Merhaba Sevgili Okuyucular,
Töö otsimine
İş arama
Örnek Diyalog: Kai ütles, et töö otsimine on tänapäeva majanduses tõeline väljakutse.
Türkçe: Kai, iş aramak bugünkü ekonomide gerçek bir meydan okuma olduğunu söyledi.
Töökuulutus
İş İlanı
Örnek Diyalog: Kas sa nägid seda töökuulutust veebis, kus otsitakse kogemustega veebidisainerit?
Türkçe: O iş ilanını internette gördün mü, deneyimli web tasarımcısı aranıyor?
CV ehk elulookirjeldus
Özgeçmiş veya öz yaşam öyküsü
Örnek Diyalog: Kui sa tahad sellele tööpakkumisele kandideerida, pead sa esitama oma CV ehk elulookirjelduse.
Türkçe: Eğer bu iş teklifine başvurmak istiyorsan, özgeçmişini yani yaşamöykünü sunman gerekiyor.
Kaaskiri
Kaşar peyniri
Örnek Diyalog: Before you submit your resume, make sure to attach a kaaskiri to complement your application.
Türkçe: Özgeçmişinizi göndermeden önce, başvurunuzu tamamlayacak bir niyet mektubu eklediğinizden emin olun.
Tööintervjuu
İş mülakatı
Örnek Diyalog: Vabandan hilinemise pärast, ma jäin toppama tööintervjuule teel olles.
Türkçe: Üzgünüm, iş görüşmesine giderken trafikte kaldım.
Tööpakkumine
İş teklifi
Örnek Diyalog: Kas sa nägid seda tööpakkumine lehel, nad otsivad uut disainerit?
Türkçe: O iş ilanı sayfasını gördün mü, yeni bir tasarımcı arıyorlar?
Karjääriportaal
Kariyer Portalı
Örnek Diyalog: Täna leidsin enda unistuste tööpakkumise ühelt populaarselt karjääriportaalilt.
Türkçe: Bugün popüler bir kariyer portalında rüyalarımın iş ilanını buldum.
Vabade töökohtade register
Serbest İş Pozisyonları Kaydı
Örnek Diyalog: Kas oled juba vaadanud Vabade töökohtade registrit, et leida sobivat ametikohta?
Türkçe: Vabade töökohtade registrit zaten Türkçe'de Boş İş Pozisyonları Kaydı anlamına gelir, bu nedenle Türkçe'de cümleyi şu şekilde çevirebiliriz: Uygun bir iş pozisyonu bulmak için Boş İş Pozisyonları Kaydı'na zaten bakmış mıydın?
Töötukassa
İşsizlik Sigortası Fonu
Örnek Diyalog: After being laid off, I had to register with Töötukassa to receive unemployment benefits.
Türkçe: İşten çıkarıldıktan sonra, işsizlik maaşı alabilmek için Töötukassa'ya kaydolmam gerekti.
Töömesse
İş fuarı
Örnek Diyalog: Kas sa lähed homme ka Töömessele, et vaadata uusi töövõimalusi?
Türkçe: Yarın Töömesse'ye de gidiyor musun yeni iş fırsatlarını görmek için?
Personaliotsing
Personel Arama
Örnek Diyalog: Meie ettevõtte järgmine samm on personaliotsingu firma palkamine, et leida uus turundusjuht.
Türkçe: Şirketimizin bir sonraki adımı, yeni bir pazarlama müdürü bulmak için bir personel arama firması tutmaktır.
Võrgustiku loomine
Ağ oluşturma
Örnek Diyalog: Eduka karjääri jaoks on võrgustiku loomine hädavajalik.
Türkçe: Eduka kariyer için ağ kurmak hayati önem taşır.
Soovituskiri
Tavsiye Mektubu
Örnek Diyalog: Kas saaksite mulle tööle kandideerimiseks soovituskirja kirjutada?
Türkçe: Bana iş başvurusu için tavsiye mektubu yazabilir misiniz?
Ettevõtte uurimine
Şirket Araştırması
Örnek Diyalog: Peame alustama ettevõtte uurimist, et teha kindlaks selle finantsseisund enne investeerimisotsuse tegemist.
Türkçe: Şirketi incelemeye başlamalı ve yatırım kararı vermeden önce finansal durumunu belirlemeliyiz.
Ametinimetus
Ametinimetus
Örnek Diyalog: Kui ma avaldust kirjutasin, siis pidin selgelt kirjutama ametinimetus, millele soovisin kandideerida.
Türkçe: Başvuru formunu doldururken, başvurmak istediğim pozisyonun adını açıkça yazmam gerekiyordu.
Töökogemus
İş Deneyimi
Örnek Diyalog: Mul on viieaastane töökogemus turunduse alal.
Türkçe: Onun beş yıllık pazarlama alanında çalışma deneyimi var.
Oskused
Yetenekler
Örnek Diyalog: Kui sa tahad selles valdkonnas edukas olla, pead sa oma oskused pidevalt arendama.
Türkçe: Eğer bu alanda başarılı olmak istiyorsan, yeteneklerini sürekli geliştirmen gerekiyor.
Hariduskäik
Eğitim geçmişi
Örnek Diyalog: Kui ma kuulsin tema muljetavaldavast hariduskäigust, tundsin end inspireerituna sama rada järgima.
Türkçe: Onun etkileyici eğitim geçmişini duyduğumda, aynı yolu izlemekten ilham aldım.
Kvalifikatsioon
Nitelik
Örnek Diyalog: Eduard looked over the list of applicants and noted, 'Only a few meet the necessary kvalifikatsioon for this engineering position.'
Türkçe: Eduard başvuranların listesine göz gezdirdi ve not etti, Sadece birkaçı bu mühendislik pozisyonu için gerekli kvalifikasyona sahip.
Töötasu ootus
Maaş beklentisi
Örnek Diyalog: Kas saaksite mulle öelda, mis on teie töötasu ootus sellele ametikohale?
Türkçe: Bu pozisyon için maaş beklentiniz nedir?
Pädevused
Yükümlülükler
Örnek Diyalog: Tööintervjuul küsis personalijuht kandidaadilt, millised pädevused teevad temast ideaalse valiku antud ametikohale.
Türkçe: İş görüşmesinde insan kaynakları yöneticisi, adaydan hangi yetkinliklerin onu verilen pozisyon için ideal bir seçim yaptığını sordu.
Töövestlus
İş görüşmesi
Örnek Diyalog: Kas sa oskad mulle öelda, kuidas ma peaksin valmistuma homseks töövestluseks?
Türkçe: Bana yarınki iş görüşmesi için nasıl hazırlanmam gerektiğini söyleyebilir misin?
Eneseesitlus
Eneseesitlus kelimesi, terim veya cümlenin bir karşılığı olarak değil, muhtemelen kendi kendine tanıtım veya kendini tanıtma olarak çevrilebilir. Bu kelime, bir kişinin ya da bir şeyin kendi özelliklerini, yeteneklerini veya başarılarını tanıtmak için kullandığı bir terim olabilir. Ancak, bu kelime Türkçe'de standart bir kelime olarak kabul edilmez ve belirli bir bağlam veya belli bir dilde Estonyaca gibi) geçerli olup olmadığı konusunda daha fazla bilgi olmadan kesin bir çeviri sunmak güçtür.
Örnek Diyalog: Kui sa lähed tööintervjuule, on oluline hea eneseesitlus, et näidata end parimast küljest.
Türkçe: İş görüşmesine gittiğinde iyi bir özsunum önemlidir, böylece kendini en iyi şekilde gösterebilirsin.
Tugevused ja nõrkused
Güçlü ve zayıf yönler
Örnek Diyalog: Intervjuul küsis personalijuht kandidaadilt, et räägiks oma tugevustest ja nõrkustest.
Türkçe: Mülakatta insan kaynakları yöneticisi, adaydan kendi güçlü ve zayıf yönlerini anlatmasını istedi.
Tööle asumise aeg
İşe yerleşme zamanı
Örnek Diyalog: Kas me võiksime rääkida tööle asumise ajast, et saaksin korraldada oma ümberkolimise?
Türkçe: İşe başlama zamanı hakkında konuşabilir miyiz ki taşınmamı ona göre ayarlayabileyim?
Ametialased saavutused
Mesleki başarılar
Örnek Diyalog: Tööintervjuul küsiti minult minu seniste ametialaste saavutuste kohta.
Türkçe: İş görüşmesinde bana son dönemdeki mesleki başarılarım hakkında sorular soruldu.
Meeskonnatöö
Mürettebat çalışması
Örnek Diyalog: Meeskonnatöö on edu võti meie projekti puhul, sest ükski meist ei saavuta nii palju üksi kui me kõik koos.
Türkçe: Ekip çalışması, projemiz söz konusu olduğunda başarının anahtarıdır, çünkü hiçbirimiz tek başımıza hepimizin birlikte başarabileceği kadar çok şey başaramayız.
Karjääri areng
Kariyer gelişimi
Örnek Diyalog: Kas sa oled kaalunud täiendkoolitusi, et edendada oma karjääri arengut?
Türkçe: Kariyer gelişimini desteklemek için ek eğitimler almayı düşündün mü?
Tööandja
İşveren
Örnek Diyalog: Tööandja ootab minult uue projekti lõpetamist järgmiseks nädalaks.
Türkçe: İşveren benden yeni projeyi gelecek haftaya kadar bitirmemi bekliyor.
Töötaja
Bu kelime Estonca'da çalışan veya işçi anlamına gelir.
Örnek Diyalog: Töötaja lahkub täna kell viis, et osaleda konverentsil.
Türkçe: Çalışan bugün saat beşte konferansa katılmak için işten ayrılacak.
Tööleping
İş Sözleşmesi
Örnek Diyalog: Enne töö alustamist palun tutvu hoolikalt töölepingu tingimustega.
Türkçe: İşe başlamadan önce lütfen iş sözleşmesi şartlarıyla dikkatlice tanışın.
Tööülesanded
İş görevleri
Örnek Diyalog: Kas saaksid täpsustada, millised tööülesanded tuleb järgmisena ette võtta?
Türkçe: Acaba hangi iş görevlerini bir sonraki olarak üstlenmemiz gerektiğini açıklar mısınız?
Paindlik tööaeg
Esnek çalışma saatleri
Örnek Diyalog: Mul on väga hea meel, et meie firmas on paindlik tööaeg, see võimaldab mul paremini tasakaalustada tööja eraelu.
Türkçe: Firmamızda esnek çalışma saatlerinin olması beni çok mutlu ediyor, bu sayede iş ve özel hayatımı daha iyi dengede tutabiliyorum.
Täiskohaga
Tam zamanlı
Örnek Diyalog: Kas te otsite tööd, mis oleks täiskohaga või sobib teile ka osalise tööajaga positsioon?
Türkçe: Tam zamanlı bir iş mi arıyorsunuz yoksa yarı zamanlı bir pozisyon da sizin için uygun mu?
Osalise tööajaga
Yarı zamanlı
Örnek Diyalog: Ma otsustasin ülikooli kõrvalt osalise tööajaga töötama hakata, et saaksin paremini oma õppemaksu tasuda.
Türkçe: Üniversite eğitimimin yanı sıra kısmi zamanlı bir işte çalışmaya karar verdim, böylece öğrenim ücretimi daha iyi ödeyebilirim.
Ajutine töökoht
Geçici iş yeri
Örnek Diyalog: Kas sa oskad soovitada, kust ma võiksin leida ajutine töökoht, kuni õpingud jätkuvad?
Türkçe: Öneri yapabilir misiniz, öğrenimime devam edene kadar nereden geçici bir iş bulabilirim?
Alaline töökoht
Standart çalışma yeri
Örnek Diyalog: Kas sa oled kunagi mõelnud alalise töökoha leidmisele, mis pakuks sulle suuremat kindlustunnet?
Türkçe: Hiç düzenli bir iş bulmayı düşündün mü, bu sana daha fazla güvenlik hissi verebilir mi?
Ametialane väljaõpe
Mesleki eğitim
Örnek Diyalog: Kuna ta soovib oma karjääris edasi liikuda, otsustas ta osaleda ametialase väljaõppe programmis.
Türkçe: Kariyerinde ilerlemek istediği için, o, mesleki eğitim programına katılmaya karar verdi.
Tööalane koolitus
İşyeri Eğitimi
Örnek Diyalog: Tööalane koolitus on järgmisel nädalal ja see kestab kolm päeva.
Türkçe: İş ile ilgili eğitim gelecek hafta ve üç gün sürecek.
Tööalane areng
Mesleki gelişim
Örnek Diyalog: Me võiksime arutada sinu tööalase arengu plaani järgmisel koosolekul, et seada kindlaks sinu eesmärgid ja kuidas saame neid saavutada.
Türkçe: Önümüzdeki toplantıda iş gelişim planını tartışabilir ve hedeflerini belirleyip bunları nasıl gerçekleştirebileceğimizi konuşabiliriz.
Tööintervjuu küsimused
İş Görüşmesi Soruları
Örnek Diyalog: Kas sa oskad mulle öelda, millised on levinuimad tööintervjuu küsimused selles valdkonnas?
Türkçe: Bana bu alandaki en yaygın iş görüşmesi sorularının neler olduğunu söyleyebilir misin?
Miks soovite meile tööle tulla?
Neden bizde çalışmak istiyorsunuz?
Örnek Diyalog: Intervjueerija küsis naeratusega: Miks soovite meile tööle tulla?
Türkçe: Röportajcı bir gülümsemeyle sordu: Neden bizde çalışmak istiyorsunuz?
Mis on teie suurim saavutus?
Sizin en büyük başarınız nedir?
Örnek Diyalog: Intervjuu käigus vaatas tööandja kandidaati tõsiselt ja küsis otsustavalt: Mis on teie suurim saavutus?
Türkçe: Mülakat sırasında işveren, adaya ciddiyetle baktı ve kararlı bir şekilde sordu: Sizin en büyük başarınız nedir?
Kuidas hindate oma tööalaseid teadmisi?
İş alanındaki bilginizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Örnek Diyalog: Kuidas hindate oma tööalaseid teadmisi, kui peate need skaalal ühest kümneni paigutama?
Türkçe: İş ile ilgili bilginizi bir ila on arası bir ölçekte değerlendirmeniz gerekirse bu bilgiyi kaç olarak değerlendirirsiniz?
Rääkige mõnest probleemist, mille olete tööl lahendanud.
İş yerinde çözmüş olduğunuz bir problemden bahsedin.
Örnek Diyalog: Intervjuu ajal küsisid nad mult: Rääkige mõnest probleemist, mille olete tööl lahendanud.
Türkçe: Mülakat sırasında bana şöyle sordular: İş yerinde çözdüğünüz bir problemden bahsedin.
Milline on teie tööstaaž?
Tecrübeniz nedir?
Örnek Diyalog: Kui may minu küsida, milline on teie tööstaaž?
Türkçe: Eğer izin verirseniz, sizin iş tecrübeniz ne kadar?
Kuidas töötate surve all?
Baskı altında nasıl çalışıyorsunuz?
Örnek Diyalog: During the job interview, the hiring manager leaned in and asked, Kuidas töötate surve all?
Türkçe: İş görüşmesi sırasında, işe alım müdürü eğilip, Stres altında nasıl çalışıyorsunuz? diye sordu.
Mis motiveerib teid tööl?
Sizi işte ne motive eder?
Örnek Diyalog: Mis motiveerib teid tööl, on küsimus, mida ma tihti tööintervjuudel küsin.
Türkçe: Sizi işte motive eden nedir, sıkça iş görüşmelerinde sorduğum bir sorudur.
Kirjeldage olukorda, kus töötasite meeskonnas.
Ekip olarak çalıştığınız bir durumu anlatın.
Örnek Diyalog: Intervjueerija küsis kandidaadilt: Kirjeldage olukorda, kus töötasite meeskonnas.
Türkçe: Mülakatçı adaya sordu: Takım halinde çalıştığınız bir durumu tarif edin.
Kuidas kavatsete oma oskusi töökohal rakendada?
İş yerinde becerilerinizi nasıl uygulamayı planlıyorsunuz?
Örnek Diyalog: Intervjueerijana sooviks ma teada, Kuidas kavatsete oma oskusi töökohal rakendada?
Türkçe: Röportajcı olarak merak ettiğim şey, yeteneklerinizi iş yerinde nasıl uygulamayı planlıyorsunuz?
Millised on teie karjäärieesmärgid?
Kariyer hedefleriniz nelerdir?
Örnek Diyalog: Intervjuu käigus vaatas tööandja kandidaadile otsa ja küsis: Millised on teie karjäärieesmärgid?
Türkçe: İş görüşmesi sırasında işveren adaya doğru bakarak sordu: Kariyer hedefleriniz nelerdir?
Merhaba Sevgili Okuyucular, öncelikle Estonca denince aklınıza neler geliyor? Belki YouTube’da denk geldiğiniz birkaç şarkı, belki de bir kafede işittiğiniz o hafif tınılı yabancı konuşma... Ya da bambaşka bir his. Bugün sizlerle Estonca'yı en temelden, en basit ifadelerden başlayarak keşfedelim. Sanki bir dostunuz size yavaş yavaş bu dili anlatıyormuş gibi; öyle sıcak, öyle samimi. Hemen hızlıca “Estonca zor mudur?” diye düşünmeyin. Her dil gibi, biraz sabır ve merakla yavaş yavaş kavrayabileceğimiz bir hazine. Hazırsanız, birlikte yola çıkalım.
Estonca'ya Giriş
Estonca (Eesti keel), Finlandiya’nın resmi dili olan Fince ile akrabalığı bulunan, Ural dil ailesine ait ilginç bir dildir. Kuzey Avrupalı bir dil gibi görünse de, birçok yönden kendi içinde benzersiz yapısı ve ses özellikleri vardır. Estonca öğrenmeye yeni başlayan birisi için bu dili telaffuz etmek önce biraz egzotik gelebilir, çünkü kelimelerin içinde üç farklı derece uzunluk bulunur. Bir diğer ifadeyle, seslerin uzunlukları bazen anlamı fazlasıyla etkiler. Ancak endişelenmeyin; her şey zamanla anlaşılır hale gelir.
Kısacası, Estonca kulağa hoş gelen, sıcak ve samimi bir melodiye sahip. Bu dili sıfırdan ele alırken, günlük hayatta işinize yarayacak temel kelimeler ve ifadeler üzerinden ilerleyeceğiz. Nefes alıp verin, rahatlayın: Bu dile dair hiçbir ön bilginiz yokmuş gibi, en baştan ve sakince bir maceraya atılıyoruz.
İlk Temel İfadeler ve Selamlaşmalar
İlk tanışmalar genelde kısacık bir “Merhaba” ile başlar. Estonca’da “Merhaba” demek için “Tere” ifadesini kullanırız. Yeni bir ortama girdiğinizde veya biriyle tanıştığınızda kullanabileceğiniz çok canlı ve günlük bir sözcüktür. Eğer daha resmi bir selam ya da sabah kullanabileceğiniz daha nazik bir ifade isterseniz, “Tere hommikust!” (Günaydın) diyebilirsiniz. Gelin bu ifadeleri alt alta gözden geçirelim:
Tere: Merhaba
Tere hommikust: Günaydın
Tere päevast: İyi günler (gün ortası selamı için)
Tere õhtust: İyi akşamlar
Bu selamlardan sonra çoğu zaman karşımızdakiyle ufak bir hal hatır sorma sohbetine gireriz. Türkçe’de “Nasılsın?” deriz; Estonca’da bu sıcak soru, “Kuidas läheb?” şeklinde karşımıza çıkar. Anlamı yine “Nasılsın?” gibidir. Bunun cevabını vermek için kullanılabilecek pek çok ifade var, size kolaylık olsun diye en sık geçenlerini verelim:
“Hästi” (iyiyim)
“Väga hästi” (çok iyiyim)
“Nii ja naa” (şöyle böyle)
“Halvasti” (kötüyüm)
Belki de bu dili öğrenirken telaffuzun sizi en çok meraklandıran kısmı, bu kelimeleri doğru seslendirmek olacaktır. Örneğin “Hästi” kelimesindeki ä sesi, Türkçe’deki “e” ile “a” arası bir sesi andırır, ancak biraz daha “e” tarafına yakındır. Sanki “hesti” gibi söylüyor ama boğazınızda hafif bir “a” yankısı hissediyorsunuz. Başta kulağa zorlu gelebilir, ama yavaş yavaş aldırış etmeden pratik yaptıkça şekilleniyor.
Haydi Kendimizi Tanıtalım
Yeni bir ortamda “Merhaba” dedikten ve hal hatır sorduğumuzda, sıra kendimizi biraz anlatmaya geliyor. Estonca’da “Benim adım...” demek için “Minu nimi on...” kalıbını kullanabilirsiniz. “Ben Ali’yim” demek için “Mina olen Ali” şeklinde de konuşabilirsiniz. Her iki ifade de doğrudur. Aşağıdaki küçük örnek diyalog, bu konuyu netleştirmeye yardımcı olur:
Siz: “Tere! Minu nimi on Ayşe. Kuidas läheb?”
Karşınızdaki: “Tere, Ayşe! Minu nimi on Martin. Hästi, aitäh! Aga sinul?” (Selam, Ayşe! Benim adım Martin. İyiyim, teşekkürler! Ya sen?)
Yeni tanıştığınız kişinin adını öğrenmek için
“Mis su nimi on?” (Adın ne?) diye sorabilirsiniz. Daha resmi bir toplantıda veya ortamlarda siz formunu tercih ederek “Mis Teie nimi on?” diye de duyabilirsiniz. Ancak Estonlar günlük hayatta oldukça samimi olduklarından çoğu zaman tekil ikinci şahıs kullanırlar.
Bu noktada teşekkür etmeyi de öğrenirsek iyi olur. Sihirli kelime “Aitäh” (teşekkür ederim) Estonca’da epey sık kullanılır. Alternatif olarak bazen “Tänan” kelimesini duyabilirsiniz; bu da “teşekkür ederim” demek. Karşınızdaki kişi teşekkür ettikten sonra “Rica ederim” anlamında “Pole tänu väärt” ya da kısaca “Pole viga” ifadesi de sıkça geçer. “Pole viga” ifadesi harfi harfine bakıldığında “Sorun değil” anlamını taşır, ama teşekkür cevaplarında kısaca “Rica ederim” veya “Önemli değil” gibi düşünülebilir.
Aitäh: Teşekkür ederim
Tänan: Teşekkür ederim (daha başka bir biçim)
Pole tänu väärt: Rica ederim / Teşekküre değmez
Pole viga: Önemli değil
Estonların günlük konuşmalarında samimiyet göze çarpar. Mesela bir yere girdiğinizde herkese tek tek “Tere” diyebilirsiniz. Karşınızdaki kişi de muhakkak size samimi bir “Tere!” ile karşılık verir. Sanki küçük bir kasaba sıcaklığı varmış gibi hissedersiniz. İnsanlar çoğunlukla sakin ve naziktir; akıcı veya mükemmel Estonca konuşamasanız bile birkaç kelime bilmeniz ve bunları gülümseyerek kullanmanız, buzları hızla eritir.
Gündelik Kelimeler
Günlük hayatta işinizi kolaylaştıracak basit kelimeler vardır. Aşağıda sunacağım listede bunları bulacaksınız. Bu listeyi oldukça işe yarar bulacağınıza inanıyorum, çünkü Estonya sokaklarında, kafelerinde veya mağazalarında bu kelimeler sıkça karşınıza çıkıyor.
Sık Kullanılan Kelimeler:
- Vesi: Su
- Leib: Ekmek
- Kohv: Kahve
- Piim: Süt
- Suhkur: Şeker
- Sool: Tuz
- Õlu: Bira
- Vein: Şarap
- Uks: Kapı
- Aken: Pencere
- Tuba: Oda
Bu kelimelerden “Piim” gibi bazıları telaffuz olarak kısa ve nettir; Türkçe’de “pim” derken “i”yi biraz daha uzatıyormuşsunuz gibi düşünebilirsiniz. Estonca’da “i” sesi Türkçe’ye oldukça benzer, sadece biraz daha vurgulu olabilir. Öte yandan “Õlu” kelimesindeki õ sesi, Türkçe’de kesin bir karşılığı olmayan, biraz boğazdan gelen bir “ö” varyantı gibi sezilir. Dilin ortası hafifçe yukarı kalkarak söylenir. Bu sesin tam doğru çıkmasını beklemeden, yaklaşık bir “ö” sesiyle başlayabilirsiniz; zamanla kulağınız alışacaktır.
Günlük hayatın içinde yiyecek-içecek, ev, işyeri gibi kavramlar da önemli yer tutar. Mesela:
- Kodu: Ev
- Kool: Okul (Burada “k” harfi sert bir şekilde çıkar.)
- Töö: İş (Burada iki tane “ö” var; telaffuz biraz uzun sürer, “töö” şeklinde)
- Kauplus: Mağaza
Estonca’da bazen kelimeler çift sesli harfle yazıldığında (öö, ää, üü gibi) o sesi uzatmanız gerekir. Örneğin “Töö” kelimesindeki o uzun “ö” sesi, kelimenin anlamını değiştiren bir unsur haline gelir. Kimi zaman tek harf farkı apayrı bir manaya kapı açabiliyor. Bu yüzden Estonca, kulak hassasiyetinizi geliştiren dillerden biri olarak öne çıkar.
Giriş, Gelişme ve Sonuç Arasında Gezinirken
Bu yazıda Estonca’yı öğrenirken işinize yarayacak püf noktaları paylaşıyoruz. Ancak konuyu biraz daha derinleştirmek için bazı ek kelimeler ve cümleler sunmak istiyorum. Özellikle günlük pratikte veya turistik bir seyahatte çok işinize yarayacağını düşündüğüm bazı ifadeler var. Gelişme bölümünde bunlar üzerinde ayrıntılı duralım, ardından sonuçta biraz toparlama yaparız.
Günlük Hayatınızda Estonca
Günlük yaşamda en sık duyduğumuz ifadelerden biri “Palun” kelimesidir. Anlamı çok yönlüdür: Hem “lütfen”, hem de “buyrun” şeklinde karşımıza çıkabilir. Konuşma esnasında bağlama göre değişir. Mesela bir restoranda sipariş verirken, “Lütfen bana kahve ver” gibi bir cümleyi “Palun too mulle kohv” şeklinde söyleyebiliriz. Karşınızdaki garson size kahve getirdiğinde, bir teşekkür sonrası “Buyrun” anlamında yine “Palun” diyebilir. İlk başta kafa karıştırıcı gibi görünse de, bağlamla birlikte anlamlar netleşir.
Günlük hayatta, mağazalarda ya da kafelerde sıkça iletişime gireriz. Bu gibi durumlardaki konuşmalar kısa ama işlevseldir. Aşağıdaki örnek diyaloğa bakalım:
1- Siz: “Tere! Kas teil on suhkrut?” (Merhaba! Şekeriniz var mı?)
2- Satıcı: “Jah, muidugi. Palun.” (Evet, elbette. Buyrun.)
3- Siz: “Aitäh! Kui palju see maksab?” (Teşekkürler! Ne kadar tutuyor?)
4- Satıcı: “See maksab üks euro.” (Bir euro tutuyor.)
Burada birkaç kilit kelime parıldıyor:
Kas teil on...?: Sizde ... var mı?
Kui palju: Ne kadar
See maksab: Bu şu kadar tutuyor
Üks: Bir (rakam)
Bunları bir arada tutmayı kolaylaştırmak için size küçük bir numaralı liste hazırladım. Estonca sayıların ilk 10 tanesini öğrenmek başlangıç için çok büyük kolaylık sağlar. İşte 1'den 10'a kadar sayılar:
1- Üks (1)
2- Kaks (2)
3- Kolm (3)
4- Neli (4)
5- Viis (5)
6- Kuus (6)
7- Seitse (7)
8- Kaheksa (8)
9- Üheksa (9)
10- Kümme (10)
Estonca’da rakamları biraz pratik yaptıktan sonra kısa sürede öğrenebilirsiniz. Mesela “kaks” (2) kelimesi, Türkçe “kaks” gibi söylenir, “kolm” (3) ise aynen okunduğu gibi. Sadece “üheksa” (9) ve “kaheksa” (8) kelimelerinde boğazdan gelen “ä” ve “õ” benzeri sesler söz konusudur. Spesifik olarak “ü” harfinin çıkışı biraz Türkçe’deki “ü”ye, “ä” harfinin çıkışı da “a” ile “e” arası bir tona benzer. Ama kesinlikle çok daha “hafif” bir vurgu. Yanlış yapmaktan korkmadan söylemeye çalışın. Zaten Estonyalılar, yabancıların kararlılığını takdir eder ve düzeltmeye çoğu zaman memnuniyetle yardımcı olurlar.
Seyahatlerde İşinize Yarayacak İfadeler
Estonya’ya yolunuz düşerse bazı pratik cümleler hayat kurtarabilir. Nasıl ki Türkçe’de “Otobüs durağına nasıl giderim?” diye soruyorsak, Estonca’da da benzer bir kalıbımız var. İşte birkaç örnek ifade:
“Kuidas ma saan bussijaama?” – Otobüs terminaline nasıl gidebilirim?
“Kas see tramm läheb kesklinna?” – Bu tramvay şehir merkezine mi gidiyor?
“Vabandust, kus asub tualett?” – Afedersiniz, tuvalet nerede?
Bu cümlelerde kullanılan bazı kelimeler:
Kuidas: Nasıl
Ma saan: Gidebilirim / Edebilirim (ubl. “yapabilme” durumu)
Bussijaam: Otobüs garı, otogar
Kesklinn: Şehir merkezi
Vabandust: Pardon / Afedersiniz
Kus asub: Nerede yer alır / Nerede bulunur
Şehir içi ulaşımda buss, tramm, troll (trolebüs), rong (tren) gibi kelimeleri sıkça kullanırsınız. Estonya küçük bir ülke olsa da, organik olarak Avrupa’ya ve diğer Baltık ülkelerine entegrasyonu sayesinde epey pratik toplu taşıma seçenekleri mevcut. Dolayısıyla günlük yaşantıda bu sözcükler çok işe yarar.
Daha Derine İnelim: Bazı Gramer İpuçları
Estonca’yı günlük konuşmalarla öğrenmek keyifli olabilir; ancak dilin gramer yapısına dair birkaç küçük ipucu bilmek işinizi kolaylaştırır. Estonca, eklemeli bir dil olma özelliğine sahiptir. Örneğin, ismimizin yanında sahiplik ifade ederken veya yönlendirici ekler kullanırken kelimelerin sonuna ekler eklenir. Tam bir dilbilgisi çalışması yapma niyetimiz yok, ama en çok kullanılan kalıplara göz atmak kabaca bir fikir verebilir.
Basit örnek: “Ali’nin kitabı” gibi bir ifade Estonca’da, “Ali raamat” şeklinde olabilir ama bazen de farklı ekler görebilirsiniz. Bunun nedeni Estonca’da ondan fazla hâl (durum) olmasıdır. Fakat hepsini aynı anda öğrenmeye çalışmak gözünüzü korkutmasın. Bu yazıdaki niyetimiz, sadece ufak bir fikir vermek. Yeter ki kelimeleri kullanın, pratik yapın, yavaş yavaş daha detaylı konulara geçilir.
Estonca’da fiiller genellikle şahsa göre pek çekime girmez. “Olen” (benim) gibi formları görebilirsiniz. Mesela “Mina olen” (Ben ...yim), “Sina oled” (Sen ...sin) şeklinde farklı yapılar olur ama bu gözünüzü korkutmasın. Aslında Estonca’nın bu yönü, Türkçe’den biraz daha basit olabiliyor.
Şimdi isterseniz ufak bir bullet list ile bazı fiil örneklerine bakalım:
“mina olen” – ben (bir şeyim)
“sina oled” – sen (bir şeysin)
“tema on” – o (bir şeydir)
“meie oleme” – biz (bir şeyiz)
“teie olete” – siz (bir şeysiniz)
“nemad on” – onlar (bir şeydir)
Bu basit olmak fiili (olema) çekimleri size, Estonca’da özne-fiil ilişkisini nasıl kuracağınızı gösterir. Normalde daha fazla zaman kipi var ama gündelik konuşmada en çok ilgileneceğiniz belki de bu tip basit çekimlerdir.
Estonca’da Kendinizi İfade Etmek
Diyelim ki bir kafedesiniz ve “Ben kahve içerim” demek istiyorsunuz. Veya “Biraz dinlenmek istiyorum” tarzı basit cümleler kurmak istiyorsunuz. İşte yardımınıza yetişecek birkaç örnek:
1- “Ma joon kohvi.” (Ben kahve içerim.)
2- “Ma tahan puhata.” (Biraz dinlenmek istiyorum.)
3- “Me käime jalutamas.” (Biz yürüyüşe çıkıyoruz / gidiyoruz.)
4- “Nad söövad õhtusööki.” (Onlar akşam yemeği yiyorlar.)
Burada “Ma joon” (ben içerim), “Ma tahan” (ben istiyorum), “Me käime” (biz gideriz / gezeriz) gibi ifadeler göze çarpıyor. Gördüğünüz gibi fiilin çekimleri çoğunlukla öznede ufak değişikliklerle farklılaşır.
Bazen kendimizi ifade etmek için sıfatlara ihtiyaç duyarız: “Güzel”, “kötü”, “büyük”, “küçük” gibi. Estonca’da bazı temel sıfatlar:
Ilus: Güzel
Kole: Çirkin, kötü
Suur: Büyük
Väike: Küçük
Kallis: Pahalı
Odav: Ucuz
Kiire: Hızlı
Aeglane: Yavaş
Mesela bir eşyayı beğendiğinizde “See on ilus” (Bu güzel) diyebilirsiniz. Yahut pahalıysa “See on kallis” diye ifade edebilirsiniz. Market veya mağaza gezilerinde “Bu çok pahalı!” gibi tepkileriniz olabilir. Bu durumda “See on väga kallis!” diyerek düşüncelerinizi dile getirebilirsiniz.
İletişimi Renkli Hale Getirecek Ufak İfadeler
Bazen konuşmanızı biraz daha sıcak ve doğal kılmak istersiniz. Bunun için küçük jest niteliğinde söz öbekleri vardır. Örneğin, karşınızdaki kişiye “Sen harikasın!” demek isterseniz:
“Sa oled suurepärane!” şeklinde kullanabilirsiniz. Alternatif olarak “Sa oled tore!” demek de “Sen güzelsin, hoşsun ya da harikasın” gibi bir iltifat olabilir.
Biri size yardım ettiyse ve çok memnunsanız:
- “See aitas mind palju!” (Bu bana çok yardımcı oldu!)
Bir şeye şaşırdığınızda şu ünlemleri duyabilirsiniz:
- “Oh sa juudas!” (Aman Tanrım!, Vay canına!)
- “Issand!” (Allah’ım!, Aman Ya!) – hafif şaşırma ifadesi.
Estonlar gündelik yaşamda fazla abartılı duygusallık kullanmasa da, küçük bir “Oh sa juudas!” ifadesi, şaşkınlığı mizahi bir şekilde ifade eder. Telaffuzu da eğlencelidir.
Gelişme Bölümünde Biraz Daha Derin Örnekler
Bugün burada amacımız, sizlere Estonca’nın tadı hakkında fikir vermek ve temelinde barındırdığı o samimi dokuyu hissettirmek. Bir dili kelimelerle hissetmek de ona dair hikâyeler oluşturmak gibidir. Şimdi size birkaç durumsal cümle sunuyorum. Bullets şeklinde sıralayalım ki gözünüze daha net çarpsın:
“Mul on hea meel sind näha!”
- Memnuniyet ifade etmek için kullanılır. Türkçe karşılığı “Seni gördüğüme sevindim!” şeklindedir.
- “Kas sa soovid midagi juua?”
- “Bir şeyler içmek ister misin?” diye sormanın nazik bir yoludur.
- “Ma armastan seda kohta.”
- “Bu yeri seviyorum.”
“Tule siia!”
- “Buraya gel!” anlamında çağırma ifadesi.
“Oota natuke, palun.”
- “Biraz bekle, lütfen.”
Burada sıcaklık ve nezaket kendini hissettiriyor. “Palun” ifadesiyle eklediğimiz nezaket, “mul on hea meel” gibi yapılarla da samimiyet kazanıyor.
Estonca’nın en sevdiğim yönlerinden biri, sözcüklerin pek çok duyguyu bir çırpıda yansıtması. Örneğin, “armastan” fiili, “sevmek” anlamına geliyor ve sevgi ifadesi olarak güçlü bir anlam taşıyor. Dilin, insan ilişkilerine dair içten bir hissiyat sunduğunu söyleyebilirim.
Ufak Bir Kültürel Parantez
Estonya kültürüyle ilgili bazı lokal unsurları bilirseniz, Estonca kelimeler size daha yakın gelir. Mesela Estonlar için “saun” kültürü sıkça anılır, tıpkı komşu Finlandiya’da olduğu gibi. “Saun” kelimesi Estonca’da da “sauna”ya yakın bir şekilde söylenir. Rahatlama, arınma ve dostlarla keyifli vakit geçirme anlamlarına gelir. Ayrıca “kama” denilen geleneksel bir yiyecekleri vardır; arpa, çavdar gibi tahılların un haline getirilmesiyle elde edilen bir karışımdır ve yoğurt içine katılarak tüketilir.
Bir Eston dostunuz size “Kama seviyor musun?” (Estonca: “Kas sulle meeldib kama?”) diye sorduğunda, kibarca deneyebileceğinizi söylemek için “Jah, meeldib küll” (Evet, hoşuma gidiyor) diyebilirsiniz veya “Henüz denemedim” demek için “Ma pole veel proovinud” diyebilirsiniz. Buradaki "ma pole veel proovinud" ifadesi, “Henüz denemedim” anlamını taşır.
Estonya doğasıyla ünlü bir yerdir ve “loodus” (doğa) kelimesi Estonlar için önemli bir kavramdır. “See on ilus loodus!” (Burası güzel bir doğa!) gibi yorumlar duyarsınız sıklıkla. Estonlar, doğaya ve huzura büyük değer verir; belki de dilin sakin telaffuzu ve az nüfusu, bu huzurlu iklime katkıda bulunduğu için dil de insana sakinlik hissi verir.
Günlük Hayatta Kısa Dialog Örnekleri
Biraz daha örnek diyaloğa yer verelim. Aşağıda altı çizili ifade ve kalıpları iyice pekiştireceğiz. Diyelim ki bir kafedesiniz:
Siz: “Tere! _Kas ma saan istuda_ siin?”
(Merhaba! Buraya oturabilir miyim?)
Garson: “Jah, muidugi. Soovite te midagi süüa või juua?”
(Evet, elbette. Yemek ya da içmek için bir şey ister misiniz?)
Siz: “Ma tahaksin kohvi ja koogitükki, _palun_. Aitäh!”
(Ben bir kahve ve bir dilim pasta isterim, lütfen. Teşekkürler!)
Garson: “Selge. _Bulacaksınız_, et kook on tänane eripakkumine.”
(Tamamdır. Bilin ki pasta bugünün özel menüsünde.)
Burada, altı çizili “Kas ma saan istuda” ifadesi, “Oturabilir miyim?” şeklinde nazikçe izin almadır. “Palun” yine “lütfen” anlamıyla geçiyor. “Bulacaksınız” gibi bir Türkçe ekleme yerel dilimize dair ufak bir oynama, kim bilir belki tam çeviri anında oluşmuş bir dil kayması, ama hoş görülebilir çünkü burada samimi bir tonda aktarmaya gayret ediyoruz. Estonca diyalogda “Selge” kelimesi, “Tamam, anlaşıldı” anlamında kısa bir onay ifadesidir.
Madde İşaretleriyle Önemli Notlar
Daha derli toplu bir anlatıma ihtiyaç duyuyorsanız, aşağıda Estonca iletişimde faydalı olabilecek bazı temel notları bullet halinde sıraladım:
Nezaket Kelimeleri
- Tere, Palun, Aitäh, Vabandust
- Sayılar (1’den 10’a)
- Üks, Kaks, Kolm, Neli, Viis, Kuus, Seitse, Kaheksa, Üheksa, Kümme
- Zaman İfadeleri
- Hommik (sabah), Päev (gün), Õhtu (akşam), Öö (gece)
- Sahiplik / Temel Fiiller
- Minu nimi on..., Ma olen..., Ma tahan..., Ma teen..., Ma joon...
- Soru Kalıpları
- Kas...? (Bu bir soru mu?), Kuidas...? (Nasıl...?), Kus...? (Nerede...?), Kui palju...? (Ne kadar...?)
Bu maddeler, Estonca’nın günlük kullanımda en çok işimize yarayan ögeleridir. Unutmayın, basit cümlelerle başlayıp küçük adımlarla ilerlediğinizde her şey daha güzel oturur.
Numara Listesiyle Ek İpuçları
Şimdi de numaralı bir listeyle, Estonca konusunda kendinizi rahat hissetmeniz için birkaç öneri ve ipucu paylaşayım:
1- Kısa Kelimelerle Başla
- Estonca’da çok uzun kelimelere takılmadan, önce “Tere, Aitäh, Palun” gibi kısa kelimeleri kullanın.
2. Sayılar ve Selamlaşma İlk Öncelik
- Pragmatik olarak alışveriş, ödeme, yol tarifi gibi konularda sayılar ve küçük kalıplar önemlidir.
3. İşitsel Alıştırmalar Yap
- Estonca’nın “ä, õ, ö, ü” gibi seslerine kulak kabartmak, telaffuzda ilerleme sağlar.
4. Korkma, Soru Sor
- “Kuidas öelda...?” (Nasıl söylenir...?) gibi sorularla pratik yapmaktan çekinme.
5. Kısa Diyaloglar Deneyerek Geliş
- Birkaç kolay cümleyi ezberleyip sıkça tekrarlamak, sizi daha özgüvenli kılar.
Bu numaralı liste, Estonca’ya yaklaşırken rahat ve arkadaşça bir tutum geliştirebilmeniz için. Böylece günlük yaşam pratiklerinde kelimeleri anında uygulayabilir, her “Tere!” dediğinizde biraz daha konforlu hissedebilirsiniz.
Yazımızın Sonuna Doğru
Gördüğünüz gibi, Estonca’daki temel kelimeler, sayılar, selamlaşmalar ve basit cümlelerle bile günlük hayatta epey yol alabilirsiniz. Bu dili ilk kez duyan biri için bile, “Tere” diyerek başlamak sihirli bir anahtar gibidir. İnsanların sizdeki çabayı görüp yüzlerinde beliren gülümsemeyi hayal edin. Einen dil öğrenirken, o ülkenin insanlarıyla ufak bir bağ kurmak en değerli motivasyondur. Estonca da bu bağı sıcacık bir şekilde sunar.
Bir dilin, kültürü tanımada eşsiz bir kapı olduğunu hatırlamakta fayda var. Bir ülkeye seyahat etmeseniz bile, o ülkenin dilinden birkaç kelime bilmek, zihin haritanızı genişletir. Mesela Estonca’da “rahu” kelimesi “barış, huzur” anlamına gelir. “Rahulik” ise “sakin” demektir. Hani bizde “rahat” kelimesi vardır ya, belki bu “rahu” ile uzak akrabalık hissi taşıyor olabilir. Her ne kadar bu benzerlik filolojik olarak direk kanıtlanmış olmasa da, kelimelerin çağrışımları bazen insan zihninde hoş bir köprü kurar: “Aaa, rahu, ne kadar tanıdık tınladı!”
Sonuç: Küçük Adımlar, Büyük Sevgi
Arkamızda uzayıp giden kelime ve ifade listeleri olsa da, asıl mevzu yüreğimizi dile koymak. Bilmediğimiz bir dili öğrenmek, hayatı daha geniş bir açıdan görmek demektir. Estonca; nazik, samimi, sakince konuşulan ve aynı zamanda sürprizlerle dolu bir dil. Köklü tarihi, baltık kültürü ve Finlandiya-Finlandiya derken uzayıp giden bir Ural dil zincirinin özel bir parçası.
Kalbimizin derinliklerinde yeni ufuklara açılma arzusu varsa, birkaç basit kelime bile devrim yaratacaktır. “Tere,” ile açılan kapıdan girip “Aitäh,” diyerek sıcak bir iletişimin tadına bakmak hiçbir zorunluluk olmaksızın bambaşka duygular eşliğinde gerçekleşebilir. Kendinizi Estonya’nın huzurlu ormanlarında, Talin’in tarihi sokaklarında, ya da belki bir sahil kasabasında hayal edin. Oradaki insanlarla birkaç kelime paylaştığınızda, kültürel sınırların ötesine geçip samimiyetle gülümseyen bir yüz görebileceğinize inanıyorum.
Bir dili öğrenmek için planlı bir yol haritasına gerek yok; ufak sentezlerle, günlük hayatta duyduğunuz kadarını kavramaya çalışarak, pratik yaparak, yanıldığınızda da gülüp devam ederek güzel sonuçlar almaya başlayabilirsiniz. Estonca belki çok yaygın duyduğumuz bir dil değil ama tam da bu yüzden özgün ve heyecan verici. Bir kahve molasında Eston bir arkadaşınıza “Tere, kuidas läheb?” demek bile o kişi için unutulmaz bir jest olabilir.
Kalın harflerle altını çizmek isterim: Estonca, zorluğu ile değil, güzelliği ve mütevazı sıcaklığı ile sizi kucaklayan bir dildir. Aynı şekilde italik vurguyla belirtelim: hayat, başka ülkelerin dillerinden birer demet öğrenince daha renkli bir hale gelir. Ve elbette altı çizili unutmamamız gereken şey: _diller_, her kültürün aynasıdır.
Sözcük dağarcığınızı geliştirirken kendinize esneklik tanıyın.
Yanlış yapmaktan çekinmeyin, Estonlar çoğunlukla sabırlı ve sevecendir.
_Sık sık tekrar_ yaparak kelimeleri anımsayın.
En sonunda şunu diyebilirim: Her gün yalnızca bir kelime öğrenmek bile değerli bir adımdır. Bugün “Tere” ile başladıysanız, yarın “Aitäh,” sonra “Palun,” ardından bir bakmışsınız “Kas teil on...?” diyerek cümleler kurabiliyorsunuz. Ufak ama istikrarlı adımlarla kendinizi yepyeni bir iletişim evreninin kapısında bulacaksınız.
Sevgili Okuyucular, bu yazıda Estonca hakkında sıfır bilgiye sahip birinin temel ihtiyaç duyabileceği sözcükleri, ifadeleri ve cümle kalıplarını gözden geçirdik. *Neşeli günlük hayat kullanımlarından selamlaşmalara, sayılardan ufak kültürel anekdotlara kadar uzanan bir yolculuğa çıktık. Umarım bu yazı, Estonca’yı size biraz daha yakın hissettirebilmiştir. Unutmayın, her “Tere” dediğinizde aslında yeni bir kapı aralanır, her “Kuidas läheb?” sorusu aslında yepyeni bir dostluğun ilk adımı olabilir. Yeter ki samimiyet ve merak* duygunuz her daim canlı kalsın.
Sa oled täiesti valmis, sevgili okuyucular! Bu macerada büyük planlar, mükemmeliyetçilik veya zorunlu gramer satırları yok; sadece Estonca’nın kendine özgü albenisi ve meraklı bir kalpten yükselen ufak bir keşif yolculuğu var.
Sözlerimizi bitirirken tekrar söylemek istiyorum:
Tere (Merhaba),
Aitäh (Teşekkür ederim),
Palun (Lütfen/Buyrun),
Kas sa tead? (Biliyor musun?),
Sa oled tore (Sen harikasın).
Bu birkaç küçük kelime ve ifadenin, sizi Estonca ile arkadaşlığa davet etmesine izin verin. Eminim yol boyu öğrendiklerinizle, belki bir gün Estonya’nın o yemyeşil doğasında, belki bir Eston arkadaşınızla kahve eşliğinde tatlı bir sohbet imkânı doğar. Ve inanın, bir başka dilin kalbini titrettiğiniz anda, dünyanın aslında ne kadar küçük ve dostane bir yer olduğunu daha iyi hissedebilirsiniz. _Head aega_ (Hoşça kalın) ve yeni keşiflerde görüşmek üzere!