---
Ich verstehe nicht, warum es nicht funktioniert
1.Neden çalışmadığını anlamıyorum.
Örnek Diyalog: Ich verstehe nicht, warum es nicht funktioniert, wenn ich alles nach Anleitung gemacht habe.
Türkçe: Talimatlarına uygun olarak her şeyi yaptığıma göre neden çalışmadığını anlamıyorum.
Lasst uns unsere Ideen austauschen, um zu sehen, was am besten funktioniert
En iyi neyin işe yaradığını görmek için fikirlerimizi paylaşalım.
Örnek Diyalog: Lasst uns unsere Ideen austauschen, um zu sehen, was am besten funktioniert, schlug der Teamleiter während des Brainstormings vor.
Türkçe: Takım lideri fikir alışverişi sırasında, 'Gelin fikirlerimizi paylaşalım, en iyi ne işe yarar görelim,' önerisinde bulundu.
Lasst uns uns überlegen, wie wir unsere Lösung anpassen können, wenn sich die Bedingungen ändern
Koşullar değiştiğinde çözümümüzü nasıl uyarlayabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir unsere Lösung anpassen können, wenn sich die Bedingungen ändern, sagte der Projektmanager in der Strategiebesprechung.
Türkçe: Koşullar değiştiğinde çözümümüzü nasıl uyarlayabileceğimizi düşünelim, diye proje yöneticisi strateji toplantısında söyledi.
Lasst uns uns überlegen, wie wir die Lösung anpassen können, wenn sich die Bedingungen ändern
Koşullar değiştiğinde çözümü nasıl uyarlayabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir die Lösung anpassen können, wenn sich die Bedingungen ändern, schlug der Teamleiter während der Besprechung vor.
Türkçe: Takım lideri toplantı sırasında, 'Koşullar değişirse çözümü nasıl uyarlayabileceğimizi düşünelim' önerisinde bulundu.
Wir müssen uns überlegen, wie wir eine Lösung schaffen können, die für alle Beteiligten funktioniert
Herkes için işe yarayacak bir çözümü nasıl yaratabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, wie wir eine Lösung schaffen können, die für alle Beteiligten funktioniert, sagte der Mediator ruhig während des Meetings.
Türkçe: Toplantı sırasında arabulucu sakin bir şekilde, 'Hepimiz için işleyebilecek bir çözüm üretebilmek için üzerinde düşünmemiz gerekiyor,' dedi.
Lasst uns die Details des Problems überprüfen, um zu sehen, ob es noch andere Probleme gibt
Başka bir sorun olup olmadığını görmek için sorunun ayrıntılarını kontrol edelim.
Örnek Diyalog: Bevor wir eine Lösung vorschlagen, lasst uns die Details des Problems überprüfen, um zu sehen, ob es noch andere Probleme gibt.
Türkçe: Bir çözüm önermeden önce, başka sorunlar olup olmadığını görmek için problemin detaylarını gözden geçirelim.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Lösung überprüfen und nachbessern können
Çözümümüzü nasıl gözden geçirebileceğimizi ve geliştirebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Lösung überprüfen und nachbessern können, damit sie den Anforderungen der Nutzer gerecht wird.
Türkçe: Kullanıcıların gereksinimlerini karşılayabilmesi için çözümümüzü nasıl gözden geçirebileceğimizi ve iyileştirebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ergebnisse vergleichen und überprüfen können
Sonuçlarımızı nasıl karşılaştırabileceğimizi ve doğrulayabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ergebnisse vergleichen und überprüfen können, um sicherzustellen, dass unsere Forschung valide und zuverlässig ist.
Türkçe: Araştırmamızın geçerli ve güvenilir olduğundan emin olmak için sonuçlarımızı nasıl karşılaştıracağımızı ve kontrol edeceğimizi düşünmeliyiz.
Wir müssen uns überlegen, welche neuen Ideen wir zur Lösung des Problems einbringen können
Sorunu çözmek için ne gibi yeni fikirler getirebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: In einem Strategietreffen sagte der Teamleiter: Wir müssen uns überlegen, welche neuen Ideen wir zur Lösung des Problems einbringen können.
Türkçe: Strateji toplantısında takım lideri şunu söyledi: Sorunu çözmek için hangi yeni fikirleri sunabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Lasst uns die Risiken abwägen, die mit der Lösung verbunden sind
Çözümle ilgili riskleri tartalım.
Örnek Diyalog: Bevor wir fortfahren, lasst uns die Risiken abwägen, die mit der Lösung verbunden sind.
Türkçe: Devam etmeden önce, çözümle ilişkili riskleri göz önünde bulunduralım.
Lasst uns die Probleme und ihre Lösungen aufschreiben
Sorunları ve çözümlerini yazalım.
Örnek Diyalog: Bei unserem nächsten Meeting sollten wir Lasst uns die Probleme und ihre Lösungen aufschreiben als Agenda-Punkt festhalten.
Türkçe: Bir sonraki toplantımızda ajandaya Sorunları ve çözümlerini yazalım maddesini eklemeliyiz.
Wir müssen uns auf eine gute Kommunikation verlassen, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için iyi bir iletişime güvenmek zorundayız.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns auf eine gute Kommunikation verlassen, um eine Lösung für die Herausforderungen in unserem Team zu finden.
Türkçe: Ekibimizdeki zorluklara bir çözüm bulabilmek için iyi bir iletişime güvenmek zorundayız.
Lasst uns ein Brainstorming machen, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için beyin fırtınası yapalım.
Örnek Diyalog: Lasst uns ein Brainstorming machen, um eine Lösung für das neue Marketingkonzept zu finden.
Türkçe: Hadi yeni pazarlama konsepti için bir çözüm bulmak amacıyla beyin fırtınası yapalım.
Wir müssen uns eine Strategie überlegen, um das Problem zu lösen
Sorunu çözmek için bir strateji düşünmeliyiz.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns eine Strategie überlegen, um das Problem zu lösen, das durch die neue Datenschutzverordnung entstanden ist.
Türkçe: Yeni veri koruma düzenlemesi nedeniyle ortaya çıkan problemi çözmek için bir strateji belirlememiz gerekiyor.
Wir müssen einen Plan machen, um sicherzustellen, dass wir das Problem lösen
Sorunu çözdüğümüzden emin olmak için bir plan yapmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Da das Projekt immer komplexer wird, sagten die Ingenieure: Wir müssen einen Plan machen, um sicherzustellen, dass wir das Problem lösen.
Türkçe: Proje giderek daha karmaşık hale geldiğinden mühendisler, Sorunu çözebilmek için bir plan yapmalıyız. dediler.
Können wir uns eine Liste der Dinge machen, die wir noch herausfinden müssen?
Hâlâ öğrenmemiz gereken şeylerin bir listesini yapabilir miyiz?
Örnek Diyalog: Können wir uns eine Liste der Dinge machen, die wir noch herausfinden müssen, um unser Projekt erfolgreich abzuschließen?
Türkçe: Projeimizi başarıyla tamamlamak için daha öğrenmemiz gereken şeylerin bir listesini yapabilir miyiz?
Wir müssen tiefer in das Problem schauen, um die Ursache zu finden
Sebebini bulmak için sorunun daha derinlerine bakmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen tiefer in das Problem schauen, um die Ursache zu finden, die zu den wiederholten Systemausfällen führt.
Türkçe: Sorunun kökenini ve tekrarlanan sistem arızalarına neyin sebep olduğunu anlamak için derinlemesine incelememiz gerekiyor.
Was könnten wir anders machen, um den Fehler zu beheben?
Hatayı düzeltmek için neyi farklı yapabiliriz?
Örnek Diyalog: In der Teamsitzung fragte der Projektleiter: Was könnten wir anders machen, um den Fehler zu beheben?
Türkçe: Takım toplantısında proje lideri sordu: Hatayı düzeltmek için neleri farklı yapabiliriz?
Vielleicht liegt es daran, dass wir nicht genug Informationen haben
Belki de yeterli bilgiye sahip olmadığımız içindir.
Örnek Diyalog: Vielleicht liegt es daran, dass wir nicht genug Informationen haben, um eine fundierte Entscheidung zu treffen.
Türkçe: Belki de yeterince bilgiye sahip olmadığımız için bilinçli bir karar veremiyoruzdur.
Was ist der nächste logische Schritt, den wir unternehmen können?
Atabileceğimiz bir sonraki mantıklı adım nedir?
Örnek Diyalog: Als wir das Problem analysierten, fragte der Projektleiter: Was ist der nächste logische Schritt, den wir unternehmen können?
Türkçe: Sorunu analiz ettiğimizde, proje lideri şunu sordu: Atabileceğimiz bir sonraki mantıklı adım nedir?
Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ergebnisse vergleichen können, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için sonuçlarımızı nasıl karşılaştırabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: In unserem Teammeeting sagten wir: 'Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ergebnisse vergleichen können, um eine Lösung zu finden.'
Türkçe: Takım toplantımızda şunu söyledik: 'Sonuçlarımızı nasıl karşılaştırabileceğimizi düşünmeliyiz ki bir çözüm bulabilelim.'
Wir müssen uns überlegen, welche Ergebnisse wir erreichen wollen
Hangi sonuçları elde etmek istediğimizi düşünmeliyiz.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, welche Ergebnisse wir erreichen wollen, bevor wir mit dem nächsten Projekt starten.
Türkçe: Bir sonraki projeye başlamadan önce hangi sonuçları elde etmek istediğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Lasst uns uns überlegen, wie wir unsere Ressourcen besser nutzen können, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için kaynaklarımızı nasıl daha iyi kullanabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir unsere Ressourcen besser nutzen können, um eine Lösung für die aktuelle Herausforderung in der Projektentwicklung zu finden.
Türkçe: Gelin, mevcut proje geliştirme zorluğu için bir çözüm bulabilmek adına kaynaklarımızı nasıl daha iyi kullanabileceğimizi düşünelim.
Wir müssen einen Weg finden, um unsere Ideen zu visualisieren, damit wir sie besser verstehen
Fikirlerimizi daha iyi anlayabilmek için onları görselleştirmenin bir yolunu bulmalıyız.
Örnek Diyalog: Wir müssen einen Weg finden, um unsere Ideen zu visualisieren, damit wir sie besser verstehen und effektiver an unserem Projekt arbeiten können.
Türkçe: Fikirlerimizi görselleştirecek bir yol bulmalıyız ki onları daha iyi anlayabilir ve projemiz üzerinde daha etkili çalışabiliriz.
Lasst uns uns überlegen, wie wir auch unter schwierigen Bedingungen eine Lösung finden können
Zor koşullar altında bile nasıl bir çözüm bulabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir auch unter schwierigen Bedingungen eine Lösung für das Energieversorgungsproblem finden können.
Türkçe: Zor koşullar altında enerji tedarik sorunu için bir çözüm bulabileceğimizi düşünelim.
Lasst uns uns überlegen, welche Ressourcen wir nutzen können, um das Problem zu lösen
Sorunu çözmek için hangi kaynakları kullanabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, welche Ressourcen wir nutzen können, um das Problem zu lösen, bevor wir weitere Schritte unternehmen.
Türkçe: Problemi çözmek için hangi kaynakları kullanabileceğimizi düşünelim, daha fazla adım atmadan önce.
Lasst uns uns überlegen, welche Schritte wir als nächstes unternehmen müssen, um die Lösung zu finden
Çözümü bulmak için bundan sonra hangi adımları atmamız gerektiğini düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, welche Schritte wir als nächstes unternehmen müssen, um die Lösung zu finden, sagte der Teamleiter in der Krisensitzung.
Türkçe: Takım lideri kriz toplantısında, 'Çözümü bulmak için bir sonraki aşamada hangi adımları atmalıyız, bunun üzerinde düşünelim' dedi.
Lasst uns uns überlegen, wie wir Fehler in der Lösung vermeiden können
Çözümde hatalardan nasıl kaçınabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir Fehler in der Lösung vermeiden können, bevor wir mit dem nächsten Projekt fortfahren.
Türkçe: Sonraki projeye devam etmeden önce çözümdeki hatalardan nasıl kaçınabileceğimizi düşünelim.
Lasst uns zusammenarbeiten, um das Problem zu lösen
Sorunu çözmek için birlikte çalışalım.
Örnek Diyalog: Lasst uns zusammenarbeiten, um das Problem zu lösen und eine nachhaltige Lösung zu finden.
Türkçe: Sorunu çözmek ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak için birlikte çalışalım.
Lasst uns uns gegenseitig Ideen und Meinungen zu dem Problem mitteilen
Sorunla ilgili fikir ve görüşlerimizi paylaşalım.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns gegenseitig Ideen und Meinungen zu dem Problem mitteilen, um eine umfassende Lösung zu finden.
Türkçe: Sorun konusunda kapsamlı bir çözüm bulabilmek için fikirlerimizi ve görüşlerimizi birbirimizle paylaşalım.
Wir müssen uns auf ein gemeinsames Ziel einigen, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için ortak bir hedef üzerinde anlaşmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns auf ein gemeinsames Ziel einigen, um eine Lösung zu finden, die für alle Beteiligten akzeptabel ist.
Türkçe: Bir çözüm bulabilmek için, tüm ilgili tarafların kabul edebileceği ortak bir hedef üzerinde anlaşmamız gerekiyor.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unser Wissen am besten nutzen können
Bilgimizi en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, wie wir unser Wissen am besten nutzen können, um die aktuellen Herausforderungen im Umweltschutz zu bewältigen.
Türkçe: Mevcut çevre koruma sorunlarıyla nasıl başa çıkabileceğimizi düşünmeli, bilgilerimizi en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimizi belirlemeliyiz.
Lasst uns uns überlegen, wie wir den Fortschritt überwachen und die Ergebnisse überprüfen können
İlerlemeyi nasıl izleyebileceğimizi ve sonuçları nasıl kontrol edebileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir den Fortschritt überwachen und die Ergebnisse überprüfen können, um sicherzustellen, dass unser Projekt erfolgreich ist.
Türkçe: Hadi düşünelim, projemizin başarılı olması için ilerlemeyi nasıl takip edebilir ve sonuçları nasıl kontrol edebiliriz.
Wir müssen uns überlegen, welche Tests wir durchführen müssen, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için hangi testleri yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, welche Tests wir durchführen müssen, um eine Lösung für das unerwartete Verhalten der Software zu finden.
Türkçe: Yazılımın beklenmedik davranışına bir çözüm bulmak için hangi testleri yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ressourcen effizienter nutzen können, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için kaynaklarımızı nasıl daha verimli kullanabileceğimize bakmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ressourcen effizienter nutzen können, um eine Lösung für die Energiekrise zu finden.
Türkçe: Enerji krizine bir çözüm bulmak için kaynaklarımızı nasıl daha verimli kullanabileceğimiz üzerine düşünmemiz gerekiyor.
Lasst uns uns überlegen, wie wir unsere Lösung in kleinere Schritte unterteilen können
Çözümümüzü nasıl daha küçük adımlara bölebileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir unsere Lösung in kleinere Schritte unterteilen können, um das Problem effizienter zu bewältigen.
Türkçe: Hadi, sorunu daha verimli bir şekilde ele alabilmemiz için çözümümüzü nasıl daha küçük adımlara bölebileceğimizi düşünelim.
Lasst uns uns überlegen, welche Herausforderungen wir noch bewältigen müssen, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için hala hangi zorlukların üstesinden gelmemiz gerektiğini düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, welche Herausforderungen wir noch bewältigen müssen, um eine Lösung für das Klimawandelproblem zu finden.
Türkçe: Haydi, iklim değişikliği sorununa bir çözüm bulmak için henüz üstesinden gelmemiz gereken hangi zorlukları düşünelim.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ressourcen effektiv einsetzen können, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için kaynaklarımızı nasıl etkin bir şekilde kullanabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: In der heutigen Teamsitzung sagte der Projektleiter: Wir müssen uns überlegen, wie wir unsere Ressourcen effektiv einsetzen können, um eine Lösung zu finden.
Türkçe: Bugünkü ekip toplantısında proje lideri şöyle dedi: Kaynaklarımızı etkili bir şekilde nasıl kullanabileceğimizi düşünmeliyiz ki bir çözüm bulabilelim.
Lasst uns uns überlegen, welche Schritte wir als nächstes unternehmen müssen, um das Problem zu lösen
Sorunu çözmek için bundan sonra hangi adımları atmamız gerektiğini düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, welche Schritte wir als nächstes unternehmen müssen, um das Problem zu lösen, bevor es noch größere Auswirkungen hat.
Türkçe: Gelin, sorunu daha büyük etkiler yaratmadan çözmek için bir sonraki adımda hangi adımları atmak gerektiğini düşünelim.
Lasst uns uns überlegen, welche Tests wir durchführen müssen, um sicherzustellen, dass die Lösung funktioniert
Çözümün çalıştığından emin olmak için hangi testleri yapmamız gerektiğini düşünelim.
Örnek Diyalog: In der nächsten Projektbesprechung sagte der Leiter: Lasst uns überlegen, welche Tests wir durchführen müssen, um sicherzustellen, dass die Lösung funktioniert.
Türkçe: Bir sonraki proje toplantısında lider şöyle dedi: Çözümün işe yaradığından emin olmak için hangi testleri yapmamız gerektiğini düşünelim.
Lasst uns die Möglichkeiten durchgehen, die wir haben
Elimizdeki seçenekleri gözden geçirelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns die Möglichkeiten durchgehen, die wir haben, um das Problem effizient zu lösen.
Türkçe: Sorunu etkili bir şekilde çözmek için sahip olduğumuz olanakları gözden geçirelim.
Wir müssen uns überlegen, welche neuen Ideen und Techniken wir einsetzen können, um eine Lösung zu finden
Çözüm bulmak için hangi yeni fikir ve teknikleri kullanabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: In unserem Teammeeting sagten wir: Wir müssen uns überlegen, welche neuen Ideen und Techniken wir einsetzen können, um eine Lösung zu finden.
Türkçe: Takım toplantımızda şunu söyledik: Bir çözüm bulmak için hangi yeni fikirleri ve teknikleri kullanabileceğimizi düşünmeliyiz.
Lasst uns uns überlegen, wie wir Risiken minimieren und Fehler vermeiden können
Riskleri nasıl en aza indirebileceğimizi ve hatalardan nasıl kaçınabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, wie wir Risiken minimieren und Fehler vermeiden können, um die Erfolgschancen unseres Projekts zu erhöhen.
Türkçe: Risikoları nasıl azaltabileceğimizi ve hatalardan kaçınabileceğimizi düşünelim ki projemizin başarı şansını artıralım.
Lasst uns uns überlegen, welche kurzfristigen Lösungen wir anwenden können
Ne gibi kısa vadeli çözümler uygulayabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, welche kurzfristigen Lösungen wir anwenden können, um den unerwarteten Anstieg der Kundennachfrage zu bewältigen.
Türkçe: Hadi düşünelim, müşteri talebindeki beklenmedik artışla başa çıkabilmek için hangi kısa vadeli çözümleri uygulayabiliriz.
Lasst uns überlegen, welche Daten wir uns noch ansehen sollten
Başka hangi verilere bakmamız gerektiğini düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns überlegen, welche Daten wir uns noch ansehen sollten, bevor wir eine Entscheidung treffen.
Türkçe: Bir karar vermeden önce hangi verilere daha yakından bakmamız gerektiğini düşünelim.
Lasst uns einige Tests durchführen, um sicherzustellen, dass unsere Lösung funktioniert
Çözümümüzün çalıştığından emin olmak için bazı testler yapalım.
Örnek Diyalog: Bevor wir das System in Betrieb nehmen, lasst uns einige Tests durchführen, um sicherzustellen, dass unsere Lösung funktioniert.
Türkçe: Sistemi devreye almadan önce, çözümümüzün çalışıp çalışmadığını doğrulamak için birkaç test yapalım.
Wir müssen uns überlegen, wie wir die verschiedenen Ideen miteinander verbinden können, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için farklı fikirleri nasıl bir araya getirebileceğimizi düşünmeliyiz.
Örnek Diyalog: Beim nächsten Meeting sollten wir den Satz Wir müssen uns überlegen, wie wir die verschiedenen Ideen miteinander verbinden können, um eine Lösung zu finden als Leitmotiv nutzen, um produktiv voranzukommen.
Türkçe: Bir sonraki toplantımızda Farklı fikirleri nasıl bir araya getirebileceğimizi ve bir çözüm bulabileceğimizi düşünmeliyiz cümlesini bir motto olarak kullanarak üretken bir şekilde ilerlememiz gerektiğini düşünüyorum.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unser Wissen am besten nutzen können, um eine Lösung zu finden
Çözüm bulmak için bilgimizi en iyi nasıl kullanabileceğimizi düşünmeliyiz
Örnek Diyalog: Angesichts der kniffligen Herausforderung, die vor uns liegt, sagten wir im Team: Wir müssen uns überlegen, wie wir unser Wissen am besten nutzen können, um eine Lösung zu finden.
Türkçe: Karşımızda duran zorlu meydan okumaya karşı, takım olarak şunu dedik: Bilgilerimizi nasıl en iyi şekilde kullanabileceğimizi düşünmeliyiz ki bir çözüm bulabilelim.
Wir müssen uns überlegen, wie wir unseren Fortschritt überprüfen und nachbessern können
İlerlememizi nasıl gözden geçirebileceğimize ve geliştirebileceğimize bakmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Im Teammeeting sagten wir: Wir müssen uns überlegen, wie wir unseren Fortschritt überprüfen und nachbessern können, um die Projektziele effizienter zu erreichen.
Türkçe: Ekip toplantısında şöyle dedik: Projekt hedeflerine daha etkin bir şekilde ulaşmak için ilerlememizi nasıl denetleyip, geliştirebileceğimizi düşünmeliyiz.
Lasst uns überlegen, was wir im Falle eines Scheiterns tun würden
Başarısızlık durumunda ne yapacağımızı düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns überlegen, was wir im Falle eines Scheiterns tun würden, schlug der Teamleiter vor, um einen Notfallplan zu erstellen.
Türkçe: Başarısızlık durumunda ne yapacağımızı düşünelim, diye öneride bulundu takım lideri, bir acil durum planı oluşturmak için.
Wir müssen uns überlegen, welche Schritte wir als nächstes unternehmen müssen
Bundan sonra hangi adımları atmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, welche Schritte wir als nächstes unternehmen müssen, um die neue Strategie erfolgreich umzusetzen.
Türkçe: Yeni stratejiyi başarıyla uygulamak için bir sonraki adım olarak hangi adımları atmalıyız, bunu düşünmemiz gerekiyor.
Wir müssen uns überlegen, wie wir das Problem auf eine andere Art lösen können
Sorunu farklı bir şekilde nasıl çözebileceğimizi düşünmeliyiz.
Örnek Diyalog: Bei dem wöchentlichen Meeting sagte der Manager: Wir müssen uns überlegen, wie wir das Problem auf eine andere Art lösen können.
Türkçe: Haftalık toplantıda müdür şöyle dedi: Bu problemi başka bir şekilde nasıl çözebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Wir müssen zuerst die Grundlagen verstehen, um vorwärts zu kommen
İlerleyebilmek için öncelikle temel konuları anlamamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen zuerst die Grundlagen verstehen, um vorwärts zu kommen, denn ohne dieses Fundament können wir keine komplexen Probleme lösen.
Türkçe: Öncelikle ilerleyebilmek için temel bilgileri anlamamız gerekiyor, çünkü bu temel olmadan karmaşık problemleri çözemeyiz.
Lasst uns eine Liste der Dinge machen, die wir ändern müssen
Değiştirmemiz gereken şeylerin bir listesini yapalım.
Örnek Diyalog: Lasst uns eine Liste der Dinge machen, die wir ändern müssen, um unser Arbeitsumfeld produktiver zu gestalten.
Türkçe: Çalışma ortamımızı daha üretken hale getirmek için değiştirmemiz gereken şeylerin bir listesini yapalım.
Lasst uns einige Optionen durchgehen, um zu sehen, welche am besten funktioniert
Hangisinin en iyi sonucu verdiğini görmek için bazı seçenekleri gözden geçirelim.
Örnek Diyalog: Bevor wir eine Entscheidung treffen, lasst uns einige Optionen durchgehen, um zu sehen, welche am besten funktioniert.
Türkçe: Karar vermeden önce, hangisinin en iyi şekilde işlediğini görmek için birkaç seçeneği gözden geçirelim.
Wir müssen uns überlegen, wie wir auch unter schwierigen Bedingungen eine Lösung finden können
Zor koşullar altında bile nasıl bir çözüm bulabileceğimizi düşünmeliyiz.
Örnek Diyalog: In unseren Teammeetings betonen wir immer wieder: Wir müssen uns überlegen, wie wir auch unter schwierigen Bedingungen eine Lösung finden können.
Türkçe: Ekibimizin toplantılarında sürekli olarak vurgularız: Zor şartlar altında da bir çözüm bulabilmek için ne yapabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Wir müssen uns überlegen, welche neuen Techniken wir einsetzen können, um das Problem zu lösen
Sorunu çözmek için hangi yeni teknikleri kullanabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Bei der nächsten Teamsitzung sagte der Projektleiter entschlossen: Wir müssen uns überlegen, welche neuen Techniken wir einsetzen können, um das Problem zu lösen.
Türkçe: Önümüzdeki ekip toplantısında projeyi yöneten kişi kararlı bir şekilde söyledi: Sorunu çözmek için hangi yeni teknikleri kullanabileceğimizi düşünmeliyiz.
Wir müssen uns auf eine Lösung einigen, die für alle Beteiligten funktioniert
Herkes için işe yarayacak bir çözüm üzerinde anlaşmamız gerekiyor.
Örnek Diyalog: In der gestrigen Konferenz betonten die Teilnehmer: Wir müssen uns auf eine Lösung einigen, die für alle Beteiligten funktioniert.
Türkçe: Dünkü konferansta katılımcılar şu vurguyu yaptı: Hepimiz için işleyebilecek bir çözüme mutabık kalmamız gerekiyor.
Lasst uns uns überlegen, welche Risiken wir eingehen müssen, um eine Lösung zu finden
Bir çözüm bulmak için ne gibi riskler almamız gerektiğini düşünelim.
Örnek Diyalog: Bevor wir mit dem Projekt fortfahren, lasst uns uns überlegen, welche Risiken wir eingehen müssen, um eine Lösung zu finden.
Türkçe: Projeye devam etmeden önce, bir çözüm bulmak için hangi riskleri göze almak zorunda olduğumuzu düşünelim.
Lasst uns uns überlegen, welche neuen Ideen und Techniken wir nutzen können, um das Problem zu lösen
Sorunu çözmek için hangi yeni fikir ve teknikleri kullanabileceğimizi düşünelim.
Örnek Diyalog: Lasst uns uns überlegen, welche neuen Ideen und Techniken wir nutzen können, um das Problem zu lösen, schlug der Teamleiter vor, als er die nächste Projektbesprechung ankündigte.
Türkçe: Takım lideri, gelecek projenin toplantısını duyururken, 'Problemi çözmek için hangi yeni fikir ve teknikleri kullanabiliriz, bunu düşünelim' önerisinde bulundu.
Wir müssen uns überlegen, welche Daten wir noch brauchen, um weiterzukommen
İlerlemek için daha ne gibi verilere ihtiyacımız olduğunu düşünmemiz gerekiyor.
Örnek Diyalog: Wir müssen uns überlegen, welche Daten wir noch brauchen, um weiterzukommen, und dann einen detaillierten Plan zur Datenerhebung erstellen.
Türkçe: Hangi verilere hala ihtiyacımız olduğunu düşünmeli ve ilerleyebilmek için sonra da veri toplama konusunda detaylı bir plan oluşturmalıyız.
Günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız durumlardan biri de iş yerinde ortaya çıkan sorunları çözmektir. Ekip arkadaşlarımızla etkili bir iletişim kurmak, bu sorunların üstesinden gelmede bize büyük bir avantaj sağlar. Özellikle iş arkadaşlarımız farklı bir dil konuşuyorsa, iletişim kurmak bazen daha da zorlaşabilir. İşte tam da bu noktada, Almanca konuşmanın önemi ortaya çıkar.
İş dünyasında farklı dillerde iletişim kurabilmek, kariyerinde ilerlemek isteyen herkes için büyük bir artıdır. Almanca, Avrupa'nın kalbinde yer alması ve birçok uluslararası şirkete ev sahipliği yapması nedeniyle, iş hayatında karşımıza sıkça çıkan bir dildir. Peki, iş arkadaşlarımızla Almanca konuşarak sorunları nasıl daha etkili bir şekilde çözebiliriz? Gelin, bu süreci birlikte keşfedelim.
İş Yerinde Almanca Konuşmanın Önemi
Almanya, Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinden birine sahip olmasıyla birlikte, birçok uluslararası şirketin merkezi haline gelmiştir. Bu nedenle Almanca öğrenmek, iş dünyasında önemli bir yetkinlik haline gelmiştir. Almanca bilmek, sadece Almanya'da değil, Avusturya, İsviçre ve diğer Alman dilinin konuşulduğu ülkelerde de büyük avantaj sağlar.
Küresel İş Bağlantıları Kurmak
Almanca konuşarak, uluslararası iş bağlantıları kurabilir, farklı kültürlerden insanlarla daha rahat iletişim kurabilirsiniz. Bu da kariyerinizde yeni fırsatlar anlamına gelir.
İletişimi Güçlendirmek
İş yerinde yaşanan sorunların büyük bir kısmı, iletişim eksikliğinden kaynaklanır. Dil engelini aşarak, ekip içinde daha uyumlu çalışabilir, projelerin daha verimli ilerlemesini sağlayabilirsiniz.
Almanca'da Sık Kullanılan İfadeler
Almanca konuşurken, bazı temel ifadeleri bilmek iletişimi büyük ölçüde kolaylaştırır. İşte iş yerinde sıkça kullanabileceğiniz bazı Almanca ifadeler ve anlamları:
1- "Können wir darüber sprechen?" - "Bunu konuşabilir miyiz?"
2- "Ich verstehe Ihre Bedenken." - "Endişelerinizi anlıyorum."
3- "Gibt es eine Lösung?" - "Bir çözüm var mı?"
4- "Wie können wir das Problem lösen?" - "Bu sorunu nasıl çözebiliriz?"
Bu ifadeleri kullanarak, iş arkadaşlarınızla daha sıcak ve yapıcı bir iletişim kurabilirsiniz.
Duyguları İfade Etmek
"Ich bin besorgt über..." - "... konusunda endişeliyim."
"Es tut mir leid, wenn es Missverständnisse gab." - "Yanlış anlaşılmalar olduysa özür dilerim."
Bu tür ifadeler, duygularınızı ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarmanıza yardımcı olur.
Sorunları Almanca İfade Etme
Bir sorunla karşılaştığınızda, bunu doğru bir şekilde ifade etmek çok önemlidir. Almanca'da duygularınızı ve düşüncelerinizi net bir şekilde aktarabilmek için bazı kelimeleri ve cümle yapılarını bilmek faydalı olacaktır.
"Ich habe bemerkt, dass..." - "Fark ettim ki..."
"Es scheint ein Missverständnis zu geben." - "Bir yanlış anlama olduğu anlaşılıyor."
"Können wir das klären?" - "Bunu açıklığa kavuşturabilir miyiz?"
Bu tür ifadeler, karşınızdaki kişiye sorunu anlayışlı ve profesyonel bir şekilde iletmenize yardımcı olur.
Öneri Sunmak
"Ich schlage vor, dass..." - "Öneriyorum ki..."
"Vielleicht könnten wir..." - "Belki ... yapabiliriz."
Bu şekilde, çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.
Almanca İletişimde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Almanca, kendine özgü bir dil yapısına ve tonlamaya sahiptir. Bu nedenle iletişim kurarken bazı noktalara dikkat etmek, anlaşılmayı kolaylaştırır.
1. Yavaş ve Açık Bir Şekilde Konuşmak
Almanca'da kelimelerin telaffuzu bazen zor olabilir. Yavaş ve net bir şekilde konuşmak, karşınızdakinin sizi daha iyi anlamasını sağlar. Özellikle karmaşık konuları tartışırken, cümlelerinizi kısa ve anlaşılır tutmak faydalıdır.
2. Vücut Dilini Etkili Kullanmak
Sözlü iletişimin yanı sıra, vücut dili de iletişimde büyük rol oynar. Almanya'da iş dünyasında göz teması kurmak, güvenilirlik ve saygı göstergesidir. Ayrıca, el hareketleriyle söylediklerinizi destekleyebilirsiniz.
3. Aktif Dinleme
Karşınızdaki kişiyi dikkatlice dinlemek ve gerektiğinde onaylayıcı ifadeler kullanmak önemlidir. Örneğin:
"Ja, ich verstehe." - "Evet, anlıyorum."
"Genau." - "Aynen."
Bu ifadeler, karşınızdakine onu dinlediğinizi ve ilgilendiğinizi gösterir.
4. Kibar ve Saygılı Olmak
Alman iş kültüründe kibarlık ve resmiyet ön plandadır. Bu nedenle, özellikle ilk tanışmalarda ve resmi ortamlarda "Sie" diye hitap etmek uygun olacaktır.
Almanca'da Sorun Çözme Yaklaşımları
İş yerinde sorunları çözerken, Almanca dilinde bazı stratejileri kullanmak işleri kolaylaştırabilir.
Empati Kurmak
Empati kurmak, her dilde olduğu gibi Almanca'da da iletişimin anahtarıdır. Karşınızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışmak, sorunları daha hızlı çözmenize yardımcı olur.
"Ich kann nachvollziehen, wie Sie sich fühlen." - "Nasıl hissettiğinizi anlayabiliyorum."
Çözüm Odaklı Olmak
Sorunların üzerinde durmak yerine çözümlere odaklanmak, işleri ilerletir.
"Lassen Sie uns gemeinsam nach einer Lösung suchen." - "Birlikte bir çözüm bulalım."
"Welche Optionen stehen uns zur Verfügung?" - "Hangi seçenekler mevcut?"
Açık ve Dürüst İletişim
Açık bir iletişim, yanlış anlamaların önüne geçer.
"Seien wir offen miteinander." - "Birbirimize açık olalım."
"Ich möchte ehrlich mit Ihnen sein." - "Size karşı dürüst olmak istiyorum."
Almanca'da Faydalı Kelimeler ve İfadeler
İletişiminizi güçlendirmek için bazı kilit kelimeleri ve ifadeleri öğrenebilirsiniz.
Önemli Kelimeler
Die Herausforderung - Zorluk
Die Lösung - Çözüm
Das Missverständnis - Yanlış anlama
Die Zusammenarbeit - İşbirliği
Örnek İfadeler
1- "Ich schätze Ihre Meinung." - "Fikrinize değer veriyorum."
2- "Können Sie das bitte genauer erklären?" - "Bunu daha detaylı açıklayabilir misiniz lütfen?"
3- "Wie können wir Missverständnisse in Zukunft vermeiden?" - "Gelecekte yanlış anlamaları nasıl önleyebiliriz?"
Bu ifadeleri günlük iletişiminizde kullanarak, daha etkili ve profesyonel bir diyalog kurabilirsiniz.
Kültürel Noktalar
Almanya'da iş kültürü, diğer ülkelere göre bazı farklılıklara sahiptir. Bu kültürel noktalara dikkat etmek, iletişiminizi daha etkili hale getirir.
Zaman Yönetimi
Almanlar zaman konusunda çok dakiktir. Toplantılara ve randevulara zamanında gitmek önemlidir. Geç kalmak, profesyonel olmayan bir izlenim bırakabilir.
"Pünktlichkeit ist die Höflichkeit der Könige." - "Dakiklik kralların nezaketidir."
Resmiyet
İş ortamında genellikle resmi bir dil kullanılır. "Sie" şeklinde hitap etmek yaygındır. Ancak, karşınızdaki kişi izin verirse "du" şeklinde samimi bir dil kullanabilirsiniz.
Profesyonellik
İş konuşmalarında konuya odaklı olmak ve gereksiz detaylardan kaçınmak tercih edilir. Kişisel konuları iş ortamında dile getirmek genellikle uygun görülmez.
Almanca'da Dikkat Edilmesi Gereken Dilbilgisi Noktaları
Almanca öğrenirken, bazı dilbilgisi kurallarına dikkat etmek iletişiminiz için faydalı olacaktır.
Cümle Yapısı
Almanca cümle yapısı Türkçe'den farklıdır. Örneğin, fiiller genellikle cümlenin sonuna gelir.
"Ich möchte mit Ihnen sprechen." - "Sizinle konuşmak istiyorum."
Artikel Kullanımı
Almanca'da her ismin bir artikeli vardır: der, die, das. Bu artikeller ismin cinsiyetini belirtir ve cümle içinde kelimelerin çekimini etkiler.
Der Tisch - Masa (Erkek)
Die Tür - Kapı (Dişi)
Das Buch - Kitap (Nötr)
Bu artikelleri doğru kullanmak, cümlelerinizin daha gramatik olarak doğru olmasını sağlar.
Zamirler ve Hitap Şekilleri
Karşınızdaki kişiye hitap ederken doğru zamirleri kullanmak önemlidir.
"Sie" - Resmi hitap (siz)
"Du" - Samimi hitap (sen)
İş ortamında genellikle "Sie" kullanılır.
Almanca'da İkna Edici Dil Kullanımı
Bir konuda fikrinizi savunurken veya bir çözüm önerirken, ikna edici bir dil kullanmak önemlidir.
Örnek İfadeler
"Ich bin der Meinung, dass..." - "Bence..."
"Es wäre vorteilhaft, wenn..." - "Eğer... olursa faydalı olur."
"Können wir vielleicht folgende Option in Betracht ziehen?" - "Belki şu seçeneği düşünebilir miyiz?"
Vurgu ve Tonlama
Almanca'da doğru vurguyu ve tonlamayı kullanmak, söylediklerinizin etkisini artırır. Önemli kelimeleri vurgulayarak karşınızdakinin dikkatini çekebilirsiniz.
Almanca Telafuz İpuçları
Doğru telaffuz, anlaşılır bir iletişim için kritiktir.
Zor Harf Kombinasyonları
"ch" sesleri: "Ich" kelimesindeki "ch" sesi boğazdan gelen hafif bir sestir.
"sch": "Schule" (okul) kelimesindeki gibi "ş" sesi verir.
"ä", "ö", "ü" gibi umlautlu harfler, ağız şekline dikkat edilerek telaffuz edilir.
Pratik Yapma Yöntemleri
Dinleme Egzersizleri: Almanca radyo veya podcast dinleyerek kulak aşinalığı kazanabilirsiniz.
Konuşma Alıştırmaları: Kendinizi kaydedip telaffuzunuzu dinleyebilirsiniz.
Almanca İş Terimleri ve Anlamları
İş ortamında sıkça karşılaşabileceğiniz bazı terimleri bilmek, iletişiminizi kolaylaştırır.
"Die Besprechung" - Toplantı
"Der Vertrag" - Sözleşme
"Die Frist" - Süre, son tarih
"Die Abteilung" - Departman
"Die Aufgabe" - Görev
"Der Vorgesetzte" - Üst, amir
Bu terimleri bilmek, iş konuşmalarınızı daha akıcı ve anlaşılır hale getirir.
Almanca Deyimler ve Anlamları
Deyimler, bir dilin kültürel zenginliğini yansıtır. İşte bazı Almanca deyimler:
"Das ist nicht mein Bier."
Anlamı: Bu benim işim değil. (İlgilenmediğiniz bir konuyu belirtmek için)
"Alles in Butter."
Anlamı: Her şey yolunda.
"Jemandem auf den Zahn fühlen."
Anlamı: Birinin ağzını aramak, gizlice bilgi edinmeye çalışmak.
Bu deyimleri kullanarak iletişiminize renk ve derinlik katabilirsiniz.
Almanca Öğrenirken Motivasyonu Korumak
Dil öğrenmek uzun bir süreç olabilir. Motivasyonunuzu yüksek tutmak için bazı ipuçları:
1- Hedefler Belirleyin: Kısa ve uzun vadeli hedefler koymak ilerlemenizi takip etmenize yardımcı olur.
2- Pratik Yapın: Öğrendiğiniz kelimeleri ve ifadeleri günlük hayatınızda kullanmaya çalışın.
3- Kendinizi Ödüllendirin: Başarılarınızı kutlamak motivasyonunuzu artırır.
4- Dil Partneri Bulun: Ana dili Almanca olan biriyle pratik yapmak büyük fayda sağlar.
Not: Sabırlı olmak ve hata yapmaktan çekinmemek, dil öğrenme sürecinin doğal bir parçasıdır.
Son Söz
Almanca konuşarak iş yerinde sorunları çözmek, ilk başta zor gibi görünse de, doğru yaklaşımlarla oldukça kolay ve etkili hale gelebilir. Önemli olan, sürekli pratik yapmak, yeni ifadeler öğrenmek ve empati kurarak iletişim kurmaktır. Unutmayın, her yeni kelime yeni bir fırsattır.
İş arkadaşlarınızla Almanca konuşurken, bu rehberdeki ipuçlarından faydalanarak iletişiminizi geliştirebilir, sorunları daha hızlı ve etkili bir şekilde çözebilirsiniz. Başarılar dilerim!
Her dil, yeni bir dünyaya açılan bir kapıdır. Bu kapıyı aralamaktan çekinmeyin ve Almanca'nın zengin dünyasını keşfetmeye başlayın.