Kuantum Yaşam Felsefesi

Kuantum Yaşam Felsefesi'nin temelinde ''mental olgu, beden ve canlılık'' kavramları yer alıyor. Kuantum Felsefesi'nde tüm bu kavramlar, bir bütün olarak faaliyet sürdürüyor. Bu anlayışa göre; bilinç ve bilinçaltının kendi içlerindeki farklılıkları belirlenerek, ortaklaşa bir görev üstlendiği noktada; insan tüm isteklerini, sınırsız evrenin kucak açtığı bir enerji ile elde etmeyi başarıyor.

Kuantum, içinde bulunduğumuz evrende yoğun bir enerji frekansı ile çalışıyor. İnsan düşüncesi ile doğru orantılı olarak evrene kozmik bilinç yolu ile aktarılan enerjinin, yaşam akışına dahil olması şeklinde de yorumlayabiliriz.

İnsan, yaradılış gereği güçlü ve dinamik bir organizmadır. Bu organizmayı oluşturan organların yanı sıra bir de; düşünsel, soyut ve manevi bir yönü bulunuyor. Bilinç ve bilinçaltını birbirinden ayıran soyutlukta, insanı çeşitli duyguların enerjileri yönlendiriyor. Organlar, hareketlilik ve yaşamsal faaliyetleri sürdürebilme kazanımını sağlar iken; enerjiler de çeşitlerine göre yönlendirmeler yaparak kişiliği geliştiriyor. Gelişen kişilik özellikleri de insanları birbirinden farklı kılıyor.

Bilinçaltını içsel bir benlik olarak tanımlayabiliriz. Benlik; sevgi, itaat, mutluluk, inançlar, öfke, korku, kaygı, endişe gibi enerjilerle çevrilmiş bir pasta gibidir. Kişi, zaman zaman yaşantısındaki sıradışı ve monoton olaylara göre; pastanın bir dilimini seçerek kararlar alarak, olaylar karşısındaki tavrını belirleyebiliyor. Bu dilim, negatif enerji yarısından da alınmış olabiliyor, pozitif enerji yarısından da.

Kuantum Yaşam Felsefesi; kişinin pastadaki negatif enerjileri görmesini engelleyerek, olumsuzluklara pozitif bir pencereden yaklaşabilmeyi hedef alıyor. Böylece Kuantum Felsefesi'nin doğru anlarda benimsenmesi, bilinçaltı yöneliminide negatifleri fazla olan bir yaşamı, pozitife evirebilmeyi sağlıyor. Kaygı ve korkular, kişinin kendi iradesiyle temizlenirken, yerini daha güçlü olan pozitif duygulara bırakıyor. Artan özgüven, karşıya güven ve mutluluk hissiyatı içinde geçiyor ve bu sayede Kuantum Felsefesi doğru şekilde çalışmaya başlıyor. Düşünsel alanda, her bireyin kendine özgü bir gücü bulunuyor. Bu güç, sosyal yaşantı içerisinde çeşitli alanlarda kullanılarak bireye başarı duygusunu tattırıyor. 

Kuantum Felsefesi'ne göre; bilinçaltını yönetebilme gücü insana bahşedilmiş olan üst düzey bir yetenektir. Ancak çoğunluk bu yeteneği nasıl kullanabileceğini bilmiyor ve yaşantılar, birbirini tamamlayan, birbirine benzeyen olay örgüleri içerisinde devam ederek sona eriyor. Felsefenin değindiği en önemli konu; kişiye yaşadığı olayların tekrarını beklememeyi öğretmek. Bu konuda ''Tarih tekerrürden ibarettir.'' atasözünü ele alabiliriz. Bu söz çoğu zaman dilimize dolanmış ve benzerini yaşadığımız olaylarda da aklımıza gelmiştir. Tıpkı dünyanın kendi etrafında dönmeye başladığı noktaya geri geldiği gibi, yaşamımızın içinde bazı olayların da başa döneceği, birbirine benzeyeceği, hatta bazen tekrarlanacağı da unutulmamalıdır.

Kuantum Felsefesi, tekrarlanan olaylar karşısında, kişinin travmalarını çemberi içine alarak, ''O tekrar etse bile ''SEN'' tekrar etme!'' bilincini kazandırıyor. Yani; insan dışındaki her şey kendini tekrarlayabilir. Önemli olan, insanın bakış açısını değiştirerek, kendisine olumsuzluklar yaşatan olaylar karşısındaki duruşunu tekrarlamamasıdır.

Kuantum Felsefesi, bir nevi bilinçaltı yönetimidir. Kişi isterse; dünyevi realite değişebilir, şekillenebilir. Bu yetenek, gözlem ve düşünce gücü ile birlikte çalışıyor.

Korku ve endişe taşıyarak zihninizde canlandırdığınız bir konuyu, gerçek hayatınızda da yaşadığınız oldu mu hiç? Peki gerçek olmayacağını düşündüğünüz bir hayalinizi beklemekten vazgeçtiğiniz oldu mu? Bu soruların yanıtının ''evet'' olmasının tek bir sebebi var: Kuantum Felsefesi'nde Çekim Yasası.

Kişi ne düşünürse, onu yaşar. Yeter ki, düşüncelerini yönetmeyi bilsin... Gerek yetiştirilme tarzı, gerek içinde bulunulan toplum, gerekse birbiri ardına gelen kötü hatıralar olsun; insanoğlu kötümser duygulara hep bir adım daha yakında olmuştur. ''Kötüyü kendine çekmek'' sözünde de olduğu gibi, hangi duygulara yakınsak, o duyguları daha sık yaşıyor ve yaşarken diğerlerini unutur hale geliyoruz. Aslında farkında olmadan Kuantum Felsefesi'ne göre şekillendirdiğimiz bir hayatın içindeyiz ama uygulamalar yanlış olduğu için, kendimize yarayacak sonuçlar elde edemiyoruz.

Bazı insanlar yaşamlarında gerçekleşen mucizelerden bahsederler. Bazen artık beklemeyi bıraktığında eline geçen fırsatları ve gerçekleşen hayallerini anlatırlar. Tüm bunların sırrı; düşüncelerin içinde saklı. İnsan sonsuz bir düşünsel güce sahip. Evren hiçbir ayrım gözetmeksizin çalışıyor ve mucize sanılan her şey ile doğru anda gerçekleşen bir düşüncenin ürünü olarak karşılaşılıyor. Unutulan hayallerin gerçekleşmesi ise; çekim yasasının ''Senin için doğru zaman bu.'' deme şekli. Bilinçaltı bir mıknatıs gibi seçtiği her şeyi kendine doğru çekiyor.

Hayatın amacı ve devamlılığı da çekilen ve seçilen olaylar ile belirlenip şekil alıyor. Bazen akla gelen bir kişi ile karşılaşmak, bazen bir filmi düşünüp rastgele televizyonda görmek, bazen mırıldandığı şarkıyı duymak vb. tüm olaylar Kuantum Felsefesi'nin farkında olmadan getirdiği düşünceler topluluğudur aslında. İnandığı şey ile karşılaşmak, düşündüğünü yaşamak ve zihin haritası içinde resim olarak beliren figürleri canlı canlı görmek de çekim yasasının nasıl çalıştığının bir göstergesi.

Yaşamın içindeki her an bilinç, çeşitli düşünceler üretmeye devam ediyor. Düşüncelerle dolu bir akıl, daima evrene açılan bir kapı görevi görüyor. Bu kapıdan geçen düşünceler, birer güçlü enerji topu haline gelerek evrene doğru yol alıyor. Evren, enerjileri pozitif ve negatif olarak bölüyor ve kişiye geri aktarım yaparken, nesnellik katıyor. 

Kuantum Felsefesine göre evrenin amacı; kişiyi, daima pozitif, yani sevgi ile bezenmiş bir enerji ile buluşturmaktır. Düşüncelerin sevgiye, sevginin kalbe ve oradan da yaşama dönüşümü, tekrarı yaşanan olayların bile zaman içinde fark edilemeyecek kadar değişmesini sağlayacaktır. Bu elbette düşüncelerin şekillendirilip, sağlıklı bir boyut olarak değerlendirilen pozitif enerji ile mümkün. Sevgi, mutluluk ve güven üçlüsünün; negatif enerjiyi oluşturan korku, endişe ve kaygıdan daha ulaşılabilir olması; kişinin tavırlarını sergilerken, pozitife yönelme pratiğinin artmasını sağlayacaktır.

Olaylar karşısında daima bilinçaltında bulunan alışılmış duyguların yansıtılması, düşünceleri basitleştiriyor. Böylece zihin, çokça değişimi kabullenememe, olayları farklı bir yönden değerlendirememe, sınırlandırılmış ve bastırılmış duygularla kararlar alma, daima benzerlerini hatırlatan yaşanmışlıklarla kendini açığa çıkarıyor. Kuantum Felsefesi'ne göre düşüncenin benimsenmesi ise; basitliği sıradışı bir hale getirerek, kişiye üst düzey bir bakış açısı kazandırıyor. Yaratıcılık, kısa zamanda doğru kararlar alabilme, tekrara düşmeme, etkili ve kalıcı olabilme, sınırsız bir ufuk gibi özellikler Kuantum Felsefesi'nin farklılığını gözler önüne seriyor. 

İnsan yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilen bir organizma olmanın yanı sıra; enerji yoğunluğundan oluşan bir görseldir de aslında. Bu görselin doyuma ulaştığı nokta ruh, ruhun besin kaynağı da pozitif enerji dilimidir. Aksi durumda; ruh aç kalıyor ve ters giden en ufak bir durum bile sınırı olmayan evrenin, dört duvarla çevrili bir yer gibi hissedilmesine neden oluyor.

Geçmişten gelen ve kişinin etkisini üzerinden atamadığı birçok anısı var. Bu anılar Kuantum Felsefesi'nin doğru çalışması ile birlikte, evrende gözle görülemeyecek kadar küçük bir toz tanesine dönüşebilecek durumda. Fakat basit düşünce boyutunu atlayamamış kişiler için bu durum altında kalınan bir çığ gibi hayat boyunca ağır bir yük olarak kalıyor.

Bilinci doğuran evren; insanın yönlendirmeleriyle elde edebileceği birçok nesnelliği içinde saklıyor. Birbirine bağlanmış olan olaylar halkasını bir yerinden kesip, pozitife doğru uzayan başka bir zincire eklemeyi öğrenmek gerekiyor. Böylece Kuantum Felsefesi'nin yaşama katacağı eşsiz deneyimler, doğru an içinde doğru edinimleri kazanmış insanlara dönüşecektir.

TDK'ya göre Kuantum, ışık birimi, foton anlamını taşıyor. Bir fonksiyon olarak kuantum, kişinin olumlu ya da olumsuz tüm düşüncelerinin yaşama dönüşmesini sağlayan enerji olarak tanımlanabilir.

Herhangi bir nedenle, kişinin objektif olarak düşüncelerini yönlendirme yetisine sahip olmaması veya bakış açısını değiştirme amacı varsa kesinlikle alınmalıdır. Herkesten farklı olmak istiyorsanız kuantum yaşam felsefesi eğitimi tam size göre. Bu eğitimde en az %40 IQ'nüz artacak.

Çeşitli kaynaklar üzerinde de görülebileceği gibi, çoğu bilim insanının da araştırmalarında kullandığı kuantum felsefesi, bilimsel bir gerçeklik taşımaktadır. Hala tartışılan konuları da vardır. Eğer bakış açınızı değiştirmek ve olayları farklı açılardan görmek istiyorsanız kuantum yaşam felsefesini kesinlikle edinin!