer in der Besprechung: Welche Kompromisse werden wir eingehen müssen?
Türkçe: Firmadaki farklı çıkarlar göz önüne alındığında, işletme müdürü toplantıda sordu: Hangi tavizleri vermek zorunda kalacağız?
Welche Ziele müssen wir erreichen?
Hangi hedeflere ulaşmamız gerekiyor?
Örnek Diyalog: Um erfolgreich zu sein, fragte der Teamleiter in der Besprechung: Welche Ziele müssen wir erreichen?
Türkçe: Başarılı olmak için ekip lideri toplantıda sordu: Hangi hedeflere ulaşmamız gerekiyor?
Welche Optionen haben wir?
Ne gibi seçeneklerimiz var?
Örnek Diyalog: Als wir über das Wochenende nachdachten, fragte ich: Welche Optionen haben wir?
Türkçe: Hafta sonunu düşündüğümüzde, sordum: Hangi seçeneklerimiz var?
Wie können wir die Kommunikation optimieren?
İletişimi nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz im Team zu steigern, fragte der Projektmanager: Wie können wir die Kommunikation optimieren?
Türkçe: Takımın verimliliğini artırmak için proje yöneticisi sordu: İletişimi nasıl optimize edebiliriz?
Wie können wir die Ergebnisse vorhersagen?
Sonuçları nasıl tahmin edebiliriz?
Örnek Diyalog: Wie können wir die Ergebnisse vorhersagen? fragte der Wissenschaftler besorgt, als er auf die komplexen Modelle blickte.
Türkçe: Sonuçları nasıl öngörebiliriz? diye endişeyle sordu bilim insanı, karmaşık modellere bakarken.
Wie können wir die Qualität sicherstellen?
Kaliteyi nasıl sağlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Kundenzufriedenheit zu erhöhen, fragt das Managementteam oft: Wie können wir die Qualität sicherstellen?
Türkçe: Müşteri memnuniyetini artırmak için yönetim ekibi sık sık Kaliteyi nasıl sağlayabiliriz? diye sorar.
Wie können wir das Projekt schneller abschließen?
Projeyi nasıl daha hızlı tamamlayabiliriz?
Örnek Diyalog: In der Teamsitzung fragte der Projektmanager: Wie können wir das Projekt schneller abschließen?
Türkçe: Takım toplantısında proje yöneticisi sordu: Projeyi daha hızlı nasıl tamamlayabiliriz?
Wie können wir die Produktivität erhöhen?
Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Sitzung sollten wir uns auf die Frage konzentrieren: Wie können wir die Produktivität erhöhen?.
Türkçe: Bugünkü toplantıda üzerinde yoğunlaşmamız gereken soru şu olmalı: Üretkenliği nasıl artırabiliriz?.
Wie können wir unsere Produkte verbessern?
Ürünlerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um besser auf Kundenbedürfnisse einzugehen, stellten wir in der letzten Teamversammlung die Frage: Wie können wir unsere Produkte verbessern?
Türkçe: Müşteri ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmek için son ekip toplantısında şu soruyu sorduk: Ürünlerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Wie können wir die Ressourcen effizienter nutzen?
Kaynakları nasıl daha verimli kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung sollten wir uns auf die Frage konzentrieren: Wie können wir die Ressourcen effizienter nutzen?
Türkçe: Bugünkü toplantıda odaklanmamız gereken konu şu olmalı: Kaynakları nasıl daha verimli kullanabiliriz?
Wie können wir unser Team effektiver machen?
Ekibimizi nasıl daha etkili hale getirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Produktivität zu steigern, fragten wir uns: Wie können wir unser Team effektiver machen?
Türkçe: Üretkenliği artırmak için kendimize sorduk: Takımımızı daha etkili nasıl yapabiliriz?
Wie können wir uns strategisch positionieren?
Kendimizi stratejik olarak nasıl konumlandırabiliriz?
Örnek Diyalog: Auf der Vorstandssitzung stellte der Geschäftsführer die zentrale Frage: Wie können wir uns strategisch positionieren, um auf dem sich wandelnden Markt erfolgreich zu sein?
Türkçe: Yönetim kurulu toplantısında, genel müdür merkezi bir soruyu gündeme getirdi: Değişen pazarda başarılı olmak için stratejik olarak kendimizi nasıl konumlandırabiliriz?
Wie können wir das Projekt besser verwalten?
Projeyi nasıl daha iyi yönetebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung fragte der Teamleiter: Wie können wir das Projekt besser verwalten?
Türkçe: Bugünkü toplantıda takım lideri sordu: Projeyi nasıl daha iyi yönetebiliriz?
Welche Werkzeuge können wir nutzen?
Hangi araçları kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: Um das Regal zu montieren, fragte ich: Welche Werkzeuge können wir nutzen?
Türkçe: Rafı monte etmek için sordum: Hangi aletleri kullanabiliriz?
Wie können wir die Prozesse optimieren?
Süreçleri nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: In der nächsten Teamsitzung sollten wir das Thema Wie können wir die Prozesse optimieren? eingehend diskutieren.
Türkçe: Bir sonraki takım toplantısında Prosesleri nasıl optimize edebiliriz? konusunu derinlemesine tartışmalıyız.
Wie können wir unsere Fähigkeiten verbessern?
Becerilerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um im globalen Wettbewerb bestehen zu können, fragen wir uns oft: Wie können wir unsere Fähigkeiten verbessern?
Türkçe: Global rekabette ayakta kalabilmek için sık sık kendimize şu soruyu sorarız: Yeteneklerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Wie können wir neue Märkte erschließen?
Yeni pazarlara nasıl açılabiliriz?
Örnek Diyalog: Um weiter zu wachsen, fragte der Geschäftsführer in der Vorstandssitzung: 'Wie können wir neue Märkte erschließen?'
Türkçe: Büyümeye devam etmek için, genel müdür yönetim kurulu toplantısında şu soruyu sordu: Yeni pazarlara nasıl giriş yapabiliriz?
Wie können wir neue Kunden gewinnen?
Yeni müşterileri nasıl çekebiliriz?
Örnek Diyalog: In unserem nächsten Meeting wollen wir Strategien diskutieren, die Frage Wie können wir neue Kunden gewinnen? steht im Zentrum unserer Agenda.
Türkçe: Bir sonraki toplantımızda Yeni müşteriler nasıl kazanabiliriz? sorusu ajandamızın merkezinde yer alırken, stratejileri tartışmak istiyoruz.
Wie können wir neue Ideen entwickeln?
Yeni fikirleri nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um unseren Geschäftserfolg zu steigern, fragte der Manager in der Teamsitzung: Wie können wir neue Ideen entwickeln?
Türkçe: İş başarımızı artırmak için yönetici ekip toplantısında sordu: Yeni fikirler nasıl geliştirebiliriz?
Wie können wir unser Wissen weitergeben?
Bilgilerimizi nasıl aktarabiliriz?
Örnek Diyalog: Lehrer diskutieren oft, Wie können wir unser Wissen effektiv an die Schüler weitergeben?.
Türkçe: Öğretmenler sık sık Bilgimizi öğrencilere nasıl etkili bir şekilde aktarabiliriz? diye tartışırlar.
Welche Kompetenzen benötigen wir?
Hangi yetkinliklere ihtiyacımız var?
Örnek Diyalog: Im Kontext der digitalen Transformation fragt der Geschäftsführer: Welche Kompetenzen benötigen wir, um zukunftsfähig zu bleiben?
Türkçe: Dijital dönüşüm bağlamında, işletme yöneticisi şu soruyu soruyor: Geleceğe uyum sağlayabilmek için hangi yetkinliklere ihtiyacımız var?
Wie können wir eine bessere Zusammenarbeit erreichen?
Nasıl daha iyi bir işbirliği sağlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz im Team zu steigern, fragte der Manager in der Besprechung: Wie können wir eine bessere Zusammenarbeit erreichen?
Türkçe: Takımın verimliliğini artırmak için müdür toplantıda şunu sordu: Daha iyi bir iş birliği nasıl sağlayabiliriz?
Wer bist du?
Hedeflerimize nasıl ulaşabiliriz?
Örnek Diyalog: When the masked figure entered the room, I couldn't help but ask, Wer bist du?
Türkçe: Maskeli figür odaya girdiğinde, kendimi alamayarak sordum, Sen kimsin?
Wer ist das?
Bu sorunu nasıl çözebiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Betrachten des alten Familienfotos fragte das Kind neugierig: Wer ist das?
Türkçe: Eski aile fotoğrafına bakarken çocuk merakla sordu: Bu kim?
Wie heißt du?
Sonraki adımlar nelerdir?
Örnek Diyalog: When I met the new student from Germany, the first thing I asked was Wie heißt du?
Türkçe: Almanya'dan gelen yeni öğrenciyle tanıştığımda sorduğum ilk şey Wie heißt du? oldu.
Was ist dein Name?
Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: As I approached the stranger, I smiled politely and asked, Was ist dein Name?
Türkçe: Yabancıya yaklaşırken nazikçe gülümsedim ve sordum, Adın ne?
Wie ist Ihr Name?
Ne gibi fikirleriniz var?
Örnek Diyalog: When I met the new colleague, I politely asked, Wie ist Ihr Name? to learn his name.
Türkçe: Yeni meslektaşımla tanıştığımda ismini öğrenmek için nazikçe, Wie ist Ihr Name? diye sordum.
Wie lautet deine Adresse?
Görevi nasıl bölüşeceğiz?
Örnek Diyalog: Als ich meinem Freund schrieb, fragte ich: Wie lautet deine Adresse?
Türkçe: Arkadaşımı yazdığımda sordum: Adresin nedir?
Welchen Beruf hast du?
Nasıl daha iyi işbirliği yapabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich den neuen Nachbarn kennenlernte, fragte er mich neugierig: Welchen Beruf hast du?
Türkçe: Yeni komşumla tanıştığımızda merakla bana, Ne iş yapıyorsun? diye sordu.
Kann ich deinen Nachnamen wissen?
Uygulamayı hızlandırmak için ne yapabiliriz?
Örnek Diyalog: Als wir das Anmeldeformular ausfüllten, fragte ich höflich: Kann ich deinen Nachnamen wissen?
Türkçe: Kayıt formunu doldururken nazikçe sordum: Soyadını öğrenebilir miyim?
Wie ist Ihr Titel?
Riski nasıl en aza indirebiliriz?
Örnek Diyalog: Als sie den berühmten Professor traf, fragte sie höflich: Wie ist Ihr Titel?
Türkçe: Ünlü profesörle karşılaştığında saygılı bir şekilde sordu: Unvanınız nedir?
Was ist Ihre Position?
Bu kararın sonuçları nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich den neuen Kollegen im Meetingraum traf, fragte ich höflich: Was ist Ihre Position in unserem Unternehmen?
Türkçe: Toplantı odasında yeni meslektaşla karşılaştığımda nazikçe sordum: Şirketimizdeki pozisyonunuz nedir?
Kann ich deine Telefonnummer haben?
Karşılaşılan zorluklar nelerdir?
Örnek Diyalog: Als er ihr begegnete, fragte er schüchtern: Kann ich deine Telefonnummer haben?
Türkçe: Onunla karşılaştığında utangaç bir şekilde sordu: Telefon numaranı alabilir miyim?
Was sind Ihre Kontaktdaten?
Elimizde hangi kaynaklar var?
Örnek Diyalog: Um mit Ihnen in Verbindung bleiben zu können, möchte ich Sie fragen: Was sind Ihre Kontaktdaten?
Türkçe: Sizinle iletişimde kalabilmek için sizden İletişim bilgileriniz nedir? diye sormak istiyorum.
Wie ist Ihre Nachname?
Maliyetleri nasıl düşürebiliriz?
Örnek Diyalog: When I met Herr Schmidt for the first time, I asked him politely, Wie ist Ihre Nachname?
Türkçe: Herr Schmidt ile ilk kez tanıştığımda, ona nazikçe Soyadınız nedir? diye sordum.
Hast du eine Handynummer?
Teklifin avantajları nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich ins Ausland reiste, fragte ich meinen neuen Bekannten: Hast du eine Handynummer, um in Kontakt zu bleiben?
Türkçe: Yurtdışına seyahat ettiğimde yeni tanıştığım birine sordum: İletişimde kalmak için bir cep telefonu numaran var mı?
Können Sie mir Ihre E-Mail-Adresse geben?
Zamanı nasıl verimli kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich den Support-Mitarbeiter kontaktierte, fragte ich höflich: Können Sie mir Ihre E-Mail-Adresse geben?
Türkçe: Destek çalışanıyla iletişime geçtiğimde nazikçe sordum: Bana e-posta adresinizi verebilir misiniz?
Was ist Ihr Beruf?
Süreci nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich den freundlichen Herren neben mir im Zug fragte Was ist Ihr Beruf?, antwortete er mit einem Lächeln, dass er Kinderbuchautor sei.
Türkçe: Trende yanımdaki nazik beyefendiye Mesleğiniz nedir? diye sorduğumda, gülümseyerek bir çocuk kitabı yazarı olduğunu söyledi.
Können Sie mir Ihre Telefonnummer geben?
Sonuçları nasıl ölçebiliriz?
Örnek Diyalog: Entschuldigen Sie, aber könnten Sie mir Ihre Telefonnummer geben, falls ich weitere Fragen habe?
Türkçe: Özür dilerim ama, eğer başka sorularım olursa, bana telefon numaranızı verebilir misiniz?
Wie ist dein Status?
Geleceğe nasıl hazırlanabiliriz?
Örnek Diyalog: Ich habe meinen Freund gefragt: Wie ist dein Status?, um zu sehen, ob er noch in einer Beziehung ist.
Türkçe: Arkadaşımı sordum: Durumun ne? diye, hâlâ bir ilişkisi olup olmadığını görmek için.
Was ist dein Fachgebiet?
Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich den Professor zum ersten Mal traf, fragte ich ihn: „Was ist dein Fachgebiet?”.
Türkçe: Profesörle ilk kez karşılaştığımda ona şunu sordum: Uzmanlık alanınız nedir?.
Wo arbeitest du?
Bütçe içinde nasıl kalabiliriz?
Örnek Diyalog: When I met him at the cafe, I asked, Wo arbeitest du? to learn more about his profession.
Türkçe: Kafede onunla tanıştığım zaman, mesleği hakkında daha fazla bilgi edinmek için, Wo arbeitest du? diye sordum.
Was ist Ihre Arbeitserfahrung?
Ne gibi tavizler vermemiz gerekecek?
Örnek Diyalog: In meinem Vorstellungsgespräch fragte mich der Personalchef: Was ist Ihre Arbeitserfahrung?
Türkçe: Mülakatımda insan kaynakları müdürü bana şunu sordu: İş tecrübeniz nedir?
Welche Fähigkeiten haben Sie?
Projeyi nasıl başarıyla tamamlayabiliriz?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch fragte der Interviewer: Welche Fähigkeiten haben Sie?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde mülakatçı sordu: Hangi yeteneklere sahipsiniz?
Was ist Ihr Lieblingshobby?
İletişimi nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: Als sie sich beim Kaffeeklatsch unterhielten, fragte er sie neugierig: Was ist Ihr Lieblingshobby?
Türkçe: Kahve sohbeti esnasında ona merakla sordu: En sevdiğiniz hobi nedir?
Was sind deine Interessen?
Maliyetleri nasıl düşürebiliriz?
Örnek Diyalog: Wenn ich jemanden besser kennenlernen möchte, frage ich oft: Was sind deine Interessen?
Türkçe: Birini daha iyi tanımak istediğimde sıkça şunu sorarım: İlgi alanların nelerdir?
Was sind Ihre Interessen?
Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim ersten Treffen fragte der Kursleiter: Was sind Ihre Interessen?
Türkçe: İlk toplantıda kurs lideri sordu: İlgi alanlarınız nelerdir?
Was sind deine Ziele?
Sonuçları nasıl tahmin edebiliriz?
Örnek Diyalog: Als wir uns nach langer Zeit wieder trafen, fragte ich ihn: Was sind deine Ziele?
Türkçe: Uzun bir süre sonra tekrar karşılaştığımızda ona sordum: Hedeflerin neler?
Was ist dein Lieblingshobby?
Projeyi nasıl daha iyi planlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim ersten Treffen fragte sie interessiert: Was ist dein Lieblingshobby?
Türkçe: İlk buluşmada ilgiyle sordu: En sevdiğin hobi nedir?
Was sind Ihre Pläne für die Zukunft?
Projeyi nasıl daha hızlı tamamlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich ihn neugierig: Was sind Ihre Pläne für die Zukunft?
Türkçe: Alman arkadaşımı gördüğümde merakla sordum: Gelecek için planlarınız neler?
Wo wohnst du?
Daha hızlı ilerlemek için ne gibi olanaklarımız var?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen Klassenkameraden traf, fragte ich interessiert: Wo wohnst du?
Türkçe: Yeni sınıf arkadaşımı gördüğümde ilgiyle sordum: Nerede oturuyorsun?
Was sind Ihre Ziele?
Maliyetlerden tasarruf etmek için ne gibi fikirleriniz var?
Örnek Diyalog: Als sie sich zum ersten Mal trafen, fragte der Coach: Was sind Ihre Ziele?
Türkçe: İlk kez karşılaştıklarında antrenör sordu: Hedefleriniz neler?
Wie alt sind Sie?
Ekibimizi nasıl daha etkili hale getirebiliriz?
Örnek Diyalog: When I met the German gentleman, the first question I politely asked was, Wie alt sind Sie?
Türkçe: Alman beyefendiyle tanıştığımda, nazikçe sorduğum ilk soru, Kaç yaşındasınız? oldu.
Was ist Ihr Hintergrund?
Ağımızı nasıl genişletebiliriz?
Örnek Diyalog: Als neuer Mitarbeiter würde ich gerne fragen: Was ist Ihr Hintergrund? um mehr über Ihre Erfahrungen zu erfahren.
Türkçe: Yeni bir çalışan olarak sormak isterim: Sizin arka planınız nedir? deneyimleriniz hakkında daha fazla bilgi edinmek için.
Bist du verheiratet?
Çalışmalarımıza nasıl yeni fikirler katabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich ihn nach seinem Familienstand fragte, antwortete er lächelnd: Bist du verheiratet?
Türkçe: Ailesel durumu hakkında sorduğumda, gülümseyerek Evli misin? diye yanıt verdi.
Was ist Ihr Heimatland?
Kaynakları nasıl daha verimli kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: During the international conference, the delegate politely inquired by asking, Was ist Ihr Heimatland? to his colleague from Europe.
Türkçe: Uluslararası konferansta, delegasyon üyesi Avrupalı meslektaşına kibarca Was ist Ihr Heimatland? diye sordu.
Was ist dein Geschlecht?
Yeni pazar fırsatlarından nasıl yararlanabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich das Formular ausfüllte, kam ich zu der Frage: Was ist dein Geschlecht?.
Türkçe: Formu doldururken, Cinsiyetin nedir? sorusuyla karşılaştım.
Welchen Hintergrund hast du?
Hangi teknolojileri kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich mit meinem neuen Kollegen über das Projekt sprach, fragte ich: Welchen Hintergrund hast du?
Türkçe: Yeni iş arkadaşımla projeyi konuşurken, ona, Senin arkaplanın nedir? diye sordum.
Was ist Ihr Geschlecht?
Kendimizi stratejik olarak nasıl konumlandırabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Antragsformulars stolperte er über die Frage: Was ist Ihr Geschlecht?.
Türkçe: Başvuru formunu doldururken Cinsiyetiniz nedir? sorusunda takıldı.
Wann ist dein Geburtstag?
Nasıl daha fazla ciro elde edebiliriz?
Örnek Diyalog: Wann ist dein Geburtstag? fragte ich meinen neuen deutschen Freund, als wir unsere persönlichen Informationen austauschten.
Türkçe: Doğum günün ne zaman? diye sordum, yeni Alman arkadaşıma kişisel bilgilerimizi paylaşırken.
Sind Sie verheiratet?
Başarımızı nasıl ölçebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen Kollegen kennenlernte, fragte ich höflich Sind Sie verheiratet?.
Türkçe: Yeni meslektaşımla tanıştığımda, nazikçe Evli misiniz? diye sordum.
Was ist deine Muttersprache?
Süreçleri nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen Freund aus Deutschland traf, fragte ich ihn: Was ist deine Muttersprache?.
Türkçe: Almanya'dan yeni arkadaşımı buluştuğumuzda, ona şunu sordum: Ana dilin nedir?.
Was für einen Abschluss haben Sie?
Maliyetleri nasıl kontrol edebiliriz?
Örnek Diyalog: Bei dem Vorstellungsgespräch fragte der Personalchef den Bewerber: Was für einen Abschluss haben Sie?
Türkçe: İş görüşmesinde insan kaynakları müdürü adaya şunu sordu: Sizin hangi alanda diplomanız var?
Was ist dein Familienstand?
Projeyi nasıl daha iyi planlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Antrags stolperte er über die Frage Was ist dein Familienstand?.
Türkçe: Başvuru formunu doldururken Medeni haliniz nedir? sorusunda takıldı.
Welche Sprachen sprechen Sie?
Becerilerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: When I met the linguist, I asked him, Welche Sprachen sprechen Sie? to learn about the languages he could speak.
Türkçe: Dilbilimciyle tanıştığımda, hangi dilleri konuşabildiğini öğrenmek için ona, Welche Sprachen sprechen Sie? diye sordum.
Was ist Ihre Muttersprache?
Hangi zorlukların üstesinden gelmemiz gerekiyor?
Örnek Diyalog: Als ich nach Berlin zog, wurde ich oft gefragt: Was ist Ihre Muttersprache?
Türkçe: Berlin'e taşındığımda sık sık şu soruyla karşılaştım: Anadiliniz nedir?
Was ist Ihr Familienstand?
Yeni pazarlara nasıl açılabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Antragsformulars stolperte er über die Frage: Was ist Ihr Familienstand?
Türkçe: Başvuru formunu doldururken Medeni durumunuz nedir? sorusunda takıldı.
Was macht dich besonders?
Süreçlerimizi nasıl iyileştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Was macht dich besonders? fragte der Interviewer neugierig.
Türkçe: Seni özel kılan nedir? diye sordu röportajcı merakla.
Welche Nationalität hast du?
Başarıyı nasıl sağlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Bei der Einschreibung in die Sprachschule wurde ich gefragt: Welche Nationalität hast du?
Türkçe: Dil okuluna kayıt olurken bana şu soru soruldu: Hangi milliyetten sin?
Welche Ihrer Fähigkeiten machen Sie besonders?
Maliyetleri nasıl düşürebiliriz?
Örnek Diyalog: In dem Vorstellungsgespräch fragte der Personalchef: Welche Ihrer Fähigkeiten machen Sie besonders?
Türkçe: Mülakatta insan kaynakları müdürü sordu: Yeteneklerinizden hangisi sizi özel kılıyor?
Was ist Ihr ethnischer Hintergrund?
İşimizi nasıl daha verimli hale getirebiliriz?
Örnek Diyalog: Während des Interviews für die kulturelle Studie fragte der Forscher höflich: Was ist Ihr ethischer Hintergrund?
Türkçe: Kültürel çalışma için yapılan mülakat sırasında araştırmacı nazikçe sordu: Etnik kökeniniz nedir?
Wovon sind Sie besonders begeistert?
Rekabeti nasıl yenebiliriz?
Örnek Diyalog: Auf der Kunstausstellung fragte der Kritiker den Maler: Wovon sind Sie besonders begeistert in Ihrer aktuellen Kollektion?
Türkçe: Sanat sergisinde eleştirmen ressama şöyle sordu: Şu anki koleksiyonunuzda özellikle hangi eserden çok etkilendiniz?
Was ist Ihr Lieblingsort?
Geleceğe nasıl hazırlanabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim ersten Date fragte er sie vorsichtig: Was ist Ihr Lieblingsort?
Türkçe: İlk buluşmalarında ona dikkatlice sordu: En sevdiğiniz yer neresi?
Was ist dein Lieblingsort?
Markamızı nasıl güçlendirebiliriz?
Örnek Diyalog: Was ist dein Lieblingsort? fragte sie, als wir durch die malerische Altstadt schlenderten.
Türkçe: En sevdiğin yer neresi? diye sordu, pitoresk eski şehirde dolaşırken.
Was ist deine Lieblingsbeschäftigung?
Hangi trendlere dikkat etmemiz gerekiyor?
Örnek Diyalog: Als ich gestern meinen deutschen Freund traf, fragte er mich: Was ist deine Lieblingsbeschäftigung?
Türkçe: Dün Alman arkadaşımla buluştuğumda, bana En sevdiğin uğraş nedir? diye sordu.
Worin sind Sie gut?
Ürünlerimizi nasıl optimize edebiliriz?
Örnek Diyalog: Worin sind Sie gut? fragte der Interviewer neugierig.
Türkçe: Ne konuda iyisiniz? diye sordu röportajcı merakla.
Was ist deine Lieblingsfarbe?
Süreçlerimizi nasıl basitleştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich das kleine Mädchen nach ihrem Lieblingsstift fragte, lächelte sie und antwortete fröhlich: Was ist deine Lieblingsfarbe?
Türkçe: Küçük kızdan en sevdiği kalemi sorduğumda, o gülümsedi ve neşeyle yanıtladı: Senin en sevdiğin renk hangisi?
Wie würden Sie Ihre Persönlichkeit beschreiben?
Ürün kalitesini nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte die Frage gestellt werden: Wie würden Sie Ihre Persönlichkeit beschreiben?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde Kişiliğinizi nasıl tanımlarsınız? şeklinde bir soru sorulabilir.
Was ist Ihre Lieblingsfarbe?
Yeni fırsatlardan nasıl faydalanabiliriz?
Örnek Diyalog: Bei unserem ersten Kennenlernen fragte ich höflich: Was ist Ihre Lieblingsfarbe?.
Türkçe: İlk tanışmamızda nazikçe sordum: En sevdiğiniz renk nedir?.
Wie können wir unsere Leistung steigern?
Performansımızı nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Teamsitzung stand die Frage im Raum: Wie können wir unsere Leistung steigern?
Türkçe: Bugünkü takım toplantısında şu soru gündeme geldi: Performansımızı nasıl artırabiliriz?
Wie können wir eine höhere Effizienz erzielen?
Nasıl daha fazla verimlilik elde edebiliriz?
Örnek Diyalog: Um unsere Produktionsziele zu erreichen, fragte der Manager während des Meetings: Wie können wir eine höhere Effizienz erzielen?
Türkçe: Üretim hedeflerimize ulaşmak için, müdür toplantı sırasında şunu sordu: Daha yüksek bir verimlilik nasıl sağlayabiliriz?
Welche Technologien können wir einsetzen?
Hangi teknolojileri kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz unseres Produktionsprozesses zu steigern, sollten wir fragen: Welche Technologien können wir einsetzen?
Türkçe: Üretim sürecimizin verimliliğini artırmak için sormalıyız: Hangi teknolojileri kullanabiliriz?
Wie können wir unseren Kundenservice verbessern?
Müşteri hizmetlerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um langfristig erfolgreich zu sein, fragte das Management-Team in der Besprechung: Wie können wir unseren Kundenservice verbessern?
Türkçe: Uzun vadeli başarı sağlamak için yönetim ekibi toplantıda şöyle bir soru yöneltti: Müşteri hizmetlerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Wie können wir unsere Prozesse vereinfachen?
Süreçlerimizi nasıl basitleştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz zu steigern, fragte der Manager sein Team: Wie können wir unsere Prozesse vereinfachen?
Türkçe: Verimliliği arttırmak için müdür ekibine şöyle sordu: Proseslerimizi nasıl basitleştirebiliriz?
Was ist Ihr Lieblingsessen?
Nasıl daha fazla verimlilik elde edebiliriz?
Örnek Diyalog: Als sie sich am Tisch gegenübersaßen, lächelte er und fragte: Was ist Ihr Lieblingsessen?
Türkçe: Masada karşı karşıya oturduklarında, gülümsedi ve sordu: En sevdiğiniz yemek nedir?
Was ist dein Lieblingsfilm?
Maliyetleri nasıl kontrol edebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen neuen Kollegen nach seinen Interessen fragte, antwortete er sofort: Was ist dein Lieblingsfilm?.
Türkçe: Yeni meslektaşıma ilgi alanlarını sorduğumda, hemen şöyle cevap verdi: En sevdiğin film hangisi?.
Wie können wir unsere Zusammenarbeit verbessern?
İşbirliğimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung sollten wir die Frage Wie können wir unsere Zusammenarbeit verbessern? als Tagesordnungspunkt aufnehmen.
Türkçe: Bugünkü toplantıda İş birliğimizi nasıl geliştirebiliriz? sorusunu gündem maddesi olarak ele almalıyız.
Was sind die nächsten Schritte?
Sonraki adımlar nelerdir?
Örnek Diyalog: Nachdem wir das Problem identifiziert haben, fragte ich: Was sind die nächsten Schritte?
Türkçe: Problemi tespit ettikten sonra sordum: Bir sonraki adımlar nelerdir?
Wie lange wird es dauern?
Ne kadar sürecek?
Örnek Diyalog: Wie lange wird es dauern, bis das neue Einkaufszentrum fertiggestellt ist?
Türkçe: Yeni alışveriş merkezinin tamamlanması ne kadar sürecek?
Welche Herausforderungen gibt es?
Karşılaşılan zorluklar nelerdir?
Örnek Diyalog: Angesichts des technologischen Fortschritts fragen sich viele Unternehmen: Welche Herausforderungen gibt es, um mit den neuesten Trends Schritt zu halten?
Türkçe: Teknolojik ilerlemenin ışığında, birçok şirket şu soruyu soruyor: En son trendlerle ayak uydurabilmek için hangi zorluklar var?
Was sind die wichtigsten Prioritäten?
Ana öncelikler nelerdir?
Örnek Diyalog: Während der Sitzung stellte der Geschäftsführer die Frage: Was sind die wichtigsten Prioritäiten für unser Unternehmen?
Türkçe: Toplantı sırasında genel müdür şu soruyu sordu: Şirketimiz için en önemli öncelikler nelerdir?
Wie können wir das Problem lösen?
Bu sorunu nasıl çözebiliriz?
Örnek Diyalog: Hast du irgendwelche Vorschläge, wie können wir das Problem lösen?
Türkçe: Sorunu nasıl çözebileceğimize dair herhangi bir önerin var mı?
Wie werden wir die Aufgabe aufteilen?
Görevi nasıl bölüşeceğiz?
Örnek Diyalog: Wie werden wir die Aufgabe aufteilen? fragte der Teamleiter in der Besprechung.
Türkçe: Görevi nasıl paylaşacağız? diye sordu ekip lideri toplantıda.
Wie können wir besser kooperieren?
Nasıl daha iyi işbirliği yapabiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz unseres Teams zu steigern, sollten wir uns fragen: Wie können wir besser kooperieren?
Türkçe: Takımımızın etkinliğini artırmak için şu soruyu sormalıyız: Nasıl daha iyi işbirliği yapabiliriz?
Was sind die Risiken?
Riskler nelerdir?
Örnek Diyalog: Bevor wir mit dem Projekt starten, sollten wir fragen: Was sind die Risiken?
Türkçe: Proje ile başlamadan önce sormalıyız: Riskler nelerdir?
Was sollte unsere nächste Schritte sein?
Sonraki adımlarımız ne olmalı?
Örnek Diyalog: Angesichts der neuen Informationen haben wir uns gefragt: Was sollte unsere nächste Schritte sein?
Türkçe: Yeni bilgiler ışığında şunu sorduk: Bir sonraki adımımız ne olmalı?
Was sind die Vorteile des Vorschlags?
Teklifin avantajları nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich die Präsentation anhörte, fragte ich mich: Was sind die Vorteile des Vorschlags?
Türkçe: Sunumu dinlerken kendime Bu teklifin avantajları neler? diye sordum.
Wie können wir die Kommunikation verbessern?
İletişimi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz unseres Teams zu steigern, fragte der Manager in der Besprechung: Wie können wir die Kommunikation verbessern?
Türkçe: Takımımızın verimliliğini artırmak için müdür toplantıda şöyle sordu: İletişimi nasıl geliştirebiliriz?
Wie können wir die Qualität verbessern?
Kaliteyi nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der gestrigen Besprechung war die Hauptfrage: Wie können wir die Qualität verbessern?
Türkçe: Dünkü toplantıda ana soru şuydu: Kaliteyi nasıl artırabiliriz?
Wie können wir die Effizienz verbessern?
Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der nächsten Teamsitzung sollten wir diskutieren: Wie können wir die Effizienz verbessern?
Türkçe: Bir sonraki ekip toplantısında şunu tartışmalıyız: Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Welche Ideen haben Sie, um Kosten zu sparen?
Maliyetlerden tasarruf etmek için ne gibi fikirleriniz var?
Örnek Diyalog: Im Rahmen der Budgetbesprechung fragte der Geschäftsführer in die Runde: Welche Ideen haben Sie, um Kosten zu sparen?
Türkçe: Bütçe görüşmesi sırasında işletme müdürü gruba sordu: Maliyetleri azaltmak için hangi fikirleriniz var?
Was können wir tun, um die Zusammenarbeit zu verbessern?
İşbirliğini geliştirmek için ne yapabiliriz?
Örnek Diyalog: Um die Effizienz unseres Teams zu steigern, könnte jemand fragen: Was können wir tun, um die Zusammenarbeit zu verbessern?
Türkçe: Takımımızın verimliliğini artırmak için biri şunu sorabilir: İş birliğini geliştirmek için ne yapabiliriz?
Welche Möglichkeiten haben wir, um schneller voranzukommen?
Daha hızlı ilerlemek için ne gibi olanaklarımız var?
Örnek Diyalog: Beim Planen unserer Route fragte Lars: Welche Möglichkeiten haben wir, um schneller voranzukommen?.
Türkçe: Rotamızı planlarken Lars sordu: Daha hızlı ilerlemek için ne gibi seçeneklerimiz var?.
Welche Kriterien müssen wir berücksichtigen?
Hangi kriterleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor?
Örnek Diyalog: Bei der Auswahl des neuen Teams müssen wir uns fragen: Welche Kriterien müssen wir berücksichtigen?
Türkçe: Yeni takımı seçerken kendimize şu soruyu sormalıyız: Hangi kriterleri göz önünde bulundurmalıyız?
Wie können wir die Zufriedenheit der Kunden erhöhen?
Müşteri memnuniyetini nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der nächsten Besprechung sollte unser Hauptthema sein: Wie können wir die Zufriedenheit der Kunden erhöhen?.
Türkçe: Bir sonraki toplantımızın ana konusu şu olmalı: Müşteri memnuniyetini nasıl artırabiliriz?.
Wie können wir neue Marktchancen nutzen?
Yeni pazar fırsatlarından nasıl yararlanabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung werden wir diskutieren, Wie können wir neue Marktchancen nutzen?.
Türkçe: Bugünkü toplantıda Yeni piyasa fırsatları nasıl değerlendirilebilir? konusunu tartışacağız.
Wie können wir neue Ideen in unsere Arbeit einbringen?
Çalışmalarımıza nasıl yeni fikirler katabiliriz?
Örnek Diyalog: In unserer nächsten Teambesprechung sollten wir diskutieren, Wie können wir neue Ideen in unsere Arbeit einbringen?.
Türkçe: Bir sonraki ekip toplantımızda Yeni fikirleri işimize nasıl entegre edebiliriz? konusunu tartışmalıyız.
Wie können wir unsere Leistung verbessern?
Performansımızı nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Um im nächsten Quartal konkurrenzfähig zu bleiben, fragte der Manager sein Team: Wie können wir unsere Leistung verbessern?
Türkçe: Gelecek çeyrekte rekabetçi kalmak için yönetici ekibine sordu: Performansımızı nasıl geliştirebiliriz?
Welche Kompetenzen haben wir?
Hangi yetkinliklere sahibiz?
Örnek Diyalog: Bei der Planung unseres nächsten Projektes fragten wir uns: Welche Kompetenzen haben wir? um sicherzustellen, dass alle Aufgaben erfolgreich ausgeführt werden können.
Türkçe: Sonraki projemizi planlarken, Hangi yetkinliklere sahibiz? diye sorduk, böylece tüm görevlerin başarıyla tamamlanabileceğinden emin olabildik.
Was ist deine Religion?
En önemli sonuçlar nelerdir?
Örnek Diyalog: Als ich nach seinen persönlichen Überzeugungen fragte, antwortete er nur mit einem Lächeln: Was ist deine Religion?.
Türkçe: Ona kişisel inançlarını sorduğumda, sadece gülümseyerek şu karşılığı verdi: Senin dinin ne?.
Was sind die wichtigsten Ergebnisse?
En önemli sonuçlar nelerdir?
Örnek Diyalog: Nachdem die Forschungsarbeit abgeschlossen war, fragte der Reviewer: Was sind die wichtigsten Ergebnisse?
Türkçe: Araştırma çalışması tamamlandıktan sonra hakem sordu: En önemli sonuçlar neler?
Was sind deine Pläne für die Zukunft?
Kaliteyi nasıl sağlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Als wir uns bei einer Tasse Kaffee entspannten, fragte ich ihn: Was sind deine Pläne für die Zukunft?
Türkçe: Bir fincan kahve eşliğinde rahatlarken ona sordum: Gelecek için planların neler?
Welche Trends müssen wir beachten?
Hangi trendlere dikkat etmemiz gerekiyor?
Örnek Diyalog: Um am Markt wettbewerbsfähig zu bleiben, stellte der CEO die Frage: Welche Trends müssen wir beachten?
Türkçe: Piyasadaki rekabet gücümüzü koruyabilmek için CEO şu soruyu sordu: Hangi trendlere dikkat etmeliyiz?
Wie viele Kinder hast du?
Projeyi nasıl daha iyi yönetebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen alten Schulfreund nach Jahren wiedertraf, war meine erste Frage: Wie viele Kinder hast du?
Türkçe: Yıllar sonra eski okul arkadaşımı tekrar gördüğümde ilk sorduğum soru: Kaç çocuğun var? oldu.
Wie heißen Sie?
İşbirliğimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: When I first met the German ambassador, I greeted him with the customary, Wie heißen Sie? to ask for his name politely.
Türkçe: Alman büyükelçisiyle ilk tanıştığımda, adını nazikçe sormak için geleneksel bir şekilde Wie heißen Sie? diyerek onu selamladım.
Welche Sprachen beherrschen Sie?
Nasıl daha iyi bir işbirliği sağlayabiliriz?
Örnek Diyalog: When meeting a multilingual individual, you might ask, Welche Sprachen beherrschen Sie? to discover which languages they can speak fluently.
Türkçe: Çok dilli bir birey ile tanıştığınızda, akıcı bir şekilde hangi dilleri konuşabildiklerini öğrenmek için Hangi dilleri akıcı bir şekilde konuşabiliyorsunuz? diye sorabilirsiniz.
Wo haben Sie studiert?
Hangi yetkinliklere sahibiz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen Professor zum ersten Mal traf, fragte er mich freundlich: Wo haben Sie studiert?
Türkçe: Profesörümle ilk kez tanıştığım zaman bana nazikçe sordu: Nerede okudunuz?
Wann ist Ihr Geburtstag?
Müşteri memnuniyetini nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund zum ersten Mal traf, fragte ich ihn höflich: Wann ist Ihr Geburtstag?.
Türkçe: Alman arkadaşımla ilk kez tanıştığımda, ona nazikçe sordum: Doğum gününüz ne zaman?.
Wie können wir unsere Arbeit effizienter gestalten?
İşimizi nasıl daha verimli hale getirebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung möchte ich die Frage Wie können wir unsere Arbeit effizienter gestalten? in den Mittelpunkt stellen.
Türkçe: Bugünkü toplantıda İşimizi nasıl daha verimli hale getirebiliriz? sorusunu merkeze almak istiyorum.
Wie lange sind Sie schon bei der Firma?
Performansı nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Am ersten Arbeitstag fragte mich der Abteilungsleiter freundlich: Wie lange sind Sie schon bei der Firma?
Türkçe: İlk iş günümde bölüm şefi bana nazikçe şöyle sordu: Ne zamandır şirkette çalışıyorsunuz?
Welches ist dein Name?
Ne kadar sürecek?
Örnek Diyalog: When I met the German exchange student, I asked, Welches ist dein Name? to learn his name.
Türkçe: Alman değişim öğrencisiyle tanıştığımda adını öğrenmek için Welches ist dein Name? diye sordum.
Welche Bildung haben Sie?
Sonraki adımlarımız ne olmalı?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte der Interviewer fragen: Welche Bildung haben Sie? um mehr über den Bildungshintergrund des Bewerbers zu erfahren.
Türkçe: Bir iş görüşmesinde, mülakatçı Hangi eğitimi aldınız? diye sorabilir ki bu, adayın eğitim geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinmeyi amaçlar.
Was sind Ihre Schwächen?
Ne gibi seçeneklerimiz var?
Örnek Diyalog: During the job interview, the hiring manager looked at me intently and asked, Was sind Ihre Schwächen?
Türkçe: İş görüşmesi sırasında, işe alım müdürü bana dikkatle baktı ve Zayıf yönleriniz nelerdir? diye sordu.
Was ist Ihre Lieblingsbeschäftigung?
Yeni müşterileri nasıl çekebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinen deutschen Freund traf, fragte ich ihn: Was ist Ihre Lieblingsbeschäftigung?.
Türkçe: Alman arkadaşımı gördüğümde ona şunu sordum: En sevdiğiniz uğraş nedir?.
Wie können wir die Produktqualität verbessern?
Ürün kalitesini nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung stand die Frage Wie können wir die Produktqualität verbessern? im Mittelpunkt der Diskussion.
Türkçe: Bugünkü toplantıda Ürün kalitesini nasıl iyileştirebiliriz? sorusu tartışmanın odak noktasıydı.
Wie lange arbeitest du schon?
En önemli bulgular nelerdir?
Örnek Diyalog: Ich fragte den neuen Kollegen freundlich: Wie lange arbeitest du schon hier?
Türkçe: Yeni iş arkadaşına nazikçe sordum: Burada ne kadar süredir çalışıyorsun?
Wie können wir den Wettbewerb schlagen?
Rekabeti nasıl yenebiliriz?
Örnek Diyalog: Um erfolgreich zu sein, fragte der Geschäftsführer sein Team: Wie können wir den Wettbewerb schlagen?
Türkçe: Başarılı olmak için, işletme müdürü ekibine şöyle sordu: Rekabeti nasıl yenebiliriz?
Welche Strategien können wir anwenden?
Hangi stratejileri kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung sollten wir diskutieren, welche Strategien wir anwenden können, um unsere Umsatzziele zu erreichen.
Türkçe: Bugünkü toplantıda, satış hedeflerimize ulaşmak için hangi stratejileri uygulayabileceğimizi tartışmalıyız.
Woher kommst du?
İşbirliğini geliştirmek için ne yapabiliriz?
Örnek Diyalog: When I met the new exchange student, I asked, Woher kommst du? to find out where she was from.
Türkçe: Yeni gelen değişim öğrencisiyle tanıştığım zaman, nereli olduğunu öğrenmek için ona, Nerelisin? diye sordum.
Wie können wir unsere Prozesse verbessern?
Süreçlerimizi nasıl iyileştirebiliriz?
Örnek Diyalog: In der heutigen Besprechung steht die Frage Wie können wir unsere Prozesse verbessern? im Mittelpunkt unserer Diskussion.
Türkçe: Bugünkü toplantımızda Süreçlerimizi nasıl iyileştirebiliriz? sorusu tartışmamızın merkezinde yer alacak.
Wo sind Sie beschäftigt?
İletişimi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Wo sind Sie beschäftigt? fragte der Chef, als er seinen Mitarbeiter nicht an dessen üblichem Arbeitsplatz vorfand.
Türkçe: nerede çalışıyorsunuz? diye sordu patron, çalışanını onun alışıldık iş yerinde bulamayınca.
Was für einen Charakter haben Sie?
Yeni fikirleri nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich ihn beim Vorstellungsgespräch fragte Was für einen Charakter haben Sie?, antwortete er mit ruhiger Stimme und einem selbstbewussten Lächeln.
Türkçe: Mülakatta ona Nasıl bir karakteriniz var? diye sorduğumda, o sakin bir ses tonu ve kendinden emin bir gülümsemeyle yanıt verdi.
Welche Ressourcen benötigen wir?
Hangi kaynaklara ihtiyacımız var?
Örnek Diyalog: Um das Projekt erfolgreich abzuschließen, sollten wir zuerst klären: Welche Ressourcen benötigen wir?
Türkçe: Proje başarılı bir şekilde tamamlanmak için öncelikle şunu netleştirmeliyiz: Hangi kaynaklara ihtiyacımız var?
Wo wohnen Sie?
Ürünlerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Beim ersten Treffen mit einem neuen Bekannten fragte er höflich: Wo wohnen Sie?
Türkçe: Yeni tanıştığı biriyle ilk buluşmasında nazikçe sordu: Nerede oturuyorsunuz?
Welche Nationalität haben Sie?
Bilgilerimizi nasıl aktarabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich im Ausland war, wurde ich oft gefragt: Welche Nationalität haben Sie?
Türkçe: Yurtdışında olduğum zamanlarda sık sık şu soruyla karşılaştım: Hangi milliyettensiniz?
Was ist Ihre Religion?
Hangi stratejileri kullanabiliriz?
Örnek Diyalog: During the multicultural fair, he approached the booth with the sign Interfaith Dialogue and tentatively asked the smiling woman behind it, Entschuldigung, was ist Ihre Religion?
Türkçe: Çok kültürlü fuarda, Dinlerarası Diyalog işaretli standa yaklaştı ve arkasındaki gülümseyen kadına tereddüt ederek, Özür dilerim, sizin dininiz nedir? diye sordu.
Woher stammen Sie?
Verimliliği nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Beim Kennenlernen neuer Kollegen im internationalen Büro fragte Martin freundlich: Woher stammen Sie?.
Türkçe: Uluslararası ofiste yeni meslektaşlarla tanışırken Martin nazikçe sordu: Nerelisiniz?.
Haben Sie Kinder?
Performansımızı nasıl geliştirebiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich das Paar nach ihrem Familienleben fragte, antwortete ich höflich: Haben Sie Kinder?
Türkçe: Çiftin aile hayatı hakkında soru sorduğumda nazik bir şekilde, Çocuklarınız var mı? diye sordum.
Was ist Ihr Titel?
Riskler nelerdir?
Örnek Diyalog: Als sie an der Registrierungstheke ankam, neigte sie ihren Kopf leicht und fragte höflich: Entschuldigung, was ist Ihr Titel?
Türkçe: Kayıt bankosuna vardığında, başını hafifçe eğerek kibarca sordu: Afedersiniz, unvanınız nedir?
Was für einen Charakter hast du?
Hedeflerimize nasıl ulaşabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich dich nach deinen Hobbys fragte, antwortete ich schließlich mit Was für einen Charakter hast du? um dich besser kennenzulernen.
Türkçe: Senin hobilerin hakkında sorduğumda, sonunda Senin karakterin nasıl? diye yanıt verdim ki seni daha iyi tanıyayım.
Was sind deine Stärken?
Hangi hedeflere ulaşmamız gerekiyor?
Örnek Diyalog: When I went for the job interview, the panel asked me, Was sind deine Stärken?, prompting me to share my strengths.
Türkçe: İş görüşmesine gittiğimde, komite bana Was sind deine Stärken? yani Güçlü yönlerin nelerdir? diye sordu, bu da benim güçlü yanlarımı paylaşmam için bir vesile oldu.
Was ist Ihr Fachgebiet?
Kaliteyi nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich den renommierten Professor traf, fragte ich ihn höflich: Was ist Ihr Fachgebiet?
Türkçe: Tanınmış profesörü bulduğumda, ona nazikçe sordum: Uzmanlık alanınız nedir?
Wie können wir neue Möglichkeiten nutzen?
Yeni fırsatlardan nasıl faydalanabiliriz?
Örnek Diyalog: Fragt man sich Wie können wir neue Möglichkeiten nutzen?, so öffnet man die Tür zu innovativen Lösungen und unentdeckten Chancen.
Türkçe: Kendimize 'Yeni olanakları nasıl kullanabiliriz?' diye sorduğumuzda, yenilikçi çözümlerin ve keşfedilmemiş fırsatların kapısını aralamış oluruz.
Was ist dein ethnischer Hintergrund?
Hangi yetkinliklere ihtiyacımız var?
Örnek Diyalog: Beim Kennenlernen neuer Freunde frage ich manchmal höflich: Was ist dein ethnischer Hintergrund? um mehr über ihre Kultur zu erfahren.
Türkçe: Yeni arkadaşlarla tanışırken bazen kibarca şunu sorarım: Etnik kökenin nedir? böylece kültürleri hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için.
Was hast du für einen Abschluss?
Performansı nasıl artırabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich die Stellenanzeige sah, fragte ich meinen Freund: Was hast du für einen Abschluss? weil ich dachte, die Position könnte perfekt für ihn sein.
Türkçe: İş ilanını gördüğümde arkadaşıma sordum: Senin hangi diploman var? çünkü pozisyonun onun için mükemmel olabileceğini düşündüm.
Welche Adresse hast du?
Başarıyı nasıl sağlayabiliriz?
Örnek Diyalog: Als ich meinem Freund helfen wollte, die Einladungen zu seiner Party zu verschicken, fragte ich ihn: Welche Adresse hast du?
Türkçe: Arkadaşımın partisinin davetiyelerini göndermesine yardım etmek istediğimde ona sordum: Hangi adresin var?
Wie würden Sie sich selbst beschreiben?
Hangi kaynaklara ihtiyacımız var?
Örnek Diyalog: In einem Vorstellungsgespräch könnte die Frage gestellt werden: Wie würden Sie sich selbst beschreiben?
Türkçe: Bir iş görüşmesinde şu soru sorulabilir: Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Was ist dein Heimatland?
Hangi kriterleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor?
Örnek Diyalog: Als ich den Austauschstudenten zum ersten Mal traf, fragte ich ihn neugierig: Was ist dein Heimatland?
Türkçe: Yabancı öğrenciyle ilk kez tanıştığım zaman ona merakla sordum: Senin anavatanın neresi?
Welche Herausforderungen müssen wir angehen?
Hangi zorlukların üstesinden gelmemiz gerekiyor?
Örnek Diyalog: Um zukunftsfähig zu bleiben, stellt sich die Frage: Welche Herausforderungen müssen wir angehen?
Türkçe: Geleceğe yönelik olarak ayakta kalmak için şu soruyu sormamız gerekiyor: Hangi zorluklarla yüzleşmeliyiz?
Wie lautet Ihre E-Mail-Adresse?
Ana öncelikler nelerdir?
Örnek Diyalog: Beim Ausfüllen des Anmeldeformulars fragte der Rezeptionist: Wie lautet Ihre E-Mail-Adresse?
Türkçe: Kayıt formunu doldururken resepsiyonist sordu: E-posta adresiniz nedir?
3- "Ängstlich" - Korkmuş
4- "Stolz" - Gururlu
5- "Überrascht" - Şaşırmış
Bu Sıfatları Kullanarak Cümleler
"Er sieht heute sehr glücklich aus." - O bugün çok mutlu görünüyor.
"Sie war überrascht von der Nachricht." - O habere şaşırdı.
Almanca'da Soru Sorma ve Yanıt Verme
Karşınızdaki kişi hakkında daha fazla bilgi edinmek için soru sormak önemlidir.
Örnek Sorular
"Wie alt bist du?" - Kaç yaşındasın?
"Was machst du beruflich?" - Ne iş yapıyorsun?
"Woher kommst du?" - Nereden geliyorsun?
"Was sind deine Hobbys?" - Hobilerin nelerdir?
Olası Yanıtlar
"Ich bin 25 Jahre alt." - 25 yaşındayım.
"Ich arbeite als Designer." - Tasarımcı olarak çalışıyorum.
"Ich komme aus der Türkei." - Türkiye'den geliyorum.
"Meine Hobbys sind Lesen und Reisen." - Hobilerim okumak ve seyahat etmektir.
Pratik Yapmanın Önemi
Dil öğreniminde teori kadar pratik de kritiktir. Öğrendiğiniz ifadeleri günlük hayatınıza entegre etmek, hafızanızı güçlendirecek ve akıcılığınızı artıracaktır.
Dil partnerleri bulun: Almanca öğrenen veya konuşan kişilerle pratik yapın.
Günlük notlar tutun: Gün içinde öğrendiğiniz yeni kelimeleri ve ifadeleri not edin.
Medya tüketin: Almanca filmler izleyin, müzik dinleyin veya kitaplar okuyun.
Sonuç ve Teşvik
Almanca'da kişileri tanımlama becerisi, hem dil öğreniminizi zenginleştirecek hem de sosyal ilişkilerinizi güçlendirecektir. Unutmayın, her yeni ifade ve kelime, sizi hedefinize bir adım daha yaklaştırır. Sabırlı olun, pratik yapın ve en önemlisi, bu sürecin keyfini çıkarın.
Yeni bir dil öğrenmek zorlu olabilir, ancak her adımda keşfedeceğiniz yeni şeyler, bu yolculuğu unutulmaz kılacaktır. Viel Erfolg! - Bol şans!