İtalya'nın büyüleyici dilini öğrenmeye başlamak ister misiniz? Hiç İtalyanca bilmeyenler için hazırladığımız bu rehberle, temel sözcükler ve ifadelerle dolu bir keşfe çıkacağız. Endişelenmeyin, bu yolculukta adım adım birlikte ilerleyeceğiz.
İtalyanca'ya Genel Bir Bakış
İtalyanca, Latin kökenli bir dil olup melodik ve akıcı bir yapıya sahiptir. İster bir seyahat planlıyor olun, ister yeni bir dil öğrenme hevesinde, İtalyanca sizin için harika bir seçenek olabilir.
İtalyanca Alfabesi ve Telaffuz
İtalyanca alfabesi, Türk alfabesine oldukça benzer ve 21 harften oluşur:
A, B, C, D, E, F, G, H, I, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, U, V, Z
Bazı harfler İtalyanca kelimelerde sıkça kullanılırken, J, K, W, X ve Y harfleri genellikle yabancı kelimelerde görülür.
Telaffuz İpuçları
C harfi, 'ke' veya 'çi' olarak telaffuz edilir:
- "Casa" (ka-za) - Ev
- "Ciao" (ça-o) - Merhaba
- G harfi, 'ge' veya 'ci' olarak okunur:
- "Gatto" (gat-to) - Kedi
- "Gelato" (ce-la-to) - Dondurma
Temel Selamlaşmalar ve İfadeler
Günlük hayatta kullanabileceğiniz bazı temel İtalyanca ifadeler:
Ciao (Çao) - Merhaba / Hoşçakal
Buongiorno (Bon-corno) - Günaydın / İyi günler
Buonasera (Buona-sera) - İyi akşamlar
Arrivederci (Arivederçi) - Görüşmek üzere
Per favore (Per favore) - Lütfen
Grazie (Gra-ziye) - Teşekkürler
Prego (Pre-go) - Bir şey değil
Örnek Diyalog
Turist: "Ciao! Parli inglese?" (Merhaba! İngilizce konuşuyor musunuz?)
Yerel: "Un po'. Come posso aiutarti?" (Biraz. Size nasıl yardımcı olabilirim?)
Sayılar ve Saymayı Öğrenmek
İtalyanca sayıları öğrenmek, alışveriş yaparken veya yön sorarken işinize yarayabilir.
1- Uno (Uno) - Bir
2- Due (Due) - İki
3- Tre (Tre) - Üç
4- Quattro (Kuat-tro) - Dört
5- Cinque (Çin-kue) - Beş
6- Sei (Sei) - Altı
7- Sette (Set-te) - Yedi
8- Otto (Ot-to) - Sekiz
9- Nove (No-ve) - Dokuz
10- Dieci (Di-eçi) - On
İpucu: "Quanto costa?" (Kuanto kosta?) - "Ne kadar?" demektir.
Günler ve Aylar
Haftanın günleri ve ayları öğrenmek, randevu alırken veya etkinlik planlarken faydalı olacaktır.
Haftanın Günleri
Lunedì (Lunedì) - Pazartesi
Martedì (Martedì) - Salı
Mercoledì (Merkoledì) - Çarşamba
Giovedì (Covedì) - Perşembe
Venerdì (Venerdì) - Cuma
Sabato (Sabato) - Cumartesi
Domenica (Domenika) - Pazar
Aylar
Gennaio (Cennaio) - Ocak
Febbraio (Febbraio) - Şubat
Marzo (Marzo) - Mart
Aprile (Aprile) - Nisan
Maggio (Maccio) - Mayıs
Benvenuti nel mondo dei fumetti.
Çizgi romanların dünyasına hoş geldiniz.
Örnek Diyalog: Appena entrati nel negozio, il proprietario sorrise e disse: Benvenuti nel mondo dei fumetti.
Türkçe: Mağazaya adım atar atmaz, sahibi gülümseyerek Çizgi romanların dünyasına hoş geldiniz dedi.
Parliamo italiano attraverso le immagini.
Görseller aracılığıyla İtalyanca konuşuyoruz.
Örnek Diyalog: Mentre guardiamo questo libro illustrato, parliamo italiano attraverso le immagini per imparare nuove parole insieme.
Türkçe: Bu resimli kitaba bakarken, görseller aracılığıyla İtalyanca konuşarak birlikte yeni kelimeler öğreniyoruz.
Impara vocaboli nuovi con ogni vignetta.
Her bir karikatürle yeni kelimeler öğren.
Örnek Diyalog: Guardando questo fumetto educativo, Giovanni disse entusiasta, Impara vocaboli nuovi con ogni vignetta.
Türkçe: Bu eğitici çizgi romanı inceleyen Giovanni heyecanla şöyle dedi, Her karede yeni kelimeler öğreniyor.
Ciao! Come ti chiami? chiede il supereroe.
Merhaba! Adın ne? diye sorar süper kahraman.
Örnek Diyalog: Ciao! Come ti chiami? chiede il supereroe mentre atterra accanto al bambino stupito.
Türkçe: Selam! Adın ne? diye sorar süper kahraman şaşkın çocuğun yanına inerken.
Mi chiamo Marco, risponde il ragazzo.
Benim adım Marco, diye cevap veriyor çocuk.
Örnek Diyalog: Mi chiamo Marco, risponde il ragazzo quando gli chiedono il suo nome.
Türkçe: Adım Marco, diye yanıt verir çocuk ona adını sorduklarında.
Che bello volare sopra la città! esclama l’eroina.
Şehrin üzerinde uçmak ne güzel! diye haykırır kahraman kadın.
Örnek Diyalog: Che bello volare sopra la città! esclama l’eroina, mentre ammira la vista mozzafiato dall'alto del grattacielo.
Türkçe: Ne güzel şehrin üzerinde uçmak! diye haykırır kahraman kız, gökdelenin zirvesinden nefes kesen manzarayı hayranlıkla izlerken.
Sto cercando il mio gatto, dice la ragazza con l'ombrello.
Kedimi arıyorum, diyor şemsiyeli kız.
Örnek Diyalog: Sto cercando il mio gatto, dice la ragazza con l'ombrello mentre cerca sotto la pioggia incessante.
Türkçe: Kız şemsiyeyle yağmur altında ararken, Kedimi arıyorum, diyor.
Ogni personaggio ha la sua storia da raccontare.
Her karakterin anlatacak bir hikayesi vardır.
Örnek Diyalog: Mentre sfogliavamo il vecchio libro di famiglia, mia nonna sospirò e disse: Ogni personaggio ha la sua storia da raccontare.
Türkçe: Eski aile kitabımızı karıştırırken, büyükannem iç çekti ve şöyle dedi: Her karakterin anlatacak bir hikayesi vardır.
Dove si trova la biblioteca? chiede l'alieno curioso.
Kütüphane nerede? diye sorar meraklı uzaylı.
Örnek Diyalog: Dove si trova la biblioteca? chiede l'alieno curioso mentre osserva la mappa della città.
Türkçe: Kütüphane nerede? diye meraklı uzaylı, şehir haritasını incelerken sorar.
Segui la mappa, suggerisce il detective sagace.
Haritayı takip et, diye önerir zeki dedektif.
Örnek Diyalog: Segui la mappa, suggerisce il detective sagace, per trovare l'indizio nascosto.
Türkçe: Haritayı takip et, kurnaz dedektif önerir, gizli ipucunu bulmak için.
Vuoi un gelato? offre l'uomo del furgoncino colorato.
İstiyor musun bir dondurma? diyor renkli kamyonetin adamı.
Örnek Diyalog: Mentre passeggiamo al parco, Vuoi un gelato? offre l'uomo del furgoncino colorato ai bambini che giocano vicino.
Türkçe: Parkta yürürken dondurma arabasındaki adam yakında oynayan çocuklara Bir dondurma ister misiniz? diye soruyor.
Sì, grazie! Prendo un cono al cioccolato, risponde il bambino.
Evet, teşekkür ederim! Çikolatalı bir külah alacağım, diye yanıtlar çocuk.
Örnek Diyalog: Sì, grazie! Prendo un cono al cioccolato, risponde il bambino quando il gelataio gli chiede quale gusto preferisce.
Türkçe: Evet, teşekkür ederim! Çocuk bir çikolatalı külah alacağını söyledi, dondurmacı ona hangi lezzeti tercih ettiğini sorduğunda.
Guarda! Il cielo è pieno di stelle, sussurra il poeta.
Bak! Gökyüzü yıldızlarla dolu, diye fısıldar şair.
Örnek Diyalog: Guarda! Il cielo è pieno di stelle, sussurra il poeta, ammirando l'immensità sopra di loro.
Türkçe: Bak! Gökyüzü yıldızlarla dolu, şair fısıldıyor, üzerlerindeki uçsuz bucaksızlığa hayranlıkla bakarken.
Ho perso il mio orologio, si lamenta il contadino.
Saati mi kaybettim, diye yakınıyor çiftçi.
Örnek Diyalog: Ho perso il mio orologio, si lamenta il contadino guardando il tramonto e pensando a quanto tempo dovrà trascorrere per poterne acquistare uno nuovo.
Türkçe: Saati kaybettim, diye yakınıyor çiftçi, gün batımına bakarken ve yeni bir saat alabilmek için ne kadar zaman geçirmesi gerektiğini düşünüyor.
Troveremo una soluzione insieme, afferma l'inventore.
Birlikte bir çözüm bulacağız, diyor mucit.
Örnek Diyalog: Troveremo una soluzione insieme, afferma l'inventore, mentre guarda con fiducia il gruppo di collaboratori riuniti intorno al tavolo.
Türkçe: Birlikte bir çözüm bulacağız, diyor mucit, işbirlikçiler grubuna güvenle bakarak onların etrafındaki masada toplanmış halde.
Quando parte il prossimo treno? interroga il turista.
Sonraki tren ne zaman kalkıyor? diye sorar turist.
Örnek Diyalog: Quando parte il prossimo treno? interroga il turista all'impiegato della stazione.
Türkçe: Bir sonraki tren ne zaman kalkıyor? diye turist, istasyon görevlisine sorar.
In cima alla montagna c'è una sorpresa, rivela la guida.
Dağın tepesinde bir sürpriz var, diye açıklıyor rehber.
Örnek Diyalog: In cima alla montagna c'è una sorpresa, rivela la guida mentre il gruppo inizia l'ascesa con curiosità crescente.
Türkçe: Dağın tepesinde bir sürpriz var, rehber grup merakla tırmanışa başlarken açıklıyor.
Il supermercato è pieno di scelte e parole nuove.
Süpermarket yeni seçenekler ve kelimelerle dolu.
Örnek Diyalog: Entrando nell'enorme sala alimentare, Laura sospirò e disse a Marco: Il supermercato è pieno di scelte e parole nuove.
Türkçe: Kocaman yemek salonuna girerken Laura iç çekti ve Marco'ya dedi ki: Süpermarket seçenekler ve yeni kelimelerle dolu.
Quanto costa questa borsa? chiede la signora elegante.
Bu çanta ne kadar? diye sorar şık bayan.
Örnek Diyalog: Quanto costa questa borsa? chiede la signora elegante al commesso mentre ammira il design esclusivo esposto nella vetrina della boutique.
Türkçe: Bu çantanın fiyatı ne kadar? diye sorar şık hanım, butiğin vitrininde sergilenen özel tasarımı hayranlıkla incelerken tezgahtara.
Oggi è il mio compleanno! annuncia la bambina festosa.
Bugün benim doğum günüm! diye duyurur neşe içindeki kız çocuğu.
Örnek Diyalog: Oggi è il mio compleanno! annuncia la bambina festosa, scartando i regali circondata dai suoi amici.
Türkçe: Bugün benim doğum günüm! diye duyuruyor neşeyle çocuk, hediye paketlerini açarken arkadaşlarının çevrelediği bir şekilde.
Coraggio! Possiamo attraversare il fiume, incita l'esploratore.
Cesaret! Nehri geçebiliriz, diye teşvik eder kaşif.
Örnek Diyalog: Coraggio! Possiamo attraversare il fiume, incita l'esploratore ai suoi compagni, osservando l'acqua scorrere veloce sotto di loro.
Türkçe: Cesaret! Nehri geçebiliriz, diye teşvik eder kaşif arkadaşlarına, suyun hızla onların altından akışını izleyerek.
Stai attento a dove cammini, avverte il guardiano del museo.
Müzenin bekçisi, 'Nereye bastığına dikkat et,' diye uyarıyor.
Örnek Diyalog: Stai attento a dove cammini, avverte il guardiano del museo, mentre il visitatore si avvicina distrattamente all'opera d'arte cordata.
Türkçe: Dikkatli ol nereye bastığına, diyor müze görevlisi, ziyaretçi dalgın bir şekilde kordonla çevrili sanat eserine yaklaşırken.
Questo pappagallo parla troppo, scherza il pirata.
Bu papağan çok konuşuyor, diye şakalaşıyor korsan.
Örnek Diyalog: Questo pappagallo parla troppo, scherza il pirata mentre solleva la spalla su cui l'uccello è appollaiato.
Türkçe: Bu papağan çok konuşuyor, diye şaka yapıyor korsan, üzerinde kuşun tünediği omzunu kaldırırken.
Preferisco la pizza margherita, dichiara il cuoco.
Aşçı, 'Margherita pizzayı tercih ederim,' diyor.
Örnek Diyalog: Preferisco la pizza margherita, dichiara il cuoco, mentre sorride orgoglioso delle sue abilità culinarie.
Türkçe: Pizza margheritayı tercih ederim, diye açıklıyor aşçı, gururla yemek yapma becerileriyle gülümseyerek.
La mia squadra ha vinto la partita! festeggia il calciatore.
Takımım maçı kazandı! diye sevinçle söyler futbolcu.
Örnek Diyalog: Euforico dopo il triplice fischio finale, con un sorriso raggiante esclama: La mia squadra ha vinto la partita! festeggia il calciatore mentre alza le braccia al cielo.
Türkçe: Final düdüğünden sonra coşkuyla ve ışıl ışıl bir gülümsemeyle Takımım maçı kazandı! diye haykırıyor, futbolcu bunu kutlarken ellerini göğe kaldırıyor.
Il segreto è nel libro antico, sussurra l'archeologo.
Sırrın antik kitapta olduğunu, arkeolog fısıldar.
Örnek Diyalog: Il segreto è nel libro antico, sussurra l'archeologo mentre sfoglia con cautela le pagine ingiallite.
Türkçe: Sır, antik kitabın içinde, diye fısıldar arkeolog, dikkatle sararmış sayfaları çevirirken.
Il mare è calmo oggi, osserva il marinaio.
Deniz bugün sakin, diye belirtiyor denizci.
Örnek Diyalog: Il mare è calmo oggi, osserva il marinaio, mentre scansiona l'orizzonte.
Türkçe: Deniz bugün sakin, diyor denizci, ufku tararken.
Il mio sogno è viaggiare nello spazio, confessa l'astronauta.
Astronot, Benim hayalim uzayda seyahat etmek, diye itiraf ediyor.
Örnek Diyalog: Il mio sogno è viaggiare nello spazio, confessa l'astronauta ai giornalisti radunati.
Türkçe: Astronot, toplanan gazetecilere itiraf ediyor: Benim hayalim uzayda seyahat etmek.
Quella villa antica è un mistero, racconta il vecchio.
O eski villa bir gizem, diyor yaşlı adam.
Örnek Diyalog: Quella villa antica è un mistero, racconta il vecchio al gruppo di turisti incuriositi.
Türkçe: O eski villa bir gizemdir, yaşlı adam meraklı turist grubuna anlatıyor.
Hai sentito quel rumore? chiede la spia.
O sesi duydun mu? diye sorar casus.
Örnek Diyalog: Hai sentito quel rumore? chiede la spia mentre si nasconde nell'ombra.
Türkçe: O sesi duydun mu? diye sorar casus, gölgede saklanırken.
La torta al cioccolato è la mia preferita, ammette il pasticcere.
Çikolatalı pasta benim favorim, diye itiraf ediyor pastacı.
Örnek Diyalog: La torta al cioccolato è la mia preferita, ammette il pasticcere con un sorriso mentre decora l'ultima fetta.
Türkçe: Çikolatalı pasta benim favorimdir, pastacı son dilimi süslerken bir gülümsemeyle itiraf ediyor.
Siamo in ritardo per il concerto, si preoccupa il musicista.
Konser için geç kaldık, diye endişeleniyor müzisyen.
Örnek Diyalog: Siamo in ritardo per il concerto, si preoccupa il musicista guardando ansiosamente l'orologio.
Türkçe: Konsere geç kaldık, müzisyen endişeyle saatine bakarak kaygılanıyor.
Le luci della città sono affascinanti di notte, descrive il fotografo.
Fotografçı şöyle açıklıyor: Şehrin ışıkları geceleyin büyüleyici.
Örnek Diyalog: Le luci della città sono affascinanti di notte, descrive il fotografo mentre regola l'obiettivo della sua macchina fotografica.
Türkçe: Şehrin ışıkları geceleyin büyüleyici, diyor fotoğraf makinesinin objektifini ayarlarken fotoğrafçı.
L'arte è ovunque, proclama l'artista.
Sanat her yerde, diye ilan eder sanatçı.
Örnek Diyalog: Mentre camminiamo tra le sculture del parco, con un ampio gesto della mano, l'artista esclama: L'arte è ovunque, proclama l'artista.
Türkçe: Parktaki heykeller arasında yürürken sanatçı geniş bir el hareketiyle, Sanat her yerde! diye haykırır.
Il giardino botanico è pieno di colori, nota il biologo.
Botanik bahçe renklerle dolu, diye belirtiyor biyolog.
Örnek Diyalog: Il giardino botanico è pieno di colori, nota il biologo mentre passeggia tra le aiuole fiorite.
Türkçe: Botanik bahçe renklerle dolu, biyolog çiçekli yataklar arasında yürürken fark eder.
Dobbiamo rispettare la natura, predica l'ambientalista.
Doğaya saygı göstermeliyiz, diye vaaz veriyor çevreci.
Örnek Diyalog: Dobbiamo rispettare la natura, predica l'ambientalista alla folla durante la manifestazione.
Türkçe: Doğayı korumalıyız, çevreci kalabalığa gösteri sırasında vaaz veriyor.
Questa mummia è antichissima, spiega l'egittologo.
Bu mumya çok eski, diye açıklıyor Mısırbilimci.
Örnek Diyalog: Questa mummia è antichissima, spiega l'egittologo, mentre indica le iscrizioni sul sarcofago.
Türkçe: Bu mumya çok antik, diye açıklıyor Mısırbilimci, sarkofaj üzerindeki yazıtları işaret ederken.
Abbiamo scoperto un nuovo pianeta, annuncia l'astronomo.
Bir yeni gezegen keşfettik, diyor astronom.
Örnek Diyalog: Abbiamo scoperto un nuovo pianeta, annuncia l'astronomo con voce piena di orgoglio e meraviglia.
Türkçe: Yeni bir gezegen keşfettik, diyor astronom kendi kendine gurur ve hayretle dolu bir sesle.
Con questa macchina del tempo, possiamo fare un viaggio incredibile, propone lo scienziato.
Bu zaman makinesiyle inanılmaz bir yolculuk yapabiliriz, diye teklif ediyor bilim insanı.
Örnek Diyalog: Con questa macchina del tempo, possiamo fare un viaggio incredibile, propone lo scienziato entusiasta.
Türkçe: Bu zaman makinesiyle, inanılmaz bir yolculuğa çıkabiliriz diye heyecanlı bilim insanı öneriyor.
Ogni fiore ha il suo nome, insegna il giardiniere.
Her çiçeğin bir adı vardır, diye öğretir bahçıvan.
Örnek Diyalog: Mentre cammino nel giardino botanico, mi avvicino a un gruppo di bambini a cui il giardiniere spiega pazientemente, Ogni fiore ha il suo nome, insegna il giardiniere, sottolineando quanto sia importante conoscere la diversità delle piante.
Türkçe: Botanik bahçesinde yürürken, bahçıvanın sabırla bir grup çocuğa Her çiçeğin kendine ait bir ismi vardır, diye açıkladığına yaklaşıyorum; bahçıvan, bitkilerin çeşitliliğini bilmek ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Le formiche lavorano in team perfetto, osserva l'entomologo.
Karınca, mükemmel bir takım halinde çalışıyor, diye gözlemliyor entomolog.
Örnek Diyalog: Le formiche lavorano in team perfetto, osserva l'entomologo mentre annota il comportamento coordinato nella colonia.
Türkçe: Karınca çalışmaları mükemmel bir ekip işi sergiliyor, entomolog koordine davranışları kolonide not alırken gözlemliyor.
La pizza è pronta! grida il pizzaiolo.
Pizza hazır! diye bağırır pizzacı.
Örnek Diyalog: La pizza è pronta! grida il pizzaiolo annunciando con entusiasmo che il nostro pranzo è finalmente pronto.
Türkçe: Pizza hazır! diye bağırıyor pizzacı, öğle yemeğimizin sonunda hazır olduğunu heyecanla ilan ediyor.
Questa scultura è un capolavoro, ammira il critico d'arte.
Bu heykel bir şaheser, diye hayranlıkla söylüyor sanat eleştirmeni.
Örnek Diyalog: Questa scultura è un capolavoro, ammira il critico d'arte mentre osserva attentamente ogni dettaglio.
Türkçe: Bu heykel bir şaheser, sanat eleştirmeni her bir detayı dikkatle incelerken hayranlıkla söylüyor.
Facciamo una passeggiata nel parco, invita l'amico.
Hadi parkta bir yürüyüş yapalım, diye davet ediyor arkadaşı.
Örnek Diyalog: Facciamo una passeggiata nel parco, invita l'amico con un sorriso.
Türkçe: Parkta bir yürüyüş yapalım, arkadaşını bir gülümsemeyle davet et.
Sto imparando a suonare la chitarra, racconta l'adolescente.
Gitar çalmayı öğreniyorum, diye anlatıyor genç.
Örnek Diyalog: Sto imparando a suonare la chitarra, racconta l'adolescente con un sorriso mentre accarezza le corde del suo nuovo strumento.
Türkçe: Gitar çalmayı öğreniyorum, diyor genç bir gülümsemeyle, yeni enstrümanının tellerini okşarken.
Dobbiamo trovare la chiave perduta, sottolinea il maggiordomo.
Kayıp anahtarı bulmalıyız, diye vurguluyor uşak.
Örnek Diyalog: Dobbiamo trovare la chiave perduta, sottolinea il maggiordomo, altrimenti non potremo accedere alla biblioteca segreta.
Türkçe: Kayıp anahtarı bulmamız gerekiyor, vurguluyor uşak, aksi takdirde gizli kütüphaneye erişemeyeceğiz.
Il caffè in Italia è il migliore, afferma il barista.
İtalya'daki kahve en iyisidir, diye belirtiyor barmen.
Örnek Diyalog: Il caffè in Italia è il migliore, afferma il barista mentre serve una tazzina fumante ad un cliente appena entrato.
Türkçe: İtalya'daki kahve en iyisidir, diye iddia ediyor barista, yeni giren bir müşteriye buharı üstünde bir fincan servis yaparken.
Stamattina ho visto un arcobaleno, condivide la nonna.
Bu sabah bir gökkuşağı gördüm, diye paylaşıyor büyükanne.
Örnek Diyalog: Stamattina ho visto un arcobaleno, condivide la nonna con un sorriso luminoso.
Türkçe: Bu sabah bir gökkuşağı gördüm, dedi büyükannesi gülümseyerek.
Questa specie di farfalla è molto rara, spiega il naturalista.
Bu tür kelebek çok nadirdir, diye açıklıyor doğa bilimci.
Örnek Diyalog: Questa specie di farfalla è molto rara, spiega il naturalista, mostrando le delicate ali multicolori dell'insetto posato sulla foglia.
Türkçe: Bu kelebek türü çok nadirdir, doğabilimci açıklıyor, böceğin yaprağa konmuş olan hassas çok renkli kanatlarını göstererek.
Amo leggere sotto l'ombra di un albero, rivela il bibliofilo.
Agacın gölgesinde okumayı seviyorum, diye açıklıyor kitapsever.
Örnek Diyalog: Amo leggere sotto l'ombra di un albero, rivela il bibliofilo mentre scorre con lo sguardo la copertina del suo ultimo acquisto.
Türkçe: Ağacın gölgesinde okumayı seviyorum, bibliyofil, gözlerini yeni satın aldığı kitabın kapağında gezdirirken ifade ediyor.
Giugno (Cunyo) - Haziran
Luglio (Lulyo) - Temmuz
Agosto (Agosto) - Ağustos
Settembre (Settembre) - Eylül
Ottobre (Ottobre) - Ekim
Novembre (Novembre) - Kasım
Dicembre (Diçembre) - Aralık
Restoranda Kullanabileceğiniz İfadeler
İtalya'da lezzetli yemeklerin tadını çıkarırken işinize yarayacak bazı ifadeler:
Il menu, per favore. (İl menü, per favore.) - Menü lütfen.
Vorrei ordinare... (Vorei ordinare...) - ... sipariş etmek istiyorum.
Acqua (Akua) - Su
- Acqua naturale - Doğal su
- Acqua frizzante - Sodalı su
- Il conto, per favore. (İl kon-to, per favore.) - Hesap lütfen.
Yemek Siparişi Örnekleri
"Vorrei una pizza margherita." (Vorei una pizza margherita.) - Bir margherita pizza istiyorum.
"Ha delle opzioni vegetariane?" (A delle opzioni veçetariane?) - Vejetaryen seçenekleriniz var mı?
Ulaşımda İşinize Yarayacak Kelimeler
İtalya'da seyahat ederken kullanabileceğiniz bazı temel terimler:
Biglietto (Bilyetto) - Bilet
Stazione (Stazione) - İstasyon
Treno (Treno) - Tren
Autobus (Autobus) - Otobüs
Fermata (Fermata) - Durak
Yol Tarifi Sorma
"Dov'è la stazione?" (Dove la stazione?) - İstasyon nerede?
"A sinistra" (A sinistra) - Sol tarafta
"A destra" (A destra) - Sağ tarafta
"Sempre dritto" (Sempre dritto) - Dümdüz
Alışverişte Kullanabileceğiniz İfadeler
Alışveriş yaparken size yardımcı olacak bazı cümleler:
"Quanto costa questo?" (Kuanto kosta kuesto?) - Bu ne kadar?
"Posso provare?" (Posso provare?) - Deneyebilir miyim?
"Taglia" (Talya) - Beden
"Mi piace" (Mi piyaçe) - Beğendim
"Non mi piace" (Non mi piyaçe) - Beğenmedim
Pazarlık Yapmak
"Può fare un po' di sconto?" (Puo fare un po' di skonto?) - Biraz indirim yapabilir misiniz?
"È troppo caro." (E troppo karo.) - Çok pahalı.
İtalyanca'nın Müzikalitesi ve Jestleri
İtalyanca, sadece kelimelerden ibaret değil, aynı zamanda jest ve mimiklerle zenginleşen bir dil.
İtalyan Jestleri
Baş ve işaret parmağını birleştirip sallamak: "Ne diyorsun?" anlamında kullanılır.
Omuz silkmek: "Bilmiyorum" veya "Umurumda değil" anlamına gelir.
Unutmayın, bu jestler iletişimin önemli bir parçasıdır ve İtalyan kültürünü anlamanıza yardımcı olur.
Kısa Bir Sözlük
Amore (Amore) - Aşk
Famiglia (Familia) - Aile
Amico/Amica (Amiko/Amika) - Erkek/Kız arkadaş
Bello/Bella (Bello/Bella) - Yakışıklı/Güzel
Felice (Feliçe) - Mutlu
Seyahate Çıkmadan Önce Bilmeniz Gerekenler
1- Pratik yapın: Basit diyaloglarla başlayın.
2- Dinleyin: İtalyanca şarkılar veya filmler izleyin.
3- Not alın: Yeni öğrendiğiniz kelimeleri bir deftere yazın.
4- Cesur olun: Hata yapmaktan korkmadan konuşun.
5- Keyfini çıkarın: Öğrenme sürecini eğlenceli hale getirin.
İtalyanca öğrenmek sadece yeni bir dil değil, aynı zamanda yeni bir kültürü keşfetmektir.
Sonuç olarak
İtalyanca, melodik ve tutkulu yapısıyla öğrenmesi keyifli bir dil. Temel ifadelerle başlayarak, günlük hayatta işinize yarayacak birçok cümleyi kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Hadi ne duruyorsunuz? "Iniziamo!" (Başlayalım!)
Bu rehberle ilk adımı attınız, şimdi pratik yapma zamanı. Buona fortuna! (İyi şanslar!)