Özellikle 2000 sonrası iletişim teknolojilerindeki dinamik ve sürekli gelişim/değişim döngüsü yaşamları ve yaşamın unsurlarını etkileyen önemli bir bileşen olarak değerlendirilebilir. Bireyin yaşam alanı içindeki dört bir taraftan kuşatılmışlık hali, kuşatan konumundaki medya ve medya türlerini ayrıntılı ve derin bir biçimde incelemeyi gerektirmektedir.
Medyanın bireyin yaşantısındaki önemi, etkisi, yansımaları ve bıraktığı izler disiplinlerarası bir ortak konu başlığı ya da sorunsalı olarak görülmektedir. Her açıdan bakılması gereken ve bireyin hayatında sınırsız etkiye sahip olan medyayı; özellikle olumsuz etkilerinden yola çıkarak eleştirel perspektiften değerlendiren bakış açısı öne çıkmaktadır. Medyanın bilgilendirme ve enformasyon verme gibi klasik olumlayan işlevleri yanında, dil, kültür, yaşam, yaşanmışlık ve gelenekler üzerindeki etkileri ise çoğunlukla eleştirel bakılarak yorumlanmaktadır.
Medya Okuryazarlığı kavramı, İngilizce ‘Media Literacy’ sözcüğünden dilimize geçmiştir. Bu kavrama göre; medya okuryazarlığı sürecini doğru yönetebilmek için yazılı, görsel, işitsel vb. farklılık gösteren formatlarda hedef kitleye sunulan mesajların doğru yorumlanması, değerlendirilmesi, öncekilerle ilişkilendirilmesi, tartışılması ve ifade edilmesi gerekmektedir. Medya Okuryazarlığı kavramı birden çok fonksiyonu içermektedir.
Bir yandan kişilerin kendi medyalarını ve medya içeriklerini oluşturmalarına fırsat tanıyan, diğer yandan ise sunulan mesajları çözümleyebilme yetisine olanak sağlayan süreçlere odaklanır. Bu çift taraflı bakış bir bakıma medya okuryazarlığı kavramının önemini ortaya koyar.
Günümüzde ise medya okuryazarlığı kavramı daha çok medyayı çözümleyebilme becerisine odaklanmış durumdadır. Medya tarafından verilen yoğun mesajlar dikkate alındığında, kavramın sadece bu açıdan bile olsa farkındalık yaratarak, bilinçli ve sorgulayan bir izleme eylemini tercih edilir kılması mümkündür.
Bir medya içeriği ile karşı karşıya kalan birey, medya okuryazarlığı kavramının bileşenleri yardımıyla bilişsel, duyusal, estetik ve etik özellikleri bir bütün olarak gözlemleyip değerlendirme becerisini geliştirir. Böylelikle, özellikle bireyin ekran karşısında silik/pasif bir konumda ekrandan yansıtılan her mesajı içselleştirip kabul etme kolaylığından sıyrılarak; düşünüp, sorgulayarak doğru bulduklarını belleğe atması süreci başlamış olur.
Elbette bu süreç kolay bir süreç değildir ancak, sonuçları ve özelde birey genelde ise toplum ve ülkeler üzerindeki etkisi ise tahmin edilemez boyutta olduğu görülecektir. Medyanın bireylerin ve toplumların her katman ve aşamasında etkisinin çok yoğun olduğunu varsayarsak, bu değişim bir kırılma noktası olarak nitelendirilebilir.
Eleştirel medya okuryazarlığı bakış açısına göre, medyanın ürettiği ve hedef kitleye sunduğu tüm içeriklere kuşku ile yaklaşarak sorgulama mekanizmasını harekete geçirmek esastır. Hiçbir içeriğin/mesajın sunulduğu şekliyle kabul edilmediği ve mutlak bir kişisel düşünme/sorgulama refleksinden geçirilmesi düşünülür. Bu bakış açısının temel kabul ettiği bazı ilkeler vardır. Bunlar:
Medya Okuryazarlığı konusu bilinçli vatandaş olma perspektifinde önem kazanmıştır. Medyayı doğru ve rasyonel olarak değerlendirip içselleştirmek farkındalığı yüksek bir vatandaşlık göstergesi olarak görüldüğünden dolayı; kavramın önemi her geçen gün artmaktadır. Ayrıca, iktidar ve toplum üzerinde bir baskı aracı, demokratik yapılarda halkın sesini iktidara duyurma aracı olarak, medya dilini okuma ve bilinçli olma gereksinimi her dönemde etkili olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.
RTÜK’ün verdiği bilgiler ışığında, Türkiye’de medya okuryazarlığı eğitimi 2004 yılında RTÜK tarafından gündeme getirilmiş ve MEB’den ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı dersi verilmesi talep edilmiştir.
2007 yılında çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin RTÜK ve MEB uzmanlarının oluşturduğu komisyonlarda “İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı ve Öğretmen Kılavuzu ile Öğretmen El Kitabı” hazırlanmıştır. Medya okuryazarlığı eğitiminde ilk pilot uygulama 2006-2007 öğretim yılında Ankara, Adana, Erzurum, İstanbul, İzmir illerindeki birer ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir.
Medya Okuryazarlığı dersinin güncellenmesi amacıyla RTÜK ve MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü arasında 23 Mayıs 2013 tarihinde “İlköğretim Öğrencilerinde Medya Okuryazarlığı Bilincinin Geliştirilmesi ve Medya Okuryazarlığı Dersine Yönelik İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır.
Protokolün imzalanmasını takiben yeni bir Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı geliştirilmesi için MEB, RTÜK ve akademisyenlerden oluşan bir Komisyon çalışmalarını tamamlamıştır.
"Adı geçen Öğretim Programı, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 27 Ocak 2014 tarihinde onaylanarak “Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Materyali” hazırlanması yönünde karar alınmıştır. Komisyon tarafından hazırlanan Öğretim Materyali, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında okutulmaya başlanmıştır."
Medya Okuryazarlığı kavramı kapsamında, medyada verilen mesajların/içeriklerin bireyleri ve toplumları nasıl ve ne ölçüde etkilediği sorunu yanında, mesajın alıcılar tarafında hangi düzeyde algılandığı ve içselleştirildiği ya da eleştirildiği konusu da gündemdeki yerini korumaktadır.
Medyanın, bireylerin hayatını kuşatılmış hissi veren duygudan uzaklaşarak değerlendirmekte fayda bulunmaktadır. Bireyler medya mesajları ya da içerikleri söz konusu olduğunda neyi ne ölçüde talep edeceklerine kendileri karar vermeli ve medya karşısında aktif bir konumda yer almalıdırlar.
Kaynak: RTÜK
Medya Okuryazarlığı Kavramı Nedir?
Medya okuryazarlığı kavramı; yazılı, görsel, işitsel vb. farklılık gösteren formatlarda hedef kitleye sunulan mesajların doğru yorumlanması, değerlendirilmesi, öncekilerle ilişkilendirilmesi, tartışılması ve ifade edilmesi demektir.
Eleştirel Medya Okuryazarlığı Nedir?
Eleştirel medya okuryazarlığı bakış açısına göre, medyanın ürettiği ve hedef kitleye sunduğu tüm içeriklere kuşku ile yaklaşarak sorgulama mekanizmasını harekete geçirmek esastır. Hiçbir içeriğin/mesajın sunulduğu şekliyle kabul edilmediği ve mutlak bir kişisel düşünme/sorgulama refleksinden geçirilmesi düşünülür.
Türkiye’de Medya Okuryazarlığı Sürecini Nasıldır?
2007 yılında çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin RTÜK ve MEB uzmanlarının oluşturduğu komisyonlarda “İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı ve Öğretmen Kılavuzu ile Öğretmen El Kitabı” hazırlanmıştır. Medya okuryazarlığı eğitiminde ilk pilot uygulama 2006-2007 öğretim yılında Ankara, Adana, Erzurum, İstanbul, İzmir illerindeki birer ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir.
Dr. Özgür Yılmazkol