Seyahat, yepyeni deneyimler ve kültürlerle tanışık olmanın yanı sıra bazen beklenmedik durumlarla karşılaşmamızı da beraberinde getirebilir. Yabancı bir ülkede bulunurken sağlıkla ilgili bir durumla karşılaşmak hiç kimsenin istemeyeceği bir senaryo olsa da, bazen kaçınılmaz olabiliyor. Bu anlarda ise o ülkenin dilinde temel sağlık ve hastane ifadelerini bilmek, hayati bir önem taşıyabilir. Bugünkü yazımızda, Baltık bölgesinin sessiz ve sakin ülkelerinden biri olan Estonya'da karşılaşılabilecek bir sağlık sorunu esnasında işinize yarayacak bazı temel ifadeleri öğreneceğiz.
Aita mind, palun!
Bana öyle yapma, lütfen!
Örnek Diyalog: Aita mind, palun, mul on vaja neid kaste üles trepist viia.
Türkçe: Bana yardım et, lütfen, bu kutuları merdivenlerden çıkarmam gerekiyor.
Ma vajan arsti.
Doktora gitmem gerekiyor.
Örnek Diyalog: After twisting her ankle on the hiking trail, Anna looked at her friends and said, Ma vajan arsti.
Türkçe: Yürüyüş yolunda ayak bileğini burktuktan sonra, Anna arkadaşlarına bakarak, Doktora ihtiyacım var, dedi.
Kutsuge kiirabi!
Ambulans çağırın!
Örnek Diyalog: After slipping on the ice and hearing a bone snap, Mart quickly yelled to the bystanders, 'Kutsuge kiirabi!'
Türkçe: Buzun üstünde kaydıktan ve bir kemik sesinin çıtırdığını duyduktan sonra, Mart çevredekilere hızla, 'Ambulans çağırın!' diye bağırdı.
Mul on väga valus.
Çok acıyor.
Örnek Diyalog: Kui arst küsis, kuidas ma ennast tunnen, vastasin ma vaevu sosistades: Mul on väga valus.
Türkçe: Doktor nasıl hissettiğimi sorduğunda, zorlukla fısıldayarak cevap verdim: Çok ağrım var.
Kas te räägite inglise keelt?
İngilizce konuşuyor musunuz?
Örnek Diyalog: Pöördudes kohaliku elaniku poole, küsisin viisakalt: Kas te räägite inglise keelt?
Türkçe: Yerel bir sakinine dönerek nazikçe sordu: İngilizce konuşuyor musunuz?
Mul on allergia.
O alerjisi var.
Örnek Diyalog: Enne kui me selle koogi sööme, peaksin mainima, et mul on allergia pähklite suhtes.
Türkçe: Bu pastayı yemeden önce, fındık alerjim olduğunu söylemem gerekiyor.
Mul on palavik.
Onun ateşi var.
Örnek Diyalog: Mul on palavik, kas sa saaksid mulle termomeetri ulatada?
Türkçe: Ateşim var, termometreyi bana uzatabilir misiniz?
Ma ei saa hingata.
Nefes alamıyorum.
Örnek Diyalog: Häirekeskus, palun kiirabi, ma ei saa hingata ja vajan kohe abi.
Türkçe: Acil servis, lütfen ambulans çağırın, nefes alamıyorum ve hemen yardıma ihtiyacım var.
Mul on südameprobleeme.
Onun kalp problemleri var.
Örnek Diyalog: Kui arst küsis, kuidas ma end tunnen, vastasin ausalt: Mul on südameprobleeme.
Türkçe: Doktor nasıl hissettiğimi sorduğunda, dürüstçe cevap verdim: Kalp problemlerim var.
Mul on diabeet.
Onda diyabet var.
Örnek Diyalog: Mul on diabeet, nii et pean oma veresuhkru taset hoolikalt jälgima.
Türkçe: Diyabetim var, bu yüzden kan şekerimi dikkatle izlemem gerekiyor.
Mul on epilepsia.
Onun epilepsisi var.
Örnek Diyalog: Tere, ma tahtsin teile teada anda, et mul on epilepsia, seega on mõned ettevaatusabinõud, mida me peaksime siin üritusel silmas pidama.
Türkçe: Merhaba, size epilepsi hastası olduğumu söylemek istiyorum, bu yüzden bu etkinlikte göz önünde bulundurmamız gereken bazı önlemler var.
Mul on astma.
Onda astım var.
Örnek Diyalog: Enne kui selle matkale läheme, peaksid teadma, et mul on astma, seega pean kaasa võtma oma inhalaatori.
Türkçe: Bu yürüyüşe çıkmadan önce bilmeniz gereken bir şey var, astımım var, o yüzden inhalatörümü yanıma almak zorundayım.
Ma vajan valuvaigisteid.
Ağrı kesicilere ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Doktor, ma ei talu seda kohutavat valu enam, palun kirjutage mulle retsept, sest ma vajan valuvaigisteid.
Türkçe: Doktor, bu korkunç ağrıya daha fazla dayanamıyorum, lütfen bana bir reçete yazın, çünkü ağrı kesicilere ihtiyacım var.
Mul on pearinglus.
Başım dönüyor.
Örnek Diyalog: Kas sa saaksid mulle vett tuua, sest mul on pearinglus?
Türkçe: Bana su getirebilir misiniz, çünkü başım dönüyor?
Ma kukkusin ja murdsin luu.
Bir kemiğim kırıldı ve çatladı.
Örnek Diyalog: Ma kukkusin ja murdsin luu, nii et pean minema haiglasse.
Türkçe: Kolumu kırdım ve çatlattım, bu yüzden hastaneye gitmem gerekiyor.
Kas siin on haigla lähedal?
Burada hastane yakınında mısın?
Örnek Diyalog: Vabandage, kas saaksite mulle öelda, kas siin on haigla lähedal?
Türkçe: Özür dilerim, bana buraya yakın bir hastanenin olup olmadığını söyleyebilir misiniz?
Ma vajan erakorralist abi.
Acil yardıma ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Hravasti palun, helistage kiirabisse, ma vajan erakorralist abi!
Türkçe: Lütfen hemen ambulansı arayın, acil yardıma ihtiyacım var!
Mul on verejooks.
Kanaması var.
Örnek Diyalog: Mul on verejooks, palun kutsu kiirabi!
Türkçe: Kanamam var, lütfen ambulans çağırın!
Mul on põletushaav.
Onun yanık yarası var.
Örnek Diyalog: Mul on põletushaav, kas sa oskad öelda, kus lähim apteek on?
Türkçe: Bende yanık yarası var, en yakın eczanenin nerede olduğunu söyleyebilir misin?
Mul on külmavärinad.
Onların soğuk algınlıkları var.
Örnek Diyalog: Mul on külmavärinad, kas saaksid palun akna kinni panna?
Türkçe: Üşüyorum, pencereyi kapatır mısınız lütfen?
Ma tunnen end nõrgana.
Kendimi güçsüz hissediyorum.
Örnek Diyalog: Henrik, kuigi sõbrad soovitavad trenni teha, pean ausalt ütlema, et ei saa täna tulla, sest ma tunnen end nõrgana.
Türkçe: Henrik, arkadaşların spor yapmamı tavsiye etse de, dürüst olmak gerekirse bugün gelemem, çünkü kendimi güçsüz hissediyorum.
Mul on lööve.
Onun lezyonları var.
Örnek Diyalog: Mul on lööve ja ma ei saa aru, millest see võib olla tingitud.
Türkçe: Vücudumda kızarıklıklar var ve bunların neden kaynaklandığını anlayamıyorum.
Ma oksendasin.
Ben öksürdüm.
Örnek Diyalog: Tundes end halvasti, sosistas ta mulle kahvatult: Ma oksendasin.
Türkçe: Durgun ve bitkin bir şekilde, bana kısık sesle şöyle fısıldadı: Ben kustum.
Mul on kõhulahtisus.
Onun ishalı var.
Örnek Diyalog: Vabandage, kas oskate öelda, kus on lähim apteek? Mul on kõhulahtisus ja mul oleks vaja midagi selle vastu.
Türkçe: Özür dilerim, en yakın eczanenin nerede olduğunu söyleyebilir misiniz? İshalim var ve buna karşı bir şey almak istiyorum.
Ma vajan antibiootikume.
Antibiyotik almalıyım.
Örnek Diyalog: Ma vajan antibiootikume, sest arst ütles, et mul on bakteriaalne infektsioon.
Türkçe: Antibiyotik almalıyım çünkü doktorum bakteriyel bir enfeksiyonum olduğunu söyledi.
Palun helistage kiirabisse!
Lütfen ambulansı arayın!
Örnek Diyalog: Palun helistage kiirabisse, sest mu sõbral on hingamisraskused!
Türkçe: Lütfen hemen ambulansı arayın, çünkü arkadaşımın nefes alma güçlüğü var!
Ma vajan kohest operatsiooni.
Ameliyat olmam gerekiyor.
Örnek Diyalog: Arst vaatas patsiendi teste ja ütles murelikult: Ma vajan kohest operatsiooni.
Türkçe: Doktor hastasını test ettikten sonra endişeli bir şekilde söyledi: Acil bir operasyona ihtiyacım var.
Mul on peavalu.
Başım ağrıyor.
Örnek Diyalog: Kas sul on midagi valuvaigistavat? Mul on peavalu ja see on päris tugev.
Türkçe: Kas sizde bir tür ağrı kesici var mı? Başım çok ağrıyor ve ağrı oldukça şiddetli.
Kas teil on vaktsineerimispassi?
Aşınız var mı?
Örnek Diyalog: Vabandage, kas teil on vaktsineerimispassi, mida peate enne sissepääsu kontrollima?
Türkçe: Özür dilerim, içeri girmeden önce kontrol etmemiz gereken bir aşı pasınız var mı?
Ma olen rase.
Ben hamileyim.
Örnek Diyalog: Ma vaatasin teda suurte silmadega ja sosistasin: Ma olen rase.
Türkçe: Ona büyük gözlerle bakarak fısıldadı: Hamileyim.
Mul on nägemisprobleeme.
Görme problemleri var.
Örnek Diyalog: Vabandust, kas saaksite mind aidata raamatu leidmisega? Mul on nägemisprobleeme ja ma ei näe hästi riiulitel olevaid tiitleid.
Türkçe: Özür dilerim, bir kitap bulmamda bana yardımcı olabilir misiniz? Görmemde sorun var ve raflardaki başlıkları iyi göremiyorum.
Kas teil on valu?
Ağrınız var mı?
Örnek Diyalog: Doctor Johanson approached the patient and asked gently, Kas teil on valu?
Türkçe: Doktor Johanson hasta yaklaştı ve nazikçe sordu, Ağrınız var mı?
Näidake, kus teil valutab.
Lütfen, size nerede ağrıdığını gösterin.
Örnek Diyalog: Pöördudes arsti poole, ütles patsient: Näidake, kus teil valutab.
Türkçe: Doktora başvurduğunda hasta şöyle dedi: Göster, neren acıyor?
Kas te olete rase?
Hamile misiniz?
Örnek Diyalog: Murelikult vaatas mees naisele otsa ja küsis: Kas te olete rase?
Türkçe: Adam kadına doğru yürüdü ve sordu: Hamile misiniz?
Mul on kõrge vererõhk.
Onun yüksek tansiyonu var.
Örnek Diyalog: Arsti juurde minnes tuleb mul alati mainida, et mul on kõrge vererõhk.
Türkçe: Arsit'e giderken her zaman yüksek tansiyonum olduğunu söylemem gerekiyor.
Ma olen minestanud.
Ben yorgunum.
Örnek Diyalog: Ma olen minestanud varemgi, kuid see kord tundus teadvusekaotus kauem kestvat.
Türkçe: Daha önce de bayılmıştım, ancak bu sefer bilinç kaybının daha uzun sürdüğü hissediliyordu.
Mul on käsi või jalg paistes.
Elimde veya bacağımda bir şişlik var.
Örnek Diyalog: Mul on käsi või jalg paistes, nii et ma peaksin ilmselt arsti poole pöörduma.
Türkçe: Elimde veya ayağımda bir şişlik var, bu yüzden muhtemelen bir doktora başvurmalıyım.
Kas teil on mõni krooniline haigus?
Kronik bir hastalığınız var mı?
Örnek Diyalog: Arst vaatas patsiendi poole ja küsis rahulikult: Kas teil on mõni krooniline haigus?
Türkçe: Doktor hasta tarafına yanaştı ve sakin bir şekilde sordu: Sizin herhangi kronik bir hastalığınız var mı?
Palun tooge mulle vett.
Lütfen bana bir su getirin.
Örnek Diyalog: Kui ettekandja lähendas, lausus mahehäälne külastaja: Palun tooge mulle vett.
Türkçe: Garson yaklaştığında, yumuşak sesli müşteri dedi ki: Lütfen bana bir su getirin.
Ma vajan psühholoogilist abi.
Psikolojik yardıma ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Kui tunned end nii raskes seisundis, siis võib-olla peaksid Sa otsima professionaalset nõu ja ütlema: Ma vajan psühholoogilist abi.
Türkçe: Eğer kendini bu kadar zor durumda hissediyorsan, belki de profesyonel bir görüş aramalı ve Psikolojik yardıma ihtiyacım var demelisin.
Kas siin on apteek?
Burada eczane var mı?
Örnek Diyalog: Vabandage, kas oskate öelda, kas siin on apteek?
Türkçe: Özür dilerim, burada bir eczane var mı söyleyebilir misiniz?
Ma vajan keele tõlget.
Dil çevirisine ihtiyacım var.
Örnek Diyalog: Vabandage, kas saaksite aidata? Ma vajan keele tõlget.
Türkçe: Özür dilerim, yardımcı olabilir misiniz? Bir dil çevirisi yapmam gerekiyor.
Mul on väsimus.
Ben yorgunum.
Örnek Diyalog: Kuigi ma magasin kaheksa tundi, tahan veel puhata, sest mul on väsimus.
Türkçe: Her ne kadar sekiz saat uyumuş olsam da hala dinlenmek istiyorum, çünkü yorgunum.
Mul on hammaste probleeme.
Diş problemleri var.
Örnek Diyalog: Vabandust, kas saate soovitada head hambaarsti? Mul on hammaste probleeme.
Türkçe: Özür dilerim, iyi bir diş hekimi önerebilir misiniz? Diş sorunlarım var.
Mul on silmaprobleeme.
Göz problemleri yaşıyor.
Örnek Diyalog: Kas sa oskad soovitada head silmaarsti? Mul on silmaprobleeme ja tahaksin kontrolli minna.
Türkçe: Bana iyi bir göz doktoru önerebilir misin? Göz problemlerim var ve kontrol yaptırmak istiyorum.
Ma tunnen end pahuralt.
Kendimi kötü hissediyorum.
Örnek Diyalog: Ma tunnen end pahuralt, kui sa ei vasta mu sõnumitele terve päeva.
Türkçe: Bütün gün mesajlarıma cevap vermediğin zaman kendimi çok kötü hissediyorum.
Ma ei saa magada.
Uyuyamıyorum.
Örnek Diyalog: Vabandust, kas sa oskad aidata? Ma ei saa magada, sest naabrite koer ei lõpeta haukumist.
Türkçe: Özür dilerim, acaba yardım edebilir misiniz? Komşunun köpeği havlamayı kesmediği için uyuyamıyorum.
Ma olen kaotanud teadvuse.
Bilincimi kaybettim.
Örnek Diyalog: Enne kiirabisse jõudmist ütles ta murelikult oma sõbrale: Ma olen kaotanud teadvuse eile õhtul ja nüüd tunnen end nii nõrgana.
Türkçe: Yatağa gitmeden önce endişeli bir şekilde arkadaşına dedi ki: Dün gece bilincimi kaybettim ve şimdi kendimi çok zayıf hissediyorum.
Kas te võtate ravimeid?
İlaç alıyor musunuz?
Örnek Diyalog: Pöördudes patsiendi poole, küsis arst: Kas te võtate ravimeid?
Türkçe: Hasta tarafına dönerek doktor sordu: İlaç alıyor musunuz?
Mul on küsimus arstile.
Doktora bir sorum var.
Örnek Diyalog: Pöördudes vastuvõtu assistendi poole, ütlesin ma viisakalt: Mul on küsimus arstile, kas ma võiksin palun temaga rääkida?
Türkçe: Resepsiyon asistanına dönerek nazikçe şunu söyledim: Doktora bir sorum var, lütfen onunla konuşabilir miyim?
Estonca Hastane ve Sağlık İfadeleri: Acil Durumlar İçin her zaman aklımızın bir köşesinde bulunması gereken bir konu olabilir. Özellikle seyahat etmeyi, farklı kültürlerle etkileşime girmeyi sevenler için, bu bilgiler beklenmedik anlarda hayat kurtarıcı bir role sahiptir. Estonya gibi küçük ama kendine has bir büyüsü olan bir ülkeyi ziyaret ederken, bilmediğimiz bir dilde acil bir durumda yardım istemek gözümüzde büyüyebilir. Ancak birkaç temel ifadeyle, en azından hangi kelimeleri nerede kullanabileceğinizi bilmek, size büyük bir özgüven kazandıracaktır. Bu yazıda, hiçbir ön bilginiz olmadığını varsayarak acil durumlarda ve genel sağlık iletişiminde işinize yarayacak Estonca ifadeleri tanıyacak, bunları nasıl söyleyeceğinizi ve ne anlama geldiklerini öğreneceksiniz. Yaklaşık 2000 kelime boyunca size rehberlik edecek bu metinde, günlük hayatta ve özellikle sağlıkla ilgili konularda rahatlıkla kullanabileceğiniz örnekler sunmaya özen göstereceğim.
GİRİŞ
Estonya, Baltıkların kuzeyinde yer alan küçük bir ülkedir. Nüfusu oldukça azdır ve resmi dili Estonca (eesti keel) olarak adlandırılır. Dil açısından bakıldığında, Fin dilleri ailesine mensuptur ve Türkçe gibi farklı bir gruba ait dillerden öğrenmesi nispeten zordur. Yine de, temel ifadeleri öğrenmek sürpriz derecede keyifli olabilir ve pratikte işinizi fazlasıyla kolaylaştırabilir. Her şeyden önce, yabancı bir ülkede bulunurken hastane ya da sağlık kurumları ile ilgili konularda iletişim kurmak önemlidir. Zira bu anlarda zaman ve doğru ifade seçimi, hayati sonuçlar doğurabilir.
Acil bir durumda, öncelikle korku ve panik havasından sıyrılıp, derdinizi net biçimde anlatmanız gerekir. Bu nedenle, hem acil yardım çağırma sırasında hem de doktor veya hemşire ile konuşurken hangi kelimeleri kullanmanız gerektiğini bilmek, büyük bir avantaj sağlayacaktır. Bu yazıda, acil durumlarda ne söyleyeceğinizi, hangi cümlelerin işinize yarayacağını, resmi dili Estonca olan bir ortamda nasıl sağlık yardımı talep edebileceğinizi detaylı biçimde inceleyeceğiz.
Estonca Acil Durum İfadeleri
Her şeyden önce, acil yardım numarasını bilmek şarttır. Estonya’da acil durum hizmetlerine ulaşmak için 112 numarasını aramak gerekir. Tıpkı Türkiye’deki 112 veya bazı ülkelerdeki 911 gibi, Estonya’nın da tek bir acil hat numarası vardır. 112, hem ambulans hem de polis ve itfaiye gibi acil yardım gerektiren pek çok kurumu koordine eder. Aşağıdaki ifadeler, acil bir durumda yardım talep ederken veya acil çağrı merkezine bilgi verirken işinize yarayabilir. Lütfen bu örnekleri dikkatle inceleyin ve ihtiyaç duyduğunuzda çekinmeden kullanın.
“Ma vajan abi!”
(Okunuşu: Ma vayan abi – Anlamı: Yardıma ihtiyacım var!)
Basit ama etkili olan bu cümle, herhangi bir yardım çağrısı için başlangıç noktasıdır.
“Palun, kutsuge kiirabi!”
(Okunuşu: Palun, kutsuge kiirabi – Anlamı: Lütfen, ambulans çağırın!)
Bu cümleyi aciliyeti yüksek durumlarda kullanabilirsiniz.
“Kas te saate mind aidata?”
(Okunuşu: Kas te saate mind a-i-da-ta – Anlamı: Bana yardım edebilir misiniz?)
Daha genel bir yardım çağrısı için uygundur. Örneğin sokaktaki herhangi birine yöneltilebilir.
“Mis on lähim haigla?”
(Okunuşu: Mis on lähim hayg-la – Anlamı: En yakın hastane nerede?)
Hastane arıyorsanız, bu soruyu sormak pratik olacaktır.
“Mul on valus siin.”
(Okunuşu: Mul on valus si-in – Anlamı: Burası acıyor.)
Özellikle ağrı veya sızı olan bölgeyi göstererek durumu net ifade edebilirsiniz.
“Ma ei saa hingata.”
(Okunuşu: Ma ey sa hingata – Anlamı: Nefes alamıyorum.)
Nefes darlığı veya panik atak benzeri durumlarda hayat kurtarıcı bir ifade olarak kullanılır.
“Kas keegi saab mulle vett tuua?”
(Okunuşu: Kas ke-e-gi saab mulle vett tu-u-a – Anlamı: Bana birisi su getirebilir mi?)
Baygınlık geçirme gibi durumlarda isteyebileceğiniz temel yardımlardan biri de sudur.
Yukarıdaki ifadelerin telaffuzu bazılarına ilkin zor gelebilir. Çünkü Estonca, söyleniş bakımından Türkçede alışık olmadığımız seslere sahip olabilir. Yine de “vajan” (ihtiyaç duymak), “valus” (acıyan) gibi kelimelerin Türkçeye kıyasla çok da karmaşık olmadığı görülebilir. En önemli nokta, aciliyet hissi verdiğinizde insanların size yardım etmeye çabalayacak olmasıdır, bu nedenle cesurca denemekten çekinmeyin.
GELİŞME
Bu bölümde, acil durumlarda işe yarayan kelime ve ifadelerden öteye geçerek, temel sağlık iletişiminin yapıtaşlarını öğreneceğiz. Hastaneye gittiğinizde veya bir klinikte doktora muayene olacağınızda, hangi sözcükler size gerekli olabilir, nasıl soru sormalı ya da kendinizi nasıl daha anlaşılır kılmalısınız? Bunu anlamak için bazı vocabulary (kelime dağarcığı) ve cümle kalıplarına göz atacağız.
Temel Hastane Terimleri
1- Haigla (Okunuşu: hayg-la) – Hastane
2- Kiirabi (Okunuşu: kiir-a-bi) – Ambulans
3- Arst (Okunuşu: arst) – Doktor
4- Õde (Okunuşu: ö-de) – Hemşire
5- Patsient (Okunuşu: pat-si-ent) – Hasta
6- Ravim (Okunuşu: ra-vim) – İlaç
7- Retsept (Okunuşu: ret-sept) – Reçete
8- Apteek (Okunuşu: ap-te-ek) – Eczane
9- Palavik (Okunuşu: pa-la-vik) – Ateş
10- Valu (Okunuşu: va-lu) – Ağrı
Bu kelimeleri koyu, italik veya altı çizili olarak zihninizde vurgulamaya çalışın. Örneğin, “Haigla”, Estonya’daki en önemli duraklardan biri olabilir. Sağlık hizmetlerine ulaşmak için tam olarak nereye gideceğinizi bilmek, özellikle zaman darlığı olan acil durumlarda büyük önem taşır. Ayrıca, “Kiirabi” kelimesini telaffuz edebilmek, ambulans istediğinizi netleştirmenizi sağlayacaktır.
Aşağıdaki gibi durumlarda hastaneye başvurduğunuzu varsayalım: Ateşiniz var ya da kendinizi kötü hissediyorsunuz, belki bir yaralanma söz konusu. Doktora durumu anlatırken, tam olarak ne hissettiğinizi ifade edebilmek için bazı ek kelimelere ihtiyacınız olabilir:
“Mul on palavik.”
(Okunuşu: Mul on pa-la-vik – Anlamı: Ateşim var.)
“Mul on kõhuvalu.”
(Okunuşu: Mul on kö-hu-va-lu – Anlamı: Karnım ağrıyor.)
“Mu pea valutab.”
(Okunuşu: Mu pe-a va-lu-tab – Anlamı: Başım ağrıyor.)
“Mu kurk on valus.”
(Okunuşu: Mu kurk on va-lus – Anlamı: Boğazım ağrıyor.)
“Ma olen väsinud ja uimane.”
(Okunuşu: Ma o-len vä-si-nud ya uy-ma-ne – Anlamı: Halsiz ve sersemlemiş hissediyorum.)
Bu ifadeleri kullanarak doktora veya hemşireye tam olarak nerede ağrı hissettiğinizi veya nasıl bir rahatsızlık yaşadığınızı anlatabilirsiniz. Böylece kısa sürede doğru teşhise ulaşabilir ve uygun tedaviyi alabilirsiniz.
Vücut Bölümleriyle İlgili Örnekler
Vücut bölümlerini bilmek, ağrınızı veya rahatsızlığınızı tarif ederken işinizi epey kolaylaştırır. İşte birkaç Estonca vücut bölümü ismi ve kısa açıklaması:
Pea (Baş)
Käsi (El veya Kol – Bağlama göre değişebilir)
Jalg (Bacak veya Ayak – Bağlama göre değişebilir)
Selg (Sırt)
Kõht (Karın)
Silm (Göz)
Nina (Burun)
Kõri (Boğaz)
Vücut bölümlerinin Estoncada kullanımını da şu şekilde örneklendirebiliriz:
“Mu käsi valutab.” (Okunuşu: Mu käsi va-lu-tab) – Kolum/elim ağrıyor.
“Ma sain vigastada jalga.” (Okunuşu: Ma sa-in vi-ga-sta-da yal-ga) – Bacağımı/yanağımı incittim.
“Silm hakkas punetama.” (Okunuşu: silm hak-kas pu-ne-ta-ma) – Gözüm kızarmaya başladı.
Kullandığınız fiil ve eklerle birlikte, hangi vücut bölümünde ne tür bir şikâyetiniz olduğunu anlatmak çok daha kolay hale gelir. Unutmayın, Estonca’da bazı sözcüklerin ek almış halleri, kelimenin kökünden farklılaşabilir. Ancak acil bir durumda mükemmel dilbilgisi kullanmaya çalışmak yerine, derdinizi karşınızdakine aktaracak kadar kelime bilmeniz yeterli olacaktır.
Doktor Ziyareti ve İletişim
Bir hastanede veya klinikte doktora başvurduğunuzu düşünelim. Öncelikle:
1. Randevu almanız gerekebilir.
2. Kayıt yaptırmanız istenebilir.
3. Bekleme odasına yönlendirilebilirsiniz.
Bu süreçte size sorulan soruları anlamak ya da kibarca cevaplamak isteyebilirsiniz. İşte bazı diyalog örnekleri:
1) Randevu Talebi
- “Tere, ma tahaksin arsti aega.”
(Okunuşu: Tere, ma ta-hak-sin arst-i a-e-ga – Anlamı: Merhaba, doktor randevusu almak istiyorum.)
- Resepsiyondaki görevli size bir tarih ve saat önerebilir veya müsait olup olmadığınızı sorabilir. Örneğin:
“Kas see aeg sobib?” (Okunuşu: Kas se-e aeg so-bib – Anlamı: Bu zaman uygun mu?)
2) Kayıt Sırasında
- “Mis on teie nimi?” (Okunuşu: Mis on te-ye ni-mi – Anlamı: Adınız nedir?)
- “Mis on teie isikukood?” (Okunuşu: Mis on te-ye i-si-ku-kood – Anlamı: Kimlik numaranız nedir?)
- Eğer kimlik numaranızı vermek istemiyorsanız kibarca açıklayabilirsiniz:
“Mul ei ole Eesti isikukoodi, ma olen turist.”
(Okunuşu: Mul ey ole Esti i-si-ku-koodi, ma olen turist – Anlamı: Estonya kimlik numaram yok, turistim.)
3) Doktorla Görüşme
- Doktor, nasıl bir şikâyetiniz olduğunu soracaktır:
“Milline probleem teil on?”
(Okunuşu: Mil-li-ne prob-leem teil on – Anlamı: Ne tür bir sorununuz var?)
- Hastalığınızı veya acıyı tarif edebilirsiniz:
“Mul on tugev peavalu ja pearinglus.”
(Okunuşu: Mul on tu-gev pea-va-lu ya pea-ring-lus – Anlamı: Şiddetli baş ağrım ve baş dönmem var.)
Bu aşamada, yapılacak tetkikler veya sorulacak ek sorular olabilir. Doktor size ağrınızın süresini, ağrının şiddetini veya başka herhangi bir belirtiyi sorabilir. Cevap verirken basit ama net olmaya gayret edin.
“See algas eile õhtul.”
(Okunuşu: Se al-gas ey-le öh-tul – Anlamı: Bu dün akşam başladı.)
- “Valu tuleb ja läheb.”
(Okunuşu: Valu tu-leb ya lä-heb – Anlamı: Ağrı gelip gidiyor.)
- “Olen kaks päeva halb enesetunne.”
(Okunuşu: O-len kax pä-ä-va halb e-ne-se-tun-ne – Anlamı: İki gündür kendimi kötü hissediyorum.)
Doktorunuz muhtemelen size reçete (retsept) yazabilir. Reçetede yer alan ilaçları nasıl kullanacağınızı ve hangi eczaneye gideceğinizi öğrenmek de önemli olacaktır.
“Kas mul on vaja retsepti?”
(Okunuşu: Kas mul on va-ya re-tsept-i – Anlamı: Reçeteye ihtiyacım var mı?)
- “Kuidas ma seda rohtu võtma pean?”
(Okunuşu: Ku-y-das ma se-da roh-tu vöt-ma pe-an – Anlamı: Bu ilacı nasıl almalıyım?)
- “Kas ma pean seda koos toiduga võtma?”
(Okunuşu: Kas ma pe-an se-da kos toy-du-ga vöt-ma – Anlamı: Bunu yemekle birlikte mi almalıyım?)
Günlük Hayatta Sağlıkla İlgili Bazı Durumlar
Günlük hayatta, her zaman ağır hastalıklar veya ciddi acil durumlar yaşanmayabilir. Bazen küçük rahatsızlıklar veya eczaneden almanız gereken basit ilaçlar olur. Eczaneye gittiğinizde, rafın arkasında çalışan kişiden destek almanız gerekebilir:
“Ma otsin allergiaravimit. Kas saaksite aidata?”
(Okunuşu: Ma ot-sin al-ler-gia-ra-vi-mit. Kas saak-si-te ay-da-ta – Anlamı: Alerji ilacı arıyorum. Yardımcı olabilir misiniz?)
- “Kas see ravim on käsimüügiravim?”
(Okunuşu: Kas se ra-vim on kä-si-müü-gi-ra-vim – Anlamı: Bu ilaç reçetesiz satılan bir ilaç mı?)
- “Mul on allergia teatud ainetele.”
(Okunuşu: Mul on al-ler-gia te-a-tud ay-ne-te-le – Anlamı: Bazı maddelere karşı alerjim var.)
Eczacı, ilacı nasıl ve ne sıklıkla kullanacağınızı size anlatabilir. Bu sırada anlamadığınız bir şey olursa çekinmeden tekrar açıklamasını isteyebilirsiniz:
“Vabandust, kas te saaksite seda uuesti seletada?”
(Okunuşu: Va-ban-dust, kas te saak-si-te se-da uu-es-ti se-le-ta-da – Anlamı: Afedersiniz, bunu tekrar açıklayabilir misiniz?)
Hastanede Kullanışlı Ekstra İfadeler
Bazen, hastanede daha uzun kalmak gerekebilir. Muayene sırası beklerken veya yatış yapmak durumunda kaldığınızda şu ifadeler de işinize yarayabilir:
“Kus on palat?”
(Okunuşu: Kus on pa-lat – Anlamı: Oda nerede?)
- “Millal arsti näen?”
(Okunuşu: Mil-lal ar-sti nä-en – Anlamı: Doktoru ne zaman görebilirim?)
- “Kas ma saan kedagi helistada?”
(Okunuşu: Kas ma saan ke-da-gi he-lis-ta-da – Anlamı: Birini arayabilir miyim?)
- “Mul on vaja tõlki.”
(Okunuşu: Mul on va-ya töl-ki – Anlamı: Tercümana ihtiyacım var.)
Burada “tõlk” kelimesi tercüman anlamına gelir. Eğer Estonca bilginiz yetersizse ve acil bir şekilde önemli detayları anlamak zorundaysanız, hastane çalışanlarından bir tercüman talep etmeniz mantıklıdır. Böylece yanlış anlaşılma riskini minimuma indirmiş olursunuz.
Öte yandan, rahat hissetmek için şunları da sormak isteyebilirsiniz:
“Kas ma saan siit vett või teed?”
(Okunuşu: Kas ma saan siit vett veya teed – Anlamı: Buradan su veya çay alabilir miyim?)
- “Kas wifi on saadaval?”
(Okunuşu: Kas vi-fi on saa-da-val – Anlamı: Wi-Fi mevcut mu?)
Teknik olarak bu sonuncusu sağlıkla birebir ilgili olmasa bile, uzun beklemelerde büyük kolaylık sağlayabilir.
Acil Durumlar İçin Genel Öneriler
Acil durumlarda sakin kalmak her zaman kolay olmayabilir, ancak panik yaptığınızda doğru kelimeyi bulmak daha da güçleşebilir. Şimdi, acil durumlarda zihnimizi toparlamak ve yardımcı olmaları bakımından bir checklist oluşturalım:
Sakin olun: Derin bir nefes alın ve birkaç saniye düşünün.
Kısa ve net cümleler kurun: Estoncayı mükemmel konuşmanıza gerek yok, basit ifadeler dahi anlaşılmanıza yardımcı olacaktır.
Acil durum numarasını (112) bilin: Bu, ilk ve en önemli adımdır.
Vücudunuzun hangi kısmında sorun olduğunu belirtin: “Mul on valus siin.” diye gösterin.
Daha önce yaşanan alerji veya kronik rahatsızlıklar varsa bunu belirtin: “Mul on allergia ...” vb.
Bunlar, hayati önem taşıyabilecek adımlardır. Tabii ki kimse zor bir durumla karşılaşmak istemez ama beklenmedik durumlar hayatın bir gerçeğidir. Zaten Estonca veya farklı bir dili konuştuğunuzda insanlar, sizin yabancı olduğunuzu anladıklarında iletişimde daha sabırlı olacaklardır. Bu konuda endişeye kapılmanıza gerek yok. Önemli olan, bir şekilde iletişimi başlatıp sürdürmek ve gerektiğinde doğru kişiden doğru yardımı alabilmektir.
Günlük Hayatta Faydalı Olabilecek Bazı İfadeler
Acil durum olmasa dahi, genel sağlık durumunuzla ilgili bilgi vermek veya soru sormak gerektiğinde aşağıdaki cümleleri kullanabilirsiniz:
“Kas ma olen terve?”
(Okunuşu: Kas ma olen ter-ve) – Sağlıklı mıyım? (Doktor kontrolünde sorulabilir.)
- “Mul on vaja puhata.”
(Okunuşu: Mul on va-ya pu-ha-ta) – Dinlenmeye ihtiyacım var.
- “Kas see on nakkav?”
(Okunuşu: Kas see on nak-kav) – Bu bulaşıcı mı?
- “Mida ma peaksin tegema, et paremaks saada?”
(Okunuşu: Mi-da ma peak-sin te-ge-ma et pa-re-maks saa-da – Daha iyi olmak için ne yapmalıyım?)
Günlük hayatta bu gibi ifadeleri bilebilmek, sizi herhangi bir doktora görünmek istediğinizde veya basit bir eczane alışverişinde daha özgüvenli kılabilir.
İhtiyaç Duyabileceğiniz Bazı Ekipman ve Yer İfadeleri
Acil durumda ya da sıradan bir hastane ziyaretinde karşınıza çıkabilecek bazı yerleşim veya ekipman adlarını da bilmek faydalı olabilir. İşte bir liste halinde, Estonca’da sıkça duyabileceğiniz terimler:
“Uuringutuba” – Muayene odası
“Operatsioonisaal” – Ameliyathane
“Röntgen” – Röntgen (Genelde Türkçede nasıl telaffuz ediliyorsa öyle kabul edilir.)
“Vererõhk” – Tansiyon
“Süstal” – Şırınga
“Side” – Bandaj
“Kips” – Alçı
“Kraanivesi” – Musluk suyu
“Voodi” – Yatak
“Kapid” – Dolaplar
Bu terimlerle karşılaştığınızda, ne anlama geldiklerini hatırlamak işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Özellikle “uuringutuba” (muayene odası) gibi kelimeler, nereye gitmeniz gerektiğini veya hangi bekleme alanının sizin için olduğuna dair yönlendirmeleri takip etmenizi sağlayacaktır.
Kısa Bir Numara ve Yönlendirme Listesi
Acil bir durumda veya herhangi bir hastane ziyareti sırasında, aklınızda tutabileceğiniz veya telefonunuzda saklayabileceğiniz minik bir numaralı liste işinizi daha da kolaylaştırabilir. Örneğin:
1- 112 numarasını arayın (Acil yardım hattı).
2- Konumunuzu net şekilde ifade edin: “Ma olen aadressil ...” (Okunuşu: Ma olen a-dre-ssil – Ben ... adresindeyim).
3- Problemi belirtin: “Mul on tugev valu.” (Şiddetli ağrım var).
4- Durumun aciliyetini vurgulayın: “See on kiireloomuline.” (Okunuşu: Se on ki-ye-re-lo-mu-li-ne – Bu acil bir durum).
5- Eğer mümkünse, sağlık geçmişi hakkında kısa bilgi verin: “Mul on diabeet.” (Şeker hastalığım var) ya da “Mul on kõrge vererõhk.” (Tansiyonum yüksek).
6- Yabancı olduğunuzu veya dil desteğine ihtiyaç duyduğunuzu belirtin: “Ma ei räägi eesti keelt hästi.” (Estonca’yı iyi konuşamıyorum).
Unutmayın, bu numaralı liste tamamen yol gösterici nitelikte. Acil servisi aradığınızda, operatöre mümkün olduğunca fazla bilgi vermeye çalışın. Onlar da size yöneltecekleri ek sorularla en doğru yardımı yönlendirmeye çalışacaklardır.
Sık Kullanılabilecek Kısa Soru İfadeleri
“Kus on valu?” (Nerede ağrı var?)
“Kas teil on hingamisraskusi?” (Nefes alma zorluğu yaşıyor musunuz?)
“Kas te oksendasite?” (Kustunuz mu / Kusma oldu mu?)
“Millal see algas?” (Ne zaman başladı?)
Bu sorulara yanıt verebilmek için, yukarıda vermiş olduğumuz temel kelimeleri ve cümle yapılarını tekrar edebilirsiniz.
SONUÇ
Estonca, kendine has kuralları ve söyleniş biçimleriyle ilk bakışta farklı ve biraz zor görünebilir. Ancak özellikle acil durumlar ve sağlık konuları söz konusu olduğunda, dile hâkim olmasanız bile basit kalıplar hayat kurtarıcı olabilir. Haigla, arst ve kiirabi gibi en temel kelimelerden başlayarak, “Mul on valus siin” veya “Kas te saate mind aidata?” gibi cümlelere kadar geniş bir kullanım yelpazesini sadece birkaç ifadeyle yakalamak mümkündür. Estonya’da veya Estonca konuşulan herhangi bir ortamda, bu kelimeler ve cümleler sayesinde ihtiyacınız olan yardımı hızlıca talep edebilir, yanlış anlaşılma ihtimalini en aza indirebilirsiniz.
Uzun bir yolculuğa çıkmadan önce, pasaportumuzun yanına bir de küçük not defteri eklemek çoğu zaman iyi bir fikirdir. Bu defterde, “112” gibi temel acil numaraları, bilmeniz gereken ilaçların isimleri, alerjik durumlarınız ve işte bu yazıda paylaştığımız kritik Estonca cümleler yazılı olarak yer alabilir. Bu sayede, stresli bir durumda bile göz gezdirerek ne demeniz gerektiğini hatırlamanız kolaylaşır.
Unutmayın ki, acil bir durumda yüzde yüz doğru telaffuz veya mükemmel gramer yapısı beklenmez. İnsanlar, siz yarım yamalak da olsa yardım isteğini dile getirdiğinizde, genellikle ellerinden geleni yapacaklardır. Önemli olan, kelimeleri cesaretle kullanmaktan çekinmemek ve samimi bir iletişim kurmaya çalışmaktır. Kaldı ki, Estonyalılar da genellikle nazik ve yardımsever insanlardır. “Ma vajan abi, palun” (Yardıma ihtiyacım var, lütfen) demek bile sizi doğru kişilere yönlendirmeleri için yeterli olacaktır.
Son olarak, Estonca’da öğrendiğiniz bu ifadelerin size sadece *sağlık konularında değil, aynı zamanda günlük yaşamdaki etkileşimlerinizde de katkısı olacağı muhakkak. Bir şeye ihtiyacınız olduğunda veya basit bir yön tarifi istediğinizde, kelimelerin ve cümle yapılarının benzerliğinden faydalanabilirsiniz. Sağlık, hepimiz için en kıymetli hazinedir; bu hazineyi korumak adına, gittiğiniz her ülkede temel sağlık ifadelerini anadilinde bilmek, belki de yapabileceğiniz en akılcı* hazırlıklardan biridir.
Hangi ülkede olursanız olun, sağlığınız her şeyden önce gelir. Bu yüzden, birkaç kelimeyi öğrenmek ve kritik durumlarda kullanıma hazır bekletmek bile büyük bir fark yaratacaktır. Estonya’ya seyahat planınız varsa ve kafanızda soru işaretleri dolaşıyorsa, bu yazıda paylaştığımız ifadeleri gözden geçirmeniz kendinizi daha güvende hissetmenizi sağlayacaktır.
İyi yolculuklar diler, sağlıklı ve güvenli günler geçirmenizi temenni ederim. Estonca ile ilgili verebileceğim bu temel sağlık ve hastane ifadelerinin, ihtiyaç duymadığınız bir yolculuk geçirmenizi diliyorum; ama olur da ihtiyaç duyarsanız, en azından ne söyleyeceğinizi biliyor olduğunuz bilinciyle, yolculuğun tadını biraz daha rahat çıkarabilirsiniz.
“Varuge kannatust ja terviseks!”
(Okunuşu: Va-ru-ge kan-na-tust ya ter-vi-seks – Anlamı: Sabırlı olun ve sağlığınıza!)
Bu ifadeyi bir “son söz” niteliğinde kullanabiliriz: Kendinize dikkat edin, terviseks (sağlığınıza) ve Estonya’nın tadını çıkarın. Başınıza bir şey gelmesin, ama gelse de artık hangi kelimeleri kullanacağınızı biliyorsunuz. Estonca Hastane ve Sağlık İfadeleri, acil durumlarda veya genel muayene süreçlerinde yolunuzu daha rahat bulmanıza yardımcı olacak, endişelerinizi azaltacak ve sizi iletişime biraz daha yaklaştıracak türden ifadelerdir. Gerektiğinde çekinmeden bu cümlelere başvurabilir, hem yerel halka hem de sağlık çalışanlarına sorununuzu en doğru biçimde anlatabilirsiniz. Sözün özü, sağlıkla ve huzurla kalın!
• Tere (Merhaba) demeyi unutmayın,
• Aitäh (Teşekkürler) diyerek minnetinizi gösterin,
• Ve her şeyden önce cesaretle konuşmaktan çekinmeyin.