Eğitim, özünde bireysel bir kavram gibi görünür. Gerçekte ise toplumların geleceğine ve gelişimine yapılan en büyük yatırımdır. İnsanoğlu bedensel toplumsal ve ruhsal yönden gelişmek için eğitim gereksinimi duyar. Doğumdan ölüme kadarki süreçte devam eden eğitim aynı zamanda insanın çok yönlü dengesini sağlayabilmesi için elzemdir. Bireylerin nitelikli bir eğitimle şekillenmesi yaşadıkları toplumun diğer toplumlar arasındaki statüsünü belirler.
Tarih boyunca ayakta kalan toplumların ve güçlü ülkelerin ortak paydası eğitime verdikleri öncelikleridir. Bilim ve teknoloji alanındaki değişimler, bilgi paylaşımı, aktarımı ve üretimini üst sıralara taşımıştır. Beraberinde ise e-eğitim, e-sertifika, uzaktan eğitim gibi kavramlar hayatımıza girmiştir.
Günümüzde ülkelerin eğitim seviyeleri: Devlet okullarının durumu, üniversiteye girme oranı ve eğitim kalitesi baz alınarak belirlenmektedir. İlköğretimi tamamlama puanı ve ortaöğretimi tamamlama puanını kriter alan istatistikler de mevcuttur. Kendi adıma eğitimi tamamlama ya da diploma puanından ziyade alınan eğitimin niteliğini sorgulayan verileri daha çok önemsiyorum. Bu alanda gerçekleştirilen ACT ve SAT sınavları hakkında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak isterim.
SAT sınavı: Öğrencilerin ,dil, matematik ve okuma-yazma becerilerini değerlendirir.
ACT sınavında ise: Okuma becerileri yanında matematik ve bilimsel beceriler de değerlendirilmektedir. Halihazırda okullarına devam eden öğrencilere uygulanan bu sınavlarda ortaya çıkan tablonun ilk on sıralamasını sizin için paylaşıyorum.
Merak edenler için 63 ülkenin yer aldığı listede ülkemizin 41.sırada bulunduğunu belirtmek isterim. Şimdi de ülkelerin eğitim sistemlerine farklı bir bakış açısıyla bakalım. Bu kez ana kriterimiz aşağıdaki şekilde olsun:
Bu kapsamda, 2015 Yılı Social Progress Indeks ve United Nations’un araştırmasına göre sıralama şu şekildedir:
Üniversite bazlı değerlendirmede ise U21 (Universitas 21) sıralaması önemlidir. İşleyiş, finans, bilimsel çalışma, eğitim araştırma faaliyetleri ve mezunların istihdamının göz önüne alındığı U21 sıralaması şu şekildedir:
Farklı kriterlere göre oluşturulan sıralamalarda coğrafi zorluklarına, dezavantajlı ve farklı etnik grupların oluşturduğu olumsuzluklara rağmen üst sıralarda yer alan ülkelere dikkatinizi çekmek isterim.
Eğitim kelimesi latince Educere, İngilizce Education gelir. Eğitim bu iki köken de de bitki, hayvan ve çocukların bakılıp yetiştirilmesi anlamında kullanılmıştır. Dilimizde ise talim, terbiye, maarif, tedrisat gibi kavramları karşılamak için türetilmiştir. “Eğmek” kökünden yola çıkarak “Uygulamak, öğretmek, yetiştirmek ve geliştirmek” gibi anlamlar yüklenmiştir.
Eğitim kelimesi için felsefi, sosyolojik ve terimsel açıdan birçok tanımlama yapılmıştır. Genel anlamda bireyde istendik davranış geliştirme sürecidir diyebiliriz. Eğitimin arka planında yer alan etmenler ne olursa olsun her birey eğitimi kendi yöntemleriyle özümser ve hayata geçirir.
Formal eğitim ve informal eğitim olarak iki başlık altında toplanan eğitimin informal olan şekli kontrolümüz dışında gelişir. Aile, arkadaş çevresi ve yaşanılan toplum bilinçli ya da bilinçsiz bireyi şekillendirir. Örgütlü olmadığı için olumsuz sonuçlar da içerebilmektedir.
Formal eğitim ise örgün eğitim ve yaygın eğitim uygulamalarından oluşmaktadır. Belirli kurallar çerçevesinde kurumlarda uygulanır.
Diploma, belirli bir programı başarıyla tamamlayan bireylere verilen resmî belgedir. Bireyin o eğitim içeriğindeki yeterliliğini tasdiklemek amacıyla verilir. Diploma bilgimizi CV hazırlarken en başa yazar ve ona iş kapılarını aralayan anahtar gözüyle bakarız. Öylesine önemlidir ki aileler tüm imkanlarını çocuklarının diploma sahibi olabilmesi yolunda harcamaktan çekinmezler.
İlköğretim, ortaöğretim, ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora diploması şeklinde uzanan eğitim sürecine harcanan emek ve zamanı ölçebilmek neredeyse imkansızdır. öğrenciler ve aileleri diploma sahibi olmaya odaklanırken gözden kaçırdığımız önemli detayları çoğunlukla fark edemeyiz. Neler mi? Yazımın devamını okuyarak bu sorunun cevabına ulaşabileceğinizi düşünüyorum.
Diploma sahibi olmak önemlidir. Yetkinliklerimizi anlatarak ya da göstererek ispat etmemiz uzun zaman alacağı için diplomalarımızı kullanırız. Evet diplomalar bize belirli kalıplar dahilinde iş ve farklı imkanlar sunabilir. Aynı diplomalar maalesef farklılıklarımızı da törpüleyebilir. Şimdi çevremize şöyle bir bakmanızı ve düşünmenizi istiyorum.
Bu ve benzer sorularımız sonsuz şekilde uzayıp gidebilir.
Bulduğumuz cevapların bizi götürdüğü nokta ise maalesef olumsuz olabilir. “Şu diplomaya sahip olduktan sonra işe girebilirsin” dayatmalarıyla yola çıkarız. sonrasında çalışır, çabalar, uygulama yapar ve sınavlarda yeterli puanı alarak er geç bir diploma sahibi oluruz.
Farklı gözle bakarsak: “Diplomam sayesinde dünyanın en lezzetli pastasını pişirebilirim. Bu diplomayla mimari tasarım ödülü projeler geliştirebilirim. Ya da diplomam, iyi bir insan, ve iyi bir vatandaş olmam için yeterlidir.” diyebilir misiniz? Ben diplomasına bu denli güvenen birine henüz rastlamadım. Sizin de “Evet!” deme ihtimalinizin çok düşük olduğunu öngörüyorum. Neden mi? Çünkü eğitim çok yönlü olan karmaşık bir süreçtir. Diplomalar aldığımız eğitimin sadece bir ya da birkaç alanı ölçülerek verilir. Eğitimcinin ve eğitimin hedef grubundakilerin özgürce hareket edebileceği esnek bir sistem uygulanmadığı sürece diplomalar sadece resmi evrak olarak kalacaktır. Ahlaki, insani, etik ve evrensel değerlerin işlenmediği kısır öğretim programları da diploma vermekten öteye geçemeyecektir.
Bu noktada diploma sahibi olmanın eğitimle aynı anlama gelmediğini söyleyebiliriz sanırım. Kişilik yapımızı dahi sorgulamadan aldığımız eğitimler Mesleki etik garantisi vermeyen diplomalar sunmakla yetinir.
Şu noktaya değinmeden de geçemeyeceğim:
Zamanımızı, enerjimizi ve paramızı tüketerek yol aldığımız eğitim süreçlerinde çoğumuz hayallerimizden vaz geçmek zorunda kalıyoruz. Peki bu durum bizi nasıl etkiliyor olabilir?
Siz de benim gibi diplomanın % 100 eğitim, iş bulma ve mutluluk garantisi vermediğini düşünüyorsanız biraz da eğitim sistemleri ve eğitimci kriterlerinden bahsetmek isterim.
Ülkemizde eğitimci olmak için çoğunlukla o alanda diploma sahibi olmak ve pedagojik formasyon sertifikası yeterlidir. Kamu alanında görev yapmak için ise ilaveten KPSS’ den yeterli puan almanız ve atama kriterlerini karşılamanız beklenir. Sözlü mülakat aşamasında değerlendirme kriterleri ise değişkendir.
Kişinin mesleğini sevmesi, genel kültür seviyesi, motivasyon yeteneği, vizyon sahibi olması, diksiyonu, beden dili hakimiyeti, anlayışlı olması vb. birçok özellik göz ardı edilebilir. Halbuki eğitim verenin o alanda üst düzey bilgisi olması yanında örnek tavır ve tutum sergilemesi de gerekir. Aksi takdirde eğitimciden bireyin gelişimine yönelik temelleri atan kişi olması beklenirken diplomaya giden yolda vasıta olmaktan öteye gidemez.
Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığımız bu alandaki araştırma ve çalışmalara verdiği önemi arttırmıştır. Özellikle 1995 yılından itibaren başlatılan çalışmalar 2000’li yıllarda hız kazanmış ve yasal mevzuatlarla desteklenmiştir. İlköğretim aşamasından başlanarak ortaöğretim kademesinde yapılan incelemelerde öğretmenlerin yeterlilikleri ilgili çerçeveler çizilmektedir. Eğitimde üst sıralarda yer alan ülkelerin modelleri incelenmektedir. Eğitimcilerin genel alan yeterliliklerinin yanında özel alt alan yeterliliklerini geliştirmek için, hizmet içi programlar başlatılmıştır. Kurs, seminer ve sertifika programları da düzenlenmektedir.
Yeni bilgi ve becerilerle donanan eğitimciler çocukların ve gençlerin kendi yeteneklerini tanıması ve kendilerini ifade edebilmeleri noktasında kilit kişiler olacaklardır. Tam bu noktada eğitimcilerin çok dikkatli seçilmeleri ve hak ettikleri ücretlerin verilmesinin önemini vurgulamak isterim. Örnekleyecek olursak: Ülkemizde görevli bir öğretmen Almanya’daki Türk okullarında görevlendirilmeyi talep ettiğinde diploması yeterli sayılmamaktadır. Dil seviyeleri ölçülür. Bunun yanında sanatsal ve kültürel yetenekleri, folklor ve dans becerileri, enstrüman çalıp çalmadığını sorgulanır.
Eğitimcilerini itina ile seçen ülkeler aynı zamanda uyguladıkları politikalarla eğitim kalitelerini yükseltmektedirler. Bu açıdan en göze çarpan detay öğrenciler için kalite ve etkinlikten ödün vermeden eğitimde fırsat eşitliğini sağlamalarıdır.
Öğretmenler için de üst düzey eğitim, istihdamda seçicilik ve eğitimde yenilikçi yaklaşımlar ülkeleri prestijli listelerin üst sıralarına taşımaktadır. Aynı ülkelerin eğitimcilerine ödedikleri ücret listelerinde de üst sıralarda olması tesadüfi olmasa gerek.
Diplomalarımızın eğitim garantisi verebilmesi için bize özgü veçok yönlü bir sistem kurmalıyız. “Önce ahlak, sonra bilgi temeline dayanan Japon eğitim modeli" bu konuda iyi bir örnek olabilir. Nicel ve nitel kriterlere göre hazırlanan eğitim listelerinde ülkemizi üst sıralarda görebilmek dileğiyle...
Eğitim Nedir?
Eğitim kelimesi için felsefi, sosyolojik ve terimsel açıdan birçok tanımlama yapılmıştır. Genel anlamda bireyde istendik davranış geliştirme sürecidir diyebiliriz. Formal ve informal olarak uygulanır.
Diploma Nedir?
Belirli bir programı başarıyla tamamlayan bireylere verilen resmî belgedir. Bireyin o eğitim içeriğindeki yeterliliğini tasdiklemek amacıyla verilir. Diploma bilgimizi CV hazırlarken en başa yazar ve ona iş kapılarını aralayan anahtar gözüyle bakarız.
Diploma Sahibi Olmak Eğitim İçin Yeterli Midir?
Evet diploma sahibi olmak önemlidir. Yetkinliklerimizi anlatarak ya da göstererek ispat etmemiz uzun zaman alacağı için diplomalarımızı kullanırız. Diplomalar bize belirli kalıplar dahilinde iş ve farklı imkanlar sunarlar. Öte yandan bir çok açıdan diploma sahibi olmanın eğitim için yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.